Tuesday, Mar 19th

Last updateThu, 14 Mar 2024 8am

You are here: Home News

Bareks, sürdürülebilirlik odağıyla ilerliyor

Bakioğlu Holding Ambalaj Grubu Şirketleri arasında yer alan ve polietilen film üretimi gerçekleştiren Bareks, çevreye karşı sorumluluk bilinci ve sürdürülebilirlik anlayışıyla faaliyetlerine yön vermeye devam ediyor.

Avrupa yasal kriterlerine uygun şekilde üretim gerçekleştiren Bareks Polietilen, ISO 50001 Enerji Yönetim Sistemi Belgelendirme Denetimi’ni başarı ile tamamlarken aynı zamanda Bareks Plastik ve Bareks Polietilen şirketleri, ISCC Plus Uluslararası Sürdürülebilirlik ve Karbon Sertifikası Belgelendirme Denetimi’ni başarı ile tamamladı. 

Bareks Genel Müdürü Yiğitcan Çelikoğlu; "Denetim sonuçlarına göre, süreçlerimizde sıfır uygunsuzlukla ilerliyor; üretim ve yönetim sistemlerimizdeki sürekli gelişimi, yeni sertifikalarla taçlandırmanın gururunu yaşıyoruz. Kuruluşumuzdan bu yana olduğu gibi, kalite odaklılık bundan sonra da önceliklerimiz arasında yer alacak" diye belirtti.

Geleceğin sanayi ve mühendislik projeleri MAKİNA HANGAR’dan çıkacak

MMO İstanbul Şubesi ve Hannover Fairs Turkey, yeni fikirlere destek verecek!

Sanayinin ihtiyacı olan katma değerli üretim çözümlerinin tohumları çok ortaklı bir projeyle atılıyor. Makina Mühendisleri Odası (MMO) İstanbul Şubesi’nin öncülüğünde, Hannover Fairs Turkey Fuarcılık AŞ.’nin de çözüm ortağı olduğu MAKİNA HANGAR Mühendislik ve Teknoloji Merkezi’nin açılışı gerçekleştirildi. Türkiye’de sanayi endüstrisini geleceğe taşıyacak merkezde yenilikçi, katma değerli, sürdürülebilir ve rekabetçi projeler üretilmesi hedefleniyor. Kartal'da açılan MAKİNA HANGAR’ın proje çözüm ortağı olan Hannover Fairs Turkey, Mühendislik ve Teknoloji Merkezi’nde faaliyet gösterecek start-up’lara ve inovatif projelere, ulusal ve uluslararası platformlarda, tanıtım ve pazarlama fırsatı sunacak. Hannover Fairs Turkey’in desteklediği MAKİNA HANGAR girişimi, sektörel firmaları, sivil toplum kuruluşlarını, üniversiteleri ve mühendisleri aynı çatı altında toplayarak Türkiye'deki sanayi sektörünü daha ileriye taşıyacak ve yeni fikirlerin geliştirileceği, fark yaratacak projelerin üretileceği bir platform olacak.

 

Kimya ihracatının yıldızları ödüllerine kavuştu

2023 İKMİB İhracatın Yıldızları Ödül Tören’inde 34 kategoride toplamda 170 ödül sahiplerini buldu

2023 yılında gerçekleştirdiği 30,6 milyar dolar ihracat ile Türkiye’nin en fazla ihracat gerçekleştiren sektörleri arasında ikinci sırayı alarak başarısını sürdüren kimya sektörü, 16 alt sektörüyle birlikte 230 ülke ve bölgeye ihracat yaparak TİM verilerine göre Türkiye’nin toplam ihracatından yaklaşık yüzde 13,8 pay aldı.

Kimya sektöründeki üye firmalarını başarılı ihracatlarından dolayı onurlandırmak ve teşvik etmek amacıyla İKMİB tarafından bu yıl dokuzuncusu düzenlenen 2023 İKMİB İhracatın Yıldızları Ödül Töreni, 22 Şubat 2024 tarihinde gerçekleştirildi. İKMİB’in youtube kanalından da canlı olarak yayınlanan törene, T.C Ticaret Bakan Yardımcısı Özgür Volkan Ağar, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mustafa Gültepe, İKMİB Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister ve ödül alan firma temsilcileri katıldı. Ödül Töreni’nde kimyanın alt sektör ve ürün gruplarında toplam 34 kategoride ilk 5’e giren 170 firma ödül almaya hak kazanırken, ilk 3’e giren ihracatçılara, toplamda 102 firmaya plaketleri törenle takdim edildi. 

Bakan Yardımcısı Ağar: “Güçlü bir kimya sektörü, güçlü bir ekonominin de göstergesi”

Dünya genelinde ekonomik, siyasi ve sosyal değişimlerin yaşanmasına rağmen Türkiye’nin ihracatını artırmaya devam ettiğine dikkat çeken T.C Ticaret Bakan Yardımcısı Özgür Volkan Ağar, “Ülkemiz son yıllarda sağlam temeller üzerine kurulu bir dış ticaret performansı sergiliyor. Küresel mal ticaretinde 2023 yılında yüzde 5’lik bir daralma olduğu tahmin edilirken, ülkemiz Cumhuriyetimizin 100. Yılında ihracatını 255.8 milyar dolara yükseltmeyi başardı. 2002’den bugüne ihracatımızı 7 kattan fazla artırma başarısı gösterdik. Küresel ihracattan aldığımız pay ise 2023 Eylül ayı itibarıyla yüzde 1.6 oldu. Kimya sektörü ise güçlü alt sektörleriyle birçok alanda ekonomilerin ayrılmaz bir parçası haline geldi. Dünyada üretilen kimyasalların yüzde 80’inden fazlası diğer sektörlerde ham madde ya da ara mamul olarak kullanılmakta. Hayatımızın her alanında kimya sektörü ürünleri önemli bir yer tutuyor. Bu nedenle güçlü bir kimya sektörü, güçlü bir ekonominin de göstergesi. Bakanlık olarak katma değeri yüksek, yenilikçi, rekabet gücü yüksek, dinamik, istikrarlı ve sürdürülebilir ihracata ulaşmak vizyonu içerisinde her zaman ihracatçılarımızın yanında olacağız. Başta İKMİB olmak üzere emeği geçen herkesi kutluyor, kimya ihracatçılarımızı tebrik ediyorum” diye konuştu. 

BAYEGAN ile Tasnee arasındaki iş birliği büyüyerek devam edecek

Türkiye-Suudi Arabistan Yatırım, Turizm ve İş Forumu kapsamında, Türkiye ile Suudi Arabistan arasındaki ilişkileri güçlendirecek projelerin değerlendirildiği, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile Suudi Yatırım Bakanlığı temsilcilerinin de katıldığı yuvarlak masa toplantısında Bayegan ve Tasnee birlikte yer aldı. 

Türkiye'nin petrokimya sektöründe global çapta tedarik, pazarlama, satış ve dağıtım faaliyetleri yürüten kuruluşu BAYEGAN ile Suudi Tasnee arasında 10 yıldır süregelen Türkiye münhasır distribütörlük anlaşmasının uzatılmasını içeren sözleşme, törenle imzalandı.

Gerçekleşen imza töreninde söz alan BAYEGAN CEO’su Burcu Olcay Üstüner, Tasnee ile 10 yılı aşkın süredir devam eden verimli iş birliğindeki karşılıklı güven unsurunun altını çizerken şunları ekledi: “Türkiye ile Suudi Arabistan arasındaki ilişkileri güçlendirecek projelerin değerlendirildiği, Hazine ve Maliye Bakanımız Sayın Mehmet Şimşek ile Suudi Yatırım Bakanlığı temsilcilerinin de katıldığı yuvarlak masa toplantısında BAYEGAN olarak iş ortağımız Tasnee ile birlikte yer aldık. İki ülke arasında karşılıklı anlaşmaların yapıldığı bu süreçte Tasnee ile uzun soluklu iş birliğimizi geliştirerek devam ettirmekten büyük mutluluk duyuyoruz. Sektörümüz için artı değer yaratan bu girişimlerle ülkemizin bölgesel ve küresel etki alanının büyümesi önemli bir kazanım.”

FANUC Akademi, 2023 yılında 500’den fazla kişiye eğitim verdi

Otomasyon endüstrisinde CNC kontrolör, robot ve makinelerin geliştirilmesine öncülük eden FANUC, Türkiye’de fabrika otomasyon sistemlerine yönelik verdiği önemi, programlama hataları veya yanlış kullanım riskini önemli ölçüde azaltmaya yardımcı olan Akademi eğitimleriyle destekliyor. Standart formatın dışında müşterilerinin talebine uygun özel içerikleriyle sahadaki kalifiye iş gücünü geliştirmeye yönelik eğitimler sunan FANUC Akademi, robotik sistemlerin çalışma kabiliyetini daha anlaşılır kılıyor. 

Makine ve robot sistemlerinin doğru kullanımı adına fabrikadaki çalışanların bu alanda nitelik sahibi olmaları gerektiğini vurgulayan FANUC Türkiye Genel Müdürü Teoman Alper Yiğit, Akademi çalışmaları hakkında şunları söyledi: “Farklı alanlarda faaliyet gösteren müşterilerimizin her birinin talepleri değişiklik gösterebiliyor. Bunun yanında her geçen gün gelişen fabrika üretim süreçlerinde doğru robot ve otomasyon sistemlerinin de uyarlanması, iş süreçlerinin aksamaması adına büyük öneme sahip. Avrupa genelindeki FANUC akademilerimizde yılda 10 binden fazla kişiye makine ve robot kullanımı ile programlaması üzerine eğitimler verirken, Türkiye’de ise 10 yılı aşkın süredir firmaların ihtiyaç duyduğu teknik bilgiyi sunuyoruz. Bu kapsamda FANUC Türkiye olarak 2023 yılında 500’den fazla kişiye eğitim verdik. Alanında son derece yetkin teknik mühendislerimizin küçük gruplara verdiği eğitim sayesinde kişiselleştirilmiş, hızlı ve etkili öğrenmeyi teşvik ediyoruz. Bunun yanında eğitimlerimizin herkes için ulaşılabilir olmasına özen gösteriyoruz. Tüm düzeyleri kapsayan eğitimlerimiz arasında yeni başlayanlar için giriş kurslarından, daha deneyimli kişilerin özel uygulamalarını ve gereksinimlerini karşılamak için kişiye özel kurslara kadar geniş bir yelpazede eğitimlerimiz yer alıyor. Böylelikle programlama hataları veya yanlış kullanım riskini önemli ölçüde azaltmaya yardımcı olarak otomasyondaki verimliliği artırıyoruz.” 

Tüm FANUC ürünleri için saha eğitimleri

FANUC Akademi’de verilen eğitimlerin farklı kategorilere ayrıldığını söyleyen Yiğit, sözlerine şöyle devam etti: “Programlama ve arıza ile ilgili problemlerin tespiti konularında firmadaki ilgili personeli belli bir seviyeye taşıyan eğitimlerimiz arasında Robot ve CNC ürünlerini verimli kullanma da yer alıyor. Robot eğitiminde endüstriyel robotlarımızın kullanımı, programlanması ve bakımı için eğitim kursları yer alırken CNC eğitiminde de CNC kontrol ünitelerinin kullanımı, programlanması ve bakımı için eğitim kursları mevcut. Ayrıca ROBODRILL, ROBOCUT ve ROBOSHOT’larımızın çalıştırılması ve bakımına yönelik Robomachine eğitimlerimizi sahada gerçekleştiriliyoruz. Mevcut eğitimlerimizden müşterilerimizin yanı sıra iş birliği içinde bulunduğumuz üniversitelerde öğrenim gören genç arkadaşlarımız da faydalanıyor. Bu doğrultuda Bahçeşehir Üniversitesi ile gerçekleştirilen iş birliği çerçevesinde verilen CO-OP markalı eğitim programıyla, öğrenciler geçtiğimiz dönemlerde ‘FANUC Robot and Automation Technologies’ dersini aldı. Ders kapsamında öğrencilere FANUC teknolojilerinden bahsedilerek, robotlarımızın kullanımı, mekanik yapısı, programlanması öğretildi. Öğrenciler de ders kapsamında teorik eğitimin yanında, eğitim hücreleri ile birlikte uygulama yapma imkânı da buldu. Bundan sonra da FANUC Akademi olarak fabrika otomasyonuna yönelik yaptığımız yatırımları eğitimle desteklemeye devam edeceğiz.”

ALBIS ve Röhm ortaklığa imza attı

ALBIS CEO'su Horst KlinkALBIS, metakrilat kimyasının önemli bir global tedarikçisi olan Röhm GmbH ile distribütörlük anlaşması imzaladığını duyurdu. 1 Şubat 2024 tarihinde başlayan ortaklık, PLEXIGLAS® ve PLEXIMID® kalıplama bileşiklerinin Türkiye ve Kuzey Afrika'da pazarlanmasını kapsıyor.

Polimetil metakrilat (PMMA) markası PLEXIGLAS® ile Röhm, 90 yılı aşkın süredir pazarı şekillendiren bir malzeme geliştirdi. PLEXIGLAS® standart ve özel kalıplama bileşiklerinin son derece sağlam, hafif, UV ve hava koşullarına dayanıklı olduğu belirtiliyor. Yeni geliştirilen PLEXIGLAS® proTerra kalıplama bileşikleri aynı zamanda sürdürülebilir ham maddeden üretilerek CO2 tasarrufuna yardımcı oluyor. PLEXIMID® (PMMI) ise, çok yüksek ısı direncini yüksek şeffaflıkla birleştiriyor ve diğerlerinin yanı sıra elektrik ve elektronik endüstrisindeki zorlu uygulamalarda da kullanılabiliyor.

Konu ile ilgili olarak ALBIS CEO'su Horst Klink, "Röhm yeniliği, kaliteyi ve sürdürülebilirliği temsil ediyor. PLEXIGLAS® dünyanın en tanınmış plastik markalarından biri ve bu yüksek kaliteli, tamamlayıcı ürünleri geniş portföyümüze eklemekten ve bu güçlü ortakla işbirliği içinde pazarları daha da geliştirmekten mutluluk duyuyoruz. Bu durum özellikle Röhm ile sözleşmelerin imzalandığı Türkiye ve Kuzey Afrika bölgeleri için geçerlidir. ALBİS Türkiye'de uzun yıllardır başarılı bir şekilde temsil ediliyor ve geçtiğimiz yılın sonunda Fas'ta yeni bir lokasyon açtı. Röhm, yerel satış ve teknik ekiplerimizle birlikte artık müşterilerimize genişletilmiş portföyü doğrudan sunabiliyoruz” açıklamalarında bulunuyor.

Röhm Kalıplama Bileşikleri Kıdemli Başkan Yardımcısı Siamak Djafarian ise şunları ekliyor: “Yeni anlaşma, bu büyüyen pazarlara yönelik mevcut taahhüdümüzün genişletilmesini destekliyor. ALBIS ile şirketin onlarca yıldır edindiği kanıtlanmış teknik danışmanlık uzmanlığına sahip son derece profesyonel bir ortağa güveniyoruz. Geleneksel ama yenilikçi iki şirketimiz şimdiden ortak projeleri sabırsızlıkla bekliyor."

ALBIS

Ambalaj tasarımında ‘yıldız’ olmak için başvurular başladı

‘Ambalaj Ay Yıldızları Yarışması’nda dereceye girenler WorldStar ve AsiaStar yarışmalarına da katılabilecek.

Bu yıl Ambalaj Sanayicileri Derneği (ASD) tarafından 11’inci kez düzenlenecek olan ‘Ambalaj Ay Yıldızları Yarışması’ için başvurular başladı. 1 Şubat’ta başlayan süreç 31 Mayıs 2024 Cuma gününe kadar devam edecek. Türkiye’nin en prestijli ödülleri arasında gösterilen ve yurt dışından da başvuruların alındığı ‘Ambalaj Ay Yıldızları Yarışması’nda dünya çapında ses getiren özgün ambalaj tasarımları, farklı ve yenilikçi ambalaj uygulamaları ödüllendiriliyor. Ambalaj üreticilerinin, tedarikçilerinin, ambalaj tasarımcılarının ve ürünlerini piyasaya süren marka sahiplerinin katılabildiği yarışmaya; gıda, içecekler, elektronik ve elektrikli eşya, sağlık ve güzellik ürünleri, ev-otomotiv-ofis araç ve gereçleri ile ihtiyaç malzemeleri, diğer gıda dışı ürün ambalajları, tıp ve eczacılık ürünleri, endüstriyel ve taşıma ambalajları, ambalaj malzemeleri ve bileşenleri, satış noktası sergileme, sunum ve muhafaza ürünleri, fleksibıl ambalajlar, grafik tasarım ve lüks ambalajlar kategorilerinden başvurulabiliyor. 

Uluslararası yarışmalara açılan kapı

Ambalaj Ay Yıldızları Yarışması’nda dereceye giren ambalajlar ‘Altın, Gümüş, Bronz ve Yetkinlik’ ödülleriyle tescillenirken, ‘Altın Ödül’ almaya hak kazanan ürünler arasından Türk Standartları Enstitüsü (TSE) iş birliği ile en fazla 3 adet ‘Altın Ambalaj Ödülü’ de verilecek. Dünya Ambalaj Örgütü (WPO) ve Asya Ambalaj Federasyonu (APF) tarafından akredite edilmiş olan Ambalaj Ay Yıldızları Yarışması’nda dereceye giren tüm katılımcılar WorldStar ve AsiaStar yarışmalarına da katılabiliyor. 

“Tasarımın gücünden yararlanmalıyız”

Yarışma ile ilgili olarak değerlendirmelerde bulunan ASD Başkanı Zeki Sarıbekir, “Her geçen yıl yarışmamıza gelen başvurulardaki artış bizleri son derece memnun ediyor. Bunu sektörümüz ve geleceğimiz adına umut verici buluyoruz. Hem yurt içinde hem de yurt dışında büyük hedefleri olan bir sektörüz, ülkemize daha fazla katma değer sağlamak istiyoruz. Avrupa’dan Uzak Doğu’ya dünyanın dört bir yanına ihracat gerçekleştiren sektörümüzü çok daha iyi noktalara çıkarmak için de tasarımın gücünden yararlanmalıyız. Düzenlenen bu yarışmalar da sektörümüzün büyümesine ve gelişmesine yardımcı oluyor” ifadelerini kullandı. 

Yeşil Nokta Öğrenci Ödülleri sahiplerini buldu

ÇEVKO Vakfı tarafından bu yıl 2. kez verilen Yeşil Nokta Öğrenci Ödülleri, 19 Aralık 2023 tarihinde gerçekleştirilen törenle sahiplerini buldu. 

Bu yıl GCA’nın ana sponsorluğu, Coca-Cola İçecek ve Uludağ İçecek’in bronz sponsorluk desteğiyle düzenlenen Yeşil Nokta Öğrenci Ödülleri ile üniversite öğrencilerinin ambalaj tasarımı, atık yönetimi ve sosyal sorumluluk alanında özgün çevre dostu ürün, uygulama ve proje geliştirmelerinin teşvik edilmesi, üniversite-sanayi iş birliğinin sağlanması hedefleniyor.

ÇEVKO Vakfı Genel Sekreteri Mete İmer, ödül töreninde yaptığı konuşmada, “Yeşil Nokta”nın genişletilmiş üretici sorumluluğunun bir göstergesi olduğunu, ekonomik işletmelerin; piyasaya sürdükleri ürünlerin ambalajlarının geri kazanımı ile ilgili sisteme mali bir katkı sağladığı anlamına geldiğini ve markanın Türkiye’deki tek yetkilisinin ÇEVKO Vakfı olduğunu paylaştı. Yeşil Nokta’nın 540 milyonu aşkın tüketiciyi kapsadığını ve her yıl Yeşil Nokta markasıyla işaretlenen ambalaj adedinin 400 milyarı aştığını belirten İmer Türkiye’de ÇEVKO Vakfı’ndan Yeşil Nokta lisansı almış şirket sayısının da 2023 yılı itibarıyla bin 335’e ulaştığını açıkladı. İmer, “Yeşil Nokta ile ilgili yapılan tüketici araştırmaları, her 10 kişiden 7’sinin Yeşil Nokta işaretini tanıdığını, Yeşil Nokta’yı tanıyan her 3 kişiden 1’inin satın aldığı ürünün Yeşil Noktalı olmasına dikkat ettiğini ortaya koyuyor. Sanayi, Basın ve Öğrenci ana başlıklarında verdiğimiz ve gelenekselleşen Yeşil Nokta Ödüllerimizle, çevre dostu sorumlu üretim ve tüketim alanında örnek çalışmaları ödüllendirmeyi ve teşvik etmeyi amaçlıyoruz” dedi. 

İmer sözlerini “Yeşil Nokta Öğrenci Ödülleri, özveriyle ve titizlikle çalışan, değerli jüri üyelerimizin katkılarıyla belirlendi. Jüri üyelerimiz Doç. Dr. Füsun Servin Tut Haklıdır, Prof. Dr. Gülçin Büyüközkan Feyzioğlu, Prof. Dr. Gürbüz Güneş, Dr. Hakan Ertem, Hülya Ataman, Dr. İrem Daloğlu Çetinkaya ve Dr. Öykü Özden Gül’e değerli çalışmaları için teşekkürlerimi sunar Yeşil Nokta Öğrenci ödülü alan tüm öğrenci arkadaşlarımızı kutlarım” şeklinde tamamladı.

Sürdürülebilir kozmetikte yeni dönem

The Purest Solutions, Plastic Move ile geleceği şekillendiriyor

The Purest Solutions, sürdürülebilirlik ve çevre dostu uygulamalara olan bağlılığını bir adım daha ileri taşıyarak, Plastic Move’a stratejik bir yatırım yapma kararı aldı. Şirket bu yatırımı ile, çevre dostu ürünlerin ve ambalajların kozmetik endüstrisinde daha geniş bir kullanımını teşvik etmeyi hedefliyor. 

Atık ekmek, makarna ve un gibi nişasta bazlı atıklardan üretilen biyopolimerler fabrikada kullanılan kasa ve euro palete dönüştürülüyor. Bu kasa ve euro paletlerin en az %50 daha az karbon salınımına ve aynı zamanda yüksek mekanik özelliklere de sahip olduğu belirtiliyor. The Purest Solutions, bu stratejik ortaklık ile sürdürülebilirlik odaklı çözümlerle dolu bir geleceğin temelini attığına inanıyor ve Plastic Move'un teknolojik uzmanlığı ile birleşerek, çevre dostu kozmetik ürünlerin geliştirilmesine önemli katkılarda bulunuyor.

Kullanıcılarına çevre bilinciyle üretilen ve sürdürülebilir ham maddeler kullanılarak paketlenen ürünler sunarak, çevresel etkilerini azaltma fırsatı tanımak isteyen The Purest Solutions kurucularından Hazal Evliyaoğlu; “Plastic Move ile birlikte çalışarak, hem kozmetik sektöründe hem de çevre teknolojileri alanında sinerji yaratmayı ve inovasyonu desteklemeyi hedefliyoruz” diyerek bu stratejik yatırımın marka ve sektör genelinde sürdürülebilirlik standartlarını yükseltme konusunda önemli bir adım olduğunu vurguluyor. 

Büşra Köksal’ın sahibi olduğu Plastic Move şirketi, nişasta bazlı atıklardan çevre dostu ambalaj, otomotiv, beyaz eşya ve mobilya sektörlerine özel biyoplastik ham maddeler üreten bir biyoteknoloji şirketi. Geçtiğimiz sene Seri A öncesi turda 10 milyon dolar değerleme üzerinden yatırım alan ve bu yatırımla birlikte Amerika pazarına açılacak olan Plastic Move, atık yönetimi ve geri dönüşüm konularına yeni bir perspektif getiriyor.

Kozmetik endüstrisindeki diğer şirketlere de ilham olmayı amaçlayan The Purest Solutions ve Plastic Move, birlikte çalışarak daha temiz, daha yeşil bir dünya için çaba sarf etmeyi hedefliyor.

Kimya sektörünün ihracattaki yeni hedefi 35 milyar dolar

Türkiye’nin ihracattaki yükselen yıldızı kimya sektörü, 16 alt sektörü ile birlikte Türkiye için üretmeye ve katma değeri yüksek ürünlerle birlikte “Made in Türkiye” kalitesini dünyaya taşımaya devam ediyor.

Kimyaya değer katma vizyonuyla faaliyetlerini sürdüren ve sektörün çatı kuruluşu olan İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği’nin (İKMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister ve Yönetim Kurulu Üyelerinin katılımıyla, 11 Ocak tarihinde Çırağan Palace Kempinski’de basın toplantısı gerçekleştirildi. İKMİB Başkanı Adil Pelister toplantıda kimya sektörünün 2023 yılı ihracat verilerini ve 2024 yılı hedeflerini basın mensupları ile paylaştı.

2023 yılında gerçekleştirdiği 30,6 milyar dolar ihracat ile Türkiye’nin en fazla ihracat gerçekleştiren sektörleri arasında 2. sırayı alarak başarısını sürdüren kimya sektörü, İKMİB’in öncülüğünde yeni ihracat yılının rotasını oluşturdu. 2024 yılına 35 milyar dolarlık ihracat hedefiyle adım atan kimya sektörü, küresel ticaretteki yavaşlamaya rağmen katma değeri yüksek ürünlerle pazar çeşitliliğini artırmak için kolları sıvadı.

2023 yılının ilk yarısında dünyada kimya ihracatının önde gelen ülkeleri arasında küresel ihracattan aldıkları payı yüzde 10’a yakın arttırdıklarına dikkat çeken İKMİB Başkanı Adil Pelister, kimya sektörünün 16 alt sektörüyle birlikte geçtiğimiz yıl 230 ülke ve bölgeye ihracat yaparak TİM verilerine göre Türkiye’nin toplam ihracatının yaklaşık yüzde 13,8’ine kimya imzasını attığını belirtti.

Plastik sektörü geri dönüşümde küresel güç olmayı hedefliyor

Ambalaj, beyaz eşya, otomotiv, elektronik, inşaat ve savunma sanayi için yılda 11 milyon tona yakın plastik mamul üreten Türk plastik sanayi, üretimdeki başarısını geri dönüşümle desteklemeye odaklandı. Yeşil Dönüşüm ve Teknoloji Derneği (PAGÇEV) Başkanı Yavuz Eroğlu, atıkların bugün geçmiş dönemde olmadığı kadar ekonomik bir değeri olduğunu belirterek, tüketiciyi geri dönüşüm konusunda teşvik edecek sistemlerin kurulması gerektiğini belirtti. Atık bulmanın zor olduğunu ve gitgide zorlaşacağını ifade eden Eroğlu, “Cari açık ve çevreyi koruyabilmenin ilacı atık. Yakın gelecekte ülkeler arasında atık bulabilmek için adeta atık savaşları yaşanacak. Önümüzdeki dönemde atıklar petrolden daha değerli olacak. Farklı sektörlerden birçok marka, geri dönüştürülmüş ham maddeye ulaşmak için büyük bir rekabete girecek. Tüketiciyi teşvik edecek, geri dönüşüm sürecine dahil edecek depozito sistemine benzer çözümler sunmalıyız” dedi. 

Türkiye’nin asıl problemi kayıt dışı atık toplama sistemi

Atıklar konusunda dünyada artan hassasiyetin Avrupa Birliği (AB) ülkelerindeki regülasyonlarla şekilleneceğini kaydeden Eroğlu, “Avrupa Birliği 2025 yılında otomotiv, beyaz eşya, tekstil gibi sektörlerde yüzde 25-30 oranında geri dönüştürülmüş ham madde kullanımını zorunlu kılacak. Türkiye’nin geri dönüşüme kazandırabilmek adına yurt içinde atık toplamayı artırabilecek, atık yönetim sistemleri inşasının yanında AB’den atıkları alabilmesi için bundan sonra iyi bir karneye ihtiyacı olacak. Çünkü önümüzdeki 5 yılda Türkiye, Ekonomik Kalkınma ve İş Birliği Örgütü (OECD) üyesi olduğu için iyi bir rapor oluşturamazsa atıkların AB’den Türkiye’ye ihraç edilmesi yasaklanacak. Atık yönetiminin iyileştirilmesi ve geri dönüşüm sürecine katkı sağlaması için depozite süreci hızlandırılmalı, teşvik ve ceza sistemi getirilmeli. Adil bir şekilde uygulanırsa bu dönüşüme çok daha hızlı bir adaptasyon sağlarız. Zannediliyor ki Avrupa'da bireysel bilinç nedeniyle atıklar ayrıştırılıyor. Hâlbuki Avrupa'da çok ciddi ceza sistemleri var. Türkiye’nin asıl problemi kayıt dışı atık toplama sistemi. İhracatta Türkiye olarak Avrupa’dan aldığımız pay oldukça az. Önce bu pazarda bir doygunluğa ulaşmalıyız. Türkiye'nin 10 yıl içinde küresel bir güç haline gelebilecek potansiyeli var. Kendi petrokimyasal ham maddelerimiz yeterli olmadığı halde plastik sektöründe Avrupa'da ikinci, dünyada altıncıyız. Plastik sektöründe bu noktaya geldiysek geri dönüşüm merkezi olma konusunda da başarıya ulaşabileceğimizi düşünüyorum” değerlendirmesini yaptı. 

Ambalajda ‘daha hızlı’ ihracat dönemi

İhracatta ilk hedef olarak Avrupa’yı belirleyen Türkiye ambalaj sektörü, henüz ihtiyacının yüzde 10-15’ini karşıladığı Avrupa ülkelerine daha fazla ihracat yapmak istiyor.

Dünyada ve Türkiye’de son yıllarda ambalajlı ürünlere olan ilgi her geçen gün artıyor. Gıda ürünleri ambalajlar sayesinde korunuyor, Türkiye’de üretilen ürünlerin dünyanın dört bir noktasına ulaşması için de ambalaja ihtiyaç duyuluyor. Artan ambalaj ihtiyacı rakamlara da yansımış durumda, 2022 yılında 7,5 milyar dolarlık ihracata imza atan ambalaj sektörünün 2023 itibarıyla ihracatının 8 - 8,5 milyar dolar seviyesine ulaştığı tahmin ediliyor. Geçen yıl itibarıyla yaklaşık 30 milyar dolar büyüklüğe ulaştığı ifade edilen ambalaj sektörünün 2030 hedefi ise 50 milyar dolar büyüklüğe ulaşmak.  

20 yılda 2 katına yükseldi

Türkiye ambalaj sektörünün bu hedeflere ulaşabilmesi için gerekli donanıma ve güce sahip olduğunu dile getiren Ambalaj Sanayicileri Derneği (ASD) Başkanı Zeki Sarıbekir, “Türkiye ambalaj sanayinin 2022 yılı ihracatı 7,5 milyar dolar olarak gerçekleşti. Katma değerli üretime odaklanarak istikrarlı büyümesini sürdüren Türkiye ambalaj sanayimiz 2023 yılının ilk 6 ayında 3,5 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirerek 1 milyar 148 milyon dolar dış ticaret fazlası vermişti. 2023 yılını 8 - 8,5 milyar dolara yakın bir ihracat rakamı ile tamamlayacağımızı öngörüyoruz. Ambalaj sektörü olarak 2030 yılı ihracat hedefimiz ise 20 milyar dolar” dedi. Türkiye’de son 20 yılda ambalaj tüketiminin 2 kat arttığını, kişi başı yıllık tüketimin 325 dolara ulaştığını kaydeden Zeki Sarıbekir, “Dünya ortalaması olan 125 doların çok üzerindeyiz. Refah seviyesi ve sanayideki gelişmişliğin bir göstergesi olan kişi başı ambalaj tüketimi ülkemizde hızla artıyor. Ülkemizde kişi başı tüketimimizi 380 dolara çıkartmayı hedefliyoruz. Ülkemizde 490 milyar dolarlık bir ekonomik hareketi ambalajlarla sağlıyoruz” ifadelerini kullandı. 

Sektörün hedefi Avrupa

Hem yurt içinde hem de yurt dışında büyük hedefleri olan ambalaj sektörünün ihracatının yüzde 65’inin Avrupa’ya olduğunun altını çizen Zeki Sarıbekir, sözlerini şöyle sürdürdü: “Avrupa sektörümüz için çok önemli bir pazar ve hemen yanı başımızda yer alıyor. 2 günde ulaşamayacağımız herhangi bir Avrupa ülkesi yok. Dünyadan birçok ülke Avrupa ülkelerine ürünlerini satmaya çalışırken, biz coğrafi konumumuz ve kaliteli ürünlerimizle Avrupa’ya çok hızlı bir şekilde varabiliyoruz. Dünyanın ulaşmaya çalıştığı Avrupa’ya daha fazla nasıl ihracat yapabiliriz diye ülke olarak daha fazla çaba göstermemiz gerekiyor. Avrupa ile daha fazla ticaret için çalışırken, Asya - Pasifik, Amerika ve Afrika’yı da göz ardı etmemeliyiz. Ancak ambalaj pazarında henüz Avrupa’nın ihtiyacının yüzde 10-15’ini karşılayabiliyoruz. Yani bu pazarda çok daha iyi noktalara gelebiliriz. İşte bu yüzden ambalaj sektörü olarak ilk hedefimizi Avrupa olarak belirledik.”

Hızlı olmak avantaj sağlayacak

Lojistik konusunun bugün olduğu gibi gelecekte de çok önemli olacağına dikkat çeken Zeki Sarıbekir, “Şu anda ihracatımızın büyük kısmını TIR’lar aracılığıyla kara yolu üzerinden yapıyoruz. Bu noktada çeşitli sorunlar veya yavaşlamalar yaşanabiliyor. Buradaki sorunu aşmanın yolu ise demir yolundan geçiyor. Aynı zamanda nehir yolu ve deniz yolunu da göz ardı etmememiz gerekiyor. İhracatta atlanmaması gereken diğer bir önemli nokta ise lojistik merkezleri. Örneğin Avusturya’nın denize kıyısı yok. Ancak deniz ticaretinden büyük pay alıyorlar. Avusturya, Hırvatistan’dan ve Slovenya’dan liman kiralıyor. Gemiler bu limanlara ürünleri getiriyor. Limana gelen ürünler trenlerle yakınlardaki konteyner bölgelerine götürülüyor. Ürünler buralardan alınarak dağıtılıyor. Türkiye olarak biz de bunu yapabiliriz. Trenlerle, gemilerle Avrupa’ya taşıdığımız ürünlerimizi, Türkiye TIR’ları, Türkiye çekicileri ile Avrupa’nın dört bir yanına dağıtabiliriz. Kaliteli ürünlerimizi ne kadar hızlı ihtiyacın olduğu bölgelere ulaştırabilirsek, o kadar avantajlı hale geliriz. Böylece sınır kapılarında bazı dönemlerde yaşanan 40-50 kilometrelik kuyrukları ve gecikmeleri de yaşamamış oluruz” diye konuştu.

ABD Türkiye’yi yatırım için çağırıyor

Ambalaj sektöründe bazı durumlarda fiyattan daha çok ürünü ne kadar hızlı teslim edileceğinin önem kazandığına vurgu yapan Zeki Sarıbekir, “Çünkü ambalaja ihtiyaç duyan firmalar, ürettiklerini aldıkları ambalaja koyarak gideceği noktaya ulaştırıyor. İşte bu yüzden Çin’den 1 ayda gelecek bir ambalaj yerine, 2 günde ambalajı ulaştırabilecek Türkiye’yi tercih ediyor. Bu konuda Avrupa ile birlikte önemli bir pazar daha var. O da ABD. Dünyanın en büyük ambalaj tüketicisi olan ABD, kendisi için daha fazla imalat yapacak ülkeler arıyor. Bu noktada iki ülke ön plana çıkıyor. Biri Hindistan, diğeri ise Türkiye. ABD, Türkiye ambalaj sektörü için büyük fırsat barındırıyor” ifadelerini kullandı.  

MachineTotal, Makine alım satımında yeni soluk

MachineTotal.com, Türkiye’nin ilk kurumsal B2B makine alım satım platformu olarak faaliyet gösteriyor. Yeni ve ikinci el makinelerin/ekipmanların alınıp satılabildiği online pazar yeri platformu birçok ayrıntıyı göz önünde bulundurarak tasarlandı. 

Platformda; metal, plastik, robot, ahşap, ağaç, gıda, içecek, paketleme/ambalaj makinelerinin yanı sıra yedek parça ve fabrika ekipmanları gibi birçok kategori bulunuyor. Yakın gelecekte ise daha fazla kategori ile sanayinin tüm endüstriyel alanlarına hizmet vermek için çalışmalarına devam ediyor. Her kategori için alanında yetkin mühendisleri istihdam eden online pazar yeri platformu, kendine özel kategori özellikleri ve internette bir ilk olan makine nitelikleri üzerine yazılım mimarisini inşa ediyor.

Bir teknoloji şirketi tarafından hayata geçirilen MachineTotal, projeye özel istihdam ettiği 10 kişilik yazılım ve 15 kişilik satış-pazarlama ekibi tarafından yönetiliyor. Her bir kategori için detaylıca çalışan yetkin mühendis kadrosu ve saha satış-destek ekibi ile müşterilerin en doğru hizmeti almaları sağlanıyor. İstanbul, Bursa, Ankara, Gaziantep ve Konya illerinde bulanan müşteri temsilcileri ise firmalara yerinde ilan ve üyelik desteği sağlıyor.

İlan girişlerinde ürün nitelik sistemi ile teknik detaylar düzenli bir şekilde kaydedilebiliyor. Bu detaylar satıcıların makine ve ekipmanlarının doğru alıcıya en hızlı ve anlaşılır şekilde ulaşmasını sağlıyor. Bu sayede satıcılar için yeni ve çağdaş bir ürün pazarlama kanalı işlevi de görüyor. Tüm kategoriler ve içerikleri için standart olarak alınan nitelik sistemi, alım satım işlemlerinin en doğru şekilde gerçekleşmesini sağlıyor.

Müşterilerini hiçbir aşamada yalnız bırakmayan online platform üyelik, ilan yükleme ve yönetimi başta olmak üzere, tüm süreçler için çeşitli iletişim kanallarından müşterilerine destek veriyor. İlan yükleyiciler için çağdaş bir pazarlama kanalı rolü de üstlenen online platform, pazarlama aktivitelerini hem konvansiyonel hem de dijital medyada yürütüyor. Ayrıca ilan yönetimi konusunda Google ve diğer dijital mecralar vasıtasıyla satıcılara destek oluyor. Bu pazarlama aktiviteleri ayrıca alıcılar için yenilikçi ve güvenilir bir platforma ulaşma imkânı da sunuyor.

Uçtan uca alım satım işlemlerinin takibinin yanı sıra finans, lojistik ve sigorta başta olmak üzere ek hizmetleri ile alışveriş kalitesini üst seviyede tutan platform hem satıcı hem de alıcı için doğru eşleşmeyi bu sayede sağlayabiliyor. Üreticiler, distribütörler, bayiler ve ithalatçılar başta olmak üzere makine ve ekipman satışı yapan tüm şirketler MachineTotal platformu üzerinden yeni ve ikinci el ürün alım satımı yapabiliyorlar. Ayrıca elindeki ikinci el makine ve ekipmanları değerlendirmek isteyen fabrikalar, atölyeler ve şirketler de platformdan faydalanabiliyor.

Yakın gelecekte Türkiye ulusal makine endüstrisinin dijital ihracat kanalı olmayı hedefleyen platform, yeni dil eklentileri ile yurtdışı pazarına da aynı kalitede hizmet vermeyi planlıyor.

MachineTotal’a lansman süresince üye olmak ve ilan yüklemek ücretsiz. Ayrıca yine lansman süresince alım satım işlemlerinden komisyon alınmıyor. 

Bakcycle Geri Dönüşüm 2024 yılında tam kapasite ile devrede

Dikey entegre yapıda faaliyet gösteren Bakioğlu Holding Ambalaj Grubu Şirketleri’nden Bakcycle Geri Dönüşüm, plastik esnek ambalaj atıklarını mekanik geri dönüşüm yöntemiyle ham madde olarak yeniden ekonomiye kazandırıyor. Deneme üretimlerini geride bırakan şirket, 2024 yılında tam kapasite ile faaliyetlerini geliştirmeyi hedefliyor. Bu kapsamda ekonomik ömrünü tamamlamış tüketici atıklarını ve endüstriyel faaliyetler sonucu oluşan plastik esnek ambalaj atıklarını tedarik etmeye odaklanan şirket, üretim süreçlerine hız kesmeden devam ediyor. Bununla birlikte İzmir ve çevresinden toplanan atık hacminin artmasını sağlamak adına iş birliklerinin sürekli olması için çalışmalarını aktif bir biçimde sürdürerek döngüsel ekonomi yolculuğunda emin adımlarla ilerliyor.

Bakcycle Geri Dönüşüm aynı zamanda PAGEV - Türk Plastik Sanayicileri Araştırma, Geliştirme ve Eğitim Vakfı'nın ve GEKADER - Geri Dönüşümcüler ve Geri Kazanımcılar Derneği’nin en yeni üyeleri arasında yerini alıyor. 

Bostik sürdürülebilir ambalajlama projesiyle 310 ton plastik kullanımını önledi

Endüstriyel üretim, inşaat ve tüketici pazarlarında önde gelen küresel yapıştırıcı uzmanı olan Bostik, “Daha sürdürülebilir bir dünya hedefi” doğrultusunda çalışmalarına aralıksız devam ediyor. Çevresel etkiler başta olmak üzere pek çok konu başlığı üzerinde yoğunlaşan şirket, ekip arkadaşlarından tedarikçilerine, müşterilerden topluma kadar “sürdürülebilirlik” kavramını yaygınlaştırmayı amaçlıyor.

Mevcut politikaları içinde çevresel etkilerin öncelikleri arasında olduğunu belirten Bostik Türkiye ve Merkez Asya Yapı Tüketici Departmanı İş Birimi Direktörü Bilgehan Türkkan, 2021 yılında ambalajlamada geri dönüştürülmüş plastik kullanmaya başladıklarını, bugüne dek 310 ton plastik kullanımını önlediklerini söyledi. 2030 yılında ambalajlarını %100 PCR kullanarak üretmeyi hedeflediklerini aktaran Türkkan, “Sürdürülebilirliği 3 temel unsur olan çevre koruma, ekonomik büyüme ve sosyal gelişim başlıkları altında ele alarak bütüncül bir yaklaşım sergiliyoruz. Avrupa’da yılda yaklaşık 58 milyon ton plastik üretilirken bu miktarın %40’ı ambalaj üretiminde kullanılıyor. PCR geri dönüştürülmüş plastiktir. Ambalajlarımızda PCR kullanımını arttırarak; daha az yeni plastik kullanımına, daha az enerji tüketimine ve daha az atık oluşmasına destek oluyoruz. PCR ambalajlarımızın tamamı gridir, ayrıca kullanılan geri dönüştürülmüş plastiğin tam yüzdesine ek olarak belirli bir PCR piktogramını da gösterir. Duvar ve zemin grubu ile sızdırmazlık ve yapıştırıcı grubunun tamamında PCR ambalajlar kullanıyoruz. Bu proje ile 2021 yılından bu yana 310 ton plastik kullanımını önledik. 2030 yılında Bostik’in hedefi ambalajları %100 PCR kullanarak üretmektir” dedi.

BOSTİK

Geri Kazanım Test ve Araştırma Merkezi faaliyetlerine başladı

Merkezde, geri kazanılabilirlikten geri dönüştürülmüş malzeme içeriğine, kompostlanabilirlikten biyobozunurluğa kadar ihtiyaç duyulan birçok test yapılabiliyor.

ÇEVKO Çevre Koruma ve Ambalaj Atıkları Değerlendirme Vakfı ortaklığında Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) bünyesinde, T.C. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, İstanbul Kalkınma Ajansı, Yenilikçi İstanbul Mali Destek Programı desteğiyle hayata geçen Türkiye’nin ilk Geri Kazanım Test ve Araştırma Merkezi GETAM, faaliyetlerine başladı. Yıldız Teknik Üniversitesi’nin 100 yılı aşkın akademik birikimini, ÇEVKO Vakfı’nın 30 yılı aşkın deneyimi ile bir araya getiren merkez, özellikle geri dönüşüm alanında araştırma-geliştirme çalışmalarına ev sahipliği yapıyor. GETAM, akademik bilgi birikiminin sağlanması ve sanayinin taleplerinin karşılanması bakımından yenilikçi, çevre ile daha dost ürünlerin geliştirilmesine katkı sağlıyor ve sürdürülebilirlik odaklı Kamu – Akademi - Sanayi iş birliklerine yeni bir boyut kazandırıyor.

Uluslararası ve ulusal standart ve akreditasyon kuralları esas alınarak kurulan GETAM, kendi alanında Türkiye’de bir ilk oluşturuyor. Merkezde, ambalajların geri dönüştürülebilir olup olmamasından kompostlanabilirliğine, içerdiği geri dönüştürülmüş madde oranından biyobozunurluğuna kadar birçok alanda testler gerçekleştirilebilecek. 

Merkezin çalışma düzenini esas olarak sanayiden, yani ambalajlı ürün üreten ekonomik işletmelerden, ambalaj üreticilerinden ya da geri dönüşüm tesislerinden gelen analiz taleplerinin belirleyeceğini ifade eden ÇEVKO Vakfı Genel Sekreteri Mete İmer, “GETAM faaliyetlerinde öncelik, PET dışı plastikler yani PE ve PP türevi plastiklere verilmiş durumda. Bu analizler kısa sürede yapılıp sonuçlanabilecek analizler. Merkezde atık ve plastik malzemelerde biyobozunurluk ve mikrobiyal testler de yaptırmak mümkün. Bu testler ise doksan günlük, altı aylık veya bir yıllık süreleri bulabiliyor” dedi.

Çevresel beyanlara bilimsel temel oluşturacak çalışmalar GETAM bünyesinde yapılabiliyor

Mete İmer sözlerine şöyle devam etti: “Çevre ve sürdürülebilirlik konularında toplumsal farkındalığın ve sorumlu tüketim bilincinin artış göstermesi sevindirici gelişmeler. Günümüzde tüketiciler, satın aldıkları ürünlerin çevreye olan etkilerini giderek daha fazla sorguluyor. Bu konuda duyarlı firmalar, geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilmiş ambalaj kullanımına giderek daha fazla önem veriyorlar. Ancak, T.C. Ticaret Bakanlığı tarafından yayımlanan ‘Çevreye İlişkin Beyanlar İçeren Reklamlar Hakkında Kılavuz’, bu tür beyanların bilimsel olarak kanıtlanabilir nitelikte olmasını gerektiriyor. GETAM’da, bu kapsamda bilimsel sonuçlara ulaşabilmek için tüm testler yapılabiliyor.”

İhracat yapan firmalar için de önemli

Özellikle AB üyesi ülkelere yapılan ihracatta çevre odaklı düzenlemelerin artan önemine işaret eden Mete İmer, “Merkez bu konuda gerekli analizlere ihtiyaç duyan firmalara da hizmet verecek. Bu tür test ve analizler yurt dışında da bazı merkezlerde yapılabiliyor, ancak GETAM’ın fiyat avantajı, verimli ve yüksek kalitedeki çalışma ortamıyla, ülkemizden olduğu kadar yurtdışından da taleplerin gelebileceğini ön görüyoruz” şeklinde konuştu.

ÇEVKO Vakfı’nın akademik iş birliklerine verdiği öneme de değinen Mete İmer, “1991 yılında, geri dönüşüm odaklı sürdürülebilir gelişmeye katkı sağlamak üzere, bir gönüllü sanayi inisiyatifi olarak kurulan ÇEVKO Vakfı, geniş kitlelere dokunan bir sivil toplum kuruluşu kimliği de taşımaktadır. Vakfımız, özellikle son yıllarda ülkemizde ‘İklim krizi ile savaşım’ ve ‘döngüsel ekonomiye geçiş’ konularında fikirsel önderlik üstelenen kurumların başında gelmektedir. Bu konuda akademik kurumlarla iş birliklerine özel bir önem veriyoruz. Bilimin gücünün ve gençliğin enerjisinin buluşma yeri olan üniversiteler, sürdürülebilir bir dünya için çok büyük önem taşımaktadır. ÇEVKO Vakfı ve YTÜ iş birliğinde kurulan Türkiye’nin ilk Geri Kazanım Test ve Araştırma Merkezi GETAM’ın Sıfır Atık uygulamalarına büyük katkı sağlayacağına inancımız sonsuzdur” dedi.

Limanlardaki sorunlar sanayi üretimini zorlaştırıyor

Haksız liman uygulamaları sebebiyle sanayi üretiminde maliyetlerin arttığını ve bunun dolaylı olarak enflasyona sebep olduğunu dile getiren Plastik Sanayicileri Federasyonu (PLASFED) Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Karadeniz, “Bu uygulamalar hem ek maliyetler getirmekte hem de firmalar açısından zaman kaybına sebep olmakta. Üstelik liman uygulamalarının her limanda değişiklik göstermesi rekabet sahasının bozulmasına ve öngörülebilirliğin azalmasına sebep olmakta” dedi.

Keyfi uygulamalardan şikâyet artıyor

Limanlarda haksız kazanç yaratan keyfi uygulamalara yönelik şikâyetlerin arttığını belirten Karadeniz, “Malum ülkemiz ithalatının %90’dan fazlasını üretim için gerekli girdiler oluşturuyor. Bu kapsamda liman işletmelerinin kârlarını artırmak adına konteyner bekleme ve gecikme uygulamalarını kötüye kullanarak ardiye sürelerini uzatması, işletmelerimizin üretiminde durmalara ve aksamalara sebep olmaktadır. Oysaki takip sistemi ile ambar verilerinin eşgüdümlenmesi ve benzeri hızlandırıcı uygulamaların hayata geçirilmesi halinde söz konusu bekleme sürelerinin kısalması ve sanayi üretiminde meydana gelen nakdi kayıpların ve zaman kayıplarının asgari düzeye çekilmesi mümkün olacaktır. Diğer yandan aynı işlemler için limanlar arası uygulamalarda farklılıklar olması da sorunlara sebep olmakta” dedi.

Mersin başta olmak üzere sorun ve şikâyetlerin belirli limanlarda yoğunlaştığını ifade eden Karadeniz, “Bekleme ve gecikme uygulamalarına bağlı maliyet artışlarının yanı sıra son dönemde gümrük uygulamalarında da değişiklikler olduğu yönünde bildirimler geliyor. Özellikle belirli ürün gruplarında tüm ithalatlar tam tespit ve kırmızı hatta düşürülerek, ciddi zaman ve maddi kayıplara sebep oluyor. Bu tarz farklılıklar serbest piyasanın olmazsa olmazı olan adil rekabet sahasının bozulmasına da sebep olmakta. Sağlıklı bir ekonomik sistem için öngörülebilirlik olmazsa olmazdır. Bu kapsamda gümrük ve liman uygulamaları arasındaki farklılıkların ortadan kaldırılması ve uygulamaların daha yalın ve anlaşılabilir hale getirilmesi gerekiyor” dedi.

Maliyet enflasyonunun önüne geçilmeli

Üretim üzerindeki maliyet yükünün hafifletilmesi gerektiğinin altını çizen Karadeniz, “Girdi maliyeti ve finansman maliyeti kadar liman maliyetleri gibi üretim üzerindeki öngörülemeyen maliyetlerin de azaltılması için adımlar atılması gerekiyor. Bu gibi maliyet artışları tüketici enflasyonu üzerinde büyük olumsuz etkiye sahip. Gözden kaçırılmaması gereken bir durum ülkemizde yaşanan enflasyonun talep yönlü değil maliyet yönlü olduğudur. Bu kapsamda kamunun düzenlemeyle önüne geçebileceği bu gibi maliyet kalemlerinin mutlak suretle asgari düzeye çekilmesi gerekiyor” dedi.

PLASFED

Kasım ayında kimya sektöründen 2,8 milyar dolarlık ihracat

Plastikler ve mumulleri ihracatı, 784 milyon 384 bin dolarla kimya ihracatında ikinci sırada yer aldı.

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerine göre, Türkiye’nin ihracatı Kasım ayında geçen yıl aynı dönemine göre yüzde 5,2 artışla 23 milyar dolar olarak gerçekleşti. 2,8 milyar dolarlık ihracat gerçekleştiren kimya sektörü ise Kasım ayında en çok ihracat yapan ikinci sektör oldu ve ülke ihracatından yüzde 12,5 pay aldı.

Kimya sektörünün Kasım ayı ihracat rakamlarını değerlendiren İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister, “Kasım ayında kimya sektörümüz yüzde 11,5 artışla 2,8 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdi ve ülkemiz ihracatından yüzde 12,5 pay aldı. Sektörümüzün Ocak-Kasım dönemi ihracatı ise 28 milyar dolara ulaştı. Bu yıl hem ülkemiz açısından hem de küresel ekonomi olarak zorlu bir yıl oldu. Buna rağmen yılın son çeyreğinde geçen yıla göre artış performansı gösteren kimya sektörümüzün yılsonu ihracatında 30 milyar doları geçmesini bekliyoruz. Geçen yılki 33,6 milyar dolarlık ihracat rekorumuzdan sonra bu yıl tüm zorlu koşullara rağmen 30 milyar dolar rakamının üzerine çıkacak olmak oldukça önemli. Biz de İKMİB olarak düzenlediğimiz fuar milli katılım organizasyonları, ticaret ve alım heyetleri, Ur-Ge projeleri ile sektörümüzün ihracatının artmasına ve yeni pazar edinmelerine katkı sağlamaya devam edeceğiz” dedi. 

Kasım ayında en çok “mineral yakıtlar ve ürünler” ihracatı gerçekleştirildi

Kasım ayında kimyevi maddeler ve mamulleri ürün gruplarında mineral yakıtlar ve ürünler ihracatı, 953 milyon 739 bin dolarla kimya ihracatında ilk sırada yer aldı. İkinci sırada 784 milyon 384 bin dolarlık ihracatla plastikler ve mamulleri yer alırken, anorganik kimyasallar ihracatı 209 milyon 293 bin dolarla üçüncü sırada yer aldı. ‘Anorganik kimyasallar’ı takiben ilk onda yer alan diğer sektörler ise; ‘uçucu yağlar, kozmetikler ve sabun’, ‘kauçuk, kauçuk eşya’, ‘eczacılık ürünleri’, ‘boya, vernik, mürekkep ve müstahzarları’, ‘muhtelif kimyasal maddeler’, ‘organik kimyasallar’ ve ‘yıkama müstahzarları’  oldu. 

Hollanda en çok ihracat yapılan ülke oldu

Kasım ayında en çok ihracat yapılan ilk on ülke Hollanda, İspanya, İtalya, Rusya, Romanya, Irak, Almanya, Fransa, Fas ve ABD oldu. Kasım ayında ilk 10 ülke arasında en çok artış yüzde 229,53 ile Fas’ta oldu.

İKMİB

PAGÇEV Plastik Geri Dönüşüm Ödülleri başvuruları açıldı

TÜYAP ve PAGÇEV Yeşil Dönüşüm ve Teknoloji Derneği iş birliğiyle Türkiye’de ilk kez düzenlenecek olan RePlast Eurasia Plastik Geri Dönüşüm Fuarı, aynı zamanda Türkiye’nin ilk PAGÇEV Plastik Geri Dönüşüm Ödülleri’ne de ev sahipliği yapacak. 7 farklı kategoride verilecek ödüllerin sahipleri, 2-4 Mayıs 2024 tarihleri arasında düzenlenecek RePLast Eurasia Fuarı’nda açıklanacak.

2024 PAGÇEV Plastik Geri Dönüşüm Ödülleri, plastik geri dönüşümünden ham madde ve teknoloji üretenlerin yanında, geri dönüştürülmüş ham maddeden yapılan ürünlerin de ödüllendirileceği bir platform olacak. Ödüller, geri dönüştürülmüş malzeme kullanımı, ürün tasarımı ve üretim alanında güncel gelişmelere dair fikirler de verecek.

Plastik geri dönüşümü alanında en prestijli ödül olmaya aday PAGÇEV Plastik Geri Dönüşüm Ödülleri için son başvuru tarihi ise 8 Mart 2024 olacak. PAGÇEV; marka sahipleri, üreticiler, perakendeciler, ürün tasarımcıları, ambalaj üreticileri ve tasarımcıları, ham madde tedarikçileri, plastik geri dönüşüm teknoloji üreticileri ve değer zincirinin tamamındaki geri dönüştürülmüş plastik ürün tedarikçilerini prestijli ödüllere katılmaya davet ediyor. Finalistler, 2-4 Mayıs 2024 tarihinde İstanbul Tüyap’ta düzenlenecek RePlast Eurasia Fuarı’nda özel bir alanda yer alacak. Alanında yetkin uzmanlardan oluşan jüri tarafından yapılacak değerlendirme sonucunda kazananlar etkinlik sırasında yapılacak ödül töreninde açıklanacak.

Plastik geri dönüşüm inovasyonunun temel alanları ve plastiğin döngüsel kullanımına yönelik başlıca piyasa uygulamalarını kapsayan yedi ödül kategorisi şunlar:

• Otomotiv, Elektrik veya Elektronik Ürün

• Yapı ve İnşaat Ürünleri

• Ev ve Eğlence Ürünleri

• Plastik Ambalaj Ürünü

• Ürün Teknolojisinde Yenilik

• Geri Dönüşüm Makinelerinde Yenilik

• Plastik Geri Dönüşüm Elçisi

Plastik Geri Dönüşüm Ödülleri, plastiklerin döngüsel kullanımında yenilikçiliğin ödüllendirilmesi bakımından ulusal bir standardı haline gelecek. Ödüller sektör oyuncularını geri dönüştürülmüş plastiklerin kullanımını daha da arttırmaya ve geri dönüşüm hedeflerine ulaşılmasını hızlandırmaya motive edecek. Ödüle aday gösterilenlerin karşılaması gereken bir dizi kriter arasında; ürünlerin ve yeniliklerin Türkiye’de tasarlanmış, geliştirilmiş veya üretilmiş olması, ürünlerin en az %25 geri dönüştürülmüş içeriğe sahip olması ve tüm başvuruların sürdürülebilirlik,  döngüsel ekonomi ve sıfır atık politikasını teşvik etmesi yer alıyor.

PAGÇEV

Yeni kurşunsuz formülasyonu ile PVC-U sistemleri

GF Hakan Plastik, “Çevresel Kirlenmeye Karşı Önlem Alma” taahhüdü için güçlü duruşunu pazara sunduğu yeni ürünlerle bir kez daha gösteriyor.

GF Hakan Plastik, bünyesinde bulunduğu GF Piping System’in Strateji 2025’de belirlediği sürdürülebilirlik ilkeleri çerçevesinde ürün portföyünü çevresel etkileri azaltılmış ve katma değeri yüksek sistemlerle geliştirmeye devam ediyor. Şirketin yeni geliştirdiği kurşunsuz stabilizatörlerle ürettiği PVC ürünler de bu sorumluluğun bir sonucunu oluşturuyor.

Şirket tarafından verilen bilgiye göre; PVC boru üretimi esnasında kullanılan stabilizatörler, yüksek sıcaklıklarda ham maddenin işlenebilirliğini kolaylaştırmak, ürünün fiziksel ve kimyasal olarak kararlılığını korumak için kullanılıyor ve çoğunlukla kurşun içeriyor. Ürünlerdeki kurşun, hem üretim sırasında hem de içme suyu borularında zaman içinde suya geçerek insan sağlığına, atık su sistemlerinde ise çevreye zarar verebiliyor. 

GF Hakan Plastik’in iş ortaklarıyla birlikte geliştirdiği, insan sağlığını tehdit etmeyen, çevreci ve toksik unsurlar içermeyen stabilizatörlerle üretilen PVC-U sistemleri, toksik bir unsur barındırmaması açısından çevreye ve insan sağlığına dost ürünler olarak öne çıkıyor. 

Özellikle içme ve kullanma suyunda büyük bir öneme sahip bu ürünler, Avrupa Birliği'nin kimyasalların yönetimi üzerine uygulamış olduğu "REACH" regülasyonuna da uyum sağlıyor.

GF Hakan Plastik’in temiz su sistemlerinden atık su sistemlerine kadar farklı ürün gruplarında kurşunsuz ürünleri bulunuyor.

GF HAKAN PLASTİK

Tezmaksan Sivas’ta “karanlık fabrika” konseptiyle üretim gerçekleştiriyor

Tezmaksan, ilk dönem sabit yatırım tutarı 185 milyon 600 bin TL’ye ulaşan Sivas fabrikasında Ekim ayı itibarıyla robotlu otomasyon sistemi CubeBOX serisinin üretimine başladığını duyurdu. Avrupa Yeşil Mutabakatı’na ve çevresel sürdürülebilirlik prensiplerine uygun olarak LEED Sertifikası alacak şekilde projelendirilen fabrikada hayata geçirdiği Tezmaksan Akademi ile çalışanların ve ilerleyen yıllarda sektöre adım atacak öğrencilerin ihtiyaç duyduğu teknik eğitimleri de karşılayan şirket, İstanbul’daki fabrikasını Ar-Ge merkezi olarak konumlandıracak. Tüm proje ve ürünlerin Ar-Ge merkezinden çıkmasının ardından ise seri imalata geçiş kararı alındığında üretim süreci Sivas fabrikasına devredilecek.

Fabrikadaki mevcut duruma dair bilgilendirme yapan Tezmaksan Genel Müdürü Hakan Aydoğdu, “İnşaatımızın ilk fazı olan 10 bin metrekarelik bölümün tamamlanmasının ardından Ekim ayıyla birlikte seri üretim şartlarında imalata başladık. Fabrikamızın ikinci fazı olan 18 bin metrekarelik kapalı alanımızın ise temel soketleri atıldı ve inşaatı devam ediyor. Makine parkurumuzda şu an sadece siparişi verdiğimiz ve bu ay tarafımıza ulaşacak köprü tip CNC makinemizi bekliyoruz. Fabrikamızdaki üretim sistemimizi yalın üretim teknikleri kullanarak değer akış çalışmalarına göre, Endüstri 4.0 başlığında karanlık fabrika konseptine uygun olacak şekilde tasarlayıp uyguladık. Standart işleri endüstriyel robotlara, iç lojistiğimizdeki malzeme akışlarını da otonom mobil robotlar (AVR) vasıtası ile gerçekleştiriyoruz. Buradaki amacımız, insan kaynağımızı standart işlerden uzaklaştırıp katma değerli işlerde kullanmak. Biz yüksek teknoloji üreten bir firmayız, dolayısı ile üretim tesisimizi de güncel teknolojiler ve imalat teknikleri ile tasarlayıp hayata geçirdik. Ayrıca fabrikamız ürettiğimiz teknolojinin de bir şekilde showroom’u olacağından ziyaretçilerimiz güncel üretim tekniklerini, otomasyonda gelinen noktaları ve faydalarını görebilecekler” dedi.

2024’ün ilk çeyreğinde CNC üretimi başlıyor

Sivas fabrikasının Tezmaksan’ın mevcut kapasitesi ile mukayese edildiğince yüzde 300 oranında artış gerçekleştireceğini ifade eden Aydoğdu, fabrikaya dair şu bilgileri paylaştı: “Uyguladığımız ve planladığımız üretim sistemleri ileri teknolojiye sahip ve uçtan uca planlama ile yüksek verimliliği ön planda tutacağız. Üretim kapasitemizin yüzde 70’ini otomasyon sistemleri, yüzde 30’unu ise CNC makine imalatı olacak şekilde planladık. Şu aşamada planlarımıza paralel olarak, CubeBOX serisi modellerimizin seri imalatına da başlamış bulunuyoruz. Makine gövdelerini işleyecek tezgâhımız da bu ay sevk edilecek. Onun da kurulumunun tamamlanması ile 2024 yılının ikinci çeyreğinde CNC gövdelerini işlemeye başlayıp CNC üretimine de başlamış olacağız. Şu anda üretim hattımızda çalışan mavi yakalı personel sayımız oldukça kısıtlı, üretim tesisimizde robotlara yer verdik. Hâlihazırda devreye alma çalışmaları süren kalite-ölçüm ve test odamızı da oldukça donanımlı, hassas teknolojik ölçüm cihazları ile donattık. Burayı sadece bizim ürünlerimiz için tasarlamadık, Akredite Kalite Laboratuvarı hedefiyle özellikle yakın coğrafyadaki sanayi kuruluşlarımızın da ihtiyaçlarını karşılayabileceğiz. Bunun yanı sıra fabrikamızdaki tüm çalışma arkadaşlarımız Sivas’tan. Kendilerine ihtiyacı olan tüm eğitimleri verdik, vermeye devam ediyoruz. Ayrıca fabrikamızda Tezmaksan Akademi’miz de hayata geçti. Burada hem kendi personelimizin ihtiyacı olan eğitimleri veriyoruz hem de sanayimizin ve öğrencilerimizin ihtiyaç duyduğu teknik eğitimleri karşılıyoruz” dedi. 

TEZMAKSAN