Plastik sektörünün çatı örgütü PLASFED
- JACOM_CONTENT_CREATED_DATE_ON
- JACOM_CONTENT_WRITTEN_BY
Yüzyılın malzemesinin kamuoyunun gözünde yüzyılın mağduru haline getirildiğini, ilk hedeflerinin gerçekleri anlatarak bunu yıkmak olduğunu dile getirdiler…
6
bin firma, 200 bin çalışan ve yıllık yüzde 15 büyüme rakamıyla ülkemizin en önemli sektörlerinden biri olan plastik sektörü, büyüklüğüne yakışır bir adım attı ve federasyon çatısı altında bir araya geldi.
Plastik Sanayicileri Derneği (PAGDER), Ege Plastik Sanayicileri Dayanışma Derneği (EGEPLASDER), Kayseri Plastik İşletmeciler Derneği (KAYPİDER), Bursa Plastik ve Ambalaj Sanayicileri Derneği (BURPAS) ve Ankara Plastik Sanayicileri Derneği’nin güç birliğiyle kurulan Plastik Sanayicileri Federasyonu – PLASFED, sektörün sesi olacak ve majör sorunların çözümü için çalışacak.
Türkiye, Avrupa’da üçüncü sırada
“Birlikte ve daha güçlü” sloganıyla yola çıkan PLASFED, 7 milyon ton üretim kapasitesiyle Avrupa’da üçüncü konuma ulaşan Türk plastik sektörünün en önemli sorununun bilinenin aksine hammaddede dışa bağımlılık olmadığını, bunun sanayimizin genel problemi olduğunu söyledi.
Plastik olmasaydı su sıkıntısı yaşanırdı
Sektörün üretimle ilgili sorunlarına hakim olduklarını ve bunlara çözüm üretmek için öncelikle efor sarf edeceklerini ifade eden Plastik Sanayicileri Federasyonu Geçici Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Semerci, diğer bir önceliklerini de plastik konusunda kamuoyunda oluşturulan olumsuz algıyı yıkmak olarak açıkladı. Plastik olmasaydı ambalajların ortalama ağırlığının 4 kat, ambalaj üretimi için harcanan enerjinin 2 kat, ambalajların hacminin 2.5 kat artacağını, otomobillerin 200-300 kg daha ağır olacağını, dünyada su sıkıntısının artacağını söyleyen PLASFED Başkanı Hüseyin Semerci, ayrıca, plastik malzemelerden üretilen tarımsal sulama boruları ve sera örtüleri sayesinde gıda ürünlerinin veriminde de üç kat artış sağlandığını ifade etti. Serum torbalarından tek seferlik şırıngalara, yapay kalp kapakçıklarından yapay eklemlere kadar plastiğin, insan sağlığı için de vazgeçilmez ve pratik bir malzeme olduğunun altını çizdi.
Yüzyılın malzemesi aynı zamanda yüzyılın mağduru
İnsanlığa ve ekonomiye üst düzey katkı sağlayan bir malzemenin, bu kadar saldırıyı hak etmediğini söyleyen Semerci, “Yüzyılın malzemesi aynı zamanda yüzyılın mağdurudur. Akademisyenlerimiz birer magazin figürü olarak söylemler geliştirmek yerine, akademik etik dahilinde bilimsel altyapıya dayanan söylemler geliştirmeli. Çevre bilinci çok daha gelişmiş toplumlarda plastik malzemeler diğer malzemelere tercih ediliyor. Bunun sebebi plastiklerin üretim, işleme ve geri dönüşüm aşamalarında en az fosil kaynaklı enerji tüketen ve çevresel etkisi en az malzeme olması... Plastikler daha hafif, daha ucuz, üretim sürecinde çok daha az kirliliğe yol açan ürünlerdir. Üretim sürecinde birçok maddeye göre çok daha az enerji kullanılır. Örneğin plastik üretmek için çevre dostu olduğu düşünülen cam ve metalden çok daha az enerji harcanır. Kâğıt ve karton malzeme üretmek için de ağaç kesmek ve tonlarca zehirli kimyasal madde kullanmak zorunluluğu vardır” dedi.
Teşvik Yasası’ndan umutluyuz
Sektörün öncelikli ihtiyacı olan hammadde konusunda Petkim’in yeterli olmadığını belirten Semerci, yerli ve yabancı yatırımı çekmek için Teşvik Yasası’ndan umutlu olduklarını belirtti.
Türkiye nükleer enerjiye mahkûmdur
Plastik sektörü enerjisi yoğun bir sektördür. Enerji, hammaddeden sonra ikinci büyük gider kalemini oluşturur diyen Semerci, birçok AB ülkesine kıyasla, ülkemizde enerji maliyetleri çok yüksek. 2030 yılında dünya enerji talebinin bugüne oranla % 60 artacağı ama aynı zaman diliminde Türkiye’de artış oranının % 160 olacağını belirtti.
Semerci sözlerine “Bugün ABD’de kişi başına yıllık enerji tüketimi 14 bin kwsaat’tir. OECD ortalaması 8500, Fransa’da 7700, bizde ise 2400 kwsaat’tir. Türkiye kaynakları itibariyle enerji yoksulu bir ülkedir. Sanıldığı gibi akarsu zengini değildir. Kömür kaynakları yetersiz ve kalitesizdir. Petrol ve bileşenleri ise dış ticaret açığımızın en ciddi yarasıdır. Hükümetin gündeminde olan iki nükleer santralin 85 milyar kilowatt saat enerji üreteceği belirtiliyor. Bu miktarın doğal gazdan üretilmesinin faturasının 4 milyar dolar olacağı, aynı miktardaki üretimin nükleerle yapılması durumunda ise maliyetin 320 milyon dolar olacağı söyleniyor. Bu ilan olunan rakamlar ve mevcut enerji ihtiyaçları bile Türkiye’nin 2023 hedeflerine ulaşmak için nükleer enerjiye mahkûm olduğunu gösterir nitelikte. Bugün Fransa enerji ihtiyacının % 75’ ini, Amerika ise % 25’ini nükleer enerjiden karşılıyor. Plastik sanayicileri olarak, hükümetin nükleer enerji alanındaki politikalarını sonuna kadar destekliyoruz” şeklinde devam etti.
Toprak zengini ülkenin mekân fakiri sanayicileriyiz
Türkiye’de istihdam yaratan kayıtlı işverenler, yüksek istihdam vergileri ve diğer yasal ödemelerle adeta cezalandırıldığının altını çizen Semerci, toprak zengini ülkenin mekân fakiri sanayicisi olduklarını, belli kriterler dâhilinde ucuz, hatta bedelsiz ve çok uzun vadeli sanayi arsalarının, fabrikalar ve sanayicilerin kullanımına sunulması gerektiğini belirtti.
Plastik Sanayicileri Federasyonu olarak sektörün tümünü kucaklamak istediklerini belirten Semerci, “Plastik sektörü artık çok daha güçlü, organize, tek bir ses olacak” şeklinde sözlerini tamamladı.