Friday, Sep 20th

Last updateFri, 20 Sep 2024 8am

You are here: Home Article Haberler

FU CHUN SHIN (FCS) - PLASTİK ENJEKSİYON MAKİNELERİ

Erikli’den çevre dostu şişe

Sürdürülebilirlik bilincini tüm faaliyetlerine yansıtan şirket, lezzetinin kaynağı Uludağ’ın doğal zenginliklerine sahip çıkmak amacıyla “Korumamız Gerekli!” hareketini de başlatmıştı.

Erikli, sürdürülebilirlik çalışmaları kapsamında cam şişe kullanımından sonra şimdi de 1 litrelik sularını %50’si geri dönüştürülmüş malzemeden üretilen şişelerle satışa sunuyor. Çevre dostu Erikli 1 litre şişelerin, yıl boyunca kademeli olarak tüm satış noktalarına yaygınlaştırılması planlanıyor. Şirket, 2025 yılına kadar tüm ürünlerinde ve satış noktalarında bu çevre dostu şişeye geçmeyi hedefliyor. 

Nestlé Waters Türkiye Pazarlama Direktörü Can Emci, çevre dostu Erikli şişeleri ve Erikli’nin sürdürülebilirlik vizyonu ile ilgili olarak şunları dile getirdi: “Sorumlu bir şirket olarak hissedarlarımız ve toplum için değer yaratmamız gerektiğine inanıyoruz. İçilebilir suyun hızla tükendiği, doğal kaynakların kısıtlı olduğu bir dönemdeyiz. Bu nedenle, sürdürülebilirlik işimizin kalbinde yer alıyor. Sürdürülebilir bir gelecek ve biyolojik çeşitliliğin korunması için yeni ve yenilenen ürünlerimizin çevresel etkilerini sistemli olarak değerlendiriyoruz ve iyileştiriyoruz. 2018 yılında yayınladığımız plastik stratejimizde belirttiğimiz gibi; 2025 yılına kadar kullandığımız tüm ambalajlarımız geri dönüştürülebilir ve yeniden kullanılabilir nitelikte olacak. 2030 yılına kadar etkin toplama yöntemleri geliştirerek, ürettiğimiz kadar plastik şişeyi geri toplamayı hedefliyoruz. Faaliyetlerimizden kaynaklanan çevresel etkinin yönetilmesi ve azaltılması konusunda verdiğimiz taahhütleri en iyi şekilde yerine getirmek için çalışıyoruz. Erikli 1 litre şişelerimizin %50’si geri dönüştürülmüş malzemeden üretilmesi bu yönde attığımız adımlardan sadece biri. “Ortak Değer Yaratma” anlayışı doğrultusunda meskenimiz olarak değerlendirdiğimiz Uludağ’ın doğal zenginliklerinin korunması için de söz veriyoruz. Bölgenin doğal mirasının korunması amacıyla “Korumamız Gerekli!” diyerek harekete geçtik. Hedeflerimiz doğrultusunda, tüketici nezdinde geri dönüşüm farkındalığını artırmak amacıyla 1 litre Erikli şişe etiketlerimizde de geri dönüşüme dikkat çekiyoruz. Çevresel ayak izimizi azaltmak için sürdürülebilir iş modelimizle çalışmalarımıza devam edeceğiz.”

Hyundai, Boston Dynamics ile güvenlik robotu üretti

Güvenlik robotu, yapay zekâsı ile endüstriyel alanların uzaktan gözlemlenmesine olanak tanıyacak

Hyundai Motor Grubu, geçtiğimiz aylarda Boston Dynamics’in kontrol hisselerini satın almış ve robot teknolojileri açısından önemli bir atılım gerçekleştirmişti. Bu yatırımın meyvelerini almaya başlayan her iki firma, ortak projelerini tanıtmaya başladı. Hyundai, özellikle endüstriyel alanlarda ve fabrikalarda değerlendirilebilecek güvenlik robotlarıyla hem şirketlerin hem de çalışanların günlük hayatlarını kolaylaştırmayı hedefliyor. 

Grubun Güney Kore’deki fabrikalarında pilot olarak test edilmeye başlanan robotlar, entegre termal kamera ve 3D LIDAR sensörler ile etrafındaki kişileri ve nesneleri algılayabiliyor. Yüksek sıcaklık durumlarını ve olası yangın tehlikelerini izleyebilen robotlar, kapıların açık veya kapalı olduğunu da algılayabiliyor. Yapay zekâya sahip robotlar, internet üzerinden şirketin sistemine girebiliyor ve aktivite raporları için fotoğraf ve video kaydını günlük olarak yapabiliyor.     

Dört ayaklı robot, dar alanlarda gezinmenin yanı sıra insan gözüyle görülmesi zor olan kör alanları da belirleyebiliyor. Grubun teknolojilerini Boston Dynamics'in Spot robotuna uygulamak, robota gelişmiş özerklik özellikleri de sağlıyor. Görev yönetimi ve derin öğrenmeye dayalı görüş teknolojisi dahil olmak üzere endüstriyel site ortamlarında da otonom devriye hizmetlerine uyumlu olan robot, böylelikle dayanıklılık gerektiren zorlu görevlerde de işleyiş gösterebiliyor. Robotik teknolojilerinin ilerlemesi, markanın endüstriyel alanlarına, otonom araçlarına ve gelecekteki Kentsel Hava Hareketliliği (UAM) çözümlerine de sinerji kazandıracağı belirtiliyor.

PLASFED Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Karadeniz “Enerji maliyetleri üretimi zora sokuyor!”

Doğalgaz ve elektrik fiyatlarına gelen son zammın imalat sanayine etkilerini değerlendiren Plastik Sanayicileri Federasyonu (PLASFED) Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Karadeniz: “Son dönemde enerji maliyetlerinde yaşanan artışların sürekli olarak sanayi tesislerine yansıtılması ve konut tüketimlerinin bu zamlardan azade tutulması yöntemi, girdi maliyeti kaynaklı enflasyon sebebiyle vatandaşın cebini korumadığı gibi sanayi kuruluşlarımızın küresel piyasada rekabet gücüne de olumsuz etki yapmaktadır” dedi.

Plastik gibi enerji yoğun sektörlerde enerji maliyetlerinin, işçilik maliyetlerini geçtiğini ve sanayicimizin rekabetçiliğini engeller hale geldiğini dile getiren Ömer Karadeniz, “Ülkemizde yeterli hidrokarbon kaynaklarının bulunmaması ve bu enerji ihtiyacının tamamen ithalat yoluyla giderilmesi sebebiyle enerji fiyatlarımız küresel fiyat hareketlerinden doğrudan etkilenmektedir. Son bir yıllık dönemde doğalgaz fiyatlarının neredeyse 5 katına çıkmış olması da bu yönüyle ülkemizi etkiler niteliktedir. Ülkemizin doğalgaz alanında yapmış olduğu uzun vadeli kontratların varlığı bu zam dalgasının tam etkisinden bizleri koruyor olsa da, LNG alımlarımız spot piyasadan güncel fiyatlarla gerçekleştirilmektedir. Öte yandan bu noktada önemli olan soru doğalgaz fiyatlarında yaşanan bu artışın tüketicilere ne şekilde yansıtılacağıdır. Bir süredir fiyatlaması kamunun kontrolünde olan bazı kalemlerde yaşanan fiyat artışlarının nihai tüketiciden ziyade sanayiciye yansıtıldığına şahit oluyoruz. Bu noktada gözden kaçırılan önemli bir husus olduğu kanaatindeyim. Zira ülkemizde yaşamakta olduğumuz enflasyonun temel kaynağı girdi maliyetlerinde yaşanan artış. Bunun üstüne enerji maliyetlerinde bir artış yaşanması, sanayicinin ürettiği ürünün fiyatını arttırmasına ve bu maliyet artışının dolaylı olarak nihai tüketiciye yansımasına sebebiyet vermektedir. Öte yandan, enerji maliyetlerinde yaşanan artışı sadece sanayiciye yansıtıyor olmanın nihai tüketiciyi korumuyor olmasının yanı sıra çok olumsuz bir etkisi var. Şöyle ki, girdi maliyetlerinde yaşanan bu artışlar sanayicimizin rekabet gücünü azaltmakta ve uluslararası piyasalarda potansiyelini yakalamasını engellemektedir. Ne yazık ki son doğalgaz ve elektrik zammında da aynı yöntem izlenmiştir” dedi.

Sanayi elektriği fiyatları konut elektriğinin altına çekilmeli

Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin hemen hemen hepsinde imalat sanayinin teşvik edilmesi için kullanılan en önemli araçlardan birinin sanayi elektriğini konut elektriğinin altında fiyatlamak olduğunu belirten Karadeniz, “Ülkemizde ise ne yazık ki tam tersi bir durum söz konusu. Uzun bir süredir sanayi elektriği, konut elektriğinden daha pahalıya tedarik ediliyor. Esasen bu uygulamanın etkilerini enflasyon verilerine baktığımızda da görebiliyoruz. Özellikle son bir yıl içerisinde üretici fiyat enflasyonu ile tüketici fiyat enflasyonu arasındaki fark hızla açılmakta. Öyle ki geldiğimiz noktada üretici fiyat enflasyonu %45,5 ile tüketici enflasyonunun 2,5 katına çıkmış durumda. Tabi bu durum sanayicinin zaten daralmış olan kâr marjının hızla erimesine, işletmelerimizin rekabet gücünü yitirmesine ve yatırım imkanlarının ortadan kalkmasına sebep olmaktadır. Bu sebeple tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de sanayi elektriği, konut elektriğinin altında fiyatlandırılmalı ve üretim özendirilmelidir. Ülkemiz içinden geçmekte olduğu ekonomik açıdan çalkantılı dönemi atlatacak ve daha sürdürülebilir bir büyüme rotasını benimseyecekse bunu ancak imalat sanayini güçlendirerek yapabilir. Bunun yolu ise sanayicimizin orta ve uzun vadeli stratejilerle desteklenmesinden geçmektedir” dedi.

Yalova Üniversitesi Polimer Malzeme Mühendisliği öğrencileri TÜBİTAK tarafından ödüllendirildi

“TÜBİTAK 2242 Üniversite Öğrencileri Araştırma Proje Yarışmaları” kapsamında Rumeysa Betül Aydoğdu enerji ve çevre kategorisinde yaptığı projeyle birinciliğe layık görülürken Aybüke Sultan Demirel ise finale kalma başarısı gösterdi.

Bilimsel çalışmalara lisans öğrencilerinin katılımını sağlamak ve ülkemizdeki sorunların çözümü konusunda lisans öğrencilerini bilimsel araştırma süreçlerine dâhil etmek amacı ile Bilim İnsanı Destek Programları Başkanlığı tarafından bu yıl dokuzuncusu düzenlenen TÜBİTAK 2242 Üniversite Öğrencileri Araştırma Proje Yarışmaları’na 9 alanda toplam 842 proje başvurusu gerçekleşti. 80 jüri üyesi tarafından yapılan ön değerlendirme sonucunda 9 alanda toplam 172 proje final yarışmasına katılmaya hak kazandı. Yalova Üniversitesi Polimer Malzeme Mühendisliği Bölümü Dr.Öğr.Üyesi Hatice Aylin Karahan Toprakçı ve Dr.Öğr.Üyesi Ozan Toprakçı danışmanlığında yarışmaya katılan bölüm öğrencileri Rumeysa Betül Aydoğdu, Aybüke Sultan Demirel ve Mukaddes Şevval Çetin’in projeleri yarışmada büyük başarı elde etti.

Polimer Malzeme Mühendisliği Bölümü yüksek lisans öğrencilerinden 2021 yılı Yalova Üniversitesi Mühendislik Fakültesi birincisi Rumeysa Betül Aydoğdu’nun, Polimer Malzeme Mühendisliği Bölümü yüksek lisans öğrencisi Mukaddes Şevval Çetin’in de yardımları ile Dr.Öğr.Üyesi Ozan Toprakçı danışmanlığında devam etmekte olan, TÜBİTAK 2209-A Üniversite Öğrencileri Araştırma Projeleri Destekleme Programı desteği alarak geliştirmiş olduğu “Sürdürülebilir ve Yerli Selüloz Kaynakları Kullanarak Bariyer Özelliği Geliştirilmiş Biyobazlı Kağıt Ambalaj Üretimi” isimli projesi 2242 Üniversite Öğrencileri Araştırma Proje Yarışmaları final yarışmasında enerji ve çevre kategorisinde birincilik derecesini elde etti ve 20 bin TL değerindeki ödülün sahibi oldu. Final yarışması değerlendirmeleri neticesinde “TEKNOFEST 2021” etkinliği kapsamında yapılan sergide poster sunumu ve ödül törenine katılım da sağlandı. 

Polimer Malzeme Mühendisliği Bölümü yüksek lisans öğrencilerinden 2021 yılı Polimer Malzeme Mühendisliği Bölümü’nü ikincilikle bitiren Aybüke Sultan Demirel’in, Mukaddes Şevval Çetin’in de yardımları ile Dr.Öğr.Üyesi Hatice Aylin Karahan Toprakçı danışmanlığında devam etmekte olan TÜBİTAK 2209-A Üniversite Öğrencileri Araştırma Projeleri Destekleme Programı desteği alarak geliştirmiş olduğu “Sürdürülebilir Zirai Atıklarından İletken, Esnek Elektronik Malzeme Üretimi ve Karakterizasyonu” adlı proje de 2242 Üniversite Öğrencileri Araştırma Proje Yarışmaları’nda enerji ve çevre kategorisinde finale kalan projeler arasında yer aldı. 

Yaptıkları milli, çevreci, sürdürülebilir ve katma değeri yüksek olan ürün geliştirdikleri projeleri başarı ile temsil etmekten dolayı çok mutlu olduklarını ifade eden Rumeysa Betül Aydoğdu, Aybüke Sultan Demirel ve Mukaddes Şevval Çetin yaptıkları çalışmaların her anında yanlarında olan danışmanları Sensör ve Enerji Malzemeleri Araştırma, Geliştirme ve Uygulama Laboratuvarı sorumluları Dr.Öğr.Üyesi Hatice Aylin Karahan Toprakçı ve Dr.Öğr.Üyesi Ozan Toprakçı’ya çok teşekkür ettiklerini belirttiler.

Kimya sektörünün ihracatı ikinci çeyrekte yüzde 71,59 büyüdü

Adil Pelister: “Kimya sektörümüz, büyümeye en fazla katkıyı veren ikinci sektör”

İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan Türkiye’nin 2021 yılı ikinci çeyrek büyüme verilerine ilişkin yazılı bir değerlendirme yaptı.

Pelister değerlendirmesinde şunları kaydetti:

“Bu yıl ilk çeyrekte yüzde 7 büyüyen Türkiye ekonomisinin ikinci çeyrekte güçlü bir performans göstermesi bekleniyordu. Geçen yıl pandemi dolayısıyla bu dönemde kapanmalar olduğu için ekonomik aktivitelerde ciddi bir düşüş olmuştu. Ancak buna rağmen ülkemiz diğer ülkelere göre daha hızlı toparlanmıştı. Dolayısıyla baz etkisinin de desteğiyle birlikte çift haneli büyüme rakamlarını görmeyi bekliyorduk. Bununla birlikte bu yıl içinde takip ettiğimiz imalat sanayi kapasite kullanım oranları, Türkiye İmalat PMI (Satın Alma Yöneticileri Endeksi) ve rekorlar kıran ihracat rakamları da bize büyümenin kuvvetli olacağı sinyallerini verdi. Bu yönüyle ülkemizin ikinci çeyrekte yüzde 21,7 büyümesini büyük bir memnuniyetle karşılıyoruz.

Özel tüketimden sonra büyümeye 6,9 puanla katkı veren net ihracatın yanı sıra sanayideki yüzde 40,5’luk büyüme ve yatırımlardaki yüzde 20,3’lük büyüme oldukça dikkat çekici. İhracat, 2021 yılının ikinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 60 ithalat ise yüzde 19,2 büyüdü. Bu büyük performansta ülkemizin büyümesine en çok katkı veren ikinci sektör olan kimya sektörümüz ise ikinci çeyrekte gerçekleştirdiği 6,67 milyar dolarlık ihracat ile yüzde 71,59 büyüdü. İlk çeyreğe göre ise ihracatını yüzde 25,60 artırdı. Bu dönemde kimya sektörümüz, Mayıs ve Haziran aylarında ihracat lideri oldu. Haziran ayında 2,3 milyar dolarlık kimyevi maddeler ve mamulleri ihracatı ile sektörel bazda aylık yeni rekorumuzu kırdık. Yine öncü göstergelere baktığımızda bu pozitif tablonun biraz yavaşlayarak devam edeceğini öngörüyoruz. Kimya sektörü olarak bu yıl ihracatta 22 milyar doları yakalamayı bekliyoruz” dedi.

Plastikte İşleyen Döngüsel Ekonomi için: WWF ve Jokey’den İşbirliği

Atmak yerine yeniden kullanın, yakmak yerine geri dönüştürün: Jokey Grubu ve WWF Almanya, plastik ambalajlar için işleyen bir döngüsel ekonomiyi birlikte teşvik etmek istiyor.

Yeniden kullanıma ve yüksek kaliteli geri dönüşüm üretimine olanak tanıyan kapalı döngü plastik akışını sağlamak amacıyla bu işbirliğine başlayan Jokey Grubu, dünyanın önde gelen plastik ambalaj üreticileri arasında yer alıyor. Şirket bu ortaklıkla, çevresel ayak izini en aza indirmeye, sürdürülebilirliği işin tüm alanlarına entegre etmeye ve değer zinciri boyunca etkili yaklaşımlar geliştirmeye devam etmeyi hedefliyor.

Jokey Grubu CEO’su Jens Stadter, “Jokey’de düşüncelerimiz ve eylemlerimiz on yıllardır sürdürülebilirliğe odaklanmıştır. Ancak sürekli gelişmek zorundayız. İklim değişikliğinin dramatik sonuçlarının ışığında, imkanlarımız dahilindeki taahhüdümüzü Paris İklim Anlaşması’nın hedeflerine odaklanan bir dönüşüme yönlendireceğiz. Bu bağlamda, hammadde kaynaklarımızın kullanımı da eylem planımızın odak noktasıdır. 2025 yılına kadar hammaddelerimizin yüzde 30’unu sıfır olmayan döngüsel kaynaklardan edinmeyi ve de sürekli olarak tam döngüsel bir ekonomi hedefini ilerletmek istiyoruz. Plastiği yüksek kaliteli bir şekilde dolaşımda tutarak sektörümüzde öncü olmayı istiyoruz. Jokey’in Eko Konsepti, sürdürülebilirliğe bütünsel bir yaklaşımı temsil etmekte ve de tüm Jokey Grubu’nda uygulanmaktadır” ifadeleri ile açıklıyor.

Sumika Polymer Compounds Türkiye’de THERMOFIL HP® üretimine başlıyor

Türkiye compound pazarında yer alan Sumika Polymer Compounds Turkey (eski adıyla Emaş Grup), THERMOFIL HP® (yüksek performanslı) polipropilen (PP) bileşiklerini Türkiye’deki ve Karadeniz’e komşu ülkelerdeki müşteriler için üretmeye başlayacağını duyurdu.

Sumika Polymer Compounds (SPC) Türkiye, çeşitli termoplastik bileşikler ve poliolefin bazlı elastomerler üreten Japon grup Sumitomo Chemical Co Ltd.’nin iştiraki olan Sumika Avrupa’nın bir parçası. SPC Türkiye’nin Gemlik, Bursa ve Manisa’da tesisleri bulunuyor.

2019’un başlarında Sumika bünyesine katılan Türkiye tesisleri, mineralli ve geri dönüştürülmüş PP üretiminde uzun yılların tecrübesini taşıyor. Ayrıca THERMOFIL™ HP üretimi de Gemlik fabrikasında yakın zamanda başlayacak. Bu ilaveyle birlikte SPC Türkiye’nin toplam üretim kapasitesinin yılda 60Kt’a ulaşacağı belirtiliyor.

THERMOFIL HP®, poliamidlerin (PA), polibütilen tereftalatların (PBT) ve uzun lifli PP’nin yerine kullanılabilecek özelliklere sahip cam elyaf takviyeli bir PP bileşiktir. Bu bileşikler kullanıcılara hafiflik, düşük maliyet, düşük yoğunluk, yüksek mukavemet ve sertlik, yüksek darbe direnci ve kolay işlenebilirlik gibi avantajlar sağlıyor.

Sumika Polymer Compounds, ağırlıklı olarak otomotiv, beyaz eşya ve çeşitli endüstriyel uygulamalarda kullanılan sürdürülebilir, sağlam ve yüksek performanslı PP bileşikleri ile tanınıyor. Grubun Amerika Birleşik Devletleri, Birleşik Krallık, Tayland, Çin, Japonya, Hindistan, Fransa ve son olarak Polonya’da üretim tesisleri bulunuyor.

Almanya’daki Türk girişimi Raceplast sektörde liderliği hedefliyor

Almanya’da yaşayan Türk girişimci Süleyman Ceyran’ın 2007’de kurduğu “Raceplast” firması ürettiği mühendislik plastikleriyle sektörde kalite ve hizmeti aynı anda sunmayı hedefliyor. “Made in Germany” markasının tüm dünyada bilindiğini ancak Almanların hizmet konusunda eksiklikleri olduğunu fark ettiğini belirten Ceyran sektörde lider firmalar arasında yer almak istediklerini söylüyor.

İkinci nesil Türk göçmen Süleyman Ceyran’ın 2007’de kurduğu “Raceplast” firması Almanya’da hızla büyümeyi sürdürüyor. Geçen aylarda Türkiye pazarında da yer alacağı açıklanan firma mühendislik plastiklerindeki uzmanlığını kullanarak kalite ve hizmeti aynı anda sunmak için çalışmalarına başarılı bir şekilde devam ediyor. Girişimci Ceyran, Türkiye’de gıda, içecek, otomotiv ve savunma sanayisinde 2023’ten itibaren hizmet vermeyi hedeflediklerini söyleyerek çalışmaları hakkında şöyle konuşuyor:

“Almanya’da hizmet arka planda kalabiliyor”

Almanya’da 1982’de doğdum. İkinci nesil olarak Almanca ana dilim oldu. Liseden sonra yüksek ticaret okulunu bitirdim. Üç senelik sanayi memur eğitimini başarıyla iki senede bitirdim. 2004’te bir polietilen üreticisinin satış ofisinde çalıştım. O zamanlar “Made in Germany”nin ne kadar büyük bir marka olduğunun farkına vardım. Ancak bununla birlikte Almanların en büyük eksiği “hizmet”. Almanya’da müşteri memnuniyeti arka planda kalabiliyor.

Ambalaj sektöründen 3 milyar 44 milyon dolarlık ihracat

Türkiye ambalaj sektörü 2021 yılının ilk 6 ayında 3 milyar 44 milyon dolar ihracat gerçekleştirerek 1 milyar 222 milyon dolar dış ticaret fazlası verdi ve bir önceki yılın aynı dönemine göre miktar olarak yüzde 6, değer olarak ise yüzde 26 artış yakaladı. Buna göre 2020 yılının ilk 6 ayında 1,39 milyon ton olan toplam ambalaj ihracatı 2021’in ilk 6 ayında yüzde 6’lık artışla 1,48 milyon ton olarak gerçekleşti. Ambalaj sektörü ithalatı 2020 yılının ilk 6 ayında 898 ton olarak gerçekleşirken 2021 yılının ilk 6 ayında 930 ton olarak hesaplandı. Değer bazında ise rakamlar sırasıyla 1,5 milyar dolar ve 1,8 milyar dolar olurken, ambalaj sektörünün toplam ithalatı bir önceki yıla göre miktar olarak yüzde 4, değer olarak yüzde 19 şeklinde gerçekleşti.

Ambalaj sektörünün ihracat rakamlarıyla ilgili açıklamalarda bulunan Ambalaj Sanayicileri Derneği (ASD) Başkanı Zeki Sarıbekir, “Ülke ekonomimizin yüzde 21,7 olarak gerçekleşen ikinci çeyrek büyüme rakamına ambalaj sektörü olarak katkı sunuyor olmaktan ötürü büyük gurur ve mutluluk yaşıyoruz. Hedefimiz her geçen gün daha çok ihracat yapmak ve Türkiye’de ürettiğimiz ambalajların en az yarısını ihraç edebilmek. 2020 yılında olduğu gibi 2021’de de sektör olarak pandemi sürecine rağmen dış ticaret fazlası vermeye devam ediyoruz. Ambalaj türüne göre genel toplamlara baktığımızda 2021’in ilk 6 ayında plastik ambalajların yüzde 67’lik payla ilk sırada, ikinci sırada ise yüzde 22 ile kâğıt/karton ambalajların yer aldığını görüyoruz. 2021 yılında en fazla ihracat yaptığımız ülkeler ise sırasıyla; Birleşik Krallık, Almanya, Irak, ABD ve İsrail oldu” dedi.

“Döngüsel Ekonomi ve Sürdürülebilirlik Ana Gündemimiz Olmalı”

Ambalaj üretiminde iki önemli noktanın büyük önem taşıdığını söyleyen Zeki Sarıbekir, bunların; 'Sürdürülebilirlik' ve 'Çevre' olduğunu belirtti. Zeki Sarıbekir sözlerini şu şekilde noktaladı: “Sürdürülebilir kalkınma hedefleri, döngüsel ekonomi ve yeşil mutabakat konuları ana gündemimiz olmalı. Türkiye’nin itibarı ve Yeşil Mutabakat uyum süreci için bu konular büyük önem taşıyor. Sürdürebilir kalkınma hedefleri kapsamında bizim için en önemli olan nokta ‘sorumlu tüketim ve üretim’ konusu. Ülke olarak üretim ve tüketim döngüsünde bu çerçevede yol almalıyız. İhracat hedeflerimize ulaşmak için karbonsuz ekonomiye geçiş sürecini yakından takip etmeliyiz. ASD olarak bizler de bu konuda üzerimize düşenleri yerine getirerek, elimizden gelen desteği sektörümüze sunmayı sürdüreceğiz.”

PlastEurasia İstanbul Fuarı 30 yaşında

Plastik Endüstrisi’nin bölgedeki en önemli fuarlarından biri olan PlastEurasia İstanbul, 1-4 Aralık 2021 tarihleri arasında kapılarını açacak. TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde gerçekleşecek fuara, 50’nin üzerinde ülkeden 1.000’in üzerinde firmanın katılması bekleniyor.

Düzenlenmeye başladığı yıldan bu yana plastik endüstrisinin önemli pazarlama platformlarından biri olma konumunu sürekli sağlamlaştıran Plast Eurasia İstanbul fuarı bu yıl 30’uncu yaşını kutluyor. 30 yıldır sektörün öncülerini bir araya getiren fuarın, her yıl düzenlenen plastik endüstrisi fuarları arasında Avrupa’da birinci dünyada ise ikinci fuar konumunda olduğu belirtiliyor.

Plastik tedarikinde Avrupa ve Avrasya’nın merkezlerinden biri olan Türkiye, sektörün en önemli fuarlardan birine hazırlık yapıyor. TÜYAP Tüm Fuarcılık Yapım A.Ş. ve Türk Plastik Sanayicileri, Araştırma, Geliştirme ve Eğitim Vakfı (PAGEV) işbirliği ile düzenlenecek fuara; Almanya, Rusya, Azerbaycan, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri, Birleşik Krallık, Bulgaristan, Fas, Filistin, Gürcistan, Irak, İran, İsrail, İspanya, İtalya, Katar, Kosova, Lübnan, Makedonya, Mısır, Nijerya, Özbekistan, Sırbistan, Suudi Arabistan, Tunus, Ürdün, Güney Kore, Japonya ve Yunanistan başta olmak üzere 100’ün üzerinde ülkeden ziyaretçi bekleniyor.

PlastEurasia İstanbul Fuarı istikrarından ödün vermiyor

PlastEurasia İstanbul Fuarı düzenlendiği her yıl katılımcı ve ziyaretçisi ile istikrarlı bir şekilde varlığını sürdürmeye ve sektöre yön vermeye devam ediyor. Bu yıl da 120 bin m2 kapalı alanda gerçekleşecek fuarda; yerli ve yabancı binin üzerinde firma ve firma temsilciliği potansiyel alıcılarla bir araya gelecek. Plastik makineleri, makine yan ve ara sanayi, ısı ve kontrol cihazları, plastik ve ambalaj teknolojisi, kalıp, geri dönüşüm, hammadde ve kimyasalları alanlarında en son ürünler, hizmetler, teknolojiler ve yeniliklerin sergileneceği Fuar’a ülkelerin milli katılım gerçekleştirmesi için gerekli çalışmalar da tüm hızıyla devam ediyor.  

MyTüyap ile hibrit fuarlar büyüyor

Fiziki fuarın yanı sıra dijital uygulamaları da hayata geçiren TÜYAP Fuarcılık Grubu, MyTÜYAP uygulaması üzerinden hibrit fuarları da gerçekleştiriyor. Fiziki fuarlara yeni bir boyut kazandıracak dijital uygulamaları geliştiren fuar şirketi, MyTÜYAP’a entegre bir Connect programı ile alıcı ve satıcıyı online olarak da bir araya getiriyor. Fuarın tüm paydaşlarını özel algoritmalar ile çalışan akıllı eşleştirme sistemi sayesinde bir araya getirmeyi amaçlayan fuar, MyTÜYAP ve Connect ile ticaretin yıl boyunca kesintisiz ve aktif bir şekilde sürdürülmesini sağlıyor. PlastEurasia Fuarı’nda da yeni nesil fuarcılık uygulamaları ile katılımcıların ve ziyaretçilerin geniş bir iş hacmine ulaşması hedefleniyor.

Raceplast Türkiye pazarına giriyor

Teknik ve mühendislik plastik malzemeleri alanında faaliyet gösteren Raceplast, Türkiye pazarına gireceğini duyurdu. Raceplast'ın kurucusu Süleyman Ceyran, firmasının gelecekteki atılımları ve hangi dallarda hizmet verdikleri konusunda açıklamalarda bulundu.

''Alman kalitesini ve Türk hizmetini harmanlayarak çok büyük başarılara imza atıyoruz''

Şirketin hem Almanya hem de dünya pazarındaki yeri ve yol haritası hakkında bilgi veren Süleyman Ceyran, ''2007 yılından beri tüm sektörlere teknik ve mühendislik plastik malzemelerini üretiyoruz. Plastik malzemeler, yarı mamuller yani plaka/levha ya da çubuk halinde de olabiliyor. Müşterilerimizin bizlere gönderdikleri teknik çizimlere göre 5 eksen, Computer Numerical Control (CNC) işleme merkezlerimizde Alman kalitesini ve Türk hizmetini harmanlayarak çok büyük başarılara imza atıyoruz. Vizyonumuz: Müşterilerimize sunduğumuz hizmet, sahip olduğumuz entelektüel sermayeyle katma değerli iş ortaklarıyla sektöre öncü olmak'' dedi.

''Türkiye pazarını yaklaşık 15 yıldır takip ettiğimiz için burada çok büyük bir potansiyel görüyorum''

Diğer rekabetçi markalarla karşılaştırıldığında şirketlerinin öne çıkan birincil özelliğine değinen Ceyran, ''Hizmet ve kalite bizim için sadece bir slogandan ibaret değil, bunlar bizim çalışma şeklimiz olduğu için de işlerimizi diğer firmalardan ayıran en bariz özelliğimiz bu. Türkiye pazarını yaklaşık 15 yıldır takip ettiğimiz için burada çok büyük bir potansiyel görüyorum. Türkiye'nin kalite konusunda çok büyük adımlar attığını görüyorum. Bu adımlar Türkiye'nin genç nüfusuyla birleşince ortaya daha güzel şeyler çıkıyor. Mühendislik plastikleri değişik alanlarda kullandıkları için Türkiye'deki şirketlere kaliteli alternatifler sunabileceğimize inanıyorum'' şeklinde konuştu.

''Pandemide 100 bin euroluk parçalar teslim ettik''

Pandemi sürecinin şirkete etkisini değerlendiren Ceyran, ''Pandemi süreci bizi etkilemedi desem tam yerinde olur. Çünkü gıda, savunma, otomotiv, et, içecek, ilaç ve robot gibi sektörlerin parçalarını üretiyoruz. Çok kısa bir süre önce de dünyaca ünlü olan makine fabrikası (Korona-Antigen-Test-Makinesine) medikal bölümüne 100 bin euroluk parçalar teslim ettik. Tüm sektörlerin kullandığı ürünlerin parçalarını üretmek bizim avantajımız'' diye konuştu.

Ceyran, sözlerini şöyle tamamladı: ''Şu anki yatırımlarımız arasında CNC'lerimizi robot ile beslemeyi planlıyoruz. Döviz her zaman dezavantaj bir faktör olacak. Fakat bu durum bizim Türkiye pazarına girme fikrimizi etkilemeyecek. Bizim için her şeyden önce müşterimizin memnuniyeti ön planda oldu ve olmaya da devam edecek. Bu düşüncemiz firmamızın her sene büyümesine etken oluyor. Teknolojik yarımlarımızla yeni pazarlarda ve yeni ülkelerde müşterilerimize satış vaadimizi belirtmek isterim. Aynı zamanda da pandemi sürecinin bittiği bir süreç olmasını temenni ediyorum.''

Huhtamaki, Elif Holding’i satın aldı

Finlandiya merkezli global ambalaj şirketi Huhtamaki, Elif Holding A.Ş.’yi (“Elif”) satın almak için hisse devri anlaşması imzaladığını duyurdu. Anlaşma kapsamında Elif, Huhtamaki’nin esnek ambalaj iş segmentinin bir parçası olacak. Huhtamaki’nin resmi web sitesinde yayınlanan açıklamada satın alma bedelinin 412 milyon Euro olduğu belirtildi. Finlandiyalı şirket, satış fiyatının “borçlardan ve nakitten arındırılmış” olduğu bilgisini vererek, “Satın alma, şirketimizin esnek ambalaj ürün gamını ve var olduğu coğrafyaları genişletecek” açıklamasını yaptı. 36 ülkede 82 üretim merkezine sahip Huhtamaki, 18.200 çalışanı ile dünyanın önde gelen sürdürülebilir ambalaj şirketlerinden biri olarak faaliyet gösteriyor. Şirketin 2020 yılı cirosu 3,3 milyar euro olarak gerçekleşti.

Türkiye’nin en büyük esnek ambalaj üreticileri ve ihracat şirketleri arasında yer alan Elif ise, Türkiye ve Mısır’da son teknolojiye sahip iki üretim tesisine sahip. 50’yi aşkın ülkede ve çoğunluğu uluslararası şirketlerin oluşturduğu 200’den fazla üretim tesisine esnek ambalaj çözümleri sunmakta olan Elif, alanında sektörün önemli firmalarından biri olarak faaliyet gösteriyor.

Petkim’den tüm zamanların en iyi performansı

SOCAR Türkiye’nin iştiraki Petkim, 2021’in ikinci çeyrek finansal sonuçlarını açıkladı. Bu dönemde 1 milyar 325 milyon TL net kâr elde edildiği, toplam ciro da ise 7 milyar 397 milyon TL’ye çıkarak her iki göstergede de şirket tarihinin en yüksek rakamlarına erişildiği bilgilerine yer verildi. Böylece şirketin ilk 6 aylık net kâr rakamı da 2 milyar 216 milyon TL’ye ulaşmış olduğu belirtildi.

Petkim’in kuruluşundan bu yana imza attığı en iyi performans olarak kayda geçen finansal sonuçlarda petrokimya sektöründe küresel ölçekte yaşanan olumlu ortamın ağırlıklı etkisi hissedildi. Geçen çeyrekte alınan başarılı sonuçları getiren performansın artarak sürdüğü bu dönemde, hammadde maliyetlerindeki önemli global artışa rağmen STAR Rafineri ile sağlanan sinerjilerin ve global dinamiklerin etkin bir şekilde yönetilmesi, aynı zamanda zor pandemi şartlarına rağmen üretimin sürekliliğinin sağlanması Petkim’de kârlılığı yükselten en önemli faktörlerden biri olduğu ifade edildi.

“Küresel gelişmeleri doğru okuyarak hızlı ve isabetli adımlar attık” 

Petkim’in 2021 ikinci çeyrek finansal sonuçlarını değerlendiren SOCAR Türkiye Rafineri ve Petrokimya İş Birimi Başkanı ve Petkim Genel Müdürü Anar Mammadov, petrokimya piyasalarında Asya ve Amerika bağlantılı tedarik zincirindeki kırılmalar ve bunlara bağlı ihtiyaç fazlası alımın oluşturduğu talebin, Petkim’in de üreticisi olduğu ürün fiyatlarında global bir yükselişe yol açtığına dikkat çekti. Aşılamanın artışıyla pandemiden çıkış beklentisinin de toplam talepte tetikleyici bir etki yaptığını vurgulayan Mammadov, yaşanan tüm bu gelişmelerin Petkim’in rekor seviyeye ulaşan kârlılığında önemli etkenler olduğunu belirtti.

Anar Mammadov, “Üretim maliyetlerinin bir önceki yıla göre yüzde 110 seviyelerinde arttığı, nafta fiyatlarındaki artışın da geçen yıla göre %60’ları bulduğu bir dönemde STAR Rafineri ile kesintisiz entegre üretimimiz, Petkim’de kârlılığı yükselten bir diğer önemli etken oldu. Kapasite kullanım oranının da bir önceki çeyreğe göre 2,5 puan arttığı Petkim, aynı zamanda bildiğiniz gibi üretimden satışların yanı sıra ticari satış faaliyetleri de gerçekleştiriyor. Bu satışlarımızdaki artış da rekor kârlılığa önemli bir katkı yaptı. Bu dönemde gerçekleşen 7 milyar 397 milyon TL’lik toplam cironun 2 milyar 649 milyon TL’sini ticari satışlar oluşturdu. Ulaştığımız bu güçlü finansal performansta, yaşanan küresel gelişmeleri doğru okuyarak hızlı ve isabetli adımlar atmamızın büyük katkısı oldu. Elde ettiğimiz kârlılığı öncelikli olarak şirketimizin borçluluk seviyesinin azaltılması hedefimizle uygun şekilde değerlendirerek kısa vadeli borçlarımızı yaklaşık 90 milyon dolar azalttık. Bu durum, net faiz masraflarımızı azalttığı için net kârımıza da olumlu bir etki yaptı. Tüm bunlara ek olarak; aktif büyüklüğümüzü %23, öz kaynaklarımızı da %29 arttırarak finansal pozisyonumuzu güçlendirdik ve şirketimizin uzun vadeli değerinin artmasına önemli katkıda bulunduk. Pandemi kaynaklı dalgalanmaların hâlâ sürdüğü bir ortamda ortaya koyduğumuz bu başarılı performansın, küresel rekabetteki güçlü konumumuzu perçinlediğini düşünüyorum. Emeği geçen tüm çalışma arkadaşlarıma ve paydaşlarımıza teşekkür ederim” ifadelerini kullandı.  

PENYAPSAN, yıllık 18 bin ton atığı dönüştürüyor

Pendik Belediyesi bünyesinde kurulan Geri Dönüşüm Ayıklama Tesisinde TOMRA’nın teknolojileri kullanılıyor

2017 yılında hizmete başlayan Pendik Belediyesi iştiraklerinden PENYAPSAN A.Ş. bünyesindeki Geri Dönüşüm Ayıklama Tesisi, saatte 8 ton ambalaj ayıklama kapasitesi ile çevreye ve ekonomiye katkıda bulunuyor. Kamu ve özel sektörden birçok kuruluşun takdirini kazanan tesis; kâğıt, karton, cam, plastik ve metal ambalaj ayıklama işlemlerinde başarılı performans sergiliyor. İlçede kaynağından toplanan ambalaj atıkları, TOMRA AUTOSORT® sensör tabanlı makineleri ile kısa sürede türlerine göre ayıklanarak, geri dönüşüm tesislerine gönderimi sağlanıyor.

Yıllık 200 bin ağacın kesilmesi önleniyor

Başlangıçta aylık 800 ton ambalaj atığının toplanmasını sağlayan Pendik Belediyesi, kamu eğitim, bilinçlendirme çalışmaları ve gerekli sistemler ile bu rakamı aylık 2 bin tona çıkartmayı başardı. Kurumun çalışmaları doğrultusunda yıllık 11 bin 700 ton kâğıdın geri kazanılması ile 200 bin ağacın kesilmesi önleniyor. Dört bin 860 ton plastiğin geri kazanılması ile yaklaşık 80 bin varil petrolden tasarruf ediliyor. Ancak bu noktada tonajdan çok tesise uygun nitelikli ambalaj toplamak önemli oluyor. Pendik Belediyesi, toplama çalışmalarında yakaladığı başarının TOMRA optik ayıklama makineleri sayesinde olduğunu, günlük tek vardiyada 50-60 ton arası nitelikli ambalaj ayıklaması yapılabildiğini belirtiliyor.

Depozito İade Sistemi’yle çevre ve tüketici kazanacak

Çevresel sorunları azaltacak Depozito İade Sistemi sayesinde atıkların, hammaddeye dönüşeceğini söyleyen PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu, “20 milyar adet içecek ambalajı geri dönüştürülerek ekonomiye yıllık 1.4 milyar lira kazandırılacak” dedi.

Plastik, cam, metal-alüminyum ve karton atıkların çöpe değil, geri dönüşüme gitmesini sağlayacak Depozito İade Sistemi (DİS), 2022 yılında devreye girecek. Çevresel sorunları azaltması beklenen DİS’in, geri dönüşüm sektöründeki yatırımları hızlandırması bekleniyor. Çevreyi korurken, ekonomiye katkı sağlayacak DİS hakkında bilgi veren PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu, sistemin doğru işlemesi halinde Türkiye’de her yıl 1 milyon ton ilave atığın oluşmasının önüne geçilebileceğine dikkat çekti. Depozito İade Sistemi ile tüketicinin, geri dönüşüme teşvik edileceğini belirten Eroğlu, “Önümüzdeki yıl yürürlüğe girecek uygulamayla birlikte tüketiciler, ürünleri satın alırken ürün bedeliyle birlikte belirlenen depozito iade ücretini de satış noktasına ödeyecek. Depozito sistemi, tüketiciyi ürünün fiyatı dışında ödenen bedeli geri alabilmek için sistemin belirlediği market veya diğer toplama noktalarına yönlendirecek, tüketici depozite bedelini geri alabilmek için atığı iade edecek. İade bedeli para ya da alışveriş puanı olabilir. Depozito sistemiyle birlikte tüketici için parasal değer ifade edecek atıklar, çevreye çöp olarak atılmayacak ve böylece toplama merkezlerine götürülüp hammaddeye dönüştürülebilecek. Hem çevre korunacak hem ülke ekonomisi kazanacak. Depozito uygulaması, temiz ve geri dönüşüme uygun hammadde elde edilmesine olanak sağlayarak sektörün gelişimini hızlandıracak” şeklinde konuştu.  

Bakioğlu Holding şirketleri I-REC Sertifikası aldı

Yenilenebilir enerji üretimine ilk olarak 2014 yılında Ege Orman Vakfı Güneş Enerji Santrali ile başlayan Bakioğlu Holding, İzmir Çiğli Atatürk Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet gösteren tüm tesislerinde 01 Haziran 2021’den itibaren I-REC Uluslararası Yenilenebilir Enerji Sertifikasını %100 oranında almaya hak kazandı.

Yeşil Enerji Sertifikası International Renewable Energy Certificate Standard (IRECS) tarafından, tükettiği elektriği yenilenebilir kaynaklardan sağlayan şirketlere veriliyor.

Yürüttüğü sürdürülebilirlik politikaları ile karbon ayak izini azaltmayı hedefleyen Bakioğlu Holding’in tükettiği elektriğin %100 oranında yenilenebilir kaynaklardan geldiğini kanıtlayan kuruluşları; Bak Ambalaj Sanayi ve Ticaret A.Ş., Polibak Plastik Film Sanayi ve Ticaret A.Ş., Bareks Plastik Film Ekstrüzyon Sanayi ve Ticaret A.Ş. ve Bak Gravür Teknolojisi Sanayi ve Ticaret A.Ş.; hak kazandıkları I-REC sıfır karbonlu yeşil elektrik sertifikalılarını enerji tedarikçileri Enerjisa Enerji Üretim A.Ş. firmasının elinden aldı.

Bakioğlu Holding’in enerji konusundaki diğer önemli yatırımı olan Güneş Enerjisi Santrali (GES), kuruluşlarından Bareks Polietilen Sanayi ve Ticaret A.Ş. tarafından Temmuz ayında tamamlanıp devreye alındı.

İzbaş İzmir Serbest Bölgesi’nde faaliyetlerini sürdüren Bareks Polietilen Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin fabrika çatısında kurulan yeni Güneş Enerjisi Santrali 980 kWp kurulu güce sahip ve son teknoloji MonoPERC PV modülleri ve MLPE (Module-Level Power Electronics) teknolojili dizi inverterleri kullanılarak modül düzeyinde uzaktan izlenebiliyor. 

Devreye giren bu proje ile Bareks Polietilen Sanayi ve Ticaret A.Ş. yıllık 654 ton CO2 salımını engellemeyi amaçlıyor.

Tüketilen elektrik enerjisini dijital enerji yönetim teknolojilerini kullanarak azaltmayı hedefleyen Bakioğlu Holding Şirketleri, kaçak ve gizli arızaların anında tespit edilerek giderilmesi, uzaktan izleme ve kontrol sistemlerinin devreye alınması, ekonomik ömrünü tamamlayan ekipmanların yüksek verimli ve enerji tasarruflu yeni ekipmanlar ile değiştirilmesi üzerine çalışmalarını sürdürüyor.

Bakioğlu Holding tükettiği elektriğin tamamını yeşil enerji kaynaklarından sağlamaya devam ederek; yürüttüğü yenilenebilir enerji yatırımları ve enerji verimlilik projeleri ile; yılda 100 bin ton elektrik tüketiminden kaynaklanan CO2 salımını azaltıp, karbon ayak izini sıfıra indirme hedefine hızla ilerliyor.

17. Ambalaj Tasarımı Ulusal Öğrenci Yarışması finalistleri belli oldu

Türkiye’de tasarım eğitimi alan öğrencilerin ambalaj tasarımı alanına da yönelmelerini sağlamak amacıyla düzenlenen yarışmada 92 öğrenci projesi arasından 18 proje finale kalmaya hak kazandı.

Ambalaj Sanayicileri Derneği (ASD) tarafından Avrasya Ambalaj İstanbul Fuarı katkısıyla, Reed TÜYAP işbirliğinde düzenlenen 17. Ambalaj Tasarımı Ulusal Öğrenci Yarışması 2021’in finale kalan projeleri belli oldu. Türkiye’de tasarım eğitimi alan öğrencilerin ambalaj tasarımı alanına da yönelmelerini sağlamak amacıyla düzenlenen yarışmaya 18 farklı üniversitenin Grafik ve Grafik Tasarım, Görsel İletişim Tasarımı, Endüstri Ürünleri Tasarımı ve Endüstriyel Tasarım Bölümlerinden 92 öğrenci projesi başvuru yaptı. Online olarak yapılan ve 2 gün süren 11 jüri üyesinin yer aldığı Seçici Kurul toplantısında titizlikle yapılan değerlendirme sonrasında 18 proje finale kalmaya hak kazandı. 

Yarışmada ilk üç sırayı alan projelerin, mansiyon ve sertifika ödülleri 20 Ekim 2021 tarihinde Avrasya Ambalaj İstanbul Fuarı’nın açılış gününde açıklanacak. Birinciye 6 bin TL, ikinciye 4 bin TL, üçüncüye ise 3 bin TL para ödülü verilecek. Mansiyon alan üç öğrenci ise 1.500 TL ile ödüllendirilecek. Ayrıca yarışmada ilk üçe giren öğrenciler, para ödülünün yanı sıra öğrenim hayatları boyunca yılda 12 ay karşılıksız ASD & TÜYAP Öğrenim Bursu almaya hak kazanırken, projeler fuar boyunca özel olarak hazırlanacak alanında sergilenecek. 

Sonuçları değerlendiren ASD Başkanı Zeki Sarıbekir, “Yarışmamızda başarıya ulaşan öğrencilerimiz WPO-Dünya Ambalaj Örgütü'nün düzenlediği WorldStar Student ile APF-Asya Ambalaj Örgütü'nün düzenlediği AsiaStar Yarışmalarına katılma şansı elde ederek bu yarışmalarda dünya derecesi alabilmek için yeniden yarışabiliyorlar. Geçen sene 16. Ambalaj Tasarımı Ulusal Öğrenci Yarışması’nda dereceye giren 16 öğrenci projesi, Dünya Ambalaj Örgütü (WPO) tarafından her yıl düzenlenen WorldStar Student’ta yarıştı ve 1 Altın ödül, 1 Bronz ödül, 1 Pazarlama Altın ödülü, 1 Pazarlama Bronz ödülü, 1 Sürdürülebilirlik Gümüş ödülü ile 4 Mansiyon ödülü kazandılar. Ayrıca yarışmanın sertifika ödülü ise 10 Türk projesine giderek toplamda 19 ödül Türkiye’nin oldu. Bu yıl da aynı başarının devamının geleceğinden eminiz. Genç tasarımcılarımızın vizyonuna güveniyor ve sonuna kadar destekliyoruz” dedi.

Pimtaş Plastik, yıllık yaklaşık 400 ton tasarruf sağlayacak perlatör üretti

Dünya üzerindeki su kaynaklarına genel olarak bakıldığında; evsel, tarımsal ve sanayi amacı ile güvenli olarak kullanılabilecek su kaynakları dünyadaki toplam su kaynaklarının ancak %2.5 gibi küçük bir kısmıdır. Bununla birlikte, su kaynaklarının dünya üzerinde tüm insanlar ve ülkeler için dengeli dağılmadığı göz önünde bulundurulduğunda, su ve su kullanımının ülkelerin politikaları üzerindeki etkileri kaçınılmaz olmaktadır. Ülkemiz su kaynakları açısından; kişi başına düşen 1500 m3 kullanılabilir su miktarı ile su kısıtı bulunan ülkeler kategorisinde yer almaktadır. Bu nedenle, mevcut su kaynaklarının korunması, alternatif su kaynaklarının geliştirilmesi, ekolojik çevre ile uyumlu teknolojilerin kullanılması ve yaygınlaştırılması, sürdürülebilir su politikalarının oluşturulması ve dolayısıyla sürdürebilir kalkınmanın bir girdisi olarak ülke gündeminde önemli bir yer tutmaktadır. 

Dünyada yaşanan bu sıkıntılara yoğunlaşan Pimtaş Plastik, suyun tasarruflu kullanılması için yıllık yaklaşık 400 ton tasarruf sağlayacak perlatör üretti. Bu ürün dünyada bio plastik hammaddeden oluşan tek perlatör olarak Pimtaş’ın kuruluşlarından HGT ve PİMARGE’nin imzasını taşıyor. 

Musluklara takılabilen bu ürün ile günlük 2 saat sürekli kullanılan bir muslukta yıllık 300-400 ton arasında su tasarrufu yapılabildiğini belirten ve yeni ürünleri hakkında bilgiler veren Pimtaş Plastik Yönetim Kurulu Başkanı Şamil Tahmaz: “Sebze ve meyveleri açık musluk altında yıkanan sudan yılda 16 ton ve dişlerimizi fırçalarken açık bıraktığımız musluktan yılda 10,5 ton su tasarrufu sağlıyor. Perlatör sayesinde, herhangi bir kimyasal işleme gerek kalmadan doğada kompost işlem de yapılabiliyor. Bu ürünün her okul, ev, hastane ve sanayi tesisleri gibi kurumlarda bulunması gerektiğini ve suyun geleceğine önemli ölçüde etki edeceğini düşünüyorum” dedi.

Tarıma Yeni Bir Adım: İzlenebilirlik

Tarımdaki yanlış sulama yönteminde de gereğinden fazla su tüketimine neden olunuyor hem de toprak ve ürün verimliliği düşürülüyor. Pimtaş Plastik bu soruna da çözüm bulabilmek adına modern sulama sistemlerine yönelerek ürettiği damla sulama borularını sarılabilir yapabilmek için Ar-Ge çalışmalarını yürütüyor. Pimtaş Plastik ve HGT Tarım, çiftçiyi verimli tarım ve tasarruflu su kullanımı konularında bilgilendiriyor. Şimdiye kadar 150 bin kişiyi bilgilendiren şirket, bilinçsiz tarım ve bilinçsiz su kullanımın önüne geçmek için her geçen gün yeni bir projeye imza atıyor. HGT Tarım, kuracağı dikey tarım fabrikasında kullanacağı dikey tarım sistemi sayesinde de, tarım arazisine ihtiyaç duymadan, suyun devir daim sistemiyle sürekli kullanılmasını sağlayacak. Yani, daha az su kullanımıyla daha çok verim elde edecek. 

Simon-Kucher & Partners kimya sektöründeki rekabet alanlarını masaya yatırdı

Global danışmanlık şirketi Simon-Kucher & Partners, kimya endüstrisi üreticilerinin gelecek dönemde rekabet güçlerini artırmaları için ele almaları gereken, sektöre özgü beş odak alanı belirledi.

Bugün iş dünyasının en önemli gerçeği “değişim” olarak karşımıza çıkıyor. COVID-19 pandemisinin küresel ekonomilere etkisi devam ederken hem pandemi hem teknolojik değişimler hem de farklı etkenlerle hızla değişen dünyada sektörel dengeler yeniden kuruluyor. Kimya sektörü de bu değişimden etkilenen sektörlerin başında geliyor. Global danışmanlık şirketi Simon-Kucher & Partners’ın kimya sektörüne yönelik gerçekleştirdiği araştırma da sektördeki değişimin yönü ve rekabetin yeni odağıyla ilgili çarpıcı veriler içeriyor.

Araştırmaya göre önümüzdeki dönemde kimya sektörü üreticilerinin rekabet güçlerini artırmaları için odaklanmaları gereken beş alan var. Bunlar; ticaret kısıtlamaları, çevre dostu kimyasallar, hizmet tabanlı sözleşmeler, çevik satışlar ve dijital müşteri deneyimi olarak sıralanıyor. 

Kimya sektörü ihracatı Temmuz’da yüzde 21,44 arttı

Temmuz ayında kimyevi maddeler ve mamulleri ürün gruplarında plastikler ve mamulleri ihracatı, 694 milyon 871 bin dolarla kimya ihracatında ilk sırada yer aldı.

İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) verilerine göre, kimya sektörünün Temmuz ayı ihracatı 1,92 milyar dolar oldu. Sektörün ihracatı, geçen yıl Temmuz ayına göre yüzde 21,44 arttı. Bu yıl Ocak-Temmuz döneminde ise yüzde 37,16 artışla 13,9 milyar dolarlık kimyevi maddeler ve mamulleri ihracatı gerçekleştirildi. 

Kimya sektörünün Temmuz ayı ihracat rakamlarını değerlendiren İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister, “Kimya sektörümüz küresel tedarik zinciri sıkıntıları, lojistik sorunlar ve hammadde arzı sıkıntılarına rağmen bu yıla güzel bir başlangıç yaptı. Türkiye’nin en çok ihracat yapan ikinci sektörü olan kimya sektörümüz, Mayıs ve Haziran aylarında lider oldu. Haziran ayında 2,3 milyar dolarlık kimyevi maddeler ve mamulleri ihracatı ile sektörel bazda aylık yeni rekorumuzu kırdık. Temmuz ayı ihracatımız ise geçen yıla kıyasla yüzde 21,44 artışla 1,92 milyar dolar olarak gerçekleşti. İlk yedi aylık ihracatımız yüzde 37,16 artışla 13,9 milyar dolara ulaştı. Temmuz ayında alt sektörlerimizde en çok ihracat yapılan ürün grupları “plastikler ve mamulleri”, “mineral yakıtlar, mineral yağlar ve ürünleri” ve “anorganik kimyasallar” ilk üç olarak sıralandı. Temmuz ayında yüzde 354 artışla en çok Yunanistan’a ihracat yapılırken onu Hollanda ve Almanya ilk üç olarak takip etti. Bir yandan küresel ekonomideki aşılamaya bağlı olarak normalleşme süreci ile talepte artış olurken bir yandan ise Covid-19’un delta versiyonu risk yaratmaya devam ediyor. Bu nedenle tedbiri elden bırakmadan çalışmaya devam ediyoruz. Diğer yandan ekonomik büyümenin öncü göstergesi olan Türkiye İmalat PMI’ın (Satın Alma Yöneticileri Endeksi) Temmuz ayında güçlü bir şekilde arttığını ve 54’e yükseldiğini görüyoruz. Bununla birlikte Türkiye’nin ilk 500 ve ikinci 500 büyük sanayi kuruluşuna baktığımızda kimya sektörümüzden ilk 500 sıralamasında 65 firma ve ikinci 500 sıralamasında 72 firma olmak üzere ilk 1000 arasında sektörümüzden toplam 137 firma yer alıyor.  Bu 137 firmadan ismi açıklananlar arasında 101 firmamızın ise İKMİB üyesi olmasından büyük gurur duyuyoruz. Kimya sektörümüz üretim ve ihracat gücüyle büyümeye ve ülke ekonomisine katkı sağlamaya devam ediyor” dedi.

Avrupa yeşil Mutabakatı yeni ekonomik sistemde kilit rol üstlenecek

İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) İstanbul AB Bilgi Merkezi ve Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) tarafından Avrupa’nın yeşil dönüşüm gündemi konusunda farkındalık yaratmak amacıyla bir webinar düzenlendi. Konrad Adenauer Stiftung ve Dünya Gazetesi iş birliğiyle gerçekleşen “Avrupa Yeşil Mutabakatı Finansman Destekleri” temalı etkinlikte yeşil dönüşümün bir parçası olmayı hedefleyen şirketler için öngörülen finansman destekleri ve teşvikler konusunda bilgi paylaşımı yapılırken, Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın (AYM) rekabetçiliğe etkileri de tüm yönleriyle ele alındı. Açılış konuşmalarını T.C. Dışişleri Bakan Yardımcısı ve AB Başkanı Büyükelçi Faruk Kaymakcı, TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan ve İKV Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Zeytinoğlu gerçekleştirdiği etkinlikte, finansman desteklerine yönelik bir panel de düzenlendi.