Yeşil ekonomiyle dünyadaki ticaret paradigması sil baştan değişiyor
Ekonominin lokomotif sektörlerinden biri olan plastik endüstrisinin en önemli uluslararası organizasyonu 16. PAGEV Türk Plastik Endüstrisi Kongresi, İstanbul’da TÜYAP Palas’ta gerçekleştirildi. Bu yıl ki teması “Döngüsel Plastik Ekonomisinde Yeni Nesil Sürdürülebilirlik” olan kongrede 3 farklı panel yer aldı. “Yeşil Dönüşümün 3 Anahtarı; Yeşil Finansman, Atığa Ulaşmak ve Zihniyet Dönüşümü”, “Yeşil Teknolojiler” ve “Yeşil Dönüşümle İlgili Yasal Düzenlemeler” başlıkları altında yapılan oturumlara katılan yerli ve yabancı panelistler, döngüsel ekonomiye dair gelişmeleri anlattı. Global markalar ve alanında uzman isimlerin konuşmacı olduğu kongrede, dünyada hızla gelişen yeşil ekonomi trendi masaya yatırıldı.
Kongrenin ev sahipliğini yapan Türk Plastik Sanayicileri Araştırma, Geliştirme ve Eğitim Vakfı (PAGEV) Başkanı Yavuz Eroğlu, Avrupa Yeşil Mutabakatının, 2050 yılına uzanan hedefler doğrultusunda dünyada ticaret paradigmasının sil baştan dizayn edildiğini söyledi. Söz konusu amaçlara ulaşabilmek için benimsenen yeni büyüme stratejisinin, iklim değişikliği eksenine göre planlandığını belirten Eroğlu; tedarik zincirinden finansmana, enerjiden ulaştırmaya, ambalajlardan inşaata ve tarım sektörüne uzanan her alanda Yeşil Mutabakatın ayak izlerini görmek mümkün. En önemli pazarımız olan Avrupa’nın, Yeşil Ekonomi ve Yeşil Teknolojiler kapsamında ortaya koyduğu değişim, elbette Türkiye’yi de bağlıyor. Bu kapsamda önemli hale gelen geri dönüşüm endüstrisinde büyüme hızlanacak. Türk Plastik Sektörü için risk ve fırsatlar sunan Avrupa’daki Yeşil Mutabakat; karbon ayak izi yüksek olan ithal ürünleri ek karbon dengeleme bedelleri tahsil ederek adeta cezalandırarak, karbon emisyonu yüksek üretimleri dezavantajlı hale getirip, dünyadaki ticaret paradigmasının değiştiğini açıkça ilan ediyor. Döngüsel ekonomiye entegre olması gereken Türkiye, en büyük pazarı olan Avrupa başta olmak üzere ihracat yaptığı ülkeleri kaybetmek istemiyorsa yeşil dönüşüme uyumlu üretim anlayışına geçiş yapmalı. Lineer ekonominin bittiği, döngüsel ekonominin hüküm sürdüğü dikkate alınarak üretim anlayışında yeniden yapılanmaya gidilmeli” dedi.
RePlast, Türkiye’yi yeşil dönüşümde öne çıkaracak
Yeşil Dönüşüm ve Yeşil Teknoloji ile hızla değişen dünyada geri dönüşüm trendinin yükseldiğini söyleyen Eroğlu, atıkların stratejik ham madde haline geldiğini belirterek şöyle konuştu: “Küresel ısınmanın had safhaya ulaştığı günümüzde tüm dünya artık petrol türevi ham maddeleri sıfırdan kullanmak yerine daha önce ürün haline gelmiş kaynakları, geri dönüştürerek yeniden kullanmaya yöneldi. Döngüsel ekonomi olarak özetleyebileceğimiz bu süreç hem daha temiz dünya hem de yeni ekonomik kaynak yaratma anlamında önemli. Kullandığımız malzemeleri geri dönüştürerek tekrar kullanmak ülke ekonomileri için geri dönüşüm endüstrisinin büyümesini de beraberinde getiriyor. Geri dönüştürülmüş ham madde, günümüzde petrolden üretilen orijinal ham maddeden daha fazla talep görüyor. Atıklara yönelik bu değişim; bütün dünyayı, geri dönüştürülmüş ham madde ve söz konusu ham maddeyi işleyecek makine-ekipman teknolojisine ulaşmaya sevk ediyor. Dünyada 6, Avrupa’da ise Almanya’dan sonra 2’inci sırada yer alan Türk Plastik Sektörü, geri dönüşüm sektöründe de dünyada öncü olmayı hedefliyor. Bu amaçla PAGEV öncülüğünde kurduğumuz PAGÇEV Yeşil Dönüşüm ve Teknolojiler Derneğimiz, TÜYAP ile iş birliğine giderek RePlast Eurasia Plastik Geri Dönüşüm Teknolojileri ve Hammaddeleri Fuarı’nı gerçekleştirecek. İlki 2-4 Mayıs 2024 tarihlerinde gerçekleşecek fuar; Türkiye’nin, yeşil dönüşümde öncü rolünü devam ettireceğinin ve bu yarışta en önde olmak için iddiasını ortaya koyacağının belgesidir. PAGEV olarak yönetiminde yer aldığımız Avrupa Birliği Plastik Üreticileri Derneği’nin (EUPC) de desteğini aldığımız ve uluslararası katılımla gerçekleştirilecek fuarımız plastik geri dönüşüm teknolojileri ve ham maddelerinin yeniliklerinin sergileneceği merkez haline gelecek. Dünyadaki yeşil dönüşüm yarışında Türkiye’yi öne geçireceğine inandığımız fuarımızın, sektöre önemli kazanımlar sağlamasını ön görüyoruz. Uluslararası marka haline gelecek RePlast Eurasia Fuarı, Türkiye’nin Yeşil Dönüşüm konusunda attığı adımları hızlandıracaktır.”
Plastiklerin, yaşamı kolaylaştırdığını da vurgulayan Eroğlu, bu nedenle PAGEV reklam filminde, “Plastiklerin doğada yeri yok, hayatımızda yeri çok, işi çok, geri dönüştürelim” şeklindeki sloganımızla kamuoyunu, sektörümüz hakkında doğru bilgilendirdik, plastik ürünlere yönelik yanlış ve olumsuz algıyı düzeltmeye çalıştık” dedi.
PAGEV
BYCHEM, yeni TPU ürünlerini tanıttı
80 yılı aşkın tecrübesi ve 120 ülkeye ulaşan küresel operasyonları ile faaliyet gösteren petrokimya distribütörü BAYEGAN'ın bir iştiraki olarak kurulan ve 2019 yılından bu yana Plastifiyan üretimi yapan BYCHEM, plastik endüstrisine dair son teknolojilerin ve gelişmelerin sergilendiği Plast Eurasia İstanbul Fuarı’nda yerini aldı. BYCHEM ekibi çeşitli ülkelerden fuar için gelen temsilcilerle yaptığı görüşmelerde ürünleri hakkında bilgi verdi. Şirketin yeni TPU ve Polyester Poliol çözümleri ziyaretçiler tarafından yoğun ilgi gördü.
Yeni kategorilere yatırım yaparak, yenilikçi ve doğa temelli çözümler geliştirerek ürün portföyünü genişletme misyonuyla çalışmalarını sürdüren BYCHEM, yeni Termoplastik Poliüretanlar ve Polyester Polioller serisini piyasaya sürdü. Şirket, fuara BYFLEXX Plastikleştiriciler: DOTP I DOA I TOTM, BYFLEXX Termoplastik Poliüretan, Polyester Polioller, TPU Yapıştırıcılar ve E-TPU ürünleri ile katıldı.
Orta Doğu, Avrupa ve Türkiye bölgesinin önde gelen DOTP üreticilerinden birisi olan şirket, yeni yatırımıyla Türkiye’nin yerli sermayeli en yüksek kapasiteye sahip TPU üreticisi olarak yurt içi ve ihracat pazarlarını hedefliyor. Şirket, Gebkim Organize Sanayi Bölgesi'nde 35.000 m2 alana kurulu yeni tesisinde Ar-Ge ve inovasyon çalışmalarını odağına alarak uluslararası kabul görmüş yönetim ve kalite sistemlerini benimseyerek, global ve sektöre özel standartlara uygun olarak faaliyet gösteriyor. Şirket ayrıca Ar-Ge, endüstri-akademi iş birliğini güçlendirmeyi amaçlayan disiplinlerarası bir yaklaşımla yeşil teknolojilere ve doğa temelli çözümlere odaklanıyor. Ar-Ge faaliyetleri, müşteri taleplerini etkili bir şekilde karşılamak için özelleştirilmiş çözümler sunmayı ve formül ayarlamaları yapmayı amaçlıyor.
Sürdürülebilirlik yaklaşımını “Çevreye saygı” ve “İnsan sağlığına ve güvenliğine saygı” temel ilkelerine dayandıran şirket, müşterilerinin ihtiyaçlarını karşılamak üzere güçlü lojistik ağını ve çeşitli nakliye yöntemlerini kullanıyor.
BYCHEM
Hopan Plastik, Plast Eurasia’da yer aldı
Plastik sektörüne ithalat-ihracat kaynaklı olarak ham madde satış ve pazarlama hizmeti ile çözümler sunan Hopan Plastik, 22-25 Kasım 2023 tarihleri arasında TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen Plast Eurasia İstanbul Fuarı’na katılım gerçekleştirdi. Şirket ürün yelpazesi içinde yer alan Polietilen (PE), Polipropilen (PP), Polistren (PS), Polivinilklorür (PVC) ve Polietilen Tereftalat (PET) ham maddeleri ile ilgili çözümlerini fuar ziyaretçileriyle buluşturdu.
Fuara katılım amaçları ile ilgili bilgiler veren Hopan Plastik Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Mete; “Firmamız yetkililerinin ve grup firmalarımızın uzun yıllar süren başarılı çalışmaları sayesinde plastik ambalaj sektöründe dünya çapında tanınan bir firmayız. Yine pazardaki mevcut müşterilerimizle bir araya gelebilmek ve yeni potansiyel müşteriler ile tanışma imkânı bulabilmek amacıyla sektör fuarlarına katılmaktayız” dedi.
Hem ülkemizdeki hem de dünya pazarındaki mevcut plastik üreticilerine kaliteli ve hızlı ham madde hizmeti sunduklarını vurgulayan Fatih Mete, “Dünya çapındaki ham madde üretici fabrikaları ile kurduğumuz bağlantılarımız sayesinde ithal etiğimiz plastik ham maddeleri sektörümüzdeki yerli üreticilerimizin hizmetine sunuyor ve aynı zamanda yurtdışına ihracat gerçekleştiriyoruz. Türkiye genelinde ve dünyanın 80’den fazla ülkesinde potansiyel müşteri portföyüne sahibiz” dedi.
Müşteri profilinin büyük bölümünü plastik poşet, film ve ambalaj ürünleri üreticilerinden oluşturan şirket, aynı zamanda diğer plastik üreticilerine de ham madde tedarik hizmeti sağlayabiliyor.
Ülkemizin bulunmuş olduğu konumdan dolayı dünya üzerindeki birçok ülkeye hızlı lojistik avantajı ile hizmet sunduklarını vurgulayan Fatih Mete sözlerine şöyle devam etti: “Depolarımızda hazır bulunan veya yüklemeye hazır ürünlerimizin yüklenmesinden başlayan gümrük işlemlerinin yapılması, depolanması, müşterilerimize ulaştırılmak üzere gönderilmesi ile devam eden tüm lojistik hizmet süreci firmamız tarafından sağlanmaktadır. Lojistik süreçleri en hızlı şekilde tamamlayarak, üreticilerimizin ham madde ihtiyacını en hızlı şekilde ve doğru zamanda karşılamak için tüm gücümüzle çalışmaktayız. Teslimatı yapılan ürünlerin kullanılmasında yine tecrübe ettiğimiz teknik bilgileri deneyimli teknik ekibimiz sayesinde müşterilerimize aktararak daha verimli ve kaliteli bir üretim süreci olmasına yardımcı oluyoruz.”
Avrasya Ambalaj Fuarı, 75 binin üzerinde ziyaretçiyi ağırladı
Avrasya coğrafyasında her yıl düzenlenen, alanında en kapsamlı ve en büyük ticaret platformu olan Avrasya Ambalaj İstanbul Fuarı, 11-14 Ekim 2023 tarihleri arasında İstanbul’daki Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi’nde gerçekleşti. Gıda ve İçecek Teknolojileri Fuarı Food-Tech ile eş zamanlı düzenlenen fuar, 1200’ün üzerinde firma ve firma temsilciliğine ev sahipliği yaptı. 120 bin metrekare kapalı alanda 14 salonunun tamamında düzenlenen fuar yoğun ilgi görürken, katılımcı firmalar ve ziyaretçiler dört gün boyunca çok sayıda iş anlaşması imzaladı.
Dört gün boyunca geleceğin çözüm odaklı firmalarının yaratıcı ambalaj çözümlerini ve en son teknolojilerini sergilediği fuara; 122 ülkeden 13.391 uluslararası, Türkiye içinden ise 61.665 ziyaretçi fuarda katılımcı firmalar ile bir araya geldi. Toplam 75.056 ziyaretçiye ev sahipliği yapan Avrasya Ambalaj İstanbul Fuarı, RX Tüyap tarafından Ambalaj Sanayicileri Derneği (ASD) iş birliğinde ve Ambalaj Makinecileri Derneği (AMD), Etiket Sanayicileri Derneği (ESD), Esnek Ambalaj Sanayicileri Derneği (FASD), Karton Ambalaj Sanayicileri Derneği (KASAD), Metal Ambalaj Sanayicileri Derneği (MASD), Oluklu Mukavva Sanayicileri Derneği (OMÜD) ve Sert Plastik Ambalaj Sanayicileri Derneği’nin (SEPA) destekleriyle düzenlendi.
Türkiye başta olmak üzere, Orta ve Batı Avrupa, Balkan, Rusya, Kafkaslar, Orta Asya, Orta Doğu ve Afrika’dan gıda ve gıda dışı tüm endüstrilerin karar vericileriyle buluşma, ticaret hacimlerini ve marka değerlerini artırma ve müşterilerle yüz yüze görüşme fırsatı yakalayan katılımcı firmalar, fuardan son derece memnun ayrıldı.
RX Tüyap Fuarcılık A.Ş Genel Müdürü Berkan Öner, Türkiye ambalaj sektörünün dünyanın sayılı ülkeleri arasında yer aldığını ifade ederek, “Avrasya Ambalaj Fuarı bir kez daha bölgesinin en çok tercih edilen ticari platformu olduğunu ispatladı. Sadece bizim hitap ettiğimiz yakın coğrafya değil, Batı Avrupa’nın yanı sıra Amerika ve Latin Amerika'dan da ziyaretçiyi ağırladık. Sürdürebilir büyümeyi sağlamak adına pazarlama faaliyetlerimizi arttırarak devam edeceğiz” diye konuştu.
Fuar gelecek yıl, 23-26 Ekim 2024 tarihleri arasında her zamanki adresi olan Büyükçekmece, İstanbul’daki Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenecek.
Tetra Pak ve KAPSAM iş birliğiyle gıda sistemlerinin sürdürülebilir dönüşümü vurgulandı
Kamu Politikaları Stratejik Araştırmaları Merkezi (KAPSAM), Tetra Pak iş birliğiyle "Sıfır Atığa Doğru: İnovasyon ile Sorumlu Gıda Üretimini ve Tüketimini Şekillendirmek" adlı sempozyum düzenledi. Boğaziçi Üniversitesi’nde gerçekleştirilen programda Tetra Pak Asya, Orta Doğu ve Afrika Kamu İlişkileri Direktörü Ferruh Gürtaş, "Küresel Gıda Sistemlerinin Dönüşümüne ve Dekarbonizasyonuna Öncülük Etmek" konulu bir sunum yaptı.
Sempozyumda; yenilikçi atık yönetimi ile gıda atıklarını azaltmaya yönelik çözüm önerileri, yenilikçi ambalaj çözümleri, en iyi uygulamalar, atık azaltan alternatifler, gıda ambalaj tasarımları ve gıda atıklarının yenilenebilir enerji elde etme potansiyeli gibi kritik başlıklar ele alındı. Programda kamu kurumlarının yanı sıra akademisyenler, özel sektör temsilcileri ve medya kuruluşlarından konuşmacılar yer aldı.
İklim değişikliğiyle mücadelede gıda sistemlerinin, enerjiden sonra en kritik ikinci alan olduğuna değinen Tetra Pak Asya, Orta Doğu ve Afrika Kamu İlişkileri Direktörü Ferruh Gürtaş, “Gıda sistemlerinin dönüşümüne sadece gıda kaybı ve israfı ya da gıda güvenliği açısından değil, iklim değişikliği ve çevreye olan etkileri açısından da yaklaşmamız gerekiyor. Tetra Pak olarak gıda sistemlerinin sürdürülebilir dönüşümü için temelde dört tematik alanda çalışmalar yapıyoruz: ‘Sürdürülebilir süt ürünleri üretimine geçişi desteklemek’, ‘yeni gıda kaynaklarına yönelik inovasyonlar’, ‘gıda kaybı ve israfını en aza indirmek’, ‘sürdürülebilir paketleme sayesinde gıdaya erişimi artırmak’. Bu kapsamda gıdanın her yerde erişilebilir olmasını sağlayan, gıda israfının azaltılmasına katkıda bulunan yüksek performanslı gıda işleme teknolojileri ve paketleme çözümleri sunuyoruz. 2030 yılına kadar 2019'a kıyasla kendi gıda işleme süreçlerimizden kaynaklanan gıda kaybını yüzde 50 oranında azaltma konusunda hedefimiz var” ifadelerini kullandı.
Sektör temsilcileri görüşlerini paylaştı
Ambalaj Makinecileri Derneği Başkanı Saner San, Türk Plastik Sanayicileri Araştırma, Geliştirme ve Eğitim Vakfı (PAGEV) Başkanı Yavuz Eroğlu, Fazla Gıda Pazarlama Lideri Koray Koçer, İSTAÇ Enerji Yönetimi Genel Müdür Yardımcısı Özgür Barışkan, Beyoğlu İlçe Tarım ve Orman Müdürü ve Gıda Yüksek Mühendisi Serap Öztürk, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Eğitim ve Farkındalık Müdürü Hülya Çakır, Onarım Atölyesi Kurucusu Ekin Al, Esmiyor Podcast CEO'su & Kurucu Ortağı Derin Altan, Kokopelli Şehirde Kurucu Ortağı Yasemin Kırkağaçlıoğlu gibi sektör temsilcileri de sempozyumdaki panellerde konuşmacı olarak yer aldı.
Gıdayı dünyanın her yerinde güvenli ve erişilebilir kılmayı taahhüt eden Tetra Pak, 17 Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi’nin 14’üne doğrudan katkıda bulunmayı hedefliyor.
Güneş enerjisi sektöründe kararlı büyüme fırsatları
Güneş enerjisi piyasası, özellikle son altı ayda gözlemlenen panel fiyatlarındaki önemli düşüşle yatırımcılar için cazip bir döneme girmiş bulunuyor. Bu düşüş ise, yatırımcılara daha düşük başlangıç maliyetleriyle projelerini hayata geçirme olanağı sağlıyor. 2022 ve 2023 yılı başlarında gözlenen yüksek elektrik fiyatlarına kıyasla bugünkü fiyatlar önemli ölçüde düşmüş olsa da, yatırım maliyetlerindeki düşüş, güneş enerjisi santrallerini hala avantajlı bir yatırım fırsatı olarak ön plana çıkarıyor. Özellikle çatı GES projeleri için, yatırımcıların karşılaştığı geri dönüş süreleri ortalama olarak üç yıla yakın bir zaman diliminde korunmakta, bu da sektördeki dalgalanmalara rağmen güneş enerjisi yatırımlarının cazibesini sürdürdüğünü gösteriyor.
2013 yılından bu yana Türkiye’de güneş enerjisi sektörünün içinde yer aldıklarını ve piyasa dinamiklerini yakından izlediklerini söyleyen Energy Nova AŞ. Yönetici Ortağı Mehmet Uğur: “Sektörün önündeki en büyük engellerden biri finansmanın erişilebilirliğidir. Yenilenebilir enerji projelerinin finansmanında yaşanan zorluklar, hem girişimcilerin hem de yatırımcıların önündeki en büyük engellerden birini oluşturmaktadır. Bu durum, cari açığın kapatılması açısından hayati önem taşıyan GES projelerinin gelişimini kısıtlamaktadır. Finansmana erişimdeki bu zorlukların aşılması, sektörün sağlıklı büyümesi için elzemdir” ifadeleri ile konunun önemini vurguluyor.
Müşterilerine finansman süreçlerinde rehberlik ettiklerinin ve destek olduklarının altını çizen Mehmet Uğur projelerinin işleyişi hakkında şu açıklamalarda bulunuyor;
“Energy Nova olarak, Türkiye’nin önde gelen finans kuruluşlarından Turkcell iştiraki olan Financell ile iş birliği yapmaktayız. Bu partnerlik sayesinde, müşterierimize özel finansman paketleri sunarak, projelerinin gerçekleşmesine olanak tanıyoruz. Yatırımcılarımızın yalnızca teknik anlamda değil, finansal anlamda da yanında olduğumuzu gösteriyoruz. Sektördeki güncel trendler ve yatırım imkânları hakkında daha fazla bilgi almak isteyen yatırımcılarımızı, firmamızla iletişime geçmeye davet ediyoruz. Yatırımlarınızı en iyi şekilde değerlendirmek ve enerji dönüşümünüzde sizinle yürümek için bize ulaşın. Güneş enerjisi yatırımları hem finansal getiri hem de çevresel sürdürülebilirlik açısından değerlendirildiğinde, geleceğin enerji ihtiyaçlarını karşılamada kilit bir role sahiptir. Bu fırsat penceresini değerlendirmek ve güneşin sınırsız potansiyelinden faydalanmak için, Energy Nova olarak yanınızdayız.”
Kimya sektörü Ekim ayında ihracatını yüzde 3,1 artırdı
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerine göre, Türkiye’nin ihracatı Ekim ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 7,4 artışla 22,9 milyar dolar olarak gerçekleşti. 2,7 milyar dolarlık ihracat gerçekleştiren kimya sektörü ise Ekim ayında en çok ihracat yapan ikinci sektör oldu. İlk on ayda 25 milyar dolarlık ihracat gerçekleştiren sektör, ülke ihracatından yüzde 11,9 pay aldı.
Kimya sektörünün Ekim ayı ihracat rakamlarını değerlendiren İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister, “Ekim ayında kimya sektörümüz yüzde 3,1 artışla 2,7 milyar dolar ihracat gerçekleştirdi ve ülkemiz ihracatından yüzde 11,8 pay aldı. Ülkemizin ekonomisine ve büyümesine en fazla katkıyı sağlayan sektörlerin başında geliyoruz. Ocak-Ekim olarak on aylık dönemde ihracatımız 25 milyar dolar oldu. Finansmana ulaşım, enflasyon, enerji maliyetleri, yakın coğrafyamızdaki gelişmeler gibi zorlu koşullara rağmen Türkiye’nin en çok ihracat yapan ikinci sektörü olarak ihracatımızı artırmayı başardık. Büyük bir coşku ile kutladığımız Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında, sektör ihracatımızı 30 milyar doların üzerine çıkarmak için çaba sarf ediyoruz. 2000 yılında yıllık 1 milyar 864 milyon dolarlık kimyevi maddeler ve mamulleri ihracatı yaparken bugün aylık olarak 2 milyar doların üzerinde ihracat gerçekleştiriyoruz. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında refah seviyesi yüksek, güçlü ve gelişmiş bir Türkiye için tüm ihracatçılarımız ile birlik ve beraberlik içinde emin adımlarla yürüyoruz. Bu bilinçle, kimya sektörü olarak 2030 vizyonumuz doğrultusunda hedeflerimizi gerçekleştirmek için durmadan üretmeye, ihracata ve çalışmaya devam edeceğiz” dedi.
Ekim ayında en çok “mineral yakıtlar ve ürünler” ihracatı gerçekleştirildi
Ekim ayında kimyevi maddeler ve mamulleri ürün gruplarında mineral yakıtlar ve ürünler ihracatı, 813 milyon 579 bin dolarla kimya ihracatında ilk sırada yer aldı. İkinci sırada 784 milyon 152 bin dolarlık ihracatla plastikler ve mamulleri yer alırken, anorganik kimyasallar ihracatı 236 milyon 735 bin dolarla üçüncü sırada yer aldı. ‘Anorganik kimyasallar’ı takiben ilk onda yer alan diğer sektörler ise; ‘uçucu yağlar, kozmetikler ve sabun’, ‘kauçuk, kauçuk eşya’, ‘boya, vernik, mürekkep ve müstahzarları’, ‘eczacılık ürünleri’, ‘muhtelif kimyasal maddeler’, ‘yıkama müstahzarları’ ve ‘organik kimyasallar’ oldu.
Hollanda en çok ihracat yapılan ülke oldu Ekim ayında en çok ihracat yapılan ilk on ülke Hollanda, Rusya, İtalya, ABD, Irak, Almanya, Romanya, Lübnan, İngiltere ve Güney Afrika oldu. Ekim ayında ilk 10 ülke arasında en çok artış yüzde 785,18 ile Güney Afrika’da oldu. 2023 yılı Ocak-Ekim döneminde en çok kimya ihracatı yapılan ülkeler ise sırasıyla Hollanda, Rusya, İtalya, Romanya, Almanya, İspanya, ABD, Irak, Belçika ve İngiltere olarak ilk onda yer aldı.
Plastik sektörü İSO İkinci 500'de güç kaybetti
Plastik Sanayicileri Derneği’nin (PAGDER), İstanbul Sanayi Odası (İSO) tarafından yayınlanan “Türkiye’nin İkinci 500 Büyük Sanayi Kuruluşu” 2022 yılı listesine ilişkin yaptığı değerlendirmeye göre ikinci 500 büyük arasında plastik sektörü güç kaybetti. NACE koduna göre plastik sektöründe faaliyet gösteren işletme sayısı 27’den 24’e geriledi.
Türkiye’nin İkinci 500 Büyük Sanayi Kuruluşu listesini plastik sektörü açısından değerlendiren PAGDER Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Gülsün, “NACE koduna göre plastik sektöründe faaliyet gösteren ve ikinci 500 listesinde yer alan plastik sanayisi kuruluşlarının tüm verilerinde artış görünüyor olsa da 2021 yılı ortalama döviz kuru ile 2022 yılı ortalama döviz kuru arasında %86 artış olduğunu göz önünde bulundurduğumuzda bu artışların gerçeği yansıtmadığını görüyoruz” dedi.
İhracattan aldığı pay geriledi!
Sözlerine devam eden Gülsün: “Verilerini şeffaf olarak paylaşan sektör mensuplarımız üzerinden yaptığımız analizlerde ihracatın 2021 yılına kıyasla %1,9 üzerinde daraldığını görüyoruz. Aynı süreçte plastik sektörünün toplam ihracatının %16 oranında arttığını göz önünde bulundurduğumuzda İSO İkinci 500 listesinde yer alan plastik sanayisi kuruluşlarının ihracattan aldığı payın gerilediğini söyleyebiliriz. Bu ikili durumun başlıca sebeplerinden birisi 2022 yılında başlayan Ukrayna-Rusya savaşı ve bu savaşa bağlı olarak artış gösteren enerji fiyatlarının geleneksel ihracat pazarlarımızın başında gelen Avrupa’da resesyon korkusunu tetikleyerek bu ülkelere ihracatımızın yavaşlamasıdır. Zira 2022 yılında plastik sektöründe ihracat artışı hızlı artış gösteren pazarlardan gelmiştir. Bu hızlı büyüyen pazarlarda daha dinamik ve daha agresif giriş yapma imkanı bulan KOBİ’ler ihracatlarını arttırırken büyük ölçekli firmalar aynı fırsatları yakalayamamışlardır. Yine, hem 2021 hem 2022 yılında listede yer alan ve verilerini paylaşan sektör mensuplarımızın üretimden satışları %96,9 net satışları ise %93,6 artış göstermiştir. Her ne kadar bu artış önemli bir oranda olsa da ortalama kurlardaki %86’lık artışı göz önünde bulundurarak üretimden satışları dolar bazında değerlendirdiğimizde %5,9 oranında çok daha mütevazi bir büyüme yaşandığını gözlemliyoruz” dedi.
Ambalaj sektörü üretimden satışlarını yüzde 145 artırdı
Türkiye’nin en büyük 1000 sanayi kuruluşu arasında ambalaj sektöründen 62 firma yer aldı
İstanbul Sanayi Odası (İSO) tarafından açıklanan ‘İSO Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu 2022’ ve ‘İSO Türkiye’nin İkinci 500 Büyük Sanayi Kuruluşu 2022’ Türkiye’nin ilk 1000 büyük sanayi kuruluşu arasında 2022 yılında 39’u Ambalaj Sanayicileri Derneği (ASD) üyesi olmak üzere toplam 62 ambalaj sektörü firması yer aldı. ASD’den yapılan açıklamaya göre ambalaj sektörünün yıllık değişimine bakıldığında İSO ilk 1000’de yer alan firmaların sayısı 65’ten 62’ye düşerken, bu 62 firmanın gerçekleştirdiği üretimden satışlar yüzde 145,45 arttı. Çalışan sayısı da yüzde 3,58 yükseldi. Söz konusu araştırmada yer alan firmaların ihracatı ise yüzde 5,43 azaldı. 2022 İSO Birinci 500 ve 2022 İkinci 500 Büyük Sanayi Kuruluşu araştırmalarında ambalaj sektöründeki firmalar üretimden satışlardan yüzde 3,5, ihracattan yüzde 1,3 pay aldı. İlk 1000 firma arasında çalışan sayılarının yüzde 1,9’unu da ambalaj sanayi oluşturdu.
Dünya bir dönüşümden geçiyor
Avrupa’da orman alanları günde 1.500 futbol sahası büyüklüğünde artıyor
Yenilenebilen kaynaklardan elde edilen ve defalarca tekrar geri dönüştürülme imkanı sunan karton ambalajlara olan ilgi her geçen gün artıyor. Çevre bilincinin artmasıyla birlikte ambalaj sektörü dünyada en çok gelişen sektörler arasında yer alıyor. Sadece üretilen ürünlerin değil işletmelerin de sürdürülebilir yapıya büründüğüne değinen Karton Ambalaj Sanayicileri Derneği (KASAD) Yönetim Kurulu Başkanı Alican Duran, “Karton ambalaj üreticileri üretim hatlarına ve fabrikalarına yaptıkları yatırımlarla üretim sürecinde doğaya verilen zararı da minimuma indiriyor. Sektörümüz doğa dostu bir sektör. Eurostat 2022’ye göre; Avrupa’da kağıt-karton ambalaj geri dönüşüm oranı yüzde 85,8 değerinde ve bu değerin 2030 yılında yüzde 90’a çıkması hedefleniyor. Türkiye Selüloz ve Kâğıt Sanayi Vakfı (SKSV) 2022 verilerine göre ise bu oran 2022 yılı için ülkemizde yüzde 75 seviyelerinde ve kağıt-karton geri dönüşümüne dayalı sektörlerin hızla gelişmesi ile bu oran da gittikçe artmaktadır. Diğer taraftan karton ambalaj kendi başına 25 kez geri dönüştürülebilir bir malzeme olup, bu ve diğer üstün özellikleri ile dünyanın geleceği için büyük önem taşıyor” dedi.
Kusursuz geri dönüşüm ile üretimde Türkiye ilk 5’te
Dünyada karton ambalaj üretiminin ana ham maddesini yüzde 60 oranında geri dönüştürülmüş kağıtlardan üretilen kartonlar oluştururken, kalan yüzde 40’lık kısmı ise Bristol karton olarak da adlandırılan ve ormanlardan elde edilen birincil elyaf kartonlar oluşturuyor. Ülkemizde üretimi yapılmayan bu kartonlar dünyada neredeyse tamamı yönetilen endüstriyel ormanlardan elde ediliyor. Avrupa’da son 15 yılda Belçika’nın yüzölçümü kadar orman alanlarının arttığına değinen Duran, “Endüstriyel ormanlar gerçek manasıyla yenilenebilir kaynaklar. Buğday gibi hasat edilip, yeniden dikilip yetiştirilen sonsuz bir ham madde kaynağı sunuyorlar. Avrupa’da özellikle kağıt-karton üretimi nedeniyle bu orman alanları her geçen gün artıyor. TU Graz araştırmasına göre kağıt-kartonun 25 defa geri dönüştürülebilir olması da sektörümüzü cazibe merkezi haline getiriyor. Baktığınız zaman her karton ambalaj üretim tesisi hem kullandığı ham maddeler hem de üretim süreçleri gereği bu ham maddelerden çıkan kenar ıskarta ve fire ile bir geri dönüşüm ham madde kaynağı sunuyor. Bu noktada her geçen gün yapılan yatırımlarla gelişen ve büyüyen Türkiye karton ambalaj sektörü de Avrupa’nın en fazla üretim yapan ülkeleri arasında ilk beşte bulunuyor” dedi.
Üreticiler çevre atık yönetimi konusunda hassas
Yerli karton ambalaj üreticisi firmalar, üretim sırasında oluşan yüzde 10 ila 20 arasındaki fireleri çeşitli geri dönüşüm firmalarına emanet ederek, sınıflarına göre tasnif edildikten sonra kağıt-karton üretim tesislerine ham madde olarak kullanılmak üzere gönderilmesini sağlıyor. Üreticilerin çevreye atık bırakmadıklarına değinen Duran, “Yapılan üretim gereği zaten oluşan üretim fireleri de ham madde olan kâğıt-karton üretimi için değerli bir malzeme. Bu nedenle üreticiler en ufak miktarına kadar biriktiriyor ve çevreye atık bırakmamış oluyorlar. Karton ambalajlar doğaya bırakıldıklarında kompost edilebilir özelliğiyle haftalar içerisinde biyolojik olarak çözünerek doğada çevre kirliliğine neden olmuyor. Ancak biz yine de insanların geri dönüşüm kutularına atmalarını teşvik ediyoruz, çünkü bu sayede tekrar üretime kazandırabiliyoruz.
Ambalaj tasarımı da çok önemli. Yani her şey tasarım aşamasından başlıyor. Tasarım yapılırken kolay geri dönüştürülebilir olmasına dikkat edilmeli, aşırı ambalaj kullanımının azaltılarak atığının da azaltılması önemli. İyi tasarlanmış ürün ve üretim süreçleri hem ambalajın hem de içindeki ürünün çevresel etkilerini en aza indirirken, ürün ve tüketicinin taleplerini de karşılaması gerekiyor. Karton ambalajın sürdürülebilir olması için yalnız ana ham maddeler olan kağıt ve kartonun sürdürülebilir olması yeterli değildir. Karton ambalaj üretiminde kullanılan mürekkep, lak, tutkal diğer malzemelerin de bu şartı sağlamaları gerekmektedir. Bu konuda baskı mürekkep tedarikçileri de güzel çalışmalar yürütmektedir.
Ayrıca birçok üretici firmamız yenilenebilir enerji kullanımına geçip, GES yatırımları yaparak fabrikalarında kullandıkları elektriği de sürdürülebilir yöntemlerle elde ediyorlar. Karbon ayak izinin azaltılması için biz de örnek uygulamaları üreticilerimizle paylaşıp teşvik etmeye çalışıyoruz” dedi.