Atık Sorunu
- JACOM_CONTENT_CREATED_DATE_ON
- JACOM_CONTENT_WRITTEN_BY
Dünya çevrecileri plastik atıklar konusunda uzun zamandır hükümetlerin dikkatini çekecek çalışmalar yapıyor. ÇÖP olarak ortalığa terk edilen plastik atıkların doğada çözülmesi çok uzun bir süreç.
Özellikle gelişmiş ülkeler, kendi yaşam ortamlarında bu tür bir kirliliğin görülmemesi için epeyce zaman ve para harcıyor. Avrupa ülkeleri, insanları çöpleri daha ilk ayakta ayırmaya zorluyor. Yani cam atığı, plastik atığı, kağıt atığı diğer çöplerden ayırıp kendilerine ait çöp kutularında topluyor. Yapmayana büyük para cezaları geliyor.
İngiltere de son dönemde plastik atık konusunda başı ağrıyan ülkelerden birisi. Özellikle yoğun bir şekilde tüketilen tek kullanımlık plastik içecek şişeleri ve bunların kapakları, kullanım sonrası nereye atılırsa atılsın hem maddi hem de çevresel olarak sıkıntı yaratıyor.
Londra Meclis Çevre Komitesi raporlarına göre, şehrin tek başına tükettiği plastik şişe sularına harcanan para yılda 77 milyon dolar civarında. % 43 olan bütün ülke tüketiminin oranlarıyla başa baş seyrediyor, tam olarak %32.
Londra’nın ortasından geçen Thames nehrindeki çöp miktarının %10’u plastik şişelerden oluşuyor. Plastik şişelerin doğada ancak 450 yılda yok olduklarını da not olarak ekleyelim.
Londra Belediye başkanı Sadiq Khan, yeni çevre stratejilerini geliştirirken tek kullanımlık su şişeleri konusu üzerinde durulması ve yeni çözümler üzerinde çalışılması için talimat verdi.
Bu konuda Avrupa’da uygulanan Depozit Dönüş Programı (DRS) ilk akla gelenlerden birisi. Yani dönüşüm için getirdiğiniz plastik şişeler karşılığında para ödenmesi. Perakendecilerin ve son tüketicilerin bir kısmı konuyu desteklerken, bir kısmı da konuya karşı söylemlerde bulunmuş. DRS programının insanların geri dönüşüm alışkanlıklarına ve işletmelere olan etkisini anlamak için araştırma grupları epeydir çalışıyor. Raporlamalar DRS’nin çok karmaşık, çok pahalı, müşterilere ve küçük dükkânlara çok fazla külfetli olduğunu gösteriyor.
Madem şişeleri toplayamıyoruz bari insanlara yedirelim diyerek başlayan yenilebilir ambalajlar çalışmaları da henüz sürdürülebilir ekonomik boyutlarda değil.
Londra’yı niye örnek olarak ele aldık? Çünkü aynı sorunları biz de büyük şehirlerimizde ve turistik beldelerimizde yaşıyoruz. Boğazın dibi plastik çöplerle dolu. Tatilde denize girdiğimizde ayağımıza dolanan plastik su şişeleri ve naylon torbalar daha 450 yıl orada duracak.
Elbette plastik malzemeleri doğaya çöp olarak terk etmeyip dönüşüm zincirine katabilirsek, deniz diplerinde, ormanlarda veya piknik alanlarında dünyayı kirletmeye aday plastik atıklardan rahatlıkla kurtulabiliriz. Üstelik ekonomiye de değerli bir katkı yaparak.
Devlet mekanizmalarının, vatandaşlarını bu konuda bilinçlendirmesi, olmazsa ceza ve ödül yöntemleriyle eğitmesi ve hatta zorlaması hepimizin yararınadır. Bunun yanında dönüşüm zincirini, mahalle çöplerini karıştırarak dönüşümlü malzemeyi toplayan hurdacılardan müteşekkil tutmayarak daha kapsamlı, programlı sistemler halinde kurgulamak da çocuklarımıza daha temiz bir dünya bırakmak için gerekli sanırız.
Abdullah ŞEN
APACK Genel Müdürü