Sunday, Dec 22nd

Last updateFri, 13 Dec 2024 12pm

You are here: Home Examples of the Reader Röportaj Özkardeşler Avrupa’da ilk 10 ‘a girmeyi başardı

FU CHUN SHIN (FCS) - PLASTİK ENJEKSİYON MAKİNELERİ

Özkardeşler Avrupa’da ilk 10 ‘a girmeyi başardı


Özkardeşler Kurucu Ortağı - İsmail İlkönüTürkiye’nin en büyük ambalaj kesim kalıbı üreticilerinden olan Özkardeşler, 1972 yılından beri kesim kalıpları üzerine faaliyet gösteriyor. Özkardeşler Kurucu Ortağı Sayın İsmail İlkinönü ile firmanın faaliyet alanları, sektörün sıkıntı ve sorunlarını ve bunların nasıl aşılması gerektiği ile ilgili samimi bir röportaj gerçekleştirdik. 

Firmanız hakkında bilgi alabilir miyiz, firma ne zaman kuruldu? 

Matbaa ve ambalaj üreticilerinin kullandığı tüm otomatik ve manuel makinelere uygun kesim kalıplarını üretmekte, temsilcisi ve ithalatçısı olduğu Amerika ve Avrupa’daki çeşitli kuruluşlardan ithal ettiği malzemeleri pazarlamakta ve bulunduğu sektörde ihtiyaç duyulan makinelerin imalatı ile uğraşmaktadır.

Özkardeşler firması 1968 yılında ilk etapta şahıs firması olarak kurulmuştur. 1972 yılında ise Özkardeşler Ambalaj adıyla resmen kuruluş aşamaları gerçekleştirildi. İlk önceleri Cağaloğlu’nda 20 m2’lik küçük bir alanda hizmet vermeye başladık. O tarihlerde Türkiye’de kalıpçılık sektörü oldukça yeni bir sektördü. . 1981 yılında daha küçük bir alanda olan Cağaloğlu’ndaki ofisimizi Topkapı’ya taşıma kararı aldık. Türkiye’de lazer sistemlerin ilk defa hayat bulmaya başlamasına ön ayak olduk. Ambalaj sektörüne bakıldığında dünya literatürünü takip ettiğimiz zaman çok açık ve aç bir pazar olduğunu gördük ve bu alanda çalışmalarımıza devam etmeye karar verdik.  1998 ‘de Yüzyıl Bağcılar ‘da ve 2008’de Haramidere ‘deki fabrikalarımızla hizmet vermeye devam ediyoruz. 40 yıldır sektörde hizmet verdiğimizden konu hakkında oldukça uzmanlaştık

Ürün çeşitleriniz nelerdir? Özelliklerinden bahseder misiniz? 

İmalatını yaptığımız kalıpları oluklu, karton, plastik, poşet, conta, deri ve otomotiv sektörleri kullanmaktadır. Endüstriyel kalıplarımızın kullanım alanları tüm sektörlerde üretimlerini daha kaliteli, daha hızlı hale getirmekte ve maliyetlerini düşürmektedir.

Satış öncesi ve satış sonrası hizmet ağınızdan bahseder misiniz?

Satış öncesi müşterilerimiz bize kalıplarının çizimlerini bize bilgisayar ortamında gönderirler. Kullanacakları ürünün madde bilgisini de bize bildirirler. Biz de kullanacakları maddeye göre birebir maket yaparak uyumunu kontrol ediyoruz. Uygulamada oluşabilecek hataların önüne geçilmesi için son kontrolümüzü yapıyoruz. Ardından bu maketi müşterimize gösteriyoruz. Müşterimizde herhangi bir problem olmadığını görüyor ve onaylıyorsa imalata alıyoruz. Satış sonrasında müşteri temsilcilerimiz düzenli müşteri ziyaretleri yapmakta, müşterilerimizden gelen istek ve şikayetler doğrultusunda teknik ekibimizle ile koordineli çalışarak tespitler çözüme kavuşturulur.

Müşteri memnuniyeti için tür çalışmalar yapıyorsunuz?

Iso 9001:2000 gereği müşteri memnuniyeti için müşterilerimizle anket yapıyoruz. Müşteri temsilcisi arkadaşlarımız birebir müşterilerimizle iletişim içindeler. Ürünlerimizin daima arkasında olduğumuzu daha baştan anlatıyoruz. Hiçbir zaman bizden kaynaklanan bir hatayı bahaneler üretmeden hemen yeni bir kalıp daha üretiyoruz. Ardından hatanın nereden kaynaklandığını bulmaya çalışıyoruz. Bir sonraki çalışmalarda buna dikkat etmeye çalışıyoruz. Bir daha böyle bir hata oluşmamasına özen gösteriyoruz. 

Üretim hacminiz ne kadar?

Çelik olarak yaklaşık 20-25 bin metre arasında işlem görüyoruz. Malzemelerin tamamı yurtdışından temin ediliyor. 

Kalıplama teknolojisinin gelmiş olduğu son nokta hakkında bilgi verir misiniz?

Kalıplama teknolojilerinde en önemlisi CNC tezgâhlarının çok fazla ve bilimsel olmasıdır. Üreten firmalar da teknolojiyi oldukça iyi takip etmeye başladılar. CNC tezgah üreten Türk firmalar var ancak özellikle Alman ve İtalyan menşeli firmalar ağırlıklı olarak kalitesiyle ve teknolojisiyle ön plana çıkıyor. 

Avrupa’da yaşanan krizin Türkiye’ye etkileri nelerdir? Sektör olarak sizi bu kriz nasıl etkiledi? Bu krizi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Avrupa’da yaşanan kriz elbette onlar adına üzücü ama bizim için büyük şans. Bu kriz bizim için avantaj haline dönüştü. Bu yaptığımız yatırım ve üretim kapasitemizle Özkardeşler Avrupa’da ilk 10’a girmeyi başarmış bulunuyor. Bunu Avrupa’da faaliyet gösteren firmalar dile getiriyor. Bu bizim için gurur verici bir gelişme. Almanya gibi bir ülkeye bir nevi bu işin kaynağı niteliğinde ülkeye kalıp ihraç ediyoruz.  Özellikle gümrük vergileri ve protokol konusunda oldukça sıkıntılar yaşıyor olmamıza rağmen ihracatta önemli adımlar atmış bulunmaktayız. Avrupa’da yaşanan bu kriz bir nevi Türkiye’yi Avrupa’ya tanıttı. 

Teknolojik gelişmelerin takipçisi misiniz? AR-GE çalışmalarınız hakkında biraz bilgi verir misiniz?

1990’lı yılların başlarında Türkiye’ye ilk lazeri getirerek ülkemizde bu alana hayat vermeye başladık. Daha sonraları sürekli olarak yurt dışında gidip teknolojik gelişmeleri takip ettik ve ürünlerimize uyguladık. Bu teknolojinin sayesinde Türkiye’de kendi alanımızda en büyük olduk. Ar-Ge ekibimiz sürekli çalışmalarına devam etmektedir. Tübitak, Kosgeb ve İstanbul Kalkınma Ajansı gibi kuruluşların desteğiyle yürüttüğümüz projelerimizde de önemli adımlar atmış bulunmaktayız.

Müşteri profilinizi kimler oluşturuyor?

Ambalaj sektörleriyle uzaktan yakından ilgili olan her insan her firma neredeyse bizim müşteri profilimiz içersinde yer alıyor. Plastik,  karton, ayakkabı, deri conta gibi aklınıza gelebilecek her türlü sektör bizim müşteri portföyümüze uymaya başladı. Bizim pazarımız da genişledi. Bu yüzden müşterilerimize daha iyi hizmet verebilmek adına 2008 ‘den itibaren  üç fabrikada toplam 9000 metrekare kapalı alanda üretim yapmaya devam etmekteyiz.

Biraz da üretim sahanızdan bahsedebilir miyiz? Üretim tesisleriniz nerede bulunuyor? Tesisleriniz, istihdam profiliniz ve sahip olduğunuz kalite belgeleri ile ilgili bilgi verebilir misiniz? 

Firmamızın kuruluşundan bu yana Özkardeşler’in ilk ofisi olan tarihi bir hanında yer alan ofisimiz sembolik olarak duruyor. Yüzyıl Ankara ve Haramidere’de olmak üzer 3 fabrikamız bulunuyor. Ofis olarak da Bursa’da ve Kartal’da birer ofislerimiz mevcut. İstihdam profilimize gelecek olursak sıfırdan üretim yaptığımız için her basamaktan çalışanlardan faydalanabiliyoruz. Hiç eğitim görmemiş bir personelden tutun da üniversite veya yüksek lisans mezunu çalışanlara kadar istihdam yaratıyoruz. Çalışanlarımızın yaklaşık %25’i üniversite mezunudur. Beyaz yakada daha çok mühendis ve makineci ağırlıklı mavi yakada ise tekniker nitelikte personel çalıştırıyoruz. Ortalama 150 civarında çalışanımız mevcut. Sektörde  ISO 9001:2000 belgesini alan ilk firma olmamızın yanı sıra, Avrupa Kalıpçılar birliği (Europen stanzform Union-ESU) ve Uluslararsı Kesimcilik ve kalıpçılık birliği (International Association of Diecutting and Diemaking-IADD) üyelikleriyle en itibarlı organizasyonlarda yer almayı başarabilmiş bir firma olarak dünya çapında hizmet sunmaya devam etmekteyiz.

Piyasadaki konumunuzu nasıl buluyorsunuz? Pazar geliştirme için faaliyetleriniz neler?

İlk kurulduğumuz dönemlerde sektörde bu işi yapan tek firmaydık. Ancak teknolojinin gelişmesinden sonra elbette ki rakiplerimiz artmaya başladı. Hemen her sektörde karşılaşıldığı gibi özellikle merdiven altı diye tabir ettiğimiz firmalar çoğaldı ve bunlar olması gereken fiyatın oldukça altında fiyat vererek piyasayı düşürüyorlar. Bu da Türkiye’de birçok sektörde olduğu gibi bizim sektörümüzde de bizim gibi kurumsal firmaları zor durumda bırakıyor. 

Sektör ihtiyaçları oldukça çeşitli olduğundan her geçen gün artan talepler doğrultusunda pazarlama faaliyetlerimizi güçlendirip, ürünlerimizin kalitesini ve müşterilerimize sağladığı değerleri anlatmaya devam edeceğiz.

Sizce Türkiye’de sektörle ilgili ne türlü çalışmalar yapılmalı? Siz firma olarak bu süreç için neler yapıyorsunuz?

Öncelikle büyük küçük firma gözetmeksizin bir kanun çıkarılmalı ve bütün firmalar denetim altına alınmalıdır. Bu ülkeye çivi çakmak isteyen herkes koruma altına alınmalıdır. Bütün firmalara projelerinin kapsamı oranında destek vermelidir. Avrupa’nın gelişmiş ülkelerinde olduğu gibi devlet girişimcileri kredilerle destekleyebilir ancak takip de etmelidir. Denetleme daha yaygın hale getirilmelidir. 

Meslek liselerinin yaygınlaştırılması gerekmektedir. Özellikle el becerileri olan ancak okumayı sevmeyen öğrencilere yönelik yaygınlaştırılacak bu liseler sayesinde kalkınmamız kaçınılmaz olacaktır. Ambalaj sektöründe maalesef çırak sıkıntısı çekiyoruz. Bize gelen başvuruların neredeyse tümü hep üniversite mezunlarından oluşuyor.

Son olarak okuyucularımıza neler söylemek istersiniz?

Teknolojik gelişmeleri takip ederek bu gelişmeleri ürün kalitemize yansıtmaya devam edeceğiz. 2012 yılının tüm ambalaj sektörü için başarılı bir yıl olmasını diliyoruz.