Yerli hammadde yatırımları yapılmadığı için PVC ithalatı gittikçe artıyor!
- JACOM_CONTENT_CREATED_DATE_ON
- JACOM_CONTENT_WRITTEN_BY
Plastik sektörüne yönelik olarak kapsamlı ve düzenli verileri üreten PLASFED, sıhhi tesisatlardan otomotive, kablolardan pencerelere kadar geniş bir alanda kullanılan PVC hammaddeye yönelik rapor hazırladı.
Türkiye’nin en önemli plastik ürün hammaddelerinden biri olan PVC’ye yönelik yayınlanan raporda, PVC ithalatında değer bazında dünya dördüncüsü, miktar bazında ise dünya üçüncüsü olduğu belirlendi. Türkiye, eğer yerli üretimini artırmayı başaramazsa, 2018 yılında miktar bazında PVC ithal eden ülkeler arasında ikinci konuma gelecek.
PLASFED Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Aksoy, plastik sektörü açısından en önemli hammaddelerden biri olan ve Türkiye’nin güçlü olduğu inşaat, otomotiv gibi sektörlerin ana hammaddelerinden biri durumundaki PVC’nin, yüzde 90’ının ithal edildiğini hatırlatarak, “Eğer yerli yatırım olmazsa mevcut veriler ışığında bu ithalat oranı 2018’de yüzde 93’e çıkacak. Bu durum hepimizin düşünmesini gerektirir. İlk çıkaracağımız sonuç da, Türkiye plastik hammaddelerde yatırım açısından cazip bir pazar durumundadır. Rekabet gücümüz için bu yatırımlara ihtiyacımız var. Bir an önce sektör ve karar vericiler hammadde yatırımlarını özendirecek bir yaklaşım içine girmelidir” dedi.
PLASFED, Türkiye plastik sektörünün en güçlü olduğu mamullerden olan ve inşaat, otomotiv, kablo, gibi çeşitli sektörlerde kullanılan PVC hammadde kullanılan ürünlerde hammadde ithalat bağımlılığının yüzde 93’e kadar yükselebileceğini yayınladığı raporla açıkladı.
Dünya ve Türkiye PVC hammaddeye yönelik önemli analizlerin yer aldığı PLASFED raporunda, Türkiye’nin ithalatta tutar bazında dünya dördüncüsü, miktar bazında ise dünya üçüncüsü olduğu ve yeni yatırımlar için cazibesinin devam ettiği vurgulandı.
Türkiye, 2014’ü 35.8 milyar dolarlık üretimle kapatmaya hazırlanıyor ama hammaddenin yüzde 85’i ithal ediliyor!
Avrupa’nın ikinci, dünyanın ise yedinci büyük plastik sektörüne sahip olan Türkiye, 2014’ü 35.8 milyar dolarlık üretimle kapatmaya hazırlanıyor. Bu üretim, Türkiye’de üretilmediği için için zorunlu olarak yüzde 85 oranında ithal hammaddeyle gerçekleştiriliyor.
Bu yapısal sorunu daha iyi anlamak için polietilen ve polipropilen hammaddenin ardından, sektörün en fazla kullandığı hammaddelerden biri olan PVC (polivinilklorür) için de bir rapor hazırlayan PLASFED’in PVC raporu önemli analizler içeriyor.
Hammadde bağımlılığı artabilir!
Raporda yer alan bilgilere göre Türkiye’de, PVC hammaddeden üretilen toplam ürünlerin yüzde 61’ini inşaat, yüzde 18’i ambalaj sektöründe kullanılıyor. En yaygın olarak üretilen mamul grupları ise; yüzde 42 ile boru ve fiting (inşaat ve tarımda temiz ve kirli su taşımaya yönelik borular ve bunların bağlantı parçaları) , yüzde 19 ile profil (pencere, kapı, dekorasyon ürünleri vb.), yüzde 16 ile film ve levha (otomotiv, ambalaj ve diğer kaplama vb. levha kullanılan yerler) yüzde 7 ile tel ve kablo (elektrik- elektronik), yüzde 2 ile şişe (ambalaj) olarak sıralandı.
Türkiye, 2018’de dünyanın en fazla PVC ithali yapan iki ülkesinden biri olacak!
Türkiye’nin 2013 yılı sonu itibariyle 960 bin ton PVC ithalatı ile dünyanın en büyük üçüncü ithalatçı ülke olduğu belirtilirken; 2014 yılı sonu itibariyle bu miktarın 1 milyon 55 bin tona çıkacağı, 2018 sonunda ise 1 milyon 539 bin ton ile dünyanın ikinci büyük PVC ithalatçısı konuma gelineceği tahmini yapıldı.
Türkiye’nin tutar bazında, 2013’te 1 milyar 117 milyon dolarlık ithalat yaptığı belirtilen raporda, mevcut veriler ışığında 2018’de 1 milyon 539 bin ton ithalat ile halen yüzde 90 olan ithalat bağımlılığının yüzde 93’e çıkacağı bilgisine yer verildi. Yeni yatırım olmaması halinde mevcut yıllık 150 bin tonluk kurulu kapasite ve 135 bin tonluk ortalama yıllık üretiminin devam edeceği belirtildi.
Plastik hammaddelerde yatırım açısından cazip bir pazar olan Türkiye’de yatırımlar özendirilmeli!
PLASFED Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Aksoy, yaptığı değerlendirmede; “Eğer yerli yatırım olmazsa PVC hammaddede ithalat oranı 2018’de tüketimin yüzde 93’üne çıkacak. Bu durum, hepimizin dikkatle düşünmesini gerektiriyor. Türkiye plastik hammaddelerde yatırım açısından cazip bir pazar durumundadır ve rekabet gücümüz için bu yatırımlara çok ihtiyacımız var. Bir an önce sektör ve karar vericiler hammadde yatırımlarını özendirecek bir yaklaşım içine girmeli. Türkiye plastik sektörü bu tür yatırımları karlı kılacak büyüklüktedir. Başta devletimiz olmak üzere geniş kapsamlı bir yaklaşıma ihtiyacımız var. Plastik sektörü hammadde üretim yatırımları, başta petrol ve doğalgazın sağlanması olmak üzere geniş kapsamlı ve stratejik bir yaklaşımı gerektirmektedir. Sektör olarak biz bu geniş entegre çalışmaya katılmaya, desteklemeye ve yönlendirmeye hazırız” dedi.
