Monday, Nov 25th

Last updateWed, 13 Nov 2024 8am

You are here: Home Technology Röportaj “Küçük tonajlı makinelerden büyük tonajlı makinelere “

FU CHUN SHIN (FCS) - PLASTİK ENJEKSİYON MAKİNELERİ

“Küçük tonajlı makinelerden büyük tonajlı makinelere “

 

Kadir Topuçar-ENGEL Türkiye Genel Müdürü2008 yılında Türkiye şubesini kurarak müşterilerine ENGEL AUSTRIA GmbH güvencesiyle daha yakından hizmet vermeye başlayan Engel Türkiye, 1989 yılından bu yana Türk plastik sektörüne hizmet vermektedir. Engel Türkiye Genel Müdürü Sayın Kadir Topuçar ile Engel Türkiye’nin Türk Plastik sektöründeki ve dünya genelindeki yerini konuştuk. Sorduğumuz hemen her soruya rakamlara dayanarak cevap veren Topuçar, verdiği yüzdelerle sektörün geldiği noktayı net bir şekilde görmemizi sağladı. Sizleri bu sohbetimizle baş başa bırakıyoruz. 

Engel Plastik enjeksiyon makinesi üretiminde dünya çapında lider firmalardan Türkiye’de şubesinin açılmasının beşinci yılında ne gibi gelişmeler yaşandı?

Engel Türkiye kuruluş tarihi olarak Türkiye’de şansız bir döneme rast gelmiş. 2008-2009 yıllarına baktığımız zaman tam olarak kriz dönemlerinin yaşandığı tarihler. Özellikle otomotiv sektörünü en kuvvetli vuran kriz olduğu için bizim de ağırlıklı olarak müşteri portföyümüzde otomotiv firmalarının bulunmasından dolayı firmamızı da oldukça sarstı. İster istemez Engel Türkiye şubesini de sarsmış. Sancılı bir geçiş döneminden sonra 2010 K Fuarının ardından bir sihirli değnek değmiş gibi sadece Engel değil bütün sektörde önemli bir artış yaşandı. Biz o dönemlerde özellikle Engel Türkiye olarak da Engel Global olarak da 2010 yılından sonra rekorlar kırarak devam ettik. Engel Türkiye’nin da katkısı Engel Global olarak baktığımız zaman son derece iyi. Makine cirosunun % 5’ini Türkiye’de yapıyor. Bizim birçok ülkede şubelerimiz olduğu için merkez odaklı çalışan bir şubeyiz. Yani merkezi Türkiye’de olup yurtdışında şubesi olan firmalara Türkiye’den satış yapıyoruz ancak makine yurtdışına gidiyor ancak bu satışın cirosu Türkiye’de görünüyor. Ancak tam tersi de bir Alman şirketinin Türkiye’de şubesi varsa da Almanya’dan yapılan satışın cirosu Almanya cirosunda görünüyor. Böyle bir komplike sistemle çalışıyoruz. Türkiye’ye gelen makine adedine baktığımız zaman %5 ile %8 arasında oynayan bir katkımız var. Biz her zaman yaptığımız gibi 23 Mayıs tarihinde Gebze’de Sabancı Üniversitesi’nde bir teknoloji günü gerçekleştireceğiz. Bütün sektörü bilgilendirmek amacıyla bir teknoloji günü düzenliyoruz. Tabi ki bunun yanında da Engel firmasını tanıtacağız. Plastik Enjeksiyon Teknolojisinin nereye gittiği konusu ağırlıklı birçok özel teknolojilerin de tanıtımını gerçekleştireceğiz. Neden Sabancı Üniversitesi diye soracak olursanız biz Engel olarak dünya çapında birçok üniversiteyi destekliyoruz. Hem teknoloji liderliğimizi devam ettirebilmemiz için bir çok üniversite ile çok sıkı çalışıyoruz aynı zamanda da kalifiye çalışanlara ihtiyacımız var. Öğrencilere yönelik çalışmalar yaparak kendi tanıtımımızı en iyi şekilde yaptığımızı düşünüyorum. Sabancı Üniversitesinde eğitime katkı sağlamak amacıyla bir makinemiz var. Aynı şekilde Yalova üniversitesini de destekliyoruz. Okulların bünyesinde Polimer mühendisliği olan bütün üniversiteleri desteklemeye çalışıyoruz. 

Dünya çapında Engel hangi kıtalara satış yapıyor?

Dünyanın her yerine makine satıyoruz diyebiliriz. Bizim makinemizin olmadığı bir bölge yok. Satış anlamında en kuvvetli ülke Almanya, Almanya’dan sonra Amerika geliyor. Ardından diğer ülkeler geliyor. Türkiye bu satışlarda ortalarda bir yerde duruyor. 

Engel Türkiye’nin de ihracat yaptığı ülkeler mevcut mu? Mevcutsa hangi ülkelere satış yapılıyor?

Engel Türkiye olarak biz direk makine satmıyoruz. Zaman zaman müşterilerimizin özel isteği üzerine bunu da yapıyoruz ancak biz müşterilerimizle Engel firmasını bir araya getiriyoruz yani müşteri ithalatını kendisi gerçekleştiriyor. İhracat olarak da Türkiye’deki şirketin yurt dışında bir fabrikası varsa bizimle pazarlığını yapıyor daha sonra satış gerçekleştiğinde bu satışın cirosu Engel Türkiye’de görünüyor ancak makine yurt dışına gidiyor. Engel Türkiye elbette kendi başına bir kurum ancak Engel Türkiye’nin sahipleri Engel Avusturya. Ortadoğu’da mümessilliklerimiz var. Amacımız birçok Avrupa şirketi gibi Türkiye’yi bir üst olarak kullanmak. Türkiye üzerinden Ortadoğu, Türki Cumhuriyetleri ve Kuzey Afrika’yı içine alan bir organizasyon yaratmak istiyoruz. Bu hedeflerimizden biridir. O coğrafyadaki siyasi gelişmeler bunu gösterecek. Bunun için de iyi bir yapılanma içersindeyiz. 15 kişilik çalışanımızla bütün işlerimizi kurumsal olarak gerçekleştiriyoruz ve tamamen elektronik bir sistemle çalışıyoruz.  

Bir dünya markası olarak plastik enjeksiyon sektörünü nasıl değerlendiriyorsunuz?

Dünyaya hâkim bir firmayız ve aynı zamanda Euromap üyesiyiz. Euromap Avrupa Plastik Enjeksiyon makineleri üreticilerinin buluştuğu bir kuruluş. Avrupa’da satışlar Türkiye’deki gibi gizli kapaklı yapılmaz. Tüm üye olan ülkeler de üye olan makineciler de nereye ne sattığını oraya bildirir. Örnek verecek olursak 2011–2012 senesini kıyaslarsak Avrupa’daki makinecilerin dünya çapında sattığı makine sayısında yaklaşık %12’lik bir azalma olmuş. Avrupa’ya baktığımızda bu oran %20. Bu oran Avrupa’da %20 ise gelişmekte olan ülkelerde yani Ortadoğu’da Rest of Europe diye belirlediğimiz ülkeler Türkiye’de bu ülkelerin arasında yer alır, o ülkelerde daralma çok daha az. Bu makine ihtiyacının azaldığını gösteriyor. Üretici artık büyük tonajlı makineleri tercih ediyor. İki makinede yaptığı işi daha büyük bir makinede daha büyük kalıplarla verimliliği artırıyor. Ciro bazında çok büyük kayıplar yok. Küçük tonajlı makinelerden büyük tonajlı makinelere bir yöneliş söz konusu. 

Gelişmekte olan ülkelerdeki Avrupa makinelerinin adetinin artmasını da sektördeki önemli değişiklikler arasında sayabiliriz. Yani kaliteli işin Avrupa’dan Ortadoğu’ya ve gelişmekte olan Avrupa ülkelerine kaydığını net bir şekilde görüyoruz. Bizim makine ya da pazar payı yüzdemiz giderek çoğalıyor. Teknolojik olarak sektörün hiçbir zaman arkasında kalmamamız gerekiyor. 

Birkaç örnek verecek olursak artık plastik sadece plastik olarak üretilmiyor. Sensitive surface dediğimiz hassas yüzeyler yani plastiğin arkasına artık bir çip yerleştirip düğmeyle değil sadece dokunmayla aç kapa yapabiliyoruz. Birçok beyaz eşya üreticisi artık düğme istemiyor. Artık birçok teknolojik üründe bu kullanılıyor. Teknolojiyi de takip etmemiz gerekiyor. Otomotiv sektöründe özellikle oldukça fazla kullanılan bir teknoloji. 

Avrupa’da yaşanan kriz sizi nasıl etkiledi?

Ben kriz söyleminin kriz getirdiğini düşünüyorum. Kriz söylemi olduğu zaman da bir takım şirketlerin bunu kullandığını düşünüyorum. Özellikle imajı zedelenecek şirketler kriz adı altında eleman çıkartma, yatırımlarını daraltmaya gidiyorlar. Durup dururken daralmaya gidecek olursanız birbir olarak borsada hissediliyor ancak kriz adı altında bu işlemleri yaptığınız zaman borsada hissedilmiyor. Krize ben çok inanmıyorum zaman zaman bu söylemleri birileri çıkartıyor. Bazı durumlarda da olmayan paraları harcadığımız zaman krizle karşı karşıya kalıyoruz. Bunun en iyi örneği 2009 krizidir. Amerika’da birçok evler satıldı. Satılan evlerin birçoğu kredilendi inanılmaz olmayan parayla dönen bir piyasa vardı. Engel 2012 senesinde pazar payını arttırmayı başarmıştır. Yani biz Engel olarak herhangi bir kriz yaşamadık. Önemli yatırımlarla Avusturya ve Çin’deki fabrikalarımızı genişlettik. Avrupa’da satılan 4 makineden bir tanesi Engel makinesidir. Rest of Europe ülkelerinde pazar payımız %35. 

2012 mali yılını 834 milyon Euro ciro ile kapattık. Bu Engel adında şimdiye kadar yaptığı en yüksek ciro idi. 2013 yılına ait mali yılda ise henüz resmi rakamların açıklanmamasına rağmen önünde 9 olan bir rakam bekliyoruz. Engel olarak her yıl yaklaşık 100’ün üzerinde Türkiye’ye makine satıyoruz. 

Türkiye pazarı plastik enjeksiyon anlamında ne kadar büyük bir pazardır?

Türkiye’de plastik enjeksiyon makine ihtiyacı oldukça fazla. Bunu da zaten ithalat rakamlarımıza baktığımız zaman görüyoruz. 2012 yılında Türkiye’ye giren plastik enjeksiyon makinelerinin toplam değeri 170 milyon dolar. Bu pazarda ucuz makinelerin adeti çok fazla. 2011 de yaklaşık %60’larda olan oran, 2012’de %50’lere çekilmiş. Yani kalitesiz ucuz makineden kaliteli makineye talep giderek artıyor. Türkiye pazarı inanılmaz derecede büyük. Geçtiğimiz yıllarda ucuz makineler Türkiye pazarında daha fazla yer alıyordu. 2011 yılı ile 2012 yılını kıyasladığımızda da Türkiye pazarında bir daralma var. Ama Avrupalı makine üreticileri için pazar payı azalmadı. Yani daralan pazarda aynı pazar payıyla devam ediyoruz. Bu da Uzakdoğu’dan bir kaçış olduğunu gösteriyor. 

Ayrıca makinelerin hata yapması kaçınılmazdır. Önemli olan makinelerin hata yaptıkları anda en hızlı biçimde müdahale edebilmektir. Bu durum artık Türk üreticiler için önem kazanıyor. 

Müşteriler neden Engel makinelerini tercih etmeli? Makinelerinizin avantajları nelerdir?

Avrupa’da azalan talep ve daralan bir pazar varken Engel Global firmasının rakamları büyümeye devam ediyor. En başında da söylediğim gibi rekor kırarak büyüyoruz. Bu teknoloji liderliğinin önemini gösteriyor. Bu satışlardaki en büyük etkenimiz enerji tasarruflu makinede yaptığımız yeniliklerdir. Ben plastik enjeksiyon sektöründe artık hidrolik makinelerin en kısa zamanda piyasadan kalkacağını düşünüyorum. Bunun yerini servo hidrolik dediğimiz veya hibrit makineler alacak. Hidrolik makinelerde inanılmaz bir yağ kullanmanız gerekiyor. Bu yağın makinenin bütün aksamlarında dolaşması için de inanılmaz bir güç harcamanız gerekiyor bu güç harcanırken de makinemiz çok fazla ısınıyor ve ısınan makineyi soğutmak için yine enerji harcamanız gerekiyor. Bir plastik enjeksiyon makinesinde en önemli gösterge ne kadar enerji harcadığı yağın ısısıdır. Bu örneğe istinaden Engel artık küçük tonajlı makinelerinde yağ soğutma eşanjörünü kaldırdı. Ancak Türkiye gibi sıcak iklim olan ülkelerde her ihtimale karşın bir eşanjör kullanılıyor. Bir de bizim K 2010 Fuarından önce geliştirdiğimiz Ecodrive adını verdiğimiz sistem ve tabiki kolonsuz makinelerimiz sayesinde gerçekleşti. Krizde bütün rakiplerimiz yatırımlarını çekerken Engel bir aile şirketi olmasından dolayı yatırım yaparak krizi fırsata çevirmeyi başarmışdır. Özellikle Ecodrive’da ve full elektrikli mekinelerde inanılmaz yol aldık. Yağın da makineden çıkmasıyla beraber artık plastik enjeksiyon makineleri çok rahat bir şekilde temiz odalarda da kullanılabilecek. Temiz odaya en çok medikal sektöründe ihtiyaç duyuyoruz. Medikal sektöründe sıfır yağ olan bir makine çok rahat bir şekilde kullanılacaktır. 

Türkiye’de üretim fabrikası kurulabilir mi? Böyle bir plan söz konusu mu?

Bunu zaman zaman düşünmüyor değiliz. Ama her seferinde korkarak yapmıyoruz. Çünkü Türkiye’deki hukuk maalesef çok yavaş işliyor. Haklı olduğunuz bir çok konuda senelerce bekleyebiliyorsunuz hakkınızı alamayabiliyorsunuz. Bunun dışında kayıt dışı ekonomi oldukça fazla. Çünkü biz dünya standartlarında olması gereken bütün prosedürleri uyguluyoruz. Engel olarak baktığımız zaman Türkiye’deki pazar payımız oldukça yüksek olduğu zaman yatırım yapabiliriz. Ancak Türkiye konum itibari ile şuan halihazırda bulunan üretim yerlerimizin tam ortasında bulunuyor. Türki Cumhuriyetleri ve çevre ülkelerdeki Pazar payının artması gerekir ki Engel Türkiye’ye bir yatırım yapsın. Ancak bugünkü göstergelerde öyle bir plan yok. 

Son olarak neler söylemek istersiniz?

Türk plastik enjeksiyon sektörünün normal büyüme oranlarından daha da hızlı büyüdüğünü düşünüyorum. Ancak kaliteden ödün vermememiz gerekiyor. Büyümekle, Avrupa’nın ikinci büyük plastik ülkesi olmakla gurur duyarken plastik cenneti olalım, plastik çöplüğü olmayalım diyorum. Bu cümleyi de açıklamak istiyorum. Plastiğin çevre için zararlı olduğunu kesinlikle düşünmüyorum. Tam tersi birçok konuda plastik çevreyi destekleyen, hammaddesi tekrar takrar ve en kolay şekilde kullanabilen tek hammaddedir. Elbette doğru hammadde kullanmak şart. Katma değeri yüksek parçaları Türkiye’ye getirmekten bahsediyorum, plastik cenneti olalım derken. Katma değeri yüksek olan parçalar birinci sınıf arabalara takılan parçalardır. Biz Engel olarak katma değeri yüksek olan parçalar üreten üreticilerin işlerine talibiz. 

İkinci ve en önemli diğer konu da kurumsallaşma. Lütfen işin uzmanı olmayan işverenler yerini alanında uzman kişilere bıraksınlar. Tabiî ki burada da yanlış anlaşılmak istemiyorum. Patronlar son kararı verecek kişilerdir. Kafalarına yatmayan yatırımı yapmayacaklar. İlk kuruluş aşamasında elbette patronlar her işi yapacaktır ancak zamanla alt kadronuzu geliştirmezseniz sağlıklı şekilde büyüyemezsiniz. Bunun için de yavaş yavaş alt kadro çalışanlarınızı eğiterek hazırlamanız gerekir. Kısaca alttan yönetici yetiştirmek gerekmektedir. Bu da bir süreçtir. Yavaş yavaş eğitimlerle gelişecektir.