CNR Food İstanbul ziyaretçilerine kapılarını açmaya hazırlanıyor
CNR Ambalaj ve Bayim Olur Musun? ile birlikte eş zamanlı gerçekleştirilecek fuara 2.500’ü aşkın yabancı satın almacının katılması bekleniyor.
Gıda sektörünün en önemli buluşmalarından biri olan CNR Food İstanbul-Gıda ve İçecek Ürünleri, Gıda İşleme Teknolojileri Fuarı, yeni normale dönüş kriterleri kapsamında bir dizi önlem ile ziyaretçilerine kapılarını açmaya hazırlanıyor. CNR Holding kuruluşlarından İstanbul Fuarcılık tarafından, Türkiye Gıda ve İçecek Federasyonu (TGDF), Tüm Gıda Dış Ticaret Derneği (TÜGİDER) ve Tarım Ürünleri Hububat Bakliyat İşleme ve Paketleme Sanayicileri Derneği (PAKDER), Ticaret Bakanlığı ve KOSGEB desteğiyle organize edilen fuar, 1 – 4 Eylül 2021 tarihleri arasında CNR Expo İstanbul Fuar Merkezi’nde ziyaretçilerine ev sahipliği yapacak.
Milyarlarca dolarlık iş hacmi yaratılacak
Aralarında Polonya, Yunanistan, Irak, Hollanda, Hindistan, Kenya, Somali, Özbekistan, Çekya, Arnavutluk, Makedonya, Macaristan’ın da yer aldığı ülkelerden 2.500’ün üzerinde yabancı satın almacının katılması beklenen fuarın, bu yıl yaklaşık 20 ülkeden 2.000’i aşkın markaya ev sahipliği yapacağı belirtiliyor. Binlerce sektör profesyonelinin ziyaret edeceği fuarda, B2B ikili iş görüşmeleri ile üretici ve alıcı bir araya gelerek, global ticarete yeni bir boyut kazandıracak. Yarattıkları katma değer ve gerçekleştirdikleri ihracat ile Türkiye ekonomisinin en önemli sektörleri arasında yer alan Türk gıda ve içecek sektörü de, yine sektöre yön veren firmalarıyla fuara yoğun ilgi gösteriyor. Aralarında Özbekistan, Somali, Çekya, Lübnan, Kamerun ve Ürdün’ün de yer aldığı ülkeler, fuara milli katılım sağlayacak.
Fersan’ın tüm ambalajları %100 geri dönüştürülebilir olacak
Fersan Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Gürhan Güven, insan, doğa ve bölgesellik temelinde ve sürdürülebilir kalkınma hedefleri doğrultusunda yürüttükleri sürdürülebilirlik çalışmalarını gerçekleştirdiklerini ifade etti ve “Dünya 1984 yılında Ozon tabakasında bulunan delik ile tanıştığından beri sera gazı emisyonlarının somut olumsuz etkilerini gördü. Günden güne sıcaklık değişikliklerinin gözle görülür hale gelmesi de iklim değişikliğinin bir sorun olarak ortaya çıktığını gözler önüne serdi. Buradan hareketle üstümüze düşen sorumluluğu alıyor ve tüm operasyonel faaliyetlerimizden kaynaklanan ya da kaynaklanabilecek etkilerimizi gözeterek dünyayı daha sürdürülebilir bir hale getirmek için çalışmalarımızı yürütüyoruz” dedi.
İklim değişikliğiyle ilgili harekete geçiyoruz
Güven, “2019’da Sürdürülebilirlik birimimiz oluşturuldu. Sürdürülebilirlik vizyon ve misyon belirleme çalışmaları başlatıldı. Herkes iklim değişikliğini vurguluyor, biz ise harekete geçiyoruz. Bu doğrultuda Fersan ambalajlarının çevreye olan etkisini azaltmak için sürekli çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Etkimizi sıfırlamamız mümkün değil fakat şirket olarak olumsuz etkimizi azaltma gayreti içindeyiz. Ambalajlarımızın sorumluluğunu üstlenerek 2025 yılına kadar tüm ambalajlarımızın %100’ünün geri dönüştürülebilir olması için çalışmalar yürütüyoruz. “Dönüşüm kaynağında başlar” diyerek ürünlerimizin tasarım aşamasında sürdürülebilirlik bilincimizle hareket ediyoruz. Bu çerçevede 2021 yılında piyasaya sürdüğümüz sirkeli içeceklerimizi geri dönüştürülebilen metal kutularda tüketicilerimize sunduk. Sürdürülebilirliğe giden yolda, ambalajımızı sürekli olarak daha çevre dostu hale getirme konusunda kendimize apaçık bir hedef belirledik. Hala % 100 çevre dostu "mükemmel" bir paketleme çözümü olmadığının farkındayız, ancak küçük adımlar da çevreyi rahatlatmaya yardımcı oluyor. CO2 emisyonlarını nerede önleyebileceğimizi ve azaltabileceğimizi belirlemek için 2019'dan beri değer zincirindeki her adımı analiz ediyoruz. Bu sayede tüm üretim süreçlerimizde hangi üretim adımlarında ne kadar CO2 üretildiğini belirleme çalışmalarımız da devam etmektedir.
Sadece birkaç küçük değişiklikle büyük bir fark yaratılabilir
Tamamen CO2 emisyonu olmadan ürünlerimizi tarladan üretime süpermarkete getirmemiz mümkün değil. Ortaya çıkan emisyonların sorumluluğunu üstlenmekten ve onları iklim koruma projeleri ile dengelemekten mutluluk duyuyoruz. Öte yandan sadece birkaç küçük değişiklikle büyük bir fark yaratabilir ve iklimin korunmasına katkıda bulunabiliriz” şeklinde konuştu.
GCA, ÇEVKO Vakfı Yönetim Kurulu’na katıldı
Gürok Grubu bünyesinde çevreye saygılı ve sürdürülebilir üretim anlayışı ile faaliyet gösteren GCA, 30’uncu kuruluş yılını kutlayan ÇEVKO Vakfı’nın Yönetim Kurulu’na katıldı.
Öncülüğünü yaptığı sürdürülebilir geri dönüşüm sisteminin gelişimi hedefiyle, uzman sanayi inisiyatifi ve etkin sivil toplum kuruluşu kimliklerini bünyesinde bir araya getiren ÇEVKO (Çevre Koruma ve Ambalaj Atıklarını Değerlendirme) Vakfı’nın Yönetim Kurulu ve üyeleri, farklı endüstrilerden sürdürülebilirlik odaklı markaları bir araya getiriyor.
Türkiye’de 25 yıldır cam üretimindeki uzmanlığını tüketicilerle ve iş ortakları ile buluşturan Gürok Grubu bünyesinde faaliyet gösteren GCA, kalite ve güvenlik standartları çerçevesinde üretim aşamalarının tamamında sürdürülebilirliği, çevreye ve insana saygıyı daima ön planda tutan bir kuruluş olma özelliği taşıyor. Şirketin çevreye saygılı ve sürdürülebilir üretim anlayışı ile her geçen gün başarılarına bir yenisini daha eklediğini ifade eden GCA Genel Müdürü Dr. Abdullah Gayret, “GCA, tüm üretim süreçlerini global kalite ve güvenlik standartları çerçevesinde yöneten, inovatif düşünce, yenilikçi tasarım ve sürdürülebilir kalite yaklaşımlarıyla sektöründe öncü olma tutkusunu, çevreye ve insana olan saygısıyla birleştirmektedir. Küresel rekabet arenasında başarılarıyla adından söz ettiren markamızın, ÇEVKO Vakfı Yönetim Kurulu’nda temsil edilecek olmasından gurur duyuyoruz. GCA ailesi adına, sürdürülebilir büyümeye, hayata değer katarak üretmeye, çalışan ve müşteri memnuniyetine verdiğimiz önemin altını bir kez daha çizmek isterim” dedi.
1991 yılında ambalaj atıklarının geri dönüşümüyle, çevrenin korunması, toplumsal gelişim ve ekonomiye katkı sağlamak amacıyla kurulan ÇEVKO Vakfı’nın, çalışmalarını 30 yıldır artan bir ivmeyle sürdürdüğünü ifade eden ÇEVKO Vakfı Genel Sekreteri Mete İmer de, “Sürdürülebilirlik konusuna önem veren GCA’nın, Vakfımız Yönetim Kurulu’na katılmasından mutluluk duyduk. ÇEVKO Vakfı olarak, son yıllarda özellikle iklim kriziyle savaşım ve döngüsel ekonomiye geçişe odaklanıyoruz. Döngüsel ekonominin en önemli süreçlerinden birisi ise üst dönüşüm. GCA’nın birikiminin, cam ambalaj atıklarının toplanarak geri dönüşümünün gerçekleştirilmesinin, sürdürebilirlik ve iklim kriziyle savaşımda geliştirdiğimiz açılımlara büyük katkı sağlayacağına inanıyoruz” şeklinde konuştu.
Şirketler plastik kirliliğine karşı harekete geçiyor
Plastik kirliliğini önleme hedefiyle hayata geçirilen İş Dünyası Plastik Girişimi (İPG) kapsamında 34 şirket plastik taahhüdünde bulundu.
Yarınlara temiz ve yaşanabilir bir dünya bırakmak, okyanus ve denizlerin temiz kalmasını sağlamak için plastik kirliliğinin önüne geçmek büyük önem taşıyor. Ancak Ellen MacArthur Vakfı’nın 2016 yılında yayınladığı raporda plastik kirliliğinin hızını kesmeden artacağı tahmin ediliyor. Bununla beraber tüketimde öngörülen büyüme göz önüne alındığında 2050 yılı itibariyle denizlerin balıktan daha fazla plastik (ağırlıkça) içereceği öngörüsü ciddi bir durumla karşı karşıya geldiğimizi gösteriyor. Bugüne kadar yapılmış çalışmalarda ekosistemdeki tüm canlılarını birbirine bağlayan su, hava ve topraktan herhangi birinde olan kirlenmenin hızlıca diğerlerine hareket ederek tüm sistemi etkilediğini görüyoruz.
34 şirket plastik kirliliği ile mücadeleye yönelik taahhütlerini açıkladı
Global Compact Türkiye, SKD Türkiye ve TÜSİAD iş birliğiyle hayata geçirilen İş Dünyası Plastik Girişimi (İPG) plastik meselesinin ortak çözümünde iş dünyasını harekete geçirmek amacıyla 2019 yılının sonunda kuruldu. İPG kapsamında 2021 yılı plastik taahhütlerini açıklayacaklarını beyan eden şirketler, bir yılı aşkın süredir etkinlikler, eğitimler ve iyi uygulama paylaşım toplantıları sayesinde taahhüt verme sürecini tamamladılar ve Haziran ayında plastik taahhütlerini kamuoyuyla paylaştılar. Buna göre plastik meselesinin çözümüne katkı sağlamak amacıyla taahhüt verme niyet beyanında bulunan ambalaj, ambalajlı tüketim malları, perakende ve hizmet sektörleri ile dayanıklı tüketim malları ve ham madde üretimi alanlarında faaliyet gösteren 34 şirket, İPGTool veri tabanı üzerinden plastik ayak izlerini ölçerek 2023 yılı için somut hedeflerini belirledi.
Plastik taahhütlerini İPG çatısı altında paylaşan şirketler; 2023 yılına kadar taahhütlerine ilişkin bir ilerleme raporunu yıllık olarak yayınlayacak, küresel ve ulusal savunuculuk ve farkındalık çalışmalarına katkı sağlayacak ve iyi uygulamaların yaygınlaşması için İPG’nin bağlantıda olduğu ağlardan yararlanma fırsatı yakalayacak.
Sektör Avrupa Yeşil Mutabakatına hazırlanmalı!
Türkiye plastik sektörünün en önemli ihracat pazarı olan Avrupa’da uygulanacak olan Yeşil Mutabakatın sektörde dengeleri değiştirebileceğini belirten Plastik Sanayicileri Federasyonu (PLASFED) Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Karadeniz: “Sektörümüz şimdiden bu geçiş için hazırlıklarını yapmazsa orta vadede pazar kayıpları ile karşı karşıya kalabilir” dedi.
Ülkemizin plastik ihracatının yaklaşık %50’sini gerçekleştirdiği Avrupa’nın hayata geçireceği Yeşil Mutabakat’ın gerek ülkemiz gerek sanayimiz açısından önemli meydan okumalar barındırdığının altını çizen Ömer Karadeniz, “Sanayicimiz bu süreci doğru okuyamaz ve adapte olamaz ise geleneksel ihracat pazarlarımızın başında gelen, toplam ihracatımızın %50’sini gerçekleştirdiğimiz Avrupa pazarında kayıplarla karşı karşıya kalabiliriz. Bu kapsamda orta vadede en önemli önceliklerimizden biri de sanayimizin sürdürülebilirlik konusunda bilgi düzeyinin ve adaptasyon yeteneğinin geliştirilmesi olacaktır. İşletmelerin bu geçiş sürecinde takip etmeleri gereken yol haritalarının belirlenmesi, karbon ayak izi analizlerinin gerçekleştirilmesi ve orta vade stratejilerinin belirlenmesi sektör açısından hayati öneme sahiptir” dedi.
Atığa bakış değişmeli!
Çöp kavramının lineer ekonomiye ait bir kavram olduğunu, günümüzde hızla gelişen döngüsel ekonomi çerçevesinde ise bir karşılığı olmadığını belirten Karadeniz, “Son dönemde basında yoğun olarak yer alan plastik atık ithalatı gibi konulara da bakış açımızın değişmesi gerektiğinin altını çizmek istiyorum. Döngüsel ekonomi perspektifi ile bakılırsa çöp kavramının ne kadar anlamsız olduğu da görülecektir. Plastik, kâğıt, cam ve metal malzemeler geri dönüştürülerek tekrar kullanılabilirken, organik atıklar ise kompostlanarak gübre elde edilebilmektedir. Yani aslında çöp diye bir şey yoktur bu sadece bakış açısı ile alakalı bir konudur. Tüm dünyada hızla yayılan bu değişimi okuyamayarak geri dönüşümde denetimi arttırmak yerine atık ithalatını yasaklamanın gerçek bedelini ise önümüzdeki yıllarda daha net bir şekilde göreceğiz. Umarız bu yanlıştan bir an önce dönülerek yoğun denetime tabi bir ithalat kanalı açılır ve böylece ülkemiz bu akımın dışında bırakılmaz” dedi.
Çözüm etkin denetim!
AB Yeşil Mutabakatında konan iddialı geri dönüşüm hedeflerinin yakalanabilmesi adına geri dönüşüm sektörünün hızla gelişeceğini dile getiren Ömer Karadeniz: “Açıkçası ülkemizde bu konuda önemli bir gelişme gösteren geri dönüşüm sektörünün son düzenlemelerle darbe aldığını üzülerek görüyoruz. Çevre hepimizin birinci önceliği lakin az sayıda kötü örnekten yola çıkarak zamanın ruhunu anlayamayan düzenlemelerle ülkemizin geleceğini olumsuz etkileyecek adımlar atmaktan da imtina edilmesi gerekiyor. İnanıyoruz ki atık ithalatını fiilen yasaklayan ve geri dönüşüm sektörümüzün kapısına kilit vurulması anlamına gelecek olan düzenlemelerden vazgeçilecek ve etkin denetim sistemleri ile çevre sorunlarının önüne geçilirken ülkemizin bu paradigma değişikliğinin de dışında kalmaması sağlanacaktır” dedi.
Axia Plastics, Epsan’ın resmi distribütörü oldu
Epsan, DACH bölgesindeki (Almanya, Avusturya ve İsviçre) yeni resmi distribütörünün Axia Plastics olduğunu duyurdu. Bu anlaşma ile Axia Plastics, Epsan’ın ağırlıklı olarak otomotiv, E&E ve ev aletleri sektörlerinde kullanılan PA6, PA66, PBT, PPA kompaundlarının yanı sıra PBT/PET, PA/ABS, PBT/ ASA ve PA/PP polimer karışımlarını da satacak.
Bir Vinmar şirketi olan Axia Plastics’in Genel Müdürü Jan Mulderink konu ile ilgili olarak, “Epsan’ın mühendislik kompaundları ile ürün portföyümüzü Alman pazarına (DACH) doğru genişletiyoruz. Portföyümüze Epsan’ın yüksek kaliteli mühendislik kompaundlarının eklenmesi müşterilerimize daha fazla değer katacaktır. Şirketimiz aynı zamanda ExxonMobil’in resmi dağıtım ortağıdır ve hazır yerel envanter, sunduğu üstün teknik destek ile yüksek kaliteli ürünlere ve hizmete odaklanmaktadır” dedi.
Epsan Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Arda Efe ise, “Kompaund kapasitemizi yıllık 55.000 tona çıkarmadan hemen önce bu kadar deneyimli bir firma ile anlaşma yapmak bizim için çok önemli. Özellikle Alman pazarında güçlü bir ortağa sahip olmak hem müşterilerimize hem de Epsan’a daha fazla değer katacak” ifadeleri ile açıkladı.
Geri dönüşüm sektörü son dönemeçte!
Plastik Sanayicileri Derneği (PAGDER) Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Gülsün: “Plastik atık ithalatının fiilen yasaklanması üzerinden 1 ayı aşkın bir süre geçti. Tebliğde belirtilen 45 günlük süre sonra ererken geri dönüşüm sektörünün hammadde ihtiyacını karşılayacak bir çözüme ulaşılamamış olması sektörü endişelendiriyor” dedi.
Küresel markaların geri dönüştürülmüş ürünlerle müşterilerinin karşısına çıkmak için adeta bir yarış içerisine girmiş olduğunun altını çizen Gülsün: “Geri dönüştürülmüş hammaddeden elde edilen ürünlere yönelik olarak artan talep ülkemizde de bu sektörde hızlı bir yatırım atağının yaşanmasını sağladı. Kamunun da bölgesel teşvik sistemi ile desteklediği geri dönüşüm yatırımları ülkemizin dört bir yanında hızla faaliyete geçerken yerelde istihdam yaratılması gibi dışsal faydaları da beraberinde getirdiler. Bugün ülkemizin neredeyse her ilinde plastik geri dönüşümü yapan bir tesis olduğunu görüyoruz. Ülkemizde kaynağında ayrıştırma sisteminin kurulmamış olması sebebiyle bu işletmeler üretim için ihtiyaç duydukları plastik atığın önemli bir kısmını ithalat yoluyla karşılıyor. İşletmelerin atık ithalatı yapmasının en önemli gerekçelerinden biri ise ülkemizde kurulu mevcut kapasitenin, toplama ve ayrıştırma tesislerinden çıkan plastik atık miktarının 3 katına ulaşmış olması. Yani sektör ülkemizde çıkan tüm plastik atığı geri dönüştürdüğünde kapasitesinin ancak 3’te 1’ini kullanmış oluyor. Zira son yıllarda geri dönüşüm alanında hızla yatırımlar çoğalırken, etkin bir ayrıştırma sistemi kurulması adına gerekli adımlar atılmadı. 18 Mayıs 2021 tarihinde yayımlanan tebliğ ve genelge ile ise plastik atık ithalatı fiilen yasaklanmış durumda. Bu durum sektörün ihtiyaç duyduğu hammaddeye erişememesi ve üretimini durdurması anlamına geliyor. Tebliğde belirtilen 45 günlük süre sona ererken sorunun hala bir çözüme kavuşturulamamış olması ise endişe verici” dedi.
Habasit Türkiye, 13 yılda 6 kat büyüme gösterdi
İsviçre merkezli Habasit AG’ye bağlı olan Habasit Türkiye; konveyör kayışlar, plastik modüler bantlar, plastik zincirler, dişli kayışlar ve mühendislik plastikleri gibi ürünlerin Türkiye’de terzi usulü uyarlamasını ve satışını gerçekleştiriyor.
Toplam 2 bin çeşit ürün arasından Türkiye’de stoklarında bulunan yaklaşık 400-450 kalem ürünleri olduğunu aktaran Habasit Türkiye Satış Müdürü Tolga Kaynak, yapılanmaları ve geniş ürün yelpazeleriyle her sektöre hizmet sunabildiklerini vurguluyor.
Tekstil, gıda, otomotiv ve lastik ile malzeme taşıma sektörlerinin firmalarının odaklandığı dört ana sektör olarak öne çıktığını kaydeden Kaynak, buna karşın hemen hemen her sektörde ürünleriyle var olduklarını ifade ediyor.
İKMİB, 2020 yılında en çok ihracat yapanları ödüllendirdi
İKMİB İhracatın Yıldızları Ödül Töreni’nde 35 kategoride 175 ödül sahiplerini buldu
Pandemi sürecinde hayati önemi bir kez daha anlaşılan kimya sektörü, 27 sektöre girdi sağlayarak ülke ekonomisi için büyük bir katma değer oluşturuyor. 2020 yılında dünya ekonomisi ve küresel ticaret pandemi gölgesinde zorlu bir süreç geçirirken, Türk kimya sektörü 18,3 milyar dolarlık ihracat ile Türkiye’nin en fazla ihracat gerçekleştiren ikinci sektörü oldu. Pandemi etkisiyle 2020 yılında küresel kimya sektör ihracatı yüzde 12 daralırken, Türk kimya sektör ihracatı ise yüzde 11 dolayında daraldı. Sektör ihracatı dünyadaki yüzde 0,6’lık payını ise korudu. Plastikten kozmetiğe, ilaçtan kauçuğa, medikalden boyaya kadar pek çok farklı alt sektörden 7 bin üzerinde aktif ihracatçı firmayı temsil eden İKMİB, Türkiye’nin toplam kimya ihracatının yüzde 59’dan fazlasını gerçekleştirdi.
İKMİB’in üye firmalarını başarılı ihracatlarından dolayı onurlandırmak ve teşvik etmek amacıyla bu yıl altıncısı düzenlenen 2020 İKMİB İhracatın Yıldızları Ödül Töreni, 18 Haziran 2021 tarihinde hibrit olarak gerçekleştirildi. İKMİB’in youtube kanalından da canlı olarak yayınlanan törene TC. Ticaret Bakan Yardımcısı Rıza Tuna Turagay, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı İsmail Gülle, İKMİB Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister ve ödül alan firma temsilcileri katıldı. Ödül Töreni’nde kimyanın alt sektör ve ürün gruplarında toplam 35 kategoride ilk 5’e giren 175 firma ödül almaya hak kazandı.
Zeki Sarıbekir ASD’ye yeniden başkan seçildi
Geçen yıl 5,1 milyar dolar ihracat gerçekleştiren ambalaj sektörünün çatı kuruluşu Ambalaj Sanayicileri Derneği, 13. Olağan Genel Kurulu’nu gerçekleştirdi. Derneğin Genel Kurulu’nda tek aday olan mevcut başkan Zeki Sarıbekir oyların tamamını alarak yeniden başkan seçildi.
Genel kurul sonrası yaptığı açıklamada Zeki Sarıbekir, “ASD’nin yeni dönemde de başkanı seçilmekten dolayı son derece gururluyum. Yeni Yönetim ve Denetleme Kurullarımızdaki arkadaşlarımızla sektörümüz için çalışmaya devam edeceğiz. Ambalaj sektörü olarak ülke ihracatımıza hiç durmadan katkı sunmaya devam ediyoruz. 2020 yılında 5 milyar 147 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirip bir önceki yıla göre miktar olarak yüzde 12, değer olarak ise yüzde 9 artış yakaladık. Ayrıca ambalaj sektörü olarak geleceğe ve yeniliklere hızlı bir şekilde adapte olarak kendimizi sürekli geliştiriyoruz.
Pandemiyle birlikte dünyadan Türkiye’ye doğru bir talep oluştu. Bizlerin çalışmalarını sürdürmesi; gıda, ilaç ve temizlik ürünleri sektörleri başta olmak üzere tüm sektörler için ambalaj tedariğini aksatmadan devam ettirdi. Bunu sürdürülebilir kılmalı, pazar sayımızı artırarak daha çok ülkeye ambalaj satmalıyız. Türkiye ambalaj sektörü güçlü bir altyapıya ve dünyadaki şirketlerle yarışacak yetkinliğe sahip. Ar-Ge ve inovasyona sürekli yatırım yaparak, hızlı, ekonomik ve sürdürülebilir şekilde üretim yapmamız, rekabetin yoğun olduğu dünya pazarlarından aldığımız payı artırmamız gerekiyor. Hem üretim hacminin yükseltilmesi hem de katma değerli ürün imalatının mümkün olan en ekonomik biçimde gerçekleştirilebilmesi için üretimde otomasyon sağlanmalı” diye konuştu.