Friday, Dec 20th

Last updateFri, 13 Dec 2024 12pm

You are here: Home Products Röportaj “Komple bir tesis otomasyonundan yönetim bilgi sistemlerine kadar geniş bir yelpazeye sahibiz”

FU CHUN SHIN (FCS) - PLASTİK ENJEKSİYON MAKİNELERİ

“Komple bir tesis otomasyonundan yönetim bilgi sistemlerine kadar geniş bir yelpazeye sahibiz”

Müşterilerini daha üretken ve dünyayı daha sürdürülebilir kılan dünyanın kendini endüstriyel otomasyona ve bilgiye adamış en büyük otomasyon şirketi olan Rockwell Automation merkezi Milwaukee, Wisconsin’de bulunuyor, 22,000 çalışanı ile 80’den fazla ülkedeki müşterilerine hizmet vermektedir. Rockwell Automation Türkiye Genel Müdürü Sayın Cenk Ceylan ile şirketin tarihinden Türkiye’deki hizmetlerine, ürün çeşitlerinden sektördeki teknolojik gelişmelere kadar pek çok konuyu konuştuk. Sizleri röportajımızla baş başa bırakıyoruz. 

Rockwell Automation hakkında kısaca bilgi alabilir miyiz?

Uzay mekiği, denizaltı, uçak gemileri ve yazılım gibi birçok alanda faaliyet gösteren Rockwell Holding, 1985 yılında 1,651 milyar dolar ile dönemin en büyük satın alımını gerçekleştirerek, temeli 1903 yılına dayanan ve dünyada ilk kontaktör ve PLC’yi icat eden Allen-Bradley şirketini Rockwell Software ile birleştirdi ve Rockwell Automation adıyla otomasyon pazarında da faaliyetlerine başladı. Rockwell Holding, Rockwell Automation firmasını kurmasına rağmen, donanım pazarında hala Allen Bradley ismiyle faaliyetlerini sürdürüyor. Dolayısıyla ismi Rockwell Automation olan şirketimizin ürünlerine bakıldığında Allen Bradley markası görülüyor.

Rockwell Automation, müşterilerinin talepleri doğrultusunda en küçük komponentten, komple bir bilgi ve otomasyon sistemi sunabilecek kadar sağlam bir pozisyonda bulunuyor. Sistemlerimizin genişletilebilir yetenekleri sayesinde müşterilerimizin maliyetlerini düşürerek pazardaki faaliyetlerine daha çok vakit ayırabilmelerini sağlıyoruz. Partnerlerimizle olan kuvvetli ilişkilerimiz, yerel servis ağımız ve global desteğimiz sayesinde ürün ve hizmetlerimizi müşterimizin ihtiyacı doğrultusunda şekillendirebiliyoruz. 

Komple bir tesis otomasyonundan yönetim bilgi sistemlerine kadar geniş bir yelpazeye sahip olan ürün ve sistem çözümlerimiz sayesinde, tüketici ürünleri imalatı ve ağır sanayi alanlarında hemen her tür endüstriye çözümler sunuyoruz.

Ürün çeşitleriniz nelerdir? Özelliklerinden bahseder misiniz? 

Otomasyon elemanları ve entegre kontrol sistemlerinin bulunduğu Allen-Bradley, Bilişim, görüntüleme ve kontrol yazılımlarının bulunduğu Rockwell Software, toparlamak gerekirse otomasyonun yaşam döngüsü boyunca üretim verimliliğini en yükseğe çıkaran ve ürünleri tamamlayan, ürün, çözüm ve servisler bütünü diyebiliriz.

Ana başlıklarıyla ürün gruplarımızda PLC (programlanabilir lojik kontrol üniteleri), LV AC/DC motor sürücüleri, MV AC motor sürücüleri, servo motor sürücüleri, soft starter ve akıllı motor kontrol üniteleri, operatör panelleri ve mesaj göstergeleri, motion kontrolörleri ve servomotorlar, kontrol, izleme ve SCADA yazılımları, kontaktör, röle, sensör ve benzeri kontrol komponentleri, emniyet ve vibrasyon kontrol izleme sistemleri bulunuyor.

Ağırlıklı olarak hangi sektörlere yönelik ürün satışlarınız mevcuttur?

Biz Rockwell Automation olarak hem ağır sanayi hem de tüketici malları üreten fabrikalar alanında hemen hemen her sektöre çözümler sunuyoruz. Alüminyumdan lastiğe, demir çelikten çimentoya, sudan yiyecek içecek gıda sektörüne kadar her tip üretim yapan tesise çözümümüz bulunduğu için hizmet verilen ana sektör diye keskin bir ayrımımız yok. Bu tesislerdeki tüm prosesler için aynı kalite ve donanımda hizmet verebiliyoruz. İşin daha çok tüketim malları ve seri üretim kısmına baktığımız zaman, yatırımların büyük çoğunluğu makine, makine hatları ve parkurları üzerine. Dolayısıyla bu alanda makine imalatçılarıyla yoğun bir şekilde çalışıyoruz. 

Hizmetleriniz hakkında bilgi verebilir misiniz?

Makinelerin tesis içinde entegrasyonu ve tesisin genel kontrol dizaynında yer alıyoruz. Bunun yanı sıra makine otomasyonu konusunda da Rockwell Automation olarak geniş bir portföyümüz var. Küçük makine uygulamaları için Micro Serisi adını verdiğimiz özel bir platformumuz bulunmakta. Biz bu kısma Connected Components diyoruz. Bunun yanı sıra hareket kontrolü, AG Sürücü gibi uygulamaları da küçük makine uygulamaları için gerçekleştirebiliyoruz. Orta segment dediğimiz makine çözümlerimiz Mid Range adı altında geçiyor, bunlar daha çok compact PLC boyutundaki sekiz ila on eksen civarındaki hareket uygulamaları. Bunun daha üzerindeki ve daha sofistike otomasyonlar da büyük sistemler olarak değerlendiriliyor. Dolayısıyla Rockwell Automation’ın makine imalatı sektörüne sunduğu üç farklı seviyede otomasyon çözümü olduğunu söyleyebiliriz. 

AR-GE çalışmalarınız hakkında biraz bilgi verir misiniz?

Bizim zaten her fabrikamızın kendi fabrika çekirdeğinin içinde AR-GE grubu var. Rockwell Automation olarak dünyada 20’nin üzerinde lokasyonda fabrikamız var.  Her fabrika aynı zamanda ARGE merkezidir.  ARGE hiç bitmeyen yatırımı hiç kesilmeyen bir süreç. Yani bütçenin yıllık gelirinin mutlaka belli bir oranı bir sonraki senenin ya da önümüzdeki yılların ARGE çalışmaları için mutlaka ayrılmalıdır. Bu çalışmalarımızın hepsi internette de yayınlanıyor. Rockwell ARGE’ye ne kadar para harcıyor incelemek isteyenler için.  Bu sektörde hardware software sunan firmalar yüzde 80-90 oranında ithalatçı firmalar.  Dolayısıyla biz bu ürünlerin ithalatında zaman zaman sorunlar yaşayabiliyoruz.  Bu da biraz mevzuatlarımızın daha eski kalmasından dolayı. Yani günü yakalayamadığımız için bazı ürünler yeni ürünü tanımlayacak tarife kodu bulamıyor.   Bu ithalat süreçlerinin iyileştirilmesi, yüksek teknolojinin ülkemize zamanında ulaşması için önemli. Bir başka değinmek istediğim konu ise endüstri 4.0.

Connected Enterprise hakkında okuyucularımıza bilgi verebilir misiniz?

Connected Enterprise yani bir diğer adıyla Endüstri 4.0 olarak da söyleyebiliriz.  Şöyle düşünün çok büyük bir holdingin çok farklı alanlarda üretim yapan farklı lokasyonlarda fabrikaları var. Şimdi bu holdingin tüm fabrikalarını tek bir çatı altında toplayabilmesi artık sadece ERP sistemiyle mümkün olmuyor.  Belli bir süreci ERP de yapabiliyorsunuz ama o bağlantının sahayla ilişkili ve bağlantılı gerçek zaman bilgileri alabiliyor olması o ERP sisteminin kalitesini verimini ve yeteneklerini o kadar zenginleştiriyor. Dolayısıyla Connected Enerprise bizim son birkaç yıldır özellikle vurguladığımız bir konu. Konuşmanın en başında da bahsettiğim otomasyonun artık şu anki trendi ve gelecekteki en önemli konusu bu. Türkiye’deki belki de en büyük potansiyel bir fırsattır.  Buradaki yatırımları doğru yaptığı takdirde zaten çok iyi firmalarımız çok iyi yöneticilerimiz var. Onlar dünyada çok daha sağlam rekabet koşullarında bence çok fark yaratacak hale gelebilirler

Şöyle düşünün siz AB holdingin patronusunuz ve grup şirketleriniz var.  Bir tarafta Ayçiçek yağı, bir tarafta tatlı diğer tarafta süt üretiyorsunuz. Hatta tekstil sektörüne de girdiniz.  Tüm sahalardan gerçek bir bilgi almayı, sürekli takip ve organizasyonların doğru oluşturulabilmesi bir şirketin hareket kabiliyetini doğrudan etkiler. Mesela biz geçen ay ne kadar Ayçiçek yağı ürettik? Ekranınızı açıp bir butona basıp sisteminizin ne kadar durduğunu, ne kadar üretim yaptığınızı, ne kadar stokta olduğunu, ne kadar hammaddesi kaldığını, ne kadar bakım maliyeti olduğunu ya da duruşlardan dolayı ne kadar üretim kaybı olduğunu yani aklınıza gelebilecek tesisle ilgili her şeyi canlı olarak görebilmek mümkün. Son 6 ayda bu fabrika ne kadar çalıştı bunun raporunu çıkarabilmek eğer böyle bir sisteminiz böyle mimariniz varsa son derece kolay ve doğru.  Bunun en önemli kısmı bilginin doğruluğu Connected Enerprise gibi bir yapınız yoksa bilgi öğrenebilmek için fabrika müdürünüzü arayacaksınız örneğin Ahmet bey bize son 6 ayın stok durumunu hazırlayın lütfen. Ahmet Bey ne yapacak fabrikaya dönecek ve mühendislere sen bana şu raporu ver sen bana diğer raporu ver. Stok durumlarımız nasıl, hammadde stoğumuz nasıl? Bunların hepsini toplamak hem vakit kaybı hem de toplayacağı bilginin doğruluğu ve hassasiyeti biraz şüpheli. Dolayısıyla bunun sağlayacağı en büyük avantaj şirketlerin dinamik olması, hızlı karar alması, optimizasyona açık yerleri rahatlıkla görebilmesi yani ben nerede yanlış yapıyorum, nerede eksiğim var nerede modernizasyon yapmalıyım, nerede üretimimi daha farklı planlamalıyım bunu görebilip değişim kararları alabilmesini sağlıyor.  Bunu yaparken de teknoloji çok önemli güvenlikli yapmak gerekli. Çünkü siz raporlamalarınızı merkezde yapayım derken aynı zamanda internet dünyasına da açıyorsunuz. Herkes son zamanlarda korku içinde bana saldırı olur mu gizli bilgilerimi görebilirler mi gibi. Hackerlar serverıma girer mi gibi.  Bunlar önemli konular.

Biz zaten bu projeye soyunan müşterilerimize bir nevi danışman gibi yaklaşıyoruz çünkü neyin alınacağını bilmek için neyin eksik olduğunu bilmek lazım. Detaylı bir saha çalışması analizi ile önce öne çıkarıyoruz. Sizin fabrikalarınızda otomatik bir sisteminiz var hatlarınız bir otomasyon sistemine sahip ama birbirine bağlı değil.  Biz öncelikle diyoruz ki üretim hatlarınızın birbirine bağlı şekilde olmasını sağlıyoruz. Aynı zamanda bir merkezi kumanda sistemine sahip olması gerekiyor. Sonra merkezde bir ERP sistemi var mı, yapısı ne, o yapıya yönelik bizim yazılımlarımız nasıl entegre edilir.  Bu entegrasyon yapıldıktan sonra fabrikada toplanan tüm dataların hangi platformda hangi alt yapıyla ulaştırılması gerekiyor bir rapor halinde çıkarabiliyoruz. Ondan sonra proje aşamasına dönüşüyor. Yani öncelikle bir eksik listesi hazırlıyoruz bunu karşılıklı konuşuyoruz nedenleriyle neden böyle bir ihtiyaç var ondan sonra uygulamaya geçiyoruz. Yoksa bizde bir modül var bunu takalım gibi bir şey yok.

Son olarak okuyucularımıza neler söylemek istersiniz?

Connected Enterprise Türkiye için büyük bir fırsat. Birçok firma bu konseptle birlikte, diğer ülkelerdeki fabrikalarını tek tuşla inceleyebiliyorlar.  Fabrika kutuplarda dahi olsa siz tüm sistemi aynı şekilde görebilirsiniz. Her şeyin bir teknik çözümü var. Connected Enterprise konusu gerçekten detaylı incelenmesi, detaylı tartışılması gereken bir konu. Biz Rockwell Automation olarak Endüstri 4.0’a geçişte yatırım yapmak isteyen her müşteriye öncelikle danışman gibi yaklaşarak, saha analizlerini çıkartıyoruz. Sonrasında fabrikanın ihtiyaçları dahilinde uygulamaya geçiriyoruz. 

Cenk Ceylan 

Rockwell Automation Türkiye Genel Müdürü