Sunday, Dec 22nd

Last updateFri, 13 Dec 2024 12pm

You are here: Home Article Röportaj Markanızın üretimini biz yapalım siz pazarlayın

FU CHUN SHIN (FCS) - PLASTİK ENJEKSİYON MAKİNELERİ

Markanızın üretimini biz yapalım siz pazarlayın

 

Salvo Bahar - Primo Ambalaj Y.K.B

Primo Ambalaj ve Kimya Sanayi, esnek üretim yapısıyla çeşitli başlıklarda anahtar teslimi fason üretim gerçekleştiren bir kuruluş olarak faaliyet gösteriyor. Özellikle sıvı temizlik üretimi, ambalaj, tekstil gibi konularda A’dan Z’ye tüm yönleriyle üretim gerçekleştiriyor. Primo, İstanbul Tuzla’da 16 bin metrekare kapalı alan üzerine kurulu, Türkiye’nin en büyük ve en modern fason üretim tesislerinden birine sahip. Fabrika, kalıp haneden vakum haneye, blisterden frekansa, kozmetik üretim ve dolumundan silikon ve tüp dolumuna, iplik üretiminden kumaş dokumaya ve palet yapımına kadar geniş bir yelpazede hizmet sunuyor. Türkiye’de başka bir örneği olmayan Primo Ambalaj’ın kuruluş aşamasını ve geldiği son noktayı Primo Ambalaj Yönetim Kurulu Başkanı Salvo Bahar’a sorduk.

Firmanız hakkında kısaca bilgi alabilir miyiz?

Primo Ambalaj 1995 yılında kuruldu. Bu şirketin kuruluş amacı başta tamamen bir private label tıraş bıçağı mümessilliği üzerineydi. İlk olarak bir Amerikan markasının Türkiye distribütörlüğünü ve mümessilliğini yapmaya başladık. Ürünlerin Türkiye’ye ihracatı sırasında gümrük vergileri ve masrafları çok olduğu için ürünleri Amerika’dan dökme olarak getirmeye başladık. 1995’de yıllarında marketçilik büyük bir atağa geçmişti. İlerleyen sürelerde üretimlerimiz müşterilerin ihtiyaçlarını karşılamaya yetmez hale geldi. Bazı ürünleri başka firmalara fason olarak yaptırıyorduk. Ancak çoğu zaman fason üreticilerden kaynaklanan aksaklıklardan dolayı müşteriye söz verdiğimiz tarihlerde ürünleri teslim edememeye başladık.

Mahcup olmaya başlayınca bize çalışan bir firmayı çalışanlarıyla beraber tamamen satın aldık ve biraz daha geliştirerek çalışmaya başladık.

1995 yılında 2000 yılına kadar marketçilik çarpıcı şekilde yükselmeye başladı. Bu durumda bizim işlerimiz yalnız ithalat değil ambalaj işine de dönüşmeye başladı. Çünkü piyasada yer alan başka markaların da ürünlerini dökme olarak ithal edip üretimini Türkiye’de yaptıklarını gördük. Örneğin piller, vakum ambalajın içine konulacak kalemlerin de üretimi burada yapılmaya ve pazar hızla gelişmeye başlayınca ister istemez ambalaj sektörüne de yöneldik. Gün geçtikçe ambalaj sektörü büyüdü. Firmalar kalıp siparişleri vermeye başladı. Biz de kalıplarımızı taşeron firmalar aracılığıyla yaptırmaya başladık. Kalıp firmalarının da istediğimiz ürünleri zamanında alamadığımızı görünce kalıp imalathanesi kurduk. Bunun ardından vakum ambalajlarla ilgili sıkıntılar yaşayınca vakumhane kurduk. Zamanla ihtiyaçlarımıza göre makineler alarak bir servis firması haline geldik. Bizden sipariş veren müşterilerimize mahcup olmamak ve sözümüzü tutabilmek için her gün fabrikamıza yeni bir branş ilave ettik. Sonuç olarak 16.000 m2 kapalı alan ile 200’e yakın personel ile 100 adet değişik fabrika mantığıyla çalışan bir firma haline geldik.

Ürün çeşitleriniz nelerdir? Özelliklerinden bahseder misiniz?

Bu fabrikanın içinde ambalaj ve kimya ağırlıklı çalışmalar yapıyoruz. Büyük firmalar zamanla ürün yetiştiremedikleri için örneğin sıvı sabun dolumu talep ettiler. İlk etapta bir ambalaj firması olduğumuz için kozmetik alanına girme konusunda tereddüt yaşadık. Ancak müşterilerimizin yoğun talebi üzerine dolum yapmaya da başladık.  

Üretim hacminiz ne kadar?

Yalnızca kozmetik ürünlerinde günde 100 ton üretim yapıyoruz. Kapasite olarak oldukça gelişmiş bulunmaktayız. İthalat, ihracat, fason üretim derken bugün herkese fason alanında hangi firma ne talep ediyorsa üretim yapabilen bir firma haline dönüştük. Gıda üretimi konusunda çalışmalarımız yok ancak ambalajlarını ya da promosyon ürünlerini yapıyoruz. Gıdalarda bir alana bir bedava şeklinde yapılan kampanyalarında ürünleri bir araya getiren ambalajlarını ve tasarımlarını yapıyoruz. Promosyonlu bütün ürünleri, schrink, blister, paketleme gibi üretimlerimiz mevcut.  

Müşteri profiliniz kimlerden oluşuyor? Önemli markalarla çalışıyorsunuz. Bu önemli markalara birkaç örnek verebilir misiniz?

Büyük firmalarla çalışıyoruz. Fason çalışma mantığıyla çalışan bir firmayız. Müşterilerimize kapatın fabrikalarınızı siz satışa yönelin üretimini biz yapalım diyoruz. Zamanla bütün büyük firmalar Henkel, Johnson Wax, Unilever gibi büyük firmalar bize ilk başta bir ürün verdiler ardından üretimden memnun kalıp ikinci ürünlerini verdiler. Zamanla daha fazla ürünlerini vererek hammaddeleri ithal ettikleri yerlerden onların adına bizim ithal etmemizi istediler derken büyük firmaların bir bakıma üretim fabrikaları haline geldik. 

Gerek insan gücü, gerek ciro ve gerekse kapasite olarak her yıl ortalama %30-40 büyüyen bir şirket haline geldik. Böyle kendi kendine gelişen, bu gün fason ambalajlama veya fason hizmet alanında oldukça önemli bir noktaya geldik. Bir fabrikanın kendi çalışma kapasitesinden daha ucuz iş yapabiliyoruz. Fabrikamızın içersinde 100 tane fabrika olduğu için en büyük avantajımız kimseye gebe kalmadan bütün her şeyi kendi bünyemizde yapabilmektir. Büyük firmalarla yeni bir ürün çıkarttıkları zaman milyonlarca adet ürünü aynı anda hazır hale getirmeleri gerekir bunu da bizden başka yapabilecek kapasitede olan bir fabrika yoktur.  

Alışılmışın dışında bir çalışma tekniğiniz var. Bu sistemi tam olarak açar mısınız?

Bu uygulamamızı bütün işletmelere tavsiye ediyoruz. Bugün artık dünyada orta ölçekli işletme anlamı kalkmış durumdadır. Onun için diyoruz ki bütün orta ölçekli firmaların üretimlerini yapmaya talibiz. Orta ölçekli firmalarla beraber çalışarak büyüyelim. Firmalara finansman açısından da destek veriyoruz. Talep üzerine bizde bulunmayan makinelerin de %50’sini firma garanti verdiği takdirde alıp üretime başlayabiliyoruz. 

Üretime çok çabuk cevap verebilecek nitelik kazandık. Çok çabuk önlem alabiliyoruz. Az olsun benim olsun devamlı olsun mantığıyla hareket ediyoruz.  

Firmaların bize verdikleri işleri sanki kendi işimiz gibi benimseyip kaliteden ödün vermeden hizmet sağlıyoruz. Büyük firmaların bütün fason üretimleri bu fabrikada gerçekleşiyor. A’dan Z’ye servis veren bir şirketiz. 

Biraz da üretim sahanızdan bahsedebilir miyiz? Üretim tesisleriniz nerede bulunuyor? Tesisleriniz, istihdam profiliniz ve sahip olduğunuz kalite belgeleri ile ilgili bilgi verebilir misiniz?

Üretim konusunda kendi deneyimlerimiz doğrultusunda müşterilerimize fikir de veriyoruz. Gerekirse müşterilerimiz Ar-Ge çalışmalarına kadar burada yapabiliyorlar. Çok yönlü çalışan bir firmayız. Firmaların ürünlerinin yalnızca dolumlarını değil isterlerse üretimlerini de fabrikamızda gerçekleştiriyoruz. Kendi şişelerimizi kendimiz üretiyoruz. Tanklarda ürünlerin karışımları yapılıyor. Dolumları, sevkıyatları tamamı fabrikamızda gerçekleşiyor. Yani A’dan Z’ye her şeyi yapabiliyoruz. 200 personelimiz yalnızca el işçiliğiyle uğraşıyor. Makine ve el işçiliği ikisi bir arada ilerliyor. 

Piyasadaki konumunuzu nasıl buluyorsunuz? Pazar geliştirme için faaliyetleriniz neler? 

Firmamızda pazarlamacı olmadığı halde pazarda oldukça önemli bir konumda olan tek fabrikayızdır diyebilirim. Bizim reklâmımız genellikle kulaktan kulağa aktarılarak yapılıyor. Bizden memnun kalan müşterilerimiz diğer bir müşteriye bizi tavsiye ediyor. Bu şekilde yayılarak piyasada önemli bir isim yaptık. Üretimimiz oldukça yoğun az önce de bahsettiğim gibi günde ortalama 100 ton üretim gerçekleştiriyoruz. Özellikle birçok kozmetik markasının üretimini gerçekleştiriyoruz. Pek çok markanın üretici firması olarak hizmet veriyoruz ve kalitelerini çok iyi yansıttığımız için bizimle çalışmaya devam edip daha da gelişmemiz için başka firmalara da tavsiye ediyorlar ve böylelikle pazar geliştirme faaliyetlerimiz gerçekleşmiş oluyor. 

Primo Ambalaj olarak çok başarılı işler yaptığınız halde piyasada fazla tanınmıyorsunuz. Tanıtım çalışmalarınız mevcut mu?

Bu güne kadar hep büyüdük, hep çalıştık. O kadar hızlı ilerledik ki firmamızı tanıtmaya zamanımız olmadı. Yeni fabrikamıza geçtikten sonra yaklaşık iki yıldır kendimizi biraz tanıtmaya başladık. Tanıtımızın en önemlisi de “Markanızın üretimini biz yapalım siz pazarlayın” mantığıyla ilerliyoruz. Birçok fabrikadan daha iyi bir alt yapıya sahibiz. Kimya mühendislerinden tutun da kalite kontrol mühendislerine kadar hali hazırda zaten personelimiz mevcut. 

Firmalara en çok söylediğimiz şey siz ürünlerinizin pazarlamasını yapın biz üretiminizi gerçekleştirelim. Bir çeşit hizmet sektörüyüz ve bunu tanıtmaya çalışıyoruz. Türkiye’de bu şekilde çalışan başka bir firma yok. 

Bundan sonraki hedefimiz daha da gelişmek ve her türlü üretim konusunda müşteri ihtiyaçlarını karşılayabilmektir. 

Sizce Türkiye’de sektörle ilgili ne türlü çalışmalar yapılmalı? Siz firma olarak bu süreç için neler yapıyorsunuz?

Bütün yabancı üreticiler düzenli ve komplike fabrikalarda üretimlerinin gerçekleşmesini istiyorlar. Biz de bunu sağlayabiliyoruz. Geçtiğimiz yıllarda Yunanistan ve İspanya’da imalat yapan fabrikalar oldukça fazlaydı ancak son yıllarda söz konusu ülkelerin ekonomik açıdan geriye gitmesinden dolayı Türkiye bugün dünyada öncelikli sıraya yükseldi diyebiliriz. Türkiye’nin öne çıkmasının nedenlerinden en önemlisi de jeopolitik konumudur. İkincisi ise hala işçiliklerin diğer ülkelere nazaran hem daha ucuz olması hem de kalifiye olmasıdır. Artık Türkiye’de üretimi yapılamayacak hiçbir ürün kalmadı.

Türkiye’de ambalaj sektörü artık öyle bir hale geldi ki çok büyük olmanız gerekiyor. Ambalajı kullanan büyük firmalar artık kendi fabrikalarını kuruyorlar. Dünyada aracı firma kullanan hiçbir sektör kalmadı. Rekabet o kadar arttı ki firmalar ürününün ambalajını çok kullanıyorsa kendi ambalaj fabrikalarını kurarak maliyeti düşürme yoluna gidiyorlar. Çünkü o maliyetlerini bile dışarıya verecek güçte değiller. Orta halli üreticiler artık yaşayamaz hale geldiler. Bu nedenle orta düzeydeki firmaların bizim gibi fason çalışan fabrikalarda üretim yapması onlar için avantaj haline geldi. Böylelikle büyük firmalarla rekabet edebilecek güce ve kaliteye ulaşabiliyorlar. 

Avrupa’da yaşanan ekonomik krizin Türkiye’deki sektörlere nasıl etkisi oldu?

Avrupa son zamanlarda oldukça önemli bir krizin içersinde. Türkiye bu krizden faydalandı. Avrupa’da birçok firma kapanmanın eşiğinde, ya da küçülmeye gidiyorlar. Makineleri çok gelişmiş ancak işçilikleri o kadar masraflı ki krizden çok daha fazla etkileniyorlar. Türkiye’ye bakacak olursak ekonomisi hızla yükselmekte, teknolojik gelişmeleri de yakından takip eden bir toplum olarak üretimlerimiz Avrupa kalitesinde fakat daha ucuz bir hal aldı. Avrupalılaştığımız müddetçe bizim maliyetlerimiz de artacaktır. Plastik ve Ambalaj sektörü önü oldukça açık bir sektör. Her geçen gün yeni bir sistem yeni teknolojiler ortaya çıkıyor. Üründen önemli ürünün ambalajıdır. 4 kuruşluk bir kaleme 10 kuruşluk ambalaj yapıp 25 kuruşa o ürünü rahatlıkla satabiliyorsunuz bu da ambalajın önemini gösteriyor. Çünkü ambalajla ürüne değer katıyorsunuz! 

Son olarak okuyucularımıza neler söylemek istersiniz?

Bugün firmalar kesinlikle orta ölçekli olmasınlar. Bu gün maalesef yüksek sermayeli büyük firmalar bütün pazara hâkim konumdalar. Teknoloji de her geçen gün ilerliyor ve büyüyebilmek için teknolojiyi takip etmek gerekiyor.