Wednesday, Feb 05th

Last updateWed, 05 Feb 2025 1pm

You are here: Home Interview Teknoloji

ROBODRILL α-DiB Plus ile üretim izleme ve veri analizi çok daha hassas

FANUC’un yeni nesil dikey işleme merkezi ROBODRILL’i müşteri ihtiyaçları doğrultusunda geliştirerek ürün gamına eklediği modeli α-DiB Plus, son teknolojiyle donatılan çalışma prensibiyle enerji tasarrufunu mümkün kılıyor. Daha yüksek mil torku, akıllı besleme kontrolü ve “punch tapping” desteği gibi geliştirmelerle güçlendiren α-DiB Plus, işletmelerin iş süreçlerine fonksiyonellik katıyor. 

Tork değerinde artış algılandığı anda besleme hızı otomatik olarak düşüyor 

Kompakt yapısı ve yeni yüksek torklu mili sayesinde standart mile göre 100Nm’ye kadar yüzde 70 daha fazla tork sağlayan ROBODRILL α-DiB Plus, sınıfında öncü kesme verileri sunuyor. Son teknolojiyle donatılan çalışma prensibine sahip işleme merkezinde, makine bileşeninin belirli bir yerindeki artan kesme derinliği nedeniyle tork değerinde artış algılandığı anda besleme hızı otomatik olarak düşüyor. Sistemin yeni “punch tapping” fonksiyonu ve Emuge Punch Tap™ takımının inovatif şekli çok daha fazla dönüşte diş açarak enerji tasarrufunu mümkün kılıyor. Bunun yanı sıra diş açma süresini geleneksel diş açma, şekil verme ve frezelemeye göre yüzde 75’e kadar kısaltıyor.

Standart ve gelişmiş model seçenekleriyle her işlem için doğru tercih

Kolay programlama ve ayar için kullanıcı dostu bir arayüzü bulunan FANUC 31i-B Plus kontrole sahip α-DiB Plus; çok eksenli ve yollu ile yüksek hızlı ve hassasiyetli işlem yapmaya imkân tanıyor. Gerçek zamanlı üretim izleme ve veri analizinin sağlayabileceği birçok avantajdan yararlanmaya yardımcı olan model, tüm ana endüstriyel haberleşme protokollerini destekliyor. Daha hızlı programlama, kontrol ve çevrim sürelerine sahip model, daha az güç tüketimi gerçekleştirmenin yanı sıra yalnızca gerektiği zaman elektrik tüketiyor. Parti miktarları ne olursa olsun tüm üreticiler için uygun olan α-DiB Plus’ın standart ve gelişmiş olmak üzere iki versiyonu bulunurken standart model tıbbi ürünler, saat üretimi, elektrikli ulaşım ve genel fason üretim dâhil birçok pazar için ideal olurken gelişmiş model ise genellikle yüksek hacimli taleplerde kullanılıyor. 

ABB, modüler büyük robot portföyünü genişletiyor

ABB Robotik, yeni IRB 7710 ve IRB 7720'nin piyasaya sürülmesiyle modüler büyük robot portföyünü genişletmeye devam ediyor. Yeni robotlar, yakın zamanda piyasaya sürülen IRB 5710-IRB 5720 ve IRB 6710-IRB 6740 ile birlikte, müşterilere operasyonlarında yeni bir esneklik düzeyi, daha fazla seçenek ve performans sunabilmek için, 70 kg ile 620 kg arasındaki yükleri taşıyabilen farklı varyantlarıyla toplam 46 robot sunuyor.

Portföy, çeşitli endüstrilerdeki uygulamaları desteklemek için ideal olan 16 yeni varyant sunuyor. Operatörler, elektrikli araçlar (EA), hibrit ve geleneksel otomobil üretimine yönelik pres otomasyonu, gövde kaynak, EA batarya ve son montaj üretimini kapsayan çeşitli uygulamaları ele alacak ideal modele sahip olduklarından emin olmak için şirketin geniş robot yelpazesi arasından seçim yapabiliyor. Bu robotlar, devasa döküm, yüksek hızlı pres besleme ve paletleme gibi yüksek taşıma kapasiteli montajların yanı sıra işleme ve sürtünme karıştırma kaynağı gibi yüksek hassasiyetli temas uygulamaları için de kullanılabiliyor.

OmniCoreTM tarafından desteklenen yeni robotlar, birden fazla robotun 1600 mm/s'ye varan yüksek hızlarda çalıştığı ve 620 kg'a varan yükleri hareket ettirdiği durumlarda bile 0,6 mm'ye kadar yol doğruluğuyla sınıfında yüksek hareket kontrolü elde ediyor. Müşteriler ayrıca çevrim sürelerinde %25'e kadar azalmadan1 faydalanarak verimliliği ve kaliteyi daha da artırabiliyorlar. Otomotiv endüstrisinde, en yeni OmniCore kontrol ünitesine sahip tamamen yeni IRB 7710, robotik pres hatlarının üretim çıktısını dakikada 12 vuruştan 15 vuruşa çıkararak saatte 900 parça üretebiliyor. 

--------------

1 – IRB 7710, önceki kontrol ünitesi IRC5'te aynı 500 kg'lık yük kapasitesinde çalışan önceki IRB 7600 ile karşılaştırıldı.

Nitelikli iş gücünün yerini “robotlar” ve “akıllı sistemler” alacak

Gelişimi ve etki ettiği alanları son dönemde büyük bir hızla artan yapay zekânın küresel ekonomi ve iş gücü piyasasında yeni bir devrim yaratacağı tahmin ediliyor. Türkiye’de talaşlı imalat sanayinin üretim ve rekabet gücünü yenilikçi çözümleriyle geliştiren Tezmaksan’ın Genel Müdürü Hakan Aydoğdu, yapay zekânın sektöre yönelik mevcut durumunu değerlendirerek bu noktada atılması gereken adımlara dair görüşlerini paylaştı.  

Talaşlı imalatın Endüstri 4.0’a en hazır sektör olduğunu söyleyen Hakan Aydoğdu, “Bilgisayar kontrollü makineler ile makine yapan makineler sektörü, yapay zekâyı ilk kullanan sanayi alanı konumunda. Günümüzde kurumsal firmalar ölçek ekonomisine uygun üretim yapmak zorunda olduklarından dolayı bunun gibi yatırımlara ciddi bütçe ayırıyorlar. Ancak başta otomotiv, savunma ve havacılık, beyaz eşya, kalıp ve makine sanayisinin yan sanayilerinin yüzde 90’ı KOBİ düzeyinde. Bu hem ülkemizde hem de dünya sanayisinde geçerli. Yan sanayiler maalesef bütçe ve gelecek öngörüsü sebepleri ile yapay zekâya uzak kalmayı tercih ediyorlar. Fakat imalat sanayisi için yapay zekâ konusu bir tercih olmayıp zorunluluktur. Maalesef algı konusunda Türkiye; Avrupa, Amerika ve Uzak Doğu’dan çok geride kaldı. Artık KOBİ olarak nitelenen firmaların da düşük bütçelerle ulaşabileceği yapay zekâ platformları mevcut. Ancak klasik üretim yöntemini terk etmek birçok firma için konfor alanını terk etmek anlamına geldiği için otomasyona yatırım yapmayı erteliyor. Tezmaksan inovasyonuyla geliştirdiğimiz robotlu otomasyon sistemini CubeBOX’ı bir yılda 40 ülkeye ihraç eder duruma getirdik. Çünkü ara eleman tüm dünyanın sorunu. Elinden cep telefonunu bırakmak istemeyen bir nesil geldi. Onlar da elle yapılan işleri bu yüzden tercih etmiyorlar. Kol gücü gerektiren sektörlerde penetrasyon çok fazla ve hızlı bir dönüşüm olacak. Buna yazılım entegrasyonu sektörünü de ekleyebiliriz” şeklinde konuştu.

Türkiye’de teşvik veren ve alan kısmında söylemden öteye gitmeyen bir politikanın izlendiğini belirten Aydoğdu, bu konuda yapılması gerekenlere dair şunları paylaştı: “Otomasyon ve yapay zekaya dair teşvikler mevcut fakat bunun devlet politikası olarak ele alınıp eğitim sistemi de devreye sokularak toplumsal bir dönüşüme geçmesi gerekli. Finansmana ulaşmakta yaşanan sıkıntılar tabii ki önemli bir sorun, ancak daha önemlisi teknolojik devrim, katma değerli üretim ve buna bağlı ihracat devlet politikası haline gelmeli. Bunun da temeli eğitim sisteminde başlıyor. Dünya hızla değişiyor. Bizim ülke olarak bu treni kaçırmamamız gerekiyor. Ülke ekonomisinde her 8-10 yılda bir yaşanan krizler maalesef bizi geri atıyor. Özel sektörün belirsizliklerden uzak bir ortamda enerjisini teknolojiye vermesi ve bunun için de devletin gerekli ortamı hazırlaması gerekir. Çok yakın gelecekte otomasyon her alanda olmasa olmazımız olacak. Nitelikli iş gücü deyimi artık hayatımızdan çıkacak, yerlerini robotlar ve akıllı sistemler alacak. Üretimin coğrafyasının öneminin olmadığı bir dünya şekilleniyor. Markalaşmak şart ve organizasyonlar start-up’ların yerini alacak. Doğru kurgulanmış organizasyonların başarılı olacağı bir çağdayız.  Yeni nesli iyi anlayarak kendimizi dünyadaki değişime hazırlamalıyız.”

Kollmorgen, yeni servo sürücünün çok yönlülüğünü artırıyor

Güncellenen AKD2G servo sürücü, üçüncü taraf kontrolörlerle daha kolay entegrasyonu destekleyen yeni iletişim protokollerine sahip.

Hareket kontrol sistemlerinde faaliyet gösteren Kollmorgen, AKD2G servo sürücüsünün en son güncellemesini duyurdu. Bu yeni özelliklerin sunulmasıyla şirket, CANopen®*, EtherCAT®* ve FSoE zaman senkronize iletişim protokollerinin yanı sıra CIP Sync ile PROFINET IRT ve Ethernet/IP'yi de destekleyecek şekilde tekliflerini genişletti. Her protokol çeşitli hareket kontrol cihazlarıyla titizlikle test edildi ve endüstri standartları kuruluşları tarafından onaylandı.

AKD2G servo sürücü güncellemesi, çok çeşitli kontrol mimarileri kullanan birden fazla sürücü arasında senkronize hareket sağlayabiliyor. Esnekliği ve yüksek performansı sayesinde, birden fazla hareket ekseninde son derece hassas koordinasyon gerektiren uygulamalarda kullanım için ideal performans sergiliyor.

Sürücünün kompakt bir pakette sunulan bir ve iki eksenli varyantları ile montajının kolay olması sayesinde mühendisler, tek kablolu Akıllı Geri Besleme Cihazı (SFD) veya HIPERFACE®* DSL bağlantılarından yararlanabiliyor veya çok çeşitli diğer geri besleme cihazları arasından seçim yapabiliyor. 

Son olarak, sürücü, fonksiyonel güvenlik ihtiyaçlarını karşılamak ve daha geniş bir uygulama yelpazesi sağlamak için SIL3/PLe güvenlik seviyesine sahip isteğe bağlı bir SafeMotion®™ Monitor (SMM) ürün yazılımına da sahip.

AKM2G motorlarla eşleştirilmiş AKD2G, en üst düzeyde kurulum kolaylığı ve daha yüksek performans için birlikte çalışmak üzere tasarlanmış bir hareket ürünleri paketi olan 2G Hareket Sisteminin bir parçası. Mühendisler ayrıca sürücünün daha geniş bir kontrolör ve geri besleme cihazı yelpazesiyle ya da gerektiğinde diğer motorlarla uyumluluğundan faydalanabiliyor.

Kollmorgen Kıdemli Başkan Yardımcısı/GM James Davison, "AKD2G servo sürücü, tasarımlarını aktif olarak optimize eden otomasyon tasarımcıları ve OEM'ler için ideal bir seçenektir - daha yüksek performans, daha küçük bir ayak izi ve daha fazla tasarım esnekliği sunar. Otomasyon mühendisliğini daha kolay, daha verimli ve daha güçlü hale getirmek için müşterilerimiz düşünülerek tasarlanmış bir sistem” açıklamalarında bulunuyor.

Tamamen elektrikli plastik enjeksiyon makinesi ile enerji verimliliğinde yeni bir dönem

FANUC, tamamen ve sadece gerektiğinde elektrikle çalışma kabiliyetine sahip plastik enjeksiyon makinesi ROBOSHOT ile işletmelere enerji tasarruf etmelerine yardımcı oluyor.

Tüm ürün gamında uygulanabilir sürekli iyileştirmeler yapmayı sürdüren Japonya merkezli FANUC, günümüzde önemi daha da artan enerji tasarrufunu ve sürdürülebilirliği üretim süreçlerini verimli hale getiren çözümleriyle yukarı taşıyor. Bu kapsamda imalattaki enerji verimliliğini ve sürdürülebilirliği daha yukarıya taşıma özelliği bulunan ROBOSHOT plastik enjeksiyon makinesi, yüksek hassasiyet ve düşük çevrim süresi ile tutarlı ve en üst kalitede parçaları büyük miktarlarda üretmeyi mümkün kılıyor. Sarf malzemeleri için yapılan yıllık 200 euro altı harcamayla potansiyel olarak piyasadaki en düşük maliyete sahip ROBOSHOT, FANUC güvencesiyle 15-20 yıl süresince yüksek verimliliğini koruyor.  

Hava soğutmalı motorlar ile sıfır hidrolik yağ kullanımı, minimum su tüketimi

Tamamen elektrikle çalışan plastik enjeksiyon makinesi, aynı boyuttaki bir hidrolik makineyle kıyaslandığında bu makinelerin soğutma gereksinimleri hesaba bile katılmadan yüzde 70’e kadar daha az elektrik tüketiyor. Elektrik tüketimini yalnızca gerektiği zaman gerçekleştiren plastik enjeksiyon makinesi, bunun yanında yeniden elektrik üretme kabiliyetine de sahip. Sistemde bir eksen yavaşlamaya geçtiğinde kullanılan enerji, güç kaynağına geri dönerek tasarruf sağlıyor. ROBOSHOT’ın hava soğutmalı motorları, su tüketimini minimuma indirmesinin yanı sıra hidrolik yağ kullanımını ortadan kaldırarak sürdürülebilirliğe katkı veriyor.

Sınırsız bakım hizmetiyle her daim verimli

Farklı fonksiyonların yerine getirilmesi için motorları eş zamanlı olarak çalışabilen paralel harekete sahip ROBOSHOT, bu özelliği sayesinde üretkenliği artırıyor. İlk günkü verimini koruyarak 15-20 yıl sorunsuz şekilde çalışan makine, aynı zamanda 20 yıl sonra ihtiyaç duyulduğunda FANUC’un geniş servis ağı, rakipsiz parça bulunurluğu ve sınırsız bakım hizmetiyle çalışma verimini kaybetmiyor.

Canon, Drupa 2024'te “Dönüşümün Gücünü” gözler önüne serecek

Canon, Drupa 2024’teki 4.600 metrekarelik sergi alanı ‘The Core’da; baskının duygusal etkisini, görüntüleme deneyimlerinin yaşamları ve işletmeleri nasıl zenginleştirebileceğini, sürükleyici ve birçok duyuya hitap eden özel sunumuyla ziyaretçilerine tanıtacak. Şirket; ‘The Core’ ile fuar katılımcılarını, Canon’u farklı bir açıdan tanımaya ve baskının nasıl bir dönüştürücü güce sahip olduğunu deneyimlemeye davet ediyor. 

‘The Core’u çevreleyen Canon teknolojileri; Ticari Baskı, Yayıncılık, Promosyon İletişimi, Etiket ve Ambalaj, İç Mekân Dekorasyonu, Şirket İçi ve CAD baskı gibi endüstri segmentlerine göre düzenlenecek. Stant genelinde, bu segmentlerdeki müşterilere işlerindeki uygulama, malzeme ve işlem çeşitliliğini yansıtan birçok farklı canlı uygulama sunulacak. Canon uzmanları; her tür ve büyüklükte baskı işletmesine, operasyonlarını, üretim hacimlerini, müşteri profillerini ve büyüme hedeflerini göz önünde bulundurarak en iyi dijital baskı teknolojisi, iş akışı ve baskı medyası seçenekleri konusunda rehberlik edecek.

Şirket Drupa 2024’te; tabaka beslemeli, mürekkep püskürtmeli ve tonerli baskı makineleri, yüksek hızlı kesintisiz mürekkep püskürtmeli üretim hatları, düz yataklı ve rulodan ruloya geniş formatlı yazıcılar ve dijital etiket yazıcıları dahil olmak üzere çok çeşitli bir ürün gamıyla yer alacak. Canon ayrıca, fuarda ilk kez; farklı etiket, oluklu ve katlanır karton uygulamalarının canlı üretimini göstererek, etiket ve paketleme pazarlarının önemli ve güvenilir bir iş ortağı olma yolundaki kararlılığını ortaya koyacak.

Yalnızca 6 ay içerisinde amortisman

WITTMANN'ın S-Max 2 model kırma makinesi, birim maliyetleri azaltarak rekabet gücünü artırıyor

Ham madde ve enerji fiyatlarının dalgalanan hali ile ortaya çıkan mevcut zorluklar; sürdürülebilirliğin sağlanması ve döngüsel bir ekonominin yaratılması için, yollukların ve ıskarta malzemelerin geri dönüşümünü kritik önem seviyesinde tutuyor. Hangi ürün veya parçaların yeniden öğütülebileceğini kontrol etmek işe yarayacaktır. Tanınmış bir elektronik komponent üreticisi, şirket içi geri dönüşüm sayesinde enjeksiyon kalıplama üretiminde birim maliyetleri azaltmayı başardı. WITTMANN'ın yeni S-Max 2 kırma makinesi modeli, satın alma fiyatlarını yalnızca altı ay içinde geri ödedi.

Söz konusu işleme şirketi, 15 ila 120 ton arasında değişen kitleme tonajlarına sahip 15 enjeksiyon kalıplama makinesinde gelişmiş elektronik bileşenler üretmektedir. Bunlar, teknik ve endüstriyel uygulamalara yönelik birçok farklı fiş ve konnektörü içerir.

Enjeksiyon kalıplama departmanı müdürü; ‘’Ürünlerimizin çoğunu burada kendimiz kullanıyoruz. Örneğin, enjeksiyon kalıplama makinelerinde ve robotlarda. Bu, kesinlikle tedarikçilerimizi seçerken karar verme faktörüdür” diye açıklıyor. Ayrıca şirketin üretim alanına en son alınan makineler (iki servo-hidrolik SmartPower modeli) WITTMANN'dan tedarik edildi. WITTMANN enjeksiyon kalıplama teknolojisinin enerji verimliliği, bu makinelerin tercih edilmesinde dikkate alınan diğer bir faktördü.

Yüzde 25'e kadar yeniden öğütülmüş malzeme ile karıştırma WITTMANN ile işbirliği uzun yıllardan beri mevcut, çünkü işleme malzemelerinin kullanımında Avusturya'nın çözümlerine güveniliyor. WITTMANN, her projeyi kapsamlı bilgi birikimi, danışmanlık ve müşterinin ihtiyaçlarına tam olarak uyacak şekilde tasarlanmış çözümlerle destekliyor.

Her yeni projede pazar detaylı bir şekilde analiz ediliyor ve birçok farklı tedarikçinin ürünleri kontrol edilip değerlendiriliyor. En son bu, iki yıl önce şirketin, yolluk ve ıskarta malzemeleri kendi bünyesinde geri dönüştürmeye ve bunları enjeksiyon kalıplama prosesine geri kazandırmaya karar vermesiyle gerçekleştirildi.

Uzun süre boyunca müşterilerin kendi parçalarında belirli bir oranda geri dönüştürülmüş malzeme kabul etmesinin imkânsız olduğu düşünülüyordu. Ancak döngüsel ekonomiye yönelik mevcut talep, sektörü bu noktayı yeniden düşünmeye sevk etti. Enjeksiyon kalıplama departmanı müdürü, "Geri dönüştürülmüş malzemelerle çok sayıda test gerçekleştirdik ve üretilen parçaların kalitesini kapsamlı bir şekilde analiz ettik. Birçok fişin ince cidarlı alanlara sahip tel işlemeli yapıları vardır. Geri dönüştürülmüş malzemeyle de boşlukları tamamen doldurabildiğimizden ve gerekli ürün özelliklerini koruyabildiğimizden emin olmamız gerekiyordu” diye açıklıyor.

Testler başarılı oldu. Orjinal malzemeyle karıştırılabilecek yeniden öğütülmüş (kırma) malzeme yüzdesi her bir ürün için tanımlandı. Şirketin tesisinde üretilen parçalar için yüzde 25'e kadar bir oran mümkün kılındı.

En gelişmiş derin öğrenme inovasyonu

TOMRA, gıdaya uygun yeni plastik ayıklama çözümüyle dünya genelinde sektörde bir ilke imza attı

TOMRA'nın, AUTOSORT™ ünitelerinde derin öğrenmeye dayalı ayıklama eklentisi olan GAIN için yaptığı kesintisiz yatırımlar sayesinde, PET, PP ve HDPE uygulamalarında gıdaya uygun plastikleri, gıdada kullanılamayan plastiklerden büyük hacimlerde hızlı ve verimli bir şekilde ayırmak ilk kez mümkün oluyor.

Gıdaya uygun ve gıdaya uygun olmayan ambalajlar, genellikle aynı malzemeden yapıldığı ve görsel olarak çok benzediği için bugün piyasada bulunan herhangi bir ayıklama sisteminin farkı algılaması ve ayıklaması güç oluyor. Bu nedenle gıdaya uygun ayıklama uygulamaları, şimdiye kadar sektörde büyük bir zorluk yaratıyordu. Ayrıca hijyen endişeleri ve her geçen gün daha büyük baskı yaratan yönetmelikler, geri dönüşümde gıda atıklarının işlenmesini daha da zorlu hale getiriyor. 

Bununla birlikte, TOMRA'nın GAIN teknolojisi (ürün, önemli bir inovasyon olması nedeniyle GAINnext™ olarak yeniden markalaştırılmıştır) şirketin AUTOSORT™ ünitelerinin ayıklama performansını daha da geliştirerek tüm bu zorluklara çözüm getiriyor. Böylece üniteler şirkete göre, zorlu ve hatta bazı durumlarda geleneksel optik atık sensörlerini kullanarak sınıflandırmanın imkânsız olduğu nesneleri tanımlayabiliyor.   

OTX, Kurutma Devrimi

Plastik sektörü köklü bir değişim süreciyle karşı karşıya ve sektörün geleceğini şekillendiren etkenler arasında geri dönüşüm de yer alıyor. Ham maddeleri en verimli şekilde ve dünyamızın kaynaklarını tüketmeden kullanmaya yönelik artan ilgi, plastik ham madde işleyicilerini yalnızca işlenmemiş orjinal malzemelerle değil, aynı zamanda yüksek oranda geri dönüştürülmüş malzemelerle de çalışabilen gelişmiş ekipmanlar aramaya yöneltiyor.

Sektördeki bu yeni ilgi, nihai müşterinin taleplerinin yanı sıra, iyi bir ürün kalitesini daha az kaynak ve daha az enerji kullanımıyla birleştirmek isteyen endüstri oyuncularının talepleriyle de ilgilidir. Plastiğin doğru ve verimli işlenmesi için çok önemli bir unsur da kurutma haznesinin yapısıdır. Bu nedenle Moretto, nem alma işleminde ve hazne tasarımında devrim yaratan; enerji ile nem arasında gerçek bir ısı eşanjörü görevi sağlayan yüksek enerji verimliliğine sahip OTX (Original Thermal eXchanger) ünitesini geliştirdi.

Moretto bünyesinde bulunan, saniyede 22 trilyon işlem gerçekleştirebilme kabiliyeti ile Leonardo Supercomputer bilgisayar sayesinde OTX; geometri, akışkanlar dinamiği, termodinamik ve malzeme akışı kavramlarını yeniden gözden geçirilmesine olanak tanıyan çalışmaların ve gelişmiş matematiksel simülasyonların bir sonucu olarak tanımlanıyor. Yenilikçi geometrisi sayesinde OTX, plastik kurutma operasyonunda, enerji değişiminin nasıl optimize edileceğini, granüllerin düzgün bir şekilde akışının sağlanarak işlenen her bir granülün nasıl doğru şekilde kuruması gerektiğini temin edebiliyor.

Geleneksel haznelerle karşılaştırıldığında rekabet avantajını temsil eden sonuçlar ortaya çıkaran yeni ünitede; kuruma süresi ve aynı kurutma kapasitesi için hazne hacmi %40 oranında azaltıldı. Ayrıca özel geliştirilen iç geometrik yapısına ve detaylara gösterilen maksimum özen sayesinde enerji verimliliği %66 oranında artırılarak, nem alma gibi enerji yoğun bir prosesin maliyetleri önemli ölçüde azaltıldı. 

Her kurutma haznesi, malzemenin kuruma durumunu ve sıcaklık bilgisini gösteren bir kontrol ünitesi ile donatıldı, böylece kurutma sisteminin çalışma durumu her an takip edilebiliyor. Moretto'nun OTX tipi kurutma haznesi, teknik polimerlerin nem almasında şirkete göre devrim yaratan, 7 patentle korunan özel bir ürün olarak tanımlanıyor. Kullanıcı firmaya enerji verimliliği, rekabet gücü ve yüksek kaliteli performans sunması ise öne çıkan diğer özellikleri olarak ayrıca belirtiliyor. 

Yapay zekâ, kaynak makineleri kullanımında da devrede

Sanayi kuruluşlarına kaynak teknolojileri konusunda hizmet veren Vega Makina, Türkiye distribütörlüğünü üstlendiği MILLER kaynak makineleri ile sektörü yapay zekâ ile tanıştırdı. Amerikan menşeli MILLER ürünleri, yapay zekânın da etkisiyle en zorlu uygulamalarda iş süreçlerini kolaylaştırıyor. Ortalama 20 yıl kullanım ömrüne sahip kaynak makine ve ekipmanları ile Türkiye’de pazarın yüzde 15’ine hakim olduklarını belirten Vega Makina Genel Müdürü Serdar Selim Zengin, MILLER’ın yeni jenerasyon kaynak makinelerinde hem üretimde kullanılan parametrelerin toplanıp verimlilik raporlarına dönüştürülmesi hem de üretilen parçanın izlenebilirliği konusunda yapay zekâ uygulaması olan Insight core ve Center point isimli çözümler ile süreci yürüttüklerini bildirerek şunları söyledi: “Yapay zekâ, kaynak makinelerindeki veri analizi, tahminleme ve otomatikleştirme gibi bir dizi önemli görevi gerçekleştirmeye yardımcı oluyor. Sensörler aracılığıyla elde edilen veriler, yapay zekâ algoritmaları tarafından işlenerek, makinenin durumunu izlemek, bakım gereksinimlerini tahmin etmek ve üretim süreçlerini optimize etmek için kullanılabilir. Bu, makinenin verimliliğini artırırken aynı zamanda arızaların önlenmesine ve işletme maliyetlerinin azaltılmasına yardımcı oluyor. Ayrıca, yapay zekâ destekli kaynak makineleri, karmaşık iş parçalarının üretimini ciddi şekilde kolaylaştırıyor. Yapay zekâ algoritmaları, iş parçasının tasarımını analiz ederek, optimum işleme yöntemlerini belirleyip, kesme veya kaynak işlemlerini optimize edebiliyor. Bu da üretim süreçlerindeki verimliliği artırırken kaliteyi de yükseltiyor.”

Kaynak makineleri için iyileştirmeler planlıyor

Insight core ve Center point fonksiyonları sayesinde kaynak verimliliğinin ölçülerek, her kaynakçının kaynak yaptığı süre, kullanılan kaynak koruma gazı ve kaynak teli miktarının takip edilebildiğini ve bu doğrultuda stoklama maliyetlerinin düşürülebildiğini ifade eden Zengin, “Bu sayede kaynak maliyetlerini hesaplayarak iyileştirmeler planlayabilirsiniz. MILLER’daki bu çözümlerin en büyük avantajı çok kolay kurulabilmesi, web’e bağlı herhangi bir cihazdan online olarak görüntülenebiliyor olması. Ayrıca anlaşılması kolay raporlar oluşturarak, üretimdeki genel eğilimleri izleyebilirsiniz. Ancak, yapay zekâ destekli kaynak makinelerinin yaygın benimsenmesi bazı zorlukları da beraberinde getirebilir. Bu makinelerin karmaşıklığı, operatörlerin eğitim ihtiyacını artırırken yeni becerilerin öğrenilmesini de gerektirebilir. Ayrıca, veri güvenliği ve gizliliği gibi endişeler de göz önünde bulundurulmalı. Yapay zekâ destekli sistemler, büyük miktarda veriye dayandığı için, bu verilerin güvenliğinin sağlanması önem kazanıyor. MILLER, Insight core modülü ile veri saklama ve depolama işini kullanıcıya bırakırken Center point modülü ile de yüksek güvenlikli kendi serverlarında bu verileri muhafaza ediyor” dedi.

Woven çuval atıklarından nasıl geri dönüşüm polipropilen granül elde edilir?

PP Çuval (Polipropilen woven çuval) güçlü, dayanıklı ve hafif olma özelliği nedeniyle hayvan yem çuvalı, gölgeleme tülü, lamineli çuval, bigbag, PP file çuval vb. uygulamalar başta olmak üzere tarım, hayvancılık ve endüstriyel ambalaj alanlarında sıklıkla kullanılır. Tüketici sonrası hurda PP çuval atıklarının ve fabrika firesi PP çuval üretim atıklarının geri dönüştürülmesi, atıkları azaltmanın, kaynakları korumanın ve çeşitli maliyetlerden tasarruf etmenin önemli bir yoludur. 

POLYSTAR Satış ve Pazarlama Sorumlusu Resul Gökpınar, yüksek oranda yeniden kullanılabilir geri dönüşüm PP granül üretmek için her iki tür hurda PP çuval atığının nasıl verimli bir şekilde geri dönüştürüleceğinden ve uygun plastik granül makineleri ile ilgili çözümleri hakkında bilgiler paylaşıyor.

PP çuval geri dönüşümünün faydaları

•Atıkları ve çevre kirliliği azaltır

•Geri dönüşüm PP plastik üreterek kaynakları korur

•İşlenmemiş polimerlerin üretimine kıyasla enerji tasarrufu sağlar

•Plastikleri yeniden kullanarak döngüsel bir ekonomi yaratır

 

Özelleştirilebilir robot el sistemi geliştiriliyor

NSK ile Alman Havacılık ve Uzay Merkezi, özellikle hizmet sektöründe manuel görevleri otomatikleştirmeye yardımcı olacak bir robot el sistemi geliştiriyor. Konsept, sektörde bir ilk olduğu düşünülen, her biri ayrı olarak yapılandırılabilir parmak modüllerinden oluşan özelleştirilebilir bir robot ele odaklanıyor. Bu yenilikçi ürün, çok yönlü kullanımla birlikte aynı zamanda uygun maliyeti sayesinde çok çeşitli nesneleri kavramayı içeren manuel işlerin otomasyonuna katkıda bulunmayı hedefliyor.

Bazı Avrupa ülkeleri de dahil olmak üzere dünyanın dört bir yanındaki birçok ülke, çeşitli önemli sektörlerde ciddi işgücü kıtlığıyla karşı karşıya. Manuel işleri gerçekleştirme kabiliyetine sahip robotlar, giderek yaygınlaşan bu durumun üstesinden gelmenin iyi bir yolunu temsil ediyor. Bununla birlikte, robotların devreye alındığı uygulamalar, perakende, restoran ve bazı üretim sektörlerinde yüksek derecede el becerisi gerektiren görevlerde henüz yeterince ilerleme kaydetmemiştir. Burada önemli bir faktör fiyattır. Sadece belirli bir tür veya boyutta nesneleri kavrayabilen robot ellerin fiyatı düşük olsa da, çok çeşitli nesneleri kavrayabilen robot eller son derece pahalıdır.

Bu bağlamda, NSK ile Alman Havacılık ve Uzay Merkezi, her kullanım durumuna göre kolaylıkla yeniden yapılandırma olanağı sunan parmak modüllerine sahip bir robot el sistemi geliştirmek için birlikte çalışıyor. Parmak modüllerinden her biri, müşteri ihtiyaçlarını karşılamak için gereken minimum konfigürasyona sahip robot ellerin oluşturulmasını sağlıyor; başka bir deyişle, yalnızca standart ürünleri veya çeşitli nesneleri kavrayan bir robot el oluşturmak mümkün.

NSK, özellikle üretimi tek parmak modülleriyle sınırlı tutarak, seri üretim yoluyla düşük bir birim maliyet elde etmeyi amaçlıyor. Şirkete göre bu durum, hassas parmak hareketi, kolay düzen değişiklikleri ve optimize edilmiş parmak modülü yerleşimi gerektiren hedef uygulamaları olan şirketler için son derece ilgi çekici olabilir.

NSK'nın kendi bünyesinde geliştirdiği sökülebilir manyetik mekanizması, modülleri gerektiği şekilde takmak veya ayırmak için bir kolu çekerek parmak modüllerinin düzenini hızlı ve kolay bir şekilde değiştirmeyi mümkün kılarken, Alman Havacılık ve Uzay Merkezi tarafından geliştirilen kablolu tahrik teknolojisi ise çeşitli nesnelerin hassas hareketini ve nazikçe kavranmasını sağlıyor. Parmak modülü yerleşimi açısından ise bu görevi nesne boyutuna ve şekline göre optimize eden bir algoritmanın geliştirilmesi NSK'nın dijital ikiz teknolojisiyle mümkün oldu.

Gıda hizmeti, perakende, üretim, lojistik ve tarım dahil olmak üzere çok çeşitli sektörlerde mekanizasyona ve otomasyona katkıda bulunmak için NSK, mevcut robot ve ekipmanlarıyla robotik sistem entegratörlerine ve müşterilere çözüm önerileri sunma sürecinde bulunuyor. Saha testlerinin ise çok yakında başlayacağı belirtiliyor.

FANUC’un geri dönüşümde kullandığı yapay zekâda iş ortağı Recycleye

Atıkların sebep olduğu kirlilik günümüzün en ciddi çevre sorunlarından biri olurken geri dönüşümün gerekliliği her geçen gün artıyor. Her yıl milyonlarca ton atığın geri dönüştürülmesi adına insan gücünün yetersiz kaldığı noktalarda ise bu işi otonom olarak yapabilecek robotların varlığı, süreci daha hızlı ve hatasız sonuca ulaştırıyor. Dünya piyasalarında nümerik kontrol sistemlerinin önde gelen markası FANUC’un akıllı atık yönetimi start-up’ı Recycleye ile yaptığı iş birliği sonucunda geliştirdiği 6 eksenli robotu LR Mate 200 iD/4SC, atık yönetimine yeni bir soluk getiriyor. FANUC'un otomasyon alanındaki 60 yılı aşkın deneyiminin Recycleye Robotics’in yapay zekâ desteğiyle buluştuğu robotik atık toplama sistemi, geri dönüştürülebilir maddeleri plastik, alüminyum, kağıt ve karton gibi farklı malzeme sınıflarına otomatik olarak kusursuza yakın şekilde ayırıyor.

Yapay zekâ görüş teknolojisiyle geri dönüşümde yeni bir çağ

Geri dönüşümde geleneksel ayıklama yönteminin günümüz dünyasında nitelik ve nicelik anlamında beklentileri karşılamaktan uzak kaldığını belirten FANUC Türkiye Genel Müdürü Teoman Alper Yiğit, “Recycleye Robotics, karmaşık atık akışlarındaki her bir öğeyi tanımlamak için yapay zekâ destekli bilgisayar görüşünü kullanıyor. Sistemin merkezinde yer alan FANUC robotu LR Mate 200 iD/4SC ise daha sonra bu geri dönüştürülebilir maddeleri plastik, alüminyum, kağıt ve karton gibi farklı malzeme sınıflarına otomatik olarak ayırıyor. Bugün dünya çapında mevcut olan en doğru ve verimli yapay zekâlı robotik toplama çözümü olan bu sistem, 7/24 çalışarak 10 saatlik bir vardiyada robot başına 33 bin adede kadar ürün toplayabilme kabiliyetine sahip. Kompakt, kısa kollu, mini bir robot olarak dar alanlara entegre edilmesi kolay olan LR Mate 200 iD/4SC’nin Recycleye Robotics tarafından entegre edilen yapay zeka görüş teknolojisi ise iş sürecine hız katıyor. Buna ek olarak robotun gelişmiş sensörleri boşa hareketi ortadan kaldırırken sekiz yıl boyunca 7/24 çalışıp yine de hareket etmesi söylenen aynı milimetre noktasına geri dönebiliyor” dedi.

2028 yılına kadar geri dönüşüm sektöründe 89 bin boş pozisyon oluşması bekleniyor

Geri dönüşüm tesisleri için Recycleye’nin geliştirdiği yapay zekâ teknolojisinin bir önemli faydasını da iş gücü krizine çözüm sunduğunu ifade eden Yiğit, sözlerine şöyle devam etti: “CIWM tarafından yakın zamanda yayınlanan bir rapor, ankete katılanların yüzde 60’ının geçtiğimiz yıl çalışan bulmakta zorlandığını ortaya koyarken, 2028 yılına kadar atık ve geri dönüşüm sektöründe 89 bin boş pozisyon olacağı tahmininde bulundu. LR Mate 200 iD/4SC robotu ise bir çalışan kadar doğru toplama yapıp insan gözü kadar hassas üstün görüş sistemiyle fark yaratıyor. En önemlisi de robotların mola vermemesi, yavaşlamaması, yorulmaması ve işi bırakmaması da süreç içindeki kesintileri ortadan kaldırıyor.  Bu çok önemli çünkü atık toplama için çalışan bulmak çok zor olabiliyor. Ayrıca geri dönüşüm tesislerinde çalışanları yaralayabilecek tehlikeli maddelerle kolayca başa çıkabilmesi, robotun en büyük avantajlarından.”

INEOS Styrolution'ın ABS çözümü Arburg Teknoloji Günleri’nde yer aldı

Plastik işleme makinelerinin önde gelen global üreticisi Arburg, Almanya'nın Lossburg kentinde 13-16 Mart tarihlerinde düzenlenen Teknoloji Günleri 2024'te, en yeni nesil ALLROUNDER enjeksiyon kalıplama makinelerinin yeteneklerini göstermek için INEOS Styrolution'ın sürdürülebilir ABS Terluran® ECO GP35 BC100 malzemesini seçti.

Etkinlik sırasında INEOS Styrolution'ın malzemeleri Arburg'un iki enjeksiyon makinesi ALLROUNDER 520 H ve 1300 T’de işlendi. ALLROUNDER 520 H, artan üretim verimliliği ile birlikte maliyet ve kaynak tasarrufu avantajları sunuyor, geleneksel makinelerle karşılaştırıldığında enerji ihtiyacını da %50'ye kadar azaltabiliyor. Buna ek olarak, gerekli soğutma suyu çıkışı %70'e kadar, kurutma süresi de yaklaşık %40 oranında azaltılabiliyor.

ALLROUNDER 1300 T ise otomatik bir üretim hattına entegre edilebiliyor. Makine, örneğin bir sebze dilimleyicideki metal bıçak gibi plastik olmayan bileşenlerle birlikte kalıplama yapılmasına olanak sağlıyor.

Tüm gıdayla temas yönetmeliklerine (AB, FDA, Çin, Japonya) uygun olan Terluran® ECO GP35 BC100, ISCC sertifikası kütle dengesi yaklaşımıyla uyumlu, yenilenebilir ham madde kullanan dünyanın ilk tamamen biyolojik atfedilen ABS çözümü olarak tanımlanıyor. Yeni ISCC sertifikalı yenilenebilir ham madde, ABS'deki her üç bileşenin (akrilonitril, bütadien ve stiren monomeri) tümü için geleneksel ham maddenin yerine kullanılabileceği belirtiliyor. Bu yaklaşım, malzemedeki yenilenebilir ham maddeyi maksimuma çıkarırken CO2 ayak izini de en aza indiriyor ve bu yüksek performanslı ürün için negatif bir karbon ayak izine yol açıyor.

Arburg Uygulama Müdürü Christian Homp şunları söylüyor: “INEOS Styrolution malzemesinin kolay kullanım özelliği, yenilikçi enjeksiyon kalıplama makinelerimizle birleştiğinde müşterilere ikna edici, uygun maliyetli, sürdürülebilir bir çözüm sunuyor.”

INEOS Styrolution EMEA Teknik Servis Müdürü Christian Dietlein ise şunları ekliyor: "Arburg Teknoloji Günleri, hem Arburg'un yeni verimli makinelerini hem de en düşük CO2 ayak izine sahip ABS malzememizi deneyimlemek için mükemmel bir ortamdı."

Sesotec’den bir tesis daha

REKIS Hırvatistan'da, Sesotec'in çok sensörlü ayıklama sistemleri kullanılıyor.

Hırvatistan'ın Avrupa Birliği'ne katılımı, diğer konuların yanı sıra geri dönüşüm konusunda ülkeye önemli bir ivme kazandırdı. O zamandan bu yana amaç, AB'nin atık direktiflerini ve mevcut hedeflerini uygulamak ve her şeyden önce döngüsel ekonomiyi ulusal düzeyde ilerletmek oldu. AB'nin 2035 yılına kadar üretilen belediye atıklarının yüzde 65'inden fazlasını geri dönüştürme hedefi, sürdürülebilir bir döngüsel ekonominin yolunu açtı. 

Döngüsel ekonominin aktif bir parçası olarak plastik ambalaj üreticileri

Plastik ambalaj alanından bir örnek, özellikle bu tür ambalajların distribütörlerinin ve üreticilerinin döngüsel ekonomiye ve dolayısıyla çevrenin ve kaynakların korunmasına katkıda bulunmayı bir görev olarak gördüklerini göstermektedir. Amaç, PET içecek ambalajı üretiminde geri dönüştürülmüş PET malzeme kullanmak ve payını sürekli artırmaktır. Geri dönüştürülmüş PET kullanırken saflık belirleyici faktördür. Çok çeşitli yeni ürünler ve özellikle içecek ambalajları için yalnızca saf ve yüksek kaliteli geri dönüştürülmüş PET kullanılabilir.

Endüstriyel robot kullanımı, üretimde verimliliğin anahtarı

Endüstriyel otomasyon, teknolojik gelişmelerin iş dünyasına yansıdığı ve verimliliği artırmak için önemli bir alan olarak 2023 yılında da büyümeye devam etti. Bu kapsamda özellikle, endüstriyel robotların kullanımı gözle görülür bir artış gösterdi. 2023 yılında dünya genelindeki endüstriyel robot kullanımlarının önceki yıllara göre büyük bir artış göstermesinde, robotların üretim süreçlerindeki maliyetleri düşürmesi, verimliliği artırması ve iş gücü verimliliğini yükseltme potansiyeli büyük rol oynadı. Endüstriyel robotların üretim süreçlerinde kesintileri azaltarak şirketlere rekabet avantajı sağladığını söyleyen Universal Robots Türkiye ve MEA Ülke Müdürü Kandan Özgür Gök, sektörün geldiği noktaya ilişkin değerlendirmede bulundu.

Endüstriyel robot kullanımının firmalara birçok avantaj sağladığını söyleyen Kandan Özgür Gök, “Öncelikle, bu robotlar sayesinde üretim süreçlerindeki verimlilik artıyor. Robotların hassas ve sürekli çalışma yetenekleri, insan gücüyle karşılaştırıldığında daha az hata yapılmasını sağlıyor ve üretim kalitesini yükseltiyor. Ayrıca, robotlar tekrarlayıcı işleri üstlenerek çalışanların yükünü hafifleterek, daha yaratıcı, analitik veya yönetimsel görevlere odaklanılmasına olanak tanıyor. Bu da iş gücünün verimliliğini artırırken aynı zamanda iş tatmini ve çalışanların becerilerini geliştirmesine olanak sağlıyor. Bununla birlikte yüksek güvenlik önlemleriyle donatılan endüstriyel robotlar, iş kazalarını azaltmaya ve üretim ortamlarını daha güvenli hale getirmeye yardımcı oluyor. Bu sayede, endüstriyel robotların kullanımındaki artış hem işletme hem de çalışanlar açısından çeşitli avantajları beraberinde getiriyor” dedi.

“Endüstriyel otomasyon 2024’te de hız kesmeyecek”

Endüstriyel otomasyonunun teknolojik gelişmelerle birlikte sürekli bir dönüşüm içinde olduğuna dikkat çeken Kandan Özgür Gök, “Yapay zekâ, robotik sistemler ve otomasyon teknolojilerindeki ilerlemeler, endüstriyel süreçleri daha verimli, esnek ve maliyet etkin hale getiriyor. Bu kapsamda 2024 yılında da endüstriyel otomasyonun daha fazla sektöre yayılması ve bu teknolojilerin daha erişilebilir hale gelmesini bekliyoruz. Robotik teknolojilerin daha geniş bir alana yayılması, iş dünyasının daha rekabetçi, verimli ve geleceğe daha iyi hazırlanmış bir şekilde ilerlemesine katkıda bulunacak” ifadelerini kullandı.

Universal Robots olarak, otomasyon süreçlerinin önemli bir parçası olan cobot üretimiyle endüstriyel süreçlerdeki değişime öncülük ettiklerinin altını çizen Kandan Özgür Gök, açıklamalarına şu şekilde devam etti. “Gün geçtikçe daha fazla şirket cobot otomasyonuna doğru ilerlerken, birçoğu da ağır yüklerle nasıl baş edileceğini düşünüyor. Yakın zamanda daha yüksek taşıma kapasiteli cobot'ların kullanıma sunulduğunu gördük. 2024'te bunlar imalat sanayisinin bir kısmını dönüştürmeye devam ederek birçok çalışanın çalışma hayatını iyileştirecek. Bu yıl Universal Robots olarak, tamamı hafif, az yer kaplayan bir sistem içinde daha ağır yük, daha yüksek hız ve üstün hareket kontrolü için üretilmiş yeni bir cobot olan UR30'u piyasaya sunduk. Cobot kompakt boyutuna rağmen yüksek bir kaldırma kapasitesi sunarak, üstün hareket kontrolü büyük yüklerin en iyi şekilde yerleştirebilmesini sağlıyor. Makine besleme uygulamalarında yüksek taşıma kapasitesi, cobot’un aynı anda birden fazla tutucu kullanabilmesine olanak tanıyor. Daha fazla malzemenin tek seferde yüklenmesine olanak tanıyan UR30, değişim sürelerini kısaltarak üretkenliği maksimum seviyeye çıkarmaya yardımcı oluyor. Sadece 63,5 kiloluk kompakt boyutu sayesinde neredeyse tüm çalışma alanlarına sığabilmesi ise, iş hücreleri arasında kolayca taşınabilir hale getiriyor.”

Tanrıkulu, PET şişeden şişeye pazarına giriyor

Genel merkezi Kocaeli’nde bulunan plastik geri dönüşüm şirketi Tanrıkulu, Starlinger recoSTAR PET 215 iV+ şişeden şişeye geri dönüşüm sistemini 2023'ün son çeyreğinde devreye aldı. Yeni PET şişeden şişeye hattı, şirketin kurduğu Starlinger markalı ikinci plastik geri dönüşüm sistemi oldu. 

Tanrıkulu şirketinin Sakarya Akyazı’daki tüketici atığı PET’leri işleme tesisinde devreye alınan yeni geri dönüşüm hattı, PET şişe parçalarını saatte 2,4 ton üretim kapasitesi ile işleyebiliyor. Şirket, yeni PET şişelerde kullanılabilen rPET granüllerini Türkiye ve yurt dışındaki müşterilerine tedarik ediyor.

Üretim firesini azaltan özel bir kartuş filtresi ile donatılan recoSTAR PET 215 iV+ geri dönüşüm hattı, bu sayede üretim verimini artırarak yüksek düzeyde saflaştırılmış eriyik elde edilmesine olanak sağlıyor. DPC 4000 olarak adlandırılan geri yıkama eriyik filtre sistemi, iki adet göz taşıyan piston ve dört eriyik gözü ile sürekli olarak çalışabiliyor. Yaklaşık toplam 4000 cm²'lik filtrasyon alanı, standart filtrelere göre 2,4 kat daha büyük ve 56 μm seviyesinde eriyik filtrelenebiliyor. Diğer başka bir avantaj da, süzgeç değişimi ve geri yıkama sırasında filtrasyon prosesinde filtrasyon alanının %75'i kullanılabilir olduğundan yüksek proses dengesi görülüyor. DPC 4000 kartuş filtresi, geri yıkama sırasında eriyik kaybını ciddi seviyede azaltarak, sistem performansını da iyileştiriyor.

Tanrıkulu Şirketler Grubu Genel Müdürü İzzet Tanrıkulu konu ile ilgili olarak, “PET geri dönüşümü ile ilgili devam eden bu yatırımlarımız ile gelecek nesiller için ambalaj döngüsünü kısaltarak sosyal, kültürel ve doğal ortamımızı korumayı hedefliyoruz. Atılan her PET şişesi tekrar yeni bir PET şişesi olmalıdır. Starlinger, PET şişeden şişeye geri dönüşüm alanında öncü teknoloji tedarikçilerinden birisidir. Şirketin geri dönüşüm prosesi, gıda ve meşrubat sektöründeki uluslararası marka sahipleri ve ayrıca FDA ve EFSA gibi önemli resmî makamlar tarafından onaylanmıştır. Geri dönüşüm alanındaki derin tecrübemizi en yeni geri dönüşüm teknolojisi ile bir araya getirerek, plastik atığı ve kaynak tüketimini azaltarak plastik ambalajın çevreye verdiği etkiyi düşürmeye çalışıyoruz" açıklamalarında bulunuyor.

ABB, 2024 yılında robot teknolojisi ve yapay zekâ alanında yeni sınırlar belirliyor

ABB Robotik Bölümü Başkanı Marc Segura, daha önce robotik otomasyon tarafından çözüm sunulmayan yeni segmentlerde genişlemeye devam edeceklerini ve 2024 yılında bu hedefleri doğrultusunda robotik odaklı yapay zekâ çözümleri için üç itici güç açıkladı.

Marc Segura, "İlerleyen yıllarda yapay zekânın kritik rolüne daha fazla odaklanılacağını göreceğiz. Mobil robotlar ve kobot'lardan, yeni sektörlerde yeni robotik uygulamaların etkinleştirilmesine, insanların öğrenmesi ve gelişmesi için yeni fırsatlar oluşturulmasına kadar, yapay zekânın bu yeni sınırları endüstriyel robotiğin geleceğini yeniden tanımlıyor" dedi.

1- Yapay zekâ, robotik uygulamalarda yeni özerklik düzeylerine ulaşacak

Yapay zekâdaki ilerlemeyi hızlandırmak, endüstriyel robotikle neyin mümkün olabileceğini yeniden tanımlıyor. Yapay zekâ, robotların kavrama, seçme ve yerleştirme yeteneklerinden dinamik ortamlarda haritalama ve gezinme yeteneklerine kadar her şeyi geliştiriyor. Yapay zekâ, mobil robotlardan kobot'lara ve daha ötesine kadar robotlara benzeri görülmemiş düzeyde hız, doğruluk ve yük taşıma yeteneği kazandırıyor ve esnek fabrikalar, depolar, lojistik merkezleri ile laboratuvarlar gibi ortamlarda daha fazla görev üstlenebilmelerine olanak tanıyor.

Segura, "Yapay zekâ destekli mobil robotlar ayrık üretim, lojistik ve laboratuvarlar gibi sektörleri dönüştürebilir. Örneğin, ABB'nin yeni Görsel Eşzamanlı Yerelleştirme ve Haritalama (Visual SLAM) teknolojisiyle donatılmış robotlar, gelişmiş haritalama ve navigasyon becerilerine sahip olup, yeni otonom düzeyleri sağlarken, aynı zamanda önceki nesil güdümlü robotların ihtiyaç duyduğu altyapıyı büyük ölçüde azaltıyor. Bu, doğrusal üretim hatlarından dinamik ağlara geçişin önünü açıyor, kayda değer verimlilikler ortaya çıkarıyor. Daha sıkıcı, kirli ve tehlikeli görevleri üstlenerek, artık çalışanların daha ödüllendirici işler üstlenebilmelerini sağlıyor" dedi.

 

TOMRA, yapay zekâ alanındaki stratejik iş birliklerini genişletiyor

TOMRA, yapay zekâ tabanlı atık akışı izleme alanında öncü start-up şirketlerinden PolyPerception'ın yüzde 25 hissesini satın alarak yapay zekâ alanındaki konumunu daha da güçlendiriyor. TOMRA, Aralık 2022'de PolyPerception ile iş birliğine başladı ve şirkete yapılan bu yatırım, TOMRA'nın en son teknolojiyle kaynak geri kazanımı yolculuğunda başka bir adım oluyor.   

TOMRA Recycling Başkanı Dr.Volker Rehrmann, konu ile ilgili olarak: "PolyPerception ile iş birliğimiz sayesinde gelişmiş malzeme ayıklama sistemlerimizi ve bulut tabanlı izleme çözümümüzü şirketin yenilikçi malzeme analiziyle birleştirebiliriz. Bu sinerji, tüm süreç ve malzeme akışını optimum şekilde geliştirmemizi sağlayarak müşterilerimize önemli bir avantaj sunuyor. Ayrıca, makinelerimizi kesintisiz olarak geliştirirken PolyPerceptions'ın verilerinden ve yapay zekâ uzmanlığından yararlanmamızı sağlayacak" diye belirtiyor.

PET geri dönüşüm ve ayıklama tesisleri için atık analizi

PolyPerception, PET geri dönüşüm ve ayıklama tesisleri için atık analizi çözümü sunuyor. Şirket, ayıklama sürecindeki önemli noktalarda verileri ölçerek, veriye dayalı kararları mümkün kılmak için tesis operatörlerinin, ayıklama akışlarının kalitesini ve kalan akıştaki iyi malzeme kaybını düzenli olarak değerlendirmesine yardımcı oluyor. Ayrıca otomatik bir uyumluluk sistemi olarak da işlev görerek, gıdaya uygun geri dönüşümü düzenleyen zorunlu yönetmeliklere ve yerel mevzuatlara uyumu sağlıyor. Yönetmelikler giderek daha sıkı hale gelirken PolyPerception, sundukları dönüşüm teknolojisine yönelik pazardaki talebin artacağını öngörüyor.

PolyPerception'ın kurucu ortağı ve CEO'su Nicolas Braem, şunları ekliyor: "Önemli bir stratejik ortak ve distribütör olarak TOMRA ile iş birliğimizi güçlendirmekten mutluluk duyuyoruz. TOMRA'nın pazardaki öncü konumu ve geniş sektör deneyimi sayesinde, teknolojimizin gelişimini hızlandırabilir ve ticari gücümüzü arttırmak için daha fazla pazar görünürlüğü elde edebiliriz. Ayrıca, ayıklama süreçlerini daha hızlı otomatikleştirme misyonumuzu ilerletmek için ek iş birliği fırsatlarını keşfetme konusunda da heyecanlıyız. Bu bir kazan-kazan iş birliği!"

TOMRA'nın merkezinde yapay zekâ ve veriler

TOMRA için yapay zekâ ve veriler, makine öğrenimi, tanıma ve altyapı kapsamındaki belirli uygulamalarla uzun zamandır şirket Ar-Ge faaliyetlerinin ve ürün portföyünün ayrılmaz bir parçası. 

TOMRA, 2019 yılında atık ayıklamaya yönelik sektörün ilk derin öğrenme teknolojisini tanıttı: Bu yenilik, derin öğrenme teknolojisini şirketin geleneksel sensörleriyle birleştirerek PE silikon kartuşların polietilen (PE) akışlarından ayrıştırılması gibi sınıflandırılması zor malzemelerin ayıklanmasını sağlıyor. 

Bu gelişmelerin akabinde TOMRA, yapay zekâ ve makine öğreniminin bir alt kümesi olarak kabul edilen derin öğrenmenin geliştirilmesine yatırım yapmaya devam etti. 2022'de ağaç cipsi sınıflandırması için bir uygulama geliştirildi. Rehrmann; "Yapay zekânın kendini ispatlamış sensörlerimizin gücüyle birlikte malzeme döngüselliğini büyük ölçüde artıracağına inanıyoruz. Şirketimiz bünyesinde görevli Ar-ge ekiplerimiz kesintisiz olarak çalışıyor. 2024'ün ilk yarısında bu konuda TOMRA'dan daha fazla yenilik duyacaksınız" şeklinde açıkladı. 

Enjeksiyon makine siparişinizi online hale getirin

Woojin Plaimm, dünyanın ilk e-teklif sistemini Türkiye şubesi üzerinden tanıttı

Küresel plastik enjeksiyon kalıplama makinesi sağlayıcısı Woojin Plaimm, yenilikçi bir hamleyle, 1 Mart 2024'ten itibaren Türkiye şubesi aracılığıyla dünyanın ilk çevrimiçi satış sistemini tanıttı. Bu yenilikçi sistem, bir dizi kullanıcı dostu özellik sunarak müşteri rahatlığını artırmayı amaçlıyor. Kullanıcıların her yerde ve her zaman uygun makine fiyatlarına kolaylıkla ulaşmasını sağlıyor.

Sistemin Temel Özellikleri

  • Hızlı Fiyat Teklifi Sistemi: Müşteriler artık ayrı oturum açmaya gerek kalmadan makine fiyat tahminleri alabiliyor. Bu özellik, kullanıcıların çeşitli makinelerin fiyatlarını hızlı ve kolay bir şekilde kavramasını sağlıyor.
  • Detaylı Fiyat Teklifi Sistemi: Kullanıcı kaydı gerektiren bu sistem, kullanıcıların paket seçeneklerini keşfetmesine olanak sağlıyor. Müşterilerin gereksinimlerine uygun seçenekleri seçmesine ve buna göre ayrıntılı teklifler almasına olanak tanıyor.
  • Karşılaştırmalı Fiyatlandırma: Kullanıcılar aynı makinenin çeşitli modellerinin ayrıntılı özelliklerini ve fiyatlarını karşılaştırabilecekler. Bu özellik, müşterilerin çeşitli seçenekleri değerlendirmesine ve en uygun seçimleri yapmasına olanak tanıyor.
  • Gerçek Zamanlı Sorular ve Destek: Kullanıcılar, olabilecek ek soruları için gerçek zamanlı, ayrıntılı fiyat teklifleri alabilecekler. Bu, müşterilerin gerekli bilgilere hızlı erişimini kolaylaştırıyor.

Woojin Plaimm, bu çevrimiçi satış sistemini uygulayarak müşterilerine gelişmiş hizmetler sunmayı ve onlara bilinçli satın alma kararlarını kolaylaştıracak bilgiler sağlamayı amaçlıyor. Bu girişim, makine endüstrisinde çevrimiçi satış sistemleri alanında ileriye doğru atılmış önemli bir adım anlamına geliyor.

İlgilenen müşteriler, 1 Mart itibarıyla bu yeniliği şirketin web sitesinden kullanmaya başlayabilecekler.

WOOJIN PLAIMM

Tek adımda filtreleme ve bileşik oluşturma

Coperion, tüketici sonrası içeriğin (PCR) ve yoğun kirli diğer polimerlerin geri dönüşümü için "filtreleme" ve "bileşik oluşturma" işlemlerini tek bir üretim adımında mümkün kılan yenilikçi filtrasyon bileşeni ZKS FilCo'yu geliştirdiğini duyurdu.

Şirket tarafından verilen bilgiye göre; PCR ve polimer, geleneksel geri dönüşüm tesislerinde ilk olarak tek vidalı ya da çift vidalı bir ekstruder kullanılarak eritilir, ardından filtrelenir ve granüle edilir. Daha sonra, filtrelenen granül ikinci bir tesiste çift helezonlu ekstrudere gönderilir, burada tekrar eritilir ve katkı maddeleri, takviye ve dolum maddeleri yardımıyla birleştirilir ve tekrar granül elde edilir. Bu üretim yönteminde eritme enerjisinin iki kez uygulanması gerekir. Geri dönüştürülen içerik, yüksek enerji tüketiminin yanı sıra yüksek termal strese maruz kalır ve bu da bozulmanın artmasına, polimer zincirinin kısalmasına ve böylece ürün kalitesinin düşmesine neden olur.

Yeni ZSK FilCo ise, geri dönüştürülen içeriğin tek bir üretim adımında eritilmesini, filtrelenmesini, bileşik oluşturulmasını ve granüle edilmesini sağlayabiliyor. Kullanılmış plastik, öğütülmüş ürün, elyaf yumakları, folyo pulları ya da aglomer formunda bir ZSK çift helezonlu ekstrudere gönderiliyor ve burada tüm bileşenleriyle (tüm polimerler, PE, PP, PA, PS, PC/ABS vb.) eritiliyor, homojenleştiriliyor ve gazı gideriliyor. Daha sonra eriyik, ZSK ekstruderinden boşaltılıyor, tüm kirleticiler bir filtre üzerinden uzaklaştırılıyor ve çift helezonlu ekstrudere geri gönderiliyor. Burada cam, ahşap ve karbon fiberler gibi takviye malzemeleri veya talk, CaCO3 ya da öğütülmüş PEX gibi dolgu maddeleri erimiş malzemeye ekleniyor ve yeniden bileşikler pelet haline getiriliyor. 

Bu zamana kadar geri dönüşüm işlemi için kullanılan iki kademeli üretim tesislerine kıyasla, yeni teknoloji çok daha az alan gereksinimine ihtiyaç duyuyor. Ayrıca şirket, ekstrüzyon prosesi için enerji tüketimi ve emisyonların %50’den fazla oranda azaldığını, bunun yanı sıra yeniden bileşiklerde çok daha yüksek bir kalite elde edilmesinin mümkün olduğunu iddia ediyor. Geri dönüşüm prosesi için zaman ihtiyacı ciddi oranda düşüyor ve birleştirilen maddeler, gravimetrik Coperion K-Tron dozajlayıcılar kullanılarak nokta hassasiyetiyle birleştirilebiliyor.

Şirketlerinin bu son geliştirmesinden dolayı gururlu olduklarını dile getiren Coperion Proses Teknolojisi Geri Dönüşüm Takım Lideri Marina Matta, "ZSK FilCo, plastiklerin geri dönüşümünü optimize etmeye ve prosesin sürdürülebilirliğini daha da artırmaya yönelik kararlı çabalarımızın bir başka sonucudur. ZSK FilCo'nun son derece iyi enerji dengesi ve yüksek nihai ürün kalitesi, PCR ya da kontamine polimerlerin geri dönüşümünü birçok şirket için tekrar daha cazip hale getirecek olan önemli argümanlardır" açıklamalarında bulunuyor.

COPERION