Thursday, Nov 21st

Last updateWed, 13 Nov 2024 8am

Buradasınız: Home Okuyucu Örnekleri Haberler

FU CHUN SHIN (FCS) - PLASTİK ENJEKSİYON MAKİNELERİ

Geri dönüşüme büyük yatırım yapan Türkiye dünyada öne çıktı

8’inci PAGEV Uluslararası Plastik Ambalaj Kongresi ‘Yeni Regülasyonlar Işığında Ambalajda Avrupa Gerçeği ve Gelişen Global Pazarlar’ başlığıyla geçtiğimiz günlerde düzenlendi. Kongre sonrası açıklamalarda bulunan Türk Plastik Sanayicileri Araştırma Geliştirme ve Eğitim Vakfı (PAGEV) Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Eroğlu, kongrenin ambalaj ve özellikle plastik ambalaj sektörü için çok önemli bir konumda olduğuna dikkat çekti. Eroğlu, plastik sektörünün en büyük bölümünü ambalaj kısmının oluşturduğunu söyledi ve Türkiye’nin Avrupa kıtasında en büyük 2’nci, dünyada da en büyük 6’ncı plastik mamul üreticisi olduğunu dile getirdi. Eroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’de her yıl 11 milyon ton plastik mamul üretimi yapılıyor. Bu 11 milyon tonun kırılımı yapıldığında da yüzde 40'ı, yani en büyük kısmı ambalaja gidiyor. Dolayısıyla plastik sektörü dediğimiz zaman ambalaj çok özel ve ayrı bir yere sahip. Diğer taraftan ambalaj ihracatının yüzde 70'ini de plastik ambalaj ihracatı oluşturuyor. Tüm bu değerlendirmeler ışığında bakıldığında düzenlenen kongrenin hem plastik sektörü için hem de ambalaj sektörü için ne kadar önemli olduğu net bir şekilde ortaya çıkıyor.”

Devamını oku...

PAGDER: Her 5 makine için 1 makine değeri kadar vergi veriliyor

Plastik sektöründe yatırımı özendirmek için yatırım teşvik sisteminde değişiklik yapılması gerektiğini belirten Plastik Sanayicileri Derneği (PAGDER) Yönetim Kurulu Başkanı Kenan Benliler, “Sektörümüzde yoğun olarak kullanılan plastik enjeksiyon makinelerinin, gümrük vergisi muafiyetinden yararlanamayacak makine ve teçhizat listesinde yer alması sebebiyle sektör yatırımları fiilen teşvik kapsamı dışında kalıyor. Bu durumun bir sonucu olarak yatırım amacıyla ithal edilen her 5 makine için 1 makine değeri kadar vergi veriliyor. Devletimiz finansman maliyetlerinin yükseldiği bu süreçte yatırım maliyetleri üzerindeki vergi yükünü azaltarak yatırımları hızlandırabilir” dedi.

Yatırımlar hızla azalıyor

Geçmiş yıllarda plastik enjeksiyon makinelerinin gümrük vergisi muafiyetinden yararlanabildiğini dile getiren Benliler, “Yakın zamana kadar değişiklik öncesi yatırım teşvik belgesi almış olan yatırımcılar gümrük vergisi muafiyetinden yararlanmaya devam ediyorlardı. Lakin yeni belgelerde bu muafiyetten yararlanılamıyor olmasının da etkisiyle plastik sektöründe yatırımların yavaşladığını gözlemliyoruz. Yılın ilk 8 ayında plastik enjeksiyon makinesi ithalatı %20 daralmış durumda. Bu durumun temel sebeplerinden biri de enjeksiyon makinesi ithalatındaki vergi yükü. Zira mevcut durumda ithal edilen her 5 makine için 1 makine değeri kadar vergi veriliyor. Hali hazırda yüksek finansman maliyetleri ile karşı karşıya olan yatırımcılar ise vergilerin de körüklediği bu yüksek yatırım maliyetleri sebebiyle ya yatırım kararlarından vazgeçiliyor ya da yatırım kapsamını daraltılıyor. Sektörümüzün yatırım iştahında meydana gelen bu daralmanın devam etmesi durumunda orta vadede rekabet gücümüzü kaybetmemiz söz konusu olacaktır. Özellikle ihracat pazarlarındaki rakiplerimizde yatırımların hız kesmemesi ülkemizin sadece üretim kapasitesi olarak değil üretim kabiliyeti ve verimliliği olarak da rekabette geri plana düşmesine neden olabilir. Zira makine teknolojisinde meydana gelen gelişmelerin bir neticesi olarak makinelerin enerji verimliliği ve üretim tutarlılığı hızla gelişmekte. Bu süreçte rekabet gücümüzü korumak için değil durmak, yavaşlamayı dahi aklımızdan geçirmemiz lazım” dedi.

Ülkemizde yeterli üretim yok

Ülkemizde plastik enjeksiyon makinesi üretiminin kısıtlı olduğuna dikkat çeken Benliler, “Sektörümüz enjeksiyon makinesi ihtiyacını ithalat yoluyla karşılamak zorunda zira ülkemizdeki yerli makine üreticilerimizin kapasiteleri ihtiyacı karşılayamıyorlar. Bu sebeple plastik enjeksiyon makinelerinin gümrük vergisi muafiyetinin dışında yer alması yerli makine üreticisine büyük bir getiri sağlamadığı gibi yerli plastik mamul üreticisinin ise yatırım planlarını hayata geçirmesine engel olmaktadır. Diğer yandan ise nihai ürünlerden farklı olarak yatırım malları maliyetleri üzerindeki bu gibi artışların etkisi çok daha geniş bir alana yayılmakta ve enflasyon üzerinde hızlandırıcı bir etki yapmaktadır. Bu sebeple imalat sanayinin tamamının çıkarını gözeterek, sektörümüzde yatırımları hızlandırmak adına plastik enjeksiyon makinelerinin gümrük vergisi muafiyetinden yararlanamayacak makine ve teçhizat listesinden çıkarılması ekonomimizin sağlıklı gelişimine katkı sağlayacaktır” dedi.

Ekim ayı ihracatının yıldızı plastik sektörü oldu

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerine göre, Türkiye’nin ihracatı ekim ayında yüzde 3,6 artışla 23.6 milyar dolar olarak gerçekleşti. En fazla ihracat yapan sektörler arasında otomotiv 3.5 milyar dolarla ilk sırada yer alırken, kimya sektörü ise ekim ayında 2.47 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirerek Türkiye’nin ikinci en çok ihracat yapan sektörü oldu. Sektörün ilk 10 ayında ihracatımız yüzde 2,7 artışla 26 milyar dolara ulaştı. 

Kimyevi maddeler ve mamulleri ürün gruplarında, plastikler ve mamülleri ihracatı 819 milyon dolarla ilk sırada yer aldı. İkinci sırada 442 milyon dolarlık ihracatla mineral yakıtlar ve ürünler bulunurken, anorganik kimyasallar ihracatı 240 milyon dolarla üçüncü sırada yer aldı. ‘Anorganik kimyasallar’ı takiben ilk 10’da yer alan diğer sektörler ise; 153 milyon dolarla ‘uçucu yağlar, kozmetikler ve sabun’, 138 milyon dolarla ‘kauçuk, kauçuk eşya’, 134 milyon dolarla ‘boya, vernik, mürekkep ve müstahzarları’, 114 milyon dolarla ‘eczacılık ürünleri’, 108 milyon dolarla ‘muhtelif kimyasal maddeler’, 66 milyon dolarla ‘organik kimyasallar’ ve 45 milyon dolarla ‘yapıştırıcılar, tutkallar’ oldu.

“Türkiye ihracatında, ekim ayı rekoru kırıldı”

Ekim ayı ihracatının geçen yılın aynı ayına göre yüzde 3,6 artışla 23.6 milyar dolara ulaştığını söyleyen Plastik Sanayicileri Federasyonu Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Karadeniz, şimdiye kadar en yüksek ekim ayı ihracatının yaşandığını belirtti. 

İhracatın bir ülkenin ekonomik büyümesine, uluslararası ilişkilerine ve işletmelerin rekabet gücüne olumlu etkileri olan önemli bir ticaret faaliyeti olduğunu bildiren Karadeniz, “İşletmelerin küresel pazarda rekabet edebilmeleri ve ülkelerin ekonomik refahını artırabilmeleri için ihracata verilen önem giderek artıyor. Bu nedenle, ihracatın işleyişini anlamak ve bu alanda doğru adımlar atmak işletmeler ve ülkeler için kritik bir öneme sahip” dedi. 

TİM’in verilerine bakıldığında bir önceki yıla göre yaklaşık 800 milyon doların üzerinde bir artışın görüldüğünü kaydeden Karadeniz, 2024 yılının ilk 10 ayında mal ihracatımızın 209,7 milyar dolardan 216,4 milyar dolara yükseldiğine dikkat çekti. 

Çatı kuruluş PLASFED olarak sektörde faaliyet gösteren işletmelerin desteklenmesi gerektiğinin altını çizen Ömer Karadeniz, dünya ekonomisinde yaşanan gelişmeleri anımsatarak, bu ortamda Türkiye ekonomisinin tüm olumsuzluklara rağmen, inovasyon, üretim, yatırım, istihdam ve ihracata odaklı politikalarla gücünü artırmaya devam ettiğini söyledi.

Türkiye ihracatının her daim desteklenmesini istediklerini ifade eden Karadeniz, “Sektörümüz ekonomik iyileşme sürecinde öncelikle devlet desteğine ve finansmana erişimde kolaylıklara ihtiyaç duyuyor. Hedeflerimize ulaşabilmek adına plastik sanayicileri olarak çok çalışmaya devam edeceğiz” dedi.

ARBURG ve AIMPLAS malzeme araştırma alanında iş birliği yapıyor

İspanya, Valensiya'daki ünlü Plastik Teknoloji Enstitüsü AIMPLAS ve Arburg, Temmuz 2024'ten bu yana endüstriyel katkılı üretim için malzeme araştırmaları alanında iş birliği yapıyor. Sağlanan Freeformer 200-3X, AIMPLAS'ta katkılı üretim için yeni malzemeleri nitelendirmek amacıyla testler gerçekleştirmek için kullanılıyor. Araştırma ekibi, Eylül ayında Arburg uzmanları tarafından eğitildi. Ortak hedef, tıp gibi zorlu endüstrilerin gereksinimlerini karşılayan yeni uygulamalar geliştirmek.

Freeformer, tıbbi teknoloji için malzemeleri katkılı olarak işliyor

AIMPLAS’a kurulan Freeformer 200-3X cihazı, tıbbi olarak onaylanmış orijinal malzemeler (FDA) dahil olmak üzere ticari olarak temin edilebilen çok çeşitli plastik granülleri işleyebilme kapasitesine sahip. Test edilen malzemeler arasında modifiye edilmiş orijinal malzemeler, tıbbi polilaktitler, biyopolimerler ve bu malzemelerin kombinasyonları yer alıyor. Plastik uzmanları, çekme mukavemeti, kopma uzama, sıkıştırma ayarı, çözünürlük ve su direnci gibi özellikler açısından malzemeleri optimize etmek için çalışıyorlar. Daha sonra bumalzemeler, örneğin ortezler, emilebilir implantlar ve kemik kırıklarının tedavisi gibi uygulamalar için katkılı olarak 3D baskılı bileşenler üretmek için kullanılacaklar.

Optimize edilmiş malzeme işleme için açık 3D baskı sistemi

Freeformer ve APF prosesinin en önemli avantajlarından birinin, bileşen özelliklerini hedeflenen bir şekilde değiştirmek için süreç parametrelerinin esnek bir şekilde değiştirilebilmesi olduğu ifade ediliyor. Freeformer için oluşturulan program, küçük serilerin tekrarlanabilir bir şekilde katkılı olarak üretilmesine olanak tanıyor ve gerekirse süreci ayrı ayrı daha da optimize etme seçeneği korunuyor.

Arburg ve AIMPLAS arasındaki iş birliği, Freeformer 200-3X'in ilk olarak bir yıllık bir süre için kiralanmasını kapsıyor. Bu sayede Valencia'daki teknoloji merkezindeki araştırmacılar, test ve deneylerini daha da geliştirme fırsatı bulacaklar. İş birliği, tıbbi teknoloji ve kişiselleştirilmiş bileşenler üzerine odaklanıyor. Arburg'un APF (Arburg Plastic Freeforming) uzmanları, bu görev için Eylül 2024'te AIMPLAS ekibine özel eğitim verdiler. Bu ortaklığın, araştırmaların derinleştirilmesine ve yenilikçi çözümler geliştirilmesine katkıda bulunmayı hedeflediği belirtiliyor.

Avrasya Ambalaj İstanbul ve Food-Tech Eurasia Fuarları 23 Ekim’de kapılarını açıyor

İstanbul’daki Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi’nde 23-26 Ekim 2024 tarihleri arasında düzenlenecek 29. Avrasya Ambalaj İstanbul ve 18. Food-Tech Eurasia Fuarları, ambalaj ve gıda teknolojilerindeki en son yenilikleri sektör profesyonelleriyle buluşturacak. İlave membran yapılarla birlikte toplam 16 salonda 120.000 m² kapalı alanda 1.200'den fazla yerli ve yabancı katılımcı firmanın stant açtığı fuarlarda, 15.000’i yurt dışından olmak üzere 80.000 ziyaretçinin ağırlanması hedefleniyor.

RX Tüyap ve Ambalaj Sanayicileri Derneği (ASD) iş birliğinde düzenlenen 29. Avrasya Ambalaj İstanbul Fuarı’nın geniş bir destekçi listesi var. Başta T.C. Ticaret Bakanlığı olmak üzere Ambalaj Makinecileri Derneği (AMD), Etiket Sanayicileri Derneği (ESD), Esnek Ambalaj Sanayicileri Derneği (FASD), Karton Ambalaj Sanayicileri Derneği (KASAD), Metal Ambalaj Sanayicileri Derneği (MASD), Oluklu Mukavva Sanayicileri Derneği (OMÜD) ve Sert Plastik Ambalaj Sanayicileri Derneği (SEPA) fuarın destekçileri arasında yer alıyor. 18. Uluslararası Gıda ve İçecek Teknolojileri Fuarı Food-Tech Eurasia ile eş zamanlı düzenlenen 29. Avrasya Ambalaj İstanbul Fuarı’nda ambalaj ürünlerinden, ambalaj makinelerine, gıda işlem makinelerinden, ambalaj baskı ve konverting teknolojilerine kadar uzanan pek çok farklı ürün ve teknoloji fuar ziyaretçileriyle buluşacak.

Zengin içerik ve geniş katılımcı profili

1.200'den fazla yerli ve yabancı firma ve firma temsilciliğin katıldığı her iki fuarda toplam 80.000 ziyaretçi hedefleniyor. Bu fuarlar, sadece Türkiye’den değil, ABD, Almanya, İngiltere, İtalya, İran, Kazakistan, Suudi Arabistan gibi pek çok ülkeden ve farklı bölgeden sektör profesyonellerini ziyaretçi olarak ağırlayacak. 15.000 uluslararası ziyaretçi beklentisi ise fuarların global ticaretteki önemini bir kez daha vurguluyor.

Geniş ürün yelpazesi ve teknolojik yenilikler

Avrasya Ambalaj İstanbul Fuarı’nda; ambalaj ürünleri ve makinelerinden ambalaj baskı ve konverting teknolojilerine kadar uzanan geniş bir ürün yelpazesi sergilenecek. Food-Tech Eurasia’da ise çikolata, süt ve et işleme teknolojileri, soğuk zincir çözümleri ve gıda güvenliği gibi konularda en yeni makine, ekipman ve teknolojiler fuar ziyaretçilerine tanıtılacak.

Her iki fuarda da ziyaretçiler, projeye özel anahtar teslim çözümler bulacak ve yenilikleri yakından inceleyerek, yeni yatırım fırsatlarını değerlendirebilecek. Özellikle gıdadan tekstile, kozmetikten otomotive kadar pek çok farklı sektöre yönelik ambalaj çözümleri, ziyaretçilerin büyük ilgisini çekecek.

Ambalaj Tasarımı ve İnovasyon Sokağı

Salon 3 ve 4 fuayesinde yer alan "Ambalaj Tasarımı ve İnovasyon Sokağı" da fuar da dikkat çeken özel alanlar birisi. Bu alanda, sürdürülebilir ve yaratıcı ambalaj çözümleri sunan yenilikçi girişimler, sektör profesyonelleriyle buluşacak.

Ziyaret Saatleri ve Biletler

Fuarlar, 23-25 Ekim 2024 tarihleri arasında 10:00-18:00, 26 Ekim Cumartesi günü ise 10:00-17:00 saatleri arasında ziyaret edilebilecek. Fuar biletleri ise fuar web sitesinde ve fuar günlerinde ise kapıda satışta olacak. Hangi firmaların fuarlarda katılımcı olduğunu incelemek için fuar web sitelerini ziyaret edebilirsiniz.

Geri dönüşüm bireylerin yaşamında önemli

ÇEVKO Vakfı’nın yıl içinde yaptırdığı “YEŞİL NOKTA Algı Araştırması” sonuçları, Türkiye’deki bireylerin ambalaj atıklarının geri dönüşümü ve çevresel etkisi hakkındaki algı ve davranışları bakımından açıklandı. 

“YEŞİL NOKTA Algı Araştırması”nın, ZENNA Araştırma işbirliğinde Türkiye genelinde 18 yaş ve üzeri 1.000 kişi ile, 7 bölgeyi temsilen 26 ilde CAWI (çevrim içi anket uygulama yöntemi) ile görüşülerek gerçekleştirildiğini belirten ÇEVKO Vakfı Genel Sekreteri Mete İmer “Bu araştırma 18 yaş ve üzeri 50 milyonluk bir nüfusu temsil ediyor” açıklamasında bulundu. 

Araştırmaya katılan bireylerin %79’u ambalaj atıklarının iş yerlerinde çöpten ayrı biriktirildiğini belirtti.  Bunun araştırmanın kapsamı düşünüldüğünde 39 milyon kişiye karşılık geldiğini bildiren Genel Sekreter İmer, “Bu yüksek rakamı, okullara, hastanelere, kamu kurumlarına ve özel iş yerlerine özellikle Sıfır Atık Yönetmeliği ve devletin Sıfır Atık politikasıyla birlikte görünür şekilde yerleştirilen geri dönüşüm kutularının bireylerde yarattığı olumlu algının sonucu olarak değerlendiriyorum.  Toplumda bu konuda oluşmuş farkındalık bakımından çok önemli bir başarı” şeklinde konuştu.  İmer sözlerini şöyle sürdürdü: “Diğer yandan, bireyler iş yerlerinde atıkların ayrı biriktirildiğini söylerken, bu konunun ne kadar içinde yer aldıklarını ortaya koymaksızın edilgen bir yaklaşımı dile getiriyorlar.  Oysa iş yerlerinde yaratılan farkındalığın, atıkların sistemli, verimli ve entegre olarak toplanıp geri dönüştürülmesi ile sonuçlandırılması gerektiğini düşünürsek, daha sahada yapılması gereken önemli işler var.”

Devamını oku...

Bakioğlu Holding ve Grup Şirketleri, sürdürülebilirlik alanında başarılı adımlar atmaya devam ediyor

Bakioğlu Holding ve Grup Şirketleri, sürdürülebilirlik ve çevreye duyarlılık konusundaki kararlılığını tüm faaliyetlerinde ortaya koyuyor. Grup, döngüsel ekonomi ve sürdürülebilirlik yatırımlarına hız kesmeden devam ederek, “geleceğe dair sorumluluklarının baki” olduğunu somut ve başarılı örneklerle ortaya koyuyor. 

Bu çerçevede çalışmalarını sürdüren Grup Şirketlerinden Bak Ambalaj; şirketleri çevre, işçi ve insan hakları, etik ve sürdürülebilir tedarik açısından küresel olarak değerlendiren EcoVadis tarafından bronz madalya kategorisinde değerlendirildi. Bakioğlu Holding Sürdürülebilirlik Komitesi, “EcoVadis, dünya genelinde şirketlerin sürdürülebilirlik performanslarını değerlendiren prestijli bir platform olup, bu ödül Bak Ambalaj’ın sürdürülebilirlik alanındaki güçlü performansını kanıtlar niteliktedir.” diye ifade etti.

Grubun diğer şirketi Polibak da çevre odaklı çalışmalarıyla öne çıkmaya devam ederek, tüm tesislerinde OCS (Operational Clean Sweep) denetimini, sıfır uygunsuzluk ve başarıyla tamamladı. 

PAGEV Vakfı tarafından yürütülen ve İyi Süpürme Hareketi olarak bilinen Operation Clean Sweep, plastik endüstrisindeki granül kayıplarını minimize etmeyi, plastik üretim tesislerinde granüllerin, parçacıkların ve tozların nehirlere ya da denizlere karışmasını önlemeyi ve çevremizi korumayı amaçlayan uluslararası bir girişim.

Bakioğlu Holding ve Grup Şirketleri, sürdürülebilirlik alanında attıkları bu adımlar ile çevresel duyarlılığı iş süreçlerinin merkezine yerleştirirken, sürdürülebilir bir geleceği inşa etme yolundaki kararlılıklarını da gözler önüne seriyor. 

Tetra Pak Türkiye’de üst düzey atama

“İyi Olanı Korur” vizyonuyla gıdayı, insanı ve gezegeni korumaya yönelik bir yaklaşımla faaliyetlerini sürdüren ve gıdayı her yerde güvenli ve erişilebilir hale getirmeyi taahhüt eden Tetra Pak’ta üst düzey bir atama gerçekleşti. Tetra Pak bünyesinde farklı bölgelerde çeşitli pozisyonlarda 25 yılı aşkın süredir görev alan Eliseo Barcas, 1 Ekim 2024 tarihinden itibaren Tetra Pak TIRCCA (Türkiye, İran, Kafkasya ve Orta Asya) Bölgesi’nin Genel Müdürü olarak atandı.

Tetra Pak TIRCCA Bölgesi (Türkiye, İran, Kafkasya ve Orta Asya) Genel Müdürü Eliseo Barcas, yeni görevinde Tetra Pak'ın büyümekte olan önemli pazarlarında iş geliştirme faaliyetlerine odaklanacak. Barcas’ın yiyecek-içecek endüstrisindeki yıllara dayanan deneyimi ve küresel pazarlara ilişkin stratejik bakışı, şirketin TIRCCA Bölgesi’ni yeni başarılara doğru yönlendirmede önemli rol üstlenecek.

Harvard Extension School'da Pazarlama alanında Genel Yönetim MBA derecesine sahip Eliseo Barcas, 25 yılı aşkın süredir FMCG ve B2B sektörlerinde görev yapıyor. Tetra Pak TIRCCA Bölgesi Genel Müdürü olarak atanmasından önce Barcas, sırasıyla Tetra Pak Andina Bölgesi (Bolivya, Kolombiya, Ekvador, Peru ve Venezuela) Genel Müdürü ve Tetra Pak Vietnam Genel Müdürü rollerini üstlenmişti. Daha öncesinde ise Barcas, üç yıl boyunca Tetra Pak'ın ABD'deki satış ve iş geliştirme sürecine liderlik etmiş, dört yıl boyunca Tetra Pak İberya Pazarlama Direktörü ve Tetra Pak Güney Konisi Satış Direktörü görevlerinde bulunmuştu.

UF filtreler milimetrenin 100 binde biri hassasiyete sahip

Türkiye’nin küresel su arıtma markası Rielli’nin UF filtreleri, içme suyu arıtımında ve su şişeleme tesislerinde mikroplastiklere dur diyor

2022 yılında Hollanda’da gerçekleştirilen bir bilimsel çalışmada, insan kanında ilk kez mikroplastiklere rastlanması, dünya genelinde gündem oluşturdu. Mikroplastik kavramı, 5 milimetreden küçük plastik partiküllerini ifade ediyor ve doğada bozulması yüzyıllarca süren bu parçacıklar, modern yaşamın bir zararlı etkisi olarak her yerde karşımıza çıkıyor. Bilimsel araştırmalar, mikroplastiklerin deniz ve tatlı su ekosistemlerinin birleşimindeki varlığının giderek artış gösterdiğini kanıtlıyor.

Endüstriyel arıtma cihazları konusunda alanında 30 yılı aşkın köklü geçmişiyle 6 kıtada ve 80’i aşkın ülkede tercih edilen Türkiye’nin global su arıtma markası Rielli tarafından üretilen, milimetrenin 100 binde biri hassasiyete sahip UF (ultrafiltrasyon) sistemlerinin, endüstriyel su geri kazanımında olduğu gibi, içme suyu arıtımında ve su şişeleme tesislerinde mikroplastiklerin arıtılmış suya karışmasını engellediği bilgisi paylaşılıyor.

İçme suyu arıtımında ve su şişeleme tesislerinde kullanıma uygun

Rielli’yi bünyesinde barındıran Kazancı Çevre Tekniği’nin Kurucu Genel Müdürü Artun Kazancı, “Ağırlıklı olarak endüstriyel atık su geri kazanımında kullandığımız ultrafiltrasyon cihazlarımızda su, 0,01 mikron (milimetrenin 100 binde biri) hassasiyetteki özel bir membrandan geçirilerek askıda bulunan tüm partiküller tutulur. Bu sayede virüsler dahil en küçük parçacıklardan dahi arındırılmış su elde edilir. Sistemlerimiz, atık suyun geri kazanımında kullanılabileceği gibi çoğunlukla içme suyu arıtımında ve su şişeleme tesislerinde kullanıma da uygundur” dedi.

Devamını oku...

PLASFED Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Karadeniz

“Kaynağında Ayrıştırma Sistemi hayata geçirilerek ekonomik değer yaratılmalı”

Kullanılan malzemelerin geri dönüşüme kazandırılarak ekonomik değer yaratılması gerektiğini söyleyen Plastik Sanayicileri Federasyonu (PLASFED) Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Karadeniz, bunun da yolunun Kaynağında Ayrıştırma Sistemi’yle (KAS) mümkün olabileceğini belirtti.  

Gelişmiş ülkelerde yaklaşık 40 yıldır KAS’ın uygulandığını bildiren Karadeniz, ne yazık ki ülkemizin bu konuda istenilen noktaya henüz gelemediğini ifade etti. Sürdürülebilir bir dünya için atıkların kaynağında ayrıştırılarak geri dönüştürülmesi ve bu yolla kaynak kullanımının azaltılmasının büyük önem taşıdığını kaydeden Federasyon Başkanı, “Kaynağında Ayrıştırma Sistemi’ni yeterli ölçüde uygulayamazsak sürdürülebilirlik ve geri dönüşüm teknolojileri anlamında yeterli noktaya gelebilmemiz mümkün olamaz” dedi. 

KAS’ın bir an evvel devreye alınması gerektiğini kaydeden Karadeniz, toplumun bu konuda bilinçlendirilmesi gerektiğine dikkat çekti. STK’lar olarak bu konuda üyelerini sürekli bilgilendirdiklerini anlatan Başkan, Kamu’nun da spotlarıyla kendilerine destek vermesini istedi. Sadece yerel yönetimlerle bu işin olamayacağına işaret eden Karadeniz, yerel yönetimlerin ve merkezi yönetimin birlikte hareket etmesi gerektiğini kaydetti.

Avrupa’da uzun yıllardır ambalaj atıklarının kaynağında ayrıştırıldığını ve bu yolla hem ekolojik düzene hem de ülke ekonomilerine değer kattıklarını söyleyen Karadeniz “Dünya artık üret-kullan-at prensipli yaklaşımdan döngüsel ekonomi modeline geçiyor. Esasen bu bir tercihten ziyade zorunluluk olarak karşımıza çıkıyor. Zira dünyamızın kaynakları sınırsız değil, dolayısıyla döngüsel ekonomiye geçişte toplumun bir fikri dönüşüm geçirmesi ve ‘çöp’ yaklaşımından uzaklaşması gerekiyor” dedi.

DİS 1 Ocak itibarıyla başlıyor

Depozito İade Sistemi’nin (DİS) 1 Ocak 2025 itibarıyla başlayacağını ve ülkemiz için bir kazanç olacağını söyleyen PLASFED Başkanı, “Geri dönüşüm teknolojilerinde DİS’i uygulamayan gelişmiş bir ülke kalmadı. Plastik sektörünün çatı kuruluşu PLASFED olarak bizler, DİS’in uygulamaya geçmesini elbette istiyor ve destekliyoruz. Ancak bu işin başlangıcının olmazsa olmazı KAS’tır. Gelişmiş ülkeler, bunu 40 yıl önce devreye alarak ülke ekonomilerine değer kattılar. Bizler de vakit kaybetmeden sisteme dahil olmalıyız. Bunun da yolu KAS yani Kaynağında Ayrıştırma Sistemi’nden geçiyor” diye konuştu.