Wednesday, Apr 02nd

Last updateThu, 27 Mar 2025 7am

You are here: Home Examples of the Reader Ürünler

Bak Ambalaj’dan sürdürülebilirlik odağında bir adım daha

Bak Ambalaj Genel Müdürü Mehmet Emin BozdağBakioğlu Holding Ambalaj Grup Şirketleri’nden Bak Ambalaj, sürdürülebilir gelecek için, baskılı esnek ambalaj sektörüne yönelik sürdürülebilir çözümler geliştirmeye, bu alanda önemli adımlar atmaya devam ediyor. Şirket, ISCC Plus Belgelendirme Denetimini başarı ile tamamlayarak “Uluslararası Sürdürülebilirlik ve Karbon Sertifikasına” hak kazandı. Bu sertifika ile çevresel, sosyal ve ekonomik açıdan sürdürülebilir üretime katkıda bulunarak, sürdürülebilirlik odağıyla atılan adımlara bir yenisi daha eklendi.

Gerek ürün gerekse üretim ve yönetim süreçlerinde süreklilik bakış açısıyla faaliyetlerine yön veren Bak Ambalaj; aynı zamanda, Reborn Ürün Ailesi ile birden fazla sürdürülebilirlik seçeneği geliştirmek üzere Azalt/Dönüştür/Yeniden Kullan yaklaşımıyla, müşterilerinin gerçek ihtiyaçlarını sorgulayarak daha sürdürülebilir ambalaj çözümlerini, Bakanlık onaylı Bak Ambalaj Ar-Ge Merkezi çatısı altında geliştiriyor. Şirket, yine aynı çatı altında geliştirdiği Refill Ambalajlar ile hem sürdürülebilir üretime katkıda bulunuyor, hem de tüketiciye aynı ambalajı birden fazla kullanma imkanı sağlayarak “yeniden kullan” yaklaşımını destekliyor. Refill Ambalaj aynı zamanda sıvı tüketim ürünlerini hedef alarak; tasarımında valfli, ayakta durabilen, kapaklı, doldurma ve boşaltma kolaylığı sağlayan özellikleri tek pakette bir araya getiren bir ambalaj türü özelliği taşıyor. 

Konu ile ilgili açıklamalarda bulunan Bak Ambalaj Genel Müdürü Mehmet Emin Bozdağ, “Bak Ambalaj olarak sektöre kazandırdığımız ilkler, çevreci ve inovatif projelerimiz, çevik ve girişimci yapımız ve hep daha iyisini hedeflediğimiz yaklaşımlarımızla ortak kurum kültürümüz ve ödün vermediğimiz değerlerimiz ışığında, sürdürülebilirlik odağıyla sağlam adımlarla ilerliyoruz. ISCC Uluslararası Sürdürülebilirlik ve Karbon Sertifikamız da bu alandaki son dönem önemli girişimlerimiz arasında yerini alacaktır” diye belirtti.

Otomotiv pazarı için geri dönüşüm içeriğine sahip yeni bileşikler

KRAIBURG TPE, en az %73’ü geri dönüştürülmüş içerik içeren yeni bir termoplastik elastomer (TPE) ürün serisini piyasaya sürdü.

Otomotiv üreticileri ve daha geniş anlamda otomotiv değer zinciri, önemli işlevleri ve uygulamaları yerine getirmek için, giderek daha hafif ve sürdürülebilir malzemeler arıyor. Bunun çeşitli nedenleri var. İlk olarak hükümetler ve bölgesel otoriteler, net sıfır ekonomilere ve toplumlara geçiş amacıyla, araçlarda geri dönüştürülmüş içeriğin kullanımını zorunlu kılmak için kuralları sıkılaştırıyor ve yasalar çıkarıyor. Örneğin, döngüsel araç tasarımı ve kullanım ömrü sonu araç yönetimi gerekliliklerine ilişkin yeni AB düzenleme önerileri, %6,25'i kapalı döngü tüketici sonrası geri dönüştürülmüş (PCR) kaynaklardan olmak üzere, araç başına ortalama %25 oranında geri dönüştürülmüş malzeme hedefliyor. 

İkinci olarak, hem tüketici hem de ticari çevrelerde son kullanıcılardan gelen talep ve baskı giderek artıyor. Araç kullanan halkın önemli bir kısmı çevre dostu araçlar kullanarak kendi paylarına düşeni yapmak isterken, ticari filo işleten işletmelerin de yerine getirmesi gereken önemli çevresel, sosyal ve kurumsal yönetim (ESG) kriterleri bulunuyor.

Değer zinciri için sürdürülebilirlik artışı

Kraiburg TPE, yeni sürdürülebilir TPE malzemeleri portföyü ile otomotiv değer zincirini bu talepleri karşılama konusunda desteklediğini belirtiyor. Otomotiv sektörüne yönelik piyasaya sürülen en son ürün olan Geri Dönüşüm İçerikli TPE, 2024 yılında mevcut İç Mekan PIR TPE serilerinin yerini alacak. Avrupa, Orta Doğu ve Afrika'daki müşterilere sunulacak.

Otomotiv pazarını ve bu pazarın sürdürülebilir polimer malzeme ihtiyacını hedef alarak geliştirilen yeni ürün, çeşitli geri dönüştürülmüş ham maddelerin bir kombinasyonu olarak tanımlanıyor. 20 ila 95 Shore A sertlik derecesinde en az %73 oranında geri dönüştürülmüş içerik, şirket tarafından garanti ediliyor. İşlenmemiş bileşikle karşılaştırıldığında bunun, karbon ayak izinde %25'lik bir azalmayı temsil ettiği bildiriliyor.

Kraiburg TPE'ye göre, tüm geri dönüştürülmüş ham madde bileşenleri, OEM'lerin ve Tier 1 tedarikçilerinin talep ettiği performanstan ödün vermeden, daha sürdürülebilir kazanımlar sağlamak üzere dikkatle araştırıldı ve geliştirildi.

İlk ticari uygulamalar

Otomotiv için Geri Dönüşüm İçeriği TPE, tüm sertlik derecelerini kapsadığından, bu ürünler çeşitli otomotiv uygulamalarını karşılamak için kullanılabiliyor. Diğer faydalı özellikleri arasında yumuşak dokunuşlu bir yüzey, kontrollü emisyon ve koku seviyeleri yer alıyor; bu da seriyi otomotiv iç mekanları için uygun hale getiriyor. Örneğin satış sonrası parça platformu Tessi Supply’ın, çeşitli otomobil modelleri için kaplama kılıfları ve paspaslar üretmek için bu malzemeyi seçtiği belirtiliyor. Yeni bileşikler; kaymayı önleyici paspaslar, kaputlar, marşpiyel paspasları ve hava kılavuzu elemanları dahil olmak üzere, diğer birçok otomotiv iç ve dış mekanının yanı sıra güç aktarma sistemi uygulamalarında da kullanılabiliyor.

KRAIBURG TPE'nin yeni portföyü, Otomotiv için Geri Dönüşüm İçerikli TPE'ye ek olarak; otomotiv, tüketici, tüketici elektroniği, giyilebilir cihazlar ve endüstri uygulamaları için özel olarak geliştirilmiş bir dizi malzeme çözümünü içeriyor. Yüksek PCR ve PIR içeriğiyle bu ürünlerin birçok küresel standartla uyumlu olduğu belirtilirken, şirket ayrıca isteyen müşterilerine ürün karbon ayak izi değerlerini de sunabiliyor.

Küresel iş birliği modeli ile akıllı üretim ekosistemine rehberlik ediyor

CC-Link teknolojisinin global temsilcisi CLPA, güçlü ortaklık sistemiyle Sanayi 4.0’a uyumlu akıllı üretime adım atmayı hedefleyen şirketleri destekliyor

Sanayi 4.0 ile uyumlu akıllı üretim; daha verimli ve duyarlı bir üretim ortamı oluşturmak için dijital teknolojilerin, otomasyonun ve veri alışverişinin entegrasyonunu kapsıyor. Bu noktada akıllı üretimi benimseyen fabrikalar için endüstriyel iletişim ağları Sanayi 4.0’ın omurgasını oluşturuyor. Başta Asya kıtası olmak üzere dünya çapında 11 farklı bölgede bulunan faaliyet merkezleriyle otomasyon sistemlerindeki değişime katkıda bulunan CLPA (CC-Link Partner Association), geleceğin oyun kurucuları arasında olmak isteyen firmaların her adımında yanında yer alıyor. Gerek teknolojileri gerekse iş birlikçi modeli ile akıllı üretim yapmak isteyen üreticileri Sanayi 4.0’ın normlarına hazırlıyor.

Dünya genelinde 3 bin 900'ü aşkın ortak, 340'tan fazla üretici dahil olmak üzere geniş bir sektörel topluluğa katılma şansı sunan CLPA (CC-Link Partner Association), üreticilere akıllı üretimin gereklilikleriyle uyumlu, sağlam ve standartlaştırılmış bir iletişim teknolojisi sağlıyor. Yüksek hızlı iletişim, güvenilirlik, açık standartlar, küresel destek, eğitim programları ve topluluk iş birliği gibi akıllı üretime başarılı bir geçiş için gerekli unsurları üyeleri için bir araya getiriyor. 133 üyeyle başladığı yolculuğuna 4 bine yakın şirketle devam eden CLPA, sağladığı üyelik avantajlarıyla hem endüstriyel haberleşme protokollerinin gelişimine hem de üye şirketlerin Sanayi 4.0’a uyumlu ve dünya standartlarında akıllı üretime adım atmasına destek oluyor. 

 

Read more...

SmartFactory’nin yeni genel müdürü E. Çağtay Güleç oldu

MES çözümleriyle Türkiye’de 6000’in üzerinde CNC makinesine aktif bağlantı ile sanayiye hizmet veren SmartFactory’de atama gerçekleştirildi. Yaklaşık 15 yıldır Türkiye sanayisine sunduğu destek kapsamında özellikle yerli makine üretiminde mevcut üreticilerin kapasite artırımı, yeni makine üreticilerinin sektöre kazanımı, global büyük ölçekli makine üreticilerinin Türkiye’de üretime başlama amacı ile yatırımlarını kaydırma gibi başarılarda görev alan E. Çağtay Güleç, SmartFactory’nin yeni genel müdürü oldu. 

Marmara Üniversitesi’nde Teknoloji ve Teknik Eğitim Fakültesi’nde lisans eğitimini alan E. Çağtay Güleç, ardından Bahçeşehir Üniversitesi’nde MBA Programı’nı tamamladı. Türkiye sanayisindeki tecrübesine 2012 yılında Elsim Kollmorgen ile adım atan Güleç,  dünyanın önde gelen fabrika otomasyonu üreticilerinden FANUC ile 2014 yılında başlayan serüveni süresince farklı kademelerde son 7 yılı yöneticilik olmak üzere 10 yıla yakın çalıştı. Burada son olarak Türkiye Divizyon Müdürü ve Avrupa Satış Koordinatörü görevlerini üstlenen Güleç, ileri derecede İngilizce dil bilgisine sahip.

CNC ve PLC kontrollü makineler, SmartFactory ile her an birbirine bağlı

Endüstri 4.0’ın Dünya ve Türkiye’de yaygınlaşmaya başlamasıyla beraber, küçük veya büyük tüm işletmelerin ihtiyacı haline gelen maliyetlerin en aza indirilmesi ve makinelerin en az duruş ile tam verimli çalışması için hayata geçirilen SmartFactory yazılımı, CNC ve PLC kontrollü makinelerden gerçek zamanlı olarak üretim datalarını toplama, görüntüleme ve raporlama işlemini gerçekleştiriyor. Endüstri 4.0'ın en önemli bileşenlerinden olan IOT (Internet of Things)'i kendine ilke edinmiş ve tüm geliştirmelerini bunu baz alarak yapmış olan şirket, birinci önceliğini fabrikaların internet ağına dahil etmek ve interaktif olarak tüm ekipmanlar ile haberleşmek üzerine kurguluyor. Böylelikle yazılım, direkt makinenin kalbi olan kontrol ünitesi ile haberleşirken makinenin kontrol ünitesi dışında herhangi bir ekipman adaptasyonuna ihtiyaç duymuyor. İşletmenin ihtiyacı olan tüm teknolojik gereksinimleri sağlamak üzerine kurgulanan ve gelişmiş raporlama seçenekleri ile saniyeler içerisinde ihtiyaç olan tüm verilere ulaşabilmeyi mümkün kılan yazılım, yüzde 100 Türk mühendisliği ve özgün yapısı ile Endüstri 4.0 geçiş sürecinde müşterilerinin en yakın partneri oluyor. Aynı zamanda şirket önümüzdeki 5 yıl içerisinde 5 ayrı ülkede kendi organizasyonunu kurma hedefiyle birlikte Türkiye’de üretilen tüm makinelerin SmartFactory altyapısı ile dünya sanayisine kazandırılmasını planlıyor.

İki WorldStar ödülü, Greiner Packaging için yıla başarılı bir başlangıç

Ödül için 41 ülkeden toplam 435 ambalaj ürünü yarıştı

2024 yılı Greiner Packaging için çifte başarıyla başladı: 9 Ocak'ta, şirketin bu yıl bir değil iki WorldStar ödülü almanın gururunu yaşadığı açıklandı; bunlardan biri yenilikçi K3® r100, diğeri ise yoğurt ambalajının sürdürülebilirlik odaklı yeniden tasarımıydı.

K3® r100: Geri dönüştürülebilirlik için kendiliğinden ayrılma

Karton-plastik bardak, 40 yılı aşkın bir süre önce Greiner Packaging tarafından icat edildi ve o zamandan beri sürekli olarak geliştiriliyor. Şirkete göre, ince plastik kabı, azaltılmış karbon ayak izi ve sezgisel yırtma şeridi gibi özellikleri bu ürünü hem sürdürülebilir hem de görsel açıdan çekici bir ambalaj seçeneği haline getiriyor.

Karton ve plastik ambalaj, atık imha işlemi sırasında insan müdahalesi olmadan birbirinden ayrılıyor. Bu, yüksek bir geri dönüştürülebilirlik oranına (%98'e kadar) ulaşmanın, önceki tüm K3® ambalajlarında olduğu gibi, son tüketici tarafından uygun şekilde ayrılmasına bağlı olmadığı anlamına geliyor: Bu işlem, tamamen bağımsız olarak gerçekleşiyor. Karton-plastik bardak, yenilikçiliği nedeniyle WorldStar’da “Yeşil Ambalaj Yıldızı” ödülünü aldı.

Özelleştirilmiş yoğurt ambalajı: Sürdürülebilirlik avantajlarıyla yeniden tasarım

Olma Pierot'un kremalı, meyveli yoğurtlarının ambalaj tasarımını daha sürdürülebilir hale getirmek için marka, ambalaj uzmanı Greiner Packaging'e başvurdu. Enjeksiyonlu kalıplamadan termoforma geçiş ve kap geometrisinin uyarlanması, kap başına plastik miktarının toplamda %29 oranında azaltılmasına olanak sağladı. Bu, yıllık 48 ton plastik tasarrufu potansiyeline karşılık geliyor. Ayrıca kap geometrisinde yapılan ayarlamalar sayesinde ambalajın istiflenmesi daha kolay hale geldi: 5 bardağın istifleme yüksekliği 74,8 mm azaltıldı, bu da nakliye için gereken kamyon yükünü yılda neredeyse %80 oranında azalttı. Greiner Packaging, 2023'teki yeniden tasarımıyla Çek Obal Roku'da "2023 Yılının Ambalajı" ödülünün sahibi olmuştu.

Greiner Packaging CEO'su Beatrix Praeceptor, “Son yıllarda zaten birçok WorldStar ödülü kazandık. Ancak bir yılda iki ödül almak çok özel bir şey ve müşterilerimizle birlikte tüm lokasyonlarımızda sürdürülebilirlik bakış açısıyla yenilikçi ambalajlar geliştirmek için çok çalıştığımız gerçeğini vurguluyor. Önümüzdeki mali yıla da tam olarak bu misyonla giriyoruz” açıklamalarında bulunuyor.

Sertifikalı-döngüsel PE film ile “çevre dostu ambalaj malzemelerinin yeni nesli”

ExxonMobil ve Bareks, “Sertifikalı-Döngüsel Ürünler” ile esnek ambalajda döngüsel ekonomiye destek taahhüdünü yerine getirmek için yeni bir iş birliğine imza atıyor.

Ambalaj endüstrisinde yenilikçi yapısıyla öne çıkan Bareks, ExxonMobil ile yaptığı iş birliğiyle müşterilerine, ExxonMobil'in ExxtendTM teknolojisini kullanarak “Kimyasal geri dönüşümlü sertifikalı döngüsel polietilen (PE) filmler” sunuyor. Bu kilometre taşı niteliğindeki gelişme, Bareks'in esnek ambalaj endüstrisini daha döngüsel bir ekonomiye yönlendirme misyonuna hizmet ediyor. Sertifikalı-döngüsel PE film ile gıda temasına uygun geri dönüştürülmüş ürünler üretmeyi amaçlayan şirket, aynı zamanda güvenlik ve döngüsellik konularında standartları belirleyen “çevre dostu ambalaj malzemelerinin yeni nesli” ürünlerini müşterileri ile buluşturmayı hedefliyor.

Kimyasal veya ileri geri dönüşüm teknolojileri, gıda temas uygulamaları için sertifikalı-döngüsel PE filmler üretilmesine olanak tanıyor ve kirlenme veya bozulma nedeniyle geri dönüşümün bazı sınırlamalarına çözüm sunuyor. Söz konusu geri dönüşüm teknolojileri basitçe plastikleri eritmek ve şekillendirmek yerine; kimyasal geri dönüşüm, depolimerizasyon, piroliz veya gazlaştırma gibi çeşitli süreçleri kullanarak karmaşık plastikleri orijinal monomerlerine veya diğer değerli kimyasal bileşenlere ayırmak için çaba harcıyor. Bu süreçler, plastik atıkları yeni plastikler, yakıtlar veya diğer değerli kimyasallar üretmek için kullanılabilen yapı taşlarına dönüştürüyor. 

İleri geri dönüşüm aynı zamanda PE filmler de dahil olmak üzere geri dönüştürülebilecek plastik türlerinin yelpazesini genişletmeye de destek oluyor. Müşteriler, atığı önemli ölçüde azaltarak ambalaj ihtiyaçlarına daha sürdürülebilir bir yaklaşım benimsemekle birlikte, ürünlerinin en üst düzeyde güvenliğini ve kalitesini sağlayabiliyor.

Bareks Genel Müdürü Yiğitcan ÇelikoğluBaşarılı iş birliğine dair yorumda bulunan Bareks Genel Müdürü Yiğitcan Çelikoğlu şöyle diyor: “Bareks'te, kolektif eylemin gerçek değişimi tetiklediğine inanıyoruz. ExxonMobil ile iş birliğimiz, esnek ambalaj sektöründe yenilik ve daha döngüsel bir ekonomiye destek konusundaki ortak taahhüdümüzü yansıtıyor. Sertifikalı-döngüsel PE filmi portföyümüze eklemek, daha döngüsel bir geleceğe doğru devam eden yolculuğumuzda önemli bir kilometre taşıdır.”

ExxonMobil'in Avrupa Polietilen Satış Müdürü Thierry Debarneville ise, “Bu önemli projede Bareks ile çalışmaktan dolayı memnuniyet duyuyoruz ve Exxtend teknolojisine ve kütle denkliği metodolojisine dayanan ISCC PLUS sertifikalı-döngüsel PE'mizin gıda sektörünün karşı karşıya olduğu bir zorluğu aşmakta önemli bir rol oynayacağından dolayı heyecanlıyız” açıklamasıyla, söz konusu iş birliğine dair düşüncelerini ortaya koyuyor.

Bareks'in sertifikalı-döngüsel PE filmi, önemli performans avantajları ile birlikte, International Sustainability and Carbon Certification (ISCC) Plus sertifikasına da sahip. Plastik atık işleme için ISCC, kütlesel denklik mekanizmasına dayalı bir hesaplama modeli kullanıyor. Bu yaklaşım; üreticilere, işleme kayıpları hesaba katıldıktan sonra üretim sistemlerindeki plastik atığın toplam kütlesini denetleyebilmelerini ve ardından bu kütleyi sertifikalı-döngüsel, saf kalitedeki polimerler olarak belgelemelerini sağlıyor.

Yeni uygulama ürün mühendisliği ve servis operasyonlarını birbirine bağlıyor

Siemens ve Salesforce hizmet sunumunu hızlandırmak ve üretim kârlılığını artırmak için güçlerini bir araya getiriyor.

Siemens Digital Industries Software, Salesforce AppExchange'deki yeni Teamcenter® SLM uygulamasını duyurdu. Siemens tarafından Salesforce ile işbirliği içinde geliştirilen uygulama, Siemens Xcelerator endüstri yazılımı portföyündeki Teamcenter Servis Yaşam Döngüsü Yönetimi çözümünü Salesforce Manufacturing Cloud ve Salesforce Service Cloud ‘u bir araya getirerek ürün mühendisliği ve ürün servis operasyonlarını birbirine bağlıyor. Şirkete göre bu yeni uygulama, üreticilerin daha servis merkezli iş modellerini benimsemelerini, müşteri deneyimini iyileştirmelerini ve servis gelirlerini artırmalarını sağlıyor.

Siemens Digital Industries Software Dijital Üretim Kıdemli Başkan Yardımcısı Zvi Feuer, "Siemens ve Salesforce, servis yaşam döngüsü ve müşteri ilişkileri platformlarının bu yenilikçi entegrasyonu aracılığıyla üreticilerin müşterileriyle yepyeni yollarla bağlantı kurmalarını sağlamak için bir araya geliyor. Yeni işbirliğimiz sayesinde, ürün bilgisini tüm müşteri hikayesiyle bir araya getiren kapalı döngü bir entegrasyon yoluyla üreticilerin servise geçmelerine yardımcı oluyoruz. Uygulama, doğru bilgiyi doğru zamanda tek ve merkezi bir konumda sunarak servis operasyonlarında, mühendislik ve servis ekipleri arasında işbirliğini teşvik edebilecek ve müşteri memnuniyetini artırabilecek gelişmiş bir müşteri hizmetleri deneyimi sunuyor" dedi.

Yeni Teamcenter SLM uygulamasının faydaları arasında daha iyi bir ilk seferde düzeltme oranıyla operasyonel verimliliği artırmak, hizmet maliyetini düşürmek ve satış-hizmet çabaları arasındaki uyumu iyileştirmeye yardımcı olmak yer alıyor. Doğru varlık bilgileri, araçlar ve envanterle donatılan servis ekipleri, müşteri hizmetleri deneyimini iyileştirebiliyor ve gelir artışını destekleyebiliyor.

Uygulama ayrıca teknisyenlere ve saha personeline Teamcenter'da yönetilen grafiksel olarak zengin ürün verilerinin yanı sıra müşteri varlık bilgilerine daha fazla görünürlük sağlayarak servis faaliyetlerinin ilk seferde başarıyla tamamlanmasına yardımcı oluyor. Salesforce'un yapay zekâ teknolojisi Einstein'a erişimi sayesinde uygulama, Teamcenter'da yazılan servis planlarından oluşturulan bilgi makalelerini de tarayarak kaynak ve çözümlerin bulunmasına yardımcı olabiliyor. Servis verilerine kolay erişim sayesinde üreticiler, servis etkinlikleri aracılığıyla öğrenilen dersler her bir ürünün dijital ikizinin bir parçası haline geldikçe sürekli ürün iyileştirme sağlayabiliyor.

Salesforce Üretim ve Otomotiv Kıdemli Başkan Yardımcısı ve Genel Müdürü Achyut Jajoo ise, "Üreticilerin verimliliği artırmasına, daha iyi hizmet sunmasına ve yeni gelir akışları açmasına yardımcı olmak için Siemens ile iş birliği yapmaktan heyecan duyuyoruz. Gerçek zamanlı veri ve yapay zekâ ile güçlendirilmiş Salesforce ile Siemens'in Teamcenter hizmet yaşam döngüsü yönetimini bir araya getirerek, sektör genelinde dijital dönüşümün ilerlemesine yardımcı olacak ve üreticileri yeni gelir akışları oluştururken daha iyi hizmet sunmaları için güçlendirecektir” açıklamalarında bulunuyor.

Yapay zekâ destekli süreç umut vaat ediyor

Plastik ayıklama araştırma projesi OMNI, gıda sınıfı polipropilenin mekanik geri dönüşümüne yönelik dünyada bir ilki gerçekleştiriyor

Polipropilen (PP) gıda ambalajlarının döngüselliğini artırmak amacıyla Recycleye, Valorplast ve TotalEnergies tarafından yönetilen ortak araştırma projesi OMNI, bir ilke imza atan sonuçlara yol açtı. Yapay Zekâ (AI) ve bilgisayar görüşüne dayalı yeni teknoloji, verimli bir dekontaminasyon süreciyle birleştiğinde, gıdayla temas eden uygulamalar için polipropilenin mekanik olarak geri dönüştürülmesi zorluğunun üstesinden gelmek için yüksek performanslı, pazarlanabilir bir çözüm sunuyor. 

OMNI, evsel tüketim sonrası atıklardan gıda sınıfı PP'nin belirlenmesi ve ayrıştırılması için yapay zekâ ve makine öğreniminden yararlanmayı amaçlayan yenilikçi bir proje olarak tanımlanıyor. Ayrıca, evsel ambalaj ve kağıdın çevresel etkilerini azaltmayı misyon edinen bir şirket olan Citeo'nun proje çağrısı çerçevesinde Ekim 2020'de başarıyla seçilen 7 proje arasında yer alıyor.

18 aylık bir araştırmanın ardından OMNI projesi, sistem genelinde ambalaj değişiklikleri gerektiren dijital ve fiziksel markalama çözümlerine bir alternatif oluşturdu. Recycleye bir demonstrasyon ünitesinde; Valorplast tarafından sağlanan ve karakterize edilen Fransa genelinde 5 konumdan toplanan atıklara dayalı bir yapay zekâ modeli oluşturdu ve eğitti. Yapay zekâ ve robotik ayıklama, %95'in üzerinde saflığa sahip gıdada kullanılabilir malzemenin %50'sinde başarılı bir toplama oranı elde etti. Bu sınıflandırma faaliyeti, kullanıma hazır mekanik geri dönüşüm teknolojilerine dayanan yarı endüstriyel bir pilot uygulamada daha fazla dekontaminasyon için kullanılan malzeme üretti. TotalEnergies daha sonra üst düzey ambalaj uygulamalarına uygun, kokusuz, temiz rPP üretmek için polimer uzmanlığından yararlandı.

Geliştirilen yeni süreç, yapay zekâ ve bilgisayar görüşüyle ayrıştırılan gıda sınıfı PP atıklarının verimli bir şekilde dekontaminasyonunu gösterdi ve polipropilen ambalajın döngüselliği için yeni fırsatlar yarattı.

TotalEnergies Polimerlerden Sorumlu Kıdemli Başkan Yardımcısı Nathalie Brunelle konu ile ilgili yaptığı açıklamada şu ifadelere yer veriyor: "Bu proje yalnızca en son teknolojinin malzeme döngüselliğini nasıl geliştirebileceğini göstermekle kalmıyor, aynı zamanda müşterilerimize hizmet vermek üzere geri dönüştürülmüş polimerler için daha geniş bir erişilebilir uygulama yelpazesinin önünü açıyor. Ömrünü tamamlamış plastiklerin yönetilmesi zorluğuna somut bir yanıt veriyor ve 1 milyon ton döngüsel polimere ulaşma hedefimizi tam olarak destekliyor.”

Kaynak: TotalEnergies

Alçak Dünya yörüngesindeki uydular için kendinden yağlamalı malzeme

Ensinger Sintimid, uzay endüstrisindeki tribolojik uygulamalar için TECASINT 8591 adlı yeni bir yüksek performanslı plastiği piyasaya sürüyor. PTFE kullanılarak, özel yağlayıcılar ve dolgu maddeleri eklenerek yeni geliştirilen ürünün, uzayda bulunan koşullar altında kendi kendine yağlama özellikleri sergileyeceği belirtiliyor.

Avrupa Uzay Ajansı (ESA) ve sözleşme ortağı Aerospace & Advanced Composites (AAC) ile yapılan işbirliğinin bir parçası olarak şirket, "Kendinden Yağlamalı Polimer Matrisli Kompozitler" (SLPMC2) projesinde yer aldı. Amaç, rulmanın tüm hizmet ömrü boyunca düşük sürtünme katsayısı sergileyen, kendinden yağlayıcı bir malzeme geliştirmekti. Ayrıca Avrupalı ortaklar denizaşırı malzeme tedarikçilerine olan bağımlılığı azaltmak istiyorlardı.

Hava durumu, iletişim ve yer gözlem uyduları alçak Dünya yörüngesinde (LEO) daire çizer. Uydular yörüngelerine ulaşır ulaşmaz sensörler, antenler ve reflektörler açılır. Sistemlerin hizmet ömürleri boyunca uzayda karşılaşılan zorlu koşullar altında uzun vadeli işlevselliklerini korumaları sağlanmalıdır.

Bu sistemlerin açılmasını sağlayan mekanizmalar özel bilyalı veya lineer rulmanlarla donatılmıştır. Sürtünmeyle birlikte ortaya çıkan aşınma ve yıpranma, bu bileşenlerden yüksek özellikler talep etmektedir. Her şeyden önce, en az 20 milyon rulman devri boyunca sabit bir bilyalı rulman torkunu korumak özel bir zorluktur. Ensirger tarafından verilen bilgiye göre araştırma bulguları, TECASINT 8591'in rakip ürün PGM-HT ile karşılaştırıldığında daha düşük bir bilyalı rulman torkuna sahip olduğunu gösterdi. İstenmeyen yapışma-kayma etkileri oluşmadı. Tribolojik özelliklerinin yanı sıra malzeme, ECSS Q70-02 tarafından belirlenen gaz çıkışı limitlerine uygun olarak düşük seviyelerde sonradan büzülme sergiledi.

ESA tarafından onay

Proje aşamasında AAC şirketi yeni malzemenin ilgili tüm özelliklerini inceledi ve endüstri ortaklarıyla birlikte ilk uygulamaları test etti. Kriyojenik sıcaklıklarda ve vakum altında bile malzeme üstün sürtünme özellikleri gösterdi. Sonuçların analizinin ardından TECASINT 8591, mevcut tek kaynaklı malzeme PGM-HT'ye alternatif olarak ESA tarafından onaylandı. Şirket tarafından yapılan açıklamada ayrıca ilk müşterilerin, anten ve reflektörlerin açılmasında kullanılan rulman kafesleri için malzemeyi test etmeye başladığı belirtiliyor. Yeni malzeme, 60 mm kalınlığa kadar plakalar ve 60 mm çapa kadar çubuklar halinde bulunuyor.

Kaynak: Ensinger Group

ALPLA’dan yenilikçi kapak

Pratik, sezgisel ve çocuk dostu: Norveçli valf teknolojisi şirketi SmartSeal tarafından geliştirilen çözüm, sızıntılara ve sıçramalara karşı güvenilir bir koruma sağlıyor. 

ALPLA'nın sızdırmayan içecek kapağı tek bir damlanın bile kaybolmamasını sağlıyor. Yenilikçi çözüm, sıvıyı yalnızca vakumla veya elastik ağızlık üzerindeki mekanik basınçla uyguluyor. Buna karşılık yenilikçi kapak, sıvıyı 2,7 bar şişe basıncına kadar içeriden güvenilir bir şekilde sızdırmaz tutuyor. Güvenli valf kapatma sistemi, Norveçli valf teknolojisi şirketi SmartSeal tarafından geliştirildi ve başlangıçtan itibaren yalnızca ALPLA tarafından üretiliyor.

Fußach tesisindeki tüm aletlerin ve montaj hatlarının tamamen devralınmasıyla ALPLA, şimdi bu yenilikçi çözümün daha da ölçeklendirilmesi için rotayı belirliyor. Ambalaj uzmanı aynı zamanda yeni araçların geliştirilmesini yoğunlaştırıyor, optimizasyon yoluyla eme tüketimini azaltıyor ve daha fazla ürün çözümüne yatırım yapıyor.

Fußach'taki Avusturya fabrikasının başkanı Daniel Gut konu ile ilgili yaptığı açıklamada şu ifadelere yer veriyor: “Şu ana kadar sızıntı olmadan kapatmanın geçmişi umut vericiydi. Şimdi bir sonraki adımı atıyor ve global bir sistem sağlayıcısı olarak gücümüzden yararlanıyoruz. Bunun bize sunduğu muazzam potansiyelden yararlanmak ve üretimimizi hemen üç katına çıkarmak istiyoruz."

Satış Müdürü Patrick Scherbantie ise: “Damlama önleyici kapak standart ürün yelpazesine dâhil olup uluslararası ağ üzerinden dağıtılmaktadır. Müşterilerimiz başka bir yenilikten de yararlanıyor ve şişe veya preform dâhil olmak üzere kapağı tek bir kaynaktan temin edebiliyor. Pazar ve uygulama alanına bağlı olarak, hızlı ve esnek bir şekilde ek kapasiteler de oluşturabiliriz" diye ekliyor.

Damlama yapmayan kapağın, farklı şişe boyun bitişleri için toplam dokuz rengi bulunuyor. Bu belirtilen renklerin dışında müşteriye özel renk seçenekleri de bulunan kapak, gelecekte iki bölümlü bir spor versiyon olarak da sunulacak. Alternatif versiyon, kapak açıldıktan hemen sonra sıvıyı bırakarak, ağızlık üzerinde emme veya basınç gerektirmeyecek, böylece en yoğun fiziki performans sırasında bile içimi kolaylaştıracak.

Kaynak: ALPLA