Yerli kapasite oluşturmadan cam elyafa anti-damping uygulaması ihracatçıyı zora sokacak
Gür: “Katma değerli üretim tekel kıskacında”
Ülkemizin tek yerli cam elyaf üreticisi Cam Elyaf Sanayi A.Ş. tarafından talep edilen Mısır menşeili cam elyaf ithalatına yönelik getirilen korunma önlemi plastik ve kompozit sanayileri başta olmak üzere birçok sektörün rekabetçiliğini olumsuz yönde etkileme potansiyeli taşıyor.
Kapasite bazında Türkiye’nin cam elyaf ihtiyacının yaklaşık yüzde 40’ını karşılayabilen Cam Elyaf A.Ş.’nin Mısır menşeili “cam elyaf takviye malzemeleri” ithalatına yönelik olarak damping soruşturması açılması talebi; plastik hammadde, boru, levha, kompozit sektörlerini ve bu sektörlerden ürün tedarik eden başta inşaat olmak üzere birçok sektörü zor durumda bırakabilir.
Yeni kapasiteler devreye girmeden uygulamaya konan anti-damping soruşturmaları ile yerli hammadde üreticisinin rekabet dışı bırakılmasının, fiyatların yükselmesine sebep olacağını ifade eden Plastik Sanayicileri Derneği (PAGDER) Başkanı Reha Gür, nihai ürün üreticisinin de katma değerli üretimini ve dünya ile rekabetini olumsuz etkileyebileceğini öne sürdü.
Termoplastik hammadde ve kompozit gibi stratejik sektörlerin temel girdileri üzerinde yapılacak müdahalelerin, konuyla ilgili tarafların görüşleri dikkate alınmaksızın gerçekleştirilmesinin ilgili sektörleri rekabet edemez bir noktaya sürükleyebileceğini belirten PAGDER Başkanı Reha Gür, “Ülkemiz ekonomisinin geleceği, ucuz hammadde üretiminde değil sofistike, katma değerli, orta-yüksek teknolojili nihai ürün üretiminde yatmaktadır. Dolayısıyla yapı ve inşaat, beyaz eşya, otomotiv, elektrik-elektronik, savunma sanayi, uzay ve havacılık gibi yüksek katma değerli sektörlerin ana hammaddesi durumunda olan cam elyaf ürününe miktar kısıntısına uğramadan yüksek kalite ve rekabetçi fiyatlardan erişimin stratejik olduğu sanayimizce bilinmektedir” dedi.
Türkiye’nin cam elyaf pazarı büyüklüğünün 2016 yılında 98 bin ton olarak gerçekleştiğine ve bunun ancak 29 bin tonluk kesiminin yerli üretici Cam Elyaf A.Ş. tarafından karşılanabildiğine dikkat çeken Gür, Çin menşeli ürünlere yıllardır uygulanmakta olan anti-damping uygulamasının, yerli üreticinin kapasite olarak yurtiçi sanayicisinin taleplerini karşılayamazken, başka ülkelere de uygulamaya sokulması telafisi mümkün olmayan üretim ve ihracat kaybı sorunlarını beraberinde getireceğine dikkat çekti.
Ülkenin cam elyafa yönelik yatırımlarının plastik hammadde ve kompozit sektörlerinin büyüme hızının gerisinde kaldığına değinen Gür şunları kaydetti; “Her yıl yüzde 6 - 10 mertebelerinde büyüyen termoplastik hammadde ve kompozit sektörlerinin 2019 yılı itibarıyla cam elyaf kullanım miktarları ülkemiz yerli sanayi adına memnun edici şekilde 100 bin ton seviyesinin üzerine çıkabilecektir. Maalesef tek yerli üreticimizin de her an ömrünü tamamlama riski taşıyan tek fırın üzerinden üretim yapmaya devam ettiği bilinmektedir. Mevcut durumda, açılacağı iddia edilen yeni yatırım kapasitesinin de yetersiz kalacağı tahmin edilmekteyken, söz konusu edilen yeni yatırım devreye girer girmez dahi anti-damping uygulamasının başlatılması da uygun değilken bugün bu konunun gündeme gelmesi kabul edilemez. İlave anti-damping uygulamaları ancak yeni yatırım devreye girdikten ve iç pazarın tamamına yakınına rutin ve düzenli olarak beklenen kalitede girdi temin ettiğini ispat ettikten sonra, o günün şartlarında değerlendirilip, ülke menfaatlerine göre sonuçlandırılmalıdır.”