Rotogravür Baskı Modeli
- JACOM_CONTENT_CREATED_DATE_ON
- JACOM_CONTENT_WRITTEN_BY
Özet
İlk insanların ortaya çıktığı milattan önce 200.000 yıllarından bu zamana kadar, insanlar için olmazsa olmaz şeylerden birisi de koşulsuz şartsız iletişimdi. Gerek göçebe hayata gerekse yerleşik hayata geçilmiş olsun her insanın yaşamını devam ettirebilmek için iletişim halinde olması gerekmekteydi. Yüz yıllar geçtikçe ve insanoğlu daha da akıllanmaya başladıkça, sadece iletişim ile yetinmeyip, yaşantıları boyunca gördüğü birikimleri ve deneyimleri diğer kuşaklara aktarmayı düşündü. Yazının icadına kadar olan sürede resimlerle bu yapılmaya çalışılsa da özellikle yazının icadı ile beraber insanlık tarihi baştan yazıldı. Gelecek kuşaklara aktarımların teknolojinin gelişmesiyle de son derece kolaya indirildiği zamanlarda bilgi, çok daha hızlı bir şekilde yayılmaya ve aktarılmaya başlandı. Bilgileri yayma ve daha çok kişiye daha kolay yoldan ulaşma arzusu ile insanoğlu bir yazıyı veya bir resmi kolay yoldan çoğaltabileceği teknikler geliştirerek baskı teknolojisi geliştirdi. Bir süre sadece kitap, ansiklopedi ve sözlük gibi şeyler basılırken, zamanla bu teknikler ile saklama ve koruma işlerinin de hızla olunabileceği gözlemlendi. Bilgileri aktarma ile başlayan bu yolculuğa, ürünleri saklama ve korumaya yönelik ambalaj ürünlerinin üretimi ile devam eden baskı teknolojisi, hız kesmeden yoluna devam etmektedir.
1.Giriş
Baskı, metin veya görselin karton, kumaş, film veya herhangi bir basılabilecek bir yüzeye basılması ile elde edilen renkli veya renksiz bir işlemdir. Birçok çeşidi de bulunan baskı yöntemlerinin geçmişi insanlık tarihi kadar eskidir. Kil tabletlerden günümüze kadar uzanan bu mükemmel teknoloji, geçmişten günümüze asla yok olmayacağının da göstergesidir. Geçmişten bu zamana kadar insanlık tarihinde önemli bir rol oynayan baskı tekniği, ilk çıktığı zamanlardan bu zamana kadar hem saklama hem de modern ve şıklık bakımından insanların vazgeçilmezi olmuştur.
2.Baskı Teknolojisi Tarihi
2.1 Tarihçe ve Gelişim
İnsanlar var oluşundan bu yana sürekli iletişim halinde olan ve gelişmeye açık canlı türleridir. Yazının icadından önce de resimler çizerek, konuşarak ve hatta ateş ile haberleşme yöntemleri kullanmış ve bu durum yazının bulunmasına kadar bu şekilde devam etmiştir. Yazının bulunması ile de insanoğlu her türlü bilgiyi not edebildiği gibi bu bilgilerin de aktarılmasının önünü açmış oldu. Fakat bilgi aktarımı son derece yavaş ve meşakkatliydi. Çünkü yazının bir yerden bir yere taşınması ve çoğaltılması bir o kadar zordu. Bu durum yerini taşlardan, kil tabletlere, kil tabletlerden de yaprak ve kağıtlara bırakacaktı.
Tarihler M.Ö. 600 yıllarını gösterdiğinde artık insanlar çok daha kolay bir şekilde yazıları yayabilecekleri bir yöntem bulmuşlardı; Papirüs. Mısırlıların kullanmaya başladığı bu yöntem ile yazı çok daha hızlı bir şekilde yayıldı ve hatta o dönem yazılmış birçok papirüs günümüze kadar geldi.
Tarihler M.S. 105 yılını gösterdiğinde ise artık günümüzde kullandığımız kağıt kullanılmaya başlanmıştı. Çin’den icat edilen bu yöntem, M.S. 750 yılında Talas Savaşında Çinlilere esir düşen Arapların, bu tekniği öğrenip gelmesi ile ilk önce İspanya’ya sonraki 1000 senede ise tüm Avrupa’ya yayılmıştır. Çin’de basım yöntemi ilk olarak, mermer kabartma yazı ve şekillerin üstüne yaş kağıt baskılanması ve ardından kağıtların mürekkeplenmesi şeklinde gerçekleşmiştir. Bu yöntem 300 yıl boyunca sürmüştür. Yeni yöntem ile beraber ağaç kütükleri oyulmuş ve basılacak ürün kabartma şekline getirilerek mürekkeplenip preslenerek kağıda basılmıştır.
Baskı teknolojisi yavaş yavaş gelişmeye başlamışken asıl çığır açan olay 1450 yılında Johannes Gutenberk tarafından olmuştur. Tahta bloklar ile yapılan baskı kalıplarının aksine Gutenberk, metal ve kurşunu karıştırarak ne çok sert ne de çok yumuşak ve aynı zaman da defalarca kez kullanılabilen baskı makinesi geliştirdi. Tipo baskının temellerini atan Gutenberk, kurşun alaşımdan yapılan dökme harflerin, baskı bittikten sonra, diğer baskıda da kullanılmasını sağlayacak basım yöntemini geliştirmiştir. Hali hazırda Çin ve Kore’de kullanılmakta olan bu yöntem Johannes Gutenberk tarafından daha hızlı ve pratik bir hale getirilerek matbaacılık devrimini başlatmıştır. Kendisi ise yapmış olduğu buluş ve yenilikler ile matbaacılığın babası olarak kabul edilmiştir.
2.2 Türk Baskı Tarihi
Türk baskı sanatı, 9. yüzyılda Doğu Türkistan’da Uygur Türkleri ile başlamıştır. Özellikle tahta oyma baskı teknikleri konusunda kendilerini son derece geliştiren Uygur Türkleri, Budistler tarafından bu tekniğe gösterilen ilgiden dolayı genellikle bu tekniği kullanmışlardır. Budistlerin büyü yazımları, dua formülleri ve günah çıkarma işlemleri adına bu teknik kullanılmaktadır. Manastırlarda yazan metin, kitap ve formülleri çoğalttıktan sonra satışını yapan Uygur Türkleri bu sayede maddi gereksinimlerini de karşılamışlardır.
Anadolu’ya kağıt gelmeden önce kumaşa uygulanan tahta oyma yöntemi Yazmacılık adıyla da adlandırılır. Avrupa’da Block Printing de denen bu yöntem ile ilgili bulunan ilk örnekler 16. yüzyıla dayanmaktadır. Anadolu’da ise 17. yüzyıl sonrasında yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır.
1567 yılında İstanbul’da bir Ermeni matbaası kurulmuştur. 1562 tarihinde Viyana ziyaretine giden Tokatlı Apkar isimli kişi burada matbaacılık konusunda bilgiler edinmiş ve bu bilgiler ışığında da ilk matbaasını kurmuştur. Apkar, Pokir Keraganutyan Gam Aypperan isminde bir alfabe kitabı, bir dua kitabı ve ayinler ile alakalı da kitaplar yayınlayarak 1569 yılına kadar beş adet kitap kazandırmıştır.
Ermenilerin bu matbaa olaylarına girmesinin ardından 1627 yılında Rum’lar tarafından da matbaa kuruldu. Nicodimus Metaxas adında bir papaz tarafından İstanbul’da kurulan bu matbaa Yahudiler Aleyhine Küçük Risale ismindeki kitap ile faaliyete başlamıştır. Fakat kuruluşunun üzerinden daha bir sene bile geçmeden Cizvitler ya da bir başka adıyla İsa Cemiyeti diye bilinen, Katolik klisesinin tarikatlarından olan bu cemiyet baskısı ile matbaa kapatılmıştır.
Osmanlı, bünyesinde birçok yabancı matbaacı bulundururken, Osmanlı hayatını da gravür yöntemi ile resimleyebilmek için yurt dışından sanatçılar ağırlamıştır. Bu ağırlanan sanatçılar Osmanlı yaşantısını anlatan gravürler hazırlamışlardır. 1533 senesinde Osmanlı’ya gelen Flaman ressam Pieter Coeck, bulunduğu zaman içinde yedi adet İstanbul gravürü hazırlamıştır. Sultanahmet’te bulunan At Meydanı mevkiinde, ilk olarak “Sultan Süleyman’ın Maiyeti” olarak farklı gravürleri barındıran yedi gravür, Coeck’un vefatının ardından 1553 senesinde basılan özel bir albüm içinde bir araya getirilmiştir.
Her ne kadar Osmanlı Devleti, Rum ve Ermeniler ile matbaacılığa girmiş olsa da ya da yurt dışından sanatçılar ağırlamış olsa da Türk basım tarihi Johannes Gutenberk’in buluşundan yaklaşık 300 sene sonra başlayabilmiştir. Bu duruma daha çok Osmanlı Devleti padişahlarının bakış açısı ve ekonomik durumlar etkili olmuştur. İbrahim Müteferrika tarafından 1727 yılında kurulan ve 1729 yılında faaliyete geçen matbaa, ilk Türk matbaasıdır.
Açılan bu matbaada sadece dini olmayan eserlerin basımına izin verilecekti ve Şeyhülislam Abdullah Efendi’den dinle ilgisi olmadığı yönünde fetva alındıktan sonra basılabilecekti. Bununla beraber 3. Ahmet’ten de uygunluk fermanı alındıktan sonra Darüt-Tıbaatil Amire adlı ilk matbaa kurulumuna başlandı. Makinenin ve Latin alfabesi kalıplarının yurt dışından geldiği bilinse de Arapça harf kalıplarının nereden geldiği veya nerede üretildiği bilinmemektedir. Tüm bunların sonrasında Yalova’da bir kağıt fabrikası da kuruldu. 1729 yılında Vankulu Lügatı adında ilk eseri ortaya çıkaran İbrahim Müteferrika ardından tarih ve coğrafya ile ilgili 16 eser daha yayınladı.
2.3 Baskı Çeşitleri
Baskı çeşitleri geçmişten günümüze teknolojinin de gelişmesiyle artmaktadır. Matbaanın başlattığı bu hızlı ve kolay basım tekniği birçok farklı türlerde, farklı firma ve isteklere göre müşterisini bulmaktadır. İşin kalitesinden mürekkebine, filminden makinesine kadar her biri birbirinden farklı olan bu baskı türleri, müşterinin de her ihtiyacını karşılamaktadır.
Günümüzde kullanılan yaygın baskı sistemlerinden ilki Yüksek Baskı Sistemidir. Bu yüksek baskı sistemi de kendi içinde iki kısma ayrılmaktadır. Bu iki kısımdan ilki Tipo Baskı ve ikincisi ise Flekso baskıdır. Genel olarak patates baskı olarak da bilinen baskı sisteminin gelişmiş sistemi olarak bilinen bu iki baskı modeli Yüksek Baskı Sistemleri arasına girmektedir.
Çukur Baskı Sistemleri arasına ise asıl konumuz olan Tifdruk Baskı girmektedir. Bununla beraber Pad Baskı da Çukur Baskı Sistemleri arasında yerini almaktadır. Tampon baskı olarak da bilinen Pad baskı, kalem, seramik, top ve cam gibi yüzeyi düz malzemelere baskı yapılmasında kullanılır.
Düz yani Ofset Baskı Sistemleri arasında ise Ofset Baskı yer almaktadır. Tabaka Ofset Baskı, Web Ofset Baskı ve Lenticular Ofset Baskı da bu baskı sistemlerinin arasında yer almaktadır.
Bütün bu sistem topluluğu haricinde hepsinden bağımsız olarak Dijital Baskı, Hexac Chrome Baskı ve Serigrafi Baskı modelleri de mevcuttur.
3.Tifdruk Baskı
3.1 Tifdruk Baskı Tarihi
Çukur baskı tekniğinin tam olarak ne zaman kullanıldığı bilinmese de on beşinci yüzyılda yapıldığı tahmin edilmektedir. Bu teknik, ilk olarak kuyumcular tarafından kullanılmış ve geliştirilmiştir. Genellikle Almanya ve İtalya’da kullanılan kalburlama tekniği ile madeni levhaların üzerine sayısız noktacıklar açmaktalar ve bu şekilde resimler oluşturmaktadırlar.
Yapılan diğer kazılarda ise ortaya çıkan eserler diğerlerine göre biraz daha farklıdır. Bu kazılarda ortaya çıkan levhalar altın ve gümüştendir ve bu levhaların üzerine işlenmiş sayısız oyuklara siyah kimyasal bir madde doldurularak yüzeyde siyah beyaz renkler elde edilmiştir.
15. yüzyılın önemli isimlerinden olan Lucas Granach ve Albrecht Dürer, dini kitaplara çizdikleri resimleri metale aktararak bu konudaki ilk üretimlerini yapmışlardır. Bu tür çizimlerin de artmasıyla Rönesans’ı beraberin de getirmiştir.
3.2 Tifdruk Baskı Mürekkepleri
Tifdruk baskı, bir resim bir şeklin ya da herhangi bir fikrin çoğaltılması amacı ile kullanılabilecek belirli malzemeler ile film ya da kağıt malzemesine transferini sağlayan kimyasal bir karışımdır. Mürekkepler genel olarak dört ana maddeden oluşur ve bunlar;
•Renk verici madde
•Bağlayıcı
•Çözücü
•Yardımcı maddeler olarak sıralanabilir.
Burada renk verici madde olarak pigment ve boyar maddeler söylenebilir. Bunlar mürekkebe renk veren toz parçaları olmakla birlikte ikisinin de görevleri aynıdır. Fakat aralarında az da olsa fark bulunmaktadır. Boyar madde uygun bir çözücüde çözünebilir fakat pigment çözücüde çözünemez. Buna rağmen pigmentlerin renk haslığı çok daha iyidir. Bu nedenle de bir mürekkebin asıl kalitesini pigmentler belirlemektedir. Durum böyle olunca da pigmentler maliyet açısından da büyük pay sahibidir.
Bağlayıcıların ise diğer bir adı reçinedir. En önemli görevi ise renk verici maddeyi sıvı hale getirir. Bu sayede ise renk verici madde basılabilir bir hal alır. Kullanılan bu reçineler doğal ya da sentetik olarak ikiye ayrılır. Doğal reçine bitkilerden üretildiği gibi kimyasal olarak hazırlanması da mümkündür. Fakat sentetik reçine direkt olarak kimyasal yöntemlerle hazırlanır. Baskı malzemesinin türüne göre de kullanılan reçine değişmektedir çünkü her plastikte doğal ya da sentetik reçine aynı etkiyi vermemektedir. Kağıt, folyo ve polimer filmlerde sentetik reçine olarak nitroselüloz kullanılmaktadır.
Çözücüler, adından da anlaşılacağı üzere mürekkep içerisinde bulunan bağlayıcı, pigment ve yardımcı malzemelerin çözünmesini sağlayan maddedir. Solvent olarak adlandırılır. Tifdruk baskıda kullanılan solvent sıvıdır. Solventlerin bir diğer görevi de mürekkebin viskozitesini ayarlar. Bu şekilde mürekkebin akışkanlığını kontrol ederek daha iyi bir basım sağlar. Tifdruk baskılarda baskı sonrasında en önemli olay kürlenme süresi dediğimiz kuruma süresidir. Mürekkep, baskı esnasında fırınlardan geçerek kurumaktadır fakat asıl kuruma için baskıdan sonra da kurutulması gerekmektedir. Tifdruk baskıda kuruma, mürekkep içindeki solventin buharlaşmasıdır.
3.2.1 Mürekkep Viskozitesi
Mürekkebin akmaya karşı oluşturduğu dirence viskozite denir. Eğer ki viskozite çok akıcı ise viskozite düşük, eğer ki çok yoğun veya akmıyor ise viskozite yüksektir.
Mürekkeplerin viskozitesinin düşük mü yoksa yüksek mi olduğunu anlamak için kronometre yardımı ile ölçüm yapılması gerekmektedir. 100 mililitrelik bir ölçüm kabına doldurulan mürekkebin kaç saniyede boşaldığı bize viskozite değerini verir.
Dünya genelinde viskozite ölçümü için çeşitli kaplar vardır. Türkiye’de en çok kullanılan kap türü Ford kap türüdür.
Viskozite ölçümü için en önemli etkenlerden birisi sıcaklıktır. Sıcaklık sabit 25 derece olması viskozitede doğru ölçüm için son derece önemlidir. İşleme başlamadan önce kronometre sıfırlanır. Kap mürekkebin içine daldırılır ve tamamen dolduğu anda çıkarılarak kronometre çalıştırılır. Kap içindeki mürekkep bittiği anda kronometre durdurulur ve kaç saniyede boşaldığına bakılır. Çıkan değer, bizim viskozite değerimizdir.
Baskı esnasında sürekli olarak mürekkebin değeri ölçülmesi gerekmektedir. Bu durum önceleri el ile yapılmaktadır fakat günümüz de faşnat dediğimiz makineler sayesinde yapılmaktadır. Belirli aralıklarla mürekkebin viskozite değerini ölçen faşnat, viskozitesi yükselen mürekkebe solvent ilave ederek viskoziteyi düşürmektedir.
3.3 Korona İşlemi
Korona, tifdruk baskı makinelerinde, mürekkep ve lak baskı işlemlerinde, film yüzeylerine basım yapabilmek için kullanılan elektron bombardıman uygulama tekniğidir. Bu işlem baskı yapılacak malzemenin, filme tutunması için önemlidir. Baskı öncesinde korona işleminin filmlere muhakkak uygulanması gerekmektedir.
Korona, baskı yapılacak yüzeyin baskı yapılmaya uygun hale getirilmesi için yüzey geriliminin arttırılması işlemidir. Birçok film için 36 ile 38 dyn/cm korona uygulanır. Filmlerde baskı yüzeyleri baskı için yeterli olunmayan yüzey enerjileri, uygun enerji seviyesine getirilerek filmin mürekkebi tutması sağlanır. Bu sayede mürekkepten filme mürekkep geçişi kolaylaşmış olur.
Bu işlemde filmin yüzeyine elektriksel işlem yapılır ve film mürekkebi tutma özelliğine kazanır. Korona deşarj ünitesi, yüksek frekanslı bir jeneratör, yüksek voltajlı bir kaynak, yüksek elektrik üreten sabit bir elektrot ve karşısında silindirik bir yalıtkan silindirden oluşur. Yüksek frekanslı voltaj jeneratörüne (13.000-15.000 volt) bağlanan elektrotlar, ozon emisyonları eşliğinde mavi kıvılcımlar şeklinde deşarj olacaktır. Filmin yüzeyi elektrotun birkaç milimetre altından geçer ve elektrot ile yalıtım silindiri arasında yüksek bir voltaj salınır. Bu işlem sayesinde filmin yüzeyi boşaltılır ve oksitlenir. Bu nedenle filmin yüzeyi fiziksel ve kimyasal olarak modifiye edilir. Baskı işleminde mürekkep, bu değiştirilmiş ve işlevselleştirilmiş plastik yüzey ile daha sıkı bir bağ oluşturur.
3.4 Tifdruk Baskı Nedir?
Tifdruk baskı, Almanca kelime olan Tiefdruck adından gelmektedir. Burada Tief derin anlamına gelirken, Druck baskı anlamına gelmektedir. Türkçe’de bu kelimeyi karşılayan kelime ise çukur baskıdır.
Tifdruk baskı adından da anlaşılacağı üzere, silindir üzerinde çok fazla oyuklara doldurulan mürekkebin filme transfer edilmesi ile ortaya çıkan işlemdir. Ortaya çıkacak olan ürün, her renk ve desen farklılığında ayrılarak, her biri için silindir oluşturulur.
Belirli büyüklükteki silindirlerden uygun olan seçilerek işleme başlanır. Bu makinelerde 80 santimetreden 2 metreye kadar kalıp silindirleri kullanılabilmektedir. Metal silindirin etrafı öncelikle bakır ile kaplanarak, ana silindirin zarar görmesi engellenmiş olur. Bakır kaplanan silindir, basılacak içeriğe göre aşındırma yöntemi ile CNC tezgahlarında işlenir. Burada mikron cinsinde milyonlarca çukur açılarak bu işlem gerçekleştirilir. Çukur açma işlemi bittikten sonra bakır kaplı silindirin üzerine krom kaplanarak pürüzsüz bir yüzey elde edilir. Bu sayede hem silindir ortaya çıkabilecek zararlardan daha az etkilenir hem de Doctor Blade ismi ile adlandırılan sıyırıcı bıçak daha rahat kayarak mürekkebi daha iyi temizler.
Doctor Blade bıçaklarının sıyırma işlemi baskı için son derece önemlidir. Çünkü sıyırma işleminin tam olmaması durumunda filme mürekkep bulaşarak hatalı bir basıma neden olur. Bunun önüne geçebilmek için de Doctor Blade’in silindire yaklaşık 55 ile 65 derecelik temas açısında olması gerekmektedir. Bu doğru bir sıyırma için önemlidir. Her baskı sonrasında düzenli olarak temizlenmesi gereken Doctor Blade, tutucu kullanılarak monte edilmesi gerekmekte ve kesinlikle düz olmalıdır. Destek tutucunun dışarıya doğru 20 ile 25 mm çıkması gerekmekte ve Doctor Blade’in ise hemen altında 3 ile 4 mm’lik bir çıkıntıdan çıkması gerekmektedir.
Doctor Blade monte edilirken cıvataları iyi durumda ve eksiksiz olmalıdır. Tutucunun ve bıçağın mürekkepten arınmış olması gerekmektedir. Burada diğer bir sorun ise dalgalanmadır. Dalgalanmayı önlemek için yapılması gereken ise cıvataları ortadan başlayarak kenara doğru sıra ile dönüşümlü olarak sıkmaktır.
Tifdruk baskıda her bir renk ve desen farklı ünitelerde basılır. Her bir ünitede desenin işlenmiş olduğu silindir, silindire basınç uygulayan bir Piresör ve mürekkebi silindire ileten mürekkep merdanesi denen furnicher vardır.
Mürekkep merdanesinin bulunduğu mürekkep ünitesi iki bölümden oluşmaktadır. Bunlardan ilki mürekkep haznesi, diğeri ise mürekkep tankıdır. Her renk için bu iki bölümde ayrı ayrı bulunmaktadır. Mürekkep, mürekkep haznesine makinenin yan tarafında bulunan mürekkep tankı sayesinde aktarılır. İstenmeyen maddelerin de uzaklaştırılması için tank içinde pompa ve filtre bulunur. Pompa mürekkebi hazneye gönderir. Haznedeki fazla mürekkep, tekrar hazneye geri gelir ve bu şekilde sürekli olarak bir devir daim oluşur.
Furnicher, üzerinde dönen silindire mürekkebi aktarır. Silindirin tüm yüzeyi; işlenmiş ve işlenmemiş yüzeylerin tamamı, mürekkep içinde kalır. Baskı silindirinin arkasında bulunan Doctor Blade dediğimiz sıyırıcı bıçak, işlenmiş yüzey harici bütün mürekkebi temizler. Baskı silindiri içerisinde sadece işlenmiş yüzeyde mürekkep kalır. Korona uygulanmış film, piresör ve baskı silindiri arasından geçerken, baskı silindirinde işlenmiş yüzeyde kalan mürekkebi kendine transfer ederek fırına doğru giderek kurur. Aynı işlemi diğer ünitelerde de uygular ve sonucunda baskı işlemi uygulanmış olur.
Sonuç
İnsanlık tarihi boyunca, insanlar önce resimlerle, sonra yazı ile iletişim halinde oldu. Mağara duvarlarına çizilen resimler ile başlayan iletişim kültürü, bir kelebek etkisiyle önce matbaa sektörünü sonra hem resmi hem de yazıyı birleştirerek ambalaj sektörü denilen bir iş kolunu çıkardı. Teknolojinin ilerlemesi ile müşteri ihtiyaçları da o şekilde değişti ve gelişti. İnsanlar daha ucuza daha kaliteli yollar aramaya başladı. Bununla beraber şirketlerde kaliteyi daha ucuza vermenin yolunu aramaya başlamasıyla baskı sektörü gelişmeye başladı. Farklı mürekkep çeşitlerinde, bağlayıcılara, tipo baskıdan, flekso baskıya kadar birçok farklı yelpazede ürün ve teknolojiler ortaya çıktı. Geldiğimiz noktada en iyi baskı teknolojisi olarak hala gücünü koruyan Tifdruk Baskı Teknolojisi, teknolojisinin ilerlemesi ile daha da güçlenerek yoluna devam edecektir.
Kaynaklar
1)Wikipedia- Tifdruk https://tr.wikipedia.org/wiki/Tifdruk
2)Matbuu.com Tifdruk Baskı Nedir? Kullanım Alanları Nelerdir? https://www.matbuu.com/blog/tifdruk-baski.html
3)Garvure Process and Techonogy 1991 https://www.worldcat.org/title/gravure-process-and-technology/oclc/24855465
4)Bozkurt, C.O., Çubukcu, C. 2016. Geçmişten günümüze ve geleceğe yönelik baskı teknolojilerinin grafik tasarıma olan etkileri. 6. Uluslararası Matbaa Teknolojileri Sempozyumu, İstanbul.
5)T.C. Milli Eğitim Bakanlığı – Megep Matbaa Alanı. http://www.megep.meb.gov.tr/mte_program_modul/moduller_pdf/Dijital%20Montaj.pdf
6)Efe Gençoğlu – Rotogravür Baskı Sistemi
7)Huber Group – Solvent Bazlı Baskı Mürekkepleri https://www.hubergroup.com/tr/tr/product-finder
Baran Özkana,c, Prof.Dr.Semih Ötleşa,b
aEge Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Ürün Yaşam Döngüsü Yönetimi Anabilim Dalı
bEge Üniversitesi, Ürün Yaşam Döngüsü Yönetimi Mükemmeliyet Merkezi
cÜretim Mühendisi, Pilenpak Ambalaj