Friday, Nov 22nd

Last updateWed, 13 Nov 2024 8am

You are here: Home Products Haberler

FU CHUN SHIN (FCS) - PLASTİK ENJEKSİYON MAKİNELERİ

Fakir’den 30 milyon dolarlık üretim tesisi yatırımı

Yapay zekâ teknolojisi başta olmak üzere ileri teknolojili ürünlerin üretimine ayrılacak tesis, 2022 yılının son çeyreğinde faaliyete geçecek.

Uluslararası marka kimliği ile Almanya Stuttgart ve Türkiye’de Çorlu’da üretim faaliyetlerine devam eden Fakir Hausgeräte, Orhanlı’da bulunan 37 dönüm arazisine 30 milyon dolarlık yeni bir yatırım yapma kararı aldı. Toplam 25 bin metrekarelik kapalı alanda yapay zekâ, artırılmış gerçeklik, biyoteknoloji, Bluetooth ve IOT (nesnelerin interneti) teknolojili ürünlerin üretimine 2022 yılının son çeyreğinde başlanacak. Tesiste üretilecek ürünlerin yüzde 75’inin Avrupa, Amerika ve Rusya pazarına ihraç edilmesi hedefleniyor.

Yakın dönemde Deloitte Digital ile birlikte stratejik bir çalışmayı hayata geçiren şirket, başta Türkiye pazarı olmak üzere faaliyet gösterdiği tüm pazarlara yönelik yeni hedefler belirledi. Fakir Hausgeräte 2024 yılsonu itibarıyla Türkiye pazarı cirosunu üç kat artırmayı ve yeni tesisinin de katkısıyla üç milyonu aşkın katma değeri yüksek ürün satışına ulaşmayı hedefliyor.

Çöpe attığınız pet şişe, aslında üzerinizdeki giysinin ipliği

Resmi Gazete’nin 31 Aralık 2021 tarihinde yayınlanan “Çevrenin Korunması Yönünden Kontrol Altında Tutulan Atıkların İthalat Denetimi Tebliği” kapsamındaki plastik atıkların ithalatının serbest bırakılması, geri dönüşüm sektörüne rahat bir nefes aldırdı.

Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Ege Plastik Sanayicileri Derneği (EGEPLASDER) Yönetim Kurulu Başkanı ve Plastik Sanayicileri Federasyonu (PLASFED) Başkan Yardımcısı Şener Gençer,  yayınlanan Tebliğ ile kaynağında ayrı toplanmış ve mekanik ayırma yoluyla vasfına göre ayrıştırılmış ambalaj malzemesi atıklarının ithalatına izin verildiğini hatırlattı.

“Çöp ithal ediyoruz demek bilgisizlik”

Türkiye’de çok güçlü ve teknolojik altyapısı her geçen yıl artan bir geri dönüşüm sektörü olduğunu kaydeden Gençer, “Her türlü atığı geri dönüştürebilme kabiliyetine sahip sanayicilerimiz, gerek imalat sanayimize gerekse ülke ekonomisine hammadde üreterek ciddi katma değer ve istihdam yaratıyor. Bu insanları ‘Türkiye’ye çöp ithal ediyorlar, ülkemizi çöplüğe çeviriyorlar’ şeklinde suçlamak en hafif deyimi ile bilgisizliktir” dedi.

2050 yılında dünya üzerinde kullanılan plastiklerin yüzde 60’ının geri dönüşüm kaynaklı olacağına dikkat çeken Şener Gencer, Türkiye’de başta yerel yönetimler olmak üzere atık yönetiminin tüm paydaşlarının Ulusal Eylem Planı etrafında birleşmeleri gerektiğini vurguladı.

Dünya üzerinde ülkelerin evsel ve endüstriyel atıklarına “enerji kaynağı” ve “çöp” olarak ayrıştığını, Türkiye’nin son yıllarda atıkların ayrıştırılmasında ilerleme kaydetmesine rağmen hâlâ ikinci kategorideki ülkeler arasında yer aldığına dikkat çeken Gençer, şu değerlendirmeyi yaptı:

 “Resmi Gazete’de yayınlanan Tebliğ ile ithalatı serbest bırakılan plastik atıklar içinde Polietilen Tereftalat (PET), Polioksimetilen (POM), Akrilik Polimer, Polikarbonat, Poliamid ve farklı polimer türlerinden oluşan şişe formundaki ürünler bulunuyor. Bu ürünler, geri dönüştürüldükten sonra başta tekstil sanayimizde polyester iplik üretiminde olmak üzere pek çok sanayi kolunun hammaddesi oluyor. Aklı başında hiç kimse ithal ettiği çöpün tonuna 250 ilâ 800 Euro arasında para vermez. Vatandaşımız, geri dönüşüm kutusu yerine çöpe attığı pet şişenin, üzerine giydiği elbiseye ya da akşam üzerine örttüğü battaniyeye dönüştüğünü bilmiyor. Bu durumun farkında olsa, eminiz çok daha farklı davranır. Türkiye’de geri dönüşüm sektöründe kullanılan plastik atıklar içinde yurt içinde toplanıp kullanılmayan bir gram plastik atık bile bulunmuyor. Yurt içinde kaynağında dönüştürülen plastik atıkların oranı yüzde 15’i bile bulmuyor. Plastikte 1 birim geri kazanılmış malzeme ile 1 birim orijinal malzemenin elde edilmesi arasında 8 kat enerji ihtiyacı farkı var. Yeşil Mutabakat sürecinde ülkeler geri dönüşüm sektörüne çok daha fazla önem vermek zorunda. Vatandaşlarımızın, sadece plastik atıkların değil, her türlü evsel ve endüstriyel atıkların birer milli servet olduğunun bilincinde olması gerekiyor.”

Yünsa 8,7 milyon pet şişeyi kumaşa dönüştürdü

Gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakmak için sürdürülebilir üretim konusundaki faaliyetlerini artıran Yünsa, dünyaca ünlü moda markaları için sürdürülebilir kumaş koleksiyonları tasarlıyor. Koleksiyonlarını hazırlarken sürdürülebilir moda anlayışını merkeze alan şirket, doğada çözünebilen çevre dostu kumaş üretiminin yanında geri dönüştürülen malzemelerden de kumaş üretimi yapıyor. Döngüsel ekonomi modelini uygulayarak atıkları geri dönüştürmeyi ve doğal kaynak kullanımı azaltmayı hedefleyen şirket, bu kapsamda ABD merkezli geri dönüşüm firması Unifi firması ile işbirliği yaparak atık pet şişelerden kumaş üretimi yapıyor.

Doğayı koruyan üretim anlayışı

Üretimlerinin merkezinde çevre dostu uygulamalar, sürdürülebilir çözümler ve inovasyonun yer aldığını belirten Yünsa Genel Müdürü Mustafa Sürmegöz, “Doğayı koruyan üretim anlayışımız doğrultusunda, koleksiyonlarımızda daha az doğal kaynak tüketilerek ve geri dönüştürülmüş malzemeler kullanılarak üretilen ürünler sunmaya önem veriyoruz. Bu kapsamda dünyanın en etkin geri dönüşüm firmalarından Unifi ile işbirliği yaparak, atık pet şişelerin geri dönüştürülmesiyle üretilen özel REPREVE® elyaf karışımlı kumaşlar üretiyoruz. Bugüne kadar koleksiyonlarımızda 147 bin kilogramdan fazla REPREVE® elyaf kullanarak, yaklaşık 8,7 milyon pet şişeyi kumaşa dönüştürdük. Böylece toplamda 2 milyon 283 bin 530 kilovat saat enerji ve 746 bin 243 litre su tasarrufu sağladık. Diğer bir deyişle, 83 hanenin 1 yıllık elektrik tüketimine denk gelen enerji tasarrufu veya 1.022 kişinin 1 yıllık içme suyu ihtiyacı kadar da su tasarrufu sağlamış olduk” dedi

Yarınlara fayda sağlamak için birlikteyiz

Unifi Asya Pasifik Başkanı Hongjun Ning, “Unifi’nin sertifikalı ve izlenebilir REPREVE® geri dönüştürülmüş elyafını kullanarak, çalışmalarına sürdürülebilirliği dahil eden küresel markamızı ve perakende ortaklarımızı desteklemek için Türkiye'de Yünsa ile iş birliği yapmaktan büyük heyecan ve gurur duyuyoruz. Yünsa ile gerçekleştirdiğimiz bu ortaklık sayesinde, sürdürülebilir performans ürünleriyle müşterilerimize sunduğumuz ürünleri genişletmeye devam ediyor ve yarınlara fayda sağlamak için birlikte çalışıyoruz” diye konuştu.

Etapak geri dönüştürülmüş pet şişelerden etiket üretti

Türkiye’de bir ilk olan proje, “WorldStar 2022” yarışmasında ödüle layık görüldü

Pet şişelerin geri dönüşüm süreciyle yeniden kullanımı uzun yıllardır kullanılan bir teknoloji. Ancak bu şişelerin üzerinde yer alan etiketlerin, yeniden kazanılmasını sağlayacak pet malzeme kullanımı günümüz teknolojisinde henüz yaygın değil. Özgörkey Holding şirketlerinden Etapak Ambalaj, bu etiketleri de geri dönüşüme kazandırmak üzere geliştirdiği “Geri Dönüştürülmüş PET ile Üretilmiş Sarmal Etiket” projesi ile Dünya Ambalaj Örgütü tarafından düzenlenen ve 37 ülkeden 440 projenin başvurduğu “WorldStar 2022” yarışmasında ödüle layık görüldü. Proje kapsamında geri kazanılan atık pet şişelerden sarmal etiket üretiliyor. Böylece hem etiket üretiminde bir tür petrokimya ürünü olan OPP kullanımının önüne geçiliyor hem de etiketler geri dönüşüme kazandırılıyor.

Etiket ve pet şişe birlikte dönüştürülebiliyor

Coca-Cola İçecek fikir önderliği ve Meltem Kimya iş birliği ile Etapak Ambalaj Ar-Ge Merkezi’nde geliştirilen proje kapsamında, geri dönüşümden toplanan pet şişeler, etiket formunda dönüştürülerek şişe üzerinde kullanılabiliyor. Bu şişeler tüketicinin kullanımından sonra yeniden geri dönüşüm döngüsüne giriyor. Üstelik etiketler de pet malzemeden üretildiğinden, geri dönüşüm esnasında pet şişe ile birlikte yeniden kazanılabilir forma dönüşüyor. Etapak Ambalaj’a WorldStar 2022’de ödül getiren projede de etiketin yüzde 20’si geri dönüştürülmüş pet şişeden elde edildi.

Armağan Özgörkey: “Sorumlu üretim ve tüketimi odağımıza alıyoruz”

Geri dönüştürülmüş pet şişeden etiket üreten Türkiye’de ilk, dünyada da sayılı şirketlerden biri olduklarını söyleyen Özgörkey Holding Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Armağan Özgörkey, “Günlük hayatımızın bir parçası olan pet şişelerin geri dönüşüme kazandırılması, tıpkı diğer geri dönüştürülebilir ürünler gibi iklim krizinin eşiğinde olan dünyamızı korumak adına çok önemli bir süreç. Ancak bu şişelerdeki etiketlerin geri dönüştürülememesi nedeniyle hem ayrıştırma işlemi yapılması gerekiyor hem de geri dönüşüm oranı azalıyor. Biz de faaliyetlerini Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları arasında yer alan ‘Sorumlu Üretim ve Tüketim’ hedefi odağında sürdüren bir şirket olarak bu konu üzerinde çalışmaya başladık. Başarıyla tamamladığımız bu projenin, sektörümüzün uluslararası arenadaki en prestijli etkinliğinde takdir edilmesinin gururunu yaşıyoruz” dedi.

Hifyber, doğada çözünebilen hammaddelerden “filtrasyon çözümleri” üretiyor

Endüstriyel filtrasyonda, HVAC sistemlerinde ve yüz maskesinde kullanılmak üzere geliştirdiği “Nanofiber Filtre Medyası”nı çevreye duyduğu sorumluluk bilinci ile doğada çözünebilen ham maddelerden üreten Abalıoğlu Holding bünyesinde faaliyet gösteren Hifyber, sürdürülebilirlik yolculuğunda emin adımlarla ilerlemeye devam ediyor.

“Atıksız Yaşam, Yeşil Gelecek” 

 “Atıksız Yaşam, Yeşil Gelecek”  felsefesiyle gelecek nesillere; daha yeşil ve daha yaşanılabilir bir dünya bırakmak için Ar-Ge faaliyetlerine yön veren şirket, geliştirdiği verimli ve doğada çözünebilir filtrasyon çözümleri ile hem paydaşlarının yararına kazanç sağlamayı hem de toplum için değer yaratmayı hedefliyor. 

Odağı: çevre, insan ve inovasyon 

“Dünyamızın geleceği için sürdürülebilirliği tüm süreçlerimizin merkezine yerleştirmek zorundayız, ancak bu yolla değer yaratabiliriz” diyen Hifyber Genel Müdürü Ahmet Özbecetek, şirketlerinin sürdürülebilirlik hedeflerini, Birleşmiş Milletler’in Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları ile uyumlu hale getirdiklerini ifade etti. Özbecetek, sözlerine şöyle devam etti: “Hızla artan dünya nüfusu ve küresel iklim krizinin çevresel faktörleri, ekosistemimizi tehdit ediyor. Hifyber olarak kuruluşumuzdan bu yana geliştirdiğimiz filtrasyon çözümleri ile düşük karbon ekonomisini destekliyoruz. Sürdürülebilir gelecek için çalışmalarımızı; çevreyi, insanı ve inovasyonu odağımıza alarak yürütüyoruz. Bu kapsamda sürdürülebilirlik kavramını, iş süreçlerimizin merkezi olarak görüyor ve tüm Ar-Ge süreçlerimizi, çevresel etkimizi en aza indirecek şekilde kurguluyoruz.

Depozito İade Sistemi geri dönüşüme katkı sağlayacak

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, ürünlerin satın alımı aşamasına depozito ücreti tahsili ve boş ambalajların geri getirilmesine istinaden depozito ücretlerinin iadesi sürecinin henüz başlamadığını açıkladı. Ambalaj Sanayicileri Derneği (ASD) Başkanı Zeki Sarıbekir, ‘Depozito İade Sistemi’nin ilk aşamasında kayıt altına alma işlemlerinin başlayacağını ve sistemle ilgili düzenlemeler için ise Türkiye Çevre Ajansı Başkanlığı’nın yapacağı açıklamaların beklendiğini vurguladı. Bakanlık ve Ajans içeceklerin satışından, ambalajlarının geri dönüşümüne kadar süregelen tüm aşamaları takip edecek.

Konuyla ilgili görüşlerini aktarmaya devam eden Zeki Sarıbekir, “Depozito İade Sistemi’nin ilk aşamasında, 2022 Ocak ayından itibaren bu sisteme dahil edilecek ambalajlara yönelik standartların belirlenmesi ve bu standartlara uygun ambalajlarla piyasaya sürülen içeceklerin kayıt altına alınması işlemlerinin yapılmasını bekliyoruz. Bu işlem belli bir süre alacaktır. Piyasaya sürülen içeceklerin kayıt altına alınmasından sonra başlangıçta PET, Cam ve Alüminyum içecek ambalajlarında zorunlu olması; sonrasında HDPE ve Kompozit içecek ambalajlarının da bu sisteme dahil edilmesi planlanıyor. Ürünlerin satın alımı aşamasına depozito ücreti tahsili ve boş ambalajların geri getirilmesine istinaden depozito ücretlerinin iadesi süreci henüz başlamadı” dedi.

Ülke ekonomisine dev katkı

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından yayınlanan Ambalaj Bülteni verilerine göre yurtiçinde piyasaya sürülen ambalajların ortalama yüzde 50’si geri kazanılıyor. Ambalajın geri dönüşümüyle ülke ekonomisine ve çevreye çok büyük katkı sağlanabileceğini uzun zamandır vurguladıklarını dile getiren Zeki Sarıbekir, içecek ambalajlarına uygulanacak zorunlu depozito ile kaynağında ayrı ve temiz toplama yapılacağını, böylece geri dönüşüme uygun ham madde elde edilerek hem sektörümüze hem de ülke ekonomimize büyük katkı sunulacağını ve atık ithalatının da sona ereceğini tekrarladı.

Ambalaj üretiminde 'Sürdürülebilirlik' ve 'Çevre' faktörlerinin belirleyici olduğunun altını çizen Zeki Sarıbekir, “Sürdürülebilir kalkınma hedefleri, döngüsel ekonomi ve yeşil mutabakat konuları büyük önem taşıyor. Sürdürebilir kalkınma hedefleri kapsamında bizim için en önemli olan nokta ise ‘Sorumlu Üretim ve Tüketim’ konusu. Ülke olarak üretim ve tüketim döngüsünde bu çerçevede yol almalıyız. Depozito İade Sistemi’nin de geri dönüşümün artması ve çevreyle uyumlu büyüme modeli için önemli bir adım olacağına inanıyoruz. ‘Depozito İade Sistemi’ ile piyasaya sürülen ambalajların yüzde 20’sini oluşturan içecek ambalajlarının temiz toplanması hedefleniyor” dedi.

Adil Pelister, İKMİB Başkanlığı’na yeniden aday oldu

İKMİB’de önümüzdeki icraat dönemi için yeniden Başkan adaylığını açıklayan Adil Pelister, 40 milyar dolarlık ihracat hedefi ile Türk kimya sektörünü küresel ticarette geleceğe taşıyacak ve sanayide dijital dönüşüme öncülük edecek yeni bir ekosistem kuracaklarını belirtti.

Türk kimya ihracatının çatı kuruluşu İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği İKMİB’de, yeni dönem için BETA Kimya A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister yeniden adaylığını açıkladı. 

2021 yılı hedefinin yüzde 25 üzerine çıkarak toplam 25,4 milyar dolarlık rekor ihracat ile ikinci sıradaki yerini korumayı başaran kimya sektörü, 2030 yılı için belirlenen stratejik adımlar ve yüksek teknoloji temelli gelecek vizyonuyla birlikte 40 milyar dolarlık ihracat hedefine odaklanacak. 

Pelister: “Sözümüzü tuttuk ve kimya ihracatçılarımızın önünü açtık”

2018 yılındaki seçimin ardından güçlü bir yönetim kurulu ile göreve başladıklarını ve kimya ihracatçısına verdikleri sözleri tutmanın gururunu yaşadıklarını belirten Adil Pelister, “Göreve gelir gelmez, ihracatçılarımıza tanınan Yeşil Pasaport hakkının üst sınırının indirilmesiyle ilgili sözümüzü yerine getirdik. Bakanlıklarımız nezdinde yaptığımız girişimler ile ihracat alt sınırının 500 bin dolara çekilmesine öncülük ederek, pasaport süresinin de 2 yıldan 4 yıla uzatılmasını sağladık. Kimya sektörümüzün ham madde ile yarı mamuldeki ithalat bağımlılığını azaltmak, yerli ve milli üretimi artırmak amacıyla ‘Türk Kimya Sektörü Yatırım Öncelikli Ürünler’ raporumuzu hazırladık. Ve ne mutlu ki; yatırımda stratejik öncelik verdiğimiz 103 ürün grubundan 98’inin, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızın ‘Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Sağlık ve Kimya Ürünleri Destek Programına’ alınmasını sağladık. Dünyanın dört bir yanından birçok büyük firmanın satın alma heyetlerini, kimya ihracatçılarımızla buluşturduk. Ar-Ge ve Ur-Ge gruplarımızla üretim ile ihracatı artıracak önemli projeleri destekledik.  Söz verdiğimiz gibi ihracatta kimyanın kalıcı ikinciliğini yakaladık ve Cumhuriyet tarihinin rekor ihracat rakamlarına ulaştık. Kimya ailesi olarak bu sıçramayı birlikte başardık. Önümüzdeki dönemde, kimyada yüksek katma değer yaratma hedefiyle sektörümüzü geleceğe taşıyacak stratejik adımlar atacağız. 2030 vizyonumuzla kimya ihracatını geleceğe taşıyacak ve yine birlikte başaracağız” dedi.

Arkema, Güney Afrika’da yapıştırıcılardaki konumunu güçlendiriyor

Arkema, ahşap işleme, paketleme, inşaat ve DIY için yapıştırıcı çözümleri ile faaliyet gösteren Güney Afrika’nın Permoseal şirketinin satın alınması teklifini duyurdu. Permoseal’in, Alcolin® dâhil olmak üzere tanınmış markaları ve kapsamlı yüksek performanslı yapıştırıcı teknolojilerinin, Bostik’in bölgede sunduğu ürün portföyünü tamamlayarak ve Güney Afrika ile Sahra Altı Afrika’nın dinamik endüstriyel, inşaat ve DIY pazarlarındaki konumlarını güçlendirmesi hedefleniyor.

Permoseal, ambalajlamanın yanı sıra duvar ve zemin hazırlığı, yenileme ve su yalıtımı için geniş bir yelpazede teknik ve sürdürülebilir çözümler sunuyor. Güney Afrika’nın perakende zincirlerinde önemli bir varlığa sahip olan Permoseal, bölgedeki Bostik® ve Evo-Stik® markalarının tek distribütörü olarak faaliyet gösteriyor. 2021’deki satışları yaklaşık 44 milyon € olan şirket, ülkede iki üretim tesisi işletiyor. Önerilen bu satın alma ile şirket, Bostik® ve Den Braven® markalarının zaten yerleşik olduğu DIY yapıştırıcılar sektöründe, Güney Afrika’daki varlığını güçlendirecek. Ürün portföylerinin tamamlayıcılığı, Bostik’in Güney Afrika inşaat pazarındaki müşterilere sunduğu hizmeti çoğaltmasına ve özellikle bina yenileme pazarında artan talepten yararlanarak, bölgedeki büyümesine devam etmesine olanak sağlayacak. Proje aynı zamanda Bostik’in ambalaj yapıştırıcıları alanındaki konumunu sağlamlaştırmasına ve Güney Afrika pazarında endüstriyel sektör için sunduğu sürdürülebilir çözümler yelpazesini genişletmesine de katkıda bulunacak.

Arkema Grubu’nun “yapıştırıcı çözümler” segmentini büyütme stratejisiyle uyumlu olan bu hızlı satın almanın, 2022’nin ikinci çeyreğinde tamamlanması öngörülüyor.

Modalife’ın hedefi daha yeşil bir gelecek

Şirket, plastik hammadde ihtiyacının tümünü kendi bünyesindeki geri dönüşüm tesisinden karşılıyor.

Tüketicilerin ihtiyaç ve beklentilerini her zaman göz önünde bulundurup, bu ihtiyaç ve beklentileri kalite, tasarım ve konforun ulaşılabilir halini sunarak karşılamayı hedefleyen Türkiye’nin önde gelen mobilya üreticisi Modalife, sürdürülebilir bir gelecek için yaptığı çalışmalara hız kesmeden devam ediyor.

Biyokütle İzin Belgesi’nin ardından “Sıfır Atık Belgesi”

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bünyesinde; doğal kaynakları verimli kullanmak, atık miktarını azaltmak ve atıkları geri kazanmak için başlatılan Sıfır Atık Projesi kapsamında, “Sıfır Atık Belgesi” alan şirket, çok önemli projelerle yeşil bir gelecek inşasına katkılarını sürdürüyor.

2021 yılı Ocak ayı itibariyle Sıfır Atık Sistemine dâhil olan Modalife fabrikalarında tüm çalışanlar bilgilendirilirken atıkların kaynağında ayrıştırılması konusunda eğitimler veriliyor. Çalışma alanlarına geri dönüşüm kutuları yerleştirilirken 2022 yılında da çevreye artı değer katmak adına Sıfır Atık ile ilgili yeni hedefler planlanıyor. 

2016 yılında ‘Biyokütle İzin Belgesi’ alan şirkette, üretimden çıkan talaşlar silolarda toplanıp ısınmada kullanılırken sünger artıkları da kırpılıp kırlentlerin doldurulmasında değerlendiriliyor. Tekstil atıklarının azaltılması için yapılan Ar-Ge çalışmaları sonucunda firenin yüzde 10 seviyesine inmesi, çevre açısından başka bir sevindirici gelişme olarak değerlendiriliyor.

Batı Polimer Genel Müdürü Berat Güzelel Plastik sektörü ihracatında yüksek katma değerli ürün şart

İki yılı geride bırakan pandeminin emtia fiyatlarında yarattığı dalgalanma sürerken, Avrupa ile Asya arasında kopan tedarik zincirlerinin Türkiye’deki üreticilere büyük fırsatlar sunduğunu belirten Batı Polimer Genel Müdürü Berat Güzelel, bu durumun Türkiye’deki üreticileri zorlamasına rağmen, yüksek katma değerli plastiklerin üretiminde önemli fırsatlar sunduğunu kaydetti.

Türkiye ortalamasının üzerinde, rakiplerin gerisinde

2021 yılında 8,7 milyar dolar ihracat başarısı gösteren Türk plastik sektörünün kilogram başına ihracat değerinin Türkiye ortalamasının iki buçuk kat üzerinde olmasına rağmen, dünyadaki rakiplerin oldukça gerisinde kaldığına işaret eden Güzelel, “Japonya 17,6 Dolar, Almanya’da 5,9 Dolar, Çin’de 3 Dolar olan kilogram başına ihracat değeri Türk plastik sektöründe 2,4 Dolar seviyesinde. Bu başarıyı daha tatmin edici seviyeye taşımamız için mühendislik plastikleri başta olmak üzere katma değeri yüksek ürünlerin üretimine ve nihai ürünlerde daha fazla yer almasına yoğunlaşmamız gerekiyor” dedi.

Batı Polimer Genel Müdürü Berat Güzelel, son bir yılda polimer grubu hammaddelerin fiyatlarında yüzde 70 ilâ yüzde 130 arasında oranlarda artış yaşandığını, Türkiye’de ise kurlardan kaynaklanan yüzde 60’lık ek bir artışın üreticilerin maliyet kalemlerine eklendiğini hatırlattı.

Prof.Dr. Mehmet Atilla Taşdelen IUPAC’ta ülkemizi temsil edecek

Prof.Dr. Mehmet Atilla TaşdelenYalova Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Polimer Malzeme Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Atilla Taşdelen Uluslararası Temel ve Uygulamalı Kimya Birliği’nin (IUPAC) çalışma gruplarında ülkemizi temsil edecek bilim adamları arasında yer aldı.

Türk Kimya Derneği’nin 1958 yılından bu yana ülkemizi temsilen üyesi olduğu Uluslararası Temel ve Uygulamalı Kimya Birliği’nin (IUPAC- International Union Pure and Applied Chemistry) çalışma gruplarında (Division) ülkemizi temsilen yer alacak bilim insanları açıklandı. 2022-2023 yılında Polimer Kimyası alanında ülkemizi temsil etmek için seçilen isim Prof. Dr. M. Atilla Taşdelen oldu.

Prof. Dr. M. Atilla Taşdelen, IUPAC temsilciliğiyle ilgili yaptığı açıklamada: “Elimizden geldiğince katkı vermek, ülkemizi polimer kimyası alanında IUPAC’ta başarıyla temsil etmek istiyoruz” derken IUPAC’ın kimya alanında bilimsel çalışmalara yön veren öncü bir kuruluş olduğunu belirtti.

Özel sektör firmalarıyla çok yönlü ortak projeler

Aktif olarak danışmanlığını yaptığı 9 doktora öğrencisi ve 3 yüksek lisans öğrencisi ile beraber farklı firmalarla ortak projeler yürüttüklerini belirten Taşdelen, “Bunlar arasında polimerlerin işlenmesi, özellikle kablo sektörüne yönelik güç tutuşur kablolar, biyobozunur polimerler ile tarımsal atıkların birleştirilmesi üzerine yenilenebilir kaynaklı polimerler üzerine çalışmalarımız var. Üç boyutlu yazıcılarda kullanılan filamentlerin özelliklerini iyileştirmek, akrilik elyafları güç tutuşur hale getirmek, kompozit sektörüne yönelik kompozitlerin üretiminde foto kürlenme dediğimiz ışıkla kürleme yöntemiyle kompozit malzemelerin yerinde tamir edilmesi konularında araştırmalarımız bulunmaktadır. Yine geri dönüşüm sektöründe de esnek plastik atıkların üzerinde mürekkep giderim üzerinde bir projemiz var. Ayrıca Türkiye’nin öncü ambalaj firmalarından biri ile ortak bir proje sürecimiz var” ifadelerini kullandı.

FANUC, hız ve esnekliğini ROBOSHOT α-SiB ile Plast Eurasia İstanbul Fuarı’nda bir kez daha kanıtladı

Otomasyon endüstrisinde CNC kontrolör, robot ve makinelerin geliştirilmesine öncülük eden FANUC, dünya plastik endüstrisini buluşturan Plast Eurasia İstanbul Fuarı’nda fabrika otomasyonuna dair yenilikçi çözümlerini ziyaretçilerle buluşturdu. FANUC’un lansmanını gerçekleştirdiği ROBOSHOT α-SiB; hızı, esnekliği ve hassasiyetiyle fuarın en dikkat çeken ürünleri arasında yer aldı.

Japonya merkezli CNC, robot ve makine üreticisi FANUC, bu yıl 1-4 Aralık 2021 tarihleri arasında TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen Plast Eurasia İstanbul 2021, 30. Uluslararası İstanbul Plastik Endüstrisi Fuarı’nda yer aldı. Plastiğin alanına giren en yeni ürün ve teknolojilerin sergilendiği fuarda ROBOSHOT’ın yeni serisi ROBOSHOT α-SiB’i ilk kez tanıtan FANUC, 6 eksen robot entegre ettiği 2K (çift bileşenli) makinesini de ziyaretçilerle buluşturdu. İki ürünüyle ROBOSHOT’ın hassasiyetini gösteren markanın ürünleri, fuarın en dikkat çekenleri arasında yer aldı.

Avrupalı ziyaretçilerden FANUC ürünlerine büyük ilgi

Fuar sonrası açıklamalarda bulunan FANUC Türkiye Genel Müdürü Teoman Alper Yiğit, “Plast Eurasia İstanbul 2021 Fuarı’nı, katılımcıların yoğun ziyareti ile plastik sektörü adına verimli bir şekilde tamamladık. Geçtiğimiz sene salgın nedeniyle yapılamayan bu organizasyona ilgi beklenenden çok daha fazlaydı. Almanya, Azerbaycan, Bulgaristan, Romanya, Cezayir, Filistin, Hırvatistan, Irak, İran, İtalya, Libya, Rusya, Polonya, Ukrayna olmak üzere birçok ülkeden katılımcıyı standımızda misafir ettik. İlk defa katıldığımız bu fuarda, ziyaretçilerimizden olumlu dönüşler aldık. Bir yandan teknolojimizi sergilerken diğer yandan başarılı projelere imza atarak yeni çözüm ortaklarımız ile çalışmaya başladık. Dünyada 108 ülkede faaliyet gösteren FANUC ürünlerine Avrupa ülkelerinde yaşayan ziyaretçilerimiz yoğun ilgi gösterdi” dedi.

Hızlı, esnek ve kararlılık tabanlı FANUC ürünleri, fuarın parlayan yıldızı oldu

Fuarda tanıtımını gerçekleştirdikleri ürünler hakkında bilgi veren Yiğit, şunları söyledi: “Fuarda bir önceki nesil ROBOSHOT modellerine göre hızı ve esnekliğiyle öne çıkan ROBOSHOT α-SiB ve 6 eksen robot entegre edilen 2K (çift bileşenli) makinemizi sergiledik. Böylelikle iki projemizle FANUC ROBOSHOT’ın hassasiyetini kanıtlamış olduk. % 100 FANUC mantığı ile üretilen makinelerimizin çalışma prensibini ve sistemlerimizin avantajlarını, fuar alanında müşterilerimize sergilediğimiz projeler üzerinden gösterdik. Ayrıca yeni SiB serisi makinemiz ile çözüm ortaklarımıza sunduğumuz yenilikleri de doğrudan aktarma fırsatını yakaladık. Standımıza gelen ziyaretçilerimiz FANUC ROBOSHOT’ın kendine özgü tasarımı ve kullanıcı dostu arayüzünü çok beğendiler. Ayrıca birçok opsiyonu standart olarak barındıran bu özel seri makinelerimizin, uygulama noktasında yapay zekaya dayalı çalışması büyük bir ilgi gördü. CNC işleme merkezlerimizde yer alan servo sistemin aynısını FANUC ROBOSHOT’da da kullanıyor olmamız, hassasiyet ve kararlılık açısından müşterilerimizin oldukça ilgisini çekti.”

FANUC

Dört fuarda 200’ü aşkın firma ve 6 bini aşkın ziyaretçi bir araya geldi

Fuarlar, 3 ay boyunca sanal dünyada ziyaretçilerini ağırlamaya devam edecek.

Düzenlediği fuarlarla kimya sektörüne uzun yıllardır yön veren Artkim Fuarcılık; 25 Kasım’da aynı anda kapılarını açtığı; Putech Eurasia, Eurasian Composites Show, Foam Eurasia ve Adhesives &Bonding Eurasia’da 6 bini aşkın sektör profesyonelini ağırladı. Köpük, kompozit, yapıştırıcılar ve poliüretan sektöründeki tüm yeniliklerin ve en son teknolojilerin tanıtıldığı fuarlarda yüzlerce iş birliği yapıldı. Konferans programlarına da sahne olan fuarlar 3 ay boyunca sanal dünyada devam ederek sektör profesyonellerini bir araya getirmeye devam edecek.

“Yüzlerce iş birliğinin yapılmasına aracı olduk”

Fuarlar hakkında değerlendirmelerde bulunan Artkim Fuarcılık Grup Satış Müdürü Yasemin Yıldırım, “Uzun bir aradan sonra fiziki olarak gerçekleştirdiğimiz fuarlarımızın sonuçlarından oldukça memnun kaldık. Fuarlarımızda otomotivden sağlığa, havacılıktan tarım ve inşaata kadar hayatın en kritik anında yer alan kimya sektörünün olmazsa olmazı bileşen teknolojilerini sektör profesyonelleriyle buluşturduk. Bu yıl aynı anda gerçekleştirdiğimiz fuarlarımızda iki yüzü aşkın firmayı 6 bini aşkın ziyaretçiyle buluşturduk. Yüzlerce iş birliğinin yapılmasına aracı olduk. Bu iş birlikleriyle kimya ve diğer sektörlere katkılarımızı sürdürdüğümüz, insanların hayatına değer katılmasına aracı olduğumuz için son derece mutluyuz. Artkim Fuarcılık olarak, 3 ay boyunca sanal dünyada kapıları açık kalacak fuarlarla sektörlerimize ve insanların hayatına değer katmaya devam edeceğiz. Fiziki fuarlarımızda olduğu gibi sanal dünyada da sektör profesyonellerini bir araya getireceğiz.”

“Ülkemizi ve insanlarımızı geleceğe taşıyacak fuarlara hayat vermeye devam edeceğiz”

Yıldırım, sözlerini şöyle tamamladı: “Artkim Fuarcılık olarak her zaman sektörde yapılmamışları yapmaya, sektöre ilkleri kazandırmaya özen gösterdik. Tüm yatırımlarımızı ve fuar planlarımızı da bu doğrultuda kurguladık. Bu yapımızla sektöre 12 fuar kazandırmayı başardık. Bu yıl kapılarını ilk kez açtığımız, Türkiye’de alanında ilk olan Foam Eurasia ve Adhesives&Bonding Eurasia ile sektöre yeni iki fuar, yeni bir bakış ve vizyon da kazandırdık. Fuarlarımız ayrıca Türkiye ve MENA bölgesinin en önemli ihtisas ticari fuarı da olmayı başardı. Katılımcılarımız ve ziyaretçilerimizden aldığımız olumlu yorumlar, fuarlarımızın ne denli büyük bir eksiği kapattığını ve gerçek bir ihtiyaç olduğunu ortaya koydu. Kimya sektörüne, ülke ekonomisine ve insanlığın gelişimine katkılarını yıllar boyunca sürdürecek böylesine önemli fuarları sektörümüze kazandırmaktan büyük bir gurur duyduk. Geçmişte olduğu gibi gelecekte de sektörümüzün ihtiyaçları doğrultusunda sektöre yön veren, ülkemizi ve insanlarımızı geleceğe taşıyacak fuarlara hayat vermeye devam edeceğiz” dedi.   

Sektörün nabzı tutuldu

Sektör profesyonellerinin, akademisyenlerin katılımıyla düzenlenen konferanslarla sektörün nabzının da tutulduğu fuarlarda poliüretan, köpük, yapıştırıcı ve kompozit sektörlerinde yaşanan son teknoloji, ürün ve hizmetler dünyaya açıldı.

Plast Eurasia İstanbul, 30’uncu yılında 60 bini aşkın ziyaretçiyi ağırladı

Dünya plastik endüstrisi, 30’uncu kez bölgedeki sektörün en önemli fuarı olan Plast Eurasia İstanbul’da buluştu. Tüyap Tüm Fuarcılık Yapım A.Ş. ve PAGEV iş birliğiyle düzenlenen fuar, 4 gün boyunca ziyaretçi akınına uğradı.

Plastik makinelerinden makine yan ve ara sanayi ürünlerine, ham madde ve kimyasallardan ısı kontrol cihazlarına kadar plastiğin alanına giren en yeni ürün ve teknolojilerin sergilendiği Plast Eurasia İstanbul, yüksek katılımcı ve ziyaretçi sayısıyla 1-4 Aralık 2021 tarihlerinde uluslararası düzeyde verimli iş birliklerine elverişli ortam sundu. 854 katılımcı firma ve 60.742 ziyaretçi sayısı ile kapılarını kapatan fuar, ziyaretçilerini 120 bin metrekarelik alandaki fiziksel fuar ortamının yanı sıra, Tüyap’ın geliştirdiği online iş ağı platformu Business Connect Programı üzerinden dijital ortamda bir araya getirdi. Program sayesinde görüşmelerine fuar öncesinde başlayan katılımcı ve ziyaretçiler, fuar sırasında online ortamda görüşmelerini kesintisiz sürdürdü. Online platformu kullanan ziyaretçilerin %86’sı platformdan memnun kaldığını ifade etti. Rusya’dan Ortadoğu ve Afrika’ya uzanan geniş bir coğrafyayı temsil eden 39 ülkeden 900’ün üzerinde alım heyetini de ağırlayan fuar, yarattığı katma değerle plastik endüstrisinin geleceğine projeksiyon tuttu.  

“Sektör temsilcilerine yeni başarı hikayeleri kazandıracağız”

30 yıldan bu yana kesintisiz olarak gerçekleştirdikleri Plast Eurasia İstanbul ile dünya plastik endüstrisini İstanbul’da bir araya getirdiklerini belirten Tüyap Fuarcılık Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Ünal, “Bu sene 30’uncu yılımızın verdiği coşku, katılımcı ve ziyaretçi sayılarımıza ve fuarın yarattığı iş hacmine yansıdı. Son düzenlediğimiz fuarda yurt dışından 7 bin 801, yurt içinden 44 bin 560 olmak üzere toplam 52 bin 361 ziyaretçimizi ağırlamıştık. Bu sene bu rakamın çok daha üzerine çıkmayı başardık. 138 ülkeden 8.971, Türkiye’nin dört bir yanından 51.771 olmak üzere 60 binin üzerinde ziyaretçi sayısına ulaşarak yeni bir rekor kırdık. Yarattığı iş hacmiyle ihracat faaliyetlerini artırmaya odaklanan sektör temsilcilerimizin bu hedeflerine ulaşmalarına kılavuzluk ettik. Yurt dışı ofislerimiz ve alım heyeti programımızın sinerjisi, bu sene de rekor getirdi. MyTüyap ile Business Connect Programı aracılığıyla fuarlarımızın etki alanını daha da genişlettik. Dünya plastik endüstrisini tek çatı altında bir araya getirdiğimiz fuarımızla sektörümüzü 2022 ve sonrasına hazırladık. Elde ettiğimiz bu başarının sektör temsilcilerimize yeni başarı hikayeleri kazandıracağına inanıyoruz” dedi.

Tetra Pak’tan geri dönüşüme yatırım

Tetra Pak’ın Kahramanmaraş Kağıt Sanayi ve Ticaret A.Ş (KMK) ile işbirliği, yılda 18 bin ton kartonu geri dönüştürecek.

Tetra Pak sürdürülebilirlik vizyonu doğrultusunda Ortadoğu ve Afrika bölgesindeki en önemli geri dönüşüm ortaklarından biri olan Kahramanmaraş Kağıt Sanayi ve Ticaret A.Ş. iş birliğinde, içecek kartonu geri dönüşümü konusunda sıfır atık uygulaması yapan Türkiye’deki ilk tesisi yaklaşık 50 milyon TL’lik bir yatırımla hayata geçirdi. Tetra Pak Sürdürülebilirlik Orta Doğu & Afrika Bölge Direktörü Volkan Aydeniz, Key Holding ve KMK Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Mahmut Ciğer ’in ev sahipliğinde Kahramanmaraş’ta düzenlenen basın toplantısında Tetra Pak karton kutularının bütün bileşenlerinin geri dönüştürülmesini mümkün kılan tesis ve süreçler ile ilgili detaylar aktarıldı. 

Tetra Pak kutularının belirli prosesler çerçevesinde ayrıştırıldığı, elyafların kâğıt üretim sürecine katıldığı geri dönüşüm tesisinde, geriye kalan polietilen ve alüminyum kısımları da granül elde edilerek ekonomiye kazandırılıyor. Ağırlıklı olarak kâğıt sektörü için geri dönüştürülen içecek kartonu atıkları, geniş bir ürün yelpazesinin içeriğinde ise hammadde olarak kullanılıyor.

Migros’ta kuruyemiş kabuğundan reyon

Mağazada satılan ceviz ve fındıkların kabuklarından ileri dönüşüm tekniğiyle üretilen raflar, Migros’un MLife markalı ürünlerinin reyonlarında kullanıldı.

Migros’un geçtiğimiz yıl hayata geçirdiği, girişimcilik ve ortak inovasyon platformu Migros Up, lansman programına katılıp dereceye giren OTTAN Studio ile organik atıkların mağazalarda yeniden kullanıma kazandırılması için iş birliği yaptı. Pilot çalışması gerçekleştirilen proje kapsamında, mağazada satışı bulunan fındık ve cevizlerin kabuklarının ileri dönüşüm tekniği ve sıfır plastik kullanımıyla biyo-kompozit malzemeye dönüştürülmesi sonucunda aynı mağazadaki MLife markalı ürün reyonlarının raflarının üretimi sağlandı. 

Migros, proje ile tüketime uygun olmayan gıda ve organik atıkları yeniden kullanıma kazandırarak, hem doğaya hem de ekonomiye katkı sağlamayı amaçlıyor. 

Kerim Tatlıcı: “Dünyaya örnek olacak bir projeye imza attık”

Döngüsel ekonominin, dünyanın geleceği açısından kritik bir öneme sahip olduğunu, bu kapsamda kaynakların verimli kullanımı ve atıkların yeni kaynaklara dönüşebilmesi konularına büyük önem verdiklerini söyleyen Migros Ticaret A.Ş. Bilgi Teknolojileri ve İş Geliştirmeden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Kerim Tatlıcı, “Türkiye’de Ar-Ge merkezine sahip ilk ve tek gıda perakende şirketi olarak geçtiğimiz yıl hayata geçirdiğimiz Migros Up’ın hedefleri arasında Türkiye girişim ekosistemine değer katmak olduğu gibi yapılan iş birlikleri ve çalışmalar sonucunda dünyaya örnek projeler üretmek de bulunuyor. Topluma fayda sağlarken gençleri ve girişimci ruhuna sahip herkesi heyecanlandıran yenilikçi projeleri ve iş birliklerini bu platformumuz ile hayata geçirmekten mutluluk duyuyoruz. Bu proje kapsamında, Migros Up’ın lansman çağrısına yanıt veren girişimciler arasında dereceye giren OTTAN Studio ile dünyaya örnek teşkil edecek bir projeyi hayata geçirdik” dedi. 

Mondi, “ThinkBox” adıyla üç yeni müşteri ilişkileri merkezi açtı

İlk lokasyonlar Almanya, Çek Cumhuriyeti ve Türkiye olarak belirlendi.

Mondi, oluklu mukavva ambalaj müşterileri için üç yeni müşteri ilişkileri merkezi açtığını duyurdu. “ThinkBox” merkezleri ilham verici ve bilgilendirici etkinlikler, eğitim kursları ve bireysel atölyeler aracılığıyla fiziksel, dijital veya hibrit formatlarda daha iyi, daha sürdürülebilir ambalaj tasarımlarının birlikte yaratılmasını mümkün kılmayı hedefliyor. 

Bilgi havuzuna erişim

ThinkBox, çeşitli sanayi kollarından müşterileri daha iyi oluklu mukavva ambalaj arayışlarının herhangi bir evresinde desteklemek için oluşturuldu. Tesisler sanayi ve sürdürülebilirlik uzmanları tarafından ve ödül kazanan tasarımcıların fikirleri ve uzmanlıklarıyla sürekli olarak doldurulan bir bilgi havuzu niteliğinde olacak. İlk üç ThinkBox tesisi České Budějovice Mondi Bupak (Çek Cumhuriyeti), Mondi Tire Kutsan’ın Tire fabrikasında (Türkiye) ve Mondi Ansbach (Almanya)’da bulunuyor. 

Tasarım bir süreçtir

ThinkBox konsepti, müşterileri olası çeşitli düzenlerde tam potansiyellerini ortaya koymaya davet ediyor:  

• Think Co-creation – belirli ambalaj sorununu çözmek veya vizyonların nasıl hayata geçirileceğini keşfetmek için bireysel atölyeler 

• Think Skills - çeşitli eğitim kursları ve beceri aktarma etkinlikleri 

• Think Inspiration - interaktif webinarlar ve analiz etkinlikleri

• Think Verification - ambalaj çözümlerinin performans testleri 

Yeni konsept şirket tarafından yalnızca bir yer değil, aynı zamanda net bir sonucu olan, sürükleyici ve yaratıcı bir deneyim olarak nitelendiriliyor. Süreçler, kısa sürede sağlam bir dizi seçenek sunmak ve somut çözümler sunmak için tasarlandı. Tesisler, konseptin anında kanıtlanması için en son test ekipmanlarını sağlayacak ve böylece, ürün yaşam döngüsündeki olası riskler tasarım sürecinde ortadan kaldırılabilecek.

Herkes yaratıcıdır

ThinkBox, doğru kişileri ve uzmanlığı bir araya getirerek yaratıcılığı ve bilgi paylaşımını da teşvik edecek. Bu şekilde tüm paydaşların görüş ve ihtiyaçları, dış faktörler, üretim gerçekleri, mevzuat, toplum ve çevre tasarım sürecinde dikkate alınabilir ve daha fazla fırsat keşfederken minimum uygun ürün gereksinimi karşılanabilecek. 

Mondi Oluklu Mukavva Çözümleri COO’su, Armand Schoonbrood, “Müşterilerimiz değişen mevzuatlarla ve hızlı büyümeden güç alan bir ortamla yüz yüze ve böyle bir ortamda rekabet güçlerini güvenceye almak için net hedefleri var. Müşterilerimiz genellikle netlik ve kesinlik arıyorlar. ThinkBox’ı modern ambalajlamanın zorluklarını her açıdan ele alan bir mekân olarak tasarladık ve profesyonel rehberlik sağlamak için oluşturduk. Müşterilerimize bir sonraki paketleme hedeflerini gerçekleştirmelerine veya vizyonlarını destekleyen seçenekleri anlamalarına yardımcı olmak için bu benzersiz ThinkBox deneyimini sunuyoruz’’ diyor. 

Bak Gravür’den flekso klişe üretiminde yenilikçi yatırımlar

İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi’nde rotogravür baskı silindirleri ve flekso klişe üretimi gerçekleştiren Bakioğlu Holding şirketlerinden Bak Gravür; flekso klişe üretiminde ödüllü ve yenilikçi iki teknolojiye yatırım yaptı.

Dijital flekso baskı kalıpları hazırlamada; çözünürlük ve ürün tasarımı alanlarında ödül alan makinelerden oluşan yeni üretim parkurları ile müşterilerine hızlı ve üstün kalitede ürün sağlamayı hedefleyen şirket, yeni flekso hattı için oluşturduğu deneyimli yeni ekibi ile ülke istihdamına katkı sağlamaya devam ediyor.

Flekso Baskı Klişe Üretim Tesisi ile yıllık 10.000 metrekare ilave klişe üretim kapasitesine sahip olan şirket, tercih ettiği ileri teknoloji Entegre Distilasyon Sistemi ile de, proseste kullanılan kimyasalın %90 geri dönüşümüne olanak yaratarak sürdürülebilir bir geleceğe katkı sağladığını açıkladı. 

Ürün çeşitliliği ve üstün kalite sağlamak amacı ile yeni geliştirilen KODAK NX 'in "Digicap" ve ESKO'nun "Crystal" bileşenleri ile klişe üretimi yapacak olan Bak Gravür, müşterilerine ürün kalitesi ile artı değer katmayı hedefliyor. İnovatif bakış açısıyla değişim ve sürekli gelişimi kurum felsefesi olarak benimseyen şirket, sektöründe Avrupa’nın en büyük ve en çok tercih edilen kuruluşu olmayı hedefliyor.

Omron, Techman Robot için yatırım yapıyor

Omron Corporation, üretim tesislerinde insanlarla çalışan kolaboratif robot markası Techman Robot, Inc. ile sermaye yatırımı için bir anlaşma imzaladığını duyurdu. Omron, Techman'da yaklaşık %10 hisse sahibi olacak. Yatırımın Aralık 2021'e kadar tamamlanması bekleniyor.

Omron 2018 yılında, iş gücü kesintilerinin neden olduğu artan otomasyon ihtiyaçlarını karşılamak üzere Techman ile stratejik bir iş birliği içine girdi. O zamandan bu yana Techman'ın TM Serisi kolaboratif robotları, Omron'un dağıtım ağı aracılığıyla ortak markalı bir ürün olarak dünya çapında satıldı. İki şirket, insanların ve makinelerin iş birliği yaptığı bir üretim tesisini mümkün kılmak amacıyla Omron'un mobil robotu ile TM serisini bir araya getiren mobil bir çalışma robotu olan Mobil Manipülatörü de birlikte geliştirdi. Techman'a yapılan bu yatırım sayesinde fabrika otomasyon ekipmanını Techman'ın kolaboratif robotlarıyla birleştiren yenilikçi robot çözümleri geliştirmeyi hedefleyen şirket, hem emniyet hem de üretkenlik sağlayacak ve üretim tesislerinde iş gücü sıkıntıları sorununa çözüm sunacak.

Omron Endüstriyel Otomasyon İşleri Şirketi Başkanı Junta Tsujinaga konu hakkında yaptığı açıklamada "Üretim endüstrisinin yer aldığı çevre önemli ölçüde değişmektedir. Bu değişiklikleri öngören şirketimiz, 2016 yılından bu yana üretim tesislerinin karşılaştığı sorunları çözmek için benzersiz değer üretme konsepti "i-Automation" ile gelişmiş üretimi hedefledi. 2015 yılında şirketimizin endüstriyel robot üreticisi Adept Technology Co., Ltd.yi satın almasından beri robot teknolojisi ve pazar geliştirme üzerine odaklandık" ifadelerine yer verdi.

Techman Robot'un başkanı Dr. Shi-Chi Ho ise, "Techman Robot, 2018 yılından bu yana dünyanın en büyük ikinci kolaboratif robot şirketi oldu. İnsan-makine iş birliği için akıllı fabrika çözümleri oluşturmayı hedefliyoruz ve bu iş birliği sayesinde Omron ile uzun zamandır devam eden ilişkimizi derinleştirmekten mutluluk duyuyoruz. Akıllı üretime duyulan talepkar ihtiyaç için pazardaki hızlı büyüyen boşluğu doldurabilmek her iki şirket için de önemli bir fırsat sunuyor" dedi.

Omron, robot girişimlerini güçlendirerek, "i-Automation!" konseptinin hayata geçirilmesini hızlandıran üretim tesislerinin oluşturulmasını ve böylece müşterilere fayda sağlayıp dünyanın dört bir yanındaki insanların yaşamlarını zenginleştirmeyi amaçlıyor.

PLASFED Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Karadeniz: “Dövizdeki artış sanayicimizi daha zorlu bir sürecin içine sürüklüyor”

Pandemi sürecinde global şirketlerin üretimi azaltması ve uluslararası taşımacılıkta yaşanan konteyner sorununun navlun fiyatlarına yansımasının plastik sektörünü hammadde krizine sürüklediğini belirten Plastik Sanayicileri Federasyonu (PLASFED) Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Karadeniz: “Son dönemde döviz kurlarındaki hızlı yükselişlerden kaynaklı risk ve belirsizliklerin giderek artması, hammadde konusunda sıkıntı çeken sanayicimizi daha zorlu bir sürecin içine sürüklüyor” dedi.

Dövizdeki hızlı ve yüksek artışlardan kaynaklı sektörde ciddi bir durgunluk yaşanacak

Plastik sektörünün, sanayinin en önemli üretim kollarından biri olduğunu ve büyük ölçüde ithal hammaddeyle çalışıldığını söyleyen Ömer Karadeniz, “Hammaddeyi döviz üzerinden satın alan üreticilerimiz, son dönemde kurdaki yüksek artış ile ciddi sıkıntıya girmiştir. Yaşanan bu sıkıntı devam ettiği sürece maalesef iç piyasaya da olumsuz yansıyacak, dövizdeki hızlı ve yüksek artışlardan kaynaklı sektörde ciddi bir durgunluk yaşanacaktır. Çok uzağa değil, pandeminin etkisini ağır hissettirdiği yakın geçmiş döneme baktığımızda, hammaddede yüzde 150’lere varan fiyat artışı nedeniyle pek çok sanayici üretimi durdurdu. Öte yandan tedarik zincirinin de bozulması ile navlun fiyatları kısa sürede yaklaşık 5 kata kadar yükseldi. Son günlerde içinde bulunduğumuz duruma bakarsak sanayicinin işi daha da zorlaşıyor” dedi.

10.Kimya Ar-Ge Proje Pazarı’nda kazananlar ödüllerine kavuştu

T.C. Ticaret Bakanlığı onayında, Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM) koordinasyonunda ve İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) organizasyonu ile düzenlenen “10. Kimya Ar-Ge Proje Pazarı Ödül Töreni”, 27 Kasım 2021 tarihinde dijital olarak gerçekleştirildi. Altı proje kategorisinde toplam 87 projenin başvurduğu yarışmada 20 proje ödüle layık görüldü ve 550 bin TL para ödülü dağıtıldı. 

Bu yıl 10’uncusu düzenlenen ve İKMİB’in YouTube kanalından canlı yayınlanan “Kimya Ar-Ge Proje Pazarı” etkinliğinin ödül töreni, İKMİB Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister, Ar-Ge Proje Pazarı Yürütme Kurulu Başkanı Necmi Sadıkoğlu, İMMİB Genel Sekreteri Dr. S. Armağan Vurdu, Ar-Ge Proje Pazarı Yürütme Kurulu Üyeleri ile proje başvuru sahipleri, akademisyenler ve sanayicilerin katılımıyla gerçekleştirildi.

Bu yıl 87 proje başvurdu

Bu yıl, “ilaç”, “medikal”, “boyalar ve yapıştırıcılar”, “plastik ve kauçuk”, “kozmetik-sabun ve temizlik ürünleri” ve “temel kimyasallar” olmak üzere 6 ayrı kategoride toplam 87 proje başvuru yaptı. 

Her kategoride finalist olan projelerin belirlenmesi ile finalistler, 27 Kasım 2021 tarihinde sabah ve öğlen oturumlarında jüri üyelerine dijital ortamda projelerini sundu. Jüri tarafından gerçekleştirilen değerlendirme sonucunda belirlenen kategori birincileri 50 bin TL, ikincileri 30 bin TL ve üçüncüleri 20 bin TL para ödülü almaya hak kazandı. Derece alan 20 proje sahibine toplam 550 bin TL para ödülü verildi. Ayrıca bir yıl içinde ticarileşen projelere 100 bin TL özel ödül verilecek.