Kaynak tüketimi açısından buhar üretim yöntemlerinin karşılaştırılması ve güneş enerjisi kullanım olanaklarının araştırılması
- JACOM_CONTENT_CREATED_DATE_ON
- JACOM_CONTENT_WRITTEN_BY
1. Giriş
Pastörizasyon ve sterilizasyonun temel gereksinimleri olan sıcak su ve buhar çeşitli yöntemlerle hazırlanmakta ve proseste kullanılmaktadır. Günümüz piyasasında yaygın olarak katı yakıt ve doğal gazlı sistemler kullanılmaktadır. Tesislerin işleme kabiliyetlerine göre, küçük işletmelerde elektrikli buhar jeneratörleri yeterli olmaktadır.
De Bonis ve Ruocco (2010), sıvı gıdalar ve gıda endüstrisinde güvenliğin ve kalite özelliklerinin sağlanabilmesi için ısıl uygulamaların önemi üzerine bir çalışma yapmıştır. Bu uygulamalar, ileri işlemeyi engelleyecek ve tüketici güvenliği ile ürün kabul edilebilirliğini koruyacak şekilde doğru olarak seçilmesi ve takip edilmesi vurgulanmıştır.
2. Buhar ve sıcak su üretim yöntemleri
Nijmeha ve ark. (1998), gıda atıklarının hayvan yemi olarak değerlendirilmesi maksadıyla, yerel malzemeler kullanılarak üretilen iki tip güneş enerjili kurutucunun Ürdün’ün iklim koşulları altında kullanım potansiyeli üzerinde çalışmıştır. İlki, ışınım - taşınım tipi bir güneş enerjili kurutucu olup, ikincisi güneş enerjili bir kurutucu kazandır. Kullanılan yöntemlerle üretilen kurutulmuş ürünlerin besleyici değerleri de araştırılmış ve hem nicelik (Şekil 1), hem nitelik (Tablo 1) bakımından güneş enerjili kazanın bu tip bir üretimde daha verimli olduğu tespit edilmiştir.
Işınım – taşınım tipi güneş enerjili kurutucu, bir hava ısıtıcı ve kurutma bölmesinden oluşmaktadır. Hava ısıtıcı, 2 m uzunluk, 1 m genişlik ve 20 mm hava kanalı derinliğine sahip bir güneş kollektörüdür. 0,7 mm kalınlığında galvanizli çelik plakadan üretilmiştir. Kurutucunun dibi 10 mm polistiren tabaka ile izole edilmiştir. Kurutma bölmesi, ürünlerin yerleştirildiği ve kurutucu havanın giriş ve çıkışına olanak sağlayacak şekilde tasarlanmıştır.
Güneş enerjili kurutucu kazanda ise sıvı atık kaynatılarak su içeriği düşürülmektedir. Bu kaynatmada, güneş enerjisi kullanılmaktadır. Kullanılan sistem evlerde su ısıtma amaçlı kullanılan güneş kollektörleri ile benzerdir. Kollektöre net bağlanmıştır ve kurutulacak ürün, bu net üzerine yerleştirilmektedir.
Gıda atıklarının kullanımı için güneş enerjili kurutucular Ürdün’de revaçtadır ve küçük ve orta büyüklükteki tavuk işletmelerinde uygulamaları yapılabilir. Her iki kurutucu da yerel piyasada bulunabilecek malzemeler ile küçük atölyelerde imal edilebilir. Güneş enerjili kurutucu kazan, yüksek sıcaklıklara çıkma eğiliminden dolayı daha güvenli bir ürün üretmektedir.
Munoz ve ark. (2009) yaptıkları çalışmada, güneş enerjili bir boylerin kavramsal tasarımını önermiştir. Bu görüşte, ısıyı, yakıt alevi ve sıcak gazlar yerine, güneş radyasyonunu düzlem dizilimindeki güneş kollektörlerinde yoğunlaştıran aynalar ile sağlayan geleneksel termal güç tesislerinin boylerlerinden yola çıkılmıştır (Şekil 2). Elektrik üretimi için adapte edilen bu yenilikçi güneş enerjili boylerde sistem verimi, doğrudan güneş ışınımı enerjisinin elektriğe çevriminde %20’nin üzerinde olup, parabolik çukur ve merkezi kule teknolojileri ile rekabetçi bir seviyededir. Ayrıca, bu görüş çok kuvvetlidir ve basınç düşüşleri, kontrol karmaşası ve malzemenin termomekanik gerilimi gibi sakıncaların da üstesinden gelebilecektir.
Şekil 3’te güneş enerjili boylerin ısı alıcısının kesiti görülebilir. Şekil 4’te ise Rankin döngüsüne bağlanmış güneş enerjili boylerden elektrik üretimi şematize edilmiştir. Şemadaki ana basamaklar şöyledir:
Bir ilk ısıtma modülünde (Ön ısıtıma ve boyler) 1. noktadan soğuk su boylere girer ve 2. noktada belli bir buhar payı oluşturuna kadar kaynar.
Bir faz ayırıcıda doygun su, 4-b noktasında karıştırıcıya ve doygun su-buhar 4-c noktasında ikinci ısıtma evresine gönderilmek üzere ayrılır.
5. noktada, ikinci ısıtma evresinde (süper ısıtma) süper ısıtılmış buhar oluşturulur.
Buhar kullanımı evresinde klasik buhar türbini ve yoğunlaştırıcının bulunduğu bir su – buhar Rankine döngüsü uygulanır.
Şekil 5’te güç açısında elektrik üretim kapasitesi göz önüne alınarak heliostat* sahasında doğrudan ışınıma bağlı %20 toplam tesis verimine ulaşıldığı rapor edilmiştir.
Çalışmanın yapıldığı dönemde gerçekleştirilen analiz, örnek alınan radyasyon sahasında bu kavramda, toplam verimin, diğer güneş enerjili güç tesislerinden yüksek olduğunu göstermektedir.
Omara ve ark. (2013), tuzlu suyun tuzdan arındırılması amacıyla melez bir güneş enerjisi çanak yoğunlaştırıcısı, basit bir güneş kolektörü (SDC) ve değiştirilmiş bir boyler tasarımını ve kurulumunu yapmışlardır. Programlanabilir mantıksal kontrol (PLC) programı ile çalışan, açık döngülü kontrol kullanan, iki eksenli bir takip sisteminin tasarımı gerçekleştirilmiştir. Çanak yoğunlaştırıcı yüzeyi olarak cam aynalar kullanılmıştır. Tuzlu suyun, boylere girmeden önce, lastik siyah hortum kangalı içerisinde ilk ısıtılma işlemi yapılmıştır. Boyler olarak kullanılan küçük bir tek açılı hava geçirmez güneş enerjisi toplayıcısı, çanak yoğunlaştırıcısının odağında tasarlanmış ve kurulmuştur. Otomatik takip sistemi, yeni boylerin tasarımı tuzlu su ısıtmalı ve ısıtmasız olarak araştırılmıştır. Geliştirilen tuzdan arındırma sistemi değerlendirilmiş ve geleneksel güneş enerjili toplayıcı (CSS) ile karşılaştırılmıştır. Sonuçlar, ön ısıtmalı SDC için ortalama günlük arıtılmış suyun 6,7 lt/m2/gün iken, CSS için bu miktarın 1,5 lt/m2/gün olduğunu göstermiştir. Yapılan çalışmada, SDC ve CSS verimleri sırasıyla %68 ve %34’tür. SDC’nin artılmış su üretimindeki artış, CSS’ye göre, ısıtmasız ve ısıtmalı şekilde sırasıyla, yaklaşık %244 ve %347’dir.
Şekil 6’da Omara ve ark. (2013) tarafından gerçekleştirilen çalışmaya ait deney düzeneği şematik olarak gösterilmiştir.
Al-Salaymeh ve ark. (2006), Ürdün’de entegre boyler – güneş enerjisi depolama sistemi üzerine ekonomik bir inceleme yapmışlardır. Ürdün, bilinen enerji kaynakları yönünden oldukça yetersizdir ve petrol üretmeyen bir ülkedir. Enerji kaynaklarının büyük çoğunluğu ithalata dayanmaktadır. Bu yüzden, Ürdün için, güneş enerjisi gibi yenilenebilir enerji kaynaklarını içermeyen bir enerji senaryosu olası değildir. Yapılan çalışmanın ana motivasyon unsuru, sıcak su şebekelerinde ve ısıtma sistemlerinde güneş enerjisinin kullanımı da içeren bir entegre enerji tasarruf sisteminin eksikliğidir. Ürdün’de, elektrikle yakıt yanmasında, güneş enerjisi entegrasyon mekanizmalarını var olan hiçbir sistem sağlayamamaktadır. Ayrıca, yeni ve uygun ürünler, boyler ürünlerinin satışında rekabetçi fiyatları da beraberinde getirebilir. Yapılan çalışmalar esnasında, petrol fiyatlarının değişkenliğinin de etkisiyle, sistem kabul edilebilirliği, sistem geri dönüşü ve sistem değeri açısından boyler- güneş enerjisi entegrasyonu talebinin yükseldiği ortaya çıkarılmıştır. Piyasa eğilimi göstermiştir ki, salt güneş kolektörünün sıcak su üretimi için çekici bir kaynak olmamasına rağmen, kombi sistemler tam kabul edilebilirdir. Acak, konu üzerinde bu tip bir sistemin piyasası da henüz oluşmamıştır ve bu fikrin tartışılması, iyi bir potansiyel olduğunu göstermiştir. Yapılan ekonomik çalışma, güneş enerjisi ile suyun ısıtıldığı entegre boyler sistemlerinin masraf azaltıcı olduğunu göstermiştir. Geri dönüş süresi 3 yıla kadar inmektedir ve temel gider faturaları da, bilinen sistemlerin kullanımına nazaran çok daha düşüktür. Çalışmada, boyler – güneş enerjisi – elektrik entegrasyon sistem prototipinin tasarımı ve ilk taslağı gerçekleştirilmiştir.
Boyler, elektrikli ısıtıcı, güneş kolektörü ve depolama tankını içeren ve sıcak su üretimi için önerilen sistem, şematik olarak Şekil 7’ de gösterilmiştir. Yine boyler, elektrikli ısıtıcı, güneş kolektörü ve depolama tankını içeren entegre enerji tasarruf sistemi Şekil 8’de, şematize edilmiştir. Şekil 9’da sadece boyler yerine kombine edilmiş entegre boyler – güneş enerjisi sisteminin kullanılması durumunda yıl içindeki zamanın fonksiyonu olarak enerji tasarrufunun oranları belirtilmiştir.
Yassı plakalı bir güneş kollektörü kullanılarak su ve ortam ısıtmalarının yapılması ile enerji tüketiminde toplam %39’luk bir düşüş sağlanabilir. Güneş enerjisinin kullanımı, fosil yakıt tüketimini düşürmek için çekici bir yöntemdir. Yerden ısıtma sistemleri, yüksek bir verime sahiptir ve yeni yatırımlarda kullanımı enerji maliyetlerini düşürecektir. Var olan yapılarda ise, fan ünitelerinin konması uygun bir çözüm olacaktır. Vakumlu tüpler, bu yapılarda güneş kollektörlerine göre daha ekonomik bir çözüm olacaktır.
Rabaçal ve ark. (2012), çam odunu, endüstriyel ormancılık atıkları ve şeftali çekirdeklerini kulanan boylerlerin yanma ve salınım özelliklerini değerlendiren bir çalışma yapmışlardır. Öncelikle, ısıl girdi olarak çam odununun tutuşmasını, boyler performansının bir fonksiyonu olarak değerlendirmişlerdir. Ardından, bu yakıtın tiplerinin boyler performansı üzerindeki etkileri de ayrıca incelenmiştir. Sonuçlar, boyler emisyon özelliklerinin yakıt tipine bağımlı olduğunu göstermiştir. Orman endüstrisi atıkları ve şeftali çekirdeklerini kullanan boylerlerin daha yüksek bir performansa ulaştığı gözlenmiştir.
Saidur ve ark. (2011), biyokütle ile çalışan boylerler üzerine bir araştırma yapmıştır. Günümüzde petrol, kömür ve doğal gaz dünyada kullanılan ana enerji kaynaklarıdır. Ancak bu kaynakların yaklaşık 50 yıllık bir süreç içerisinde tükenmesi beklenmektedir. Bu yakıtların tüketiminden kaynaklanan emisyonlardan karbon emisyonunu %80 oranında azaltılmaya çalışılmaktadır ve güneş, rüzgar, biyokütle enerjisi gibi çevreye daha az zarar veren, sürdürülebilir yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımına dönülmesini gerektirmektedir. Biyokütle, oldukça özgün özelliklere sahip en eski kaynaklardan biridir. Yapılan araştırmada, biyokütlenin kompozisyonu, biyokütleden daha yüksek ısıl değerler elde edilmesi, biyokütle ve diğer yakıtlar arasındaki farklar, biyokütlenin ekonomik analizi, biyokütle ve kömürün beraber yakılması, biyokütlenin ekonomik analizi, taşınması, sorunları ve geleceği gibi, biyokütlelerin boylerlerde kullanımı üzerine çeşitli yönler incelenmiştir. Biyokütlelerin boylerlerde kullanımının, finansal tasarruf, fosil yakıtlarının muhafaza edilmesi, yeni iş potansiyelleri oluşturması, CO2 ve NOx emisyonlarını azaltması gibi çeşitli ekonomik, sosyal ve çevresel faydalarının olduğu ortaya çıkarılmıştır. Ancak, biyokütle kullanımında, toprak ve su kaynakları, erozyon, biyoçeşitlilik ve ormanların azalması gibi konular üzerinde azami dikkat gösterilmelidir. Kızışma, düşük ısıl değeri, depolaması ve taşınması, biyokütlenin yakılması konusundaki çeşitli problemlerdir. Biyokütlenin kullanımı, fosil yakıtları piyasasının zaman içindeki değişimine ve kullanım konusundaki politikaların oluşturulmasına bağımlıdır.
Şekil 10’da çeşitli biyokütle örnekleri verilmiştir. Şekil 11’de dünya enerji tüketim piyasası ve tüketilen enerjinin tipleri grafik halinde sunulmuştur. Şekil 12’de ise örnek bir endüstriyel faaliyette hangi birimin ne kadar enerji tükettiği görülebilmektedir.
Boait ve ark. (2012), Birleşik Krallık’ ta hijyenik kullanım amaçlı 5 farklı su ısıtma sisteminin, enerji kullanımı ve karbon emisyonlarını değerlendirerek, verimleri üzerine bir çalışma yapmışlardır.
Çalışmada, durum analizlerinin sonuçları ile karşılaştırılacak değişik sistemler ve kullanım seviyeleri için bir normalleştirme yöntemi uygulanmıştır. Sıcak suyun ani ısıtma ile elde edilmesinin, gaz - sıvı yakıt sistemlerindeki gibi tankta biriktirilmesinden daha verimli olduğu hesaplanmıştır. Elektrikli sistemler için, uzun vadeli, düşük karbon emisyonlu sıcak su hazırlığı olarak, daldırmalı ısıtıcının, belli açılardan ısı pompalarına göre daha iyi görev yaptığı ve ayrıca güneş enerjili ısıl sistemlerle kombine edildiğinde avantajlarının olduğu ve bu kombinasyonun da, en kullanışlı yöntem olduğu önerisine ulaşılmıştır. Daha iyi ısıl girdi kontrolleri doğrultusunda, tüm sistemlerin performanslarını iyileştirecek durumlar da göz önüne çıkarılmıştır. Sıcak su sistemlerindeki Legionella aktivitesi de ayrıca takip edilmiştir.
Ani su ısıtma sistemlerine sahip yeni gazlı boyler kurulumlarının, depo ısıtmalı yöntemlere göre verim karbon emisyonu açılarından daha avantajlı olacaktır ve masrafları daha düşüktür. Bu tip sistemlerin kullanılması, yer kazanma açısından da olumludur. Güneş enerjili sistemlerde bir stok tankının varlığı elzem olduğundan, güneş enerjili sistemler için bu durum bir hassas nokta olarak tanımlanmaktadır. Ayrıca, elektrikle ısıtma yapılan bir ortamda iyi izole edilmiş bir sıcak su tankının varlığı avantajlıdır, çünkü karbon emisyonlarının ve enerji fiyatının düşük olduğu zamanlarda bu ısıtma yapılabilmekte ve su, sıcak olarak saklanabilmektedir. Elektrik, dekarbonize olduğunda, ısı pompaları ile akuple edilmiş bir akıllı güneş enerjisi sisteminin uzun vadede en iyi çözüm olabileceği görülmüştür.
Sıcak su sistemlerinin kararlı bir sıcaklığa sahip olması, Legionella riskini de beraberinde getirmektedir. Bu nedenle, bu riski ortadan kaldırabilmek için çok ciddi kontrol parametrelerinin uygulanması şarttır.
3. Sonuçlar
Literatür üzerinde yapılan incelemeler sonucunda, çeşitli kaynaklardan elde edilen bilgiler ışığında, sıcak su ve buhar üretim yöntemi olarak, bilinen yakıtlardan daha fazla avantajlara sahip olan güneş enerjisi uygulamalarının yakın bir gelecekte piyasa eğilimi olarak karşımıza çıkabileceği görülmektedir. İncelenen kaynaklarda, geleneksel yöntemler ile modern yöntemler karşılaştırılmış ve yenilenebilir enerji türlerinden güneş enerjisinin en verimli sonuçları vereceği anlaşılmıştır. Özellikle yeni yatırımlarda mutlaka güneş enerjisi ile ilgili önerilerin de tavsiye edilmesi ile projenin genel giderler unsurlarının başında gelen enerji maliyetinin, özellikle ısıl işlem uygulamaları kaçınılmaz olan gıda sektöründe, bilinen enerji kullanımına göre yatırımcı lehine olacağı göz önünde bulundurulmalıdır.
Referanslar
1.De Bonis, M. V., Ruocco, G., Heat and mass transfer modeling during continuous flow processing of fluid food by direct steam injection, International Communications in Heat and Mass Transfer, 37 (2010); 239–244, Potenza, Italy.
2.Nijmeha, M. N., Ragaba, A. S., Emeisha, M. S., Jubran, B.A., Design and testing of solar dryers for processing food wastes, Applied Thermal Engineering, 18 (1998); 1337–1346, Kuala Lumpur Malaysia.
3.Munoz, J., Abnades, A., Martinez-Val, J. M., A conceptual design of solar boiler, Solar Energy, 83 (2009); 1713–1722, Madrid, Spain.
4.Omara, Z. M., Eltawil, M. A., Hybrid of solar dish concentrator, new boiler and simple solar collector for brackish water desalination, Desalination, 326 (2013); 62–68, Kafrelsheikh, Egypt.
5.Al-Salaymeh, A., Al-Rawabdeh, I., Emran, S., Economical investigation of an integrated boiler–solar energy saving system in Jordan, Energy Conversion and Management, 51 (2010); 1621–1628, Amman, Jordan.
6.Rabaçal, M., Fernandes, U., Costa, M., Combustion and emission characteristics of a domestic boiler fired with pellets, Renewable Energy, 51 (2013) 220–226, Lisboa, Portugal.
7.Saidur, R., Abdelaziz, E. A., Demirbas, A., Hossain, M.S., Mekhilef, S., A review on biomass as a fuel for boilers, Renewable and Sustainable Energy Reviews, 15 (2011); 2262–2289, Kuala Lumpur, Malaysia.
8.Boaita, P. J., Dixon, D., Fan, D., Stafford, A., Production efficiency of hot water for domestic use, Energy and Buildings, 54 (2012);160–168, Leicester, United Kingdom.
Cam ile hayat.. CBM ile başlar..
- JACOM_CONTENT_CREATED_DATE_ON
- JACOM_CONTENT_WRITTEN_BY
İnsanoğlunun keşfettiği ve ürettiği en eski suni maddelerden biri olan cam’ın MÖ. 5500 yıllarında imal edildiği Mısır’daki arkeolojik kazılarla tespit edilmiştir. Yani “Tarihçilerin her zaman söylediği –yalan- cam içinde geçerlidir”.
Arkeolojik kazılarda; Babil Krallığında kil tabletler üzerine yazılı cam reçetelerinin varlığı tespit edilmiştir. O günkü üretim bugünkünden daha farklı bir reçete ile yapılmıyordu.. Bugün ihtiyacın amansızlaşması sonucu reçeteler hayata geçecek hız ve maliyetle makinelerin içinde üretilir olmuştur.
Ambalajın perakende ortamındaki önemi
- JACOM_CONTENT_CREATED_DATE_ON
- JACOM_CONTENT_WRITTEN_BY
Etrafımızdaki dünya son hızla değişirken ürün pazarlaması da perakende teknikleri ve teknolojik devrimlerden ister istemez etkilenecek ve markaların değerlerini kurmak ve korumak ihtiyacı pazarlama camiasının stratejik becerilerine ve hayal gücüne meydan okuyacaktır.
Bunun farkında olarak perakendeciler yeni teknolojilere sahip çıkarak bu elektronik kıyıma karşı yeni kavramlarla karşı koymaları ve tüketicileri televizyon ve bilgisayarlarının başından mağazalara geri getirmeleri gerektiğini anlamışlardır. 1990’larda bu mega-perakendeciler tarafından başarılmıştır. En büyük olmak bir avantaja dönüştürülüp en iyi olmak anlamına gelmiştir.
Aseptik ambalajlamada kullanılan ambalaj malzemeleri
- JACOM_CONTENT_CREATED_DATE_ON
- JACOM_CONTENT_WRITTEN_BY
Karton bazlı hazır kutular
Bu tür kutular, gövdelerinin yan taraflarının boyuna dikişi (ısı dikişi) yapılmış, alt ve üstleri ise kaynağa hazırlanmış ve gerekli form verilmiş olarak fabrikaya sağlanırlar. Dolum tesisinde önce kutunun tabanı kaynaklanır. Sonra, steril soğuk hava ile içerisinde pozitif basınç oluşturulan sterilizasyon hücrelerine iletilir. Burada kutulatın tüm yüzeylerine bir sis halinde %30-35’lik H2O2 çözeltisi püskürtülür. Uygulanan H2O2 sisi, yüzeye 3 saniye kadar etki yaptıktan sonra 180-200°C’deki sıcak hava 8-10 saniye süreyle üflenir. Böylece hem H2O2’nin etkinliği arttırılır ve hem de yüzey kurutulur. Belirtilen üfleme süresi sonunda ambalaj yüzeyinin ancak 85°C’ye ulaştığı belirlenmiştir. Diğer bir seçenek olarak, kutunun içine %1-2’lik H2O2 püskürtülür ve sonra yaklaşık 10 saniye süreyle çok yoğun UV radyasyonu uygulanır. Daha sonra peroksit sıcak hava verilerek giderilir. Ardından kutular doluma verilir. Eğer aseptik dolum yapılmayacaksa H2O2 banyosu ve steril odaya gerek yoktur. Dolumu tamamlanan kutuların üst tarafı ultrasonik enerji ile kaynak yapılarak kapatılır.
Ürün Yaşam Döngüsü Yönetimi (PLM)
- JACOM_CONTENT_CREATED_DATE_ON
- JACOM_CONTENT_WRITTEN_BY
1. GİRİŞ
Günümüz işletmeleri devamlı inovasyonlar, global işbirlikleri ve karmaşık risk yönetimlerinden doğan çeşitli zorluklarla yüzleşmektedir. Değer zincirinde ürün ve süreç verileri formunda olan düşünsel kazançlar herkes tarafından erişilebilir olmak zorundadır. Bu sorunların üzerine gidilirse, PLM (Ürün Yaşam Döngüsü Yönetimi) son yıllarda insanları, süreçleri, iş sistemlerini ve ürünün tüm yaşam döngüsünü birleştiren bir iş anlayışı olarak önerilmektedir.
Başarılı olma.. Monolog farklılık..
- JACOM_CONTENT_CREATED_DATE_ON
- JACOM_CONTENT_WRITTEN_BY
Mümkün olan değil mükemmel projelerden ve mükemmel geleceklerden bahsedeceksin.. Mahiyetindekilere; bu projelerin nasıl yapılması gerektiğini değil. Bu projeyi yapın ve hayata geçirin diyeceksin.. Eğer topluma proje hakkında bilgi veriyorsan ya da projeden bahsediyorsan. Sadece projenin getirilerinden bahsedeceksin.
Kendi hareketlerinin, tavırlarının ve elde ettiğin sonuçların sorumluluğunu üstlenmeyi bilirsen başarılı olur, ulaşılmaz olursun.. Olayların gerçekleşmesini ve olaylara yön vermeyi sağlamalısın..
Başlamak için en uygun zamanı beklersen hiç başlamayabilirsin. Başka insanlara sırtını dayama, kaderci olma, olumsuzluklar için şansını ya da başkalarını suçlama. Şans bukalemun gibidir. Biraz zaman tanı, mutlaka değişecektir.
Birey ve şirket hedeflerini belirlerken
- JACOM_CONTENT_CREATED_DATE_ON
- JACOM_CONTENT_WRITTEN_BY
Kurumlar; örgütsel amaçların gerçekleştirilmesi konusunda bilinçli, istekli insanların bir araya geldiği etki gücü yüksek organizasyonlardır. Varlık nedenleri doğrultusunda akıllı çabalar göstererek gelişmelerini sürdürürler. Çalışanlar işlerinden tatmin oldukları ve hedefleri anlamlı buldukları oranda ortak amaca hizmet ederler. Yaşam amacımıza uygun iş yerlerinde çalışmak bizi verimli kılar. Aksi takdirde narsis yaralanmalar vb. nedenlerle çatışma yaşar, ruhsal rahatsızlıklarla yüz yüze geliriz. Üst yönetimin en önemli işlerinden biri: doğru iş görenlerin doğru işte çalışmasını sağlamak, maaşlarını veriyorum demeden fiziksel ve ruhsal sağlıklarını koruyacakları ortamı hazırlamaktır. Şirketler yaşam döngülerinde olgunlaştıkça kilit kadroları da kendilerini daha fazla sorgular ve günlük metafizik gıdalarını kazanmak isterler. Organizasyonları oluşturan insanların farklı güzellikleri vardır. Herkesin kendine özgü yeteneği ve gücü farklıdır. Bir organizasyon da kişisel ve örgütsel amaçlarımız örtüşüyorsa tatmin oluruz. Aksi takdirde başkalarına özenmek, benzemeye çalışarak, yüzergezer davranır, kendimize yabancılaşırız. Kısacası mutlu olamadığımız yerde kendimizi zamanla tüketiriz. Nerden gelip nereye gidiyoruz türündeki kozmik sorularla arayışlarımıza devam eder, siyaha düşeriz.
Amortisman uygulamalarının TMS-16 ve VUK açısından karşılaştırmalı olarak değerlendirilmesi: Bir uygulama
- JACOM_CONTENT_CREATED_DATE_ON
- JACOM_CONTENT_WRITTEN_BY
Giriş
Küreselleşme sürecinde ticari ve ekonomik faaliyetlerin artması ve çeşitlenmesi, uluslararası ticaretin yoğunlaşması finansal tabloların önemini artırmaktadır. Öte yandan, ülkelerarası ticari ilişkiler, şirket birleşmeleri, yabancı yatırımcılar tüm dünyada finansal işlemlerin anlaşılır ve standart hale getirilmesini gerektirmektedir. Uluslararası Muhasebe Standartları da bu gereksinimler doğrultusunda ortaya çıkmış, her ülkede mevcut mali sisteme ilişkin mevzuata uyumlu hale getirilecek şekilde düzenlemeler dinamik bir süreç içinde devam etmektedir.
Türkiye Muhasebe Standardı-16, ülkemizde Uluslararası Muhasebe Standardı-16’nın Türkiye koşullarına uyarlanmış halidir. Bu standart, maddi duran varlıklara ilişkin muhasebe kayıtları, amortisman ve yeniden değerleme gibi işlemlerin nasıl yapılması gerektiğine ilişkin düzenlemeler getirmektedir.
Et ve et mamullerinin modifiye atmosferde ambalajlanmaları
- JACOM_CONTENT_CREATED_DATE_ON
- JACOM_CONTENT_WRITTEN_BY
Et ve et mamullerinin korunmasında modifiye atmosferde ambalajlama uygulamalarıyla çok olumlu sonuçlar alınmıştır. Nitekim yapılan bir çalışmada aerobik ambalajlarda 0ºC’ de 2 hafta dayandırılan domuz etinin modifiye atmosferde ambalajlanmasıyla yine 0ºC de 3 ay süreyle özelliklerini koruduğu belirlenmiştir. Bir başka araştırmada tavuk karkasları % 10 CO2 içeren ortamda ambalajlanıp 3ºC’de depolandıklarında 6 haftaya kadar herhangi bir bozulma belirtisi gözlenmemiştir. %80-10 CO2’li ortamda 10ºC’nin altında muhafaza edilen tavuk etinde salmonella’nın gelişmediği saptanmıştır. Yine % 6 CO2 içeren ortamda 10ºC’ de 10 gün süre ile muhafaza edilen kıymada ki Enterecocsus sayısı atmosferik gazla ambalajlanarak korunan kıymadakine kıyasla 3 logaritmik ünite daha düşük olmuştur. Hijyenik koşullarda üretilmiş sığır etinin gaz içermeyen ambalajda CO2’li ortamda -1.5ºC de 6 ay süre ile muhafaza edilebileceği bildirilmiştir. Modifiye atmosferde ambalajlanan et mamullerinde mikroorganizmaların inhibisyonu için atmosferde en az %20 oranında CO2 bulunması gerekir.
Başarılı ambalaj alanında yaşanmış şirket öyküleri
- JACOM_CONTENT_CREATED_DATE_ON
- JACOM_CONTENT_WRITTEN_BY
Marka kimliği ve ambalaj tasarımının en belirgin özelliklerinden biri her projenin yeni bir arayış ve her arayışın da yeni ve özgün çözümler geliştirmesidir. Daha önce marka kimliği yaratmış ve ambalaj tasarımları geçekleştirmiş kişilerin kuyu gibi derinleşmiş deneylere dalarak hangi yaklaşımların başarı, hangi yaklaşımların hüsran getirdiğini anlamak akıllıca olmaz mı?
Aşağıda yaşanmış şirket öyküleri size böyle fikirler verecektir. Her biri gerçek bir vakayı anlatmaktadır. Sadece şirketlerin isimleri, markaların kimliği ve bazı durumlarda ürün kategorisi değiştirilerek gizlilik kuralı korunmaya çalışılmıştır. Bu hikayeler arasında gezinmek sizin ihtiyaçlarınıza uygun fikirler yaratabilir.
İradenin iflası
- JACOM_CONTENT_CREATED_DATE_ON
- JACOM_CONTENT_WRITTEN_BY
Türk devletinin bugünkü çöküşü karşısında bir Türk’ün neler hissettiğini anlamak önemli değil çünkü “o” figürün içerisinde. Ancak; Arap, Avrupalı, Amerikalı, hele Türk’ü kurtuluş-kurtarıcı bilen diğer Türk Devletleri için çok zor.
Unlu mamullerinde MAP uygulamaları
- JACOM_CONTENT_CREATED_DATE_ON
- JACOM_CONTENT_WRITTEN_BY
Ekmeklerde MAP uygulamaları
Çeşitli ekmeklerde ve kek, pasta, kremalı ve meyveli hamur işleri gibi birçok fırın ürünlerin de bozulmaya neden olan en önemli mikroorganizma grubu küflerdir. Bilindiği gibi küfler, ozmofilik mayalar dışında, düşük su aktivitelerine en dayanıklı mikroorganizmalardır. Bazı küfler, ozmofolik mayalar dışında, düşük su aktivitelerine en dayanıklı mikroorganizmalardır. Bazı küfler 0.65 su aktivitesine kadar gelişebilmektedirler. Bu nedenle küfler unlu mamuller de mikrobiyolojik açıdan raf ömrünü belirleyici en önemli etkenlerden biridir.
Katı hal polikondensasyonuyla şişeden şişeye PET geri dönüşümü
- JACOM_CONTENT_CREATED_DATE_ON
- JACOM_CONTENT_WRITTEN_BY
Özet
Mekanik geri dönüşüm süreçleri ekonomik olarak uygulanabilmekle birlikte, şişeden şişeye geri dönüşüm için geri kazanılmış PET’in molekül ağırlığı düşük kalmaktadır. Katı hal polikondensasyonu (SSP) PET’in şişeden şişeye geri dönüşümüne olanak sağlar. Sürekli SSP kararlı ve verimli bir süreç olup, görece düşük işletme maliyeti ve bir alt üretim süreci ile bütünlük üstünlüğü sağlamaktadır. Kesikli SSP süreci ise hammaddedeki ve son ürün özelliklerindeki çeşitliliğin söz konusu olduğu küçük ölçekli işlemler için büyük bir esneklik sunmaktadır. Bu çalışmada geri kazanılmış, tüketici sonrası PET yongaların geri dönüşüme uygunluğundan SSP sürecini etkileyen parametrelere ve molekül ağırlığını artırma yöntemlerine uzanan bir derleme sunulmuştur.
Başarılı olunma yöntemleri
- JACOM_CONTENT_CREATED_DATE_ON
- JACOM_CONTENT_WRITTEN_BY
İşin adı ne olursa olsun, (siyaset, iş yönetimi, işadamlığı, etkin idarecilik gibi) yeniden planlanan sistem üzerinde önce canlılığını kaybetmiş ve ileri derecede kontamine olmuş konular kişinin gündeminde uzaklaştırılmalıdır.
Yeterli olağan gayreti göstermeden başlanılan gün ve işten sorun çıkması kaçınılmazdır.
Canlılığını kaybetmiş gün ve iş, yanlışlar yarına taşıyacağı için toparlama olasılığı, şimdilik sadece bildiğimiz konuları ayırt etmek deneyimli idarecileri için bile oldukça güçtür
Zamanlama
İlk iş; yanlışlar yarına taşımınmış olayı en kısa sürede kapatmaktır. Bunun için geleneksel yaklaşım (yalan söylemek, kabahati başkasının üzerine atmak ve yarın çözerim gibi olayı yarına bırakmak şeklinde) günümüzde caridir. Oysa hatanın en kısa süre içinde kapatılması gerekir. Aksi halde konunun kendi haline düzelme-iyileşmeye bırakılması bu süre alır, belki de başka sıkıntıları beraberinde getirir.
Plastiklerde dolgu maddeleri
- JACOM_CONTENT_CREATED_DATE_ON
- JACOM_CONTENT_WRITTEN_BY
Dolgu maddeleri plastiklerde katı olarak sisteme ilave edilen ve matrix reçineyle bağdaşmayan organik veya inorganik menşeli malzemelerdir. Bu maddeler alışılmışın dışında sadece ucuzlatmak için değil inaktif veya aktif olmalarına göre ilave edildikleri sisteme pek çok özellik verebilirler. Eğe bilinçli kullanılırsa dolgulu sistemler ucuzluğun yanında çok önemli üstünlükler de kazanmış olurlar.
Dolgu maddeleri karışımda özgül ağırlık, E-modülü, baskıya dayanıklılık, eğme direnci, sertlik, ısı dayanıklılığı gibi değerleri artırırlar. Özel bazı katkılar sisteme antistatik ve yanmazlık gibi özelliklerin yanında işlemede kolaylık sağlayan yumuşaklık ve kayganlık gibi artılar da verirler. Dolgu maddelerinin plastiklerde en takdir gören katkısı ise malzemenin küçülmesini yani çekmesini önlemesidir. Dolguların plastik karışımlara olumsuz etkileri yok değildir. En önemli konu çekme dayanımı ve darbe direncinin dolguyla kötüleşmesidir. Bunları düzeltmek için mutlaka özel katkılar gereklidir.
Kompound üretiminde kullanılan katkılar
- JACOM_CONTENT_CREATED_DATE_ON
- JACOM_CONTENT_WRITTEN_BY
Polimerler, fiziksel ve kimyasal özellik açısından proses koşullarına, iklim şartlarına, fiziksel ve kimyasal etkilere karşı dayanıklılığı zayıf olan malzemelerdir. Polimer üretiminde katkı kullanımı ile polimerlerin fiziksel ve kimyasal özelliklerinin geliştirilmesinde, iyileştirilmesinde ve yeni özellikler kazandırılması sağlanmaktadır. Katkıların en çok kullanıldığı alan ise PVC üretimidir. PVC katkıları başlı başına başka bir konu olduğundan burada sadece compound üretiminde kullanılan katkılardan bahsedilecektir.
Kompound üretiminde kullanılan katkılar çok değişiklik gösterirler ve farklı gruplar altında değerlendirilebilir. Ancak bunları belli gruplar atlında toplayarak tanımlamaya çalışmak çok daha uygun olacaktır.
Ağzına kadar (lebaleb) ekonomi
- JACOM_CONTENT_CREATED_DATE_ON
- JACOM_CONTENT_WRITTEN_BY
Sermaye birikim süreci olan paranın yapısal değişimi; orta vadede kriz diye tanımlanacak boyuta sirkü etti. Günümüzde uygulanan istikrarsız, her dönemin farklı sermaye birikim karakteristiğini; “basit olduğu için” okumaya değer bulmuyorum. Eğer yaşanılan para hareketini ekonominin bir versiyonu olarak tanımlamaya kalkarsak; sonuç üretmeyen yanlışı tekrarlamış oluruz. Bunu bir ekonomik olgu diye tanımlamaya kalkarsak, ülkemizdeki şartları oluşturan değişkenlik sakatlığına bizde inanmaya başlarız.
Ülkemizde; bugün yaşanan dünden farklı sermaye birikim süreci kendi kurallarını icra etmektedir. Kendi niteliğini kabul ettirmiş olan bu sürecin, kendi içinde tıkanmaların ve tıpanın açılmasının da kurallarını oluşturma karakteri vardır. Bu tıkanma koşullarının olgunlaşmasıyla ortaya çıkması muhtemel kriz; kendi dönemi içinde eski sermaye birikim sürecindeki sistemi aksatan unsurlarını ortadan kaldırılmasıyla tasfiye edilir. Bu durum yeni bir sermaye birikim sürecine başlangıç yapmaya vesile olur. Eski sermaye birikim sürecinin tasfiyesinin devam ettiğini varsayarsak, tasfiye tamamlandıktan sonra yeni dönem başlar.
Polimerik diş restorasyon kompoundlarının ışınlama ile kürlenmesi
- JACOM_CONTENT_CREATED_DATE_ON
- JACOM_CONTENT_WRITTEN_BY
Özet
Bu çalışmada, polimerik diş restorasyon kompoundlarına 10, 20 ve 40 saniye olmak üzere farklı sürelerde LED (Laser Emitting Diode) ve QTH (Quartz Tungsten Halogen) olarak iki farklı ışın kaynağı ile uygulanan kürleme işleminin uygunluğu incelenmiştir. Oluşan kompozitlerin yapısındaki dönüşümler Kızıl ötesi Fourier Transform (FTIR) analizi ile incelenirken, olası renk değişimlerini incelemek amacıyla sarılık değeri ölçümleri yapılmıştır. Diş kompozitlerinin FTIR spektrumu analizinde dönüşüm değerlerinin kompound türüne, ışın kaynağına ve ışınla kürlenme sürelerine bağlı olarak % 52-99 aralığında değiştiği saptanmıştır. Sarılık indisi incelemesinde kürlenmemiş kompozit için sarılık indisi değeri 18,6 iken, kürlenmiş kompozitlerde kompound türüne ve kürlenme zamanına bağlı olarak 42-46 aralığında olduğu görülmüştür.
Anahtar Sözcükler: Polimerik diş dolgu kompoundları, ışın-polimerleşme, monomerlerin dönüşüm derecesi, ışınla kürleme
Unutturulan Avrupa Birliği (AB)
- JACOM_CONTENT_CREATED_DATE_ON
- JACOM_CONTENT_WRITTEN_BY
Avrupa; müreffeh ülkelerin kıta’sıdır. Avrupa’nın içinde ve karşısında; görünmeyen ve görünen iki önemli güç var. Bu güçler Avrupa için hep karşı güçtür. Avrupa’nın içinde görünmeyen güç; ikinci dünya savaşının” ağır faturasını ödemiş, bunun bedelini er veya geç tahsil etmek için her fırsatı bir sanat hassasiyeti ile değerlendiren Almanya’dır. Karşısında ki güç ise zamanla yarışan çağın ihtiyacını temin eden tüm teknolojik üstünlüklerinin sahibi, güç odağı, insanları çalışkan ve becerikli, orta ve uzun vadeli tatbik kabiliyetli strateji ve projeleri olan ABD var.
Gıda üreticileri ‘Thermoform’a yöneliyor
- JACOM_CONTENT_CREATED_DATE_ON
- JACOM_CONTENT_WRITTEN_BY
Markete giren bir müşterinin, raflardan birinden alıp tükettiği ambalajların içinde inanılmaz bir uğraş, teknoloji, sabır, yatırım, deneyim var. Müşterinin elindeki o paketi doğru biçimde üretene kadar yüzlerci bobin film, günler, haftalarca denemeler, çöpe atılan ürünler, milyonlar var.
İktisatta kirliliği ortadan kaldıran “GEN ENERJİ” varlığının ispatı
- JACOM_CONTENT_CREATED_DATE_ON
- JACOM_CONTENT_WRITTEN_BY
İktisadın uygulama alanlarının başında endüstri gelmektedir. Çeşitli endüstriyel ürünlerin istenilen nitelikte ve miktarda eldesi için yapılan çalışmalar iktisadın daha da gelişmesine neden olmuştur.
Endüstride özellikle içinden çıkılmayan kalıtsal işlevlerin tanısının yapılmasında, işletmelerde istenilen özelliklerdeki ürünlerin eldesinde, mali yapının ihtiyaca göre çeşitlendirilmesinin ortaya çıkardığı kirliliğin önlenmesi için gelişmiş ülkeler (bu çalışmalarımın yayınlanıp hayat bulmasıyla) “gen enerji” uygulamasını genelgeleştirmiştir.