Friday, Dec 20th

Last updateFri, 13 Dec 2024 12pm

You are here: Home Products Röportaj “En büyük avantajımız Avrupa’nın devleriyle çalışıyor olmamız”

FU CHUN SHIN (FCS) - PLASTİK ENJEKSİYON MAKİNELERİ

“En büyük avantajımız Avrupa’nın devleriyle çalışıyor olmamız”

Petroplastik 2010 yılında sektöründeki büyük tecrübesi, güçlü finans ve alt yapısıyla İzmir Serbest Bölgesi’nde kurulmuş ve şu anda Plastik ve Ambalaj sektöründe kendi kategorisindeki önde gelen firmalardan birisi olmuştur. Gerek ambalaj sektöründe gerekse hammadde konularında faaliyet gösteren firmalara tam zamanında, kaliteli hizmet, çözüm ve sonuç üretmeyi kendisine amaç edinmiş olan Petroplastik firmasının Türkiye Yöneticisi Sayın Hakan Özorpak ile şirketin Türkiye pazarındaki geldiği noktayı konuştuk. 2013 yılı başlarından itibaren ithal plastik hammadde ithalatına hız kazandırdıklarını dile getiren Özorpak, hammadde temini sağlamak konusunda depolarında her daim stokların mevcut olduğunu belirtti. Sizleri bu röportajımızla baş başa bırakıyoruz.  

Petroplastik hakkında kısaca bilgi alabilir miyiz?

Petroplastik San. Tic-Nusret YAVUZ, mükemmel bir konfigürasyondur. Avrupa’nın merkezinde kurulu olan yaklaşık 30 yıllık bir deneyimle temelleri daha da güçlenmiş olan EURO KUNSTSTOFFPRODUKTE YAVUZ e.K şirketimizin bir kopyasını Türkiye de sağlamış olmamızdır. 

Şirket olarak tamamen disiplin, kalite ve özgüvene dayalı olmakla beraber, ister büyük olsun ister küçük ölçekte her müşterimiz bizim için velinimettir anlayışı ile bugünlere gelmiş bulunmaktayız. Kurmuş olduğumuz bu yapılanmamızda, şartlar ne olursa olsun işlemlerin zamanında ve programlandığı gibi yürümesi için tüm altyapının da buna uygun olarak dizaynı sağlanmıştır. Almanya-Hollanda- Belçika-İsviçre-Avusturya özellikle malzeme ithalatı yaptığımız ülkelerin başında gelmektedir. Şirket kuruluşumuzda neden Serbest Bölgede kuruldunuz sorunu çok işitmiştik. Bu sorunun cevabı ise Serbest Bölgede ticaret her zaman güvenli ve bir o kadar da sorunsuz işlemektedir şeklinde olmuştur. Bünyemizde bulunan alanında uzman ithalat ve ihracat kadromuzla gerek ithalat gerekse ihracat yapılanması sürecini 1 güne indirmeyi başarmış bulunuyoruz. 

Yine Çin de bulunan şirketimizle pazarda daha etkin rol almayı başardık. Özellikle Almanya merkezimizden ÇİN’de bulunan partnerlerimize hammadde ve Recycling ürünlerinin tedarikini kontrat altında tutuyoruz. Petroplastik olarak Bölgesel bayilik sistemlerimiz ile Türkmenistan-Özbekistan-Irak-İran –Fas-Cezayir-Tunus olmak üzere zemin sistemleri ve ambalaj filmleri konusunda çok etkin rol aldık. Son oluşumda Fransa ile yapılan sözleşmeler gereği yine o bölgede etkin satış sürecine girdik. Türkiye pazarında ise gerek ambalaj filmleri- gerek zemin kaplama sistemleri (PVC yer döşemesi-EPDM granül- Sentetik suni çim halı) ve yine ana iştigal konumuz plastik hammadde ve recycling geri dönüşüm mallarının ithalatını yapmaya devam ediyoruz. Yurt dışında bulunan endüstriyel atıkların Türkiye’de geri kazanım sürecini de soluksuzca yürütmeye devam ediyoruz. Ülkemizdeki partnerlerimize Avrupa’dan ithalatını yaptığımız recycling ürünlerin ithalatını gerçekleştiriyoruz. Yine şuan kendi geri dönüşüm tesisimizi kurma girişimlerimiz sürmektedir. Aylık 30–35 konteyner hammadde tedarikimiz mevcut. Bu ürünleri hem eko sistemin korunması hem de hammadde kaynaklarının marjinal kullanılması adına işlemeyi ve çıkan hammaddenin gerek iç pazarda gerekse Çin’deki depolarımızda satışını planlıyoruz. Dünya üzerinde Almanya Türkiye ve Çin merkezli firma olmanın verdiği avantajları kullanmaya devam edeceğiz. 

Ürün çeşitleriniz nelerdir? Ürünlerinizin özelliklerinden kısaca bahseder misiniz?

Genel anlamda Avrupa sanayi devleri ile anlaşması bulunan ve ürün sürekliliği olan bir firmayız.

Plastik hammaddeleri ve ambalaj ürünleri sırası ile (PA)Polyamide, (PET) Polyethylenterephthalat, (POM) Polyoxymethylen (Polyacetal), (PP) Polypropylen, (PS) Polystyrol, (PE) Polyethylen, (PE-HD) Polyethylen-High Density, (PE-LD) Polyethylen-Low Density, (PE-LLD) Polyethylen-Linear Low Density, (EVA) Ethylen /Vinylacetat, (PBT) Polybutylenterephthalat, (PMMA) Polymethylmethacrylat, (PUR) Polyurethan, (PVB) Polyvinylbutyral, (PVC) Polyvinylchlorid’dir. 

Ürün çeşitliliğimize bakıldığında gerçekten Türkiye de kendi dalımızda hizmet veren firmalardan bir adım öndeyiz. Başlıca, depomuzda her zaman demirbaş ürünler adı altında tanımladığım PP, LD-PE, PVB, PA, PET, PBT EPDM granül, suni çim halı, sentetik iplik, PVC yer döşemeleri değişik mikronlarda ambalaj sektörüne dönük filmler PET, ALU, MET, LD-PE, PVB BOPP, OPP değişik renklerde Almanya menşeli olarak ithalatını yapmaktayız.

Aylık satış hacminiz ne kadar?

Türkiye gerçekten çok zor bir dönemden geçiyor. Dünyanın gözünden bakıldığında bu sınavı verip veremeyeceğimizi merak eden birçok çevre ülke var. Tabiî ki yaşanan bu süreç çerçevesinde dünyadaki birçok ülke kriz ortamında boğuşurken hatta ve hatta Asya piyasalarında bile ciddi dalgalanmalar olurken ülke olarak bizlerde bu sıkıntıları yaşamamız çok doğaldır. Yanı başımızda devam eden savaş ciddi sıkıntılara sebebiyet verdi. Ancak zamanla tekrar piyasalar belli bir seviyeye gelmeye başlamıştır. Bu zor zamanlarda firmam adına konuşmam gerekirse etkisini çok az hissettik. Ürün çeşitliliğinin verdiği avantajları kullandık. Rakiplerimize göre farkımız tek yönlü çalışmadığımız için bunun verdiği öz güveni kendimize döndürmeyi başardık. Ortalama satış grafiğini incelediğimizde aylık veriler PVC yer döşemesinde 20.000 m2 sentetik halıda 18-25000 m2 ambalaj filmi 60 ton hammadde ve geri dönüşüm ürünleri konusunda 400 ton şeklinde verilerin önümüzde olduğunu görüyoruz.

AR-GE çalışmalarınız hakkında biraz bilgi verir misiniz?

Bu konumda gerçekten ciddi çalışmalar mevcut. Gerek pazar doneleri gerekse üretici firmalarla devamlı kontak halindeyiz. Bizim en büyük şansımız Avrupa’nın devleriyle çalışıyoruz. Türkiye de yaptığımız işin adı Stok Lot fakat bizim farkımız yurt dışında marketinglerden malzeme almıyoruz. Direk fabrikalarla olan sözleşmelerimiz gereği üretilen A kalite B kalite ürünlerini topluyoruz. Burada ciddi bir yapılanma söz konusu her bir firmanın muazzam büyüklükte AR-Ge merkezleri mevcut bizlerde bu pazarda onların bilgilerinden sonsuz faydalanıyoruz.

Petroplastik Türkiye pazarında hedeflediği konumun neresinde? Pazar geliştirme faaliyetleriniz hakkında bilgi verir misiniz?

Petroplastik kuruluş yönünden yeni fakat altyapı ve bilgi bakımından gerçekten eski bir firma. 4 yıldır Türkiye pazarında dolu dolu hizmet veriyoruz. Geride bıraktıklarımıza baktığımızda artık depodan giden malzemelerin inanın resimlerine baktığımda bu malzemeyi de biz getirip satmış mıyız diyorum. Bir pazarda hızlı yol almak istiyorsanız ya kimsenin yapmadığı bir hammaddeyi yapacaksınız ki bunun çalışmasını yaptık ve depomuzda kendi markamızla adını aldı ya da fiyat anlamında hiç kimsenin veremediği fiyatları vereceksiniz. Bugün ambalaj filmleri adına konuşmak gerekirse 1.300 euro / ton civarında hammaddenin olduğu düşünülürse 200euro/ton film çekme maliyetini koyduğunuzu da varsayarsak ve buna tabiî ki işletme karını da koyduğunuzda 1700-1800 euro değerinde ki ambalaj filmini biz Petroplastik olarak Avrupa menşeli olarak 1.300 euro/ton’lara satabiliyorsak yani hammadde fiyatına bu iste bizi pazarda vazgeçilmez kılan tek etkendir. Diğer etkende ana merkezimizin Almanya da olması istenilen ürünlere ulaşmamızı daha rahat sağlıyor. Bu anlamda gerçekten kısa zamanda çık hızlı yol aldığımızı düşünüyorum

Avrupa deneyimli bir firma olarak Türkiye’de sektörü nasıl değerlendiriyorsunuz? Avantaj ve dezavantajlarından kısaca bahseder misiniz?

İnanın hayretler içerisindeyim. Zaman zaman yurt dışı seyahatlerimde yabancı dostlarımızla da aynı şeyi konuşuyoruz. Ülkemiz gelişmesini tamamlamaya yaklaşmış bir ülke fakat bir yerde bir hata yaptığımızı düşünüyorum. Plastik hammadde olarak konuşmam gerekirse geri dönüşüm tesislerinin daha da arttırılması gerektiğini devlet baskısının en aza indirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Yurt dışında tesis kurmak istiyorum dediğinizde devlet size kucak açarken bizim ülkemizde ise kurmamamız için elinden geleni yapıyorlar. 

Plastik hammadde olarak yaptığımız hatalar zincirinde ise piyasadan gelen tepkilerde bu ürünün geri dönüşüm granülü 3 lira siz bizden 5 lira istiyorsunuz. Ülkemde şunun ayrımı yapılamıyor. Geri dönüştürülmüş plastiği her yere koyamazsınız kullanamazsınız. Daha az teknik gerektiren ürünlerde gerçekten muazzam bir imkân sağlıyor. Örneğin bir boru tırmık ufak plastik parçalar el aletlerinin tutma yerlerinde fakat bir büro koltuğunun tekerleğinde siz POM granül yerine Ya da POLYAMİD yerine PP granül kullanırsanız 4 ay sonra sandalyeden düştüğünüzde ne kadar kötü bir koltuk aldım dersiniz. Kötü olan koltuk değil kötü olan koltuğun tekerleğindeki malzemenin hammaddesidir. 

Ülke olarak artık bir şeyin farkına varmalıyız. Dedelerimizden öğrendiğimiz plastik yapısı değişti. Ucuza mal etmek adına aklınıza gelen her şeyi bir yerlere tıkıştıramazsınız. Doğru malzeme ile doğru ürün üretim sürecine başlanılması gerektiğini söylemeliyim. Plastik deyince neden ilk HDPE –LDPE –PP ürünler aklımıza gelir bunun temelinde hala gelenekçi olduğumuz olabilir diye düşünüyorum.

Ülkemizde hammadde tedariki konusunda yetersizlik söz konusu, bu sıkıntı nasıl aşılabilir?

Plastikten yapılan ürünler; hafif olması, tekrar kullanılabilir olması gibi özellikleriyle birçok malzemenin yerini almaktadır. Bu sebeple plastikten yapılan malzemelerde üretim, her geçen gün hem çeşit olarak hem de miktar olarak artmaktadır. Artan tüketime karşılık iç piyasada hammadde talebi artmakta ve buna bağlı olarak ithal edilen hammadde miktarı artmaktadır. Ülkemizde bunu karşılayan tek bir Petrokimya tesisi var. Ve Türkiye’nin ihtiyacının %20-%30’unu karşıladığı bilinmektedir. Türkiye olarak öncelikle kendi hammaddelerimizi kendimiz üretebilir hale gelmeli hatta ihracat yapar duruma gelmeliyiz. Tabi ki bu konuya sadece üretebilmek kısmıyla bakmamalıyız. Çünkü bunlar petrol kökenli ürünler. Ancak yine de ithalatı olan ürünleri üretmek tercih olmalıdır. Bu sıkıntının aşılması için ya mevcut kapasitelerin artırılması ya da yeni yatırımların desteklenmesi gerekir. Böylelikle hammadde kapasiteleri arttırıldığında işçilik giderlerimizi de içeride tutmayı başarabilmiş oluruz.

İthal ürünler açısından baktığınız da durum biraz daha farklılaşıyor. Yetersiz hammadde karşısında yurt dışındaki pazarlara yöneliyoruz.  Dünyanın neresine giderseniz gidin hammadde fiyatlarında çok büyük değişimler olmaz. Asya piyasası ile Avrupa piyasası arasında bile artık eskisi kadar dalgalanmalar yok. Ucuz hammadde tedarik sürecini tamamladınız malınızı gümrüğe getirdiniz bu sefer emsal fiyat uygulaması ile karşı karşıya geliyorsunuz. Yerli üretimi korumak adına uygulanan vergisel anlamdaki emsal fiyat sizin malzemenize ekstra bir vergi külfeti bindiriyor. Kısacası siz günü kurtarmak adına aldığınız belki kalitesi düşük polimer biranda aynı fiyatlara gelmiş oluyor. Yapılacak 2 seçenek var. Gerçekten kaliteli granül üreten petrokimya tesisimizin ek yatırımlar la kapasitesini arttırmak ya da İthal mallara uygulanan emsal fiyat uygulaması vergisini minimize etmek ya da yeni yatırımcılar ile pazardaki bu kısır döngüyü yenebiliriz.

Mühendislik polimlerleri ve kompoundları konusunda dünya genelinde bir gelişme söz konusu. Siz bu gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Kendi hammaddesini kendisi üreten ülkeler bizden ileride olarak ana hammaddelerinin yanında proseste istenilen özelliği vermek amacıyla kullanılmak üzere mühendislik plastikleri, compaundlar gibi özellikli malzemeler üretmektedir. Artık plastiklerden birçok şeyler yapılabilmekte veya Ar&Ge çalışmaları yapılmakta olduğundan mühendislik plastiklerinin önemi her geçen gün artmaktadır. Bu sebep ile dünyada bu sektöre yöneliş ve piyasa genişlemesi olmaktadır. 

Genel olarak metallerin ve diğer sert malzemelerin kullanıldığı günümüz teknolojisinin yerine gelecekte “akıllı malzemelerin ve ağırlıklı olarak “akıllı polimerlerin ve akıllı jellerin “yumuşak-ıslak” teknolojisinin” alacağını düşünüyorum. Gerek polimerik malzemelerin tarihsel gelişimi ve diğer bilim dalları ile etkileşimi ve gerekse son yıllarda polimer teknolojisinin gidişi bu durumu işaret ediyor.

Akıllı malzemeler çevreden gelen uyarılara özelliklerini veya şeklini değiştirerek cevap veren malzemeler olarak tanımlayabiliriz. Ancak bir anlamda tüm malzemelerin belli bir derece akıllılığı söz konusudur. Örneğin ısıtıldıklarında genişlerler veya daha kolay işlenirler, bazılarının ısıtılması ile iletkenlikleri artar. Ancak malzemeyi gerçekten akıllı yapan bu tip değişimlerin malzemenin dizaynı ile ortaya çıkması. Çevreden gelen bir uyarıya hemen tüm malzemeler tepki vermezken sadece onlar tepki verirler, tepki boyutları çok fazladır, ve tepkileri çevreden gelen uyarının boyutlarına bağlı olarak değişiyor. Örneğin ısıtıldıklarında yüzlerce misli hacimlerini değiştirirler. Günümüz teknolojisinde söz konusu malzemeyi üretmek değil malzemenin istenilen değerlere cevap vermesidir. Ve izlediğim kadarıyla Türkiye de kendi dalında uzman birçok masterbach ve kompuand firması var onların gelişmesini gerçekten ilgi ile izliyorum. 

Sektör ile ilgili Avrupa ve Dünya’daki gelişmeleri nasıl buluyorsunuz? Gelecekten beklentilerinizi öğrenebilir miyiz?

Bugün Türkiye artık iyi bir yerde. Sadece geleneksel yöntemlerden biraz daha uzaklaşmamız gerektiğini düşünüyorum. Bundan 10 yıl önce Türkiye Avrupa’dan gelen her türlü ürünü kullanırken artık seçici olduğunu görebiliyoruz. Şuan Türkî Cumhuriyetler ve Afrika ülkeleri Türkiye’nin 30 yıl öncesini yansıttığını görebiliyoruz. Özellikle Hindistan pazarı Almanya merkezimizdeki depoyu devamlı taciz ettiğini gözlemliyoruz. Türkiye depolarımız ise konumdan ötürü Yönünü iç Pazar da devam ettirdiği gibi öte yandan da Afrika ülkelerine ve Arap ülkelerine döndürdük. Avrupa kalitesini gerçekten her geçen gün arttırıyor biz bu gelişmeleri gerçekten büyük bir ilgi ile izliyoruz. Fakat unutmamak gerekir Artık Türkiye de pazarda hak ettiği değeri buluyor.

Son olarak okuyucularımıza neler söylemek istersiniz?

Gelişmekte olan toplumların en büyük göstergelerinden bir tanesi kişi başına düşen polimer kullanımıdır. Plastik kullanımı ülkemizde ciddi anlamda artmıştır. Eko yaşamın korunması adına geri dönüşüm tesislerinin daha da artması ve plastiğin etkin kullanılması gerektiğini söylemek isterim. Avrupa da birçok evde gördüğüm pet şişelerini biriktirdikleri yönünde oldu. Hatta metal kutuları için özel düzenekler yaptırıp preslediklerini de gördük. Bir zaman sonra bizim ülkemizde de bu yapılanmayı göreceğiz diye düşünüyorum.