Saturday, Nov 23rd

Last updateWed, 13 Nov 2024 8am

You are here: Home Interview Haberler

FU CHUN SHIN (FCS) - PLASTİK ENJEKSİYON MAKİNELERİ

Ambalaj endüstrisinin büyük buluşması 12 Ekim’de başlıyor

Büyükçekmece, İstanbul’daki Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi’nde 27. kez düzenlenen Avrasya Ambalaj İstanbul Fuarı, 12-15 Ekim 2022 tarihleri arasında kapılarını açıyor! Reed Tüyap Fuarcılık A.Ş. ve Ambalaj Sanayicileri Derneği (ASD) iş birliğinde; Ambalaj Makinecileri Derneği (AMD), Esnek Ambalaj Sanayicileri Derneği (FASD), Etiket Sanayicileri Derneği (ESD), Karton Ambalaj Sanayicileri Derneği (KASAD), Metal Ambalaj Sanayicileri Derneği (MASD), Oluklu Mukavva Sanayicileri Derneği (OMÜD) ve Sert Plastik Ambalaj Sanayicileri Derneği (SEPA) destekleri ile düzenlenen fuara ambalaj endüstrisinin her alanında 1100’ün üzerinde yerli ve yabancı firma ve firma temsilcisi katılım gösteriyor.  

2021 yılında 12.131’i yurt dışından olmak üzere toplam 70.334 ziyaretçinin geldiği fuar ambalaj endüstri tarafından büyük ilgiyle karşılanmıştı. 2022’de bu sayının artarak dünya genelinden 15 bin üzerinde yabancı ziyaretçinin, toplamda ise 80 bin sektör profesyonelinin fuarı ziyaret etmesi bekleniyor.

Mavi Nefes Projesi ile Marmara Denizi’nden 9 ayda yaklaşık 53 ton atık toplandı

İklim kriziyle mücadele ve sürdürülebilir bir dünya için çalışan Garanti BBVA’nın, DenizTemiz Derneği/ TURMEPA iş birliğiyle deniz kirliliğini önlemek adına Marmara Denizi’nde atık yüzey temizliği ve bölge illerinde deniz temizliği konusunda farkındalık eğitimleri gerçekleştirmek amacıyla başlattığı “Mavi Nefes Projesi” nin 9 aylık raporu açıklandı.

Rapora göre 21 Eylül 2021-Haziran 2022 tarihleri arasında deniz süpürgeleri, 52.590 kilogram, yani yaklaşık 53 ton atık topladı ve geri dönüşüme kazandırdı. Deniz süpürgeleriyle toplanan atıklar, yaklaşık 46 bin kişinin günlük ürettiği atığa eşit.

Marmara Denizi’ni en çok plastikler kirletiyor

Proje kapsamında deniz süpürgelerinin topladığı yaklaşık 53 ton atığın üçte biri, yani 17 tonu poşet, pet şişe vb. plastik atıklardan oluşuyor. Temizlik kapsamında Marmara Denizi’nden 4.8 ton giyim ve tekstil malzemesi, 4.4 ton metal, 4 ton balık ağı gibi balıkçılık atıklarıyla 11 ton deniz salyası ve deniz çöpü toplandı. 

Denizlerin oksijen kaynağı olması konusunda bilgi seviyesi %99’a yükseldi

Projenin farkındalık yaratma ayağında ortaokul seviyesinde gerçekleştirilen çevrimiçi eğitimlerle, “Küresel İklim Değişikliği, Denizlerimiz, Deniz Salyası (Müsilaj), Kirlilik Kaynakları, Sıfır Atık Hareketi, Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları ve Karbon Salımı” konuları ele alınıyor. Eğitimlerin verimliliğinin ölçülmesi ve geliştirilmesi hedefiyle öğrencilere “Bilgi Testi” de uygulanıyor. Testlerin sonuçları değerlendirildiğinde Mavi Nefes Projesi’nde eğitimlere katılan öğrencilerin farkındalık seviyelerinde büyük oranlarda değişim göze çarpıyor. Yapılan testlerde, öğrencilerin denizlerin oksijen kaynağı olması konusundaki bilgi seviyelerinin %68,5’den %99’e, kıyı ekosistemlerinde depolanan karbonu ifade eden “Mavi Karbon” kavramının bilinirliğinin de %56’den %94,3’e yükseldiği görüldü. Okullarda halihazırda yürütülmekte olan “Sıfır Atık Projesi” ile ilgili farkındalığın ise %64,5’dan %86,3’e çıktığı, atık oluşumunun önlenmesi ve geri dönüşüm konularına hassasiyetin de arttığı gözlemlendi. Ayrıca fitoplanktonun oksijen üretmesinin bilinirliği %47,7’den %99,2’ye yükseldiği görüldü.

Marmara Denizi’nden sonra Antalya Adrasan’da da deniz temizliği başladı

Garanti BBVA ve TURMEPA “Mavi Nefes Projesi”ni Antalya Adrasan’a da taşıdı. Proje kapsamında Temmuz ayından itibaren deniz turizminin yoğun olduğu Adrasan bölgesinde faaliyete başlayan deniz süpürgesi, bölgede 4 ay boyunca hem katı hem de sıvı atık toplayarak deniz temizliği için çalışacak. 

Yapay zekâ kullanılarak yaratılan ambalaj tasarımı

Yakın gelecekte çoğu ürün yapay zekâlar tarafından tasarlanacak. Bir insanın, bir departmanın, bir şirketin işleyebileceği verinin binlerce katını işleyebilen yapay zekâlar, insanlar için hiç olmadığı kadar optimize edilmiş ürünleri ve markaları tasarlayacak. Markalama konusunda uzman bir ajans olan Tasarist tarafından yapılan açıklamaya göre, ajans bu vizyon doğrultusunda insanlık tarihinin yapay zekâ ile tasarlanmış ilk markasını hayata geçirdi.

Tasarist’in bir süredir devam eden, yapay zekâ ile bir marka yaratma çalışmaları sonucunda %90’ı yapay zekâ tarafından oluşturulan ve metaverse’ün endemik kokularını tüketicinin beğenisine sunan kolonya markası Endemic Verse, isimleri yapay zekâ tarafından oluşturulan Dreaming Red Petals, Purple Sky Dream, Dreams in Blue olmak üzere üç farklı ürünle raflardaki yerini alıyor. Kokusundan rengine, logosundan ismine kadar tüm detayları yapay zekâ kullanılarak tasarlanan markanın, alanında dünyada bir ilk olma özelliğini taşıdığı belirtiliyor.

Tasarist Yaratıcı Direktörü Musa Çelik, “Kolonya gibi ‘tozlu’ bir kategoriyi yapay zekâ ile tekrar ele almamızın nedeni, eski ve yeniyi bir araya getirip tasarımın gücünü ortaya koymak. Endemic Verse ile Z kuşağı için pek de anlamı olmayan bir ürünü yeniden tanımlıyoruz” şeklinde konuştu. Gelecekte pek çok markanın yapay zekâ ile tasarlanacağını da ekleyen Çelik, ajans olarak bu alanda öncü olmanın haklı gururunu yaşadıklarını belirtti.

Ürün görsellerini tasarlarken Mid Journey, marka adı, çeşit adları ve pazarlama metinlerinde ise Rytr isimli yapay zekâ botlarının kullanıldığı marka oluşturma sürecinde insan müdahalesi yalnızca gramer düzeltmelerinde oldu. Musa Çelik’e göre, yapay zekâ teknolojilerinin geldiği nokta, marka ve tüketici ilişkilerini geri döndürülemez bir şekilde değiştirmek üzere.

Yapay zekâ ile yaratılan bitkiler NFT’ye dönüştü

3 farklı varyantta kullanılan ve yapay zekâ tarafından yaratılan birbirinden farklı 999 çiçek görseli NFT haline getirildi. Toplamda 999 Endemic Verse ürünü ile eşleştirilen bu NFT’ler, ürün satın aldığınızda sizin oluyor. Satın aldığınız bu NFT’yi tişörtten profil fotoğrafına kadar birçok farklı şekilde kullanabilmeniz mümkün.

“2 yıldır yapay zekâ teknolojilerini işimizde kullanıyoruz”

 “Tasarist olarak, yaptığımız tasarımların tüketici testi aşamalarında son 2 yıldır yapay zekâdan faydalanıyoruz. Eskiden ‘Eye Tracking’ dediğimiz ‘Görsel Dikkat’ testleri binlerce euro ve günlerce zaman harcamamıza neden olurdu. Artık milyonlarca gerçek ‘Eye Tracking’ verisi üzerine inşa edilmiş bir yapay zekâ kullanıyoruz, bize zaman ve maliyet avantajı sağlıyor. Üstelik gerçek ‘Eye Tracking’ testlerine göre daha güvenilir” diyen Çelik, yapay zekânın aslında hayatımıza çok daha uzun süre önce girdiğini ve çoğu alanda günlük hayatın bir parçası haline geldiğini söylüyor.

Yapay zekâ yaratıcılığı daha fazla ortaya çıkaracak

Gelişen yapay zekâ teknolojileri, işin operatörlük ve kaba tabirle “angarya” olarak nitelendirilen kısımlarını üstleniyor. Günümüzde aklınıza gelen bir fikri veya görseli ortaya çıkartmak için günler, hatta haftalar süren mesailer yapmak gerekiyor. Maliyeti ise bu işin cabası. Fakat yapay zekâ ile istediğiniz görseli elde etmek için dakikalar yetiyor. İhtiyaç duyduğunuz pazarlama metnini dakikalar içerisinde alternatifleriyle birlikte oluşturabiliyor. Bu sayede yaratıcılar zamanlarını saf yaratıcılık için harcayabiliyor.

PLASFED Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Karadeniz: “Sanayi kuruluşlarımız bizi gururlandırmaya devam ediyor”

İSO İstanbul Sanayi Odası’nın, Türkiye’nin 2021 yılı İkinci 500 Büyük Sanayi Kuruluşu araştırmasının sonuçlarını açıklamasının ardından değerlendirmelerde bulunan Plastik Sanayicileri Federasyonu (PLASFED) Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Karadeniz: “Sanayimiz ve tüm sektörlerimiz için gurur verici olan bu tablonun gelecek senelerde de devam edeceğinden şüphem yok. Sanayimiz işlediği sürece üretimimiz devam edecek, ihracatımız artacak ve kuruluşlarımız bizi daha da gururlandırmaya devam edecektir” dedi.

Sektörün büyümeye devam etmesi için üretim ve ihracat önemli

Sektör verilerine bakıldığında geçen senelere kıyasla ihracatın ciddi bir şekilde arttığının önemine vurgu yapan Ömer Karadeniz, “Özellikle 2021 yılının ikinci yarısı ve son döneminde döviz kurunda yaşanan ciddi dalgalanmalara rağmen işletmelerimiz üretmeye devam etmiş, ihracata odaklanarak kur riskini bertaraf etmeye yönelmiştir. Dolar bazında ciro kaybına uğrayan işletmeler ihracat sayesinde ayakta durmuş, bu da sektörün büyümeye devam etmesi için üretimin ve ihracatın ne derece önemli olduğunu göstermiştir. İSO İkinci 500’ün üretimden net satışlarının değerlendirmesine baktığımızda, 2019 yılındaki yüzde 14,2 iken pandeminin yaşandığı 2020 yılında bu oran yüzde 21,7 olarak artış göstermiş, 2021 yılında iç ve dış talepteki toparlanmayla birlikte enflasyon ve döviz kurlarındaki artışların da etkisiyle İSO İkinci 500’ün üretimden satışları yüzde 77,5’lik artış göstermiştir. Bugün İSO ikinci 500’de yer alan plastik sektörü işletmeleri döviz kurunda yaşanan bu olumsuz gelişmelere rağmen son derece özverili bir şekilde üretmeye ve çalışmaya devam etmektedir” dedi.

İşletmelerimiz İkinci 500’de ağırlığını daha da arttıracak

Pandeminin etkisini kaybetmesiyle, işletmelerin gece gündüz demeden tamamen üretime odaklandığını vurgulayan Ömer Karadeniz, “Salgın dönemi üretimimizi etkilese de insan sağlığına daha ciddi darbeler vurdu. İşletmelerimiz ve üretimimiz için insan sağlığı yani çalışanlarımızın sağlığı bizler için çok önemli. Zorlu pandemi sürecinde, kısıtlı şartlarda ve zamanlarda çalışan fedakar emekçilerimizin işletmelerimize, sektörümüze verdiği destek çok değerli. Bugün her ne kadar pandemiyi atlattık desek de, virüs etkisini ciddi bir şekilde göstermeye devam ediyor. Bizler de, sektörde üretimimizde büyük pay sahibi olan çalışanlarımıza sağlıklı çalışma koşulları imkanı sağlamaya devam ederek, daha çok çalışıp daha da üreteceğiz. Plastik sektörümüzün bu denli ciddi şekilde çalışmasını sürdürmesi halinde, gelecek dönemlerde işletmelerimizin İkinci 500’de ağırlığını daha da arttıracağından şüphem yok” dedi.

Ülkemize önemli katkılar sağlayan işletmelerimizi desteklemeliyiz

Çatı kuruluş PLASFED Plastik Sanayicileri Federasyonu olarak sektördeki ülkemize önemli katkılar sağlayan işletmelerimizin desteklenmesi gerektiğinin altını çizen Ömer Karadeniz, “2021 yılında İSO İkinci 500’ün üretimden net satışları yüzde 77,5 oranında artarak 191,1 milyar TL’den 339,2 milyar TL’ye yükseldi. Bu rakamlar işletmelerimizin ne denli ciddi çalıştığını gösteriyor. İkinci 500’ün, İSO tarafından oluşturulmuş olan 10’lu sektör gruplandırılmasına göre yapılan dağılıma bakıldığında, yüzde 60’ından fazlasının 4 sektör grubunda toplandığını görüyoruz. Bu firmalar sektörümüzle bağlantılı olup, 91’i gıda ürünleri sanayi, 81 firmayla tekstil ürünleri sanayi, 71 firmayla ana metaller ve makine imalat sanayi ve 68 firmayla kimyasal ürünler, plastik ve kauçuk ürünler sanayisidir. 2021 yılı verilerine göre bu dört sektör, üretimden net satışların yüzde 60’ından fazlasını gerçekleştiriyor. İSO birinci 500 ve ikinci 500 olmak üzere tüm sektörümüzü ve sanayimizi aydınlatan bu değerli bilgilerini bizlerle paylaşan İSO Yönetim Kuruluna da teşekkürlerimizi sunmak istiyorum. Sonuç olarak katma değer yaratarak ülkemize ekonomi ve istihdam anlamında önemli katkılar sağlayan işletmelerimizin başarılarını kutluyor ve bu başarılarının devamının uzun yıllar boyu sürmesini temenni ediyorum” diyerek sözlerine son verdi.

PAGDER Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Gülsün: “Döviz cinsinden çeklere olanak sağlanmalı”

Yapılan son TL ödemesi zorunluluğu düzenlemesine bağlı olarak döviz cinsinden çeklerin kullanımının imkânsız hale geldiğini dile getiren Plastik Sanayicileri Derneği (PAGDER) Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Gülsün, “Ülkemiz ticaret hayatında anlaşmazlık ve huzursuzluklara yol açan bu durumun ödeme gününde güncel kurla TL ödeme yapılmasına müsaade edilen döviz cinsinden çeklere imkân sağlanması ile kolay bir şekilde düzelebileceğini düşünüyoruz” dedi.

Ticarette anlaşmazlıkları arttırıyor

Uygulamanın bilhassa plastik sektörü gibi ithal ham madde kullanımının yoğun olduğu sektörlerde ticari anlaşmazlıklara yol açtığının altını çizen Selçuk Gülsün, “Bilindiği üzere ülkemiz ithalatının yaklaşık %90’ı ham madde ve yatırım mallarından oluşmaktadır. Yani üretimin devam etmesi için ihtiyaç duyulan girdilerin önemli bir kısmı ithalat yoluyla karşılanmaktadır. Bu kapsamda yurtiçinde üretimi ve ticareti yapılan ürünler dahi bir noktada döviz ile ilişkili hale gelmektedir. 19 Nisan 2022 tarihinde yapılan düzenlemeyle işletmelere TL ödeme zorunluluğu getirilmişti. Söz konusu düzenleme her ne kadar işletmelerin operasyonel ihtiyaçlarını arttırmış olsa da iş dünyası bir şekilde bu duruma adapte oldu. Lakin bahse konu düzenlemenin döviz cinsinden çeklerin kullanımının imkânsız hale gelmesi gibi istenmeyen bir çıktısı daha oldu. Bu durum çeklerin ödeme tarihlerinde işletmelerin karşı karşıya gelmesi durumunu doğurmakta. Ayrıca söz konusu durumdan kaynaklı güven kaybı ya da kur kaynaklı farkın tahsil edilemeyeceği kaygısı sebebiyle ham madde tedarikçileri vadeleri ya çok kısmakta ya da tamamen vadesiz satışa yönelmektedir ki bu durum mamul üreticilerinin işletme sermayesi ihtiyaçlarında hızlı bir tırmanışa neden olmaktadır. Bu sebeple ödeme gününde güncel TCMB efektif satış kuru üzerinden ödemesi yapılmak üzere döviz cinsinden çek düzenlenmesine imkân verilirse ticari anlaşmazlıkların önüne geçilebilecek ve başta sektörümüz olmak üzere yoğun olarak ithal girdi kullanmak zorunda kalan sanayi kollarımızda da bir nebze rahatlama sağlanacaktır” dedi.

Üretim ve ihracata odaklanmalıyız

Son dönemde hızlı mevzuat değişikliklerinin de etkisiyle işletmelerin operasyonel süreçlere odaklanmak zorunda kaldığını belirten Gülsün, “Oysa ki dünyada yaşanmakta olan sorunlar ülkemiz için fırsatlara da gebe. Bu dönemde sanayi işletmelerinin ticari bir getirisi olmayan süreçlerle vakit kaybetmek yerine üretim ve ihracata odaklanmasını sağlayabilirsek pandemi dönemi boyunca dış ticarette elde ettiğimiz kazanımlarımızın kalıcı hale getirilmesi ve bunlara yenilerinin eklenmesi mümkün olacaktır. Bu sebeple sanayinin genel işleyişini bozacak mevzuat düzenlemelerinden imtina edilmesi ve işletmelerin gerek yatırım gerek işletme sermayesi ihtiyaçları için finansmana erişiminin kolaylaştırılması yolunda atılacak adımlar ülkemizde kalıcı büyümenin anahtarı konumunda olan sanayinin hızlı büyümesi için önem taşımaktadır” dedi.

Mevzuat değişiklikleri öncesi tüm paydaşların görüşü alınmalı

Hayata geçirilen mevzuat değişikliklerinin hazırlık süreçlerinin daha içerici hale getirilmesi gerektiğini dile getiren Gülsün, “Aksi halde mevzuatların uygulanmasında öngörülemeyen hususlar olması kaçınılmaz hale geliyor. Oysa ki konunun tüm paydaşlarının hazırlık süreçlerine dahil edilmesi durumunda bu noktaları daha öncesinde tespit etmek mümkün olacaktır. Bir diğer husus ise mevzuatların yayımlanma tarihleri ile uygulama tarihleri arasında ilgili taraflara adaptasyon için en ufak bir zaman tanınmamasıdır. Bu sebeple her düzenleme yayımlandığında iş dünyasında küçük çaplı krizler yaşanmasına ve uygulama net olarak anlaşılıncaya kadar geçen sürede iş gücü kayıplarına sebep olmaktadır. Gelişmiş ülkelerde olduğu gibi mevzuat yayımlanma tarihleri ile uygulama tarihleri arasında makul bir zaman bırakılması bu tarz sorunların yaşanmasının önüne geçecektir” dedi.

PR için Ar-Ge protokolü imzalandı

Sakarya Üniversitesi İletişim Fakültesi ile Optimak STU A.Ş. arasında sanayinin ihtiyaç duyduğu “iletişim, tanıtım ve PR” uygulamalarında Ar-Ge yapılması için protokol imzalandı. Protokolle İletişim Fakültesinde okuyan gençlere “sanayi” alanında bilgi, beceri ve donanım kazandırılması, iletişim ve tanıtım ürün ve hizmetlerinin endüstriyel içeriklerle hazırlanması hedefleniyor.

İletişim fakültesi dekanı Prof. Dr. Yusuf Adıgüzel, iletişim ve tanıtımda içerik, tasarım, yapım, yayın ve etkinlik gibi tüm uygulamaların “Ar-Ge”sini yapacak bu protokolle sanayicinin markalaşma sürecinin geliştirileceğini belirtti. Optimak STU yönetim kurulu başkanı Tansel Cavit Kulak ise, firmamızda yapılacak ilk pilot çalışma sonrasında OSB ve fabrikalarda yeni nesil tanıtım çalışmalarına yön verileceğini vurguladı. 

OPTİMAK STU etki girişimcisi İbrahim VELİ ve SAÜ İletişim Fakültesi araştırma görevlisi Burak ATKAN’ın koordinatör olarak belirlendiği iş birliği protokolü çerçevesinde yapılacak çalışmalara sektörel kurumlar, Kalkınma Ajansları, odalar ve medya kuruluşları dahil edilerek “PR-GE” konseptiyle yeni yol haritaları oluşturulacak.

Samsung Ar-Ge ekibi yapay kas aktüatörü geliştirdi

Sadece 0,22 gram ağırlığındaki yapay kas aktüatörü, kullanıcıların sanal dünyada çok daha sürükleyici deneyimler yaşamasını sağlayacak.

Samsung Electronics tarafından yapılan açıklamaya göre, Samsung Ar-Ge ekibinden Dr. Bongsu Shin’in yazarlarından biri olduğu “Actuating Compact Wearable Augmented Reality Devices by Multifunctional Artificial Muscle” (“Çok Fonksiyonlu Yapay Kas ile Kompakt ve Giyilebilir Artırılmış Gerçeklik Cihazlarının Uygulanması”) başlıklı makale, dünyaca ünlü ‘Nature Communications’ dergisinde yayınladı.  

Proje, Kore’deki Ajou Üniversitesi’nin Prof. Dr. Je-Sung Koh başkanlığındaki Makine Mühendisliği ekibi ile ortaklaşa yürütüldü. Ortak araştırma ekibi, proje kapsamında artırılmış gerçeklik (AR) gözlüklerine uygulanabilen ve dokunsal (haptik) eldivenlere doğal bir biçimde uyum sağlayan yapay bir kas aktüatörü (motoru) geliştirmeyi başardı. Araştırma ekibi, güçlendirilmiş SMA aktüatörü (CASA) olarak adlandırılan, hafif ancak yüksek güce sahip bir yapay kas aktüatörü tasarladı.

Sadece 0,22 gram ağırlığında ancak 800 katı ağırlığındaki nesneleri kaldırabiliyor

Günümüzün trend kavramlarından Metaverse’ün artan popülerliğiyle birlikte, aktüatör ve sensör teknolojilerinde hızlı bir ilerleme gerçekleşiyor. Bu teknolojiler, sanal dünyada çok daha sürükleyici deneyimler sunabiliyor. Giyilebilir cihazlara entegre edilen bu aktüatörler ve sensörlerin, kullanıcılar tarafından üzerlerine giyilerek kullanıldığı için hassas ve hafif olmaları önem taşıyor. Geleneksel aktüatörler ise, hafif, ince bir form ve yüksek güç sağlayamadıklarından, daha gelişmiş işlevlerin hayata geçirilmesini engelliyordu. Projede yer alan araştırma ekibi, elektromanyetik aktüatörler gibi geleneksel tiplerle sınırlı olan pratik mühendislikteki zorlukları çözen yapay bir kas aktüatörü geliştirerek, önemli bir ilerleme elde etti. 

Yapay kas aktüatörü, çok odaklı AR gözlükleri ve sensörlü eldivenler gibi giyilebilir cihazların geliştirilmesinde önemli bir rol üstlenebilecek. Yeni geliştirilen bu versiyon sadece 0,22 gr ağırlığında olmasına karşın kendisinin 800 katı ağırlığındaki nesneleri kaldırabilecek dayanıklılığa sahip.

Basınç yoluyla nesnenin hareketi tetiklemesini sağlıyor

Titreşimsiz mekanik-dokunsal teknolojiler ise cilt üzerindeki dokunma hissinin doğal ve sezgisel biçimde elde edilmesi açısından büyük önem taşıyor. Daha yüksek bir hissiyat oluşturmak amacıyla, dokunsal cihazlar yüksek bir kuvvet-ağırlık oranına ve geniş uzanıma sahip aktüatörler gerektiriyor. Projede geliştirilen CASA adlı aktüatör, basınç yoluyla nesnenin hareketi tetiklemesini ölçebiliyor. CASA ile donatılmış dokunsal eldiven prototipi, dokunsal yazı sisteminin oluşturduğu ifadeleri tanıyabiliyor ve bunları elektrik sinyallerine dönüştüren tele-dokunsal özellikli cihazlarda uygulanma potansiyeline sahip bulunuyor. 

Samsung Ar-Ge Ekibinden Dr. Bongsu Shin, heyecan verici gelişme ilgili şunları söyledi: “Önerdiğimiz bu yeni aktüatör hafif, kompakt üstelik kuvvet-ağırlık oranı açısından oldukça güçlü. Yeni aktüatör, geleneksel aktüatörlerin kısıtlı yönlerini aşarken, robotikten giyilebilir cihazlara uzanan uygulamalar için de bir potansiyel ortaya koyuyor. Yeni araştırmamızın sonucunun, gelecek nesil için daha sürükleyici ve etkileşimli bir deneyim için temel donanım teknolojisi haline geleceğini öngörüyoruz."  

PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu: “İran’ın kaçak ürünleri yerli üreticiyi vurdu”

Yerli üretici, İran’dan Türkiye’ye yarı mamul olarak getirilen ürünler nedeniyle zora girdi. Bir kısmı tarife saptırma yöntemi bir kısmı ise kaçak olarak yurda sokulan poşet, streç film gibi ürünler bobin halinde getiriliyor. İç piyasayı istila eden söz konusu ürünlerin haksız rekabete yol açtığına dikkat çeken PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu, yerli üreticiyi korumak gerektiğine vurgu yaparak; gözetim, denetim gibi tedbirlerin acil olarak devreye alınması gerektiğini savundu. İstanbul’dan Gaziantep’e kadar ülkenin değişik şehirlerinde üretim yapan pek çok yerli üreticinin söz konusu haksız rekabete maruz kaldığı için makine kapatmaya doğru sürüklendiğinin altını çizen Eroğlu, “plastik poşet, streç film gibi ürünleri üreten yerli firmalarımız, İran’dan yarı mamul şeklinde gelen malların yarattığı haksız rekabetten şikâyetçi. Nitekim bobin şeklinde yarı mamul olarak getirilen mallar, basit kesim ve yapıştırma işlemiyle poşete dönüştürülüp, iç piyasada satılıyor. Ham madde üreticisi olan İran, kendi firmalarına avantaj sağlamak için çok ucuz ham madde imkânı sunuyor ve bu ham maddeler işlenip yarı mamul olarak ülkemize sokuluyor. Türkiye’ye tarife saptırma hilesiyle sokulan ürünler, basit kesim işleminin ardından satılıyor. Neredeyse yerli üreticimizin ham madde fiyatına, bitmiş ürünler geliyor ve haliyle rekabet mümkün olmuyor. Bu malzemelerin yüzde 90’lık kısmı ağırlıklı olarak Doğu Bayazıt Gürbulak Sınır Kapısı’ndan giriyor ve Türkiye’nin çeşitli şehirlerinde faturasız satılıyor” dedi. Yerli yatırımın, üretimin ve istihdamın yara aldığına vurgu yapan Eroğlu, kayıt dışı ekonomi nedeniyle devletin de vergi kaybına uğradığını hatırlattı. Yerli üreticinin, haksız rekabete yol açan bu sorunla ilgili çözüm beklediğini dile getiren Eroğlu, sorunun çözümü için gümrük sınırlarında gerekli tedbirlerin alınması, gözetim tedbiri ve iç piyasadaki denetimlerin ivedilikle yapılması çağrısında bulundu.

İşletmeler makine kapattı 

İran’dan hazır bobin şeklinde getirilen ürün miktarının hızla arttığını söyleyen PAGEV Poşet Üreticileri Komite Başkanı Rüknet Yeşilyurt, “PAGEV Poşet Üreticileri Komitesi olarak ülkemizdeki poşet ve streç film üreticilerini temsil ediyoruz. Kendim de poşet üreticisi firmalardan biriyim. Meslektaşlarımız gibi biz de makinelerimizi kapatmak zorunda kaldık. İşin ilginç yanı Türkiye’de poşetin ücretli hale gelmesinden sonra hem çevre hem üretim açısından poşet konusu daha dengeli hale gelmişken İran olayı her şeyi bozdu. İran’dan gelen kaçak mallar nedeniyle yerli üretici zarar görürken diğer yandan Bakanlığın ücretli poşet uygulaması delinmiş oldu. Özetle bu sorunun çözümü hem yerli üreticimizin hem çevrenin korunması adına oldukça önemli” şeklinde konuştu.  

PAGEV Poşet Komitesi’nin düzenlediği toplantıda konuşan AKD Plastik Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Akdoğan ise İran ürünlerinin, yerli üretici için giderek artan bir tehlike arz ettiğini savunarak, “Menşei ve Tarife Saptırma” yoluyla Türkiye’ye sokulan İran malları, yerli üretimi bitirme noktasına sürüklüyor diyerek sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Gaziantep’te streç film üretimi yapan firma olarak, İran’dan gelen ve haksız rekabete yol açan ürünler nedeniyle pek çok yerli firma gibi bizler de aylık 1500 ton streç film üretme kapasitesine sahip makinemizi kapatmak zorunda kaldık. Ağırlıklı olarak kaçak gelen malların oluşturduğu tahribata baktığımızda maalesef streç film üretimimizde yaklaşık yüzde 80’lik üretim kaybı yaşadık. Yerli yatırım ve üretimde yaşanan bu daralma sektörümüzde istihdam ve ihracatta da kayıplara yol açacaktır. İran’dan gelen malların engellenmesine yönelik sektör olarak acil çözüm bulunmasını talep ediyoruz.”

Poşet üreticisi Özgünen Plastik Yönetim Kurulu Başkanı Zafer Özer de tehlikenin sadece poşet veya streç üretimiyle ilgili olmadığını, yerli üretim ve istihdamın korunmaması halinde poşet, streç film gibi ürünlerin dışında diğer bazı ürünlerle ilgili de bu tür haksız rekabet ortamının oluşabileceği uyarısında bulundu.  

Plast Eurasia fuarı büyümeye devam ediyor

2021 yılında sektörün tüm paydaşlarını bir araya getirerek katılımcı ve ziyaretçilerine eşsiz bir deneyim sunan, 138 ülkeden 60.742 profesyonel ziyaretçi ile 39 ülkeden 852 lider firmayı buluşturarak dev bir ticaret platformu haline gelen Plast Eurasia İstanbul Fuarı 2022 yılında da büyümesine devam ediyor.

Tüyap Tüm Fuarcılık Yapım A.Ş tarafından plastik sektörünün birleştirici gücü PAGEV iş birliğinde 31’inci kez düzenlenecek olan Plast Eurasia İstanbul Fuarı 23-26 Kasım 2022 tarihleri arasında sektör profesyonellerini bir araya getirmeye neredeyse hazır. 

Türkiye’nin en büyük, dünyanın lider plastik endüstrisi fuarlarından biri olan Plast Eurasia İstanbul Fuarı, güçlü sektörün de desteğini alarak istikrarlı büyümesini devam ettiriyor. 

Sektörün yoğun talebi üzerine yeni makine ve ham madde salonları açıldı

Sektör firmalarından gelen yoğun katılım talebi üzerine, mevcut salonlara yenileri eklendi. Ham madde bölümü için 9A, makine bölümü için 11’inci salon katılımcı ve ziyaretçilere açıldı. Satışların %95’inin tamamlandığı belirtildiği fuarda makine firmaları 2-3-4-10-11-12-14 nolu salonlarda, ham madde firmaları ise  5-6-7-8-9-9A salonlarında ziyaretçilerini ağırlayacak.

Yapılan basın açıklamasına göre; PDA Otomasyon Makina, Ais Mühendislik, Bilgili Makina, Varilsan, Birlikflex Makine İmalatı ve Pazarlama, Uçkan Test ve Ölçüm Sistemleri, Toroplas Plastik Kalıp, Nokta Plastik, DMK Dizayn Makine Kalıp, Gülnar Plastik, Güven Makine Kalıp, Vakumsan Ambalaj, Tekno Kalıp, Enkosan Kompresör ve Makine, Candar Otomasyon Sistemleri ve Benli Plastik 11. salonda hemen yerini alan firmalar arasında bulunuyor.

Uluslararası arenadan da yoğun ilgi sürüyor

Almanya, Amerika, Belçika, Çin, Danimarka, Finlandiya, Güney Kore, Hindistan, Hollanda, İspanya, İsrail, İsveç, İsviçre, İtalya, Japonya, Malezya, Taylan, Tayvan ve İran katılımcı ülkeleri arasında yerini aldı. Bu ülkelerin yanı sıra Rusya ve İngiltere ile de görüşmelerin yoğun bir şekilde devam ettiği fuarda 50’nin üzerinde ülkeden 1.000’e yakın katılımcı firmanın yer alması bekleniyor. 

T.C. Ticaret Bakanlığı ve KOSGEB’den yine destek var

T.C. Ticaret Bakanlığı ve KOSGEB tarafından destek kapsamına alınan fuarın katılımcıları kendilerine en uygun desteğe, fuar sonrasında başvuru yaparak harcamalarının bir kısmını geri alabiliyor.

Raceplast’ın Türkiye fabrikası Ankara’da kuruluyor

Mühendislik plastikleri alanında hizmet vermek amacıyla geçtiğimiz aylarda Türkiye fabrikası için şirket kurulumlarını gerçekleştiren Raceplast’ın, ülkemizdeki üretim merkezi olarak Ankara belirlendi. Fabrika kurulumunun, üstün donanımlı ve son teknoloji makinelerinin yerleşimi ve tecrübeli ekibinin istihdamına başlanmasıyla birlikte yılın son çeyreğinde üretime hazır hale gelmesi bekleniyor. Türkiye fabrikasında çalışacak olan CNC operatörlerine de kurum içi eğitim amacıyla Raceplast Almanya ofisinde eğitim verilmeye başlandı. 

Konu ile ilgili olarak Raceplast Kurucusu ve CEO’su Süleyman Ceyran şunları kaydetti “Raceplast olarak, sürekli ve doğru araştırma, tasarım, üretim ve testlerin yanı sıra tüm dünyada kullanıcı dostu ve çok güvenilir olan yüksek kaliteli mühendislik plastiklerini ülkemiz sanayisinin hizmetine sunmaya hazırlanıyoruz. Ankara merkezli olarak lokasyonunu belirlediğimiz ve halen kurulumunu gerçekleştirmekte olduğumuz yeni fabrikamızın ülkemiz sanayisine katkı sağlamasını ümit ediyoruz.” 

Sözlerine üretim teknolojileri konusunda gösterdikleri özen ile devam eden Ceyran şunları ekledi; “En modern makineler ve deneyimli çalışanlarımızla, daha sonraki işlemler için ihtiyacınız olan bitmiş parçalar ve tornalanmış parçalar üretmeyi planlıyoruz. Türkiye’de de aynı kalite standartlarında üretimimizi yapıp, tüm dünyaya ulaştırmayı hedefliyoruz. Raceplast olarak, savunma sanayisi, yenilenebilir enerjiler, inşaat endüstrisi, makine ve tesis kurulumu, baraj ve liman inşaatı, otomotiv sanayii, elektrik endüstrisi, tarım endüstrisi, havacılık ve uzay, gemi ve tekne yapımı, tıp teknolojisi, elektronik ve gıda endüstrisi için inovatif ürün portföyümüz ile değer üretmeye devam edeceğiz.”

Mitsubishi Electric, Türkiye’deki 10’uncu yılını kutluyor

Şirket, yıl dönümü kutlaması kapsamında global düzeyde birçok önemli yöneticiyi Türkiye’de ağırladı.

Mitsubishi Electric, ülkemizde uzun yıllar önce distribütörlüklerle başlattığı hikâyesini daha da güçlendirmek amacıyla 2012 yılında Türkiye’deki faaliyetlerine resmi olarak başlamasının 10’uncu yıl dönümünü kutluyor. Japonya ve Avrupa’dan birçok önemli yöneticiyi İstanbul’daki yıl dönümü organizasyonunda ağırlayan şirket, Manisa’da yer alan klima üretim üssü Mitsubishi Electric Turkey Klima Sistemleri Üretim A.Ş. fabrikasına ziyaret de düzenledi. Ziyaret heyetinde; Mitsubishi Electric Corporation Başkan ve CEO’su Kei Uruma, Mitsubishi Electric Corporation Global Stratejik Planlama ve Pazarlama Grup Başkanı Noriyuki Shimizu, Mitsubishi Electric Europe Başkan ve CEO’su Shunji Kurita ve Mitsubishi Electric Turkey Klima Sistemleri Üretim A.Ş. Başkanı Shingo Nonoue başta olmak üzere üst düzey isimler yer aldı.

Üretim gücüne inandığı Türkiye’de yatırımlarını sürdürecek

Mitsubishi Electric’in Türkiye’de son 10 yılda öncü işlere imza atmasından gurur duyduklarını ifade eden Mitsubishi Electric Corporation Başkan ve CEO’su Kei Uruma; “Bir dünya devi olan şirketimiz; bu sene 10’uncu yılını kutladığı Türkiye’nin potansiyeline, stratejik konumuna, genç ve dinamik nüfusuna her zaman güvenerek çok büyük yatırımları burada gerçekleştiriyor. En önemlisi de bir üretim üssü olarak Türkiye’ye büyük önem veriyoruz ve fabrikamızda yatırımlarımız hızla devam ediyor, Türkiye’den dünyaya uzanan bir ihracat ağı oluşturuyoruz. Üretim gücüne inandığımız Türkiye’ye katma değer sağlayacak projeler hayata geçirmeye ve yatırım yapmaya devam edeceğiz” şeklinde konuştu. 

İhracat ‘Ambalajı’ büyüttü

Geçtiğimiz yılı 6,5 milyar dolarlık ihracat geliri ile tamamlayan ambalaj sektöründeki istikrarlı büyüme, ekonomi çevrelerinde referans olarak kabul gören ‘İSO Birinci 500 + İkinci 500, İSO 1000’ Büyük Sanayi Kuruluşu listesine de yansıdı.

Üretim, ihracat ve istihdam odaklı çalışan ambalaj sektörü Türkiye'nin toplam ihracatına verdiği katkıyı sürdürüyor. Sektör, geçen yılı yüzde 26 değer artışı ile 6,5 milyar dolar ihracatla kapattı. En fazla ihracat yapılan ilk üç ülke sırasıyla Birleşik Krallık, Almanya ve Irak oldu.

İstanbul Sanayi Odası (İSO) tarafından açıklanan Türkiye’nin ilk 1000 (Birinci 500 + İkinci 500) Büyük Sanayi Kuruluşu arasında 2021 yılında 42’si Ambalaj Sanayicileri Derneği (ASD) üyesi olmak üzere toplam 65 ambalaj sektörü firması yer aldı. Ambalaj Sektörünün yıllık değişimine bakıldığında; İSO ilk 1000’de yer alan firmaların sayısının 62’den 65’e yükseldiği; bu 65 firmanın gerçekleştirdiği üretimden satışlarının bir yıl öncesine göre yüzde 43,77 oranında arttığı; ihracatlarının yüzde 32,79 ve çalışan sayılarının yüzde 28,66 arttığı görüldü.

Ambalaj sektöründeki firmaların 2021’de İSO Birinci 500 + İkinci 500 Büyük Sanayi Kuruluşu firmalarının üretimden satışlarının yüzde 3,1; ihracatlarının yüzde 1,6 ve çalışan sayılarının ise yüzde 1,9’unu oluşturduğu belirtildi.

İSO 1000 Büyük Sanayi Kuruluşu listesinde, ambalaj sektöründe yaşanan büyümenin devam ettiğini söyleyen Ambalaj Sanayicileri Derneği (ASD) Başkanı Zeki Sarıbekir, büyümenin odağında ihracatın yer aldığını söyledi. Sektörün, 2021 yılında 2,7 milyar dolar dış ticaret fazlası vererek cari açığa yapılan pozitif katkının arttığını belirten Zeki Sarıbekir, "Ambalaj Sektörü olarak her geçen gün daha çok ihracat yapmayı hedeflemeliyiz. Türkiye’de ürettiğimiz ambalajların en az yarısını ihraç edebilmek amacıyla çalışmalıyız" dedi.

Emtia fiyatları, ham madde sorunu, üretim maliyetlerinde 3 kata varan artışlar, konteyner sıkıntılarının ihracatı olumsuz etkileyen faktörlerin başında geldiğini belirten Zeki Sarıbekir, atık ithalatına karşı olduklarını yineledi. Zeki Sarıbekir, İSO 1000 listesine giren tüm ambalaj üreticilerini tebrik etti ve başarılı çalışmalarının devamını diledi.

Yakında etiketlerde su ayak izi de yazacak

İklim krizi devletler kadar şirketlerin de odağında artık. Hem global hem de Türk sanayi şirketleri özellikle son iki yıldır karbon emisyonu azaltımı, su ayak izi ve sürdürülebilirlik hedeflerini içeren raporlar yayınlıyorlar. Dünyanın ortak hedefinin iklim krizine karşı mücadele etmek olduğunu ifade eden TOBB E-ticaret Meclis Üyesi, Ticimax E-ticaret Sistemleri Kurucu CEO’su Cenk Çiğdemli, sürdürülebilirlik mecburiyetinin e-ticaret sektörünü de kökten dönüştürdüğünü belirtti.

Geçtiğimiz yıl Kasım ayında Glasgow’da 197 ülke Glasgow İklim Paktı’na imza atmıştı. Glasgow’da, küresel sıcaklık artışının hangi seviyede sınırlandırılacağı, fosil yakıtlar, iklim krizinden en kötü etkilenen ülkelerin kayıp ve hasarlarının tazmini gibi konular tartışmaların odak noktası olmuştu. Glasgow İklim Paktı sonucuna göre, 130 trilyon doları kontrol eden yaklaşık 450 finans kuruluşu, yenilenebilir enerji gibi temiz teknolojileri ve fosil yakıt endüstrileri dışındaki doğrudan finansmanı desteklemeyi taahhüt ettiler. Türkiye ise, 2053 yılına kadar net sıfır karbon olma hedefini burada açıkladı.

“Herkes elini taşın altına koymalı”

E-ticaret dahil her sektörün elini taşın altına koymak zorunda olduğunun tartışılmaz bir gerçek olduğuna vurgu yapan Ticimax E-ticaret Sistemleri Kurucu CEO’su Cenk Çiğdemli, “Global iklim kuruluşu Climate Action Tracker’ın yayınladığı rapora göre, dünya yüzyılın sonunda kadar 2.4 derecelik sıcaklık artışıyla karşı karşıya kalacak. Bu, dünyamız ve yaşam için çok kritik bir artış. Bu artışı yavaşlatmak için sürdürülebilir üretim, üretim ve tüketimde su ayak izinin azaltılması, karbon emisyon azaltımı, geri dönüşüm ve fosil yakıtların yerine yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmek ilk başta yapılması gerekenler arasında yer alıyor” dedi.

10. Ambalaj Ay Yıldızları’nda finalistler belli oldu

Bu yıl rekor katılımın olduğu yarışmaya başvuru yapan 278 ambalaj, 12 farklı kategoride değerlendirildi ve 126 ambalaj finale kaldı. Ambalaj Ay Yıldızları Yarışması'nda dereceye girenlere ödülleri Ekim ayında İstanbul’da düzenlenecek özel bir törende verilecek.

Ambalaj Sanayicileri Derneği (ASD) tarafından bu yıl onuncusu düzenlenen ‘Ambalaj Ay Yıldızları Yarışması’ sonuçlandı. Ambalaj üreticileri, marka sahipleri ve tasarımcıların son iki yıldır piyasada var olan ambalajlarıyla katıldıkları yarışma hem yurtiçinden hem de yurtdışından yoğun ilgi gördü. 

ASD Ambalaj Binası’nda, 23-24 Haziran 2022 tarihlerinde bir araya gelen Seçici Kurul Üyeleri, yarışma şartnamesinde yer alan 11 kriter doğrultusunda başvuruları değerlendirdi. Kullanım kolaylığı ve üretim kalitesinden çevreye duyarlılığa, tasarımdan özgünlüğe kadar yapılan değerlendirme sonrası toplam 126 ambalaj finale kaldı. Bir başarı öyküsü haline gelen ve artan katılımıyla Türkiye genelinde marka olan yarışmanın ödül töreninde; finale kalan ambalajlar arasından Altın, Gümüş, Bronz ve Yetkinlik Ödülü alanlar ilan edilecek. ‘Altın Ödül’ almaya hak kazanan ürünler arasından ise Türk Standardları Enstitüsü (TSE) işbirliği ile en fazla 3 adet ‘Altın Ambalaj Ödülü’ verilecek.

Kimya sektörü ihracat liderliğini koruyor

İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) verilerine göre, kimya sektörü Haziran ayında 3,2 milyar dolar değerinde ihracat gerçekleştirdi. Haziran ayında da ihracat lideri olan sektör, üst üste dördüncü kez birinci olurken ilk altı aylık dönemde gerçekleştirdiği 16,7 milyar dolar ihracat ile yüzde 39,9 büyüdü.

Bu yıl ihracat performansını artırmaya devam eden kimya sektörü Mart, Nisan, Mayıs ve Haziran aylarında üst üste ihracat lideri olurken ilk altı aylık dönemde de birinci sektör olarak öne çıkıyor. Sektörün Haziran ayı ihracatı, geçen yıla kıyasla yüzde 34,6 artarken, ilk altı aylık dönemde yapılan toplam ihracat ise yüzde 39,9 artarak 16,7 milyar dolara ulaştı. 

Kimya sektörünün Haziran ayı ihracat rakamlarını değerlendiren İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister, “Ticaret Bakanımız Sayın Mehmet Muş ve TİM Başkanımız Sayın Mustafa Gültepe’nin önderliğinde İhracatçı Birliklerimizin Başkanları ile birlikte geldiğimiz Erzurum’da Haziran ayı ihracatı basın açıklaması gerçekleştirildi. Kimya sektörümüz Haziran ayında da ihracat liderliğini korumayı başardı. Haziran ayında 3,2 milyar dolar ihracat gerçekleştirerek yine lider sektör olmayı başardık. İlk altı aylık ihracatımız ise yaklaşık yüzde 40 artışla 17 milyar dolara ulaştı. Yaşadığımız enflasyon ve faiz baskısı, kurdaki volatilite, gıda ve emtia fiyatları artışı sıkıntılarına rağmen yılın ilk yarısı sektörümüz oldukça başarılı bir performans gösterdi. Üretim ve ihracatın gücünü büyüme rakamlarımızda da görüyoruz. Diğer sektörlere girdi sağlayan kimya sektörümüz, üretime ve ekonominin büyümesine katkı sağlayan stratejik önemi yüksek bir sektör. Dolayısıyla özellikle teşvik, destek ve yatırımlarda sektörümüze öncelik verilmesi büyük önem taşıyor. Diğer yandan ihracatçılarımızın döviz bozdurma konusunda yaşadıkları sorun ve çözüm önerilerini istişare ettik. İhracatçılarımız mevzuatlarla ilgi konuların daha hafifletilmesi gerektiğini belirtti. Konuyla ilgili gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Ülkemizin sürdürülebilir geleceğinde kimya sektörümüzün rolü büyük. Bu bilinçle sadece kimya sektörümüzü değil tüm sektörleri düşünerek hareket ediyoruz. Çevreci, doğa dostu, yüksek katma değerli ürünlerin üretilebilmesi, yeşil dönüşüm ekonomisine ve dijital dönüşüme öncülük eden bir anlayışla bütüncül bir ekosistem oluşturmak üzere Kimya Teknoloji Merkezi projemizi hayata geçiriyoruz. Plastikten kozmetiğe, ilaçtan gübreye, kauçuktan boyaya kadar 16 alt sektörümüz ile 2030 yılında hedeflediğimiz 50 milyar doları aşmak ve yine ihracatta kalıcı birincilik hedefini gerçekleştirmek üzere tüm gayretimizle üretmeye ve ihracata devam ediyoruz” dedi.

Toplumsal cinsiyet rollerine karşı nötr markalaşma ve tasarım yükselişte

Z kuşağının satın alma kararında cinsiyetten bağımsız markalar ön plana çıkıyor

Son zamanlarda yapılan pazarlama kampanyaları, ürünlerin kadın-erkek ayrımını gözeterek pazarlandığına dair tartışmaları hareketlendiriyor. 7 milyarı aşkın dünya nüfusunun yaklaşık üçte birini kapsayan Z kuşağı, kadın ve erkek üzerine odaklanan cinsiyet rollerine karşı daha nötr bir konumlandırma benimsiyor. Yapılan araştırmalarda, tüketicilerin satın alma kararı verirken dikkat ettiği özellikler arasında, kabul edilen cinsiyet rollerine yönelik çağrışımlar 30’uncu sıralarda yer alıyor. Tüketicilerle arasındaki bağı kuvvetlendirmek isteyen markaların, kadına pembe, erkeğe mavi gibi geleneksel normlardan ziyade nötr markalaşmaya yönelmeleri gerektiğini vurgulayan Tasarist Yaratıcı Direktörü Musa Çelik, tüketicilerin satın alma kararlarını toplumsal cinsiyet rollerine göre değil, ihtiyaçlarına göre şekillendirdiklerini belirtiyor.

Kadına pembe erkeğe mavi klişesi yıkılıyor

Geçmiş zamanlardan beri pembe rengi kadınlarla, mavi rengi ise erkeklerle özdeşleştirilmişti. Kıyafetlerden yiyeceklere, oyuncaklardan bilgisayar oyunlarına kadar birçok ürün ve hizmet, kadın ve erkeklere özel ayrı ayrı geliştiriliyordu. Günümüzde ise tüketiciler pazarlama kampanyalarının cinsiyetlere yönelik nötr ve kapsayıcı olması hususunda daha hassaslar. Designalytics’in ambalajlar üzerinde gerçekleştirdiği araştırmada, erkeklere sorulan şampuan ya da duş jeli gibi ürünleri satın alırken dikkat ettikleri özelliklerde "Beni erkeksi hissettiriyor” seçeneği 34’üncü sırada yerini alıyor. Gelişen dünyada tüketiciyle arasındaki bağı kuvvetlendirmek isteyen markaların cinsiyetlere karşı nötr markalaşmaya odaklanmalarının büyük önem taşıdığını belirten Musa Çelik, Z kuşağının cinsiyetten bağımsız markalaşma ve tasarımlara çok daha fazla önem verdiğini vurguluyor.

Avrasya Ambalaj İstanbul Fuarı için geri sayım başladı

12-15 Ekim 2022 tarihleri arasında 27. kez düzenlenecek Avrasya Ambalaj İstanbul Fuarı için geri sayım artık başladı. Türkiye içinden ve dışından yüzlerce firmanın yerlerini aldığı fuarda katılımcı firmalar fuar ziyaretçileri ile buluşmaya hazırlanıyor. Binlerce kişin fuarı ziyaret etmek için şimdiden kayıt yaptırdığı Avrasya Ambalaj İstanbul Fuarı, Reed Tüyap Fuarcılık A.Ş. ve Ambalaj Sanayicileri Derneği (ASD) iş birliğinde; Ambalaj Makinecileri Derneği (AMD), Esnek Ambalaj Sanayicileri Derneği (FASD), Etiket Sanayicileri Derneği (ESD), Karton Ambalaj Sanayicileri Derneği (KASAD), Metal Ambalaj Sanayicileri Derneği (MASD), Oluklu Mukavva Sanayicileri Derneği (OMÜD) ve Sert Plastik Ambalaj Sanayicileri Derneği (SEPA) destekleri ile Büyükçekmece, İstanbul’daki Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi’nde gerçekleşecek.

Online Bilet 31 Ağustos’a kadar ücretsiz!

Fuarı ziyaret etmek isteyenler, Ağustos ayının sonuna kadar fuar web sitesi üzerinden ücretsiz alınabilecek Online Bilet ile 4 gün boyunca, sıra beklemeden katılımcı firmalarla görüşebilecek, yeni tedarikçi ve iş ortaklarıyla tanışabilecekler.

Koroplast’tan 367,4 milyon liralık halka arz

Halka arzını başarıyla tamamlayan Koroplast, gong töreniyle birlikte borsada işlem görmeye başladı.

Türkiye'yi ilk çöp torbası, buzdolabı poşeti gibi ürünlerle tanıştıran ve mutfak yardımcı ürünleri kategorisinin mimarı olan Koroplast, düzenlenen gong töreninin ardından 28 Temmuz Perşembe günü itibarıyla borsada işlem görmeye başladı. 20-22 Temmuz tarihlerinde Yapı Kredi Yatırım liderliğinde 38 adet aracı kurumdan oluşan konsorsiyum tarafından gerçekleştirilen Koroplast’ın halka arzında toplam büyüklük 367 milyon 380 bin TL oldu.

Yatırımcılardan 6,84 kat talep geldi

Kamuyu Aydınlatma Platformu’nda (KAP) yayınlanan ve 1 TL nominal değerli pay için fiyatın 4,68 TL olarak belirlendiği Koroplast’ın halka arzında ek satışsız halka arz büyüklüğünün 6,84 katına, ek satışlı halka arz büyüklüğünün 5,82 katına denk gelen, 456 milyon 645 bin 363 TL nominal değere tekabül eden talep toplandı.

114 bin 886 yatırımcıdan talep toplanan halka arzda, kurumun borsa kodu ise “KRPLS” olarak belirlendi. Halka arz edilen payların yüzde 26,24’ü yurt içi yüksek başvuru yapan bireysel yatırımcılara, yüzde 26,24’ü yurt içi bireysel yatırımcılara, yüzde 46,88’i yurt içi kurumsal yatırımcılara ve yüzde 0,64’ü de yurt dışı kurumsal yatırımcılara dağıtıldı. 

Şirketin sermayesi halka arz sonrasında 150 milyon TL’den 174 milyon 600 bin TL’ye yükseldi. Tamamlanan talep toplama süreci sonunda, ek satışla birlikte toplam sermayenin yüzde 44,96’sına karşılık gelen paylar halka arz edildi.

İhracatla birlikte üretim artmaya devam edecek

Türk plastik sektörünün 2022 yılının ilk 6 ayını değerlendiren PLASFED–Plastik Sanayicileri Federasyonu Başkanı Ömer Karadeniz, “2022 yılının geride bırakmış olduğumuz ilk yarısında birçok sıkıntıya rağmen üretim hızla devam etti. Maliyetlerdeki artış her ne kadar sanayiciyi zorluklara çekse de üretim artmaya devam etmiş, üretimle birlikte ihracatımız hız kazanmıştır. 2022 yılının son 6 aylık süreçteki beklentimiz de ihracatla birlikte üretimin artmaya devam etmesidir” dedi.

Yerli ham madde üretimi desteklenmeli

Sektörün ham madde tedarikinde %85 oranında ithalata bağımlı olması sebebiyle küresel arz şoklarına karşı daha kırılgan bir yapıya sahip olduğunu belirten PLASFED Başkanı Ömer Karadeniz, “Yurtiçinde ham madde arzının çok yetersiz olduğu aşikar. Son 8 aylık süreçte yaşanan döviz kurundaki önlenemez artıştan dolayı zaten yüksek olan fiyatlar daha da artmış durumda. Ülkemiz sanayisinin rekabet gücünün daha fazla olumsuz etkilenmemesi için yerli ham madde üretimimiz arttırılmalı. Sanayiciler olarak yerli ham madde üretiminin kesinlikle desteklenmesi düşüncesindeyiz. Ülkemizin ihtiyacını karşılayacak yatırımlara yenileri eklenmeli ve ülkemizin yerli ham madde üretimi arttırılmalıdır. Burada kamu otoritelerimizin destekleri çok önemli” dedi.

FANUC Türkiye 2022 Robot Entegratörleri Buluşması İstanbul’da gerçekleştirildi

Yenilikçi robot teknolojilerinin bugün ve yarınının konuşulduğu “FANUC Türkiye 2022 Robot Entegratörleri Buluşması”, endüstriyel robotların öncüsü olan Japonya merkezli FANUC tarafından İstanbul’da gerçekleştirildi. FANUC Avrupa Kıdemli Başkan Yardımcısı Ralf Völlinger ve FANUC Türkiye Genel Müdürü Teoman Alper Yiğit’in ev sahipliğinde düzenlenen etkinlikte 2022 yılı itibarıyla 46.2 milyar dolara ulaşan robotlu otomasyon pazarı, pandemi sonrası yeni dönemde fırsatlar, global projeksiyonların görünümü ve yenilikçi robot teknolojilerini de içeren konular ele alındı. 

Robotlu otomasyon pazarı 2030 yılında 102,4 milyar dolar büyüklüğe ulaşacak

Buluşmanın açılış konuşmalarının ardından söz alan FANUC Türkiye Genel Müdürü Teoman Alper Yiğit, “Yeni Dönemde Fırsatlar” başlıklı sunumunda “2022 yılında robotlu otomasyon pazarı 46.2 milyar dolara ulaşmış durumda. 2030’a kadar ise 102,4 milyar dolarlık bir pazar öngörülüyor. Zor olduğu kadar geleceği olan iyi bir sektörde yer alıyoruz. Pandemiyle birlikte otomasyona olan talepte tam anlamıyla patlama yaşandı. Bu da robotlu otomasyon sistemlerine yeni sektörlerin kapısını açtı. Şu anda perakende, lojistik ve e-ticaret alanında robotlu otomasyon sistemlerine çok talep var. İyi fırsatlar barındıran bu alanlara da ağırlık vermemiz gerekiyor. Bunun yanı sıra sektörde nitelikli eleman açığının da olduğunu gözlemliyoruz” dedi.

Moretto Türkiye 10’uncu yılını kutluyor

2012 yılında kurulan Moretto MTR, kazanmaya alışkın tecrübeli ekibi ve tamamlanmış pek çok iddialı projeleriyle kuruluşunun 10’uncu yıl dönümünü kutluyor. 

Merkez firmanın değerlerinden ve felsefesinden ilham alan şube, plastik işleme endüstrisi için otomasyon tedarikinde, Türkiye pazarı için önemli bir referans noktası haline geldi. Türkiye’nin en büyük metropolü olan İstanbul'da, Avrupa ve Asya arasında stratejik bir konumda yer alan ve ülkemizin plastik endustrisi için ana üretim destek tedarikçilerinden biri olan Moretto Türkiye; nitelikli danışmanlığı, müşteri isteklerinin dikkatli analizi, titiz, müşteriye özel ve etkin teklif sunumları ile öne çıkıyor. Şube pazardaki doğrudan mevcudiyeti ile, müşterilerine zamanında ve etkili satış sonrası destek sunuyor.

Şubelerinin 10’uncu yıl dönümü ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Moretto Türkiye Bölge Satış Müdürü Tolga Bostancı açıklamalarında şu ifadelere yer verdi:

“2012 yılının Eylül ayında resmi açılışı yapılan Türkiye Ofisi, Kasım ayında ilk ham madde yükleme sistemi tedarikiyle sektör kullanıcılarından kısa zamanda olağanüstü bir geri bildirim aldı. Daha sonra Aralık 2012'de, Plast Eurasia fuarına Moretto SpA ve Moretto MTR'nin birlikte ilk katılımıyla pazara girişimiz resmileşti. Bu organizasyon, lokal plastik sektörüne bir dizi teknolojik gelişme sunmanın ve sürekli büyümenin başlangıcıydı. Oldukça zorlu ve rekabetçi bir pazarın ihtiyaçlarını, evrimini öngörerek ve yoğun olarak tahmin ederek zaman içinde gelişebilen bir grubun parçası olmaktan gurur duyuyoruz. Yenilikçi, entegre ve müşteri odaklı çözümler sunmamıza olanak sağlayan grubumuzun desteği ile sektörde öne çıkan ve aranan bir konuma geldik."