Geri dönüşüm bireylerin yaşamında önemli
ÇEVKO Vakfı’nın yıl içinde yaptırdığı “YEŞİL NOKTA Algı Araştırması” sonuçları, Türkiye’deki bireylerin ambalaj atıklarının geri dönüşümü ve çevresel etkisi hakkındaki algı ve davranışları bakımından açıklandı.
“YEŞİL NOKTA Algı Araştırması”nın, ZENNA Araştırma işbirliğinde Türkiye genelinde 18 yaş ve üzeri 1.000 kişi ile, 7 bölgeyi temsilen 26 ilde CAWI (çevrim içi anket uygulama yöntemi) ile görüşülerek gerçekleştirildiğini belirten ÇEVKO Vakfı Genel Sekreteri Mete İmer “Bu araştırma 18 yaş ve üzeri 50 milyonluk bir nüfusu temsil ediyor” açıklamasında bulundu.
Araştırmaya katılan bireylerin %79’u ambalaj atıklarının iş yerlerinde çöpten ayrı biriktirildiğini belirtti. Bunun araştırmanın kapsamı düşünüldüğünde 39 milyon kişiye karşılık geldiğini bildiren Genel Sekreter İmer, “Bu yüksek rakamı, okullara, hastanelere, kamu kurumlarına ve özel iş yerlerine özellikle Sıfır Atık Yönetmeliği ve devletin Sıfır Atık politikasıyla birlikte görünür şekilde yerleştirilen geri dönüşüm kutularının bireylerde yarattığı olumlu algının sonucu olarak değerlendiriyorum. Toplumda bu konuda oluşmuş farkındalık bakımından çok önemli bir başarı” şeklinde konuştu. İmer sözlerini şöyle sürdürdü: “Diğer yandan, bireyler iş yerlerinde atıkların ayrı biriktirildiğini söylerken, bu konunun ne kadar içinde yer aldıklarını ortaya koymaksızın edilgen bir yaklaşımı dile getiriyorlar. Oysa iş yerlerinde yaratılan farkındalığın, atıkların sistemli, verimli ve entegre olarak toplanıp geri dönüştürülmesi ile sonuçlandırılması gerektiğini düşünürsek, daha sahada yapılması gereken önemli işler var.”
Evde her zaman ambalaj atıklarını ayrı biriktirdiğini söyleyenlerin oranı %58; araştırmaya katılanların Türkiye nüfusu içinde temsiliyet oranı düşünüldüğünde böyle söyleyen kişi sayısı yaklaşık 29 milyona denk geliyor. Bunun Türkiye’de en az üç kişiden birisinin ambalaj atıklarını sürekli ve düzenli olarak ayrı biriktirdiği anlamına geldiğini belirten Mete İmer “Maalesef bu iddialı sonuç, kaynağında ayrı toplanan ve geri dönüştürülen tüketim sonrası ambalaj atıkları ile ilgili yayımlanan son veri ve gözlemlerle örtüşmüyor. Bu yanıtı verenlerin bir bölümü toplumda ahlaki bir değer haline gelen geri dönüşümle ilgili bireysel sorumluluk algısına uygun davranma içgüdüsüyle yanıtlamış olmalı” şeklinde konuştu. İmer, bununla birlikte, geri dönüşümün toplumda bireysel bir sorumluluk olarak algılanır hale gelmesinin son derece sevindirici olduğunu sözlerine ekledi.
Araştırmaya katılanlardan ambalaj atıklarını çöpten ayrı biriktirmemelerinin en önemli 4 nedenini işaretlemeleri istendiğinde, %47’si evde biriktirebileceği alan bulunmadığını, %47’si bulunduğu bölgede toplama yapıldığını görmediğini, %44’ü nereye atacağını bilmediğini veya bulunduğu bölgede atık kutusu bulunmadığını, %24’ü ise nasıl ayıracağını bilmediğini belirtiyor. Mete İmer “Araştırmaya katılanlardan ambalaj atıklarını ayrı biriktirmediğini bildirenler 9,5 milyon kişiye karşılık geliyor. Bu konuda ikili toplama yöntemi uygulanarak evde biriktirilecek alan gereksinimi en aza indirilebilir; aslında atık olarak ortaya çıkan hacim değişmiyor; geri dönüştürülebilir ve kompostlanabilir olmak üzere aynı hacim ikiye bölünüyor. Bölgede toplama yapılmaması ve yeteri kadar atık konteyneri bulunmaması işin belediye ve ilgili kurumlarca finansal ve yönetsel olarak organize edilmesiyle ilgili. Bizim bunun için önerimiz, dünyada başarıyla uygulanmakta olan, belediyelerle işbirliği içindeki Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu sistemidir” şeklinde konuştu.
Kafe, restoran, sinema, gibi sosyal ortamlarda yer alan geri dönüşüm kutularını kullanırken, kutuların üzerindeki açıklamaların yeterli olduğunu ve zorlanmadığını bildirenlerin oranı %59 iken zorlandığını bildirenlerin oranı ise %41. Algı araştırmasının temsiliyet oranı dikkate alındığında zorluk çeken yaklaşık 20 milyon kişi kutuların üzerinde yazan açıklamaların kafa karıştırdığını belirtiyor. ÇEVKO Vakfı Genel Sekreteri “Algı araştırmasından çıkan bu sonucun yetkililerce dikkate alınması gerektiğini düşünüyoruz. Geri dönüşümün toplumsal bir alışkanlık haline gelebilmesi için eğitim düzeyi ne olursa olsun herkese hitap etmesi, atık biriktirme ve toplama sisteminin basit, geri dönüşüm kutularının üzerine konulan görsel ve açıklamaların anlaşılır olması gerekli. Sıfır Atık söylemi toplumda genel bir farkındalık yaratılmasını sağladı ancak yürürlükteki Sıfır Atık Yönetmeliği özellikle biriktirme ve toplama sistemi, atık kutularının çeşitliliği bakımından fazla karmaşık” yorumunda bulundu.
Algı araştırması bireylerin çevresel etki kapsamında en çok dikkat ettikleri davranışları da belirledi. Buna göre katılımcıların en fazla önemsediği yedi davranış ve yüzdeleri şöyle: Suyu dikkatli kullanmak (%63), beyaz eşyada A sınıfı ürünleri tercih etmek (%51), geri dönüşümlü ürünleri tercih etmek (%48), temizlik ürünlerinde daha az kimyasal madde içeren ürünleri tercih etmek (%46), tekstil, gıda ve diğer ürünleri gerektiğinden fazla tüketmemek (%44), organik gıdaları tercih etmek (%37), çevreye olan etkiyi düşünerek toplu taşıma araçlarını tercih etmek (%33).
YEŞIL NOKTA Algı Araştırması’nda çevresel etki kapsamında bireylerin en çok destek verdiği beş alan yüzdeleriyle birlikte şunlar: Çocukların gelişimine katkı sağlayacak çalışmalar (%44), ormanların korunmasına yönelik çalışmalar (%43), sokak hayvanlarının yaşam koşullarının iyileştirmesine yönelik çalışmalar (%43), yoksullara yardım çalışmaları (%41), deniz kirliliğini önlemeye yönelik çalışmalar (%40).
YEŞIL NOKTA Algı Araştırması’nın bireylerin çevresel etki kapsamında önemsedikleri davranışlar ve destek verdikleri alanların günümüzde dünyada ortaya çıkan çevresel eğilimlerle uyumlu olduğunu söyleyen Genel Sekreter İmer “Bireylerin yaptıkları bu seçimlerin iklim krizinin yarattığı sorunların ve döngüsel ekonomiye geçişin birer göstergesi olduğunu düşünüyoruz. Ancak iklim krizi konusunda daha fazla bilinçlenme ve eyleme geçme gereksinimimiz var” şeklinde sözlerini tamamladı.