Ambalaj sektöründen 2,2 milyar dolarlık dış ticaret fazlası
Türkiye’nin 2023 yılı ambalaj ihracatı 6 milyar 856 milyon dolar olarak gerçekleşti. İhracat 2022 yılına göre yüzde 8 gerilerken, sektör 2 milyar 257 milyon dolarlık dış ticaret fazlası verdi.
Ambalaj sektörünün 2023 yılı ihracat verileri açıklandı. 2022 yılında 7 milyar 467 milyon 945 dolarlık ihracata imza atan sektörün 2023 yılı ihracatı 6 milyar 856 milyon 237 bin dolar olarak gerçekleşti. Miktar olarak bakıldığında 2022 yılında 3 milyon 257 bin 692 ton olan ambalaj ihracatı 2023 yılında 3 milyon 12 bin 142 tona geriledi. Hem miktar hem de değer bazında 2023’te 2022’ye göre yüzde 8’lik kayıp yaşayan sektörün ithalatı da 4 milyar 832 milyon 483 bin dolardan 4 milyar 598 milyon 564 dolara indi. İthalatta miktar bazında da düşüş yaşandı. 2022’de 2 milyon 117 bin 56 ton olan ithalat, 2023’te 1 milyon 994 bin 206 ton oldu. Böylece ambalaj sektörünün toplam ithalatı 2022 yılına göre miktar olarak yüzde 6, değer olarak yüzde 5 azaldı. Söz konusu dönemde ambalaj sektörü 2 milyar 257 milyon 672 bin dolarlık dış ticaret fazlası verdi.
Ambalaj ihracatında ilk sıra Birleşik Krallık’ın
Ambalaj türüne göre genel toplamlara bakıldığında plastik ambalajlar yüzde 63’lük payla ilk sırada, yüzde 23 ile kağıt/karton/oluklu mukavva ambalajlar ikinci sırada, yüzde 9’luk payla metal ambalajlar üçüncü sırada, yüzde 4’lük payla cam ambalajlar dördüncü sırada, yüzde 1’lik payla ahşap ambalajlar beşinci sırada yer aldı. 2023 yılındaki toplam ambalaj ihracatında ülke sıralamasında ise ilk sıra Birleşik Krallık’ın, ikinci sıra Almanya’nın, üçüncü sıra İtalya’nın, dördüncü sıra Irak’ın ve beşinci sıra ABD’nin oldu.
2024 yılından umutluyuz
Türkiye ambalaj sektörünün katma değeri yüksek, kaliteli ürünleriyle dünyada söz sahibi olduğunu ifade eden Ambalaj Sanayicileri Derneği (ASD) Başkanı Zeki Sarıbekir, “2022 yılını sektör olarak ihracatta ciddi yükselişle kapatmıştık. İhracattaki artışta pandemi sürecinden çıkan dünyanın ambalaja ve ambalajlı ürünlere ilgisinin artması en büyük etkenlerin başında geliyordu. Ancak 2023 yılı tüm dünya için farklı senaryoların gerçekleştiği bir yıl oldu. Tüm dünyada enflasyon oranları artarken, faizler yükselişe geçti. Ekonomilerde sıkılaşmalar görüldü. Ülkelerarası yaşanan krizler ve savaş ortamı, gemi trafiğinde yaşanan problemler gibi sebepler de eklenince tüketimde azalmalar görüldü. Tüm bunlar bir araya gelince ambalaj ihracatında gerileme yaşandı. Ancak biz bu durumun geçici olduğunu düşünüyoruz. Özellikle 2024’le birlikte ekonomilerde toparlanma sinyalleri gelmeye başladı. 2024’ün ikinci yarısından itibaren talepte artış görüleceğini tahmin ediyoruz. Tüm bunlarla birlikte ambalaj sektörümüzün kaliteli yapısı ve üretimdeki gücüyle hem üretimde hem de ihracatta yeniden yükselişleri göreceğimize inanıyoruz” diye konuştu.
Eaton, Türkiye’deki dijital dönüşüm çalışmalarını desteklemeye devam ediyor
Akıllı güç yönetimi şirketi Eaton, 29 Şubat 2024 tarihinde düzenlenen, dijital dönüşüm konusunda uzman konuşmacıların sunumlar gerçekleştirdiği Dijital Dönüşüm Zirvesi’ne katılım gösterdi. Dijital Dönüşüm Zirvesi, sektörlerin dijital dönüşüm sorularına çözümler üreten firmaları bir araya getirerek geleceğin teknolojilerini katılımcılarla buluşturuyor.
İlginin yüksek olduğu etkinlikte imalat endüstrisi üzerinde derinden etkileri olan dijital dönüşümün yeni trendleri üzerinde duruldu. Katılımcılar, zirvenin düzenlendiği lokasyona çevre illerden gelen birçok farklı konuda uzman üreticiler ile tanışma fırsatı yakalayarak yuvarlak masa uygulamaları ile sektörel sorunlara karşı üretilen çözümleri örneklerle takip edebilme imkanı buldular.
Endüstride dijital dönüşüm, makine emniyeti, Scada ve endüstride haberleşme, endüstriyel otomasyon, robotik sistemler, sensör ve uygulama gibi özellikle dijital dönüşümün en sıcak konularına yer verilen etkinlikte, söz konusu sektörlerin önde gelen çözüm sağlayıcıları çok değerli güncel bilgiler paylaştı.
Eaton Türkiye’den Kıdemli Uygulama Mühendisi Ulaş Cihangir, “Eaton ile Dijital Dönüşüm” başlıklı konuşmasından sonra “Endüstri Sektörü Eaton Güç Kalitesi Ürün ve Çözümleri” sunumu ile Güç Kalitesi Ürün Grubu Kıdemli Satış Mühendisi Kerim Çelik etkinlikte yer aldı. Sektör adına değerli uzman görüşlerinin paylaşıldığı panelde, daha yalın, daha verimli ve daha güvenilir uygulamalar geliştirilmesini mümkün kılacak Eaton’ın Akıllı SmartWire-DT teknolojisinin yanısıra Eaton’ın kesintisiz güç kaynağı, akıllı güç dağıtım üniteleri, uzaktan izleme yazılımları ve Microdata çözümleri tanıtıldı.
Ulaş Cihangir, etkinlik ile ilgili görüşlerini şu cümlelerle paylaştı: “Katılımcıları, dijital dönüşüm uzmanları ile bir araya getiren bu etkinlikte Eaton olarak yer almaktan dolayı çok memnunuz. Endüstriyel sektörlerin geleceği dijtal dönüşümden geçiyor. Akıllı kablolama çözümümüz SmartWire-DT, makinelerinizin sistemlerinizin veya fabrikalarınızın daha güvenli, verimli ve sürdürülebilir olmasını sağlıyor.”
Dijitalist firması tarafından gerçekleştirilen Dijital Dönüşüm Zirvesi programı yıl boyunca Türkiye’nin farklı illerinde devam edecek. Eaton 2024 yılı boyunca düzenlenecek Dijital Dönüşüm Zirvesi programında yer alarak, endüstri sektöründeki paydaşlara ulaşmayı ve endüstride dijital dönüşüme olan desteğini sürdürmeyi amaçlıyor.
Yapay zekâ projesi ile ürün maliyeti 60 saniyede hesaplanabilecek
Boğaziçi Üniversitesi Veri Bilimi ve Yapay Zekâ Enstitüsü’nden bilim insanları, “Teknik Resimden Yapay Zekâ Destekli Maliyet Tahmini Yazılımı Geliştirme Projesi” için çalışmalara başladılar.
Boğaziçi Üniversitesi Veri Bilimi ve Yapay Zekâ Enstitüsü öğretim üyeleri Doç. Dr. Şener Özönder ve Dr. Öğr. Üyesi Hüseyin Oktay Altun’un yürütücü, İstanbul Ticaret Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Berk Ayvaz’ın da danışman olarak yer aldığı, “Teknik Resimden Yapay Zekâ Destekli Maliyet Tahmini Yazılımı Geliştirme Projesi” ile işletmelerin üretmeyi planladıkları ürünler için maliyet tahmini ve uygun fiyatlandırma politikası belirleme süreçlerinin makine öğrenmesi ile hızlandırılması hedefleniyor.
Mali zarar ve zaman kaybı azalacak
TÜBİTAK’ın rekabetçi programları arasında yer alan TÜBİTAK 1711 Yapay Zekâ Ekosistem Çağrısı tarafından desteklenecek projenin, 18 ay süreceği bilgisini paylaşan Dr.Öğr.Üyesi Hüseyin Oktay Altun proje fikrinin ortaya çıkış sürecini şöyle anlattı: “Şirketlerin ürettikleri ve üretecekleri ürünlerin fiyatlarını belirlemeleri uzun zaman alabiliyor. Bununla birlikte hatalı maliyet analizleriyle ortaya çıkan fiyat teklifleri de şirketleri mali açıdan olumsuz etkiliyor. Geliştirdiğimiz yazılım bu işi makine öğrenmesine bırakıyor. Böylece mali zarar ve zaman kaybının azaltılması da mümkün hale geliyor.”
Proje kapsamında geliştirilen yazılımın fiyat belirlemesi için şirketin ilgili tüm verilerinin yapay zekâ algoritmaları ile çözümleneceğini ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Altun şöyle devam etti: “Yazılım, şirketin yeni veya hâlihazırda pazarda yer alan ürünü için yapmak istediği maliyet tahminini, firmada bulunan ürünlerin teknik resimlerini inceleyerek otomatik olarak gerçekleştirecek. Makine öğrenmesi sayesinde üretim süreçlerinin gelişmesi sağlanacak. Bu çözüm şirketlere yol gösterici bir nitelikte olurken karar alma süreçlerini de hızlandıracak.”
Türkiye’de yapay zekâ ekosistemi ivme kazanıyor
Boğaziçi Üniversitesi Veri Bilimi ve Yapay Zekâ Enstitüsü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şener Özönder de TÜBİTAK 1711 Yapay Zekâ Ekosistem Çağrısı’nın, Türkiye’de hem derin teknoloji alanında faaliyet gösteren girişimlerin ürün geliştirmesi hem de kamuda ve özel sektörde yapay zekâ temelli etkin çözümlere olan ihtiyacın giderilmesi açısından çok kritik bir rolü üstlendiğini ifade etti. Geliştirilecek makine öğrenmesi destekli yazılım için kurulan iş birliği hakkında da şunları söyledi: “Bu proje, benim de öğretim üyesi olduğum Veri Bilimi ve Yapay Zekâ Enstitüsü, girişimim ArtificaX Bilişim ve geliştirdiğimiz yazılımın müşterisi olacak olan araç yönlendirme ve süspansiyon parçaları üreten Teknorot’ın, ortak bir üniversite-sanayi iş birliği projesi olacak. Hedefimiz; üretim aşamasında ve maliyet tahmininde kullanılan parçalara ait teknik resimlerden geometri, metin ve parça görsellerini aynı anda işleyecek çok kipli (multimodal) bir makine öğrenmesi algoritması geliştirmek. Bu algoritmanın gömülü olduğu yazılım, işletmenin ERP sisteminden üretilecek ürünün teknik resmini çekecek. Yapay zekâ algoritması ile maliyet tahmini, enerji kullanımı, üretim süresi ve karbon salınımı gibi nicelikleri tahmin edecek ve sonuçları yine ERP sistemine geri iletecek. Böylece normalde manüel olarak yapıldığında 10 güne kadar süren maliyet tahmini analizleri, 60 saniyeye indirilecek. Buradaki amaç; hem işletmenin bu süreçlerdeki maliyetini düşürmek hem de hızlı maliyet tahmini ve müşteri teklifi oluşturma ile işletmenin global rekabetçiliğini artırmak. Geliştirdiğimiz yazılım, otomotivden havacılığa kadar üretimde teknik resmin kullanıldığı her endüstri için fayda üretecek.”
Kimya sektörü ihracatını yüzde 15 artırdı
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerine göre, Türkiye’nin ihracatı Şubat ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 13,6 artışla 21 milyar dolar olarak gerçekleşti. Kimya sektörü ise, ihracatını yüzde 15 artırma başarısını göstererek, 2,6 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirerek Şubat ayında en çok ihracat yapan ikinci sektör oldu.
Kimya sektörünün Şubat ayı ihracat rakamlarını değerlendiren İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister, “Şubat ayında kimya sektörümüz geçen yıl aynı aya göre yüzde 15 artışla 2,6 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdi ve ülkemiz ihracatından yüzde 12,4 pay alarak ikinci sektör oldu. Geçen yıl Şubat ayında yaşadığımız yıkıcı deprem felaketi ihracatımızı da olumsuz etkilemişti. Bununla birlikte küresel savaş ve gerilimler, enflasyon, lojistik ve tedarik zinciri sorunlarından etkilendik. Yılın son çeyreğinde toparlanma süreci başladı. Nitekim ülkemiz yaşanılan zorluklara rağmen yüzde 4,5 büyümeyi başardı. Biz de kimya sektörü olarak yılı 30,6 milyar dolar ihracatla tamamladık. Bu yıl Ocak ayından sonra Şubat ayında gerçekleştirdiğimiz ihracatımızdaki artış performansından memnunuz. Kimya sektöründe faaliyet gösteren ihracatçılarımızı milli katılım fuarları, ticaret heyetleri, alım heyetleri, fuar info ziyaretleri, eğitim ve seminerler ile desteklemeye devam ediyoruz. Şubat ayında BAE, Suudi Arabistan, Kazakistan, İspanya ve ABD olmak üzere 5 farklı ülkede aynı anda 6 etkinlik gerçekleştirdik. Mart ayında Panama- Expocomer 2024 Fuarı, ABD- IHS 2024 Fuarı ve İtalya- Cosmoprof Worldwide Bologna fuarı milli katılım organizasyonlarını gerçekleştireceğiz. 16 alt sektörümüzle birlikte ülkemize değer katan güçlü kimya sektörü olarak ihracata daha fazla katkı sağlamak üzere çalışmaya devam edeceğiz” dedi.
Şubat ayında en çok “plastikler ve mamulleri” ihracatı gerçekleştirildi
Şubat ayında kimyevi maddeler ve mamulleri ürün gruplarında plastikler ve mamulleri ihracatı, 767 milyon 638 bin dolarla kimya ihracatında ilk sırada yer aldı. İkinci sırada 756 milyon 438 bin dolarlık ihracatla mineral yakıtlar ve ürünler yer alırken, anorganik kimyasallar ihracatı 229 milyon 821 bin dolarla üçüncü sırada yer aldı. ‘Anorganik kimyasallar’ı takiben ilk onda yer alan diğer sektörler ise; ‘uçucu yağlar, kozmetikler ve sabun’, ‘kauçuk, kauçuk eşya’, ‘eczacılık ürünleri’, ‘boya, vernik, mürekkep ve müstahzarları’, ‘muhtelif kimyasal maddeler’, ‘yıkama müstahzarları’ ve ‘organik kimyasallar’ oldu.
Şubat ayında en çok ihracat yapılan ilk on ülke Romanya, İtalya, Hollanda, ABD, Almanya, Rusya, Irak, Libya, Belçika ve Lübnan oldu. Şubat ayında ilk 10 ülke arasında en çok artış yüzde 192,19 ile Libya’da oldu.
Plastik sektörü yıla hızlı başladı
Plastik sektörünün 2024 yılına hızlı bir giriş yaptığını ve ihracatını artırdığını dile getiren Plastik Sanayicileri Federasyonu (PLASFED) Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Karadeniz, “Yılın ilk iki ayında sektörün ihracatının miktar bazında %15’in üzerinde arttığını gözlemledik. Tüm bölgesel gelişmelere rağmen ihracatımızı artırıyor oluşumuzu, sektörümüzün dinamik yapısını ortaya koyması açısından da önemsiyoruz” dedi.
Kriz, fırsatlar da getirdi
Plastik sektörünün ihracatının artışının arkasındaki en önemli nedenlerden birinin de Kızıldeniz’de yaşanan kriz olduğunu belirten Karadeniz, “Kızıldeniz krizi sebebiyle lojistik maliyetlerin artması ve teslimat sürelerinin uzaması yakın coğrafyamızdaki pazarlarda rekabet gücümüzün yükselmesini mümkün kıldı. İhracat verilerini incelediğimizde de en önemli pazarımız olan Avrupa’ya ihracatımızın payının hızlı bir şekilde arttığını görüyoruz. Türk plastik sektörü lojistik avantajının yanı sıra dinamik yapısı sayesinde ortaya çıkan bu tedarik zinciri değişimini de iyi değerlendirmekte. Tabi ihracatta yaşanan bu nevi konjonktürel artışlar kök nedenin ortadan kalkması akabinde hızla eriyebilir. Bu sebeple kazandığımız bu pazar payını kalıcı hale getirmek için daha büyük çaba göstermeliyiz” dedi.
Sektör pozitif ayrışıyor
Plastik sektörünün diğer imalat sanayi kollarından pozitif ayrıştığını dile getiren Karadeniz, “İSO PMI verilerini incelediğimizde sektörümüzü de barındıran kimyasal, plastik ve kauçuk ürünleri sektörünün geçen ay olduğu gibi bu ay da eşik değer olan 50’nin üzerinde yer aldığını görüyoruz. Ne yazık ki 14 sektör arasından sadece 3 sektör şubat ayında eşik değerin üstüne çıkabilmiş durumda. Zira tüm krizi fırsata çevirme yönündeki girişimlere rağmen imalat sanayinin potansiyelini gerçekleştirmesi önündeki temel sorunların hala çözülememiş olduğunu göz ardı etmemek gerekiyor. Yüksek finansman maliyetleri firmaların rekabette ayakta kalabilmek adına gerçekleştirmesi gereken yatırımların ertelenmesine sebep olurken, işletme sermayesi sıkıntısı çeken kimi işletmelerin ise kapasite düşürmesine neden olmaktadır. Bu kapsamda kalıcı büyümenin yegâne anahtarı olan üretimi önceleyeceksek mutlak suretle finansman maliyetlerini düşürmemiz ve finansmana erişim kanallarını kolaylaştırmamız gerekmektedir” dedi.
Kurun gevşetilmesi gerekiyor
Mevcut döviz kurunun ihracatın artışını yavaşlattığını söyleyen Karadeniz, “Döviz kurunun güncel pozisyonu ve üretici fiyatlarında yaşanan enflasyon, ihracat pazarlarında rekabet gücümüzü olumsuz etkileyerek ihracat artışımıza ket vuruyor. Döviz bazında tüm girdi kalemlerinde çok hızlı bir artışla karşı karşıyayız. Örneğin asgari ücrete yapılan son zam sonrası asgari ücret döviz bazında çok sert bir artış yaşadı. Buna mukabil verimlilikte böylesi bir artış gerçekleşmedi. Bu durum özellikle emek yoğun sektörlerin ihracatının istenilen seviyelere gelebilmesi adına büyük bir engel teşkil ediyor. Eğer büyüme yolunda ihracatın gücünü tam anlamıyla almak istiyorsak kurun biraz daha gevşemesi gerekiyor” dedi.