Sunday, Dec 22nd

Last updateFri, 13 Dec 2024 12pm

You are here: Home Products Makale Sürdürülebilirlik ve Sürdürülebilir Mühendislik

FU CHUN SHIN (FCS) - PLASTİK ENJEKSİYON MAKİNELERİ

Sürdürülebilirlik ve Sürdürülebilir Mühendislik

Özet

Çeşitlilik ve üretkenliğin devamlılığı sağlanırken, daimi olabilme yeteneğini korumak sürdürülebilirlik olarak adlandırılmaktadır. Diğer bir deyişle “beşikten mezara” anlayışının bırakılarak “beşikten beşiğe” anlayışının benimsenmesidir. Sürdürülebilir mühendislik her türlü mühendislik sistemini kapsamakta ve sürekli bir şekilde sistem, proses ve çıktıların kirliliği kaynağında yok etmeyi, doğaya ve canlılara daha duyarlı, minimum zarar verecek şekilde düzenlenmesini esas almaktadır. Bu çalışmada sürdürülebilirlik, sürdürülebilir mühendislik ve gereksinimleri ele alınmaktadır.

1. Sürdürülebilirlik

Sürdürülebilirlik, çeşitlilik ve üretkenliğin devamlılığı sağlanırken, daimi olabilme yeteneğini korumaktır. Canlıların hayatı doğal kaynaklara bağımlıdır ve bunlar sınırlı olduğu için, doğa ve insan arasındaki denge ancak sürdürülebilirlikle sağlanmaktadır. Sürdürülebilirliğin canlılara kazandırdıklarından bir diğeri de gelecek kuşakların gereksinimlerinin ve özgürlüklerinin garanti altına alınmasıdır. Sürdürülebilirliğin temelinde “var olanı korumak” felsefesi yatmaktadır. Herhangi bir şeyin sürdürülebilir olması demek, belirli bir yaşam döngüsünde devamlı olması anlamına gelmektedir [1].

Sürdürülebilir toplumların oluşturulabilmesi için kaynakların kullanılması ve yönetilmesi temel bir konudur ve oldukça detaylıdır. Günümüzde insanlar dünyanın kaynaklarını tükettiklerinin farkında olsalar bile uzak bir gelecekte daha sürdürülebilir bir hayat için yaşam tarzlarından ödün vermeye hazır değillerdir. Fakat gelecek nesillerin bu kaynakların avantajlarından yararlanabilmesi için sürdürülebilirliği sağlamak temel zorunluluktur [2].

Sürdürülebilirlik; çevresel, ekonomik ve sosyal olmak üzere üç farklı ana bileşene sahiptir. Bu bileşenlerin eş zamanlı olarak gerçekleştirilmesiyle sürdürülebilirlik sağlanmaktadır. Mühendislik, ekoloji, tarım, turizm gibi birçok alan sürdürülebilirlik unsurlarının her biriyle dolaylı olarak bağlantılıdır [3].

Sürdürülebilirlik fikri ilk olarak ormancılık alanında ortaya çıkmıştır. 1713 yılında Hans Carl von Carlowitz “Ormanların sürekli, esnek ve sürdürülebilir kullanımını hedeflemeliyiz” cümlesiyle sürdürülebilirliğin tarihçesini başlatmıştır [4]. Sürdürülebilirliğin tarihçesinin oluşmasında aşağıdaki olaylar etkili olmuştur.

  • 1969, San Francisco, Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Konferansı “İnsan ve Çevresi: Hayatta Kalmaya Doğru Bir Bakış”: Konferans sürdürülebilirliği açık bir şekilde ele almamasına rağmen BM’nin uluslararası çevre tartışmalarına katılması konusunda bir örnek oluşturmaktadır [4].
  • 1972, Stockholm, BM İnsan Çevresi Konferansı ve “Stockholm Bildirisi”: Bu konferans, çevresel konularla ilgili uluslararası işbirliğinin tarihindeki bir dönüm noktası olarak değerlendirilmektedir. BM Çevre Programı’nın (UNEP) oluşturulmasına ve bir bildiri hazırlanmasına yol açmıştır. Bildiri; doğal çevrenin korunması, sömürgecilik ve zulüm gibi toplumsal sorunları ele almaktadır. Aynı zamanda insan kaynaklı hava kirliliği ile küresel iklim değişikliği arasındaki ilişki tartışılmaya başlanmıştır [4, 5].
  • 1979, Uzun Vadeli Sınır Ötesi Hava Kirliliği Kongresi: Uluslararası sınırlardaki hava kirliliğini azaltmak ve önlemek için bir sözleşme hazırlanmış ve birçok ülke tarafından imzalanmıştır. Bu sözleşme BM’nin iklim değişikliği politikasına katılım sürecini başlatmıştır [4, 6].
  • 1979, Viyana, Bilim ve Teknoloji için BM Konferansı: Eylem programı ile sonuçlanan bu konferans, çevreyle özellikle ilgili değildir, ancak 1980’lerin ve 1990’ların BM konferanslarında merkezi bir rol oynayacak olan uluslararası gelişmeyi çevreleyen konuları ön plana çıkarmaktadır [4].
  • 1980, Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) Destekli Dünya Koruma Stratejisi: Sürdürülebilir Gelişme İçin Yaşayan Kaynakların Korunması: Bu rapor çevre ve gelişme konularını ele almakta ve dünya toplumlarını kaynak sınırlarının gerçekliğiyle ve ekosistemlerin taşıma kapasitesiyle hesaplaşmaya çağırmaktadır. “Sürdürülebilir gelişme” terimini kullanan ilk uluslararası belgedir [4, 7].
  • 1980, Brandt Komisyonu Hayatta Kalmak İçin Kuzey-Güney Programı: Eski Almanya Başbakanı Willy Brandt, küresel kuzey ile küresel güney arasındaki gelişim eşitsizliklerini inceleyen uluslararası bir komisyonun başına geldi. 1980’de yayınlanan komisyon raporunda yoksulluk ve çevre sorunları üzerinde duruldu. Sürdürülebilirlik tartışılırken “kalkınma” ile “büyüme” arasında da bir ayrım yapıldı [4, 8].
  • 1982, BM Genel Kurulu “Dünya Doğa Şartı”: İnsanoğlunun doğanın bir parçası olduğu ve yaşamın doğal sistemlerin kesintisiz işleyişine bağlı olduğu kabul edilmektedir [4, 9].
  • 1985, Viyana Konferansı ve “Ozon Tabakasının Korunması için Viyana Sözleşmesi”: İnsan yapımı soğutucuların atmosfere salınması ile ozon tabakasındaki genişleyen deliğin konu alındığı bir konferanstır. Konferans, Viyana Sözleşmesi ile sonuçlanmıştır. Bu sözleşme, kloroflorokarbonlar (CFC) ile başa çıkmak için bir çerçeve oluşturan fakat bağlayıcılığı olmayan çok taraflı bir anlaşmadır [4, 10].
  • 1987, Ozon Tabakasını İncelten Maddelerle İlgili Montreal Protokolü: UNEP’in aracılık ettiği protokol, Viyana Sözleşmesi’ne dayanmaktadır. CFC ve ozon tabakasına zarar veren diğer bileşiklerin aşamalı olarak durdurulması ile ilgilenen, tüm BM üyesi devletler tarafından kabul edilmiş, yasal olarak bağlayıcı bir protokoldür. Protokol uluslararası çevre işbirliğinin en büyük başarısı olarak adlandırılmıştır [4, 11].
  • 1983–1987, Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu (WCED) ve Ortak Geleceğimiz (1987’de yayınlandı): 1983’te yarı bağımsız WCED, BM tarafından kuruldu. Komisyon başkanlığı Gro Harlem Brundtland tarafından yürütüldü. Brundtland’ın komisyondaki güçlü liderliği nedeniyle, “Brundtland Komisyonu” olarak da bilinmektedir. Komisyonun amacı, küresel sürdürülebilir kalkınma için bir çerçeve oluşturmaktır. Bu kapsamda komisyon tarafından hazırlanan belge “Brundtland Raporu” olarak da bilinmesine rağmen Ortak Geleceğimiz olarak adlandırılmaktadır. Rapor, bugün hala atıfta bulunulan sürdürülebilirlik tanımını ortaya koymaktadır. Rapora göre sürdürülebilirlik; “Günümüzün ihtiyaçlarını, gelecek nesillerin kendi ihtiyaçlarını karşılayabilme yeteneğinden ödün vermeden karşılamaktır.” Aynı zamanda rapor; çevre, ekonomi ve sosyal konular arasındaki ilişkiyi açıkça belirtmektedir [4, 12].
  • 1988, Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC): UNEP ve Dünya Meteoroloji Örgütü 1988 yılında IPCC'yi oluşturdu. IPCC, antropojenik iklim değişikliği üzerine güncel araştırmaları analiz etmeye ve özetlemeye kendini adamış bilim insanlarının bir derneğidir. IPCC, 1990, 1992 (ek), 1996, 2001, 2007 ve 2014 (Beşinci Değerlendirme Raporu) yıllarında  “değerlendirme raporları” yayınlamıştır. Raporlar, insanların başta sera gazı emisyonları yoluyla, gezegenin iklimini değiştirmede oynadıkları rolün değerlendirilmesinde zamanla daha da etkili olmuştur [4].
  • 1988, Toronto, Yediler Grubu (Group of Seven; G7) Zirvesi: Yediler Grubunun sanayileşmiş ülkeleri, antropojenik iklim değişikliği ve karbondioksit emisyonlarını görüşmüştür [4].
  • 1992, Rio de Janeiro, BM Çevre ve Kalkınma Konferansı (Rio Dünya Zirvesi) ve çeşitli önlem belgeleri: “Orman İlkeleri”, “Gündem 21”, “Çevre ve Kalkınma Üzerine Rio Deklarasyonu”, “Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi” ve“ İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ”: Rio Dünya Zirvesi, BM üye ülkeleri ve binlerce STK'nın katıldığı büyük ve iyi bir konferanstır. “Rio Deklarasyonu”, çevreye ve gelişime yönelik politikalara rehberlik etmeyi amaçlayan 27 ilkeyi içermektedir. İlke 3 temel olarak Ortak Geleceğimiz raporundaki sürdürülebilirliğin tanımını yeniden düzenlemektedir. “Gündem 21” sürdürülebilir kalkınmanın uygulanması için ayrıntılı bir çerçeve sunmaktadır. “İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi” (UNFCCC) ve “Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi”, konferanstan çıkan iki yasal bağlayıcı antlaşmadır, ancak birçok devlet imzalamayı reddetmiştir. UNFCCC daha sonra, gelişmiş ülkeler için yasal olarak bağlayıcı emisyon azaltma yükümlülüklerini içeren Kyoto Protokolü (1997) olarak yerini almıştır [4, 13-16].
  • 1993, BM Sürdürülebilir Kalkınma Komisyonu: Genel kurul, Gündem 21'in uygulanmasını ve Rio Dünya Zirvesi'nden alınan diğer tedbirleri denetlemek için 1993 yılında bu komisyonu oluşturmuştur [4]. 
  • 1997, BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi'ne göre Kyoto Protokolü: Kyoto Protokolü; 1997'de kabul edilen ve 2005'te yürürlüğe giren, antropojenik iklim değişikliğini engellemek amacıyla sera gazı emisyonlarını azaltmayı amaçlayan ve gelişmiş ülkelerin (anlaşmayı imzalayan ve onaylayan) taahhüt ettiği bir çevre anlaşmasıdır [4, 17].
  • 2000, BM destekli “Yeryüzü Şartı”: Rio Zirvesine başkanlık eden Maurice Strong'un ve Sovyetler Birliği'nin eski başkanı Mihail Gorbaçov'un yürütmekte olduğu uluslararası bir komisyon, “Dünya Şartı”nın hazırlanmasını kolaylaştırmıştır. Bildirge, “ekolojik sürdürülebilirliği” küresel etik düzeye yükseltmektedir. Aynı zamanda sürdürülebilirliği; barış çabaları, toplumsal eşitlik ve saygıya da bağlamaktadır [4, 18].
  • 2002, Johannesburg, Dünya Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi (Dünya Zirvesi 2002) ve “Johannesburg Sürdürülebilir Kalkınma Deklarasyonu”: Bu toplantı, 1992 yılında gerçekleştirilen Rio Dünya Zirvesi için 10 yıllık bir buluşma anlamına gelmektedir. “Johannesburg Deklarasyonu” ise sürdürülebilir kalkınma hakkında daha önceki beyanların oldukça ılımlı bir ifadesidir. Başkan George W. Bush'un önderliğindeki ABD, zirveyi boykot ederek hem ABD'nin hem de BM'nin çevre güvenilirliğini zayıflatmıştır [4, 19].
  • 2012, Rio de Janeiro, BM Sürdürülebilir Kalkınma Konferansı (Rio + 20) ve İstediğimiz Gelecek: Rio + 20 konferansı Rio Dünya Zirvesi'nin 20 yıllık birleşme toplantısı olmuştur. Konferansın çoğunda, 1992'de öngörülen sürdürülebilir küresel düzeni uygulamak için gerçekleştirilen başarısız çabalar yer almaktadır. İstediğimiz Gelecek, bir yenilgi sesi çıkarmakta ve “politik bağlılığı yenilemek”ten söz etmektedir. Konferans ayrıca BM Ekonomi ve Sosyal İşler Konseyi bünyesinde yeni bir Sürdürülebilir Kalkınma Bölümü oluşturulmasına da yol açmıştır [4, 20].
  • 2015, Paris COP 21 Zirvesi: Müzakereler, 2020'den itibaren iklim değişikliğini azaltma tedbirlerini düzenleyen Paris Anlaşması’nın kabul edilmesine yol açmıştır [21].
  • 2017, Bonn, COP 23: Paris Antlaşmasının nasıl hayata geçirileceği konusu tartışılmıştır [22].

2.Sürdürülebilir Mühendislik 

Mühendislik, ekonomi, çevre ve diğer sosyolojik faktörlerin getirdiği kısıtlamalar çerçevesinde, ürünlerin ve süreçlerin tasarlanması, üretilmesi ve işletilmesi gibi pratik amaçlar için bilimsel ve matematiksel ilkelerin uygulanmasıdır. Teknik alandaki gelişmeler mühendislik faaliyetleri ile sağlanmaktadır.  Günümüzde sadece sistem veya ürün tasarımının yapılması mühendislik açısından yeterli olmamaktadır. Son yıllarda birçok alanda olduğu gibi mühendislikte de sürdürülebilirlik kavramı gündeme gelmiştir. Sürdürülebilir mühendislik olarak tanımlanan bu alan her türlü mühendislik sistemini kapsamakta ve sürekli bir şekilde sistem, proses ve çıktıların kirliliği kaynağında yok etmeyi, doğaya ve canlılara daha duyarlı, minimum zarar verecek şekilde düzenlenmesini esas almaktadır. Mühendislik herhangi bir üretimde hammadde eldesi, tasarım, üretim, ticarileştirme, teknik destek, geri dönüşüm gibi farklı adımlardan oluştuğu için, her bir adımın sürdürülebilirliği toplam sürdürülebilirlik için kritik önem taşımaktadır [3].

Şekil 1. Sürdürülebilirlik ana bileşenleri [1, 23-26]

Sürdürülebilirlik üç farklı ana bileşene sahiptir. Bunlar, çevresel sürdürülebilirlik, ekonomik sürdürülebilirlik ve sosyal sürdürülebilirliktir (Şekil 1). Bu üç unsuru da içeren sürdürülebilir bir gelişme; çevresel, ekonomik ve sosyal sürdürülebilirliğin eşzamanlı bir şekilde gerçekleşmesiyle elde edilmektedir. Bu dengenin sağlanması oldukça zordur. Mühendislik, sürdürülebilirlik unsurlarının her biriyle dolaylı olarak bağlantılıdır. Diğer bir deyişle, mühendislik dünyadaki tüm faaliyetlerde olmasa bile çoğu üretim faaliyetin temelini oluşturmaktadır. Ayrıca, mühendislikte kullanılan kaynaklar (yakıt, mineral, su) çevreden elde edilirken, mühendislik işlemlerinden (üretim, nakliye, depolama, kullanma) kaynaklanan atıklar genellikle çevreye bırakılmaktadır. Yani mühendislik gerek girdi gerek ise çıktı anlamında sürdürülebilirlik kavramı ile iç içe olmak zorundadır. Kreith sürdürülebilirlik üzerine şunları söylemiştir: "Mühendislik mesleği ya da yaşadığımız büyük dünya için hiçbir konu sürdürülebilirlikten daha önemli değildir." [3].

Özetlemek gerekirse, sürdürülebilir mühendislik, sürdürülebilirlik uygulamalarının mühendislik sistemlerine uygulanmasını içermektedir. Bu tür sistemler; kaynakları toplamak, faydalı formlara dönüştürmek, taşımak, depolamak, sağlık hizmetleri veya insanları barındırma gibi faydalı hizmetler sunmak için mühendislik ürün ve süreçlerinin kullanılmasını içermektedir [3].

3.1.Sürdürülebilir Mühendislik İçin Gereksinimler

Mühendisliğin toplumda sürdürülebilir biçimde nasıl uygulanabileceğine ilişkin birkaç farklı bileşen vardır, bunların her biri sürdürülebilir mühendislik için gerekli olan şartlardır [3].

3.1.1.Sürdürülebilir hammadde

Kaynak bir diğer adı ile hammadde tüm üretim proseslerinde kullanılan en önemli üretim faktörlerindendir. Çoğu mühendislik faaliyetinde, doğadan türetilen kaynaklar kullanılmaktadır. Bu kaynaklar arasında su, malzemeler (ham, işlenmiş ve geri dönüşümlü vs.) ve enerji gibi farklı kategoriler bulunmaktadır. Kaynakların sürdürülebilir olma derecesi birçok faktöre bağlıdır. Bazen mühendislik kaynakları, kullanım oranına eşit veya daha yüksek bir oranda yenilenebilmesi bakımından sürdürülebilir sayılmaktadır. Ağaç ve biyokütle kaynakları kontrollü bir şekilde kullanıldığında bu duruma örnek olarak verilebilmektedir. Genellikle, mühendislik faaliyetlerinde kullanılan kaynaklar (metal cevheri, fosil yakıtlar gibi) sınırlıdır ve uzun vadede sürdürülebilir değildir. Mühendislikte sürdürülebilirliğin sağlanabilmesi için atıklar ve geri dönüştürülmüş malzemeler bazen girdi olarak kullanılabilmekte, böylece doğadan gelen kaynaklara olan ihtiyaç azalmakta veya ortadan kalkmaktadır. Bu sayede atıklar doğrudan bazı faaliyetlerde kullanılabilmekte veya daha yararlı formlara dönüştürülebilmektedir. Örneğin atık malzemeler hem doğrudan veya dolaylı olarak yakma yoluyla ısı sağlamak için, hem de geri dönüştürüm sayesinde tekrar kullanılabilir hale getirilmektedir [3].

3.1.2.Sürdürülebilir enerji

Üretim faktörlerinden bir diğeri olan enerji, mühendislik faaliyetleri için hayati önem taşımaktadır. Kullanılan enerjinin maliyetinin yanında çevreye verdiği zararın boyutu da sürdürülebilirlik analizinde ele alınan önemli başlıklardandır. Yenilenebilir enerji kaynakları; güneş ışıması ve bu ışınımdan kaynaklanan enerji formlarının yanı sıra yer çekimi ve dünyanın dönüşü gibi diğer doğal kuvvetlerden gelen enerjiyi de içermektedir. Güneş enerjisi, su bazlı enerji (hidrolik, gelgit, okyanus), rüzgâr enerjisi, jeotermal enerji, biokütle (kullanım oranı ≤ doldurma oranı ise), atıklar (kullanım oranı ≤ üretim oranı ise) sürdürülebilir enerji kaynaklarına örnek olarak verilmektedir. Günümüzde yaygın olarak kullanılan enerji kaynakları ise petrol, kömür ve doğalgazdır [3]. Bunların sürdürülebilir olmaması ve çevre kirliliğindeki büyük rolü nedeniyle hidrolik enerji ve güneş enerjisi gibi sürdürülebilir enerji kaynaklarına geçişler görülmektedir.

3.1.3.Sürdürülebilir süreçler

Hammadde ve enerji, ürün ve/veya hizmet sunmak için mühendislik süreçlerinde ve işlemlerinde kullanılmaktadır. Bunların yanında sürdürülebilir mühendislik için sürdürülebilir süreçlerin kullanılması önemli bir gerekliliktir. Bunun için kullanılan mühendislik süreçlerinin içerdiği işlemler ve adımlar aynı zamanda da kullandığı enerji ve malzemeler bakımından sürdürülebilir nitelikler göstermesi gerekmektedir. Sürdürülebilir süreçler, mümkün olduğu kadar toksik veya tehlikeli materyallerden kaçınarak, ihtiyaç duyulduğunda ve yerleştirilecekleri ortamlarda ve mevcut sistemlerde kullanılabilir teknolojileri ve yaygın olarak bulunan materyalleri kullanmayı hedeflemektedir. Süreçlerin sürdürülebilir olarak nitelendirilebilmesi için atık çıktılarının sürdürülebilirliği engellememesi gerekmektedir. Sürdürülebilir süreçler, sürdürülebilir ulaşım, dağıtım, depolama sistemlerini ve bunların nerede gerektiğini de içermektedir. Süreçlerin izlenmesi, denetlenmesi ve sürdürülebilir kalmalarının sağlanması gibi imalat ve tasarıma yönelik sürdürülebilir yaklaşımlar da gereklidir. Bunların yanında tasarım sırasında süreçte çalışan bireylerin hem fizyolojik hem de psikolojik durumları göz önüne alınmalıdır [3, 27].

3.1.4.Verimliliğin arttırılması

Verim, yapılan işin harcanan enerjiye oranıdır. Yüksek verimlilik, ürün veya hizmetler bakımından kaynaklardan en iyi şekilde faydalanılmasını sağlamakta ve böylece sürdürülebilir mühendislik çalışmalarına yardımcı olmaktadır. Verimdeki artış, süreçlerin, cihazların ve sistemlerin verimliliğini artırmak için doğrudan önlemlerin alınmasının yanı sıra kaynak tasarrufu,  geliştirilmiş kaynak yönetimi,  kaynak ihtiyaçları yönetimi, kaynak ikamesi (yerine konması), enerji taşıyıcılarının ve enerji ihtiyaçlarının daha iyi eşleştirilmesi, miktar ve kalite bakımından kaynakların daha verimli kullanılmasını içermektedir [3].

3.1.5.Çevresel zararın azaltılması

Sürdürülebilir mühendislik konusunda endişe kaynağı yaratan mühendislik süreçleriyle ilişkili bazı önemli çevresel etkiler küresel iklim değişikliği, ozon tabakasındaki yapısal değişiklikler, asit yağmurlarının artması ve bunun toprak ve su üzerindeki etkileri, abiyotik kaynak tükenme potansiyeli, eko-toksisite, radyolojik etkiler şeklinde sınıflandırılmaktadır. Bir mühendislik faaliyetinin çevresel etkisinin belirlenmesi için kaynakların alınmasından, kullanımlarına ve nihai imhasına kadar faaliyetin tüm yaşam döngüsü dikkate alınmalıdır. Mühendislikte sürdürülebilirliğin sağlanabilmesi için prosesin ve ürünün yaşam döngüsü değerlendirmesiyle çevresel performansı değerlendirilmeli ve gerekli iyileştirmeler yapılmalıdır [3].

3.1.6.Ekonomik yeterlilik

Mühendislik faaliyetlerinin önemli bir çoğunluğu girdilerin minimize, çıktıların ve ekonomik getirilerin maksimize edilmesini, kâr oranının artırılmasını hedeflendiğinden, ekonomik yeterlilik sürdürülebilirlik için oldukça önemlidir. Sürdürülebilir bir ekonomiden bahsetmek için, temel ihtiyaçları karşılamakta gereken mühendislik hizmetleri, tüm toplumlar ve insanlar için uygun fiyatlı olmalıdır. Bu gereksinim çeşitli yollarla sağlanabilmektedir. Örneğin, bazı verimlilik iyileştirme ve çevresel etki azaltma önlemleri, zamanla paradan tasarruf sağlayacak şekilde uygulanabilmektedir [3].

3.1.7.Eşitlik

Sürdürülebilir mühendisliğin sağlanabilmesi için tüm toplumların coğrafi konumundan bağımsız mühendislik hizmetlerine erişebilmesi gerekmektedir. Buna ek olarak, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasındaki eşitlik mühendislik hizmetleri açısından da sağlanmalıdır. Ayrıca, gerçek anlamdaki sürdürülebilir mühendislik gelecek kuşakların kaynaklara ulaşabilmesini gerektirmektedir [3]. 

3.1.8.Artan kaynak taleplerini karşılamak

Özellikle gelişmekte olan ülkelerde sanayileşme arttıkça ve yaşam standartları yükseldikçe, artan malzeme ve enerji kaynaklarının tedariği karşılanabilmelidir. Bu durum, artan nüfus ile birlikte zorlu bir görev olacaktır [3].

3.1.9.Güvenlik

Mühendislik her açıdan güvenli olmalı ve sürdürülebilir mühendisliğin sağlanabilmesi için kısa ve uzun vadede sağlık ve iş güvenliği açsından mümkün olan en az olumsuz etkiye neden olmalıdır [3].

3.1.10.Toplum katılımı ve toplumsal kabul edilebilirlik

Sürdürülebilir mühendislik sağlanabilmesi için, bireyler ve toplumlar temel mühendislikle ilgili kararlara dâhil olmalıdır, çünkü bu grupların desteği, herhangi bir inisiyatifin başarısı için kritik önem taşımakta ve bu tür bir destek, neredeyse her zaman, istişarede bulunma ve karar vermeye dahil olmayı gerektirmektedir [3].

3.1.11.İnsan ihtiyaçlarının karşılanması

Sürdürülebilir mühendisliğin sağlanabilmesi için yeni teknolojilerin insani boyutları ele alınmalıdır. Sürecin sadece mühendislik boyutunda ele alınması genellikle yeterli olmamaktadır [3, 28].

3.1.12.Uygun arazi kullanımı

Mühendislikle ilgili faaliyetler için arazi kullanımı, tarım ve rekreasyon gibi diğer ihtiyaçlarla dengelenmelidir. Bu, genellikle, gıda üretimi gibi diğer amaçlar için kullanılabilecek bazı bitkilerin enerji uygulamalarında da kullanılması ile alakalıdır ve bu sırada aktif tarım için kullanılan alanlar işgal edildiği için, önemli bir sorun teşkil etmektedir [3].

3.1.13.Estetik

Sürdürülebilirlik girişimlerinin başarılı olabilmesi için bireylerin ve toplumların desteğinin önemi göz önüne alındığında, estetik olarak çekici mühendislik ürünlerinin sağlanması sürdürülebilir mühendisliğin önemli bir yönüdür. Buna çevrenin temizliği de dâhil olmak üzere sürdürülebilirliğin önemli estetik bir yönü insanların refahını etkilemesidir [3].

3.1.14.Yaşam tarzları

Bireylerin yaşam tarzlarını değiştirmek sürdürülebilir mühendislik anlayışı ile mümkün olabilmektedir. İnsanların isteklerinin sürekli olarak artma eğilimi göz önüne alındığında, sürdürülebilir mühendislik bu yönüyle çoğu kez zorlayıcı olmaktadır. Davranış ve karar verme modellerini dönüştürmek, mevcut kalkınma yollarının sürdürülebilir olmadığının fark edilmesini gerektirmektedir. Geçmiş incelendiğinde, böyle bir yaklaşımın yalnızca kısa vadeli durumlarda meydana geldiği görülmektedir [3].

3.1.15.Nüfus

Artan küresel nüfus, çevreye ve gezegenin taşıma kapasitesine sürekli bir şekilde baskı yapmaktadır. Sürdürülebilir mühendislik, nüfus artışını hesaba katmalı veya bu artışın dolaylı etkilerini gündeme getirmelidir [3].

Sonuç

Çevresel sorunların artması ile gündeme gelen sürdürülebilirlik ve sürdürülebilir mühendislik kavramları artık temel eğitimin parçası olmuştur. Tüm mühendislik proseslerinde göz önüne alınan, temelde üretim faktörlerinin optimizasyonunu hedef alan ve doğanın dengesinin korunmasını amaçlayan sürdürülebilirlik mühendislik uygulamaları her geçen gün artmaktadır. Sürdürülebilir mühendisliğin sağlanabilmesi için birkaç kilit faktörün dikkate alınması ve bunlara ulaşmak için uygun bir şekilde tasarlanması ve uygulanması gerekmektedir. Temel faktörler; 

• Sürdürülebilirlik kriterlerini belirleyen kaynakların uygun seçimi, 

• Sürdürülebilir süreçlerin kullanımı, 

• Kaynak kullanımının ve mühendislik süreçlerinin veriminin arttırılması, 

• Çevresel etkilerin azaltılması, 

• Çevresel sorumluluk bilincinin daima dikkate alınması ve 

• Ekonomi-eşitlik gibi sürdürülebilirliğin diğer yönlerinin göz önünde tutulmasıdır. 

Sürdürülebilir mühendislik için seçenekler ve yollar bu kilit faktörler dikkate alınarak elde edilebilmektedir. Ayrıca, sürdürülebilir mühendislik sayesinde, tüm toplumlarda mühendislik faaliyetlerinin yaygınlığı ve çevre üzerindeki etkileri ve mühendisliğin ekonomik kalkınma ve yaşam standartlarındaki önemi göz önüne alındığında genel sürdürülebilirliğe doğru büyük bir ivmeyle kayma gözlenebilir. 

Kaynaklar

1.Keeble, B.R., The Brundtland report:‘Our common future’. Medicine and War, 1988. 4(1): p. 17-25.

2. Azapagic, A., A. Emsley, and I. Hamerton, Polymers: the environment and sustainable development. 2003: John Wiley & Sons.

3. Rosen, M.A., Engineering sustainability: A technical approach to sustainability. Sustainability, 2012. 4(9): p. 2270-2292.

4. Caradonna, J.L., Sustainability: A history. 2014: Oxford University Press.

5. Declaration, S., Declaration of the United Nations conference on the human environment. URL= http://www. unep. org/Documents. Multilingual/Default. asp, 1972.

6. Ocean, A., A. Ocean, and P. Ocean, Convention on long-range transboundary air pollution. 1979.

7. IUCN, U. and W.W.C. Strategy, Living Resource Conservation for Sustainable Development. International Union for Conservation of Nature and Natural Resources (IUCN) United Nations Environment Programme (UNEP) World Wildlife Fund (WWF), 1980.

8. Brandt, W., North-South: a programme for survival: report of the Independent Commission on International Development Issues. 1980.

9. Assembly, U.G., World Charter for Nature. United Nations General Assembly Resolution, 1982. 37(7).

10. Albrecht, E., Vienna Convention for the Protection of the Ozone Layer (Vienna Convention on Ozone). 2014.

11. Protocol, M., Protocol on substances that deplete the ozone layer.,'. International Legal Materials, 1987. 26: p. 1550-61.

12. WCED, U., Our common future. World Commission on Environment and DevelopmentOxford University Press, 1987.

13. Quarrie, J., Earth Summit'92. The United Nations Conference on Environment and Development, Rio de Janeiro 1992. 1992.

14. Summit, E., Agenda 21. The United Nations programme for action from Rio, 1992.

15. Declaration, R., Rio declaration on environment and development. 1992.

16. Secretariat, C. Convention on biological diversity. in Convention on Biological Diversity. 1992.

17. Protocol, K. Report of the Conference of the Parties. in United Nations Framework Convention on Climate Change (UNFCCC). 1997.

18. Charter, E., The earth charter. Retrieved March, 2000. 1: p. 2008.

19. World Business Council for Sustainable Development, E.C., The Business case for sustainable development: Making a difference towards the Earth summit 2002 and beyond. Corporate Environmental Strategy, 2002. 9(3): p. 226-235.

20. Assembly, U.G., The future we want. Resolution, 2012. 66: p. 288.

21. Agreement, P., United nations framework convention on climate change. Paris, France, 2015.

22. WEB1. Available from: http://www.cop-23.org.

23.2, W.; Available from: http://www.denizticaretodasi.org.tr/sayfalar/cevreetkdetay.aspx?haber=1386.

24. Web3. Available from: http://www.clipartpanda.com/clipart_images/many-people-form-a-circle-59200658.

25. Web4. Available from: https://getmainelobster.com/about/eco-friendly-lobster/.

26. Web5. Available from: http://susproc.jrc.ec.europa.eu/activities/emas/public_admin.html.

27. Rosen, M.A. and H.A. Kishawy, Sustainable manufacturing and design: Concepts, practices and needs. Sustainability, 2012. 4(2): p. 154-174.

28. Webler, T. and S.P. Tuler, Getting the engineering right is not always enough: Researching the human dimensions of the new energy technologies. Energy Policy, 2010. 38(6): p. 2690-2691.

Dilayda KANMAZ

Ozan TOPRAKÇI

Hatice Aylin KARAHAN TOPRAKÇI

Yalova Üniversitesi Polimer Mühendisliği Bölümü