Monday, Dec 30th

Last updateFri, 13 Dec 2024 12pm

You are here: Home Article

FU CHUN SHIN (FCS) - PLASTİK ENJEKSİYON MAKİNELERİ

Otomotiv endüstrisinde geri dönüştürülebilir ve biyobozunur mühendislik plastikleri

Özet

Polimer malzemelerin hafiflik, kolay işlenebilirlik, kimyasal ve korozyona karşı yüksek direnç gibi üstün özelliklerinden dolayı uzay ve havacılıktan, beyaz eşyaya, otomotivden savunma sanayine kadar birçok sektör ve uygulamada kullanımları her geçen gün artmaktadır. Plastiğin hafifliği, esnekliği ve birçok niteliği, otomobillerin toplam ağırlığını ve yakıt tüketimini azaltarak onları otomotiv endüstrisi için ideal hale getirdiği için plastikler bu endüstrinin neredeyse en başından beri kullanılmaktadır. Polimer malzemelerin geri dönüşümlü ve biyobozunur olarak üretilmesi ve kullanılması, atıkların çoğalması ve birikmesine bir çözüm olacaktır. Bu nedenle, son zamanlarda yapılan çalışmalar uzun süre doğada bozunmadan kalan plastik malzemeler ile rekabet edebilecek alternatif malzemelerin geliştirilmesi yönündedir. Bu anlamda geliştirilen alternatif malzemeler ise biyobozunur polimerlerdir. Bu makalede, otomotiv başta olmak üzere diğer sektörlerde de sıkça kullanılan biyobozunur bir polimer olan polilaktik asit (PLA)’ın çeşitli harmanları incelenmiş ve kullanım alanları araştırılmıştır.

Anahtar kelimeler: Polimer, biyobozunur, polilaktik asit

Yalın Ürün Geliştirme (LPD) Sürecinde PLM Sistemlerinin Yeri

Giriş

Endüstriyel devrimler ile firmalar tüm iş yapma süreçlerini baştan sona gözden geçirmeye başladılar. Özellikle Endüstri 4.0 ile beraber yükselen rekabetçi ortam, şirketlerin ürünlerini daha ucuza ve yüksek kalitede tasarlama/geliştirme/üretme zorunluluğunu getirdi. İş süreçlerinin yalınlaşması ile rekabetçi pazara hızlı, kaliteli ve ucuz ürün geliştirmek mümkün oldu. Ürün Geliştirme (PD) süreçlerinin yalınlaşması ile Yalın Ürün Geliştirme (LPD) kavramı ortaya çıktı. 

Yalın Ürün Geliştirme süreci firmaların rekabetçi pazarlarda öne çıkmasını sağlamaktadır. Ürün geliştirme sürecinde yaşanan olası tüm zararları ve maliyetleri ortadan kaldırarak ürünlerin pazar fiyatlarını rekabetçi durumuna getirmektedir. Ürün Yaşam Döngüsü Yönetimi (PLM) sistemi ise ürünün doğumundan ölümüne kadar tüm yaşam sürecini yönetmeyi sağlayan sistem bütünüdür. Ürün geliştirme süreçlerinin yalınlaşması PLM sistemlerine ihtiyacı ortaya çıkardı. Ürünün üretilmesi ve tüketicilerin bu ürünleri kullanması sırasında birçok iş süreçlerinden geçerken her türlü bilgi, işlem ve proseslerin yönetilmesi gereklidir. Bu çalışmada Yalın Ürün Geliştirme sürecindeki PLM sistemlerinin rolü aktarılmıştır.

İşletmelerde PLM Sistemi ile Tasarım ve Üretim Maliyetlerinin Azalması

Giriş

Ürün Yaşam Döngüsü Yönetimi (PLM), 20. yüzyılın sonlarında şirketler arası rekabetin hız kazandığı endüstriyelleşme ortamında ortaya çıkan, firmaların ürünlerini tüm yaşam döngüsü boyunca takibini sağlayan sistemlerin sistemidir. Şirketlerin ürünü tasarlarken, üretirken, bakım ve desteğini sağlarken tüm paydaşların ulaşmak istediği bilgileri sistematik bir şekilde gösterilmesini sağlamaktadır.

PLM sistemi firmaların; maliyetleri düşürmesini, rekabetçi fiyat oluşturmasını ve kârı maksimize etmesini mümkün kılmaktadır. Ürünün maliyetinin büyük bir kısmını oluşturan tasarım ve imalat süreçlerinde yaşanan maliyetlerin PLM sistemi ile nasıl düşürebildiği bu çalışmada aktarılmıştır.

Sürdürülebilir Malzemeler: Fındık Kabuğu İçeren Polimer Kompozitler

Özet

Son yıllarda dünyada artan çevre kirliliğinin ve çevresel problemlerin birçok sebebi bulunmaktadır. Bunlardan en önemlisi doğadaki yaşam döngüsünü olumsuz yönde etkileyen, biyobozunur ve sürdürülebilir olmayan malzemelerin kullanımının artması olarak gösterilebilir. Bu noktadan hareket edilecek olunursa, doğanın kirlenmesini azaltmak ve kendisini daha hızlı bir şekilde yenilenmesi sağlamak amacıyla atık miktarının azaltılması ve sürdürülebilir kaynakların kullanılması tercih edilmelidir. Tarımsal atık olarak bilinen lignoselülozik malzemelerin polimer kompozit yapımında kullanımı son yıllarda gündeme gelen hem hammadde miktarını düşürmek hem de hammadde maliyetini azaltmak, ürünün karbon, enerji, su ayak izlerini azaltmak, biyobozunurluk oranını artırmak gibi avantajlar sağlamaktadır. Bu derlemede, lignoselülozik sürdürülebilir doğal dolgu malzemesi olan fındık kabuğu kullanılarak üretilen polimer kompozitler hakkında yapılan çalışmalar verilmiştir. 

1.Giriş

Fındık, dünya genelinde çerez, şekerleme, tatlı, çikolata, unlu mamuller ve yağ sanayinde yaygın olarak kullanılan bir meyvedir. Bu ürünlerde meyve formunda kullanılabildiği gibi, çeşitli prosesler sonunda parçalanmış, ezilmiş, posa veya yağ formunda da kullanılabilmektedir. Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürlüğü’nün hazırladığı 2020 Yılı Fındık Sektörü Raporuna göre dünyadaki fındık dikim alanlarının yaklaşık olarak %75’i Türkiye’de bulunmakta ve Türkiye dünyada en çok fındık üretimi yapan ülkedir. Fındık ülkemizde en çok Karadeniz bölgesinde yetiştirilmektedir. Dünya fındık üretim istatistiklerine göre yıllık üretim 1 milyon tonun üzerindedir ve bu üretimin yaklaşık %62’si ülkemizde gerçekleşmektedir. Yıllık ürün dalgalanmaları nedeniyle genellikle son 5 yılın ortalama üretim istatistikleri verilmektedir. Son 5 yılda dünyadaki fındık ihracatının %72’si Türkiye tarafından gerçekleştirilmiştir. Ülkemizde üretilen fındığın %80-85’i ihraç edilmekte, %15-20’si ise iç piyasada çerez, tatlı, çikolata, yağ üretiminde kullanılmaktadır. Türkiye’de son 5 yılda 610 bin ton fındık üretimi gerçekleşmiştir. Şekil 1’de görüldüğü gibi, fındık meyve, ince iç kabuk ve sert dış kabuk olmak üzere temelde 3 kısımdan oluşmaktadır. Yapılan çalışmalar sonunda fındık cinsine göre değişse de dış kabuk ağırlığı toplam ağırlığın yaklaşık %50-55’i kadardır. Yani fındığın yarısı sert kabuktan oluşmaktadır. Dünyada her yıl binlerce ton sert fındık kabuk atığı oluşmaktadır 1.

Plastik enjeksiyon kalıplarında sıcak yolluk dağıtıcıları

Özet 

Plastiklerin enjeksiyon kalıplarında şekillendirilmesinde son yıllarda daha çok sıcak yolluk sistemleri kullanılmaya başlanmıştır. Önemli ölçüde enerji, malzeme ve işçilik kazançları gibi birçok avantajlar sağlayan bu sistemin giderek gereği ve önemi artmaktadır. Bununla beraber kullanımdan ve bilhassa tasarımdan kaynaklanan hatalar da sıkça karşımıza gelmektedir. Bu makale, Sıcak Yolluk sisteminin en önemli elemanlarından olan dağıtıcıların görevi, yapısı ve tasarımı hakkında daha çok literatür ve pratik uygulamalardan yararlanılarak derlenmiştir.     

1.Giriş 

Sıcak yolluk sistemlerinin plastik enjeksiyon kalıpçılığında kullanılma oranı son yıllarda artmaya başlamıştır. Bu artışın nedeni; yüksek kaliteli ürün alma isteği, daha kısa sürede daha çok ürün basabilme, yolluk malzemesi tasarrufu ve işçilik giderlerinin azaltılması olarak kısaca özetlenebilir. Normal (Standart) yolluk sisteminden farklılık gösteren bu sistem ısıtma donanımı ve kontrol ünitesi gibi bir takım ek düzenekleri barındırır.

Bir sıcak yolluk sistemi, enjeksiyon ünitesiyle bağlantılı olan bir yolluk burcu, eriyik malzemeyi kalıp içinde dağıtan bir dağıtıcı (Manifold) ve eriyiği istenilen bölgeden kalıp gözüne aktaran memelerden meydana gelir. Şekil 1’de iki gözlü sıcak yolluklu bir kalıbın elemanları gösterilmiştir.

Koekstrüzyon üretim yöntemi ve bazı uygulamaları

Özet

Günümüzün vazgeçilmezlerinden birisi olan plastik sektörü, kullanım ihtiyaçlarının artması ile her geçen gün gelişmeye/büyümeye devam etmektedir. Türkiye plastik sektör izleme raporundan elde edilen 2021 yılı verilere göre, toplam plastik ürün üretiminin yaklaşık %50’sini ambalaj malzemelerinin oluşturduğu görülmektedir. Plastik ambalajlar kullanım kolaylığı, hafiflik gibi avantajları sayesinde günlük hayattan, nakliye/paketlemeye kadar birçok alanda sıkça tercih edilmektedir. Plastik ambalaj üretiminde ürünün kullanılacağı alana göre malzemeden dayanım, bariyer, sızdırmazlık gibi birden fazla özellik beklenebilmektedir. Bu nedenle tek başına kullanımı halinde istenilen özellikleri karşılayamayan polimerler, kompozit veya karışım yapılarak kullanılabilmektedir. Polimerin karışım veya kompozit yapılması ile geliştirilmek istenen özellik iki veya daha fazla hammaddenin/malzemenin sinerjik etki göstermesi sonucunda sağlanabilmektedir. Ayrıca son ürün özellikleri, bileşenlerin özellikleri ve birbirleri arasındaki etkileşim/uyum, morfoloji ve işleme şartları gibi birçok parametrelerden de etkilenebilmektedir. Polimer malzeme özelliklerinin geliştirilmesi için kullanılan bir başka yöntem de maliyet ve performans açısından avantaj sağlayan çok katmanlı yapı eldesidir. Çok katmanlı yapıları elde etmek için laminasyon, kaplama veya koekstrüzyon yöntemleri kullanılabilmektedir. Bu derlemede çok katmanlı yapıların üretim yöntemlerinden birisi olan koekstrüzyon yöntemi ve bazı uygulamaları ele alınmıştır.

Eğitimin Endüstri 4.0 Uygulamasındaki Rolü

Özet

Günümüzde üretim sistemleri ve teknolojileri hızlı bir biçimde değişmektedir. Klasik üretim sistemlerinin yerini modern üretim sistemleri almaya başlamaktadır. Gelişen sanayinin en önemli konusu teknolojidir ve bu bağlamda işletmelere, devletlere, üniversitelere ve üretim politikası geliştiren kuruluşlara mevcut üretim teknolojilerinin geliştirilmesi veya yenilenmesinde büyük roller düşmektedir. Son yıllarda sanayi komisyonları tarafından programlar belirlenmesi, Sanayi bakanlığının gündemini belirlemesi ve Endüstri 4.0 için geçiş adımlarını yayınlaması artık anlamayı geçip harekete geçme zamanımızı gösteriyor. Üniversiteler bir süredir açtıkları programlarla sanayiye yön vermeye devam etmektedir. 

Endişe verici nokta, Endüstri 4.0 için insan gücüne ihtiyaç olmadığından yatırım yapmak isteyen uluslararası firmaların kendi ülkelerini tercih edebilecek olmasıdır. Bunun için toplumsal olarak dijitalleşmeye geçişimizi hızlandırmalı, eğitimli bilinçli bireyler olarak bu süreci yönetebileceğimizi göstermemiz gerekiyor. Bunun ölçüm derecesi olarak uluslararası anket şirketleri eğitim kurumlarını ve yayınlarını takip ediyor. Dünya değişime uyum sağlarken, endüstrinin tek başına bize liderlik etmesini bekleyemeyiz. Dijitalleşen üretim ve yönetim sistemlerine şekil verecek seviyede olmalıyız. Bu derleme çalışmada üniversitelerde yapılan araştırmalar değerlendirilmekte ve uluslararası bir araştırma kuruluşunun dijital rekabet edebilirlik araştırmasından bahsedilmektedir. Hepsinin sonucunda eğitimin bizi dijitalleşme ve Endüstri 4.0 açısından dünyada adı geçen ülkeler arasına sokacağı vurgulanmakladır.

Plastik enjeksiyon kalıplarında soğutma sistemi esasları

1.Giriş

Günümüzde, plastik parçaların imalatında yaygın olarak kullanılan üretim yöntemlerinin başında plastik enjeksiyon yöntemi gelmektedir. Plastik enjeksiyon üretim yöntemi, granül halindeki plastik ham maddenin ısı etkisiyle eritilerek kalıplanması ve şekillendirilmesi prosesidir. Plastik enjeksiyon üretim yöntemi, yüksek hacimlerde karmaşık geometrilere sahip parçaların hızlı bir şekilde üretilebilmesi, düşük maliyet, ikincil işlemlere gereksinim duymama, değişik renk-yüzey ve geometrilerde parça üretimi, malzeme firelerinin çok düşük seviyede olması, düşük ölçü toleranslarıyla çalışabilme imkanı sağlamaktadır.

Plastik enjeksiyon üretim yöntemi, plastik parçaların ve ürünlerin imalatı için kalıp kullanımını gerektirir. Plastik enjeksiyon kalıpları, bir plastik parçanın üretim sürecinde en önemli bileşendir çünkü çevrim süresini ve ürünün kalitesini etkilemektedir. Plastik parçaların optimum özellikleri, yalnızca doğru kalıp sıcaklığı ve soğutma sisteminin verimli kullanımında elde edilebilmektedir.

Yeşil ve Dijital Dönüşüm

Özet

Dijital dönüşüm, yapay zekâ, büyük veri analitiği, bulut bilişim ve Nesnelerin İnterneti (IoT) gibi dijital teknolojilerdeki ilerlemelerin teşvik ettiği toplum, endüstri ve kuruluşlardaki benzeri görülmemiş aksaklıkları ifade eder. Halen, çevresel sürdürülebilirlik alanında dijital dönüşümü haritalayacak çalışmalar bulunmamaktadır.

Bu makalede, yeni teknolojilerin, her şeyin dijitalleşmesinin ve yeşil ekonomik yaklaşımının dünyayı ve iş ortamını nasıl etkilediğinden bahsedilecek ve son on yılda çokça duyduğumuz yeşil ekonomi, dijitalleşme konuları ele alınmıştır.

Anahtar Kelimeler: Yeşil ekonomi, dijital dönüşüm, PLM

Esnek Ambalaj Yapılanmasında Delaminasyon Problemi

Özet

Günümüzde üretim teknolojilerinin hızla ilerlemesi ve artan nüfus; üretim endüstrisinin sorunsuz üretim yapabileceği ham madde ihtiyacını arttırmaktadır. Delaminasyon problemi; esnek ambalaj sektöründe oldukça sık karşılaşılabilen bir sorun olup, problemin çözümüne yönelik birçok parametrenin optimize edilmesi gerekmektedir. Delaminasyon, esnek ambalajı oluşturan film katmanlarının kullanılan tutkallar ve/veya diğer yapıştırıcı malzemeler yardımı ile belirlenen standart laminasyon kuvvetlerini sağlayacak şekilde yapışmamış olması, katmanların birbirlerine olan tutunma kuvvetinin beklenenden düşük olması şeklinde tanımlanacak bir problemdir. Bu sorun hem üretim sürecinde, hem paketleme ve dolum hatlarında, hem de dolum ve paketlemeyi takiben yapılan ilave işlemler sonrası karşımıza çıkabilmektedir. Sorunun birçok kök nedeni olabilmektedir; üretim sırasında kullanılan mürekkep ve tutkal sistemleri, baskı ve laminasyon koşulları ya da kullanılan film tiplerine bağlı olarak değişkenlik gösterebilmektedir. Oluşan sorun ile, film katmanlarının ayrılması hava ve nemin açılan boşluklardan içeri girebilmesine, öngörülemeyecek başka problemleri tetikleyerek hasarın büyümesine ve ambalaj sisteminin sağlayacağı ürün raf ömrünün negatif yönde etkilenmesine ve paketin bütünlüğünün bozulmasına neden olabilmektedir. Ek olarak; raftaki ürünün görsel estetiğini sağlayamama, yırtılırken ambalajın düzgün yırtılmaması gibi diğer istenmeyen durumların da tetiklenmesi söz konusudur.

Rotogravür Baskı Modeli

Özet 

İlk insanların ortaya çıktığı milattan önce 200.000 yıllarından bu zamana kadar, insanlar için olmazsa olmaz şeylerden birisi de koşulsuz şartsız iletişimdi. Gerek göçebe hayata gerekse yerleşik hayata geçilmiş olsun her insanın yaşamını devam ettirebilmek için iletişim halinde olması gerekmekteydi. Yüz yıllar geçtikçe ve insanoğlu daha da akıllanmaya başladıkça, sadece iletişim ile yetinmeyip, yaşantıları boyunca gördüğü birikimleri ve deneyimleri diğer kuşaklara aktarmayı düşündü. Yazının icadına kadar olan sürede resimlerle bu yapılmaya çalışılsa da özellikle yazının icadı ile beraber insanlık tarihi baştan yazıldı. Gelecek kuşaklara aktarımların teknolojinin gelişmesiyle de son derece kolaya indirildiği zamanlarda bilgi, çok daha hızlı bir şekilde yayılmaya ve aktarılmaya başlandı. Bilgileri yayma ve daha çok kişiye daha kolay yoldan ulaşma arzusu ile insanoğlu bir yazıyı veya bir resmi kolay yoldan çoğaltabileceği teknikler geliştirerek baskı teknolojisi geliştirdi. Bir süre sadece kitap, ansiklopedi ve sözlük gibi şeyler basılırken, zamanla bu teknikler ile saklama ve koruma işlerinin de hızla olunabileceği gözlemlendi. Bilgileri aktarma ile başlayan bu yolculuğa, ürünleri saklama ve korumaya yönelik ambalaj ürünlerinin üretimi ile devam eden baskı teknolojisi, hız kesmeden yoluna devam etmektedir. 

Polyolefin Plaka Ekstrüzyonu - 1

Bu derlememizin ilk bölümünde tek katlı bir levha ekstrüzyon prosesini basit bir şekilde tanımlamaya çalıştık. Ayrıca önemli noktalar ve sorun giderme gibi konulara dikkat çekmeyi amaçladık. Okurken göz önünde tutulması gereken bir nokta bu içerikte paylaşılan bilgilerin tüm polimer tipleri için geçerli olmayacağıdır. PET ile PP veya PMMA levha hattının ortak noktaları bulunsa da bir takım konfigürasyon farklarının olacağı da açıktır. Bu nedenle burada verilen bilgiler ağırlıklı olarak polyolefin için özetlenmiştir. Özellikle ekstrüzyon uzmanlığı olmayanlar için faydalı olacağını umduğumuz, firmaların ekstrüzyon eğitimlerinde kullanabileceği bir prosese giriş seviyesi kılavuzudur. Verilen bilgiler, derlenmiş literatür bilgilerine ve teknik kadromuzun birikimlerine dayanmaktadır.

Doypack Ambalajlarda Kullanılan Filmlerin Malzemeleri ve Üretimi

Özet

Son yıllarda birçok ambalajlama uygulamasında adını sıkça duyduğumuz doypack ambalajlar, plastik filmlerden üretilmektedir. Doypack ambalajların özelliklerini ve performansını bu plastik filmler belirlemektedir. Örneğin yüksek bariyer özelliği gereken bir ambalaj ile bariyer özellik gerektirmeyen ambalajlar için seçilen filmler farklı olmaktadır. Bunun sebebi her filmin farklı özelliklere sahip olmasından kaynaklanmaktadır. Farklı özellikteki filmler farklı hammadde ve/veya farklı üretim teknikleri ile üretilmektedir. Plastik filmler, doypack ambalajlarda tek başına, karışım halinde, katmanlı film morfolojisinde veya lamine edilmiş şekilde kullanılabilmektedir. Bu derlemede, doypack ambalajlarda kullanılan filmlerin üretim yöntemleri ve en çok kullanılan polimerler ele alınmıştır. 

1.Giriş

Günlük hayatımızda karşımıza sürekli çıkan doypack ambalajlar, ambalaj sektöründe oldukça önemli bir role sahip olmaktadır. Plastik üretimi ambalaj, inşaat, elektrik/elektronik, tarım, tekstil, otomotiv ve diğerleri olarak sınıflandırıldığında, 2021 verilerine göre 7,7 milyon tonluk plastik üretimde 3,23 milyon ton üretimle ambalajlar zirvede bulunmaktadır [1] (Tablo 1). Ambalajlar ise yiyecek, içecek, sağlık, kozmetik, giyim, kimyasal, elektrik/elektronik ve diğerleri olmak üzere birçok sektörde kullanılmaktadır.  Doypack ambalajlar ayakta durabilme, tekrar açılıp kapanabilme ve bariyer özelliklerine sahiptir, bu sayede hemen hemen her türlü malzemenin ambalajlanmasında kullanılmaktadır. Örneğin, kedi ve köpek maması, deterjan, meyve suyu ve son zamanlarda çok fazla kullandığımız maskelerin paketlemelerinde karşımıza çıkmaktadır. Doypack ambalajların çok geniş bir yelpazede kullanılmasının temel sebebi, farklı performansa sahip ürün geliştirilebilmesidir. Ürün çeşitliliği ilk olarak hammadde çeşitliliğine bağlıdır. Doypack ambalajlarda kullanılan malzemeler farklı üretim yöntemleriyle bir araya getirilip, ürün çeşitliliği artırılmaktadır.

Laminasyon Prosesi ve Farklı Laminasyon Teknikleri

Özet

Günümüzde polimerler başta ambalaj sektörü olmak üzere birçok alanda yer almaktadır. Plastik malzemeler tek başına kullanılabileceği gibi plastik ya da kağıt, karton, alüminyum gibi plastik olmayan malzemelerin özelliklerinden de yararlanmak için çok katmanlı yapılar halinde kullanılabilmektedir. Bu sayede kullanım alanları daha da genişlemektedir. Örneğin, iyi oksijen bariyer özelliğine sahip, su ya da nem bariyer özelliği zayıf olan bir polimerin bu dezavantajını minimize etmek için nem bariyer özelliği iyi olan bir polimer ile katmanlı bir şekilde üretilebilmektedir. Bu sayede oksijen ve nem bariyer özelliği istenilen kullanım alanlarına uygun katmanlı yapıda malzeme elde edilebilmektedir. Çok katmanlı yapıları oluşturmak için yaygın olarak koekstrüzyon, kaplama ve laminasyon yöntemleri kullanılmaktadır. Koekstrüzyon katmanlı film üretiminde kullanılırken, kaplama ve laminasyon genellikle farklı yapıdaki substratların birleştirilmesi için kullanılmaktadır. Bu derlemede laminasyon yönteminin çeşitleri ekstrüzyon, sıcak eriyik, yapıştırıcı ve termal olmak üzere dört başlık altında ele alınmıştır.

1. Giriş

Laminasyon, birden fazla film formunda malzemeden basınç, sıcaklık veya yapıştırıcı kullanılması ile kompozit, katmanlı yapı elde etmek için uygulanan birleştirme yöntemidir. Bu sayede üretim teknikleri birbirinden farklı olan film formundaki malzemeler birleştirilmekte ve her bir katmanın özelliği korunarak çok fonksiyonlu yeni kompozit yapılı film formunda olan ve sonraki aşamalarda şekillendirilebilen yapılar üretilebilmektedir. Nihai ürünlerin mekanik ve bariyer (oksijen, nem, ışık vb.) gibi birçok özelliği istenilen düzeyde ayarlanabilmektedir [1-4].

Poliüretan ve Bio-Bazlı Poliüretanın Otomotiv Sektöründeki Kullanımı

1. Giriş 

Günümüzde plastik, insan hayatının vazgeçilmez parçalarından biri haline gelmiştir. Greene, 1950'den 2015'e kadar küresel plastik tüketiminin 2 milyon tondan 440 milyon tona çıktığını ve plastiğin çelik ve çimento dışında en çok kullanılan insan yapımı malzemelerden biri olduğunu bildirmiştir. Çok yönlülüğü, uygun maliyeti ve hafifliği nedeniyle plastiğin %42'si ambalaj malzemesi olarak kullanılırken; diğer başlıca kullanım alanları otomotiv, inşaat, havacılık ve elektrik mühendisliği olarak karşımıza çıkmaktadır [1].

2. Otomotiv Sektöründe Plastiklerin Önemi

Otomotiv mühendisleri için ilk öncelik, bir otomobilin ağırlığını azaltmaktır, çünkü bu doğrudan yakıt ekonomisi ile ilgilidir. Örneğin, öncekilerden (daha büyük motorlar) daha iyi performansa sahip daha küçük motorların geliştirilmesi gibi ilerlemeler toplam ağırlığın azaltılmasına katkıda bulunmaktadır. Bununla birlikte, güvenlik gereksinimlerini karşılarken yapısal parçaları daha hafif yapmak, ağırlığı azaltmak için kritik bir nokta olmaya devam etmektedir. Bir yandan, kritik parçalarda kullanmak amacıyla daha ince güçlü çelik paneller oluşturmak ağırlığı önemli ölçüde azaltmaktadır. Diğer yandan, yapısal bütünlüğü sağlamak amacıyla kritik olmayan bileşenler için, plastik kompozitler gibi daha hafif malzemelerin kullanımı tercih edilmektedir [2].

Termoform Kalıplarında İtici Tasarımları ve Uygulama Parametrelerinin Belirlenmesi

Özet

Yaptığım bu çalışmada, termoform ürünlerin üretiminde kullanılan iticilerin, kalıplama esnasında form üzerindeki etkisi ve doğru itici tasarımlarının nasıl olması gerektiği uygulamalı olarak incelenmiştir. Termoform, çalışma prensibi olarak şekillendirme sıcaklığında ısıtılmış olan levhanın vakumlu veya üflemeli olarak form alması prensibine dayanır. Termoform ürünlerde en önemli kısım form üzerindeki duvar kalınlıkların her tarafta eşit şekilde dağılmış olmasıdır. Bunun sağlanması içinde ilk olarak levha üretim prosesinin standartlara uygun üretilmiş olması, üretim anında da levhanın ön ısıtmadan geçmesi, levhanın homojen ısıtılması, kalıp hava tahliye deliklerinin doğru açılması, kalıbın ve itici maçanın ısısının prosese uygun olması ve de iticinin formunun kalıp formuna uygun tasarlanmış olması gerekmektedir. Yapmış olduğum bu çalışmada, ambalaj makineleri sanayisinde üretilen bardak su paketlemesi yapan termoform makinelerinde kalıplama esnasında elde edilen bardak formunun homojen şekillenememesi ile otomatik kolileme esnasında ve kolideki diziliminde yaşanan istifleme sorunlarını çözmek aynı zamanda homojen form sağlanması ile birlikte daha ince levha kullanarak üreticiye malzeme maliyetlerinde kazanç sağlanması hedeflenmektedir. Deneysel çalışma için tam otomatik bardak dolum kapaması yapan termoform makinesi ve üretim koşulları oluşturulmuş mevcutta kullanılan 700 mikron termoplastik malzemelerden (PET) Polietilen Tereftalat levhası ve itici malzemesi olarak da Polietilen malzeme kullanılmıştır. Kalıp olarak standart bardak formu kullanılarak çeşitli formda iticiler ile şekillendirme yapılmıştır ve iticilere göre çıkan formların duvar kalınlıkları raporlanarak çıkan veriler karşılaştırılmıştır.

Anahtar kelimeler: Termoform, İtici, Üfleme, Vakum, Polietilen Tereftalat

Şirketler için dijital dönüşümün yolu PLM’den mi geçiyor?

Giriş

Ürün yaşam döngüsü yönetimi (PLM), şirketleri ileri otomasyon ve bağlantılı sistemler dünyasına götüren dijital dönüşümün kritik bir bileşenidir. Peki PLM dijital dönüşümün neresindedir?

Dijital dönüşüm karşımıza basitçe dört düzeyde çıkmaktadır. İlk ikisi PLM’le doğrudan alakalı değildir. Seviye 1, yeniden markalama ve yeniden etiketleme, var olan bir şeyi alıp dijital dönüşüm olarak adlandırmakla ilgilidir denebilir. Seviye 2 ise, mevcut bir BT ürününe yeni özelliklerin ve işlevlerin eklenmesidir ve buna dijital dönüşüm denir. Diğer uçta, 4. seviye dijital dönüşüm yer almaktadır. Bu internet, World Wide Web, veritabanı teknolojisi, GPS veya telekomünikasyon gibi BT bileşenlerinin kullanımı olmadan mümkün olmayacak yeni bir iş alanı veya şirketin yaratılmasıdır. Örnek vermek gerekirse, Amazon, Google, Uber, Facebook ve LinkedIn gibi şirketlerin yaratılmasına yol açan dijital dönüşümdür. İlk iki seviye ile dördüncü seviye arasında 3. seviye dijital dönüşüm yer almaktadır. Bu seviyede mevcut bir şirkete dijital dönüşüm uygulanır. Bu, daha çok şirketi değiştirmekle ilgilidir. Ancak bu durum sadece yeni dijital teknolojilerin ve hizmetlerin uygulanmasından kaynaklanan bir değişiklik değildir. Bundan çok daha fazlasını içermektedir. “Paradigmayı değiştirmek, bir şeyi yapmanın önceden onaylanmış yolunu değiştirmek” anlamlarına gelen bir dönüşümdür. Bu, “yalnızca teknolojik bir değişim değil, aynı zamanda örgütsel, kültürel ve yönetsel bir değişimdir”. Dijital teknolojilerden yararlanarak stratejileri, ürünleri ve süreçleri yeniden işlemekle ilgilidir. İş modellerinin ve yetkinliklerin derin dönüşümü; organizasyonel modeller, iş süreçleri ve uygulamaları gibi pek çok alanı kapsamaktadır. PLM ile ilgili olan bu üçüncü dijital dönüşüm seviyesidir.

Doypack Ambalajların Temel Özellikleri ve Üretimi

Özet

Ayakta duran poşet olarak bilinen doypack ambalajlar, ambalaj sektöründe diğer ambalajlardan bu özelliği ile öne çıkmaktadır. Bununla birlikte tekrar açılıp kapanabilme özelliği de ürünlerin tüketim süresinin uzatılması açısından önemlidir. Doypack ambalajlar morfolojik olarak katmanlı film yapısına sahiptir. Bu katmanlar genellikle plastik filmlerin kombinasyonları veya alüminyum, kraft kâğıt, metalize film olabilmektedir. Bu sayede hemen hemen her özelliğe ve kullanım alanına göre doypack ambalaj üretilmektedir. Ancak kullanılan malzemeler değiştikçe üretim, laminasyon ve paketleme yöntemleri de değişmektedir. Bu derlemede doypack ambalajların gelişim süreci, temel özellikleri, avantajları, kullanım alanları ve üretimi ele alınmıştır.  

1. Giriş 

Doypack ambalajlar 1960’lardan günümüze kadar birçok sektörde ürünlerin muhafaza edilmesinde, taşınmasında kullanılan ve rafta, dolapta stabil bir şekilde durabilmesini sağlayan ambalajlardır 1. Genellikle ayakta duran poşet veya stand-up poşet olarak bilinen doypack ambalajlar, tabanında bulunan körükler ve yukarı doğru incelen geometrisi sayesinde rafta veya dolapta stabil bir şekilde ayakta durabilmektedir. Sözlük anlamı ise tozları ve içecekleri tutmak için yaygın olarak kullanılan, dik durmak üzere tasarlanmış sızdırmaz plastik torbadır 1.

Fiziksel Buhar Biriktirme Yönteminde Alüminyum Kaplanacak Plastik Malzeme Türünün Yapışma Performansına Etkisi

Resim 4. Numunelerin aparata dizilimiÖzet

Plastikler, düşük maliyet, kolay şekillendirilebilirlik, kimyasallara karşı direnç, ısı ve elektrik direnci vb gibi özelliklerinde dolayı günlük hayatımızda yaygın olarak kullanılmaktadır. Buna karşın birçok plastik malzeme estetik uygulamalarda yetersiz olması ve ışığı soğurması nedeniyle bazı uygulamalar için uygun olmamaktadır. Endüstriyel uygulamalarda plastiklerin bu eksikliğini gidermek için kaplamalar yapılarak sorun giderilmektedir. Plastikler yüksek sıcaklıkta katı fazını muhafaza edemediklerinden dolayı düşük sıcaklıkta yapılan kaplamalara uygundur. En sık kullanılan kaplama yöntemlerinde biri fiziksel buhar biriktirme yöntemidir. Bu yöntemde kaplama sıcaklığı düşük olduğundan dolayı kaplama malzemesinin plastik ürün üzerine yapışması ciddi bir sorundur. Bu makalede otomotiv sanayinde kullanılan bir plastik ürün STM D 3359-87 standardına göre alüminyum malzemesi ile kaplanmış ve farklı parametrelerin yapışma mukavemetine etkileri incelemiştir.

Anahtar Kelimeler: Plastiklerin kaplanması, Fiziksel Buhar Biriktirme (FBB), Alüminyum kaplama, Metalizasyon.

Hava Kabarcıklı Polimerik Ambalaj Filmlerinin Çeşitleri ve Kullanım Alanları

Özet

Yaygın olarak taşımacılık sektöründe paketleme amacıyla kullanıldığı bilinen hava kabarcıklı polimerik ambalaj filmleri; sağlık, izolasyon, sanat gibi birçok farklı kullanım alanında da karşımıza çıkmaktadır. Hava kabarcıklı polimerik ambalaj filmlerinin üretiminde farklı polimerler kullanılabilmesi, hava kabarcığının morfolojik ve estetik özellikleri ve kullanılan laminasyon malzemesi (köpük, metalize film, alüminyum folyo, kraft kâğıt) gibi parametreler dikkate alınarak, ambalajın kullanılacağı amaca göre çeşitli özelliklerde ürünlerin piyasa sunulması mümkündür. Bu makalede hava kabarcıklı polimerik ambalaj filmlerinin kullanım alanları ve çeşitlerine göre sınıflandırması ele alınmıştır.

1.Giriş

Genellikle taşımacılık sektöründe kullanımı ile aşina olduğumuz, yaygın adı ile ‘pat pat’ yani hava kabarcıklı polimerik ambalaj filmlerinin tarihçesi 1950’li yılların sonlarına dayanmaktadır. Duvar kâğıdı geliştirmek amacıyla çalışmalara başlayan iki bilim insanı, tesadüfen hava kabarcıklı polimerik ambalaj filmlerini üretmişlerdir [1].

Taşıt Tamponlarında Kullanılan Termoplastik Kompozitlerin Darbe Dayanımı Özelliklerinin İncelenmesi

ÖZET

Gelişen teknoloji ile otomotiv endüstrisindeki yenilikler, alternatif malzemelerin kullanımını her geçen gün arttırmaktadır. Bununla birlikte, taşıt sayısının artışı ile taşıt güvenliği de ön plana çıkmıştır. Yüksek güvenlik düzeylerine sahip, daha az yakıt tüketen otomobillerin geliştirilmesi ve maliyeti düşük üretim yöntemlerine odaklanılmaktadır. Bu isteklerin gerçekleştirilebilmesi uygun tasarım, hafif ve darbe sönümleme özelliği iyi olan malzemelerin kullanımı ile oluşturulacaktır. Alternatif malzemelerden biri olan termoplastik kompozit malzemeler düşük ağırlık, yüksek özgül mukavemet ve geri kazanabilirlik özellikleri ile araç çarpışma elemanlarında sıklıkla kullanılmaktadır. Bu çalışmada termoplastik kompozit malzemelerin (TKM) farklı hızlardaki çarpışma esnasında darbe özellikleri ve deplasman davranışları incelenmiştir. İncelenen çalışmalar sonucunda elde edilen veriler ile absorbe edilen enerji-uzama, gerilme-yer değiştirme ve hız-zaman grafikleri aktarılmıştır.

Anahtar kelimeler: Ön Tampon, termoplastik kompozit malzeme, darbe testi, çarpışma analizi

1.Giriş

Otomotiv, uzay, havacılık, savunma sanayi gibi farklı endüstri alanlarındaki hızlı teknolojik gelişim ve artan rekabet, yüksek performansa sahip yenilikçi ürünlerin arayışlarını hızlandırmıştır [1]. Mühendislik malzemelerinde kullanım alanına göre esneklik, hafiflik, darbe dayanımı, yüksek korozyon direnci, eğilme dayanımları, enerji sönümleme ve ısıl dayanım gibi özellikler aranmaktadır. Bu ihtiyaca karşılık vermek üzere, yeni kompozit malzemeler geliştirilmeye başlanmış ve kullanım alanları gün geçtikçe yaygınlaşmıştır [2]. Otomotiv sektöründe yeni düzenlemeler ile düşük CO2 salınım ve yakıt tüketimi özelliğine sahip ve bununla birlikte yüksek performans sergileyen araçların geliştirilmesi için araç hafifletme çalışmaları kapsamındaki araştırmalarla birlikte, araçlar üzerinde bulunan metal bazlı parçaların toplam ağırlığının oldukça fazla olduğunu görülmüş ve alternatif malzeme olması amacıyla kompozit malzemelere yönelim artmıştır [3].