PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu, Daralmaya karşı büyüyoruz ama ihracat odaklı katma değerli üretim desteklenmeli
Dünyada 6., Avrupa’da ise Almanya’dan sonra 2. sırada yer alan Türkiye Plastik Sektörünün, küresel resesyon ve iç pazarlarda yaşanan daralmaya karşı büyüme trendini sürdürdüğüne dikkat çeken PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu, “Hızlı büyümesini sürdüren sektörümüz, eskiyen makinelerini yeni teknolojilere yatırım yaparak yeniliyor, katma değerli üretim ve ihracatı arttırmayı hedefliyor. Zorluklara rağmen ekonomik büyümeye katkı sunmaya çalışan sanayicilerimizin, stratejik alan içinde belirlenen öncelikli yatırım ve üretimi uygun kredi kaynaklarıyla desteklenmeli” dedi.
Küresel ekonomik daralmadan kısmen etkilenen plastik mamul üretiminin, 2023 yılının ilk yarısında 2022 yılının eş dönemine kıyasla miktar bazında %12,6 değer bazında ise %24,8 gerileyip 5,4 milyon ton ve 22,7 milyar dolar olarak gerçekleştiğini vurgulayan Eroğlu, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “2023 yılı sonunda üretimin 2022 yılına kıyasla miktar bazında %3,6 ve değer bazında %2,9 artacağı ve 10,9 milyon ton ve 45,5 milyar dolar olarak gerçekleşeceği tahmin ediliyor. 2023 yılının ilk yarısında 5,4 milyon tonluk toplam plastik mamul üretimi içinde yaklaşık 2,28 milyon ton ile plastik ambalaj malzemelerinin başı çektiği, plastik inşaat malzemeleri üretiminin ise 1,09 milyon ton ile plastik ambalaj malzemelerini takip ettiği görülüyor.”
Makine teknolojisine yatırım arttı
2018-2022 yılları arasında yılda ortalama %8,3 artış gösteren plastik sektörünün makine yatırımlarının, 2023 yılının ilk yarısında 2022 yılının eş dönemine kıyasla %18 artarak 670 milyon dolara yükseldiğine dikkat çeken Eroğlu, zorluklara rağmen makine teknolojisine ciddi yatırım artışı olduğunun altını çizerek, “Yılın kalan aylarında aynı trendle sürmesi halinde makine ve teçhizat yatırımlarının 2023 sonunda 2022 yılına kıyasla %32 artarak 1 milyar 608 milyon dolar olarak gerçekleşeceği tahmin edilmektedir. Plastik sektörü 2018-2022 yıllarını kapsayan dönemde, yılda ortalama 988 milyon dolarlık makine ve teçhizat yatırımı gerçekleştirmiştir. 2023 yılı sonunda 2022 yılına kıyasla plastik işleme makineleri üretiminin % 28, ithalatın %37, ihracatın % 33 ve yurtiçi satışların (plastik sektörünün makine yatırımı) % 32 artacağı tahmin ediliyor” şeklinde konuştu.
Eroğlu sözlerini şu şekilde devam ettirdi: “Plastik mamul ithalatı, 2023 yılı ilk yarısında 2022 yılının eş dönemine kıyasla, miktar bazında %2,4 artarken, değer bazında da %17,1 azalarak, 386 bin ton ve 2 milyar 102 milyon dolar olarak gerçekleşti. 2023 yılı sonunda ithalatın 2022 yılına kıyasla miktar bazında %9,1 ve değer bazında %8,4 artarak 772 bin ton ve 4,2 milyar dolar olacağı tahmin ediliyor. Plastik mamul ihracatı, 2023 yılının ilk yarısında 2022 yılının eş dönemine kıyasla miktar bazında %6,4 ve değer bazında da %8,8 geriledi, 1 milyon 258 bin ton ve 3 milyar 668 milyon dolar olarak gerçekleşti. 2023 yılı sonunda plastik mamul ihracatının 2022 yılına kıyasla miktar bazında %5,4 değer bazında da %6,4 gerileyerek 2 milyon 516 bin ton ve 7 milyar 336 milyon dolara çıkacağı tahmin ediliyor. 2023 yılının ilk yarısında plastikler ve mamullerinde ihracat kimya sektöründe birinci ihracatçı sektör konumunu korudu.
Bu dönemde toplam ithalattan Çin’in, miktar ve değerde en büyük payı aldığı gözleniyor. Çin’in yanında Almanya, İtalya, Güney Kore ve Fransa toplam plastik mamullerde en büyük ithalat yaptığımız ülkeler konumunu koruyor. Söz konusu dönemde Irak, Almanya, İngiltere, İsrail ve İtalya plastik mamullerde en büyük ihraç pazarlarımız oldu.
Söz konusu dönemde birim ihraç fiyatlarının birim ithal fiyatlarının %54’ünü oluşturması, sektörde ihracattaki katma değerin daha da azalmasına neden oluyor. Türkiye plastik mamul dış ticaretinde daima fazla veriyor. Plastik mamul sektöründe 2023 yılının ilk yarısında 872 bin ton ve 1 milyar 566 milyon dolar dış ticaret fazlası verildi. Dış ticaret fazlası 2022 yılının eş dönemine kıyasla miktar bazında %9,8 azalırken, değer bazında %5,5 arttı.
Plastik mamul iç pazar talebi, 2023 yılının ilk yarısında bir önceki yılın eş dönemine kıyasla miktar bazında %13,1 değer bazında da %26,4 azalarak 4,6 milyon ton ve 21,2 milyar dolar olarak gerçekleşti. İç pazar tüketiminin 2023 sonunda 2022 yılına kıyasla miktar bazında %6,9 değer bazında da %5,2 artarak 9,1 milyon tona ve 42,3 milyar dolara çıkması bekleniyor.
2023 yılının ilk yarısında toplam plastik ham madde üretiminin 507 bin ton civarında gerçekleşmesi bekleniyor. Plastik ham madde ithalatı 2023 yılının ilk yarısında bir önceki yılın eş dönemine kıyasla miktar bazında %3,2 ve değer bazında %12,2 azalarak 4,44 milyon ton ve 6,41 milyar dolar olarak gerçekleşti. Plastik ham madde ithalatının 2023 yılında 2022 yılına kıyasla miktar bazında %5,2 artarak, değer bazında da %9,9 azalarak 8,87 milyon ton ve 12,8 milyar dolar olarak gerçekleşeceği tahmin ediliyor.
Plastik ham madde ihracatı 2023 yılının ilk yarısında bir önceki yılın eş dönemine kıyasla miktar bazında %2,4 azalırken değer bazında %3,85 artarak 962 bin ton ve 1,60 milyar dolara çıktı. 2023 yılında plastik ham madde ihracatının 2022 yılına kıyasla miktar bazında %13,8 ve değer bazında %11 artarak 1 milyon 924 bin ton ve 3,19 milyar dolar seviyesinde gerçekleşmesi bekleniyor.
2023 yılının ilk yarısında toplam plastik ham madde ithalatında ilk 3 sırayı S. Arabistan, G. Kore ve Çin almış olup bu 3 ülkenin toplam plastik ham madde ithalatımızdan aldığı pay miktar bazında %41 değer bazında %40 oldu. Bu dönemde toplam plastik ham madde ihracatında ilk 3 sırayı İtalya, Romanya ve İspanya almış olup bu 3 ülkenin toplam plastik ham madde ihracatımızdan aldığı pay miktar bazında %24 değer bazında %23 olarak gerçekleşti.”
Kimya sektörü 2,15 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdi
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerine göre, Türkiye’nin ihracatı Temmuz ayında geçen yıl aynı döneme göre yüzde 8,4 artışla 20,1 milyar dolar oldu. Temmuz ayında en çok ihracat yapan ikinci sektör kimya ise 2,15 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdi.
Kimya sektörünün Temmuz ayı ihracat rakamlarını değerlendiren İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister, “Temmuz ayında kimya sektörüüz 2,15 milyar dolarlık ihracat ile en çok ihracat yapan ikinci sektör oldu. Geçen yıla kıyasla ihracatımızda yüzde 25’lik gerileme söz konusu. İlk yedi aylık dönemde ise ihracatımız 16,7 milyar dolar oldu. Küresel talepteki durgunluk devam ediyor. Bu yıl dünya ekonomisi için büyüme oranı geriye çekilerek yüzde 3 olarak revize edildi. Sektörümüzle ilgili emtia ve petrol fiyatları yine geçen yıla göre düşük seyrediyor. Bu gelişmeler elbette sektör ihracatımızı olumsuz etkiliyor. İhracatımızı ve rekabetçiliğimizi etkileyen önemli konulardan biri enflasyon ve kur dengesi. Kimya sektörümüz ham madde bakımından yüzde 70 oranında dışa bağımlı durumda. Bu oran plastikler ve mamullerinde yüzde 90’a kadar çıkıyor. Dolayısıyla dövize ihtiyacımız diğer sektörlere göre daha fazla olabiliyor. Bu açıdan döviz kurunun yükselmesi, reeskont kredilerinde döviz bozdurma zorunluluğunun kaldırılması ve finansmana ulaşımda Eximbank’ın sermayesinin artırılması kararlarını ihracatçılar olarak olumlu karşıladık. Diğer yandan olumsuz gelişmelere rağmen sektör ihracatımızı artırmak için pek çok faaliyet gerçekleştiriyoruz. Bu yıl Rusya, Birleşik Arap Emirlikleri, Amerika Birleşik Devletleri, Almanya, Fransa, Güney Afrika Cumhuriyeti, Suudi Arabistan, Birleşik Krallık, İtalya, Panama, Hollanda, Filipinler, İsrail, Vietnam, Hong Kong ve Irak olmak üzere 16 farklı ülkede fuar milli katılımı, info stand ve ticaret heyeti gerçekleştireceğiz. İlk 7 ayda 11 fuar milli katılım organizasyonumuzu, 5 info stand, 3 ticaret heyeti ve 2 alım heyetimizi gerçekleştirdik. Yılsonuna kadar 3 fuar milli katılımı, 4 info stand, 5 Ticaret heyeti ve 3 alım heyeti organizasyonu yapmayı planlıyoruz. İhracat hedefimizi yakalamak için çalışmaya, üretmeye ve ihracata devam edeceğiz” dedi.
Temmuz ayında en çok “plastikler ve mamulleri” ihracatı gerçekleştirildi
Temmuz ayında kimyevi maddeler ve mamulleri ürün gruplarında plastikler ve mamulleri ihracatı, 724 milyon 171 bin dolarla kimya ihracatında ilk sırada yer aldı. İkinci sırada 481 milyon 756 bin dolarlık ihracatla mineral yakıtlar ve ürünler yer alırken, anorganik kimyasallar ihracatı 191 milyon 440 bin dolarla üçüncü sırada yer aldı. ‘Anorganik kimyasallar’ı takiben ilk onda yer alan diğer sektörler ise; ‘uçucu yağlar, kozmetikler ve sabun’, ‘boya, vernik, mürekkep ve müstahzarları’, ‘kauçuk, kauçuk eşya’, ‘eczacılık ürünleri’, ‘muhtelif kimyasal maddeler’, ‘yıkama müstahzarları’ve ‘organik kimyasallar’ oldu.
Temmuz ayında en çok ihracat yapılan ilk on ülke Rusya, Hollanda, İtalya, Irak, İspanya, Almanya, ABD, İngiltere, Romanya ve Belçika oldu. Temmuz ayında ilk 10 ülke arasında en çok artış yüzde 31,86 ile İspanya’ya oldu.
2023 yılı Ocak-Temmuz döneminde en çok kimya ihracatı yapılan ülkeler ise sırasıyla Rusya, Hollanda, İtalya, İspanya, Almanya, Romanya, ABD, Irak, İngiltere ve Belçika olarak ilk onda yer aldı.
Poelsan’dan peyzaj sektörüne teknolojik yatırım
Sulama sistemleri sektörünün yenilikçi markası Poelsan, 1 milyar TL yatırım ve yerli üretim ile geliştirdiği PoelsanARC Sprey ve Nozulları satışa sundu. Otomatik sulama sistemleri alanında 2025 yılına kadar 2 milyar TL’ye varan stratejik yatırımlara imza atacak olan şirket, global pazarda Türk peyzaj sektörünün yerlilik oranını artırmayı hedefliyor. Geleneksel sulama sistemlerine göre yüzde 30 ile yüzde 50’ye varan su tasarrufu sağlayan PeolsanARC Sprey ve Nozullar, bitkilerin kök bölgelerine yönlendirmeyle su israfını minimize ediyor.
İleri teknoloji ve yerli mühendislikle geliştirilen ürünleri ile Türkiye’de bir ilki başardıklarını ifade eden Poelsan Yönetim Kurulu Başkanı Yeliz Dağdelen Gür, “Sektörün lider markası olarak ilk günden itibaren büyük sorumlulukla hareket ediyoruz. Hayata geçirdiğimiz her üründe yenilikçilik metodolojisini benimseyerek sürdürülebilirliği merkeze alan bir yaklaşımla adımlarımızı atıyoruz. En temel ihtiyacımız olan suyun kısıtlı bir kaynak olduğu bilinciyle tüm ürünlerimizi geleceğin beklentilerine yönelik geliştiriyor ve çeşitlendiriyoruz” dedi.
Stratejik Bir Hamle
PoelsanARC markasının 30 yıllık başarı hikâyesinde yine fark yaratan yeni bir kilometre taşı olduğunu paylaşan Yeliz Dağdelen Gür, “Sektörel dinamikleri değiştirecek nitelikte dünya standartlarında ürettiğimiz çevreci ve kaliteli ürünlerimiz ile otomatik sulama sistemleri alanında verimliliğin arttırılmasını hedefliyoruz. Otomatik sulama sistemleri gerek peyzaj gerekse tarımsal alanlarda geleceğin teknolojisi olarak nitelendiriliyor. Doğa dostu ve son teknoloji ile geliştirilen kaliteli ürünlerimizle ülkemizi bu alanda temsil edecek olmaktan dolayı gurur duyuyoruz” dedi.
Sadece bugünün değil geleceğin ihtiyaçları doğrultusunda projeler geliştirdiklerini belirten Dağdelen Gür, “Tarım alanları, peyzaj, içme suyu şebekeleri, seralar ve damla sulama sistemlerinde son teknoloji ürünlerimiz ve yenilikçi yaklaşımımızla 80’den fazla ülkeye ihracat gerçekleştiriyor, sürdürülebilir bir gelecek için gayret gösteriyor ve aynı zamanda stratejik anlamda özel projelere imzamızı atıyoruz” diye konuştu.
Tetra Pak’tan döngüsel ekonomiye 1,5 milyon euroluk yatırım
Tetra Pak, içecek kartonlarının sürdürülebilir bir değer zinciri içerisinde geri dönüşümünü sağlamak için yatırımlarını sürdürüyor. Bu kapsamda şirket, Momentum Atık Yönetimi ile halihazırda devam eden atık içecek kartonu tedarik ağı oluşturma çalışmalarını desteklemek üzere, yeni ambalaj atığı toplama ve ayrıştırma tesisi yatırımı için düğmeye bastı. Tesiste günde 100 ton ambalaj atığı türlerine göre ayrıştırılacak. Ayrıca ülkemizde ilk kez içecek kartonlarını diğer atıklardan otomatik olarak ayıran bir teknoloji kullanılacak.
Yatırımın toplam değeri 2,5 milyon euro
Toplam değeri 2,5 milyon euro olarak belirlenen projede Tetra Pak’ın desteği ise yaklaşık 1,5 milyon euro olacak. Tesisin faaliyete başlamasının ardından yürürlüğe girecek atık içecek kartonu geri dönüşüm hedefleri kapsamında Momentum Atık Yönetimi, ülke genelindeki atık kaynaklarını belirleyerek hem takip edilebilir toplama sistemleri oluşturacak hem de mevcut toplama çalışmalarının optimizasyonuna destek verecek. Böylece Momentum Atık Yönetimi tüm saha çalışmalarında aktif rol üstlenecek. Yatırımın tam kapasite devreye girmesiyle birlikte ise geri dönüşüm tesislerine yıllık 5 bin ton içecek kartonu temin edilmesi hedefleniyor.
“Ambalajların geri dönüşümü için kapasitemizi artırmak önceliklerimiz arasında”
Tetra Pak’ın merkez ofisinde gerçekleştirilen imza töreninde açıklamalarda bulunan Tetra Pak Türkiye Genel Müdürü Konstantin Kolesnik, “Tetra Pak olarak küresel sürdürülebilirlik politikalarımız çerçevesinde, üretim ve tüketimin tüm süreçlerinde çevreyi korumayı prensip ediniyoruz. Global çapta sürdürdüğümüz faaliyetlerimizi, Türkiye’de de aynı biçimde uygulayarak atıkları daha iyi ve sistemli şekilde yönetip gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmak için çalışıyoruz. Bu vizyon doğrultusunda ambalajların geri dönüşümü için mevcut kapasitemizi artırmak, şirket önceliklerimiz arasında yer alıyor. Momentum Atık Yönetimi’yle gerçekleştirdiğimiz iş birliği sayesinde ambalaj atığı toplama ve ayıklama kapasitemizi genişlettik. Bu yatırım, Tetra Pak’ın Türkiye’deki sistem geliştirme çalışmalarına yön verecek pilot bir proje niteliğinde olacak” ifadelerini kullandı.
“İş ortağımızın saha tecrübesi ortak yatırımda itici güç oldu”
Yatırımın detaylarına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Tetra Pak Türkiye, İran, Kafkas Ülkeleri & Orta Asya Sürdürülebilirlik Direktörü Volkan Aydeniz, “Momentum Atık Yönetimi şirketiyle başlattığımız iş birliği, Türkiye’de kurulu geri dönüşüm kapasitesinin verimli şekilde işletilebilmesine, atıkların belirli bir sistem çerçevesinde ayrı şekilde toplanabilmesine ve karışık olarak toplanan ambalaj atıklarının içerisinden ayrıştırılmasına odaklanıyor. İş ortağımızın saha tecrübesi, atık tedarik sistemi kurma ve işletmeye yönelik vizyoner yaklaşımı, ortak yatırımda itici güç oldu. İçecek kartonu geri dönüşümü yapan kağıt fabrikalarıyla mevcut olumlu ilişkiler, geri dönüşüm değer zinciri oluşturma çabalarımızın daha geniş bir paydaş kitlesiyle desteklenmesine vesile oldu. Dolayısıyla Tetra Pak’ın dünya genelinde 200’ün üzerinde iş ortağıyla sürdürdüğü döngüsel ekonomi ve değer zinciri oluşturma çalışmaları için Türkiye’deki bu yatırımımız büyük önem teşkil ediyor” dedi.
“Atık ayrıştırma ve içecek kartonlarının ayrı toplanması için yatırımlarımız sürecek”
Aydeniz, sözlerini şöyle noktaladı: “Tetra Pak olarak, Türkiye’de kalıcı bir içecek kartonu geri dönüşüm değer zinciri oluşumuna destek veriyor, paydaşlara liderlik ederek kendi dinamikleri içinde sorunsuz işleyen bir ekosistemin oluşumu için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu süreçte bugüne kadar yaklaşık 2,5 milyon euro değerinde yatırım gerçekleştirdik. Yeni tesis yatırımıyla desteğimiz 4 milyon euroya ulaşacak. Atık ayrıştırma ve içecek kartonlarının kaynağında ayrı toplanması için iş birliklerimiz ve yatırımlarımız sürecek.”
“Önemli bir ortaklığa imza attık”
Momentum Atık Yönetimi ve Danışmanlık Genel Müdürü Sema Nur Çetinkaya ise iş birliğine ilişkin şöyle konuştu: “Sıfır atık ve döngüsel ekonomi ilkeleriyle Tetra Pak ile birlikte kompozit ambalaj atıklarının ve özellikle de içecek kartonu adını verdiğimiz süt ve meyve suyu kutularının geri dönüşümünü arttırmak için çalışmalarımıza başladık. Ambalaj atıklarının kaynağında ayrı toplanması, güncel teknolojilerle ayrıştırılması ve uygun prosese sahip tesislerde geri dönüşümünün sağlanması yolunda önemli bir ortaklığa imza attığımıza inanıyoruz. Kağıt ve kompozit malzeme üreticileri için değerli ham madde niteliği taşıyan içecek kartonu atıklarının çevreye ve ülke ekonomisine katkısını temin etmeye yönelik projelerimiz devam edecek.”
Türkiye’deki paydaşlarla döngüsel ekonomiye önemli katkı
Tetra Pak, tüketim sonrası oluşan kullanılmış içecek kartonlarının yanı sıra müşterilerinin tesislerinde ortaya çıkan ambalaj malzemesi atıklarını tekrar değerlendirmek üzere Kahramanmaraş Kağıt, Viking Kağıt ve Öz Aytı firmalarıyla faaliyetlerini sürdürüyor. Kahramanmaraş Kağıt ile ortak projeler kapsamında yıllık 18 bin ton karton geri dönüştürülebiliyor. AYTI Entegre ile yapılan iş birliği kapsamında tesiste yıllık 5 bin ton geri dönüşüm gerçekleştiriliyor. Tetra Pak’ın paydaşı olan ve İzmir'de faaliyet gösteren Viking Kağıt’ın fabrikasında ise Türkiye’de ve bölgede ilk olarak içecek kartonu atıklarından üretilen “Select Nature” markalı temizlik kağıtları yurt içi ve yurt dışındaki tüketicilerle buluşuyor. Tetra Pak ortaklığıyla hayata geçirilen recyfiber teknolojisi sayesinde yıllık kapasitesi 20 bin ton olan tesiste içecek kartonlarının geri dönüşümü sağlanıyor.
Momentum Atık Yönetimi hakkında
2022 yılında kurulan Kahramanmaraş merkezli Momentum Atık Yönetimi, 15 yıllık sektörel tecrübeye sahip akademik ve teknik uzman kadrosuyla hizmet veriyor. Çevreye duyarlı, güvenilir, etik, müşteri ve çözüm odaklı mühendislik ve müşavirlik çalışmalarıyla faaliyetlerini sürdüren şirketin hizmet kapsamı arasında; atık yönetim danışmanlığı, atık yönetimi sektörel veri analizleri, saha araştırması ve raporlama, atık yönetimi uygulamaları, çevresel sürdürülebilirlik projeleri, stratejik danışmanlık, proje yatırım danışmanlığı, iş geliştirme danışmanlığı, mühendislik projeleri, çevre mevzuatı danışmanlığı, sıfır artık uygulama danışmanlığı, geri dönüşüm tesisleri için tehlikesiz atık temini bulunuyor.
Batı Polimer yüksek teknolojili geri dönüşüm tesisi kuruyor
30 yılı aşkın deneyimi ile Türk petrokimya endüstrisinin önemli ham madde tedarikçileri arasında yer alan Batı Polimer A.Ş., sektördeki güçlü konumunu yüksek teknolojili geri dönüşüm tesisi kurarak geliştirmeyi hedefliyor. BTP Grubu’nun amiral gemisi olan şirketin, Aliağa Organize Sanayi Bölgesi’nde (ALOSBİ) bulunan 15 bin metrekare arazisinde inşasına başladığı yüksek teknolojili geri dönüşüm yatırımının 2024 yılı son çeyreğinde devreye alınması hedefleniyor.
Batı Polimer Genel Müdürü Berat Güzelel, yeni sanayi yatırımları ve şirket satın almaları ile sektördeki güçlü konumlarını büyüttüklerini belirterek, yeni yatırımlarına da bu vizyonla yaklaştıklarını vurguladı.
Geri dönüşüm cari açık dostu bir sektör
Türkiye’de geri dönüşüm sektörünün olması gereken seviyenin çok altında kaldığına dikkat çeken Güzelel, ham maddede yüzde 88 oranında ithalata bağımlı olan sektörde yüksek teknolojili geri dönüşüm tesislerine ihtiyacın her geçen yıl artacağına işaret etti.
Geri dönüşüm sektörünün, cari açık dostu bir sektör olduğunu kaydeden Berat Güzelel, Türkiye’nin mevcut büyüme trendini sürdürmesi halinde 2050 yılında geri dönüşümde 73 milyar dolarlık bir sektör büyüklüğüne ulaşacağı bilgisini verdi.
Küresel Plastik tüketiminin sadece yüzde 8’inin geri dönüştürüldüğünü, 2035 yılına kadar geri dönüştürülmüş plastiklerin tüketiminin, toplam tüketimin %30’na ulaşmasının beklendiğini hatırlatan Güzelel, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Yaklaşık 200 milyon TL’ye mal olacak yatırımımız ile ülkemize, ihtiyaç duyduğu inovatif ve yüksek teknolojili bir geri dönüşüm tesisi kazandırmak istiyoruz. Hedefimiz ilk aşamada aylık 1000 ton kapasite ile polietilen ve polipropilen ham maddeden imal edilmiş plastik ürünlerin toplanarak geri dönüşümünü sağlayacağız. Hem ihracat yapacak hem de iç piyasa ihtiyacını karşılayacağız. Geri dönüşümünü sağlayacağımız malzemeleri başta Avrupa olmak üzere yurt dışından temin edeceğiz. İç piyasadan bu kadar malzemeyi bulmak zor. Plastik atık toplayan bu alanda uzmanlaşmış ciddi firmalar ile işbirliği yapacağız. Yeşil Mutabakat sürecinde, ülkemizden Avrupa başta olmak üzere gelişmiş ülkelere ihraç edilecek her türlü sanayi ürünün içerisinde belirli oranlarda geri dönüştürülmüş malzeme kullanmak zorunlu olacak. Plastik de bu sektörlerin başında geliyor. Bugün hayatımızın her alanında bulunan plastiğin, daha yüksek derecede katma değer yaratması için geri dönüşüm sektörümüzün dünyadaki örneklerine uygun şekilde gelişmesi gerekiyor. Bugün itibarıyla Türkiye’de geri dönüşüm deyince sokaktan pet şişe ya da gazete kağıdı toplamak akla geliyor. Oysa her sektörde geri dönüştürülebilir malzemeler var ve bu ürünler birkaç kez geri dönüştürülerek tekrar üretim süreçlerinde kullanılıyor. Bu nedenle hemen her sektörde geri dönüşüm önem kazanacak ve bu alana yapılacak yatırımlar artacak. Biz de Yeşil Mutabakat süreçlerine uygun olarak, ihracata odaklanan; bilgi ve teknoloji yoğun bir yatırımı ülkemize kazandırmak istiyoruz.”