Sunday, Nov 24th

Last updateWed, 13 Nov 2024 8am

You are here: Home Examples of the Reader Haberler

FU CHUN SHIN (FCS) - PLASTİK ENJEKSİYON MAKİNELERİ

Bonfilet ürünlerinde dünyada trend olan ambalajlama teknolojilerini kullanıyor

Kırmızı et, mikrobiyolojik olarak çabuk bozulabilen bir gıda ürünü. Özellikle yaz aylarında artan hava sıcaklıkları, kırmızı etin saklama koşullarını daha da zorlaştırıyor. Bu anlamda el değmeden üretilen paketlenmiş et ürünleri tüketiciye daha çok güven veriyor. Geleneksel kasaplık anlayışını inovasyonla birleştiren ve Türkiye’yi paketlenmiş kırmızı et ürünleri ile tanıştıran Bonfilet’in COO’su ve Gıda Mühendisi Kemal Bozkuş, kırmızı etin yaz aylarında da gönül rahatlığıyla tüketilmesi için tüm ürünlerinde titizlikle uyguladıkları ambalajlama teknolojilerini tüketiciyle paylaşıyor.

Türkiye’nin AB normlarındaki et üretim tesisine sahip olan Bonfilet, otomasyona dayalı kapsamlı üretim modeliyle güvenli kırmızı eti tüketicisiyle buluşturuyor. Üretim süreçlerinin tamamının, alanında uzman veteriner hekimler ve gıda mühendisleri tarafından sürekli denetim altında tutulan Bonfilet ürünlerinin, üretim aşamasından raflarda yerini alana kadar geçen sürede tüm detaylarıyla dikkatlice ele alındığı belirtiliyor. Yaz aylarında kırmızı et tüketiminde özellikle hassas olunması gerektiğini vurgulayan Bonfilet’in COO’su ve Gıda Mühendisi Kemal Bozkuş “Türkiye’nin AB normlarındaki ilk et üretim tesisi olan Bonfilet Et Üretim Tesisleri’nde; Spiral Freezer, MAP, Vakum ve SkinPack gibi dünyada trend olan son ambalajlama teknoloji sistemlerini kullanıyoruz. Ürünlerimizin hammadde evresinden paketlenmesine, ambalajlanıp soğuk zincirin korunduğu lojistik sevkiyatına kadar tüm aşamalarında teknolojiden yüksek oranda faydalanıyoruz” ifadelerinde bulunuyor.

Read more...

Polinas Sıfır Atık Belgesi almaya hak kazandı

Yıldız Holding bünyesinde faaliyet gösteren ambalaj sektörünün öncü şirketi Polinas, üretim yaptığı üç farklı lokasyondaki tüm tesisleri için ‘Sıfır Atık Belgesi’ almayı başardı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın, kendi tesislerinde sıfır atık yönetim sistemini kuran ve işleten firmalara verdiği Sıfır Atık belgesi; israfın önlenmesini, kaynakların daha verimli kullanılmasını, atık oluşum sebeplerinin gözden geçirilerek atık oluşumunun engellenmesini veya minimize edilmesini, atığın oluşması durumunda ise kaynağında ayrı toplanması ve geri kazanımının sağlanması süreçlerini kapsıyor. Sürdürülebilirlik konusunda önemli çalışmalara imza atan Polinas, 190 bin m2 alanda kurulu üç ayrı lokasyonunda yer alan tüm tesisleri için almaya hak kazandığı Sıfır Atık Belgesi ile çevreye duyarlı üretim konusunda ambalaj sektöründe önemli bir farkındalık oluşmasına da katkı sağlayacak. 

Önaldı: “Çevreye saygılı bir anlayışla büyüyoruz” 

‘İsrafsız şirket’ olma hedefi doğrultusunda, sürdürülebilirlik projelerine büyük önem verdiklerini söyleyen Polinas CEO’su Faik Önaldı, “Faaliyetlerimizin her aşamasında çevreye saygılı bir üretim anlayışını benimsiyoruz. Son yıllarda Polinas’ta tesislerimizden çıkan toplam atıklarımızın azaltılması amacıyla geliştirdiğimiz projelerle geri dönüşüme önemli katkılar sağladık. Şimdi de üç ayrı lokasyondaki tesislerimiz için Sıfır Atık Belgesi almaya hak kazanarak, sürdürülebilirlik konusundaki projelerimize aralıksız devam ediyoruz” dedi. 

Esnek üretim, yapay zekâ ve cobot’larla sağlanabilir

Covid-19 pandemisiyle birlikte üretimde esneklik ve sürdürülebilirlik her zamankinden daha büyük önem taşıyor. Bunu fark eden üreticiler insandan bağımsız, kesintisiz üretimin çıkış kapısı yapay zekâ ve otomasyona yöneliyor. Yapay zekâ ve otomasyon temelinin cobot’lara dayandırılması gerektiğini vurgulayan Universal Robots Türkiye ve MEA Ülke Müdürü Kandan Özgür Gök, yapay zekâ ve nesnelerin internetine entegre olabilen cobot’ların önemine değinerek, kesintisiz ve verimli bir üretim için atılması gereken adımları açıkladı. 

Pandemi döneminde üretimin kesintiler yaşadığını ya da tümüyle durduğunu belirten Gök, cobot’ların bugün birçok sektörde insanlarla yan yana çalışarak kesintisiz üretimde yer aldığını, yapay zekâ ve otomasyon temelli gelecek üretimin de cobot’lara dayandırılması gerektiğini söyledi.

“Yüzde 500’e varan verim artışı sağlanabilir”

Üretimde esnekliğin, yapay zekâ ve otomasyonla sağlanabileceğini savunan Gök, “Dünyanın birçok ülkesinde tamamen insana dayalı üretim modeli yerini robot ve yapay zekâlı üretime bırakıyor. Hammaddenin fabrikaya gelişinden son ürüne kadar tüm süreçler yine otomasyonla sürdürülüyor. Böylece üretimde insan hatası ya da duygularına bağlı aksamaların da önüne geçiliyor. Endüstri 4.0’ın da temeli olan modelde; yapay zekâ ve otomasyon sistemleriyle entegre olabilen, kamera, sensör ve özel yazılımlarla üretim ya da sürece özel eklentiler yapılabilen cobot’ları da dahil ederek üretimde yeni bir döneme geçebiliriz. Her zaman yüksek hassasiyet ve kalitede çalışan cobot’larla üretimde yüzde 500’e varan verim artışları sağlayabiliriz” diye konuştu.        

“Üretiminin Endüstri 4.0’a geçişindeki en önemli koz olabilir”

Cobot’ların son derece kolay kurulduğunu ve yeni bir görev için kolayca programlanabildiğini de aktaran Gök, “Cobot’lar geleneksel endüstriyel robotların aksine son derece az bir alanda çalışabiliyor, birçok yeni teknoloji ve entegrasyona izin veriyor. Bu da yeni taleplerin yeni bir yatırıma gerek kalmaksızın tüm süreçlerin yönetilmesine imkân tanıyor. Yine geleneksel robotlara kıyasla yapay zekâ, nesnelerin interneti ve otomasyona hızlı bir geçişe zemin hazırlıyor. Tüm bu özellikleriyle cobot’lar, ülkemiz üretiminin Endüstri 4.0’a geçişindeki en önemli koz olabilir. Bu kozu kritik sektör ve sanayilerde kullanarak Türkiye’yi üretimde merkez üssüne dönüştürebiliriz” dedi. 

Üretim ve hizmet alanında da çalışabiliyor

Cobot’lar üretim ya da hizmet fark etmeksizin tüm sektörlerde yüksek hassasiyet ve titizlikle çalışabiliyor. Salgınla artan hijyen hassasiyetinde de büyük katkılar sağlıyor. Gıda, sağlık ve ilaç sanayisi gibi hijyenin son derece kritik olduğu sektörlerde bulaş riskini sıfırlıyor. Tak çalıştır üretime başla konseptiyle üretimde kurulum kesintilerini de en aza indiren cobot’lar, 15 ve 17 güvenlik seviyesiyle insanlarla yan yana ve güvenle çalışabiliyor.

Uras Holding’ten 15 Milyon Euro’luk yatırım hamlesi

Uras Holding, Türk kimya sanayinin teknoloji tedarikçilerinden olan GEA Türkiye’nin teknolojik alt yapı desteğiyle Tekirdağ Ergene’de toz polimer üretim tesisi yatırımı gerçekleştiriyor. Velimeşe Organize Sanayi Bölgesi’nde kurulacak tesis yaklaşık 17.000 m2’lik bir alanda üretim yapacak. Tesiste ağırlıklı olarak yapı kimyasalları sektöründe kullanılan ve önemli ithalat kalemlerinden biri olan toz polimer üretimi gerçekleştirilecek.

Uras Holding, 20 yılı aşkın süredir bünyesindeki şirketler aracılığıyla kimya sektörü ve tekstil boyaları/kimyasalları sektöründe üretim gerçekleştiriyor. Dünyanın önde gelen tekstil üreticileriyle çalışan Holding kendi boyalarını, hammaddelerini ve bağlayıcılarını üreten az sayıdaki üreticiden biri.  

Uras Holding, proje alt yapısı GEA Türkiye tarafından hayata geçirilecek toz polimer tesisi için yaklaşık 15 Milyon Euro tutarında bir yatırım öngörüyor. Özellikle inşaat sektörü yapı kimyasalları sektöründe önemli bir girdi olan toz polimer üretimine yapılacak bu yatırımla birlikte, ithal ürünlere alternatif yüksek kaliteli yerli üretim alternatifi sunulacak. Dışa bağımlılık azaltılarak orta vadede ihracata geçilmesi hedefleniyor.

Tesisin altyapı çalışmalarının başlaması nedeniyle Uras Holding Yönetim Kurulu Başkanı Murat Özavşar ve GEA Türkiye Sıvı ve Toz Teknolojileri Bölüm Başkanı Burak Pabuçcuoğlu’nun katılımıyla bir imza töreni düzenlendi. Törende konuşan Uras Holding Yönetim Kurulu Başkanı Murat Özavşar, GEA Türkiye’nin teknolojik alt yapı desteğiyle, toz polimer gibi özellikle inşaat sektörü açısından kritik önem taşıyan bir malzemenin yerli ve üstün kaliteli üretimini gerçekleştirecek bir tesisi hayata geçirmenin gururunu yaşadıklarını belirtti. Özavşar, Uras Holding’in büyümesine önemli bir katkı sağlamanın yanı sıra yakın gelecekte önemli bir ihracat kalemine dönüşmesini de hedefledikleri toz polimer tesisi yatırımının açılacak istihdam olanaklarıyla da ekonomiye katkıda bulunacağını belirtti.

GEA Türkiye Sıvı ve Toz Teknolojileri Bölüm Başkanı Burak Pabuççuoğlu, Uras Kimya ile yeni bir “Spray Dryer” püskürtmeli kurutucu tesisi kurulum anlaşması yapmaktan çok memnun olduklarını belirtti. 

GEA Niro dizaynı püskürtmeli kurutucu tesisleri, teknolojik üstünlükleri nedeni ile kimya sanayinde özellikle tercih ediliyor. 

Haziran 2021’de inşaatına başlanacak tesisin Haziran 2022’de tamamlanması planlanıyor.

Atık ithalatını 3-4 yıl içerisinde sıfıra indirmeliyiz

Ambalaj Sanayicileri Derneği (ASD) Başkanı Zeki Sarıbekir, son günlerde gündeme gelen atık ithalatı ile ilgili net bir değerlendirmede bulundu: “Tıpkı Çin’in yaptığı gibi atıkların ithalatını kademeli olarak azaltıp, 3-4 yıl içinde sıfıra indirmeliyiz.”

Türkiye’nin atık ithalatında Avrupa’nın ilk sırasında yer alması gündemdeki yerini koruyor. Ambalaj Sanayicileri Derneği (ASD), konuyla ilgili bir açıklamada bulundu. ASD Başkanı Zeki Sarıbekir’e göre geri dönüşüm sektörünün geliştirilmesi için bu konuda herkesin bilinçlenmesi gerekiyor. Atıklar kaynağında ayrı biriktirilerek ve yerel yönetimler tarafından ayrı ayrı toplanarak kaliteli geri dönüşüm sağlanabilir.

“Sürdürülebilir kalkınma hedefleri, döngüsel ekonomi ve yeşil mutabakat ana gündemimiz”

Atıkların yerel yönetimler denetiminde ayrı ayrı toplanması gerektiğini ifade eden ASD Başkanı Zeki Sarıbekir konuyla ilgili yaptığı değerlendirmede, “Sürdürülebilir kalkınma hedefleri, döngüsel ekonomi ve yeşil mutabakat konuları ana gündemimiz olmalı. Türkiye’nin itibarı için bu konular büyük önem taşıyor. Sürdürebilir kalkınma hedefleri kapsamında bizim için en önemli olan nokta ‘Sorumlu tüketim ve üretim’ konusu. Ülke olarak üretim ve tüketim döngüsünde bu çerçevede yol almalıyız. Türkiye, AB ülkelerin atıklarını en fazla ithal eden ülke olamaz, olmamalı. Karbon ayak izi, döngüsel ekonomi ve yeşil mutabakat yenidünya düzeninde belirleyici unsurlar olacak. İhracat, üretim ve istihdam odaklı çalışan ambalaj sektörü olarak bu duruma şiddetle karşı çıkıyoruz. Bu durum, Türkiye’nin toplam ihracatını da olumsuz etkileyebilir” ifadelerini kullandı. 

Avrupa’ya ihracatta kilit nokta: Yeşil Mutabakat

Ambalaj üretiminde 'Sürdürülebilirlik' ve 'Çevre' faktörlerinin belirleyici olduğunun altını çizen Zeki Sarıbekir şu ifadelerde bulundu: “Ülke ekonomisine ve çevreye katkıda bulunmak için ambalajın geri dönüşümü oldukça önemli. Ambalajlar çöp değildir, aksine ekonomi yaratan malzemelerdir. Üretimimizde girdi olan geri dönüştürülmüş plastiği de ithal ediyoruz. Ülkemizin geri dönüşüm altyapısını kuvvetlendirerek söz konusu ithalatı zaman içerisinde sıfıra indirmeliyiz.  Kendi atıklarımızın dönüştürülmesi ekonomimize büyük katkı sağlar. Diğer yandan sürdürülebilir bir çevre için Avrupa Yeşil Mutabakatı (European Green Deal), Döngüsel Ekonomi ve Geri Dönüşüm vizyonunu gündemimizde tutuyoruz. Avrupa Birliği de 2050’de iklim nötr hedefi çerçevesinde Avrupa Yeşil Mutabakatı’nı kademeli olarak hayata geçirmeyi hedefliyor. ASD olarak bizler de karbonsuz ekonomiye geçiş sürecini yakından takip edecek, üzerimize düşenleri yerine getirerek elimizden gelen desteği önümüzdeki dönemde de sektörümüze sunmayı sürdüreceğiz.”

Clariant, otomotiv endüstrisinde renk trendi öngörülerini açıkladı

Clariant dünyanın ilk sanal Otomobil Renk Yapılandırıcısını tanıttı. Yenilik, Otomotiv Tasarım Tonları 2025 Trend Kitapçığı eşliğinde duyuruldu.

İki yılda bir yayınlanan Trend Kitapçığı’nın bu sene ilk kez interaktif dijital bir versiyonunun da mevcut olduğu belirtildi. Küreselleşme sayesinde 20 yıl öncesine nazaran renk tercihlerinin dünya çapında tek tip bir hal aldığını gözler önüne seren Trend Kitapçığı, kesintisiz 10 yıldır göz bebeği olan beyaz renginin 2020 yılında da ‘en çok tercih edilen renk’ unvanını koruduğunu ortaya koydu. Kitapçıktaki bir başka veriye göre ise COVID-19 etkisiyle insanlar daha çok neşe, güzellik ve kültürel paylaşım gibi temaları hatırlatan renklere yönelmeye başladı. 

Clariant Otomotiv Boya Bölümü Teknik Müdürü Bernhard Stengel-Rutkowski konu ile ilgili şunları söyledi: “’Renk kültürle buluşuyor’ temasına odaklanan 2025 Trend Kitapçığı, renklerin hayatımıza getirdiği ilhamı ve duyguyu keşfetmemize yardımcı oluyor. Çok çeşitli renk gruplarında parlak tonların ve metal efektlerin öne çıkacağını öngörüyoruz.” 

Clariant, öne çıkacak olan bu renk gruplarını ise şu şekilde sıraladı; iş yolculuğu sırasında keyif verecek tonların bulunduğu Her Gün Yenilen, gezegende barışçıl ve sürdürülebilir bir ortak var oluş için nazik renkler içeren Değer-odaklı Kültür, açık görüşlülüğü ve özgüveni ifade eden tonlar içeren Hızlı ve Meraklı, ve çığır açan, kurallara uymayı reddeden cesur renkler içeren Gökkuşağı Köprüsü.

Geleneksel formül bilgisinin sınırlarını zorlayan Clariant'ın organik pigmentleri, yeni teknolojilerin beraberinde getirdiği boya formüllerinde yaşanan güçlüklerden bazılarını çözmeye yardımcı oluyor. 

Bu güçlükler arasında metalik efektli pigmentlerle renkli organik pigmentlerle birleştirildiğinde parlak tonların ortaya çıkması ya da kızılötesi yansımalar kullanılarak koyu renkli araçların otonom araçlarıda bulunan LIDAR güvenlik teknolojisi tarafından nasıl daha iyi algılanabilir hale getirilebileceği gibi başlıklar yer alıyor.

Renkler parmaklarınızın ucunda 

Clariant Trend Kitapçığı’nın sanal versiyonu ile birlikte ilk kez yepyeni online ve interaktif Otomobil Renk Yapılandırıcısı’nı da piyasaya sürüyor. Bu sayede müşterilere otomobil boyama amaçlı 28 yeni trend renk tonundan oluşan bir koleksiyon sunuluyor. 

Konuyla ilgili açıklama yapan Stengel-Rutkowski, “Trend renkler sanal ortamda seçilerek spor otomobillerden aile boyu panelvanlara kadar farklı otomobil modellerine uygulanabiliyor. Ayrıca bunları nötr manzara, gün batımı, kent manzarası veya kızılötesi görüş gibi çok farklı ortam şartlarında da görüntülenebiliyor. Bu görüntülemeyi mümkün kılmak için Clariant olarak boyalı bir paneli taradıktan sonra buradan elde edilen verileri görselleştirme yazılımına uygun olacak bir formata çevirdik. Otomobil Renk Yapılandırıcısı ayrıca, kullanıcıların kişisel verilerini paylaşmalarına gerek olmadan, en sevdikleri renkleri kişisel bir broşürde toplamalarına olanak sağlıyor.” 

Otomobil Renk Yapılandırıcısı’nı kullanıma sunan Clariant pigment ve renk formülleri alanındaki uzmanlığını kullanıp trendlerin peşine düşerek elde ettiği tonları dijital ortama taşıdı. Clariant’ın organik Otomotiv Boyası pigmentleri serisini, özellikle de öne çıkan Hostaperm® Kahverengi HFR 01, Hostaperm Mavi BT-729-D ve Hostaperm Mavi BT-728-D tonlarının yeni altın rengi, turuncu, kırmızı ve siyah efekt pigmentleriyle nasıl sinerji oluşturduğunu dijital ortamda mümkün. 

FANUC’tan İTÜ öğrencilerine yönelik vaka çalışması etkinliği

Etkinlikte FANUC robotlu üretim hatlarına yönelik 5 farklı problem, gruplar halindeki öğrencilerin çözümüne sunuldu.

Dünya genelinde 650 bini aşkın endüstriyel robot ve 25 milyonun üzerinde toplam ürün kurulumuyla sektörün önemli otomasyon üreticilerinden olan FANUC, 2 Mayıs 2021 tarihinde İTÜ OTOKON (Kontrol ve Otomasyon) Kulübü ile bir vaka çalışması gerçekleştirdi. Etkinliğe başvuran öğrenciler arasından 30 kişinin katıldığı çalışmada FANUC Türkiye Uygulama Mühendisi Emre Bekler, FANUC teknolojileri hakkında bir sunum yaptı. Ardından FANUC robotlu üretim hatlarına yönelik 5 ayrı problem, gruplar halindeki öğrencilere sunuldu. Sonrasında önceden hazırlanan bir ROBOGUIDE simülasyon hücresi ve uygulama videoları ile var olan robotlu üretim hattını iyileştirme konusunda çalışmalar talep edildi. İyileştirmelere örnek olarak da robot modeli seçimi, yerleşimi, kapasite seçimi, cycle time, makine besleme uygulamaları gibi konular yer aldı. Sorunun çözümü için en başarılı yöntemi uygulayan öğrenci grubu 1350€ değerinde FANUC Akademi sertifikalı robot programlama eğitimine hak kazandı.

“Sahada karşılaşılan konuları öğrencilerle buluşturmayı hedefliyoruz”

İTÜ OTOKON Kulübü’nün düzenlediği etkinlikleri yakından takip ettiklerini belirten FANUC Türkiye Genel Müdürü Teoman Alper Yiğit, beyin fırtınası gerçekleştirilebilen vaka çalışmalarının öğrencilere faydalı olduğunu söyledi. Yiğit, sözlerine şöyle devam etti: “Öğrenciler problemlere cevap bulmak için çalışırken, bir yandan da sahadaki gerçek sorunlara şimdiden çözüm üretme fırsatı yakaladı. Bu etkinliğin bir diğer önemli noktası ise uyum içerisinde birden fazla probleme yönelik çözüm üretmek, hemfikir olmak ve bunu da bir sunuma dökerek ekip sözcüsü aracılığıyla profesyonellere anlatmak. Bu mini yarışma sonucunda kısa sürede en iyi çözümü getiren ekip, FANUC’un temel seviye robot programlama eğitimi ile hem kendini geliştirme imkanı bulacak hem de bu eğitimin sertifikasını özgeçmişine dahil edecek. FANUC olarak endüstriyel robot uygulamaları alanında mühendislerin sahada sık karşılaştığı ve çözüm getirmek üzere projeler ürettiği konuları öğrencilerle buluşturmaya devam etmeyi hedefliyoruz.”

Abdioğulları İSO 500’de 52 basamak yükseldi

Şirket plastik dokumadan tarımsal ve endüstriyel ambalajlamaya, teknik tarımdan teknik tekstile kadar uzanan geniş bir yelpazede birden fazla sektöre hitap ediyor.

Türkiye’nin en büyük dokunmuş ve örülmüş plastik ambalaj üreticileri arasında yer alan Abdioğulları Plastik ve Ambalaj Sanayi A.Ş, İstanbul Sanayi Odası (İSO) tarafından açıklanan “Türkiye'nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu 2020" listesinde 297’nci sırada yerini aldı.

İSO'nun, şirketlerin üretim ve satışlarını dikkate alarak açıkladığı ilk 500 sanayi kuruluşu listesinde 2016'da 448'nci, 2017'de 25 basamak yükselerek 423'ncü, 2018'de 40 basamak yükselerek 383'ncü, 2019'da 34 basamak yükselerek 349’ncu olan şirket bu kez 52 basamak birden yükseldi.

Temelleri 1963 yılında Abdi Sütcü tarafından atılan, her yıl yeni yatırımlarla bölge ve ülke ekonomisine katkı sağlayan Abdioğulları A.Ş. plastik dokumadan tarımsal ve endüstriyel ambalajlamaya, teknik tarımdan teknik tekstile kadar uzanan geniş bir yelpazede birden fazla sektöre hitap ediyor. Yarım asrı aşan tecrübe ve bilgi birikimini, geleceğe dönük adımlarla büyüyerek devam ettiren şirket günümüzde 4 kardeş tarafından yönetiliyor.

Read more...

Arburg, 2021 Teknoloji Günlerini iptal etti

Arburg, 7-12 Haziran 2021 tarihleri arasında gerçekleştirmeyi planladığı Teknoloji Günleri etkinliğini iptal etti. Resmi kurumlarla yapılan istişareler ve küresel koronavirüs salgınının hala açıkça görülen olumsuz etkilerinin dikkate alınması gerekliliği iptal kararının alınmasına neden oldu. Alman hükümeti tarafından uygulanan ve “Federal Acil Durum Freni” olarak adlandırılan önlemler, bu karar üzerinde belirleyici bir etkiye sahip oldu. 

Arburg Pazarlamadan Sorumlu Yönetici Ortağı Juliane Hehl, “Etkinliği iptal etmekten büyük üzüntü duyuyoruz, ancak hüküm süren koşullar nedeniyle bu adımı atmaya mecbur kaldık. Son ana kadar, Teknoloji Günleri etkinliğimizi nihayet fiziksel bir ticaret fuarı şeklinde gerçekleştireceğimizi umuyorduk ve bu bağlamda yoğun çalışmalar yürüttük. Etkinliğimizin kendisi başlı başına bir markadır ve tüm plastik dünyasında en büyük kurum içi etkinlik olarak dikkat çekmektedir - dolayısıyla müşterilerimize nihayet kişisel ve fiziksel bir etkinlik deneyimini sağlayabilmek adına gerçekten mümkün olan her şeyi denedik” diye açıklıyor.

Ziyaretçilerin ve çalışanların güvenliği

Bu etkinliği gerçekleştirebilmek için, geleneksel tarihi olan Mart ayından Haziran ayına alınması, süresinin dört günden altı güne uzatılması, oluşturulan Covid uyumlu davet ve ziyaretçi yönetim sistemi, hassaslıkla planlanmış bir hijyen ve virüs test konsepti - tüm bu önlemlerle birlikte, ziyaretçilerin ve çalışanların güvenliği, bu bağlamdaki karar verme sürecinde ön planda yer aldı.

Teknoloji Günleri 2022’yi şimdiden heyecanla bekliyoruz

Juliane Hehl, “Ne yazık ki bu kez böyle oldu. Şu anki durum ne kadar talihsiz olsa da, tüm dünyanın normal etkinliklere ve ticaret fuarlarına yeniden kavuşacağı inancımıza sadık kalıyoruz. Teknoloji Günleri, tüm sektörümüz için bir işaret görevi üstlenebilirdi, dolayısıyla etkinliği organize etmek ve gerçekleştirmek adına her türlü çabayı göstermiş olmamız önemliydi. Bu nedenle tüm plastik dünyasını, Mart 2022 tarihinde Lossburg’da düzenleyeceğimiz etkinliğimize içtenlikle davet ediyoruz!” diyerek sözlerine son verdi.

Hindistan’daki Nissei ASB Eğitim Enstitüsü tescillendi

Nissei ASB Machine Co., Ltd. Japonya merkez ofis Başkanı Junichi Miyasaka, Hindistan’daki üretim alt kuruluşunun (ASB International Pvt. Ltd., “ASBI”) eğitim enstitüsünün Ekonomi, Ticaret ve Sanayi Bakanlığı tarafından “Japon Tarzı Üretim Enstitüsü (JIM)” olarak tescillendiğini, sertifika töreninin 23 Nisan 2021 tarihinde gerçekleştirildiğini duyurdu.

Hint hükümeti tarafından teşvik edilen “Hindistan’da Üret” politikasına katkıda bulunmak, Hindistan’daki Japon şirketleri için vasıflı insan kaynağını güvenceye almak ve geliştirmek amacıyla; Japon Ekonomi, Ticaret ve Sanayi Bakanlığı, Japon Tarzı Üretim Enstitülerinin (Japonya – Hindistan Üretim Enstitüsü – JIM) kuruluşunu destekliyor. Dünya kalite standartları için hedeflerinin bu amaç doğrultusunda şekillendiğini belirtilen ASB bu nedenle Aralık 2019’da Hindistan’da “ASBI-JIM” olarak bir üretim tesisi kurdu. 

Endüstiyel Eğitim Enstitüsü’nden seçilen 40 üst seviye öğrencinin, ASBI-JIM’e kayıtları yapıldı. Bu enstitüde, başka birçok kazanımın yanı sıra, öğrenciler ASB tarzı üretim teknolojilerini öğrenecek ve uygulama tecrübesi kazanacaklar.

Kurumsal ilkelerinden biri “Yüksek teknoloji ve servis sunarak şirket büyümesinin devamlılığı” olan ASB; güvenli, çevre dostu şişe ve kavanoz kalıplamanın yanı sıra, uluslararası üretici ve sürdürülebilirlik yönetim anlayışının bir temsilcisi olarak, Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri (SHK) gibi sosyal konuların çözümüne katkıda bulunmaya devam etmeyi hedefliyor.