Endüstriyel robot kullanımı, üretimde verimliliğin anahtarı
Endüstriyel otomasyon, teknolojik gelişmelerin iş dünyasına yansıdığı ve verimliliği artırmak için önemli bir alan olarak 2023 yılında da büyümeye devam etti. Bu kapsamda özellikle, endüstriyel robotların kullanımı gözle görülür bir artış gösterdi. 2023 yılında dünya genelindeki endüstriyel robot kullanımlarının önceki yıllara göre büyük bir artış göstermesinde, robotların üretim süreçlerindeki maliyetleri düşürmesi, verimliliği artırması ve iş gücü verimliliğini yükseltme potansiyeli büyük rol oynadı. Endüstriyel robotların üretim süreçlerinde kesintileri azaltarak şirketlere rekabet avantajı sağladığını söyleyen Universal Robots Türkiye ve MEA Ülke Müdürü Kandan Özgür Gök, sektörün geldiği noktaya ilişkin değerlendirmede bulundu.
Endüstriyel robot kullanımının firmalara birçok avantaj sağladığını söyleyen Kandan Özgür Gök, “Öncelikle, bu robotlar sayesinde üretim süreçlerindeki verimlilik artıyor. Robotların hassas ve sürekli çalışma yetenekleri, insan gücüyle karşılaştırıldığında daha az hata yapılmasını sağlıyor ve üretim kalitesini yükseltiyor. Ayrıca, robotlar tekrarlayıcı işleri üstlenerek çalışanların yükünü hafifleterek, daha yaratıcı, analitik veya yönetimsel görevlere odaklanılmasına olanak tanıyor. Bu da iş gücünün verimliliğini artırırken aynı zamanda iş tatmini ve çalışanların becerilerini geliştirmesine olanak sağlıyor. Bununla birlikte yüksek güvenlik önlemleriyle donatılan endüstriyel robotlar, iş kazalarını azaltmaya ve üretim ortamlarını daha güvenli hale getirmeye yardımcı oluyor. Bu sayede, endüstriyel robotların kullanımındaki artış hem işletme hem de çalışanlar açısından çeşitli avantajları beraberinde getiriyor” dedi.
“Endüstriyel otomasyon 2024’te de hız kesmeyecek”
Endüstriyel otomasyonunun teknolojik gelişmelerle birlikte sürekli bir dönüşüm içinde olduğuna dikkat çeken Kandan Özgür Gök, “Yapay zekâ, robotik sistemler ve otomasyon teknolojilerindeki ilerlemeler, endüstriyel süreçleri daha verimli, esnek ve maliyet etkin hale getiriyor. Bu kapsamda 2024 yılında da endüstriyel otomasyonun daha fazla sektöre yayılması ve bu teknolojilerin daha erişilebilir hale gelmesini bekliyoruz. Robotik teknolojilerin daha geniş bir alana yayılması, iş dünyasının daha rekabetçi, verimli ve geleceğe daha iyi hazırlanmış bir şekilde ilerlemesine katkıda bulunacak” ifadelerini kullandı.
Universal Robots olarak, otomasyon süreçlerinin önemli bir parçası olan cobot üretimiyle endüstriyel süreçlerdeki değişime öncülük ettiklerinin altını çizen Kandan Özgür Gök, açıklamalarına şu şekilde devam etti. “Gün geçtikçe daha fazla şirket cobot otomasyonuna doğru ilerlerken, birçoğu da ağır yüklerle nasıl baş edileceğini düşünüyor. Yakın zamanda daha yüksek taşıma kapasiteli cobot'ların kullanıma sunulduğunu gördük. 2024'te bunlar imalat sanayisinin bir kısmını dönüştürmeye devam ederek birçok çalışanın çalışma hayatını iyileştirecek. Bu yıl Universal Robots olarak, tamamı hafif, az yer kaplayan bir sistem içinde daha ağır yük, daha yüksek hız ve üstün hareket kontrolü için üretilmiş yeni bir cobot olan UR30'u piyasaya sunduk. Cobot kompakt boyutuna rağmen yüksek bir kaldırma kapasitesi sunarak, üstün hareket kontrolü büyük yüklerin en iyi şekilde yerleştirebilmesini sağlıyor. Makine besleme uygulamalarında yüksek taşıma kapasitesi, cobot’un aynı anda birden fazla tutucu kullanabilmesine olanak tanıyor. Daha fazla malzemenin tek seferde yüklenmesine olanak tanıyan UR30, değişim sürelerini kısaltarak üretkenliği maksimum seviyeye çıkarmaya yardımcı oluyor. Sadece 63,5 kiloluk kompakt boyutu sayesinde neredeyse tüm çalışma alanlarına sığabilmesi ise, iş hücreleri arasında kolayca taşınabilir hale getiriyor.”
Tanrıkulu, PET şişeden şişeye pazarına giriyor
Genel merkezi Kocaeli’nde bulunan plastik geri dönüşüm şirketi Tanrıkulu, Starlinger recoSTAR PET 215 iV+ şişeden şişeye geri dönüşüm sistemini 2023'ün son çeyreğinde devreye aldı. Yeni PET şişeden şişeye hattı, şirketin kurduğu Starlinger markalı ikinci plastik geri dönüşüm sistemi oldu.
Tanrıkulu şirketinin Sakarya Akyazı’daki tüketici atığı PET’leri işleme tesisinde devreye alınan yeni geri dönüşüm hattı, PET şişe parçalarını saatte 2,4 ton üretim kapasitesi ile işleyebiliyor. Şirket, yeni PET şişelerde kullanılabilen rPET granüllerini Türkiye ve yurt dışındaki müşterilerine tedarik ediyor.
Üretim firesini azaltan özel bir kartuş filtresi ile donatılan recoSTAR PET 215 iV+ geri dönüşüm hattı, bu sayede üretim verimini artırarak yüksek düzeyde saflaştırılmış eriyik elde edilmesine olanak sağlıyor. DPC 4000 olarak adlandırılan geri yıkama eriyik filtre sistemi, iki adet göz taşıyan piston ve dört eriyik gözü ile sürekli olarak çalışabiliyor. Yaklaşık toplam 4000 cm²'lik filtrasyon alanı, standart filtrelere göre 2,4 kat daha büyük ve 56 μm seviyesinde eriyik filtrelenebiliyor. Diğer başka bir avantaj da, süzgeç değişimi ve geri yıkama sırasında filtrasyon prosesinde filtrasyon alanının %75'i kullanılabilir olduğundan yüksek proses dengesi görülüyor. DPC 4000 kartuş filtresi, geri yıkama sırasında eriyik kaybını ciddi seviyede azaltarak, sistem performansını da iyileştiriyor.
Tanrıkulu Şirketler Grubu Genel Müdürü İzzet Tanrıkulu konu ile ilgili olarak, “PET geri dönüşümü ile ilgili devam eden bu yatırımlarımız ile gelecek nesiller için ambalaj döngüsünü kısaltarak sosyal, kültürel ve doğal ortamımızı korumayı hedefliyoruz. Atılan her PET şişesi tekrar yeni bir PET şişesi olmalıdır. Starlinger, PET şişeden şişeye geri dönüşüm alanında öncü teknoloji tedarikçilerinden birisidir. Şirketin geri dönüşüm prosesi, gıda ve meşrubat sektöründeki uluslararası marka sahipleri ve ayrıca FDA ve EFSA gibi önemli resmî makamlar tarafından onaylanmıştır. Geri dönüşüm alanındaki derin tecrübemizi en yeni geri dönüşüm teknolojisi ile bir araya getirerek, plastik atığı ve kaynak tüketimini azaltarak plastik ambalajın çevreye verdiği etkiyi düşürmeye çalışıyoruz" açıklamalarında bulunuyor.
ABB, 2024 yılında robot teknolojisi ve yapay zekâ alanında yeni sınırlar belirliyor
ABB Robotik Bölümü Başkanı Marc Segura, daha önce robotik otomasyon tarafından çözüm sunulmayan yeni segmentlerde genişlemeye devam edeceklerini ve 2024 yılında bu hedefleri doğrultusunda robotik odaklı yapay zekâ çözümleri için üç itici güç açıkladı.
Marc Segura, "İlerleyen yıllarda yapay zekânın kritik rolüne daha fazla odaklanılacağını göreceğiz. Mobil robotlar ve kobot'lardan, yeni sektörlerde yeni robotik uygulamaların etkinleştirilmesine, insanların öğrenmesi ve gelişmesi için yeni fırsatlar oluşturulmasına kadar, yapay zekânın bu yeni sınırları endüstriyel robotiğin geleceğini yeniden tanımlıyor" dedi.
1- Yapay zekâ, robotik uygulamalarda yeni özerklik düzeylerine ulaşacak
Yapay zekâdaki ilerlemeyi hızlandırmak, endüstriyel robotikle neyin mümkün olabileceğini yeniden tanımlıyor. Yapay zekâ, robotların kavrama, seçme ve yerleştirme yeteneklerinden dinamik ortamlarda haritalama ve gezinme yeteneklerine kadar her şeyi geliştiriyor. Yapay zekâ, mobil robotlardan kobot'lara ve daha ötesine kadar robotlara benzeri görülmemiş düzeyde hız, doğruluk ve yük taşıma yeteneği kazandırıyor ve esnek fabrikalar, depolar, lojistik merkezleri ile laboratuvarlar gibi ortamlarda daha fazla görev üstlenebilmelerine olanak tanıyor.
Segura, "Yapay zekâ destekli mobil robotlar ayrık üretim, lojistik ve laboratuvarlar gibi sektörleri dönüştürebilir. Örneğin, ABB'nin yeni Görsel Eşzamanlı Yerelleştirme ve Haritalama (Visual SLAM) teknolojisiyle donatılmış robotlar, gelişmiş haritalama ve navigasyon becerilerine sahip olup, yeni otonom düzeyleri sağlarken, aynı zamanda önceki nesil güdümlü robotların ihtiyaç duyduğu altyapıyı büyük ölçüde azaltıyor. Bu, doğrusal üretim hatlarından dinamik ağlara geçişin önünü açıyor, kayda değer verimlilikler ortaya çıkarıyor. Daha sıkıcı, kirli ve tehlikeli görevleri üstlenerek, artık çalışanların daha ödüllendirici işler üstlenebilmelerini sağlıyor" dedi.
TOMRA, yapay zekâ alanındaki stratejik iş birliklerini genişletiyor
TOMRA, yapay zekâ tabanlı atık akışı izleme alanında öncü start-up şirketlerinden PolyPerception'ın yüzde 25 hissesini satın alarak yapay zekâ alanındaki konumunu daha da güçlendiriyor. TOMRA, Aralık 2022'de PolyPerception ile iş birliğine başladı ve şirkete yapılan bu yatırım, TOMRA'nın en son teknolojiyle kaynak geri kazanımı yolculuğunda başka bir adım oluyor.
TOMRA Recycling Başkanı Dr.Volker Rehrmann, konu ile ilgili olarak: "PolyPerception ile iş birliğimiz sayesinde gelişmiş malzeme ayıklama sistemlerimizi ve bulut tabanlı izleme çözümümüzü şirketin yenilikçi malzeme analiziyle birleştirebiliriz. Bu sinerji, tüm süreç ve malzeme akışını optimum şekilde geliştirmemizi sağlayarak müşterilerimize önemli bir avantaj sunuyor. Ayrıca, makinelerimizi kesintisiz olarak geliştirirken PolyPerceptions'ın verilerinden ve yapay zekâ uzmanlığından yararlanmamızı sağlayacak" diye belirtiyor.
PET geri dönüşüm ve ayıklama tesisleri için atık analizi
PolyPerception, PET geri dönüşüm ve ayıklama tesisleri için atık analizi çözümü sunuyor. Şirket, ayıklama sürecindeki önemli noktalarda verileri ölçerek, veriye dayalı kararları mümkün kılmak için tesis operatörlerinin, ayıklama akışlarının kalitesini ve kalan akıştaki iyi malzeme kaybını düzenli olarak değerlendirmesine yardımcı oluyor. Ayrıca otomatik bir uyumluluk sistemi olarak da işlev görerek, gıdaya uygun geri dönüşümü düzenleyen zorunlu yönetmeliklere ve yerel mevzuatlara uyumu sağlıyor. Yönetmelikler giderek daha sıkı hale gelirken PolyPerception, sundukları dönüşüm teknolojisine yönelik pazardaki talebin artacağını öngörüyor.
PolyPerception'ın kurucu ortağı ve CEO'su Nicolas Braem, şunları ekliyor: "Önemli bir stratejik ortak ve distribütör olarak TOMRA ile iş birliğimizi güçlendirmekten mutluluk duyuyoruz. TOMRA'nın pazardaki öncü konumu ve geniş sektör deneyimi sayesinde, teknolojimizin gelişimini hızlandırabilir ve ticari gücümüzü arttırmak için daha fazla pazar görünürlüğü elde edebiliriz. Ayrıca, ayıklama süreçlerini daha hızlı otomatikleştirme misyonumuzu ilerletmek için ek iş birliği fırsatlarını keşfetme konusunda da heyecanlıyız. Bu bir kazan-kazan iş birliği!"
TOMRA'nın merkezinde yapay zekâ ve veriler
TOMRA için yapay zekâ ve veriler, makine öğrenimi, tanıma ve altyapı kapsamındaki belirli uygulamalarla uzun zamandır şirket Ar-Ge faaliyetlerinin ve ürün portföyünün ayrılmaz bir parçası.
TOMRA, 2019 yılında atık ayıklamaya yönelik sektörün ilk derin öğrenme teknolojisini tanıttı: Bu yenilik, derin öğrenme teknolojisini şirketin geleneksel sensörleriyle birleştirerek PE silikon kartuşların polietilen (PE) akışlarından ayrıştırılması gibi sınıflandırılması zor malzemelerin ayıklanmasını sağlıyor.
Bu gelişmelerin akabinde TOMRA, yapay zekâ ve makine öğreniminin bir alt kümesi olarak kabul edilen derin öğrenmenin geliştirilmesine yatırım yapmaya devam etti. 2022'de ağaç cipsi sınıflandırması için bir uygulama geliştirildi. Rehrmann; "Yapay zekânın kendini ispatlamış sensörlerimizin gücüyle birlikte malzeme döngüselliğini büyük ölçüde artıracağına inanıyoruz. Şirketimiz bünyesinde görevli Ar-ge ekiplerimiz kesintisiz olarak çalışıyor. 2024'ün ilk yarısında bu konuda TOMRA'dan daha fazla yenilik duyacaksınız" şeklinde açıkladı.
Enjeksiyon makine siparişinizi online hale getirin
Woojin Plaimm, dünyanın ilk e-teklif sistemini Türkiye şubesi üzerinden tanıttı
Küresel plastik enjeksiyon kalıplama makinesi sağlayıcısı Woojin Plaimm, yenilikçi bir hamleyle, 1 Mart 2024'ten itibaren Türkiye şubesi aracılığıyla dünyanın ilk çevrimiçi satış sistemini tanıttı. Bu yenilikçi sistem, bir dizi kullanıcı dostu özellik sunarak müşteri rahatlığını artırmayı amaçlıyor. Kullanıcıların her yerde ve her zaman uygun makine fiyatlarına kolaylıkla ulaşmasını sağlıyor.
Sistemin Temel Özellikleri
- Hızlı Fiyat Teklifi Sistemi: Müşteriler artık ayrı oturum açmaya gerek kalmadan makine fiyat tahminleri alabiliyor. Bu özellik, kullanıcıların çeşitli makinelerin fiyatlarını hızlı ve kolay bir şekilde kavramasını sağlıyor.
- Detaylı Fiyat Teklifi Sistemi: Kullanıcı kaydı gerektiren bu sistem, kullanıcıların paket seçeneklerini keşfetmesine olanak sağlıyor. Müşterilerin gereksinimlerine uygun seçenekleri seçmesine ve buna göre ayrıntılı teklifler almasına olanak tanıyor.
- Karşılaştırmalı Fiyatlandırma: Kullanıcılar aynı makinenin çeşitli modellerinin ayrıntılı özelliklerini ve fiyatlarını karşılaştırabilecekler. Bu özellik, müşterilerin çeşitli seçenekleri değerlendirmesine ve en uygun seçimleri yapmasına olanak tanıyor.
- Gerçek Zamanlı Sorular ve Destek: Kullanıcılar, olabilecek ek soruları için gerçek zamanlı, ayrıntılı fiyat teklifleri alabilecekler. Bu, müşterilerin gerekli bilgilere hızlı erişimini kolaylaştırıyor.
Woojin Plaimm, bu çevrimiçi satış sistemini uygulayarak müşterilerine gelişmiş hizmetler sunmayı ve onlara bilinçli satın alma kararlarını kolaylaştıracak bilgiler sağlamayı amaçlıyor. Bu girişim, makine endüstrisinde çevrimiçi satış sistemleri alanında ileriye doğru atılmış önemli bir adım anlamına geliyor.
İlgilenen müşteriler, 1 Mart itibarıyla bu yeniliği şirketin web sitesinden kullanmaya başlayabilecekler.
Tek adımda filtreleme ve bileşik oluşturma
Coperion, tüketici sonrası içeriğin (PCR) ve yoğun kirli diğer polimerlerin geri dönüşümü için "filtreleme" ve "bileşik oluşturma" işlemlerini tek bir üretim adımında mümkün kılan yenilikçi filtrasyon bileşeni ZKS FilCo'yu geliştirdiğini duyurdu.
Şirket tarafından verilen bilgiye göre; PCR ve polimer, geleneksel geri dönüşüm tesislerinde ilk olarak tek vidalı ya da çift vidalı bir ekstruder kullanılarak eritilir, ardından filtrelenir ve granüle edilir. Daha sonra, filtrelenen granül ikinci bir tesiste çift helezonlu ekstrudere gönderilir, burada tekrar eritilir ve katkı maddeleri, takviye ve dolum maddeleri yardımıyla birleştirilir ve tekrar granül elde edilir. Bu üretim yönteminde eritme enerjisinin iki kez uygulanması gerekir. Geri dönüştürülen içerik, yüksek enerji tüketiminin yanı sıra yüksek termal strese maruz kalır ve bu da bozulmanın artmasına, polimer zincirinin kısalmasına ve böylece ürün kalitesinin düşmesine neden olur.
Yeni ZSK FilCo ise, geri dönüştürülen içeriğin tek bir üretim adımında eritilmesini, filtrelenmesini, bileşik oluşturulmasını ve granüle edilmesini sağlayabiliyor. Kullanılmış plastik, öğütülmüş ürün, elyaf yumakları, folyo pulları ya da aglomer formunda bir ZSK çift helezonlu ekstrudere gönderiliyor ve burada tüm bileşenleriyle (tüm polimerler, PE, PP, PA, PS, PC/ABS vb.) eritiliyor, homojenleştiriliyor ve gazı gideriliyor. Daha sonra eriyik, ZSK ekstruderinden boşaltılıyor, tüm kirleticiler bir filtre üzerinden uzaklaştırılıyor ve çift helezonlu ekstrudere geri gönderiliyor. Burada cam, ahşap ve karbon fiberler gibi takviye malzemeleri veya talk, CaCO3 ya da öğütülmüş PEX gibi dolgu maddeleri erimiş malzemeye ekleniyor ve yeniden bileşikler pelet haline getiriliyor.
Bu zamana kadar geri dönüşüm işlemi için kullanılan iki kademeli üretim tesislerine kıyasla, yeni teknoloji çok daha az alan gereksinimine ihtiyaç duyuyor. Ayrıca şirket, ekstrüzyon prosesi için enerji tüketimi ve emisyonların %50’den fazla oranda azaldığını, bunun yanı sıra yeniden bileşiklerde çok daha yüksek bir kalite elde edilmesinin mümkün olduğunu iddia ediyor. Geri dönüşüm prosesi için zaman ihtiyacı ciddi oranda düşüyor ve birleştirilen maddeler, gravimetrik Coperion K-Tron dozajlayıcılar kullanılarak nokta hassasiyetiyle birleştirilebiliyor.
Şirketlerinin bu son geliştirmesinden dolayı gururlu olduklarını dile getiren Coperion Proses Teknolojisi Geri Dönüşüm Takım Lideri Marina Matta, "ZSK FilCo, plastiklerin geri dönüşümünü optimize etmeye ve prosesin sürdürülebilirliğini daha da artırmaya yönelik kararlı çabalarımızın bir başka sonucudur. ZSK FilCo'nun son derece iyi enerji dengesi ve yüksek nihai ürün kalitesi, PCR ya da kontamine polimerlerin geri dönüşümünü birçok şirket için tekrar daha cazip hale getirecek olan önemli argümanlardır" açıklamalarında bulunuyor.
COPERION
Volvo’nun elektrikli araçlarını FANUC robotları üretecek
Sürdürülebilirliğe odaklanan dünyanın en büyük endüstriyel robot üreticileri arasında yer alan Japonya merkezli FANUC, büyüme hedefleri doğrultusunda bir yeni iş birliği daha gerçekleştirdiğini duyurdu. Farklı sektörlerden birçok markanın fabrika otomasyonunu endüstriyel robotlarıyla üretken haline getiren şirket, dünyanın en büyük otomobil üreticileri arasında yer alan Volvo Cars ile sözleşme imzaladı. Şirket, bu kapsamda Avrupa, Asya ve Amerika'daki yeni akü üretim tesisleri de dahil olmak üzere modern bir otomobil üretim tesisinde yer alan çeşitli üretim atölyeleri için endüstriyel robotlar sağlayacak.
Günümüzde endüstriyel robotların tüm dünyadaki otomobil ve otomotiv parçaları üreten fabrikaların üretim verimliliğine büyük katkı sağladığını ifade eden FANUC Türkiye Genel Müdürü Teoman Alper Yiğit, “Otomotiv sektörüne özel sunduğumuz 0.5 kg’dan 2.300 kg’a kadar kaldırma kapasitesine sahip robotlarla insan-makine iş birliğini artırıyoruz. Bu alanda faaliyet gösteren dünyanın önde gelen firmalarıyla çözüm ortaklığını sürdürürken robotlarla sürecin birçok farklı aşamasında üretime destek oluyoruz. FANUC Global’in bu anlamda dünyanın sayılı otomobil üreticilerinden biri olan Volvo ile yaptığı sözleşme de çok anlamlı. Fabrika otomasyonunda uzun vadeli bir ortak arayan Volvo ile otomotiv endüstrisinin geleceğini birlikte şekillendireceğimiz için gurur duyuyoruz. Nitekim Volvo 2030 yılında tamamen elektrikli araç satmayı planlayan, 2040 itibarıyla da bütün fabrikalarının tamamen karbon nötr olmasını amaçlayan bir şirket” dedi.
FANUC’tan Volvo fabrikasına ilk etapta 700’den fazla robot tedariki
Robotların Volvo’nun üretim hatlarına en iyi şekilde entegre edilmesini sağlamak için FANUC’un uzman mühendislerden oluşan ekibinin tüm üretim zincirini kapsayan geniş bir uygulama yelpazesi için özel donanım ve yazılım çözümleri geliştirdiğini belirten Yiğit, sözlerine şöyle devam etti: “İlk aşamada Volvo’nun ilk araçlarını 2026'da üretim hattından çıkmasını beklediği Slovakya’daki yeni bir üretim tesisine 700’den fazla robot tedarik edilecek. Bu tesis aynı zamanda Volvo’nun yalnızca elektrikli araçlar üreten ilk tesisi olacak. Aynı aşamada markanın Belçika ve Çin’deki tesislerine de tedarik sağlanacak. FANUC robotlarının az enerji tüketmesi, son derece dayanıklı olması ve sınırsız bir süre boyunca bakımdan yararlanması, bizi sürdürülebilir bir şekilde çalışmak isteyen şirketler için cazip bir ortak haline getiriyor.”
Üretimdeki başarının şifresi kalıp sıcaklığı kontrolünden geçiyor
Yüksek mukavemet ve görsellik gerektiren mühendislik plastikleri (PET, PC, PA GRUBU, ABS) üretiminde kalıp sıcaklığının hassasiyeti ve kontrolü çok önemlidir.
Uygun sıcaklıkta olmayan kalıplarda yapılan üretimlerde yüzey ve şekil bozukluğu, ürünlerde düşük mukavemet değerleri, eksik ürün, ölçü farklılıkları söz konusu olur. Uygun sıcaklıkta olmayan kalıplama yüzeyinden dolayı enjeksiyon basıncında gereksiz yükselmeler görülür.
Favori Grup’un soğutma ve ısı kontrol çözümleri, ürün kalitesini iyileştirerek daha az fire, daha düşük üretim maliyeti, daha az ürün iadesi ve daha fazla üretim yapılmasına doğrudan katkı sağlıyor. Aynı zamanda çevrim süresini kısaltarak ürün başına düşen enerji maliyetini azaltarak rekabet gücünü artırıyor.
Enjeksiyon prosesinde kritik öneme sahip kalıp şartlandırıcılar
Favori Grup’un distribütörlüğünü üstlendiği Rhong markası, plastik sektörünün ihtiyaç duyabileceği tüm yardımcı ekipmanları üreten güçlü bir tedarikçi. Şirket, aynı zamanda BOLE firmasının da ana tedarikçisi konumunda bulunuyor. Kalıplar için gerekli ısı kontrolünde sulu ve yağlı tip olarak ikiye ayrılan kalıp şartlandırıcıları fiyat-performans konusunda hayli öne çıktığı için de üreticiler tarafından sıklıkla tercih sebebi oluyor. Isıtma kapasitesine göre de 6-9-12kW ısıtma güçleri ve 30-45-75 litrelik hazne kapasiteleri bulunuyor. Sulu tip modelleri 15°C ila 120°C sıcaklık verirken, yağlı tip modelleri 25°C ila 200°C arasında kalıp ısısını sabit tutabiliyor.
Rhong kalıp şartlandırıcılarının ayırt edici özellikleri şu şekilde sıralanıyor;
•Ürünlerin yüzey kararlılığını artırır, şeffaflık dağılımı sağlar
•Polikarbonat gibi mühendislik ürünleri için olmazsa olmazdır
•Ürün üzerindeki yürüme izlerinin oluşumunu engeller
•Üretim sonrası ürünlerde boyama ve kaplama hatalarını engeller
•Pürüzsüz, stabil düzgün bir yüzey sağlar
•Mühendislik ürünleri için olmazsa olmaz ölçüsel sabitliği sağlar
•Ürün üzerindeki çöküntülerin önüne geçer
•Pervane fan gibi ürünlerin eksenel kaçıklığını engeller
•Doğru ısı doğru cihaz seçimi ile firmaların red sayısı azalmış olur, kalite kontrolün işi kolaylaşır
•Kozmetik sorunların önüne geçer
•Ürünlerin mukavemeti artar, kırılganlık yok olur
•Normal üretim sonrasında yere atıldığında bile kırılabilen Poliamid ürünlerin Rhong kalıp şartlandırıcısı kullanılarak üretilmesi sonrasında çok daha yüksek şiddette darbelere mukavim olduğu test edilmiştir.
Rhong Sulu Kalıp Şartlandırıcılar tüm plastik endüstrisine hitap ederken, Yağlı Kalıp Şartlandırıcıları özel nitelikli mühendislik polimerleri kullanan firmalar tarafından sıklıkla tercih ediliyor.
Büyük kalıplarda veya erkek tarafın ayrı, dişi tarafın ayrı sıcaklıklarda tutulması gereken üretim proseslerinde 6+6, 9+9, 12+12 gibi çiftli bölgeli kompakt modellerin seçimi, bir yandan alan ihtiyacını azaltırken, diğer yandan yüksek performansı ile üretime katkı sağlıyor.
Soğutma grubunda temsilcilikten, müşterilerin ihtiyaçlarına uygun olarak ülkemizde üretilen FG Chiller markasına…
Kurulduğu günden bu yana müşterilerine Chiller konusunda da destek sağlayan Favori Grup, 2021 yılına kadar farklı bir firmanın temsilciliğini yaparken, artık kendi bünyesinde üretim gerçekleştiriyor. Şirket kendi markasını oluşturma fikriyle OEM olarak sektörün ihtiyaçları doğrultusunda geliştirdiği “FG Chiller” markası ile soğutma grubunda da müşterilerine hizmet veriyor.
Şirket, 380.000 kcal’a kadar su soğutma üniteleriyle sektöre hizmet verirken ayrıca 540.000 kcal’a kadar da kuru hava soğutucuları da yine üreticilerin ihtiyaçlarını karşılayabiliyor.
EN ISO 9001:2008 Kalite Yönetim Sistemi güvencesi ile üretilen ürünler, dış ortamda kullanılabilecek şekilde dizayn ediliyor. Üretilen cihazların tüm boru ve kablo bağlantıları önce FG Chiller ekibi tarafından test edilip, yerine yerleştirmeye hazır halde müşterilerine sunuluyor. Cihazların üzerinde bulunan mikro işlemcili kontrol sistemi hava sıcaklıklarını dijital olarak gösterebiliyor ve bu sayede kapasite kontrolünün kolaylıkla yapılabilmesini sağlıyor. Ürün donanımında bakır borulu kanat kullanılan cihazlar, yüksek ortam sıcaklığında çalışmaya uygun performans sergiliyor. Bununla birlikte yüksek verimli hava soğutmalı kondenserler Favori Grup tarafından ülkemizde üretiliyor. Cihazlara istenildiği takdirde uzaktan izleme modülü de ekleyebildiklerini belirten şirket yetkilileri, bu sayede cihazdaki alarmları, bakım zamanlarını merkezden takip edebildiklerini ve cihaz ömrünü rakiplerine oranla daha da uzattıklarını söylüyorlar. Şirket yetkilileri önemli bileşenleri de Avrupa menşeli markalardan tedarik ettiklerini, bu sayede de üst kalitede bir cihazla sektörde yer almanın gururunu yaşadıklarını ayrıca belirtiyorlar.
Enerji tüketimi yüzde 30’dan fazla azaltıldı
Servo elektrikli EcoPower Xpress ile Heinrich Axmann'da son derece sofistike ince duvarlı ambalaj kapları üretiliyor
İnce duvar teknolojisindeki yeni bir paketleme konsepti Almanya Köln’de bulunan Heinrich Axmann GmbH & Co. KG için enjeksiyon kalıplamada enerji devrimini beraberinde getirdi. Bu proje için şirket ilk kez tamamen elektrikli bir enjeksiyon kalıplama makinesine yatırım gerçekleştirdi. Hibrit makine modelleriyle karşılaştırıldığında enerji tüketimindeki azalma yüzde 30'dan daha yüksek oldu. Enjeksiyon kalıplama ortağı WITTMANN, EcoPower Xpress makinesini Sonic yüksek hızlı robot ile donatılmış, tam entegre ve her şey dahil bir çözüm olarak sundu.
Hemen hemen herkes şunu deneyimlemiştir ki: hazır yemek kullanımında paketi açarken yemek lezzetli görünür. Et ve garnitürler çekici bir şekilde düzenlenmiştir. Ama şimdi işin zor kısmı geliyor: yiyeceği bir tabağa aktarmak. Birçok tüketici bir kaşık kullanır, hatta diğerleri içindekileri çıkarmak için kâseyi ters çevirir, bu da kesinlikle yemeğin görünüşünü ve dolayısıyla tüketicinin de iştahını bozar.
Heinrich Axmann GmbH & Co. KG'nin CEO'su Heiner Axmann bu ikilemi çözmek için parlak bir fikir ortaya koydu. Paketin alt kısmındaki yırtma-açma mekanizması yardımıyla açılabilen plastik bir kâse tasarladı. Bu sayede kap açıldıktan sonra paketin kenarı yukarı doğru katlanarak yeme-ğin tabağa düzgün bir şekilde kaydırılması ve tıpkı taze hazırlanıp ambalaj kabına dolduruldu-ğunda olduğu gibi yemeğin iştah açıcı görünmeye devam etmesi sağlandı. Heiner Axmann, "Müşterilerimiz, kendi mutfakları olmadan faaliyet gösteren hastaneler, huzurevleri veya ço-cuk bakım merkezleri gibi kurumlara hizmeti, daha kaliteli bir şekilde taşımayı düşünmüştü" diyor. "Herkes yemeklerinin tadını çıkarabilmeli. Dahası, yeni konsept mümkün olan en yüksek hijyen standartlarını sunmaktadır. Yemekleri dağıtan hemşirenin kendisi asla yemekle temas etmemelidir."
Woojin Plaimm’den yenilikçi teknolojiler
Plastik enjeksiyon makinesi alanında kendini küresel bir lider olarak tanımlayan Woojin Plaimm, dünya çapında 40'tan fazla tesisteki varlığıyla teknolojik yeniliğe öncülük ediyor. 1985 yılında kurulan şirket, küresel pazarda önemli bir role sahip olmak için sürekli olarak çözümlerini geliştirmeye devam ediyor.
Woojin Plaimm’in, dünya genelindeki iştirak ağıyla sektörün şekillenmesinde çok önemli bir rol üstlendiğini dile getiren şirket yetkilileri Kore'deki Genel Merkez’in, rekabet avantajı yaratmak ve şirketlerinin küreselleşmesine katkıda bulunmak için bir merkez olarak hizmet verdiğini belirtiyorlar. Şirketin Avusturya'daki araştırma ve geliştirme enstitüsü, küresel genişleme için ön cephe üssü olarak hareket ederek en son teknolojinin geliştirilmesine odaklanıyor. Ayrıca Amerika Birleşik Devletleri, Meksika ve Çin'deki iştirakleri ise şirketin küresel ağının merkez üsleri olarak hizmet veriyor.