Sunday, May 19th

Last updateWed, 15 May 2024 9am

You are here: Home News

Bareks yeni MDO hattı ile çevreye duyarlı yatırımlarına yenisini ekledi

İzmir Çiğli Atatürk Organize Sanayi Bölgesi ve İzmir Serbest Bölgesi’nde faaliyetlerini yürüten Bakioğlu Holding şirketlerinden polietilen film üreticisi Bareks, yeni fabrika ve çevreci MDO PE hat yatırımlarını tamamlayarak üretim kapasitesini arttırdı.

Yürüttüğü sürdürülebilirlik ve çevre politikaları ile karbon ayak izini azaltmayı hedefleyen şirket; %100 geri dönüştürülebilir ve daha az kaynak tüketen ambalaj çözümleri konusunda devam eden çalışmaları kapsamında önemli bir adım atarak; MDO (Machine Direction Orientation- Makine Yönü Oryantasyonu) özellikli “blown film” hattı yatırımını devreye aldı.

Yeni üretim hattında makine yönünde esnetilen filmler, standart çok katlı polietilen esnek ambalaj üretiminden farklı olarak; ısıl dayanım, çekme dayanımı, delinme direnci, sertlik ve makine yönünde uzama kontrolü gibi gelişmiş mekanik özellikler kazanıyor.

MDO’lu hatta üretilen filmler bu üstün mekanik özelliklere ilaveten yüksek şeffaflık ve parlaklık, düşük veya yüksek pusluluk ve ışık polarizasyonu gibi özel gereksinimleri karşılayacak birçok önemli optik özelliğe de sahip oluyor.

Bareks’te devreye alınan MDO teknolojisi sayesinde daha gelişmiş özelliklere daha az kaynak kullanımı ile ulaşarak; karbon ayak izi azaltılıp, %100 geri dönüştürülebilir esnek ambalaj üretimi mümkün oluyor. Bu işlemin üretim esnasında makine üzerinde yapılıyor olması, haricen yapılmasına kıyasla daha düşük enerji tüketimi ve daha az fire oluşumu sağlıyor.

Tamamen polietilenden üretilen çok katlı esnek ambalajların geri dönüştürülebilir olması, döngüsel ekonomi adına ciddi fırsatlar sunuyor. Yakarak bertaraf edilmek ya da atık toplama sahalarında kaderine terk edilmek yerine geri dönüştürülerek tekrar kullanılacak olan plastik atıklar sürdürülebilirliğin temelini oluşturuyor.

Depozito sistemiyle çevresel ve finansal kaybın önüne geçiliyor

Tüm atık yönetimi ve geri dönüşüm sürecini dijitalleştirmek için bulut tabanlı ERP yazılım ve donanımları sunan SaaS şirketi Evreka, Türkiye’de başlatılan uygulamalar kapsamında tüketilen içeceklerin ambalaj atıklarının depozito sistemiyle toplanması hareketine destek veriyor.

Atık yönetimi gibi büyük projelerin merkezi olarak yönetilebilmesi, verilerin toplanması ve analizi, karar destek sistemleri, entegrasyon kabiliyetleri gibi noktaların giderek önem kazandığını belirten Evreka Kurucu Ortağı ve CEO’su Umutcan Duman, “Tüm dünyada atık yönetimi ve geri dönüşüm süreçlerine dair deneyimlerimizi bir potada eriterek, Türkiye’de çevresel ve finansal kaybın önüne geçecek başarılı projelere imza atmayı hedefliyoruz. Süreçte etkisi olan ve rol oynayan tüm paydaşlar, kurum ve kuruluşlarla iletişim halinde kalarak bilgi, görüş paylaşımı ve işbirliğine açık olduğumuzu aktarmaya çalışıyoruz. Merkezi bir yazılımın olması gerekiyor “Hayalimiz yeni kurulacak bir düzen ile sistemin tamamen merkezi bir yazılım üzerinden yönetilebiliyor olmasını sağlamak” ifadesini kullanan Duman, sözlerine şöyle devam ediyor: “Bu sayede Türkiye çapında mahalle mahalle geri dönüşüm oranları takip edilebilecek, gerekli yerlerde eğitim çalışmalarına ağırlık verilmesi sağlanabilecek, tüm süreçler anlık olarak takip edilebilecek ve istenen ölçüde anlık olarak raporlama yapılabilecek. Bu noktada sistem tasarımı süreçlerinde karar verici mercilerle fikir ve deneyimlerimizi paylaşmak üzere sürekli dirsek temasında olmayı hedefliyoruz.

Clariant’tan suya dayanıklı akrilik boyaları destekleyen yeni polimerik emülgatörler

Üretim avantajları: Minimum koagülasyon ile daha verimli bir bağlayıcı üretimi

Clariant, polimerik bağlayıcılar için iki yenilikçi reaktif emülgatörü Emulsogen® CPA 100 XS ve Emulsogen® CPN 100 XS’i piyasaya sürüyor. Bu emülgatörler, boya üreticilerinin olağanüstü su dayanımına sahip, kirlenme ve yağmur izi oluşumuna daha dayanıklı dekoratif boyalar üretebilmesine olanak sağlıyor.

Clariant'ın yeni emülgatörleri, kararlı, olağanüstü hidrofobik, küçük tanecikli bağlayıcılar oluşturmak için saf akrilik ve stiren akrilik bağlayıcılara adeta çapa gibi tutunuyor. Boyanın su dayanımı ve yüzeye yapışması gibi temel özelliklerini olumsuz etkileyen veya yağmur izi ve kirlenme gibi hoş olmayan estetik kusurlara neden olan emülgatör migrasyonunu önleyerek boya üreticilerinin en son gereksinimlerini de karşılayabiliyor.

Clariant Endüstriyel Uygulamalar Bölümü’nün Global Pazarlama Lideri olan Sebastian Prock yaptığı açıklamada konu ile ilgili şunları söyledi: “Kirlenme ve yıkama dayanımı, günümüzün dış cephe dekoratif kaplamalarında giderek daha fazla talep ediliyor. Çeşitli faktörlerden etkilenmesine rağmen, daha az su emme özelliğine sahip bir akrilik veya stiren akrilik bağlayıcı, bileşenlerini ve koruyucu özelliklerini muhafaza etmek üzere sıkıca kapatılmış bir film oluşturuyor. Boya performansına olumsuz etkileri olan emülgatör sızıntısı olmadığında, yağmur izleri gibi istenmeyen durumların oluşma olasılığı daha da azalır. Yapılan testlerde bu emülgatörlerimiz, alternatiflerine kıyasla beyazlamayan, şeffaf filmler oluşturarak daha yüksek performanslı boyalar ve endüstri tarafından kabul edilen daha yüksek kaliteli, suya dayanıklı bağlayıcılar elde edilmesine olanak sağlıyor.”

Yeni emülgatörler, boyalara olan faydalarının yanı sıra daha pürüzsüz ve daha sorunsuz bir bağlayıcı üretim sürecinin avantajlarını da beraberinde getiriyor. Bağlayıcı, daha küçük ve kararlı parçacıklara sahip olduğundan, karıştırma hızında yavaşlamaya veya daha fazla temizlik molasına ihtiyaç duyulmasına neden olan büyük parçacıklara kıyasla, daha az tıkanma veya koagülasyon oluşmasını sağlıyor.

Meltem Kimya’nın geri dönüşüm projesine 30 milyon dolarlık kredi

Şirket, kimyasal depolimerizasyon yöntemiyle kullanılmış PET şişeleri yapıtaşlarına ayırarak ürettiği rPET resin hammaddesiyle PET şişelerin sonsuz kez geri dönüştürülmesine imkân sağlayacak.

Yenilikçi finansman modelleriyle Türkiye’nin sürdürülebilir ve kapsayıcı büyümesine katkı sağlayan Türkiye Sınai Kalkınma Bankası (TSKB), döngüsel ekonomi alanında dünya çapında önemli bir ilki gerçekleştiren geri dönüşüm projesine 30 milyon dolar tutarında 8 yıl vadeli finansman desteği sağlıyor. TSKB ile Meltem Kimya arasında imzalanan kredi anlaşması, TSKB Genel Müdürü Ece Börü ve Meltem Kimya CEO’su Turan Şahin’in katılımıyla gerçekleştirildi.  

Meltem Kimya’nın Adana Hacı Sabancı Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan tesislerinde gerçekleştirilen imza töreninde TSKB Genel Müdürü Ece Börü, “Pet şişelerin doğada yok olması 400 yılı buluyor. Birleşmiş Milletler Çevre Programı tahminlerine göre plastik atıkların 2050 yılında 12 milyar tonu bulacağı ön görülüyor. İklim krizi riskinin kritik boyutlara ulaştığı günümüzde doğayı ve geleceğimizi koruyan iş birlikleri son derece büyük önem taşıyor. TSKB olarak kredi sunduğumuz Meltem Kimya, dünyada ilk kez kullanılacak kimyasal ayrıştırma yöntemi ile pet şişelerin sonsuz kez geri dönüştürülebilmesini sağlayacak. Bu yöntem aynı zamanda geri dönüşüm işleminin düşük karbon salımı ile gerçekleşmesine olanak tanıyacak. Döngüsel ekonomi açısından böylesine önemli bir projeye finansman sağlamaktan dolayı büyük mutluluk duyuyoruz” dedi.

Raceplast’tan yüzde 80’lik sipariş artışı

Gerekli personel ve altyapı hazırlıklarının ardından Türkiye’de ofis açmayı planlayan şirket, 2023’te gıda, içecek, otomotiv ve savunma sanayine hizmetlerini sunmayı hedefliyor.

Süleyman Ceyran’ın 2007’de kurduğu Raceplast firması, Almanya’da hızla büyümeye devam ediyor. Geçen aylarda Türkiye pazarında da yer alacağı açıklanan firma mühendislik plastiklerindeki uzmanlığını kullanarak kalite ve hizmeti aynı anda sunmak için çalışmalarını sürdürüyor. Genç girişimci Ceyran 2021’de siparişlerin yüzde 80 arttığı bilgisini paylaşırken, 2022 yılı için büyüme beklentilerinin ise en az yüzde 20 olduğunu söylüyor. Bu yıl 500 bin euro makine yatırımı yaptıklarını ifade eden Ceyran, 2021 performansları ile gelecek seneki hedeflerini şu sözlerle değerlendiriyor:

“Salgına rağmen büyümeyi sürdürdük”

2007’de kalite ve hizmeti birleştirmek için kurduğum Raceplast, salgın dönemi etkilerinin yoğun olarak görüldüğü 2020 ve 2021’de de büyümeyi sürdürdü. Bundan ötürü gurur duyuyorum. Verilerimiz incelediğinde pandemi koşullarının çok ağır olduğu 2020’de bile sipariş sayımızın yüzde 10 arttığını görüyoruz. 2021’de ise bu oran yüzde 80’i geride bırakmış durumda. Bu ciddi artışların da verdiği güçle ilk satış ofisimizi Eylül ayında Hollanda’da kurduk. Şimdi Fransa, Belçika ve Türkiye’de satış ofislerimiz için hazırlıklarımız tüm hızıyla sürüyor. 

“2022’de en az yüzde 20 büyümeyi hedefliyoruz”

Salgın döneminde birçok küçük, orta ve büyük ölçekli firma ne yazık ki küçülmek zorunda kaldı. Bizimse 2020 ve 2021 yılları ciromuz her sene için yüzde 30’luk bir gelişme gösterdi. Bununla birlikte bu yıl içinde yeni makine yatırımları için yaptığımız 500 bin euroluk yatırımı ile 2022’deki üretim kapasitemizi de büyük oranda artırmış olacağız. Sadece makine yatırımları değil, otomasyon sistemlerimizi de güçlendirmeyi hedefliyoruz. Gelişmiş sanayi robotlarının fabrikalarımızda yerini alması için görüşmelerimiz sürerken, Türkiye’de kurmak istediğimiz fabrika projemizi de ilerletmek istiyoruz. Almanya’da başarı elde etmiş bir firma olarak, amacımız sadece burada sınırlı kalmak değil. İhracat bizim için çok önemli bir alan. 2020’de ihracat oranımız yüzde 8’ken, bu sene yüzde 12’ye çıkardık. 2022 için büyüme hedefimiz şu an için yüzde 20 ve bu oranın çok daha üstüne çıkma hedefiyle ben ve tüm arkadaşlarım çalışmayı sürdürüyoruz.

“2022’de Türkiye’ye daha çok odaklanacağız”

Türkiye’yi yaklaşık 15 yıldır takip ediyorum ve buradaki pazarda çok büyük potansiyel görüyorum. Türkiye genç bir nüfusa sahip ve kalite konusunda da çok büyük adımlar atıldı. Bu konuda Türkiye’deki şirketlere kaliteli alternatifler sunabileceğimize eminim. 2022’de Türkiye bir ofis açmayı planlıyoruz. Gerekli personel ve altyapı hazırlıklarının ardından 2023’te Türkiye’de gıda, içecek, otomotiv ve savunma sanayisine hizmetlerimizi sunmayı hedefliyoruz. 

“Sürdürülebilir ve iklim dostu büyüyeceğiz”

Salgınla birlikte tüm dünyayı etkileyen büyük bir iklim krizinin yaşandığının da farkındayız. Geçtiğimiz Ağustos ayında yayımlanan Birleşmiş Milletler’e bağlı Hükümetler arası İklim Değişikliği Paneli'nin (IPCC) raporu dünya için kırmızı alarm verdi. Biz de Raceplast olarak tesislerimizde çevre dostu olmaya son derece özen gösteriyoruz. Geri dönüşüm bizim için çok önemli. Kullandığımız malzemelerin artıkları plastik üreticilerine geri dönüşüm olarak geri gidiyor. Elektriğimizin büyük bir kısmını güneş enerjisinden tedarik ediyoruz. Bununla birlikte şirket araçlarımızı da elektrikli olanlarla değiştirmeyi planlıyoruz. Özetle, sürdürülebilir ve iklim dostu büyümeyi önceliklerimiz arasında sayıyoruz.

Hopan Plastik Plast Eurasia Fuarı’na katılıyor

Plastik ve ambalaj sektörüne ithalat-ihracat kaynaklı olarak hammadde satış ve pazarlama hizmeti ile çözümler sunan Hopan Plastik, 1-4 Aralık tarihleri arasında TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenecek olan Plast Eurasia İstanbul 2021 Fuarı’na katılım gerçekleştiriyor. Şirket ürün yelpazesi içinde yer alan Polietilen (PE), Polipropilen (PP), Polistren (PS), Polivinilklorür (PVC) ve Polietilen Tereftalat (PET) hammaddeleri ile fuardaki standında ziyaretçilerini ağırlayacak.

Fuara katılım amaçları ile ilgili bilgiler veren Hopan Plastik kurucu ortaklarından Fatih Mete; “Firmamız yetkililerinin ve grup firmalarımızın uzun yıllar süren başarılı çalışmaları ve bağlantıları sayesinde plastik ambalaj sektöründe dünya çapında tanınan bir firmayız. Yine pazardaki mevcut müşterilerimizle bir araya gelebilmek ve yeni potansiyel müşteriler ile tanışma imkânı bulabilmek amacıyla sektör fuarlarına katılmaktayız” dedi.

Hem ülkemizdeki hem de dünya pazarındaki mevcut plastik üreticilerine kaliteli ve hızlı hammadde hizmeti sunduklarına işaret eden Fatih Mete, “Dünya çapındaki hammadde üretici fabrikaları ile kurduğumuz bağlantılarımız sayesinde ithal etiğimiz plastik hammaddeleri sektörümüzdeki yerli üreticilerimizin hizmetine sunuyor ve aynı zamanda yurtdışına ihracat gerçekleştiriyoruz. Türkiye genelinde ve dünyanın 70’den fazla ülkesinde potansiyel müşteri portföyüne sahibiz.”

Müşteri profilinin büyük bölümünü plastik poşet, film ve ambalaj ürünleri üreticilerinden oluşturan şirket, aynı zamanda diğer plastik üreticilerine de hammadde tedarik hizmeti sağlayabiliyor.

Ülkemizin bulunmuş olduğu konumdan dolayı dünya üzerindeki birçok ülkeye hızlı lojistik avantajı ile hizmet sunduklarına da değinen Fatih Mete; “Depolarımızda hazır bulunan veya yüklemeye hazır ürünlerimizin yüklenmesinden başlayan gümrük işlemlerinin yapılması, depolanması, müşterilerimize ulaştırılmak üzere gönderilmesi ile devam eden tüm lojistik hizmet süreci firmamız tarafından sağlanmaktadır. Lojistik süreçleri en hızlı şekilde tamamlayarak, üreticilerimizin hammadde ihtiyacını en hızlı şekilde ve doğru zamanda karşılamak için tüm gücümüzle çalışmaktayız. Teslimatı yapılan ürünlerin kullanılmasında yine tecrübe ettiğimiz teknik bilgileri deneyimli teknik ekibimiz sayesinde müşterilerimize aktararak daha verimli ve kaliteli bir üretim süreci olmasına yardımcı oluyoruz” cümleleri ile açıklıyor.

İKMİB, plastik sektörünü çalıştayda buluşturdu

Plastik Sektörü Gelecek Araştırması Çalıştayı, İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) tarafından 5-6 Kasım 2021 tarihlerinde Antalya’da gerçekleştirildi. Plastik sektörünü bir araya getiren çalıştayda sektörün bugünü ve geleceği ele alındı.

İKMİB ev sahipliğinde Antalya’da düzenlenen “Plastik Sektörü Gelecek Araştırması Çalıştayı”na, İKMİB Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister, İKMİB Yönetim Kurulu Muhasip Üyesi Tayfun Demir, İKMİB Yönetim Kurulu Üyesi Murat Akyüz, Plastik Sanayicileri Federasyonu (PLASFED) Başkanı Ömer Karadeniz, Plastik Sanayicileri Derneği (PAGDER) Başkanı Selçuk Gülsün, Züccaciyeciler Derneği (ZÜCDER) Yönetim Kurulu Başkanı Mesut Öksüz, Bursa Plastik ve Ambalaj Sanayicileri Derneği (BURPAS) Başkanı Kağan Yeşil, Ege Plastik Sanayicileri Dayanışma Derneği (EGEPLASDER) Başkanı Şener Gençer, Kayseri Plastik İşletmeciler Derneği (KAYPİDER) Başkanı Yusuf Özkan başta olmak üzere İKMİB Yönetim Kurulu ve Denetim Kurulu Plastik Sektörü Üyeleri, sektörün önde gelen firmaları, Ticaret Bakanlığı, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Ulaştırma ve Alt Yapı Bakanlığı, Eximbank temsilcileri ile Kompozit Sanayicileri Derneği, FASD ve SEPA gibi sektörel derneklerin temsilcileri katıldı. 

İki gün süren çalıştayın ilk gününde, İKMİB Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister tarafından pandemi öncesi ve pandemi döneminde yapılan çalışmalar ile gelecek dönemde yapılacak etkinliklere ilişkin bilgilendirme sunumu gerçekleştirildi. PLASFED Başkanı Ömer Karadeniz ve PAGDER Başkanı Selçuk Gülsün de yaptıkları konuşmalarda sektörle ilgili değerlendirmelerde bulundu. Ayrıca iki gün boyunca sektörün geleceğine yönelik beklentiler ve fırsatlar ele alınırken, sektörün sorun ve çözüm önerileri de masaya yatırıldı. 

Erkoç, Türkiye’nin ilk kartuş kalıbını üretti

Kalıp sektörüne 1980’li yılların başında adım atan bir ekibin 1993 yılında profesyonelleşme kararı ile kurulan Erkoç Kalıp, alanında Türkiye’nin önde gelen firmaları arasında yer alıyor. Çeyrek asırlık deneyime sahip şirket, ülkemizin ithal ettiği birçok kalıbı Türkiye’de üretmesinin yanı sıra 6 kıtada 42 ülkeye ihracat gerçekleştiriyor. Kalıp imalatı tarafında ihracat oranını %90’ın üzerine çıkaran Erkoç Kalıp, girdilerin büyük çoğunluğunun ithal edildiği kalıp sektöründe, ülkemiz ekonomisinin cari açığına da katkı sağlıyor.

İlk ince cidar ambalaj kalıpçılarından olmalarının yanı sıra, ilk sandviç (stack), saplı kova, çift renkli saplı kova gibi ince cidara hitap eden kalıpların da ülkemizde kaliteli bir şekilde imal edilmesini sağladıklarını belirten Erkoç Kalıp Yönetim Kurulu Üyesi Fahrettin Ustabaş: “Pazar araştırması yaptığımızda, Avrupalı büyük bir kalıp tedarikçisinin tekelinde gibi görünen kartuş kalıbı ilgimizi çekti. Sebebi de gerek ülkemizdeki gerekse yurt dışındaki kartuş imalatçılarının büyük bir çoğunluğun bu firmadan kalıplarını tedarik ediyor olmalarıydı. 4 yıl önce kartuş kalıbımızın Ar-Ge çalışmalarına başladık ve aynı yıl içerisinde ülkemizdeki bir müşterimiz için kalıp imalatımızı bitirdik. Yaklaşık olarak 1 yıl kalıbın imalatını kendi bünyemizde yaparak müşterimize ürün sağladık. Bu şekilde de müşterimizde doğabilecek sorunların önüne geçtik. Bugüne kadar da müşterimizdeki kalıbın çalışmasını izlemeye devam ettik. Kalıbın kalitesi ve sürekliliği sebebiyle de ürün portföyümüze bu sene itibariyle kartuş kalıbımızı dahil ettik. Piyasada yer alan tek kademeli kartuş yerine çift kademeli kartuşla Ar-Ge çalışmalarımızı başlatıp, sonlandırdığımız için şuan içimiz rahat bir şekilde müşterilerimize kartuş kalıbı hizmeti verebileceğimize inanıyoruz”.

Ar-Ge çalışmaları devam ediyor

Yeni dönemde ürün portföylerine eklenecek bir çalışmalarının daha devam ettiğinin bilgisini paylaşan Ustabaş: “Bu ürün gamında çeşitlilik daha fazla olduğundan dolayı Ar-Ge çalışmalarımız daha uzun sürecektir. Ar-Ge çalışmalarımıza paralel olarak hem işleme merkezimizin hem de ölçüm laboratuvarımızın çeşitliliğini ve kapasitesini arttırmaya yeni yatırımlarımızla devam etmekteyiz. Bu sayede hem kapasitemizi arttıracak hem de ülke istihdamımıza katkı sunmaya devam edebileceğiz” dedi.

Dünya plastik endüstrisi 30. kez Tüyap’ta buluşuyor

Plastik endüstrisinin bölgedeki en önemli fuarı olan Plast Eurasia İstanbul, 30’uncu yılında en büyük üreticileri bir araya getiriyor. Tüyap Tüm Fuarcılık Yapım A.Ş. ve PAGEV iş birliği ile 1-4 Aralık tarihlerinde İstanbul’daki Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenecek olan fuar, 120 bin metrekarelik alanda Avusturya, Belçika, Brezilya, Çin, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Almanya, Yunanistan, Hong Kong, Hindistan, İsrail, İtalya, Japonya, Malezya, Hollanda, Kore, Rusya, İspanya, Tayvan, İngiltere ve Suudi Arabistan’dan binin üzerinde katılımcı firma ile 50 binin üzerinde ziyaretçiyi ağırlamak için gün sayıyor. Fuarın katılımcılarına sunduğu dijital çözümlerle ticari iş birlikleri fuar tarihi öncesinde başlayacak ve fuar sonrasında da devam edecek. Fuar Türk plastik sektörü için verimli iş birliklerine sahne olacak.

Bir önceki fuarda Amerika, Avrupa, Afrika, Orta Doğu ve Asya bölgesinden 7 bin 801 yurt içinden 44 bin 560, toplam 52 bin 361 ziyaretçi ve 48 ülkeden alım heyeti ağırlandı. İhracat faaliyetlerini artırmaya odaklanan sektör temsilcileri için yurt dışından alım heyeti çalışmaları bu yılki fuar için de kesintisiz sürüyor. Fuara 50 binin üzerinde nitelikli ziyaretçi bekleniyor. 

4 stratejik sektör aynı platformda bir araya geliyor

Poliüretan sanayi fuarı Putech Eurasia ve kompozit sanayisinin Avrasya’daki önemli profesyonel buluşma noktası Eurasian Composites Show 25-27 Kasım 2021 tarihlerinde İstanbul Fuar Merkezi’nde Artkim organizatörlüğünde katılımcı ve ziyaretçilerini ağırlamaya hazırlanıyor.

7. Uluslararası Poliüretan Sanayi Fuarı” Putech Eurasia 2021’de Poliüretan Kimyasalları, Poliüretan Makine Ekipmanları, Poliüretan Sistem Evi, Poliüretan Kaplama ve Yapıştırıcıları, Poliüretan Kalıp ve Sistemler, Poliürea Uygulamaları, RIM-Integral Poliüretan Sistem Ürünleri sergilenirken, eş zamanlı olarak düzenlenecek olan “5. Uluslararası Kompozit Hammaddeleri, Yarı Mamülleri, Ürünleri ve Teknolojileri Fuarı” Eurasian Composites Show 2021’de ise Elyaflar, Takviyeler, Hammaddeler ve Kimyasallar, Reçineler Ara Ürünler, Yarı Mamuller ve Nihai Ürünler, Uygulama Yöntemleri, Son İşlem ile Kalıplama ve Makineleri sergilenecek ve kompozit endüstrisinin önde gelen firmaları 3 gün boyunca bir araya gelecek.

2019 yılında eş zamanlı düzenlenen Putech Eurasia ve Eurasian Composites Show fuarlarına 21 ülkeden 203 katılımcı katıldı ve fuarı 69 farklı ülkeden 6 bine yakın ziyaretçi ve alım heyeti ziyaret etti. Putech Eurasia 2019’a 21 farklı ülkeden 85’i yabancı 144 katılımcı katıldı. 69 ülkeden 932’si yabancı 5017 profesyonel fuarı ziyaret etti. Eurasian Composites Show 2019’a 11 farklı ülkeden 26’sı yabancı 55 katılımcı firma katıldı. 69 ülkeden 786’sı yabancı yaklaşık 3 bin profesyonel bu teknoloji şovuna tanıklık etti.

2022’de ise birçok yeniliği bünyesine kazandıran Putech Eurasia ve Eurasian Composites Show fuarları, fiziki fuar ile eş zamanlı açılarak 3 ay boyunca erişime açık kalacak sanal fuar platformu, hem katılımcı firmalar hem de ziyaretçiler için uzun süreli iletişim imkânı sağlayacak. Bunun yanı sıra fuar öncesinde yayına girecek mobil uygulama ile ziyaretçilere daha verimli bir fuar deneyimi hedefleniyor. Fuar alanında sektör uzmanları tarafından düzenlenecek teknik ve ticari konferanslar, kimya sektörünün yayın platformu Turkchem TV Youtube kanalında eş zamanlı olarak canlı yayınlanacak ve binlerce sektör profesyoneli dinleyiciye ulaşacak.

Teknik Köpük Endüstrisi ve Teknolojileri ihtisas fuarı Foam Eurasia ve Yapıştırıcılar ve Yapıştırma Teknolojilerinin ihtisas fuarı Adhesives & Bonding Eurasia’nın da Putech Eurasia ve Eurasian Compostes Show ile eş zamanlı düzenlenecek olması ile güçlü bir sinerji yakalanacak.

Birbiri ile stratejik olarak bağlantılı olan 4 önemli sektörün temsilcilerini buluşturacak olan fuarlar; sektörler arası yeni iş birlikleri kurulmasına olanak sağlayacak. Yüzlerce katılımcı firmanın son çıkan ürünlerini, çığır açan yeni teknolojileri ve çözümlerini sergileyeceği fuarlarda pek çok endüstrinin ihtiyacı olan; ürün uygulamaları, hizmet ve ekipmanlar aynı anda incelenebilecek. 

LG yarım milyon tondan fazla dönüştürülmüş plastik kullanmayı hedefliyor

Şirket, tüketim sonrası geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen plastiklerin kullanımını 2025'e kadar on kat artırmayı planlıyor.

LG Electronics (LG), değer zincirindeki sera gazı emisyonlarını azaltmak için 2030 yılına kadar yaklaşık 600.000 ton geri dönüştürülmüş plastik kullanma hedefini duyurdu. Bu hedef, LG'nin elektronik atıklar için bir geri alma ekosistemi yaratma ve tüketici elektroniği ve ev aletleri ürünlerinde tüketim sonrası geri dönüştürülmüş (PCR) malzemelerin kullanımını artırmaya yönelik daha büyük girişiminin bir parçası niteliğinde. 

Şirket, 2020 yılında ürünlerinde yaklaşık 20.000 ton geri dönüştürülmüş plastik kullandı ve bu rakamı 2025 yılına kadar on kattan fazla artırmayı planlıyor. Halihazırda TV'lerde, PC monitörlerinde, hoparlörlerde, çamaşır makinelerinde, buzdolaplarında ve klimalarda geri dönüştürülmüş plastik kullanan şirket, geri dönüştürülmüş plastik kullanımını ürünlerinin dışında da genişletecek. LG, daha fazla geri dönüştürülmüş plastik kullanmanın yanı sıra, operasyonları boyunca işlenmemiş plastik kullanımını da azaltıyor. Bu yıl, plastik kullanımını 10.000 tona varan oranda azaltmak amacıyla, 2020 yılındaki 14 modeli artırarak, 2021 yılında 18 OLED TV modelinde daha az ham plastik kullanılacak.

LG ayrıca, 2006 yılında koyduğu, 2030 yılına kadar 4.5 milyon ton olan elektronik atık geri alma sözünü 8 milyon tonun üzerine çıkartarak hedefini yeniledi. Şirket, 2020 sonuna kadar 3.07 milyon ton atık topladı ve 52 ülkede elektronik atıkları geri almak ve geri dönüştürmek için girişimlerde de bulunuyor. Güney Kore'de 2001 yılında açılan LG Chilseo Geri Dönüşüm Merkezi, yalnızca elektronik atıkları geri almakla kalmadı, aynı zamanda geri dönüştürülmüş plastikten yeni bileşenler üretti ve bunları, buzdolabı gibi yeni ürünlerde kullanılmak üzere LG'nin yakındaki ev aletleri fabrikasına gönderdi.

Şirket, üretim ve nakliyeden kullanıma ve yok edilmesine kadar tüm ürün yaşam döngüsü boyunca sera gazı emisyonlarını da azaltmaya odaklanıyor. LG'nin ana şirketi, sürdürülebilir yönetim hedeflerinin önemli bir bileşeni olarak, ana Ar-Ge kampüsü LG Sciencepark'ta plastik içermeyen yönetimi uygulamak için Kore Çevre Bakanlığı ve yerel sivil gruplarla Haziran ayında bir anlaşma imzaladı.

Erikli’den çevre dostu şişe

Sürdürülebilirlik bilincini tüm faaliyetlerine yansıtan şirket, lezzetinin kaynağı Uludağ’ın doğal zenginliklerine sahip çıkmak amacıyla “Korumamız Gerekli!” hareketini de başlatmıştı.

Erikli, sürdürülebilirlik çalışmaları kapsamında cam şişe kullanımından sonra şimdi de 1 litrelik sularını %50’si geri dönüştürülmüş malzemeden üretilen şişelerle satışa sunuyor. Çevre dostu Erikli 1 litre şişelerin, yıl boyunca kademeli olarak tüm satış noktalarına yaygınlaştırılması planlanıyor. Şirket, 2025 yılına kadar tüm ürünlerinde ve satış noktalarında bu çevre dostu şişeye geçmeyi hedefliyor. 

Nestlé Waters Türkiye Pazarlama Direktörü Can Emci, çevre dostu Erikli şişeleri ve Erikli’nin sürdürülebilirlik vizyonu ile ilgili olarak şunları dile getirdi: “Sorumlu bir şirket olarak hissedarlarımız ve toplum için değer yaratmamız gerektiğine inanıyoruz. İçilebilir suyun hızla tükendiği, doğal kaynakların kısıtlı olduğu bir dönemdeyiz. Bu nedenle, sürdürülebilirlik işimizin kalbinde yer alıyor. Sürdürülebilir bir gelecek ve biyolojik çeşitliliğin korunması için yeni ve yenilenen ürünlerimizin çevresel etkilerini sistemli olarak değerlendiriyoruz ve iyileştiriyoruz. 2018 yılında yayınladığımız plastik stratejimizde belirttiğimiz gibi; 2025 yılına kadar kullandığımız tüm ambalajlarımız geri dönüştürülebilir ve yeniden kullanılabilir nitelikte olacak. 2030 yılına kadar etkin toplama yöntemleri geliştirerek, ürettiğimiz kadar plastik şişeyi geri toplamayı hedefliyoruz. Faaliyetlerimizden kaynaklanan çevresel etkinin yönetilmesi ve azaltılması konusunda verdiğimiz taahhütleri en iyi şekilde yerine getirmek için çalışıyoruz. Erikli 1 litre şişelerimizin %50’si geri dönüştürülmüş malzemeden üretilmesi bu yönde attığımız adımlardan sadece biri. “Ortak Değer Yaratma” anlayışı doğrultusunda meskenimiz olarak değerlendirdiğimiz Uludağ’ın doğal zenginliklerinin korunması için de söz veriyoruz. Bölgenin doğal mirasının korunması amacıyla “Korumamız Gerekli!” diyerek harekete geçtik. Hedeflerimiz doğrultusunda, tüketici nezdinde geri dönüşüm farkındalığını artırmak amacıyla 1 litre Erikli şişe etiketlerimizde de geri dönüşüme dikkat çekiyoruz. Çevresel ayak izimizi azaltmak için sürdürülebilir iş modelimizle çalışmalarımıza devam edeceğiz.”

Hyundai, Boston Dynamics ile güvenlik robotu üretti

Güvenlik robotu, yapay zekâsı ile endüstriyel alanların uzaktan gözlemlenmesine olanak tanıyacak

Hyundai Motor Grubu, geçtiğimiz aylarda Boston Dynamics’in kontrol hisselerini satın almış ve robot teknolojileri açısından önemli bir atılım gerçekleştirmişti. Bu yatırımın meyvelerini almaya başlayan her iki firma, ortak projelerini tanıtmaya başladı. Hyundai, özellikle endüstriyel alanlarda ve fabrikalarda değerlendirilebilecek güvenlik robotlarıyla hem şirketlerin hem de çalışanların günlük hayatlarını kolaylaştırmayı hedefliyor. 

Grubun Güney Kore’deki fabrikalarında pilot olarak test edilmeye başlanan robotlar, entegre termal kamera ve 3D LIDAR sensörler ile etrafındaki kişileri ve nesneleri algılayabiliyor. Yüksek sıcaklık durumlarını ve olası yangın tehlikelerini izleyebilen robotlar, kapıların açık veya kapalı olduğunu da algılayabiliyor. Yapay zekâya sahip robotlar, internet üzerinden şirketin sistemine girebiliyor ve aktivite raporları için fotoğraf ve video kaydını günlük olarak yapabiliyor.     

Dört ayaklı robot, dar alanlarda gezinmenin yanı sıra insan gözüyle görülmesi zor olan kör alanları da belirleyebiliyor. Grubun teknolojilerini Boston Dynamics'in Spot robotuna uygulamak, robota gelişmiş özerklik özellikleri de sağlıyor. Görev yönetimi ve derin öğrenmeye dayalı görüş teknolojisi dahil olmak üzere endüstriyel site ortamlarında da otonom devriye hizmetlerine uyumlu olan robot, böylelikle dayanıklılık gerektiren zorlu görevlerde de işleyiş gösterebiliyor. Robotik teknolojilerinin ilerlemesi, markanın endüstriyel alanlarına, otonom araçlarına ve gelecekteki Kentsel Hava Hareketliliği (UAM) çözümlerine de sinerji kazandıracağı belirtiliyor.

PLASFED Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Karadeniz “Enerji maliyetleri üretimi zora sokuyor!”

Doğalgaz ve elektrik fiyatlarına gelen son zammın imalat sanayine etkilerini değerlendiren Plastik Sanayicileri Federasyonu (PLASFED) Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Karadeniz: “Son dönemde enerji maliyetlerinde yaşanan artışların sürekli olarak sanayi tesislerine yansıtılması ve konut tüketimlerinin bu zamlardan azade tutulması yöntemi, girdi maliyeti kaynaklı enflasyon sebebiyle vatandaşın cebini korumadığı gibi sanayi kuruluşlarımızın küresel piyasada rekabet gücüne de olumsuz etki yapmaktadır” dedi.

Plastik gibi enerji yoğun sektörlerde enerji maliyetlerinin, işçilik maliyetlerini geçtiğini ve sanayicimizin rekabetçiliğini engeller hale geldiğini dile getiren Ömer Karadeniz, “Ülkemizde yeterli hidrokarbon kaynaklarının bulunmaması ve bu enerji ihtiyacının tamamen ithalat yoluyla giderilmesi sebebiyle enerji fiyatlarımız küresel fiyat hareketlerinden doğrudan etkilenmektedir. Son bir yıllık dönemde doğalgaz fiyatlarının neredeyse 5 katına çıkmış olması da bu yönüyle ülkemizi etkiler niteliktedir. Ülkemizin doğalgaz alanında yapmış olduğu uzun vadeli kontratların varlığı bu zam dalgasının tam etkisinden bizleri koruyor olsa da, LNG alımlarımız spot piyasadan güncel fiyatlarla gerçekleştirilmektedir. Öte yandan bu noktada önemli olan soru doğalgaz fiyatlarında yaşanan bu artışın tüketicilere ne şekilde yansıtılacağıdır. Bir süredir fiyatlaması kamunun kontrolünde olan bazı kalemlerde yaşanan fiyat artışlarının nihai tüketiciden ziyade sanayiciye yansıtıldığına şahit oluyoruz. Bu noktada gözden kaçırılan önemli bir husus olduğu kanaatindeyim. Zira ülkemizde yaşamakta olduğumuz enflasyonun temel kaynağı girdi maliyetlerinde yaşanan artış. Bunun üstüne enerji maliyetlerinde bir artış yaşanması, sanayicinin ürettiği ürünün fiyatını arttırmasına ve bu maliyet artışının dolaylı olarak nihai tüketiciye yansımasına sebebiyet vermektedir. Öte yandan, enerji maliyetlerinde yaşanan artışı sadece sanayiciye yansıtıyor olmanın nihai tüketiciyi korumuyor olmasının yanı sıra çok olumsuz bir etkisi var. Şöyle ki, girdi maliyetlerinde yaşanan bu artışlar sanayicimizin rekabet gücünü azaltmakta ve uluslararası piyasalarda potansiyelini yakalamasını engellemektedir. Ne yazık ki son doğalgaz ve elektrik zammında da aynı yöntem izlenmiştir” dedi.

Sanayi elektriği fiyatları konut elektriğinin altına çekilmeli

Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin hemen hemen hepsinde imalat sanayinin teşvik edilmesi için kullanılan en önemli araçlardan birinin sanayi elektriğini konut elektriğinin altında fiyatlamak olduğunu belirten Karadeniz, “Ülkemizde ise ne yazık ki tam tersi bir durum söz konusu. Uzun bir süredir sanayi elektriği, konut elektriğinden daha pahalıya tedarik ediliyor. Esasen bu uygulamanın etkilerini enflasyon verilerine baktığımızda da görebiliyoruz. Özellikle son bir yıl içerisinde üretici fiyat enflasyonu ile tüketici fiyat enflasyonu arasındaki fark hızla açılmakta. Öyle ki geldiğimiz noktada üretici fiyat enflasyonu %45,5 ile tüketici enflasyonunun 2,5 katına çıkmış durumda. Tabi bu durum sanayicinin zaten daralmış olan kâr marjının hızla erimesine, işletmelerimizin rekabet gücünü yitirmesine ve yatırım imkanlarının ortadan kalkmasına sebep olmaktadır. Bu sebeple tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de sanayi elektriği, konut elektriğinin altında fiyatlandırılmalı ve üretim özendirilmelidir. Ülkemiz içinden geçmekte olduğu ekonomik açıdan çalkantılı dönemi atlatacak ve daha sürdürülebilir bir büyüme rotasını benimseyecekse bunu ancak imalat sanayini güçlendirerek yapabilir. Bunun yolu ise sanayicimizin orta ve uzun vadeli stratejilerle desteklenmesinden geçmektedir” dedi.

Yalova Üniversitesi Polimer Malzeme Mühendisliği öğrencileri TÜBİTAK tarafından ödüllendirildi

“TÜBİTAK 2242 Üniversite Öğrencileri Araştırma Proje Yarışmaları” kapsamında Rumeysa Betül Aydoğdu enerji ve çevre kategorisinde yaptığı projeyle birinciliğe layık görülürken Aybüke Sultan Demirel ise finale kalma başarısı gösterdi.

Bilimsel çalışmalara lisans öğrencilerinin katılımını sağlamak ve ülkemizdeki sorunların çözümü konusunda lisans öğrencilerini bilimsel araştırma süreçlerine dâhil etmek amacı ile Bilim İnsanı Destek Programları Başkanlığı tarafından bu yıl dokuzuncusu düzenlenen TÜBİTAK 2242 Üniversite Öğrencileri Araştırma Proje Yarışmaları’na 9 alanda toplam 842 proje başvurusu gerçekleşti. 80 jüri üyesi tarafından yapılan ön değerlendirme sonucunda 9 alanda toplam 172 proje final yarışmasına katılmaya hak kazandı. Yalova Üniversitesi Polimer Malzeme Mühendisliği Bölümü Dr.Öğr.Üyesi Hatice Aylin Karahan Toprakçı ve Dr.Öğr.Üyesi Ozan Toprakçı danışmanlığında yarışmaya katılan bölüm öğrencileri Rumeysa Betül Aydoğdu, Aybüke Sultan Demirel ve Mukaddes Şevval Çetin’in projeleri yarışmada büyük başarı elde etti.

Polimer Malzeme Mühendisliği Bölümü yüksek lisans öğrencilerinden 2021 yılı Yalova Üniversitesi Mühendislik Fakültesi birincisi Rumeysa Betül Aydoğdu’nun, Polimer Malzeme Mühendisliği Bölümü yüksek lisans öğrencisi Mukaddes Şevval Çetin’in de yardımları ile Dr.Öğr.Üyesi Ozan Toprakçı danışmanlığında devam etmekte olan, TÜBİTAK 2209-A Üniversite Öğrencileri Araştırma Projeleri Destekleme Programı desteği alarak geliştirmiş olduğu “Sürdürülebilir ve Yerli Selüloz Kaynakları Kullanarak Bariyer Özelliği Geliştirilmiş Biyobazlı Kağıt Ambalaj Üretimi” isimli projesi 2242 Üniversite Öğrencileri Araştırma Proje Yarışmaları final yarışmasında enerji ve çevre kategorisinde birincilik derecesini elde etti ve 20 bin TL değerindeki ödülün sahibi oldu. Final yarışması değerlendirmeleri neticesinde “TEKNOFEST 2021” etkinliği kapsamında yapılan sergide poster sunumu ve ödül törenine katılım da sağlandı. 

Polimer Malzeme Mühendisliği Bölümü yüksek lisans öğrencilerinden 2021 yılı Polimer Malzeme Mühendisliği Bölümü’nü ikincilikle bitiren Aybüke Sultan Demirel’in, Mukaddes Şevval Çetin’in de yardımları ile Dr.Öğr.Üyesi Hatice Aylin Karahan Toprakçı danışmanlığında devam etmekte olan TÜBİTAK 2209-A Üniversite Öğrencileri Araştırma Projeleri Destekleme Programı desteği alarak geliştirmiş olduğu “Sürdürülebilir Zirai Atıklarından İletken, Esnek Elektronik Malzeme Üretimi ve Karakterizasyonu” adlı proje de 2242 Üniversite Öğrencileri Araştırma Proje Yarışmaları’nda enerji ve çevre kategorisinde finale kalan projeler arasında yer aldı. 

Yaptıkları milli, çevreci, sürdürülebilir ve katma değeri yüksek olan ürün geliştirdikleri projeleri başarı ile temsil etmekten dolayı çok mutlu olduklarını ifade eden Rumeysa Betül Aydoğdu, Aybüke Sultan Demirel ve Mukaddes Şevval Çetin yaptıkları çalışmaların her anında yanlarında olan danışmanları Sensör ve Enerji Malzemeleri Araştırma, Geliştirme ve Uygulama Laboratuvarı sorumluları Dr.Öğr.Üyesi Hatice Aylin Karahan Toprakçı ve Dr.Öğr.Üyesi Ozan Toprakçı’ya çok teşekkür ettiklerini belirttiler.

Kimya sektörünün ihracatı ikinci çeyrekte yüzde 71,59 büyüdü

Adil Pelister: “Kimya sektörümüz, büyümeye en fazla katkıyı veren ikinci sektör”

İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan Türkiye’nin 2021 yılı ikinci çeyrek büyüme verilerine ilişkin yazılı bir değerlendirme yaptı.

Pelister değerlendirmesinde şunları kaydetti:

“Bu yıl ilk çeyrekte yüzde 7 büyüyen Türkiye ekonomisinin ikinci çeyrekte güçlü bir performans göstermesi bekleniyordu. Geçen yıl pandemi dolayısıyla bu dönemde kapanmalar olduğu için ekonomik aktivitelerde ciddi bir düşüş olmuştu. Ancak buna rağmen ülkemiz diğer ülkelere göre daha hızlı toparlanmıştı. Dolayısıyla baz etkisinin de desteğiyle birlikte çift haneli büyüme rakamlarını görmeyi bekliyorduk. Bununla birlikte bu yıl içinde takip ettiğimiz imalat sanayi kapasite kullanım oranları, Türkiye İmalat PMI (Satın Alma Yöneticileri Endeksi) ve rekorlar kıran ihracat rakamları da bize büyümenin kuvvetli olacağı sinyallerini verdi. Bu yönüyle ülkemizin ikinci çeyrekte yüzde 21,7 büyümesini büyük bir memnuniyetle karşılıyoruz.

Özel tüketimden sonra büyümeye 6,9 puanla katkı veren net ihracatın yanı sıra sanayideki yüzde 40,5’luk büyüme ve yatırımlardaki yüzde 20,3’lük büyüme oldukça dikkat çekici. İhracat, 2021 yılının ikinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 60 ithalat ise yüzde 19,2 büyüdü. Bu büyük performansta ülkemizin büyümesine en çok katkı veren ikinci sektör olan kimya sektörümüz ise ikinci çeyrekte gerçekleştirdiği 6,67 milyar dolarlık ihracat ile yüzde 71,59 büyüdü. İlk çeyreğe göre ise ihracatını yüzde 25,60 artırdı. Bu dönemde kimya sektörümüz, Mayıs ve Haziran aylarında ihracat lideri oldu. Haziran ayında 2,3 milyar dolarlık kimyevi maddeler ve mamulleri ihracatı ile sektörel bazda aylık yeni rekorumuzu kırdık. Yine öncü göstergelere baktığımızda bu pozitif tablonun biraz yavaşlayarak devam edeceğini öngörüyoruz. Kimya sektörü olarak bu yıl ihracatta 22 milyar doları yakalamayı bekliyoruz” dedi.

Plastikte İşleyen Döngüsel Ekonomi için: WWF ve Jokey’den İşbirliği

Atmak yerine yeniden kullanın, yakmak yerine geri dönüştürün: Jokey Grubu ve WWF Almanya, plastik ambalajlar için işleyen bir döngüsel ekonomiyi birlikte teşvik etmek istiyor.

Yeniden kullanıma ve yüksek kaliteli geri dönüşüm üretimine olanak tanıyan kapalı döngü plastik akışını sağlamak amacıyla bu işbirliğine başlayan Jokey Grubu, dünyanın önde gelen plastik ambalaj üreticileri arasında yer alıyor. Şirket bu ortaklıkla, çevresel ayak izini en aza indirmeye, sürdürülebilirliği işin tüm alanlarına entegre etmeye ve değer zinciri boyunca etkili yaklaşımlar geliştirmeye devam etmeyi hedefliyor.

Jokey Grubu CEO’su Jens Stadter, “Jokey’de düşüncelerimiz ve eylemlerimiz on yıllardır sürdürülebilirliğe odaklanmıştır. Ancak sürekli gelişmek zorundayız. İklim değişikliğinin dramatik sonuçlarının ışığında, imkanlarımız dahilindeki taahhüdümüzü Paris İklim Anlaşması’nın hedeflerine odaklanan bir dönüşüme yönlendireceğiz. Bu bağlamda, hammadde kaynaklarımızın kullanımı da eylem planımızın odak noktasıdır. 2025 yılına kadar hammaddelerimizin yüzde 30’unu sıfır olmayan döngüsel kaynaklardan edinmeyi ve de sürekli olarak tam döngüsel bir ekonomi hedefini ilerletmek istiyoruz. Plastiği yüksek kaliteli bir şekilde dolaşımda tutarak sektörümüzde öncü olmayı istiyoruz. Jokey’in Eko Konsepti, sürdürülebilirliğe bütünsel bir yaklaşımı temsil etmekte ve de tüm Jokey Grubu’nda uygulanmaktadır” ifadeleri ile açıklıyor.

Sumika Polymer Compounds Türkiye’de THERMOFIL HP® üretimine başlıyor

Türkiye compound pazarında yer alan Sumika Polymer Compounds Turkey (eski adıyla Emaş Grup), THERMOFIL HP® (yüksek performanslı) polipropilen (PP) bileşiklerini Türkiye’deki ve Karadeniz’e komşu ülkelerdeki müşteriler için üretmeye başlayacağını duyurdu.

Sumika Polymer Compounds (SPC) Türkiye, çeşitli termoplastik bileşikler ve poliolefin bazlı elastomerler üreten Japon grup Sumitomo Chemical Co Ltd.’nin iştiraki olan Sumika Avrupa’nın bir parçası. SPC Türkiye’nin Gemlik, Bursa ve Manisa’da tesisleri bulunuyor.

2019’un başlarında Sumika bünyesine katılan Türkiye tesisleri, mineralli ve geri dönüştürülmüş PP üretiminde uzun yılların tecrübesini taşıyor. Ayrıca THERMOFIL™ HP üretimi de Gemlik fabrikasında yakın zamanda başlayacak. Bu ilaveyle birlikte SPC Türkiye’nin toplam üretim kapasitesinin yılda 60Kt’a ulaşacağı belirtiliyor.

THERMOFIL HP®, poliamidlerin (PA), polibütilen tereftalatların (PBT) ve uzun lifli PP’nin yerine kullanılabilecek özelliklere sahip cam elyaf takviyeli bir PP bileşiktir. Bu bileşikler kullanıcılara hafiflik, düşük maliyet, düşük yoğunluk, yüksek mukavemet ve sertlik, yüksek darbe direnci ve kolay işlenebilirlik gibi avantajlar sağlıyor.

Sumika Polymer Compounds, ağırlıklı olarak otomotiv, beyaz eşya ve çeşitli endüstriyel uygulamalarda kullanılan sürdürülebilir, sağlam ve yüksek performanslı PP bileşikleri ile tanınıyor. Grubun Amerika Birleşik Devletleri, Birleşik Krallık, Tayland, Çin, Japonya, Hindistan, Fransa ve son olarak Polonya’da üretim tesisleri bulunuyor.

Almanya’daki Türk girişimi Raceplast sektörde liderliği hedefliyor

Almanya’da yaşayan Türk girişimci Süleyman Ceyran’ın 2007’de kurduğu “Raceplast” firması ürettiği mühendislik plastikleriyle sektörde kalite ve hizmeti aynı anda sunmayı hedefliyor. “Made in Germany” markasının tüm dünyada bilindiğini ancak Almanların hizmet konusunda eksiklikleri olduğunu fark ettiğini belirten Ceyran sektörde lider firmalar arasında yer almak istediklerini söylüyor.

İkinci nesil Türk göçmen Süleyman Ceyran’ın 2007’de kurduğu “Raceplast” firması Almanya’da hızla büyümeyi sürdürüyor. Geçen aylarda Türkiye pazarında da yer alacağı açıklanan firma mühendislik plastiklerindeki uzmanlığını kullanarak kalite ve hizmeti aynı anda sunmak için çalışmalarına başarılı bir şekilde devam ediyor. Girişimci Ceyran, Türkiye’de gıda, içecek, otomotiv ve savunma sanayisinde 2023’ten itibaren hizmet vermeyi hedeflediklerini söyleyerek çalışmaları hakkında şöyle konuşuyor:

“Almanya’da hizmet arka planda kalabiliyor”

Almanya’da 1982’de doğdum. İkinci nesil olarak Almanca ana dilim oldu. Liseden sonra yüksek ticaret okulunu bitirdim. Üç senelik sanayi memur eğitimini başarıyla iki senede bitirdim. 2004’te bir polietilen üreticisinin satış ofisinde çalıştım. O zamanlar “Made in Germany”nin ne kadar büyük bir marka olduğunun farkına vardım. Ancak bununla birlikte Almanların en büyük eksiği “hizmet”. Almanya’da müşteri memnuniyeti arka planda kalabiliyor.

Ambalaj sektöründen 3 milyar 44 milyon dolarlık ihracat

Türkiye ambalaj sektörü 2021 yılının ilk 6 ayında 3 milyar 44 milyon dolar ihracat gerçekleştirerek 1 milyar 222 milyon dolar dış ticaret fazlası verdi ve bir önceki yılın aynı dönemine göre miktar olarak yüzde 6, değer olarak ise yüzde 26 artış yakaladı. Buna göre 2020 yılının ilk 6 ayında 1,39 milyon ton olan toplam ambalaj ihracatı 2021’in ilk 6 ayında yüzde 6’lık artışla 1,48 milyon ton olarak gerçekleşti. Ambalaj sektörü ithalatı 2020 yılının ilk 6 ayında 898 ton olarak gerçekleşirken 2021 yılının ilk 6 ayında 930 ton olarak hesaplandı. Değer bazında ise rakamlar sırasıyla 1,5 milyar dolar ve 1,8 milyar dolar olurken, ambalaj sektörünün toplam ithalatı bir önceki yıla göre miktar olarak yüzde 4, değer olarak yüzde 19 şeklinde gerçekleşti.

Ambalaj sektörünün ihracat rakamlarıyla ilgili açıklamalarda bulunan Ambalaj Sanayicileri Derneği (ASD) Başkanı Zeki Sarıbekir, “Ülke ekonomimizin yüzde 21,7 olarak gerçekleşen ikinci çeyrek büyüme rakamına ambalaj sektörü olarak katkı sunuyor olmaktan ötürü büyük gurur ve mutluluk yaşıyoruz. Hedefimiz her geçen gün daha çok ihracat yapmak ve Türkiye’de ürettiğimiz ambalajların en az yarısını ihraç edebilmek. 2020 yılında olduğu gibi 2021’de de sektör olarak pandemi sürecine rağmen dış ticaret fazlası vermeye devam ediyoruz. Ambalaj türüne göre genel toplamlara baktığımızda 2021’in ilk 6 ayında plastik ambalajların yüzde 67’lik payla ilk sırada, ikinci sırada ise yüzde 22 ile kâğıt/karton ambalajların yer aldığını görüyoruz. 2021 yılında en fazla ihracat yaptığımız ülkeler ise sırasıyla; Birleşik Krallık, Almanya, Irak, ABD ve İsrail oldu” dedi.

“Döngüsel Ekonomi ve Sürdürülebilirlik Ana Gündemimiz Olmalı”

Ambalaj üretiminde iki önemli noktanın büyük önem taşıdığını söyleyen Zeki Sarıbekir, bunların; 'Sürdürülebilirlik' ve 'Çevre' olduğunu belirtti. Zeki Sarıbekir sözlerini şu şekilde noktaladı: “Sürdürülebilir kalkınma hedefleri, döngüsel ekonomi ve yeşil mutabakat konuları ana gündemimiz olmalı. Türkiye’nin itibarı ve Yeşil Mutabakat uyum süreci için bu konular büyük önem taşıyor. Sürdürebilir kalkınma hedefleri kapsamında bizim için en önemli olan nokta ‘sorumlu tüketim ve üretim’ konusu. Ülke olarak üretim ve tüketim döngüsünde bu çerçevede yol almalıyız. İhracat hedeflerimize ulaşmak için karbonsuz ekonomiye geçiş sürecini yakından takip etmeliyiz. ASD olarak bizler de bu konuda üzerimize düşenleri yerine getirerek, elimizden gelen desteği sektörümüze sunmayı sürdüreceğiz.”

PlastEurasia İstanbul Fuarı 30 yaşında

Plastik Endüstrisi’nin bölgedeki en önemli fuarlarından biri olan PlastEurasia İstanbul, 1-4 Aralık 2021 tarihleri arasında kapılarını açacak. TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde gerçekleşecek fuara, 50’nin üzerinde ülkeden 1.000’in üzerinde firmanın katılması bekleniyor.

Düzenlenmeye başladığı yıldan bu yana plastik endüstrisinin önemli pazarlama platformlarından biri olma konumunu sürekli sağlamlaştıran Plast Eurasia İstanbul fuarı bu yıl 30’uncu yaşını kutluyor. 30 yıldır sektörün öncülerini bir araya getiren fuarın, her yıl düzenlenen plastik endüstrisi fuarları arasında Avrupa’da birinci dünyada ise ikinci fuar konumunda olduğu belirtiliyor.

Plastik tedarikinde Avrupa ve Avrasya’nın merkezlerinden biri olan Türkiye, sektörün en önemli fuarlardan birine hazırlık yapıyor. TÜYAP Tüm Fuarcılık Yapım A.Ş. ve Türk Plastik Sanayicileri, Araştırma, Geliştirme ve Eğitim Vakfı (PAGEV) işbirliği ile düzenlenecek fuara; Almanya, Rusya, Azerbaycan, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri, Birleşik Krallık, Bulgaristan, Fas, Filistin, Gürcistan, Irak, İran, İsrail, İspanya, İtalya, Katar, Kosova, Lübnan, Makedonya, Mısır, Nijerya, Özbekistan, Sırbistan, Suudi Arabistan, Tunus, Ürdün, Güney Kore, Japonya ve Yunanistan başta olmak üzere 100’ün üzerinde ülkeden ziyaretçi bekleniyor.

PlastEurasia İstanbul Fuarı istikrarından ödün vermiyor

PlastEurasia İstanbul Fuarı düzenlendiği her yıl katılımcı ve ziyaretçisi ile istikrarlı bir şekilde varlığını sürdürmeye ve sektöre yön vermeye devam ediyor. Bu yıl da 120 bin m2 kapalı alanda gerçekleşecek fuarda; yerli ve yabancı binin üzerinde firma ve firma temsilciliği potansiyel alıcılarla bir araya gelecek. Plastik makineleri, makine yan ve ara sanayi, ısı ve kontrol cihazları, plastik ve ambalaj teknolojisi, kalıp, geri dönüşüm, hammadde ve kimyasalları alanlarında en son ürünler, hizmetler, teknolojiler ve yeniliklerin sergileneceği Fuar’a ülkelerin milli katılım gerçekleştirmesi için gerekli çalışmalar da tüm hızıyla devam ediyor.  

MyTüyap ile hibrit fuarlar büyüyor

Fiziki fuarın yanı sıra dijital uygulamaları da hayata geçiren TÜYAP Fuarcılık Grubu, MyTÜYAP uygulaması üzerinden hibrit fuarları da gerçekleştiriyor. Fiziki fuarlara yeni bir boyut kazandıracak dijital uygulamaları geliştiren fuar şirketi, MyTÜYAP’a entegre bir Connect programı ile alıcı ve satıcıyı online olarak da bir araya getiriyor. Fuarın tüm paydaşlarını özel algoritmalar ile çalışan akıllı eşleştirme sistemi sayesinde bir araya getirmeyi amaçlayan fuar, MyTÜYAP ve Connect ile ticaretin yıl boyunca kesintisiz ve aktif bir şekilde sürdürülmesini sağlıyor. PlastEurasia Fuarı’nda da yeni nesil fuarcılık uygulamaları ile katılımcıların ve ziyaretçilerin geniş bir iş hacmine ulaşması hedefleniyor.