Friday, Mar 29th

Last updateThu, 28 Mar 2024 9am

You are here: Home Article Meyve ve sebze ambalajında antibakteriyel ve biyobozunur plastikler

Meyve ve sebze ambalajında antibakteriyel ve biyobozunur plastikler

 

Özet 

Taze ürün olarak tüketime sunulan meyve ve sebzelerin kalitesini korumak ve raf ömrünü uzatmak amacıyla modifiye atmosferde ambalajlama uygulanmaktadır. Hasat sonrası solunum yapan meyve sebzelerin değişen ve artan solunum hızına bağlı olarak bozunma hızı da artmaktadır. Solunum hızını yavaşlatarak bozunmanın geciktirilmesi amacıyla her üründe farklı polimerik ambalaj malzemeleri seçilmekte ve farklı kalınlıklarda LDPE, MDPE, HDPE, PP, PVC, PS, Poliüretan ve Poliamid gibi plastikler deliksiz ve delikli olarak kullanılmaktadır. 

Kullanılan ambalaj malzemelerinin çoğunun bir defa kullanılıp atılması ve hacimce çok yer kaplamaları çevre kirliliğini de beraberinde getirmiştir. Bu sorunun bir çözümü, plastik maddelerin ısıl işlemle eritilerek ve basınçla şekillendirilerek atıklardan geri kazanımdır. Geri kazanım hem çevre kirliliğini önlemede hem de atık maddelerin değerlendirilmesinde ekonomiye büyük katkılar sağlamakla birlikte atıkların toplanması, ayrıştırılması ve geri kazanılması sırasında önemli sorunlar ortaya çıkmaktadır. Diğer bir çözüm ise yenilenebilir bitkisel, hayvansal ve mikrobiyal kaynaklardan üretilen biyopolimerler kullanmak veya biyobozunur olmayan plastiklere biyobozunur özellik kazandırmak ve doğada yok olma hızını arttırmaktır. Biyobozunurluğun yanı sıra ambalaj malzemelerine kazandırılabilecek antimikrobiyal özellik ile ambalajlanacak gıdaların raf ömrünün uzatılmasına katkıda bulunmak amaçlanmaktadır. Bu amaca ulaşmak için biyobozunur ve antibakteriyel olmayan plastiklerin biyobozunur ve antibakteriyel hale gelmesi için katkı maddeleri eklenebilir. Bu katkılardan öne çıkanı yengeç, karides ve istakoz gibi deniz ürünleri atıklarından elde edilen bir biyopolimer olan kitosandır. Kitosan su tutma kapasitesini arttırması nedeniyle plastiklere biyobozunur özellik kazandırmakta aynı zamanda antibakteriyel özellik göstermektedir. Kitosan içerikli plastikler ile ambalajlanan ürünlerin mikrobiyolojik olarak bozulması geciktirilip raf ömrü uzatılırken, ambalajın kullanım sonrası atık olması aşamasında biyobozunur özellik kazanması sağlanmaktadır. 

Plastiklerin gıda ambalajı olarak kullanımı

Plastikler doğada hazır bulunmaz, şuanda kullanılan plastiklerin çoğu petrol türevlidir. Yapılan araştırmalara göre dünyadaki petrolün sadece % 4 lük bir kısmı plastik üretimi için kullanılmaktadır. Kullanılan plastiklerin geri dönüştürülemeyen kısmı doğada problemlere yol açan çevre kirliliğine neden olmaktadır (Davis ve Song, 2005; Shah vd., 2008). Bu nedenle plastiklere biyobozunur özellik kazandırılarak mikroorganizmalar tarafından biyolojik bozunmanın hızlandırılması amacıyla çalışılmakta ve plastik atıkların çevreye olan zararı azaltılmaya çalışılmaktadır (Rosa vd., 2005). Plastiklerin doğada bulunan bakteri, maya ve Actinomyces türü bakteriler tarafından parçalanmasına biyobozunma denmektedir (Gnanavel vd., 2012; Restrepo-Flórez vd., 2013). Son yıllarda antimikrobiyal, oksijen ve su buharı geçirgenlikleri iyileştirilmiş biyobozunur ambalaj üretimi ve gıdaların ambalajlanmasında kullanımı önem kazanmıştır (Tjong vd., 1999; Orhan ve Büyükgüngör, 2000). 

Biyobozunur özelliğin yanı sıra gıdaların raf ömrünün uzatılması için ambalaj malzemesi olarak kullanılan polimerik malzemelere antibakteriyel ve antimikrobiyal özellik kazandırılması amaçlanmakta ve bunun için antimikrobiyal özellik gösteren maddeler polimer matriksinde katkı olarak kullanılmaktadır (Appendini ve Hotchkiss, 2002; Cutter, 2002; Suppakul vd., 2003; Nand vd., 2013). Tüketicinin doğal olan, kullanılıp atılabilen, biyobozunurluk potansiyeline sahip ve geri dönüştürülebilir ambalajlara olan talebi de giderek artmaktadır (Cha ve Chinnan, 2004; Lopez-Rubio vd., 2004). Bu nedenle, doğada bozunabilen özellikte yeni polimerik malzemelerin geliştirilmesi konusundaki çalışmalara acil ihtiyaç vardır. Dolayısıyla çevreye duyarlı polimerik matrikse sahip aktif gıda paketlemelerine olan ilgi önemli oranda artmaktadır (Jin ve Zhang, 2008). Ayrıca ambalajlanmış taze sebze üretim endüstrisinin büyüme hızı tüketicinin talepleri doğrultusunda son yıllarda çift haneli rakamlara ulaşmıştır. Taze sebzelerin en önemli problemleri olarak, zamanla kötü koku oluşması ve çürümesi, renk atması ve doku yumuşaması gösterilmektedir (Allende vd., 2004). Genel olarak, düşük O2 veya yüksek CO2 konsantrasyonunda ürünlerin bozulma reaksiyonları yavaşlamaktadır. 

Genellikle hasat sonrası metabolik faaliyetlerine devam eden meyve ve sebzelerin soğuk koşullarda en uzun süre dayandırılması için en uygun atmosfer koşullarının düşük O2 (1-5 mL/100 mL) ve yüksek CO2 (5-10 mL/100 mL) konsantrasyonlarına sahip olması gerekmektedir. Bu koşullarda taze sebzelerin duyusal ve mikrobiyolojik kalitesi korunabilmektedir (Jacxsens vd., 2000). Modifiye paketleme uygulamalarında O2 genellikle %2-5, CO2 ise %3-10 olarak önerilmektedir (Kader, 1989). Filmin geçirgenlik özellikleri ile taze ürünün solunum hızına bağlı olarak paket içerisinde belli bir süre sonunda denge atmosfer bileşimi oluşmaktadır. Taze meyve ve sebzelerin solunum hızlarına göre sınıflandırılması ile ilgili bilgiler Çizelge 1, ambalaj olarak kullanılmakta olan filmlere ait geçirgenlik özellikleri ise Çizelge 2’de verilmiştir. Ürüne göre en uygun geçirgenlikte filmin belirlenmesinde ürün solunum hızı, optimum denge atmosfer bileşimi, minimum O2 ve CO2 konsantrasyonu ile paket alanı içerisindeki ürün ağırlığı ilişkisi önemlidir (Exama vd., 1993; Jacxsens vd., 2000). Ürün O2 tüketim hızı, ambalaj filminin geçirgenlik hızına göre daha yüksek oranda gerçekleşmesi durumunda ise hipoksik atmosfer (<1 mL O2/100 mL ve >10 mL O2/100 mL) olarak adlandırılan bir durum ortaya çıkmaktadır ki bu ortamda fermantasyona doğru bir yönelme olacağından etanol, asetaldehit ve beraberinde istenmeyen tat ve koku oluşumu hızlanmaktadır. Dolayısı ile paketlemede kullanılacak film özellikleri ürün kalitesi açısından büyük önem taşımaktadır. Literatürde taze sebzelerin ambalajlanması konusunda çok sayıda yayın bulunmasına rağmen, özel amaçlı ve hedefe yönelik sistematik olarak ne tür gıdanın hangi tür film ile ambalajlanması konusunda bir çalışma bulunmamaktadır. Polimerik filmler ulaşılabilir olmaları ve uygulanma kolaylıkları nedeniyle taze sebzelerin ambalajlanmasında tercih ediliyor olmasına rağmen bu filmlerin geçirgenlik özellikleri çok düşüktür. Bu nedenle hızlı solunum yapan ve yüksek CO2 toleransı gösteren ürünlerde paket içerisinde optimum atmosfer bileşiminin oluşmasında yetersiz kalmaktadır. Dolayısıyla bu tip filmlerle ambalajlanan taze sebzelerin paketlerinde tek veya çoklu delikler açılarak paket içindeki gaz giriş çıkışı optimize edilmeye çalışılmaktadır. Ancak açılan bu delikler ambalajın ürünü bakteriyel ve mikrobiyal korumasını da azaltmaktadır. Bu konu taze kesilmiş sebzelerin paketlenmesinde araştırmaya gerek duyulan bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır (Fonseca vd., 2012).

LDPE/termoplastik özellikli nişasta filmlerinin oluşturulmasında polietilen matriks içinde nişasta granüllerinin homojen olarak dağılımı mümkündür. Bu özelliğinden dolayı yeni katkılar ile hem biyobozunurluk hem de antibakteriyel özelliklerinin iyileştirilmesi mümkün olabilmektedir. Ambalaj sanayinde kullanılan ve biyobozunur olmayan polipropilen (PP) gibi polimerlere polikaprolakton (PCL) eklenerek biyobozunur hale getirilmektedir (Tjong vd., 1999). Benzer şekilde PCL’nin LDPE içerisinde dağılımı da oldukça iyidir. Farklı üretim tekniklerine bağlı olarak oluşan filmlerin özellikleri değişim göstermektedir. İki polimerin karıştırılmasında oluşacak yapı, sadece polimerlerin arayüzeysel enerjilerine ve vizkozite oranlarına bağlı olmayıp, hacimsel fraksiyonlarına bağlı olarak ve proses koşullarına gore de değişmektedir. Film hazırlamada ve enjeksiyon masterbeçlerde aynı karışımlar kullanılmasına rağmen ortaya çıkan değişimlerin iki farklı üretim prosesinden kaynaklandığı açıktır. Üflemeli cihazda üretilen filmlerin gerilme kuvveti, kopmada uzaması ve Young modülü, enjeksiyon örneklerine göre, PCL’nin artmasıyla beraber artış göstermektedir. Bu davranış PCL’in LDPE matriksi içerisinde çok iyi dağıldığının göstergesidir (Matzinos vd., 2002).

Endüstriyel üretimlerde genellikle ekstrüzyon tekniği ile film üretimi tercih edilmekte olup bu teknoloji ile üretilen filmlere antimikrobiyel ve biyobozunur özellik kazandırılması üzerinde sınırlı sayıda araştırma ve yayın bulunmaktadır (Nam vd., 2007). Çünkü bu üretim tekniğinde yüksek sıcaklık, basınç ve kayma hızı dolayısıyla antimikrobiyel aktivite kaybı sözkonusudur (Brody vd., 2001; Del Nobile vd., 2009). Bu parametreler kompozite eklenen ve genellikle ısıya duyarlı ve kararlı olamayan antimikrobiyal maddelerin kimyasal kararlılığını etkilemekte, gıdalarda bozulmaya neden olan mikroorganizmalar üzerindeki etkinliğini azaltmaktadır (Georgieva vd., 2012). Polietilen malzemenin antibakteriyel ve biyobozunur özellik kazanması için farklı katkılar kullanılabilmektedir. Ayrıca geçirgenlik özellikleri çok yüksek olmayan bu filmin kristal yapısı ve kristallik derecesi katkılarla değiştirilebileceğinden istenen özellikte yeni filmler de üretilmesi mümkündür. Örneğin, düşük miktarda kitosan ve kitosan sodyum montmorilonit (MMT) içeren (%2,7-5,5) LDPE filmlerin gıda ambalajlanması için uygun mekanik ve ısıl özelliklere sahip olduğu bilinmektedir. Na-MMT kullanımı LDPE ile kitosan uyumluluğunu arttırmaktadır (Vasile vd., 2013). Ayrıca polietilen bazlı filmlere kitosan (%10) ve palmiye yağı (%2,5) eklenmesinin LDPE filmlerin biyobozunurluğunu arttırdığı ve palmiye yağında bulunan oleik asitin plastiği yumuşatıcı özelliğinden dolayı filmlerin su tutma kapasitesini arttırdığı bilinmektedir (Sunilkumar vd., 2012). Polietilen filmlerin 3-6 µm kitosan ile kaplanması işlemi sonrasında yeni filmlerin yüksek bağıl nem içeren ortamda su buharı geçirgenliği, polietilene göre kitosanın su tutucu özelliğinden dolayı 1,85 kat arttırılabilmiştir (Kurek vd., 2012). Bu özelllik, taze meyve ve sebzelerin ambalajlanmasında paket içerisindeki suyun tutulması açısından çok önemlidir. Dolayısıyla antibakteriyel özellik gösteren kitosanın film üretiminde kullanımı film özelliklerine olumlu katkıda bulunmaktadır. 

Kitosan doğada ikinci sırada yaygın olarak bulunan ve azot içeren bir polimerdir ve genellikle yengeç, karides ve istakoz gibi deniz ürünlerinin atıklarından elde edilmektedir. Biyoteknolojik çalışmalar sonucunda kitosan gıda endüstrisi ve kozmetik sanayinde yaygın olarak kullanılmaktadır. Çoklu sayıda fonksiyonel gruba sahip olması nedeniyle biyosensör üretiminde, doku mühendisliğinde, membran üretiminde ve atık su arıtılmasında etkindir. Ayrıca amino grupları metal iyonlarının adsorplanmasını sağlar. Hidroksil, karboksil, sülfat, fosfat ve amino grupları ile boyaların ve pigmentlerin adsorpsiyonunda da etkilidir. Kitin ve kitosan ayrıca yüksek azot içerikleri (6.89%) nedeni ile de ilgi görmektedir. Bundan dolayı, kitin ve kitosan hidrofilik, biyobozunur, antibakteriyel, toksik olmayan, adsorpsiyon yapabilen ve biyomakromoleküllerle olan birleşme eğiliminden dolayı fonksiyonel bir materyal olarak bir çok alan için önerilmektedir (Georgieva vd., 2012). Kitosan (C6H11O4)n kapalı formülünde poli-(1–4)-2-amino-2-deoksi-D-glukopiranos olarak isimlendirilen, doğal yüksek molekül ağırlıklı bir biyopolimerdir ve kitin molekülünün [poli-(1–4)-2-asetamid-2-deoksi-D-glukopiranos] deasetilasyonu ile elde edilir. Bazı küflerin hücrelerinde bulunmakla birlikte genellikle kitinden (C8H13O5N)n elde edilir. Genellikle %70-80 düzeyinde deasetilasyon elde edilmektedir. Deasetilasyon derecesine ve kristallenmesine bağlı olarak kitosanın suda çözünürlüğü ve diğer maddelerle kompleks yapabilme özelliği değişmektedir (Georgieva vd., 2012). 

Kitosan içerikli filmlerin biyofonksiyonel özellikte oldukları, taze ürünler tarafından çok iyi tolere edildikleri ve genellikle taze gıdaların raf ömrünü uzatmak ve taze özelliklerini korumak amacıyla yenilebilir film olarak uygulama alanı bulduğu bilinmektedir (Assis ve Pessoa, 2004; Vasile vd., 2013). Ürün üzerine %0,5 konsantrasyonda kullanıldığında çileklerde başarılı bir şekilde uygulanırken, kesilmiş marullarda depolama süresinde acı tada neden olduğu belirlenmiştir (Devlieghere vd., 2004). Kitosanın gram(-) bakteriler için minimum %0,006 ağr./hacim inhibisyon konsantrasyonuna gereksinimi olduğu, gram(+) bakteriler ve mayalar için ise bu değerin %0,01 ağr./hacimlere yükseldiği bilinmektedir. Buna ek olarak %1 kitosan ve %20 sorbitol karışımından üretilen filmlerde kitosanın küf gelişimini engelleyici etkisinin kitosanın amino grupları ile polimer ya da film içerisinde plastikleştirici ajan olarak kullanılan sorbitolün hidroksil grupları arasında oluşan hidrojen bağlarının oluşumundan kaynaklandığı belirtilmekle birlikte, besi yerinde Aspergillus niger üremesini %47,26 oranında engellediği bulgulanmıştır (Martinez-Camacho vd., 2010). Polietilen bazlı kompozit filme kitosan eklenmesiyle antimikrobiyal ve biyobozunur özellik kazandırılması hedeflenmektedir. Kitosanın antimikrobiyal etkinliği literatürde yaygın şekilde bulunmasına rağmen film matriksi içinde kullanıldığındaki etkinliği konusunda araştırmalarda kullanılmış olan analiz yöntemlerinin de farklılığından dolayı tartışmalıdır (Torlak ve Sert, 2013). 

Katkı maddelerinin özellikle aktif ambalaj üretiminde ambalajın ürün özelliklerini iyileştirmede kullanılması günümüzde çok önemli bir araştırma alanıdır. Ambalajdan beklenen içinde koruduğu gıdanın raf ömrünü uzatması ve kullanımından sonra da çevre etkilerinin kısa sürede bertaraf olmasıdır (Avella vd., 2006; Homminga vd., 2006; Di Maio vd., 2004, Galotto vd, 2011). Avella ve arkadaşları (2006) 

Yüksek solunum hızına sahip çilek, brokoli, asparagus ve mantar gibi taze ürünlerin paketlenmesinde daha çok zorlukla karşılaşılmaktadır, bu tip ürünlerin ambalajlanmasına uygun olması için yeni teknolojiler kullanılarak oksijen geçiş hızı 15000 mL/m2 gün olan filmlerin üretimi gerçekleştirilebilmektedir (Mangaraj vd., 2009). Ayrıca perfore filmlerin daha fazla O2 geçişine izin vereceği tahmin edilebilir bir sonuçtur (Mangaraj vd., 2009). Yapılan bir çalışmada; ambalajlama sektöründe yaygın bir kullanıma sahip alçak yoğunluk polietilen (AYPE) esaslı gıda ambalajlarına, zeolit minerallerinin eklenmesiyle yüksek etilen/karbondioksit adsorpsiyon özellikleri ile uygun gaz geçirgenlik özelliklerinin kazandırılması ve bunun yanı sıra gümüş iyonları ile antimikrobiyel özelliklerin, glikolmonooleat gibi yüzey aktif katkı maddeleri ile de buğu önleyici özelliklerin kazandırılması hedeflenmiştir. Ambalaj yapısına eklenen ağırlıkça %4 oranında modifiye edilmiş doğal zeolit mineralleri sayesinde ortamdaki etilen ve karbondioksit gazlarının %90 gibi yüksek oranlarda adsorbe edildiği belirlenmiştir. Ayrıca gaz geçirgenlik testleri; ambalajların oksijen geçirgenlik değerlerinin %47, karbondioksit geçirgenlik değerlerinin ise %82’e varan oranlarda arttığını göstermektedir. Bunun yanında; yapıya eklenen ağırlıkça %6 oranında sorbitan monolorat esaslı yüzey aktif katkı maddeleri ile %1 oranında zeolit esaslı gümüş iyonları sayesinde üstün buğu önleyici özellikler ile %98,7 gibi yüksek bir antimikrobiyel etkinlik elde edilmiştir. Ambalajlar içerisinde muhafaza edilen çilek ve muz ürünlerinin raf ömürlerinin ise ürün tipine bağlı olarak 2 ile 4 kat arasında değişen oranlarda arttırılabildiği belirlenmiştir (Gökkurt, 2012).

Tuncel ve Ağaoglu (1992a), yapmış oldukları bir çalışmada, farklı ambalaj kombinasyonlarının kültür mantarı (Agaricus bisporus)’nın soğukta muhafazası üzerine etkilerini araştırmışlardır. Bu amaçla mantarlar, 20x10x4,5 cm boyutundaki plastik kutular ile 23x11x6,5 cm boyutundaki karton kutulara yerlestirilerek üzerleri delikli polietilen, deliksiz polipropilen ve deliksiz polivinilklorür olmak üzere 3 farklı film ile kaplanmıştır. Ayrıca bazı uygulamalara ambalaj içerisinde biriken nemin etkisini belirlemek amacı ile adsorbant kağıtlar yerleştirilmiştir. Polipropilen ambalajlar 4°C sıcaklık, diger ambalajlar 1°C’de ve %85–90 bağıl nemde depolanmıştır. Araştırma sonunda, mantarlar için en uygun ambalaj kombinasyonunun delikli polietilen ile kaplı plastik kutular olduğu ve 1°C’de bir aya yakın muhafaza edilebileceği tespit edilmiştir (Sarıçam, 2008). Streç filmlerle kaplı ambalajlarda O2 konsantrasyonu LDPE filmlere göre daha yüksekken (sırasıyla, %1-15; %2-8), buna karşın CO2 konsantrasyonu daha düşük (sırasıyla, %7-10; %13-19) seviyelerde dengeye ulaşmıştır (Emir, 1998). Yapılan tüm bu çalışmalara bakıldığında farklı optimum oranlar ve farklı sıcaklıklar ve raf ömrü bulunduğu görülmektedir. 

Tüm bu bilgiler ışığında katkı türleri ve kompozisyonları belirlenecek ve üretilecek bu yeni filmlerin gerek antibakteriyel gerekse biyobozunur özelliklerinin ortaya çıkarılmasının yanısıra taze meyve sebze ürünlerinde gıda ambalajı olarak kullanım potansiyelinin de bulgulanması tüketici talebinin karşılanması, çevresel atıkların azaltılması ve doğanın korunması açısından büyük bir öneme sahiptir.

KAYNAKLAR

1.Allende, A., Luo, Y., McEvoy, J. L., Artes, F., Wang, C. Y. 2004. ‘’Microbial and quality changes in minimally processed baby spinach leaves stored under super atmospheric oxygen and modified atmosphere conditions’’, Postharvest Biology and Technology, 33, 51 – 59. 

2. Appendini, P., Hotchkiss, J. H. 2002. ‘’Review of antimicrobial food packaging’’, Innovative Food Science and Emmerging Technologies, 3, 113-126.

3. Assis, O. B. G., Pessoa, J. D. C. 2004. ‘’Preparation of thin-film of chitosan for use as edible coating to inhibit fungal growth on sliced fruits’’, Brazilian Journal of Food Science and Technology, 7, 17-22. 

4. Avella, M., Bondioli, F., Cannillo, V., Di Pace, E., Errico, M. E., Ferrari, A. M., Focher, B., Malinconico, M. 2006. ‘‘Poly(-caprolactone)-based nanocomposites: Influence of compatibilization on properties of poly(-caprolactone)–silica nanocomposites’’, Composites Science and Technology, 66, 886–894.

5. Brody, A., Strupinsky, E., Kline, L. 2001. Active packaging for food applications. Lancaster: Technomic Publishing Co.

6. Cha, D. S., Chinnan, M. S. 2004. ‘’Biopolymer-based antimicrobial packaging: A review, Critical Reviews in Food Science and Nutrition, 44, 223–237.

7. Cutter, C. N. 2002. ‘’Microbial control by packaging: A review’’, Critical Reviews in Food Science and Nutrition, 42, 151-161.

8. Davis, G., Song, J. H. 2005. “Biodegradable packaging based on raw materials from crops and their impact on waste management”, Industrial Crops and Products,  23, 147–161.

9. Del Nobile, M. A., Conte, A., Buonocore, G. G., Incoronato, A. L., Massaro, A., Panza, O. 2009. ‘’Active packaging by extrusion processing of recyclable and biodegradable poymers’’, Journal of Food Engineering, 93, 1-6.

10. Devlieghere, F., Vermeulen, A., Debevere, J. 2004. ‘’Chitosan: antimicrobial activity, interactions with food components and applicability as a coating on fruit and vegetables, Food Microbiology, 21, 703-714.

11. Dirim, S., Özden, H., Bayındırlı, A., Esin, A. 2004. “Modification of water vapour transfer rate of low density polyethylene films for food packaging”, Journal of Food Engineering, 63, 9 – 13. 

12. Emir, F. 1998. ‘’Farklı yıkama çözeltisi ve ambalaj malzemesinin modifiye atmosferde depolamanın kültür mantarı kalitesi üzerine etkileri’’, İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Gıda Mühendisliği Ana Bilim Dalı, Yüksek lisans tezi (basılmamış), İstanbul.

13. Exama, A., Arul, J., Lencki, R. W., Lee, L. Z., Toupin, C. 1993. ‘’Suitability of plastic films for modified atmosphere packaging of fruits and vegetables’’, J. of Food Science, 58, 1365–1370.

14. Farber, J. N., Harris, L. J., Parish, M. E., Beuchat, L. R., Suslow, T. V., Gorney, J. R., Garrett, E. H., Busta, F. F. 2003. ‘’Microbiological safety of controlled and modified atmosphere packaging of fresh and fresh-cut produce’’, Comprehensive Reviews in Food Science and Food Safety, 2, 142-160.

15. Fonseca, S. C., Oliveira, F. A. R., Frias, J. M., Brecht, J. K., Chau, K. V. 2002. ‘’Modelling respiration rate of shredded Galega kale for development of modified atmosphere packaging’’, Journal of Food Engineering, 54, 299 – 307.

16. Galotto, M., Torres, A., Guarda, A., Moraga, N., Romero, J. 2011. “Experimental and theoretical study of LDPE: Evaluation of different food simulants and temperatures”, Food Research International, 44, 3072 – 3078. 

17. Georgieva, V., Zvezdova, D., Vlaev L. 2012. ‘’Non-isothermal kinetics of thermal degradation of chitosan’’, Chemistry Central Journal, doi:10.1186/1752-153X-6-81.

18. Gnanavel, G., Mohana Jeya Valli, V. P., Thirumarimurugan, M., Kannadasan, T. 2012. ‘’Degradation of plastics using microorganism’’, International Journal of Pharmaceutical and Chemical Sciences, 1, 2277 – 5005.

19.Gökkurt, T. 2012. ‘’Taze meyve ve sebzelerin raf ömrünü uzatmaya yönelik AYPE ambalajların geliştirilmesi’’, Sakarya Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Gıda Mühendisliği Ana Bilim Dalı, Doktora tezi,  Sakarya.

20. Jacxsens, L., Devlieghere, F., De Rudder, T., Debevere, J. 2000. ‘’Designing Equilibrium modified atmosphere packages for fresh cut vegetables subjected to changes in temperature’’, Journal of Food Science and Technology, 33, 178-187.

21. Jin, T., Zhang, H. 2008. ‘’Biodegradable polylactic acid polymer with nisin for use in antimicrobial food packaging’’, Journal of Food Science, 73, 127–134.

22. Kader, A. A., Zagory, D., Kerbel, E. L. 1989. ‘’Modied atmosphere packaging of fruits and vegetables’’, CRC Crit Rev Food Sci Nutr., 28, 1–30.

23. Kurek, M.,  Ščetar, M.; Voilley, A., Galić, K., Debeaufort, F. 2012. ‘’Barrier properties of chitosan coated polyethylene’’, Journal of Membrane Science , 403 - 404, 162 -  168.

24. Lopez-Rubio, A., Almenar, E., Hernandez-Munoz, P., Lagaron, J. M., Catala, R., Gavara, R. 2004. ‘’Overview of active polymer-based packaging technologies for food applications’’, Food Reviews International, 20, 357–387.

25. Mangaraj, S., Goswami, T. K., Mahajan, P. V. 2009. ‘’Aplications of plastic films for modified atmosphere packaging of fruits and vegetables: a review’’, Food Eng. Reviews, 1, 133-158.

26. Mart¬ínez-Camacho, A., Cortez-Rocha, M., Ezquerra-Brauer, J., Graciano-Verdugo, A., Rodriguez-Félix, F., Castillo-Ortega, M., Yépiz-Gómez, M., Plascencia-Jatomea, M. 2010. ‘’Chitosan composite films: Thermal, structural, mechanical and antifungal properties’’, Carbohydrate Polymers , 82, 305 – 315.

27. Matzinos, P., Tserki, V., Gianikouris, C., Pavlidou, E., Panayiotou, C. 2002. ‘’Processing and characterization of LDPE/starch/PCL blends’’, Euopean Polymer Journal, 38, 1713-1720.

28. Nam, S., Scanlon, M. G., Han, J. H., Izydorczyk, M. S. 2007. ‘’Extrusion of pea starch containing lysozyme and determination of antimicrobial activity’’, J. of Food Sci., 72, 477-484.

29. Nand, A.V., Swift, S., Uy, B., Kilmartin, P.A. 2013. “Evaluation of antioxidant and antimicrobial properties of biocompatible low density polyethylene/polyaniline blends”, Journal of Food Engineering, 116, 422 – 429.  

30. Orhan, Y., Büyükgüngör, H. 2000. “Enhancemet of biodegradability of disposable polyethylene in controlled biological soil”, International Biodeterioration & Biodegradation, 45,  49-55.

31. Restrepo-Flórez, J. M., Bassi, A., Thompson, M. R. 2013. “Microbial degradation and deterioration of polyethylene e A review”, International Biodeterioration and Biodegradation, 88, 83-90.

32. Rosa, D. S., Guedes, C., Casarin, F. 2005. “Mechanical Behavior and Biodegradation of Poly(-caprolactone)/Starch Blends with and without Expansor”, Polymer Bulletin, 54, 321–333.

33. Sarıçam, Ş. 2008. ‘’Ambalajlama, sitrik asit ve sıcak su uygulamalarının mantarda (Agaricus bisporus) hasat sonrası kaliteye etkileri’’, Ankara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Gıda Mühendisliği Anabilim Dalı, Yüksek lisans tezi, Ankara.

34. Shah, A. A., Hasan, F., Hameed, A., Ahmed, S. 2008. ‘‘Biological degradation of plastics: a comprehensive review’’, Biotechnology Advances, 26, 246-265. 

35.Sunilkumar, M., Francis, T., Thachil, E. T., Sujith, A. 2012. ‘’Low density polyethylene-chitosan composites: A study based on biodegradation’’, Chemical Engineering J., 204 - 206, 114 – 124. 

36. Suppakul, P., Miltz, J., Sonneveld, K., Bigger, S. W. 2003. ‘’Active packaging technologies with an emphasis on antimicrobial packaging and its applications’’, J. of Food Science, 68, 408–420.

37. Tjong, S. C., Xu, Y., Meng Y. Z. 1999. ‘’Compatibility and degradation of blends of poly(caprolactone)–poly(ethylene glycol) block copolymer and polypropylene’’, Polymer, 40, 3703–3710.

38. Torlak, E., Sert, D. 2013. ‘’Antibacterial effectiveness of chitosan-propolis coated polypropylene films against foodborne pathogens’’, International J. of Biological Macromolecules , 60, 52–55. 

39. Tuncel, N., Ağaoğlu, Y.S. 1992. ‘’Kültür mantarı (Agaricus bisporus)’nın soğukta muhafazası üzerine farklı ambalaj kombinasyonlarının etkileri’’, Türkiye 4. Yemeklik Mantar Kongresi, cilt II, Yalova/İstanbul.

40. Vasile, C., Darie, R. N., Cheaburu-Yilmaz, C. N., Pricope, G. M., Bračič, M., Pamfil, D., Hitruc, G. E., Duraccio, D. 2013. ‘’Low density polyethylene-Chitosan composites’’, Composites Part B: Engineering , 55, 314 – 323. 

41. Watkins, C. H., Nock, J. F. 2012. ‘’Production guide for storage of organic fruits and vegetables’’, New York State Department of Agriculture & Markets, 10, 5.

Y.Doç.Dr. Seda ERSUS BİLEK1, 

Fatih Mehmet YILMAZ1, 

Ezgi ARSLAN1

Doç.Dr. Serap CESUR2

Ege Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü Kimya Mühendisliği Bölümü