Monday, Dec 23rd

Last updateFri, 13 Dec 2024 12pm

You are here: Home News Covid-19 salgının plastik sektörüne etkileri

FU CHUN SHIN (FCS) - PLASTİK ENJEKSİYON MAKİNELERİ

Covid-19 salgının plastik sektörüne etkileri

Covid-19 salgınının Çin sınırlarını aşması ve küresel ölçekte hızla yayılması ile birlikte imalat sanayinde talep kaynaklı bir gerileme gözlemlenmeye başladı. PAGDER Plastik Sanayicileri Derneği salgının plastik sektörüne etkisini en fazla etkilenen alt sektörler bazında değerlendirdi.

Otomotiv: Sektör bazında farklılık gösterse dahi özellikle otomotiv sektöründe üretimin durma noktasına geldiğini söylemek mümkün gerek Avrupa ve ABD’de gerek diğer coğrafyalarda otomotiv firmaları üretime ara verme kararı alıyor. Şu ana kadar Volkswagen, Mercedes, BMW, Ford, Fiat Chrysler, Renault ve Toyota Avrupa tesislerinde üretime ara verdi.

İtalya, Fransa, İspanya, İngiltere, Yunanistan ve Almanya’da insanların sokağa çıkması artık sınırlandırılmış durumda. İnsanlar, yaşamlarını devam ettirmek kaygısı ve temel ihtiyaçlarını giderme endişesi içindeyken, araç satın alma doğal olarak hiç gündemlerine gelmemekte ve ertelenmektedir. Hepimizin takip ettiği gibi, Çin’de salgınının zirve yaptığı Şubat ayında araç satışları % 80 azaldı. Çin’de uygulanan tedbirler Avrupa’da da uygulanmaya başlandığına göre, benzer bir durumla Avrupa’da da karşılaşma olasılığımız oldukça yüksektir. Bunu Türkiye otomotiv sanayinin ana pazarının Avrupa ülkeleri olması ve Türkiye’de bu konuda yapılan üretimlerin yaklaşık % 75’inin Avrupa pazarında satıldığını düşünerek değerlendirirsek, Türkiye’deki OEM’lerin de kısa bir zaman içinde üretime ara verme ihtimalleri kuvvetlenmektedir. Söz konusu sürecin birkaç ay süreceği ve fabrika duruşlarının da bu süreç içinde bazı haftaları kapsayacağı tahmin edilmektedir.

Otomotiv sektörünün ana tedarikçilerinden olan plastik sektörü ise bu gelişmeden oldukça olumsuz etkilenmiş durumda. Ortalama bir araçta 150-200 kg. arası plastik parça olduğu göz önünde bulundurulduğunda gerek bu parçayı üreten firmaların gerekse bu parçaların üretimi için girdi sağlayan hammadde üreticilerinin ne kadar büyük oranda bir iş kaybı yaşadıklarını görmek mümkün.

Ambalaj: Ambalaj sektörünü kendi içerisinde iki alt sektörde ele almak mümkün; endüstriyel ambalaj kısmında üretimdeki yavaşlamaya bağlı olarak bir gerileme görülmekle birlikte nihai tüketiciye hitap eden tek kullanımlık ambalaj ve film sektöründe son dönemde bir artış gözlemlenmektedir. Salgının yaygınlaşması ile plastik ambalajların hijyen ve toplum sağlığı açısından oynadığı kritik rol bir kez daha ortaya çıkmıştır. Buna bağlı olarak tüm bu ürünlere olan talep artmıştır. Özellikle kolonya ve antiseptik solüsyon şişelerine olan talepteki hızlı artış sonrası sektör firmaları üretimi yetiştirmekte zorlanmaktadır.

Medikal: Medikal sektöründe plastik ürünlere olan talepte çok hızlı bir artış yaşanmıştır. Maske ve eldiven ihtiyacının karşılanması için tüm firmalar yüksek kapasite ile çalışmaya başlamışlardır. Salgının ne kadar süre ile devam edeceği konusunda net bir öngörü olmasa dahi kısa vadede medikal sektöründe talep artışında bir gerilemeyeceğini söylemek mümkün.
Diğer mamul: Dayanıklı tüketim malları, tarım plastikleri, halı ve tekstil sektörleri sipariş iptallerine bağlı olarak üretimi düşürmek zorunda kalmıştır. İhracat pazarlarının daralması ve küresel talebin gerilemesinin devam etmesi durumunda yakın gelecekte bu sektörlerde üretim kaybının devam edeceği öngörülebilir.

Makine: Makine sektörü gerek yatırım iştahındaki düşüş gerek tedarik zincirinin bozulması sebebiyle sıkıntılı günler geçirmektedir. Türk plastik işleme makinaları sektörü belirli makine bileşenlerini ithalat yoluyla tedarik etmektedir. Özellikle yüksek kapasiteli makinelerde gözlemlenen bu durum küresel tedarik zincirinin bozulması sebebiyle makine üreticisi firmaları da olumsuz etkilemektedir.

Hammadde: Salgın sonrası talepte yaşanan düşüşün yanı sıra Rusya ve OPEC’in mutabakata varamaması sebebiyle gerileyen petrol varil fiyatlarının bir süre daha düşüş eğilimini sürdüreceği öngörülmekte. Buna bağlı olarak hammadde fiyatlarında da kısıtlı bir gerileme yaşanabilir.

Salgınla birlikte ortaya çıkan başlıca sorunlar ise;
Tedarik zincirinin bozulması: Salgının Uzakdoğu’dan sonra Avrupa ve ABD’de de etkili olması sonrası küresel tedarik zinciri ciddi oranda bozulmuştur. Firmalar gerek hammadde ve ara girdi ithalatında gerek mamul ihracatında sıkıntılar yaşamaktadır. Bu sebeple belirli ürünlerin fiyatlarında olağandışı artışlar yaşanmakta ya da bu ürünler piyasadan tedarik edilememektedir.
Sipariş iptalleri: Özellikle talep tarafında yaşanan daralma sonrası ihracat pazarlarından sipariş iptalleri yaşanmaya başlamıştır. Virüsün ülkemizde de görülmesi ve yaygınlaşması sonrası iç piyasada da benzer sipariş iptalleri yaşanmaktadır. Firmaların üretim planlamasını bozan bu gelişme ayrıca kapasite kullanım oranlarında da düşüşe sebebiyet vermektedir.

Tahsilât riskinde artış: Yaşanan gelişmeler firmaların finansal yapısının bozulmasına sebebiyet vermiştir. Bu sebeple önümüzdeki dönemde tahsilât riskinde bir artış yaşanabileceği öngörülmektedir. Piyasada yaşanan bu gelişmeleri değerlendiren Hükümet, Ekonomik İstikrar Kalkanı programı ile bu olumsuzlukların önüne geçmeyi planlamaktadır. Program kapsamında alınan önlemlerden öne çıkanlar ve plastik sektörünün yararlanabileceği başlıklar için izlenmesi gereken yollar aşağıdadır.

SGK, KDV, muhtasar ödemeleri: Perakende, AVM, demir-çelik, otomotiv, lojistik-ulaşım, sinema-tiyatro, konaklama, yiyecek-içecek, tekstil-konfeksiyon ve etkinlik-organizasyon sektörleri için muhtasar ve KDV tevkifatı ile SGK primlerinin Nisan, Mayıs ve Haziran ödemelerinin 6’şar ay ertelenmesi yoluyla en çok etkilenen sektörlerin kamu mali yükümlülüklerinin ötelenmesi ve firmaların nakit çıkışının 3 ay rahatlatılması hedeflenmektedir. Plastik sektörü en çok etkilenen sektörler arasında değerlendirilmemiş olup sektörümüzün bu desteğe dâhil edilmesi için girişimlerimiz devam etmektedir.

Banka kredi geri ödemelerinde erteleme: Alınan tedbirlerden etkilendiği için nakit akışı bozularak kredi geri ödemesinde sorun yaşayacak firmalara öteleme olanağı verilmesi amacıyla bu firmaların bankalara olan kredi anapara ve faiz ödemelerini asgari 3 ay ötelenecek ve gerektiğinde ilave finansman desteği sağlanacak. Bu sayede firmaların mali açıdan rahatlatılması, kredibilitesi ve sicilinin bozulmaması hedefleniyor. Üç kamu bankası ve ardından İş Bankası bu kapsamda atacakları adımları açıkladılar.

İhracatçıların oluşan ilave stokları: İhracattaki geçici yavaşlama sürecinde kapasite kullanım oranlarının korunması amacıyla ihracatçıya stok finansmanı desteği verilecek. İptal edilen ve ötelenen ihracat siparişleri nedeniyle oluşan/oluşacak stoklar için finansman sağlanacaktır. İhracatçılar ilave stoklarının yol açtığı işletme sermayesi ihtiyacını karşılayacaktır. Desteğin detayları henüz netleşmedi.

Kredi garanti fonu desteği: Kredi garanti fonu limiti 25 milyar liradan 50 milyar liraya çıkartılacak, kredi garantileri ve kredilerde öncelik gelişmelerden olumsuz etkilendiği için likidite ihtiyacı oluşan ve teminat açığı bulunan firmalar ile KOBİ’lerin ilave finansman ve kredi ihtiyacının karşılanması hedeflenmekte.

Temerrüt durumunda mücbir sicil uygulaması: Alınan tedbirlerin etkisiyle Nisan, Mayıs ve Haziran aylarında temerrüde düşen firmaların kredi siciline “mücbir sebep” notu düşülerek firmaların kredibilite ve sicillerinin korunması ve böylece firmalar faaliyetlerine devam edebilmesi hedeflenmektedir.

Kısa çalışma ödeneği: Kısa çalışma ödeneğini devreye alınacaktır, faydalanmak için gereken süreçler kolaylaştırılacak ve hızlandırılacaktır, böylece faaliyetine ara veren işyerlerindeki işçilere geçici bir gelir desteği verilirken, işverenlerin de maliyetini azaltılacaktır. İstihdamın korunması, işverenin maliyetlerinin azaltılması, çalışanların gelirinin korunması sağlanacaktır. 23 Mart 2020 tarihi itibariyle İŞKUR üzerinden başvurular başlatılmıştır.

Telafi çalışma süresi: İşçi çıkarmaların önüne geçilmesi ve istihdamın korunması adına 2 aylık telafi çalışma süresi 4 aya çıkartılacaktır. Burada dikkat edilecek husus telafi çalışması dahil günlük çalışma süresinin 11 saati geçemeyecek olmasıdır. Telafi çalışması yapılması dolayısıyla günlük çalışma süresinin üzerinde çalışan işçiler, bu nedenle fazla mesai ücreti talep edemezler. Zira telafi çalışması fazla çalışma veya fazla sürelerle çalışma sayılmaz. Tatil edilen çalışma sürelerinin ücretleri tam olarak ödenmiş olacağından, telafi çalışması için ayrıca ücret ödenmez.

Reeskont kredileri: Küresel ekonomik belirsizlikler ile uluslararası ticarette yaşanan güçlüklerin reel sektör firmaları üzerindeki olası etkilerinin hafifletilmesi ve ihracatın finansmanına yönelik kredilerin geri ödemeleri rahatlatılması amacıyla, 18 Mart 2020 tarihinden 30 Haziran 2020 tarihine kadar vadesi gelecek reeskont kredisi geri ödemelerine 90 güne kadar vade uzatım imkânı tanınmıştır. Firmalar kredi kullanımına aracılık eden bankalara başvurarak, herhangi bir geri ödemede bulunmaksızın mevcut senetlerini 90 güne kadar daha uzun vadede bir senet ile değiştirerek bu imkândan yararlanabileceklerdir. Bu suretle toplam 7,6 milyar ABD doları karşılığı kadar reeskont kredisi geri ödemesi ertelenebilecektir. Hâlihazırda kredi taahhüdü açık olan reeskont kredileri ile 18 Mart 2020 tarihinden 30 Haziran 2020 tarihine kadar kullanılacak reeskont kredilerine 12 ay ek taahhüt kapama süresi verilmiş, böylece bu kredilerin taahhüt kapatma süresi 24 aydan 36 aya çıkartılmıştır. Mevcut reeskont kredisi azami vadeleri, 20 Mart 2020 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere, kısa vadeli kullanımlar için 120 günden 240 güne, daha uzun vadeli kullanımlar için ise 720 güne çıkartılmıştır.