Sunday, Dec 22nd

Last updateFri, 13 Dec 2024 12pm

You are here: Home News Teknoloji

FU CHUN SHIN (FCS) - PLASTİK ENJEKSİYON MAKİNELERİ

Plastik malzemelerin geri dönüşümü ve yenilenmesi için özelleştirilmiş çözümler

Andrea Burini  Gamma Meccanica S.p.A. Yönetim Kurulu Başkanı Türkiye’de Asal Teknik tarafından temsilciliği yürütülen İtalyan şirketi Gamma Meccanica, PET geri dönüşüm tesislerindeki uzmanlığını yeni DUV teknolojisi ile gösteriyor.

Gamma Meccanica S.p.A., sektördeki 45 yıllık tecrübesi ile plastiklerin yenilenmesi için tesislerin yapımında yer alan özelliştirilmiş çözümleriyle kendisini uluslararası pazardaki ana oyunculardan biri olarak konumlandırıyor.

Plastik malzemelerin yenilenmesi, ürünlerin yaşam döngüsünün yönetiminde ve çevreye saygıda önemli bir unsurdur. Çevre üzerindeki etkiyi azaltabilmek sektördeki birçok şirketin olduğu gibi, Gamma Meccanica'nın da öncelikli hedefleri arasında yer alıyor. Plastiklerin geri dönüşümü çevreye önemli faydalar sağlaması ile birlikte, yeni ve yüksek kaliteli geri dönüştürülmüş plastik ürünler yaratmayı da mümkün kılıyor. Bu durum ise mevcut ham madde talebininin azaltılmasına, üretim sürecinde daha az enerji kullanımına ve çöp sahasına giden plastik miktarınının düşürülmesine yardımcı oluyor.

PET, Zero Waste Europe ve Eunomia Research & Consulting tarafından hazırlanan rapora göre, diğer plastik türlerine göre birçok avantajı nedeniyle en çok geri dönüştürülen plastik malzemeler arasında yer alıyor. İçecek şişeleri gibi tek kullanımlık ambalajların ve tekstil üretiminde polyester elyaf  olarak yaygın bir şekilde kullanılan bir polimer olan PET, aynı zamanda en çok toplanan plastik türü. PP (Polipropilen) ve PE (düşük ve yüksek yoğunluklu polietilen) sırasıyla LDPE ve HDPE ile birlikte gıda ambalajı için idealdir. Çünkü çok inert bir polimer olduğu için, temas ettiği şeyle etkileşime girmiyor. 

FANUC’dan gıda israfına “dur” diyen yeni cobot: Bakisto

Yapay zekâsı ile gün içinde ne kadar ekmek, kruvasan ve hamur işinin talep göreceğini hesaplayan cobot, ardından unlu mamulleri hazırlayıp doğru zamanda fırından çıkarıyor.

Endüstriden gelseler de robotlar artık günümüzde çamaşırhanelerde, çiftliklerde, tarlalarda kullanılırken şimdi de fırın ve pastanelerde görev almaya başlıyor. Artan dünya nüfusuyla birlikte daha yüksek seviyelere ulaşan gıda israfına karşı güçlerini birleştiren FANUC, fırın üreticisi WIESHEU ve perakende uzmanı Wanzl ortaklığıyla otomatik iş birlikçi robot Bakisto’yu geliştirdi. Fırınların yer aldığı süpermarket ve pastane gibi yerlerde pişirme sürecine daha yüksek düzeyde güvenilirlik getiren Bakisto, verimliliği sayesinde de gıda israfını azaltıyor. 

Bakisto ile çalışanların üstündeki iş yükü hafifliyor

Kalifiye işçi sıkıntısının giderek yükselmesinin imalat sektörü dışında da robotlara olan ilgiyi artırdığını vurgulayan FANUC Türkiye Genel Müdürü Teoman Alper Yiğit, “Robotlar bugüne kadar iş adımlarını manuel olarak gerçekleştirme geleneğinin olduğu perakende veya ticaret gibi sektörlerde gözle görülür bir rahatlama sağladı. Geliştirdiğimiz Bakisto da bu anlamda fırıncılık ortamına dahil edilmesiyle birlikte daha cazip çalışma saatleri ile çalışanlara birçok açıdan fayda sağlayacak. Uygun şekilde programlandığı takdirde sabahın erken saatlerinde kendi başına pişirmeye başlayarak çalışanların daha uzun süre uyumasına olanak tanıyıp onların gün içindeki verim ve motivasyonunu da yükseltecek” dedi.

Bakisto, gıda israfını yapay zekâya sahip sistemiyle önlüyor

Geliştirilen cobotun verimlilik dışında gıdâa israfıyla mücadelede de işletmelere yardımcı olduğuna dikkat çeken Yiğit, sözlerine şöyle devam etti: “Bakisto, yapay zek kullanarak gün içinde ne kadar ekmek, kruvasan ve hamur işinin talep göreceğini hesaplıyor, ardından unlu mamulleri hazırlıyor ve doğru zamanda fırından çıkarıyor. Birbirine bağlı üç sistemden oluşan cobot, yapay zekâ sayesinde geçmiş verilere ve mevcut stoklara dayanarak, unlu mamuller için günlük miktar gereksinimlerini ve talebi karşılamak için en yoğun pişirme işleminin ne zaman yapılması gerektiğini tahmin ediyor. Bu bilgiler sisteme girildikten sonra cobot, dondurulmuş unlu mamullerle yüklü fırın tepsilerini soğutma ünitesinden alıyor ve önceden ısıtılmış fırının önünde raylar üzerinde ilerleyen taşıma arabasına itiyor. TrayMotion yükleme sistemi ise pişirme işleminin başlayabilmesi için yüklü tepsileri içeri çekiyor. Pişirme işleminden sonra sistem, fırın tepsilerini yan tarafa hareket eden taşıma arabasına geri iterek fırınlanmış ürünlerin soğumasını sağlarken sonraki üretim için de yer açıyor. Cobot daha sonra BakeOff’un önceden tanımlanmış bölmelerini bitmiş ve soğutulmuş unlu mamullerle dolduruyor. Yapay zekâ kısmı da yeni verilerin aktarılması sürecini sürekli olarak optimize ediyor.”

İnan Makine, geri dönüşüm endüstrisine 62 yıllık tecrübesiyle yenilik getirmeye devam ediyor

Şirket, 15 bin metrekare kapalı alana sahip fabrikasında 90 kişilik uzman ekibi ile 5 kıtada 67 ülkeye ihracat gerçekleştiriyor.

1962 yılında Levent sanayisinde küçük bir atölyede ilk üretimine başlayan İnan Makine, yarım asrı aşan tecrübesi ile geri dönüşüm endüstrisine yenilik getirmeye devam ediyor. Şirket, 15.000 m2 kapalı alana sahip fabrikasında, ulusal-global plastik üreticileri ve geri dönüşüm firmalarının ihtiyaç duyduğu plastik boyut küçültme makineleri ve geri dönüşüm yıkama, kurutma, ekstrüzyon sistemlerini üreten Türkiye ve dünyanın sayılı üreticileri arasında yer alıyor.

İnan Makine, müşteri memnuniyeti odaklı hizmet anlayışı ile müşterilerinin değişken ihtiyaç ve beklentilerini karşılamak adına çağdaş ve teknolojik çözümler bulması, sorunlara zamanında müdahale, satış sonrası sağladığı eğitim ve teknik servis hizmetlerinin yanı sıra vermiş olduğu garanti ve güven ile sektörde önemli bir konumda bulunuyor.

Söz konusu geri dönüşüm makineleri üretiminde 62 yılı geride bırakmanın gururuyla, sektörde iddialı bir isim haline gelen İnan Makine; uzman kadrosu, imalat gücü, makine parkuru, üretim teknolojileri ile kalite ve ilkelerinden ödün vermeden plastik sektörünün ihtiyacı olan çözümlerini müşterilerinin hizmetine sunuyor.

Üretimi Yapılan Makine ve Sistemler

•Mikronize Makineleri

•Kırma Makineleri

•Shredder Parçalayıcılar

•Yıkama Sistemleri

•Kurutma Sistemleri

•Granül Ekstrüzyon Sistemleri

•Taşıma ve Depolama Sistemleri 

Geri Dönüşüm Sistemleri

•PET/PET-E Şişe ve Deşe Kırma, Yıkama, Kurutma, Eleme ve Depolama Hattı

•HDPE/PP Kırma, Yıkama, Kurutma, Depolama ve Granül Hattı (Şişe, Kapak, Bidon, Varil, 3 Boyutlu Sert Plastikler)

•LDPE/LLDPE/PP Parçalama, Yıkama, Sıkma, Depolama ve Granül Hattı (Naylon, Streç, Film, BigBag, Çuval, 2 Boyutlu Yumuşak Plastikler)

Faaliyet Alanları

•Büyük hacimli endüstriyel atıklar

•Plastik variller, kasalar, paletler

•Plastik ekstruder fireleri, takozlar, kenarbantlar, yolluklar

•Plastik naylon ve streç filmler

•BigBag çuvallar

•Plastik boru ve profiller

•Bakır kablo ve elektronik hurdaları

•Tekstil ürünleri

•Kağıt ve karton

•Ahşap

•Alüminyum

Esnek ambalaj geri dönüşümünde hava ve su soğutmalı makineler

Esnek ambalajlar plastik üretiminde ve tüketiminde önemli bir yer tutar. Tüketici sonrası esnek ambalaj atıkları kadar, fabrika üretim firelerinin de geri dönüştürülmesi elzemdir. POLYSTAR esnek ambalaj geri dönüşümü için iki farklı makine modeli önermekte: Su soğutmalı Repro-Flex ve hava soğutmalı Repro-Air. 

Bu iki farklı geri dönüşüm makine modelinin benzer özelliği HDPE, LDPE ve LLDPE film, poşet, atlet poşet fire ve kenar kırpıkları gibi sanayi sonrası plastik filmleri işleyebilmeleridir. Bununla birlikte, Repro-Air daha çok esnek ambalaj üretim fireleri için idealken; Repro-Flex fabrika firesi ve yıkanmış kurutulmuş tüketici sonrası ambalaj atıklarını (PE, PP, PS, PA, ABS, vb. dahil olmak üzere) rahatlıkla işleyebilir. Bu yazımızda hangi modelin size daha uygun olduğuna karar vermenizi kolaylaştıracak ipuçlarına değineceğiz.

1.Hava Soğutmalı Plastik Granül Makinesi

Repro-Air; HDPE, LDPE ve LLDPE esnek ambalaj üretim firelerini işleyebilen bir hava soğutmalı plastik granül makinesidir. Örneğin plastik film ve poşet üreticilerinin defolu PE film ve poşet atıkları, kenar kırpıkları ve atlet poşet fireleri gibi fabrika üretim atıklarını geri dönüştürmeleri için uygundur.

Yapay zekâ ve cobot'lardan iş birliği

Universal Robots’un Strateji ve İnovasyon Başkan Yardımcısı Anders Billesø Beck, yapay zekânın günümüzde endüstriyel otomasyonu nasıl etkilediğini ve çeşitli görevleri otomatikleştirmeyi her zamankinden daha kolay hale getirdiğini vurguladı. Tüm dünyadaki üreticilere nasıl fayda sağlayabileceğine yönelik dört alanı işaret eden Beck, yapay zekâ ve cobot'lar arasındaki bu yeni iş birliğinin avantajlarına değindi. İşgücü sıkıntısı, çalışanların refahının iyileştirilmesi, kalite veya üretkenliğin artırılması noktasında önemli gelişmeler yaşandığını kaydederek; iş zorluklarının üstesinden gelmek için cobot otomasyonuna başvuran üreticilerin artık son derece karmaşık görevleri çözebildiğini ifade etti.  

İşbirlikçi robotlara ‘insan benzeri algı’ desteği sunuyor

Yapay zekânın insan benzeri bir algıyla ve önceden öğretme veya programlama olmadan varyasyonların ele alınması ile fark yarattığını söyleyen Anders Billesø Beck, “Bu konuda Apera AI'nin işbirlikçi robotlara ‘insan benzeri algı’ sağlayarak, var olan duruma meydan okuyan '4D Vision' teknolojisi oldukça yol gösterici. Çöp toplama konusunda; tarayıcılar ve kameraların kullanımıyla, ‘4D Vision’ ‘en çok toplanabilecek’ nesneleri belirleyebiliyor. Cobot'a bunları işlemek için en hızlı ve en güvenli yolu bildirebiliyor. Cobot'a poz tahmini ve yol planlama verileri sağlanarak robotun hedefine ulaşmak için güvenli bir yol izlemesi sağlanıyor. Bir diğer kazanım olan önceden öğretme veya programlama olmadan varyasyonların ele alınmasında ise; robotu öğretmek veya programlamak için zaman harcamak zorunda kalmayan müşteriler daha da fazla esneklik kazanıyor ve yeniden programlama için zaman harcamadan işlenen nesneleri değiştirebiliyor” şeklinde konuştu. 

Otomasyonda Al’ın en önemli avantajı: Sürekli gelişim

Yapay zekânın endüstriyel robotların konum, şekil veya hareket farklılıklarıyla başa çıkmasını sağladığını aktaran Beck, konuşmasına şöyle devam etti: “Önceden programlanmış belirli ölçümlere bağımlı olmak yerine, robot hareketlerini gerçek zamanlı olarak üretebilmektedir. Yapay zekâ, robotlara dokunma duyusu kazandırmak için de kullanılabilir. Örneğin; AICA'nın AI kontrol yazılımı, görev her seferinde değişse bile robotun dişlilerin montajı gibi hassas görevleri öğrenmesini sağlıyor. Endüstriyel otomasyonda yapay zekânın bir diğer önemli avantajı da sürekli olarak otomatik olarak gelişmesi. Bu kendi kendine öğrenme seviyesi, bir müşteri olarak, otomasyon çözümünüzün her geçen gün gelişeceği anlamına geliyor. Aynı zamanda, yapay zekâ ürünleri üreticilere öngörülemeyen düzeyde esneklik ve kolaylık sunmanın yanı sıra kalite ve güvenilirliği de artırıyor.”

CSR Plastik, TOMRA teknolojisi ile yüksek kalitede rLDPE üretiyor

Türkiye’de tüketim sonrası alçak yoğunluklu polietilen atıklardan (LDPE) ara şeffaf, bal köpüğü ve siyah renkte LDPE granül üreten şirket, yüksek kapasitede sunduğu kaliteli ürünler ile Avrupa’da sayılı tesisler arasında yer alıyor.

CSR Plastik, 2020 yılında Arifiye, Sakarya’da kurulan ilk tesisi ile geri dönüşüm sektörüne adım atmıştı. Manuel ayıklama, kırma ve yıkama granül üretim hatları bulunan bu ilk tesislerinde LDPE geri dönüşümünü deneyimleyen şirket, bu alandaki yüksek potansiyeli ve otomasyon gerekliliğini de gördü. 2022 yılında Akyazı, Sakarya’da bir tesis daha satın alan CSR Plastik, yaklaşık 40 milyon Euro’luk bir yatırım hedefleyerek makine hatlarında en son teknolojileri tercih etti. 

Yeni yatırımları ile ilgili bilgi veren CSR Plastik Pazarlama ve Tedarik Zinciri Müdürü Sabri Cem Bingöl; “Türkiye, yakın gelecekte geri dönüşüm habı olmaya aday bir ülke. Bu doğrultuda güzel yatırımlar yapılıyor. CSR Plastik de bu yatırımlardan biri. Çalıştığımız geri dönüşüm alanı, döngüsel ekonominin en zorlandığı, en eksik kaldığı noktayı tamamlıyor. Alçak yoğunluklu polietilen bir malzeme olan LDPE, dünyada en yüksek talep gören plastik türü olmasına rağmen endüstriyel atıklardan kazanımı dışında geri dönüşümü kısıtlıydı. On yıl öncesine kadar tüketim sonrası LDPE malzemeler, atık alanlarında hacimsel olarak çok yer kaplayan ve genelde kirletici malzeme olarak görülerek yakılan malzemelerdi. Günümüzde ise döngüsel ekonominin gerekliliği, bu durumu değiştirdi. Öte yandan tüketim sonrası LDPE, malzeme girdisi ve işleme süreçleri açısından yüksek kalitede geri dönüştürülmesi en zor malzemelerden biri. Sert plastik söz konusu olduğunda süreçler daha kolay ancak LDPE geri dönüşümünde iş zorlaşıyor. Müşterileriniz farklı kullanım amaçları için farklı granül ürünleri talep ediyor. İşlenmesi gereken girdi malzemeler farklılık gösterdiği gibi, çok hafif ama hacimsel olarak yer kaplayan malzemeler. Konu tüketim sonrası LDPE malzemelerin yüksek kalitede geri kazanılması olduğunda Türkiye’de geçmişi en fazla beş seneye dayandığı gibi dünyada da örnekleri az bulunuyor. Özellikle ayıklama süreçleri otomatik olan örnekleri çok daha az. Bu anlamda TOMRA ile tüm süreçleri birlikte geliştirdiğimiz ve örneklerinden farklı tasarladığımız makine parkurumuz ile sektörde önemli bir adım attığımıza inanıyoruz” diye belirtiyor.

Depart, yeni bir anlaşmaya daha imza attı

Şirket, ISG Pack ile imzaladığı temsilcilik anlaşmasıyla ürün yelpazesine yeni paketleme makineleri ekledi

Değirmen yedek parça satışı, inovatif çözümler ve satış-sonrası hizmetleri, makarna yedek parçaları, teleskopik konveyör sistemleri, ayrıştırma-pirinç makineleri ve birçok paketleme çözümleri alanlarında tanınan Alapala Holding’in grup şirketi Depart; paketleme endüstrisi alanında bir anlaşmaya daha imza attığını duyurdu.

ISG Pack ile yaptığı anlaşma ile birlikte Depart, artık streçleme, shrinkleme ve vakum makineleri alanlarında da faaliyet gösterecek. Dikey-yatay birincil paketleme ve hat sonu paketleme sistemleri alanlarında birçok ülkede aktif olan şirket, paketleme pazarının tüm ihtiyaçlarını karşılayan çözüm merkezi konumuna ulaşmak için çalışmalarına hız kesmeden devam ediyor.

Modern paketleme teknolojilerini yakından takip eden şirket, değirmencilik alanında olduğu gibi tüm müşterilerinin kusursuz üretim yapmasını hedefliyor. Satış ekibi, Depart güvencesiyle müşterilerine A’dan Z’ye güvenilir, kişiselleştirilebilir çözümler sunuyor.

İmzalanan temsilcilik anlaşmasının ardından Depart, ISG Pack’in dünyanın birçok ülkesindeki satış ve pazarlamasını yönetecek. Şirket, dünya çapındaki dağıtım ağı, satış sonrası hizmetleri ve yüksek müşteri memnuniyeti ile ambalaj alanında hızla ilerleyerek “Depart Ambalaj Çözümleri” adı altında ambalaj kullanan tüm sektörlerin ihtiyaçlarını karşılamaya devam etmeyi hedefliyor.

Zirai film geri dönüşümüne iki kademeli POLYSTAR çözümü

Tarım endüstrisi dünya çapında gelişmeye devam ettikçe, tarımda kullanılan zirai film çeşidinde ve miktarında da önemli bir artış gözlenmekte. Bu filmler zirai ürünleri soğuktan ve böceklerden korurken; toprağı nemli tutma ve su tasarrufu gibi konularda da oldukça etkilidir.

Öte yandan geri dönüştürülmesi zor olan bu sera filmi, malç filmi ve silaj filmi gibi zirai film atıkları giderek çevresel bir sorun haline gelmekte. Çözüm, bu film atıklarını doğru ekipman yatırımı ile yeniden kullanılabilirliği yüksek plastik granüllere dönüştürerek bunları döngüsel ekonomiye dahil etmekten geçiyor.

Malzeme özelliklerinden dolayı, geri dönüştürülmeleri plastik gıda ambalajları kadar basit olmayan bu zirai filmlerde en yaygın kullanılan malzeme bileşenleri şöyle sıralanabilir:

•Yüksek yoğunluklu polietilen (HDPE)

•Düşük yoğunluklu polietilen (LDPE)

•Polipropilen (PP)

•Böcek ilacı

•Biopolimerler ve diğer katkı malzemeleri

FANUC, tüm ürün gruplarıyla EMO Hannover 2023’e katılacak

FANUC’un yeni fuar durağı 18-23 Eylül 2023 tarihleri arasında sanayi ve üretim teknolojileri arasındaki en önemli bağlantılardan biri olmaya devam eden EMO Hannover 2023 olacak. “Yenilikçi Üretim” başlığı altında ziyaretçilerine teknoloji, strateji ve organizasyondaki en son trendleri sunacak fuara fabrika üretim sürecine değer katan CNC odaklı geniş ürün gamıyla katılım gösterecek olan şirket, mevcut pazar hakimiyetini daha da ileri taşıyacak yeni iş birlikleri de geliştirmeyi amaçlıyor.

EMO Hannover’in kalabalık misafiri FANUC

EMO Hannover’in önde gelen üretim teknolojilerini bir araya getiren en büyük fuarlardan biri olduğunu ifade eden FANUC Türkiye Genel Müdürü Teoman Alper Yiğit, “Üretim ve buna bağlı teknolojilerin her anlamda büyük gelişme kaydettiği günümüzde her yeni gelişmeye kolayca ulaşabilsek de fuarların varlığı önemini koruyor. EMO Hannover de ’İş Dünyasının Geleceği’, ‘Bağlanabilirliğin Geleceği’ ve ‘Üretimde Sürdürülebilirliğin Geleceği’ odak temaları etrafında üretim ekosistemini bir araya getirmesi bakımından büyük değere sahip. FANUC global de bunun öneminin farkında olacak bir şekilde fuarda geniş bir ürün gamıyla yer alacak. Bunlar arasında makine tasarımı ve programlamasında yeni olanaklar sağlayan son jenerasyon CNC serisi, FANUC Enerji Tasarrufu ve Karbon Nötrlüğü, IoT ve yeni IoT veri sağlayıcısı kullanan çözümler, Dijital İkiz, CRX modelleri (CRX-5iA, CRX-10iA, CRX-10iA/L, CRX-20iA/L, CRX-25İa) ile birlikte birçok farklı robot modeli kullanılarak farklı sektörlere özel hazırlanan robotlu projeler sergileniyor olacak. Tüm bunların yanında standımızda ROBODRILL, ROBOCUT, ROBOSHOT dahil olmak üzere ROBOMACHINE grubumuzdaki yüksek performanslı makinelerde bulunuyor” dedi.

Şirket, fuarda Salon 9 - Stant A50 numaralı alanda ziyaretçilerini ağırlayacak

Çok yönlü ve gelişmiş UV baskı çözümleri

swissQprint yeni Kudu modeli ve cam baskı seçeneği ile iki EDP Ödülü’ne birden layık görüldü

Türk baskı ve reklamcılık endüstrisinde Pigment Reklam tarafından temsil edilen UV baskı teknolojileri uzmanı swissQprint, geliştirdiği çözümlerle hem küresel pazarda büyük beğeni kazanıyor hem de endüstrinin saygın ödüllerini elde ediyor. Baskı ve reklamcılık endüstrisinin buluşma noktası FESPA Global Print Expo 2023 fuarı sırasında dağıtılan prestijli EDP Ödülleri’nin ikisi bu yıl da swissQprint ürünlerine verildi. 

Avrupa Dijital Basın Birliği (EDP- European Digital Press Association) tarafından verilen prestijli ödüllerde birçok önemli teknik kriter göz önünde tutuluyor. Her yıl yenilikleriyle bu ödüllere ulaşan swissQprint, birçok yeni özellik barındıran Kudu flatbed baskı makinesi ve cam baskı opsiyonu ile iki adet EDP Ödülü’ne layık görüldü.

Kudu çok yönlülüğü ve gücü ile öne çıkıyor

Şirketin en yeni flatbed UV baskı makinesi Kudu, EDP Ödülleri’nde “250m2/saat hızından büyük flatbed/hibrit baskı makinesi” kategorisinde birinci oldu. Jürinin kararında; “Baskı makinesi, yeni uygulamalar ve baskı malzemeleri tarafından yönlendirilen çok yönlülüğün kritik olduğu, çok olgun bir pazara hitap ediyor” ifadeleri yer aldı. 

Serbestçe yapılandırılabilen 10 renk kanalına sahip olan model şirkete göre, kendi kategorisinde pazarın en gelişmiş geniş format baskı makinesi olarak kabul ediliyor. Makinede ayrıca beyaz için otomatik bir besleme ve bakım sistemi de bulunuyor. Kudu, 30 adet yüksek çözünürlüklü baskı kafası ile, baskı servisi sağlayıcılarına farklı uygulamalar için renk paletlerini özgürce oluşturma fırsatı sunuyor. Buna ek olarak saatte 304 m2’ye kadar baskı hızları ile üstün bir performansa imza atıyor.

3.2x2 m baskı genişliği ile 1350 dpi maksimum çözünürlük sunan makine, rulodan ruloya ve çift rulo opsiyonları ile uygulama alanını genişletiyor. Droptix özelliği ile 3D efektli baskılar üretebilen makine, LED kürleme teknolojisiyle ısıya hassas malzemelere baskıyı mümkün kılıyor. 

Cam Opsiyonu EDP Ödülü ile değerini kanıtladı

Çok yönlü ve gelişmiş UV baskı çözümleri geliştiren swissQprint, baskı profesyonellerinin farklı uygulamalara dönük talepleri için farklı opsiyonlar ile baskı makinelerini güçlendirmeyi sürdürüyor. Son yıllarda cam baskı katma değeri yüksek işler için tercih edilmeye başlandı. Bu konuda başarısını pazarda da gösteren cam seçeneği, EDP Ödüllerinde “Endüstriyel Çözümler” kategorisinde Cam/Seramik Üretimi başlığında ödüle değer görüldü.

Baskı servisi sağlayıcılarının uygulama alanını genişleten cam seçeneği şirketin Nyala, Impala ve Oryx flatbed baskı makinelerinde bulunuyor. EDP jürisi ödüle değer gördüğü çözüm için şu değerlendirmede bulundu; “Önceden kesilmiş cam paneller için swissQprint’in tam sayfa baskı seçeneği, yeni iş fırsatlarının kapılarını aralıyor. Bu çözüm, mevcut yatırımları korurken yeni uygulamalara olanak sağlıyor.” Birden fazla üretim için doğru kayıt ve kullanıcıyı baskı yatağını temizlemekten kurtaran koruyucu kağıt, bu özelliği gerçek bir kullanıcı dostu çözüme dönüştürüyor.

Cam opsiyonunda her biri basılacak formatlara göre ayarlanmış, kademesiz olarak kullanılabilen beş yatay durdurucuya sahip döner bir hizalama kenarı bulunuyor. Hava geçiren koruyucu kağıt, boyayı tutarken vakumun işini yapmasını mümkün kılıyor. Vakum tablasını temizlemek yerine, her işten sonra kağıdın ilerletilmesi yeterli oluyor. Dolayısıyla her baskı sonrasında makine temiz ve bir sonraki iş için hazır durumda bulunuyor. Mekanik olarak hizalama mekanizması ve koruyucu kağıt özelliklerinin yanı sıra, şirket cam baskı için optimize edilmiş bir boya seti de sunuyor. Böylece baskı profesyonelleri eksiksiz bir cam baskı sistemine sahip oluyor.

Tandem fonksiyonu ile iş verimliliğini ikiye katlayan makinelere, cam seçeneği sonradan da takılabiliyor. Uzun süre kesintisiz çalışma ve yeni uygulamalar için esneklik, teknolojilerin temel özellikleri arasında öne çıkıyor.

Kaynak: Pigment Reklam

Yaygın plastik geri dönüşüm operasyon sorunlarına 7 çözüm

Her plastik türünün farklı özelliklere sahip olması, geri dönüşüm operasyonlarını zaman zaman zorlayıcı hale getirebilir. Çoğu durumda, operasyondaki değişikliklere uyum sağlayabilen kullanıcı dostu makinelere sahipseniz birçok yaygın sorunu minimum çabayla çözebilirsiniz. Burada 7 yaygın plastik geri dönüşüm operasyon sorununu ve olası çözümlerini sizin için listeledik.

1.Malzeme besleme kararsızlığı

Atık malzemelerin plastik geri dönüşüm makinelerine beslenmesi, makine duruş süresini azaltmak ve maksimum verimlilik elde etmek için kararlı olmalıdır. Aşırı besleme veya yetersiz besleme genellikle düşük üretim verimliliğine neden olur. 

Çözüm:

Plastik granül makinesi ile senkronize çalışan bantlı konveyör, vidalı konveyör veya tutucu merdaneli besleyicilere sahip otomatik malzeme besleme sistemleri, kararlı malzeme besleme avantajı sağlar. Bu POLYSTAR malzeme besleme sistemleri, granül makinesinin yüküne bağlı olarak duraklar veya çalışır, bu da maksimum besleme verimliliği sağlar.

2.Kirli plastik malzeme

Gıda atıkları, kir, yağ ve diğer kirleticilerinin yanı sıra, farklı plastik türlerinin karıştırılması, geri dönüşüm granülleri kirletebilir, bunların kalitesinde ve yeniden kullanılabilirliğinde bir düşüşe neden olabilir. Kontaminasyon aynı zamanda geri dönüşüm verimini azaltır, maliyetleri yükseltir ve daha fazla malzeme firesine sebep olur.

Çözüm:

En etkili çözüm, atık plastiklerin geri dönüşüm makinelerine beslenmeden önce temizlenmesini ve türlerine göre ayrıştırılmasını sağlamaktır. Kirli tüketici sonrası plastik atıklar, geri dönüşüm işleminden önce yıkanmalı ve kurutulmalıdır.

 

Cobot’lar, farklı alanlarda yüzlerce şekilde kullanılabiliyor

Küçük şirketler için uygun maliyetli, güvenli ve esnek otomasyonu hiç olmadığı kadar kolay hale getiriyor. Klasik üretim yöntemlerini değiştiren cobot’lar, dünyanın her köşesinde farklı alanlarda yüzlerce şekilde kullanılabiliyor. Üretim ve lojistik dünyasında KOBİ’ler için çok fazla değer yaratarak rekabet gücü, esneklik, kalite, sürdürülebilir üretim ve maliyet kontrolü imkânı sunuyor.

Sanayileşmede öncü ülkelerde yer alan uluslararası holdingler ve büyük şirketler, sahip oldukları avantajlarla küresel pazarda rekabet etmekte zorlanmıyor ve faaliyetlerinde bir adım önde bulunuyorlar. Buna karşın, küçük yerel şirketler ile benzer zorluklarla karşılaşan işletmeler, cobot’ları kullanarak dezavantajlarını avantaja çeviriyor. Üstelik yerel pazarlara yakınlıkları günün trendlerine kolayca uyum sağlamalarına da olanak tanıyor.

“Rekabette engelleri aşmak imkânsız değil”

Küçük şirketler için büyük oyuncularla rekabet etme noktasında engelleri aşmanın imkânsız olmadığını ifade eden Universal Robots Türkiye ve MEA Ülke Müdürü Kandan Özgür Gök, “İçinde bulundukları sektörü, pazarı ve teknolojiyi çok yakından takip ederek, değişikliklere hızlı tepki vererek, çok çalışarak, daha akıllı yöntemler kullanarak ve teknolojiye yatırım yaparak pazarın büyük oyuncularıyla rekabet etme noktasında engelleri aşmanın imkânsız olmadığını görüyoruz” dedi. Küçük şirketlerin pazarda rekabet edebilmelerini sağlayan teknolojilerin başında cobot’ların geldiğini belirten Gök “Yüksek maliyetli geleneksel endüstriyel robotlar, pazardaki KOBİ’ler için erişilmesi güç iken uygun maliyet, esnek üretim imkânı, dar alanda çalışabilme gibi sayısız avantaj sağlayan kolaboratif robotlar, kompakt yapısı ve bakım-kurulum-programlama-güvenlik bariyeri gibi ek maliyetler olmaksızın iş süreçlerine kolayca entegre edilebiliyor. Universal Robots olarak iddia ettiğimiz ve önemle üzerinde durduğumuz konulardan biri, cobot’ların hangi büyüklükte olursa olsun ve lokasyonu ne olursa olsun bir şirketi, benzer işi yapan büyük ve uluslararası şirketlerle rekabet edebilir duruma getirebilmesidir” diye konuştu. 

“Paletleme sistemi otomasyonun en hızlı yolu”

Üretim ve lojistik dünyasında otomatik paletleme sistemlerinin, KOBİ'ler için çok fazla değer yarattığını kaydeden Gök, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Paletleme, saatlerce yapıldığından iş yerinde yaralanma olasılığını artıran, fiziksel olarak zorlu ve tekrarlayan bir iştir. Ağır yüklerin taşınması için kolaboratif (cobot) robotun kullanılması, iyi uygulanmış bir KOBİ otomasyon çözümünün işletmeler için nasıl olumlu etkileri olabileceğinin bir örneğidir. Küçük ve orta ölçekli işletmeleri (KOBİ) destekleme konusundaki deneyimimize göre iş süreçlerini robotik otomasyona geçirenler hızlı kazançlar sağlıyor. Robot tabanlı paletleme sistemleri, küçük işletme otomasyonunu sağlamanın ve hızlı bir şekilde yararlanmaya başlamanın nispeten basit bir yolu olarak kabul ediliyor”

Kaynak: Universal Robots

40 bar basınca tek seferde ulaşabiliyor

İlk pistonlu kompresörü 1904 yılında tanıttığı günden beri teknolojisini sürekli olarak geliştirerek sektöre öncülük eden Atlas Copco Kompresör Tekniği, 40 bar'a kadar basınç sağlayabilen yeni bir orta basınç modeli olan LB Serisi'ni tanıttı. Şirket, ileri teknolojiler ve yeni kompresör blok tasarımıyla, pistonlu kompresör serisini genişleterek; müşterilerine daha fazla esneklik, geliştirilmiş performans, güvenilirlik ve verimlilik sunmayı amaçlıyor.

Özel performans ve kanıtlanmış dayanıklılık sunan üst düzey hava ve azot basınçlandırma çözümü olan booster kompresörleri, işletmeler ve operatörlere optimize edilmiş bir kurulumla büyük ölçüde artırılmış verimlilik sağlıyor. Kayış kasnak aktarma sistemi ile tahrik edilen yeni seri; PET şişeleme, muhtelif testler (özellikle borularda kaçak testleri) ve lazer kesim gibi çeşitli amaçlar için kullanılan azot uygulamaları da dahil olmak üzere geniş bir uygulama yelpazesinde güvenilirlik ve esneklik sunuyor. Ayrıca, geniş güç aralığı ve basınç seviyeleri sayesinde, 500 m³/saat'e kadar yüksek akış hızları elde edilebiliyor. Bu özellikler, nispeten yüksek basınç gerektiren her uygulama için uygun bir çözüm sunuyor.

LB Serisi ile Atlas Copco’nun kompresör portföyü genişledi

40 bar maksimum çalışma basıncına sahip LB40 serisi ve 300 bar maksimum çalışma basıncına sahip LB300 serisi ile müşterilerine çözüm sunan Atlas Copco, LB40 Serisi’nin tasarımı geliştirilmiş yeni serisi ile müşterilerine ihtiyaçlarına uygun bir şekilde daha geniş bir ürün gamı sunma taahhüdünü yeniden teyit ediyor. Önceki 2 ve 3 kademeli 40 bar ve 300 bar versiyonlarının aksine, yeni tasarlanmış modeller tek kademeli yağlanmış hava/azot booster'i olarak karşımıza çıkıyor ve maksimum 40 bar (580 psi) basınca sahip. Yeni ürün hakkında görüşlerini paylaşan Atlas Copco Endüstriyel Hava Bölümü Global Ürün Müdürü Anne Wouters; “Müşterilerimize değer katmanın en iyi yolu, yüksek kaliteli üretim ve düşük maliyetler için onların bireysel gereksinimlerine uygun ekipman sağlamak. Yeni booster serisi, çeşitli uygulama alanları ve çevreler için geniş bir yüksek basınç seçeneği sunarak müşterilerin ihtiyaçlarını karşılamak üzere tasarlandı” açıklamasında bulundu.

 

Yarının verimliliğini bugünden yakalamak isteyenlerin tercihi Endüstriyel IoT çözümleri

Teoman Alper Yiğit  FANUC Türkiye Genel Müdürüİnternet ağ altyapısı yıllardır toplumu ve ekonomiyi donatmaya, bilgi ve medya paylaşımı hızını artırmaya devam ederken bu gelişim sürecinin yeni adımını “Nesnelerin İnterneti” olarak tabir edilen IoT oluşturuyor. 21. yüzyılın en önemli teknolojileri arasında yerini alan bu terimin insanlar, süreçler ve nesneler arasında sorunsuz iletişimi mümkün kılması ise endüstride büyük bir değişimi beraberinde getiriyor. Fabrikadaki üretim verimliliğini ciddi ölçüde artıran Endüstriyel IoT çözümlerinin geleceğin dünyasına atılan adımın önemli bir aşaması olduğunu ifade eden FANUC Türkiye Genel Müdürü Teoman Alper Yiğit, IoT yardımıyla üstesinden gelinecek zorlukları açıkladı.

Bir şirket bugün verimliliğini yüzde 10, yüzde 20 ve hatta yüzde 100 artırmanın yollarını ararken çözüme inovasyonu hızlandıran IoT teknolojisi sayesinde ulaşıyor. Özellikle günümüz üretiminde Endüstriyel IoT ürünleri yalnızca fabrikalardaki şeffaflığı artırmakla kalmıyor, aynı zamanda iyileştirme potansiyelini ortaya çıkarıyor ve üretimdeki temel zorluklara yönelik çözümler sunuyor. Her büyüklükteki şirket, Endüstriyel IoT çözümlerini uygulayarak rekabet gücünü artırıyor, önemli maliyet tasarrufları elde ediyor ve verimlilik artışı, kalite kontrolü, kestirimci bakım ve enerji yönetimi için çözümler buluyor.  

 

Hat sonu paketleme sistemlerinde yatırımın geri dönüşü

Otomatik ikincil paketleme kullanmayan firmalar; birincil paketleme çıkışında zamana karşı yarışan, ekstra efor sarf eden ve sağlık riski oluşan çok sayıda insan gücüne ihtiyaç duyarlar.   

Üretim hızının yüksek olması durumunda, üretim hattında oluşabilecek sorunlara karşı, ürün bekletme istasyonlarına ihtiyaç vardır. Ancak sistem tamamen manuel kalır. İkincil paketleme makineleri kullanımıyla otomasyon artarak insan gücüne olan ihtiyaç daha az yorucu hale gelir. Operatörler yine süreçte yer alırlar ancak makine kontrolü, ayarlar ve bakım gibi önemli süreçlerde yer alır, görevlerini arka planda yerine getirirler.

Hat sonu paketleme makinesi alımı yapan firmaların avantajları arasında; insan gücünün azaltılması, artan işçi refahı ve artan üretkenlik sayılabilir.

Hat sonu paketleme sistemlerinde yatırımın geri dönüşü birçok faktöre bağlı olarak değişkenlik gösterir. Hat sonu paketleme sistemine yapılan yatırımın geri dönüş süresini etkileyen faktörleri; makine maliyeti, işçilik maliyeti, günlük vardiya sayısı, haftalık çalışma günü sayısı, yıllık çalışma haftası sayısı, üretkenliğin ne kadar iyileştirilebildiği, ekonominin mevcut durumu olarak sıralayabiliriz. 

Wittmann, Interplas'ta yerini alıyor

Elmet kalıbı ve dozaj pompası ile SmartPower 120/350 LIMWITTMANN BATTENFELD, 26-28 Eylül 2023 tarihleri arasında Birmingham'da düzenlenecek olan Interplas fuarında, en son ultra modern enjeksiyon kalıplama teknolojisini, otomasyon ve yardımcı ekipmanlarını uygulamalarla ziyaretçilere sunmaya hazırlanıyor. İngiltere'nin önde gelen plastik fuarı olan Interplas, WITTMANN Group'un yerel iştirakiyle birlikte en son teknolojilerini İngiltere pazarına tanıtması için önemli bir platform olarak öne çıkıyor. Şirket tüm çözümleri ile birlikte ayrıca, LSR ( ikit silikon kauçuk) işleme ve alternatif biyo-bazlı malzemelerin işlenmesi alanındaki uzmanlığını da sergileyecek.

Fuardaki makine sunumunun ana odak noktasını özel malzemelerin işlenmesi oluşturacak. SmartPower 120/350 LIM'de (likit enjeksiyon kalıplama), SMARTlens olarak bilinen motorlu taşıt farları için bir optik lens, Adaptif Sürüş Farı (ADB) için enjekte edilebilir 2 komponentli bir silikon olan DOW Corning MS5002'den yapılmış, Avusturyalı Elmet şirketi tarafından sağlanan tek kaviteli bir kalıpla üretilecek. Sadece 10,38 gram ağırlığında olan lens, son derece şeffaf optik uygulamalar için özel olarak geliştirildi. Kalıp, sorunsuz üretim ve maksimum performans için havalandırma ve taşma mekanizmaları ile birlikte geliyor. Ayrıca, SIGMASOFT kalıp akış teknolojisi, tasarım ve numune alma aşamasını kısaltmak için ön simülasyon sağlayan kalıp analizi için kullanılıyor. Hazırlık aşamasında, kalıbın tasarlanmasında simülasyon yazılımı kullanılıyor. Yine Elmet'ten gelen dozaj pompası, en son model olan bir SMARTmix TOP 7000 pro olacak. Yalnızca 1.150 x 790 mm'lik kaplama alanıyla, şu anda piyasada bulunan 200 litrelik variller için uygun tüm dozajlama sistemleri arasında en düşük alan gereksinimine sahip. Bu aynı zamanda sistemin içinde bulunan LSR miktarını da azaltarak proses güvenilirliğini artırıyor ve durulama hacmini azaltıyor.

Tekstil baskısında analogdan dijitale dönüşüm hızlanıyor

Endüstriyel inkjet baskı makineleri, kesim plotterları ve 3D baskı makinelerinin markası Mimaki, süblimasyon transfer baskı makinesi Tiger600-1800TS’yi ITMA 2023 fuarında tanıtmaya hazırlanıyor. Bu yeni yüksek hızlı, kompakt ve güçlü, rulodan ruloya inkjet baskı makinesi, tekstil baskı endüstrisinde analogdan dijitale dönüşümü hızlandırmak için tasarlandı.

Tiger600-1800TS, yenilenen yüksek hızlı baskı kafası ve Mimaki’nin tescilli görüntü kalitesi geliştirme teknolojileri sayesinde saatte 550 m2 maksimum baskı hızına (önceki modelden %143 daha hızlı) çıkabiliyor. Kağıt takma ve sarma sistemlerinin her ikisinin de makinenin arkasında yer aldığı yeni tasarım sayesinde, baskı makinesinin boyutu da önceki sisteme kıyasla yarı yarıya küçültüldü. Alandan tasarruf sağlayan bu daha küçük ayak izi, kullanıcıların değişken taleplerini karşılamak için kolayca birden fazla ünite kurmasını sağlarken, genel üretim kapasitesini de artırıyor. 

Mimaki Eurasia Genel Müdürü Arjen Evertse; “Tüm bu yenilikçi gelişmeler, Tiger600-1800TS’yi analog tekstil işlemleriyle rekabet etmek ve dijital baskı üretimine geçişi desteklemek için ideal bir konuma getiriyor” dedi. Evertse; “Dijital baskının faydaları uzun, karmaşık ve sürdürülemez analog üretim yöntemlerine kıyasla çok çeşitlidir. Baskı üreticilerinin değişen talep miktarı ve çeşitliliğine yanıt vermesini mümkün kılan dijital baskı, en hızlı ve uygun maliyetli çözüm olarak öne çıkıyor. Daha fazla tasarım esnekliği sağlayan dijital baskı, yerel üretim, minimum stok ve dolasıyla ürün israfının önlenmesi gibi avantajlarının yanı sıra, analog işlemden kaynaklanan atık suyun tamamen ortadan kaldırılması sayesinde çevresel etkiyi de azaltıyor” dedi.

Yeni sürdürülebilir ayakkabı üretim konsepti

HP, dünyanın önde gelen spor şirketlerinden Decathlon ve Lonati Group ile güçlerini birleştirerek, Milano'daki ITMA fuarında oyunun kurallarını değiştiren bir üretim konsepti tanıttı. Her üç marka birlikte, ayakkabı üretiminde sektörü yeniden şekillendirecek yenilikçi ve sürdürülebilir bir yaklaşım sunuyorlar. HP'nin Multi Jet Fusion teknolojisi ve Lonati'nin pabuç örme makineleri gibi gelişmiş teknolojilerin gücünden yararlanan bu işbirliği, sürdürülebilir ayakkabı üretiminin geleceğinin önünü açıyor.

Geleneksel olarak ayakkabı üretimi çok sayıda parça, yapışkan malzeme ve önemli bir iş gücü gerektiriyor. Ancak bu üç marka son yeniliklerinde, 3D baskının gücünden yararlanarak ayakkabı üretiminin geleceğini temsil eden bir spor ayakkabısı geliştirdiler.

Bu yeni ayakkabı, Lonati'nin çorabını HP'nin son teknoloji 3D yazıcısı kullanılarak üretilen yenilikçi bir orta taban ve dış taban ile birleştiriyor. Lonati'nin XT-MACHINE ve Double Cylinder E1530XS örgü makineleri, tek veya çift katmanlı kumaşla ayakkabının sayasının (ayakkabının tabanı hariç görünen yüzü) üretimine olanak tanıyarak konfor, hafiflik, performans ve kalite sunan entegre bir saya elde edilmesini sağlıyor.

HP'nin Jet Fusion 5200 yazıcısı, 3D baskı teknolojisinin en ileri yeteneklerini sergileyerek ayakkabının hem orta tabanını hem de dış tabanını üretiyor. Optimum performans sağlamak için bu bileşenler, şok emilimi ve esnekliği ile bilinen çok yönlü bir termoplastik poliüretan tozu olan BASF Ultrasint TPU01 malzemesi kullanılarak üretiliyor. Decathlon ve HP, bu gelişmiş malzeme ve teknolojileri entegre ederek spor ayakkabı endüstrisinde yenilikçi tasarımların önünü açıyor.

Giyilebilir teknoloji şirketinden yeni Endüstri 5.0 çözümleri

Türkiye'nin giyilebilir teknolojiler alanında faaliyet gösteren Endüstriyel Nesnelerin Interneti şirketi Thread in Motion (TIM), işletmelere yönelik sunduğu yenilikçi çözümleri ile dikkat çekiyor. 2016 yılında iletken ipliklerle başlayan bir girişim olarak yola çıkan ve yenilikçi giyilebilir teknoloji ürünleri ve tamamlayıcı akıllı yazılım çözümleriyle bugün 35 ülkede 30’un üzerinde global müşteriye ulaşan Thread in Motion’ın kurucu ortağı ve CEO'su Kadir Demircioğlu, "Mümkün olanın ötesine geçmeye hazır mısınız?" mottosuyla hızla büyüyen müşteri tabanına ve endüstriyel ortaklara yaptığı katkıları anlattı.

Kadir Demircioğlu ve Rahim Öner tarafından, ilk olarak, akıllı bir kumaş ve bu kumaşın kullanıldığı akıllı bir ceketin üretimiyle bir start-up olarak başlayan Thread In Motion, endüstri alanlarında, çalışanların giydiği kıyafetlere farklı teknolojiler entegre ederek onların sağlığı ve güvenliği için bir ürün geliştirmek ve fabrikalarda daha verimli ve izlenebilir bir ortam kurmak üzere hedef belirledi. Mercedes-Benz tarafından start-up’lara yönelik düzenlenen yarışmada giyilebilir teknoloji alanındaki proje ile birinciliği kazanan Thread in Motion kurucuları, iletken iplik teknolojisini temel alarak ürettikleri ve işletmelerde hata yapmayı önlemeyi ve verimliliği artırmayı hedefledikleri akıllı eldiveni geliştirerek kısa sürede önemli yatırımlar almayı başardılar. 

Endüstrinin sürdürülebilirliği için “ömür boyu kullanım” fırsatı

Tüm ürün gamını uzun ömürlü ve bakımı kolay şekilde tasarlayan FANUC, yalnızca Avrupa’daki deposunda yer alan 600 bin yedek parçayla servis teknisyenlerinin ihtiyaç duyduğu tüm parçaların yüzde 99,96’sını bünyesinde tutuyor.

Avrupa’daki birçok şirket teknolojik değişim sürecinin hemen ortasındayken Japon otomasyon uzmanı FANUC, uzun yıllardır ömür boyu servis, onarım ve geri dönüşümü iş modeline entegre ederek rekabet avantajında öne çıkıyor. Sürdürülebilirlik hedefleriyle uyumlu olacak şekilde kullanıcılarına uzun ömürlü ve bakımı kolay ürünler sunan şirketin dünya çapında yer alan onarım merkezleri ve yedek parça depoları ise “iyi müşteri hizmeti” anlayışının devamlılığını sağlıyor.

FANUC’ta servis teknisyenleri kendilerinden daha yaşlı ürünlerle çalışabiliyor

Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nın şirketlerin iş yapış modellerini değiştirerek ürünlerin bakım ve yenilenmesini daha da önemli kıldığını belirten FANUC Türkiye Genel Müdürü Teoman Alper Yiğit, “Bizim açımızdan servis teknisyenlerimizin kendilerinden daha yaşlı FANUC ürünleri üzerinde çalışması alışılmadık bir durum değil. Fakat dünyada da bu durumun son dönemde endüstrinin normali olmaya başladığını gözlemliyoruz. Döngüsel ekonomiye ayak uydurmaya çalışan müşterilerimizin üretim hatlarını sıfırdan inşa etmek yerine daha sık yenilediğini görüyoruz. Bu durum yalnızca sürdürülebilirlik açısından değil, aynı zamanda finansal açıdan da işe yarıyor. Halihazırda FANUC tel EDM makinelerine sahip olan müşterilerimiz uzun yıllardır sorunsuz şekilde onarım hizmeti alıyorlar. Bunu da servis personelimizin en etkili şekilde hareket edebilmesi adına eski model serilerinin planlarını, olası arıza kaynaklarına ilişkin bilgileri ve onarım talimatlarını içeren veri tabanlarını oluşturarak başarıyoruz” dedi. 

Sürdürülebilirlik etki analizi tasarımın merkezinde

Siemens Digital Industries Software, Siemens Xcelerator portföyünün öncü ürün mühendislik çözümü olan NX™ yazılımına yönelik en son güncellemeleri duyurdu

Siemens, NX yazılımı ile optimizasyonu hızlandırıyor ve sürdürülebilirliği ürün tasarımının merkezine yerleştiriyor. Yazılım, havacılık, otomotiv, tüketici ürünleri gibi birçok sektörde tanınmış markalardan başlayarak yeni nesil start-up'lara kadar geniş bir yelpazede tercih edilen tasarım, mühendislik ve üretim çözümü olarak öne çıkıyor.

CIMdata'da İcra Danışmanı Dr. Ken Versprille konuyla ilgili açıklamasında şu ifadelere yer veriyor: "NX'nin sürekli güncelleme yaklaşımıyla sağlanan son güncellemeler ve geliştirmelerle birlikte Siemens, sürdürülebilirliğe odaklanmış bir yaklaşım sergilemiştir. Üreticinin ürün karmaşıklığı ve optimizasyonuyla başa çıkmakla kalmayıp bunu yaparken sadece işlevsellik gereksinimlerini değil, aynı zamanda çevresel etkiyi azaltmada üreticilere yardımcı olacak yeni bir set akıllı sürdürülebilirlik odaklı araçlarla tamamlanan bir iş akışı sunuyor. Sürdürülebilirlik, tüketici talepleri, kurumsal hedefler veya hükümet düzenlemeleri tarafından yönlendirilen her sektörde önemli bir odak noktasıdır ve bir ürünün çevresel etkisi, tasarım aşamasında sadece düşünülmekle kalmayıp optimize edilmesi gereken bir isterdir - özellikle de tüm ürünle ilgili çevresel etkilerin %80'inin ürün tasarım aşamasında belirlendiği tahmin edildiğinde. NX ile sunulan yeni Sürdürülebilirlik Etki Analizi yeteneği, bir ürünün geliştirme iş akışının merkezine çevresel etki değerlendirmesini koymaktadır. Bu, bir ürün mühendislik çözümünün, doğru 3D tasarım verileriyle birleştirilmiş yapay zekâ destekli malzeme öneri motoruna dayalı EN15804 tabanlı sürdürülebilirlik metriklerini sunması açısından bir ilk olmuştur. Bu yetenek, organizasyonların çeşitli ve kapsamlı 30+'dan fazla çevresel etkiyle birleştirilmiş tam 3D tasarım entegre sürdürülebilirlik raporlama ile tasarım kararlarının ve malzeme seçiminin etkisini hesaplamasına, değerlendirmesine ve optimize etmesine olanak tanır.”