Kâğıt ve Ambalaj ürünleri pazarında ne gibi değişiklikler olacak?
Kâğıt ve Ambalaj üreticileri önümüzdeki senelerde pazarda ne gibi değişiklikler beklemeli? Trendlerin satış ve müşteri ekosistemine etkilerine nasıl cevap verilmeli?
Son 5 yılda kâğıt ve ambalaj sektörü için en önemli iki trend dikkat çekiyor: Sürdürülebilirlik ve Dijitalleşme. Gerçekleştirdiğimiz projeler ve sektörün önemli oyuncularının katıldığı araştırmalarımızda özellikle bu trendlerin öneminin giderek arttığını ve önümüzdeki 3 yıl içerisinde daha da kuvvetlenerek üreticilerin ürün yönetimi, değer zinciri, satış ve fiyatlandırma süreçlerine direkt olarak etki edeceğini ön görüyoruz. Olağan gidişata ek olarak pandemi (özellikle dijitalleşmede) bu iki trendin yaygınlaşmasında ve hızlanmasında önemi rol oynuyor. Peki şirketler pandemi ile hız kazanan sürdürülebilirlik ve dijitalizasyon trendlerinin etkilerine nasıl adapte olabilirler? Trendler ile değişen satın alma davranışları nasıl fırsata çevrilebilir?
Ürün Yaşam Döngüsü Yönetimi ve Gıda Sektöründe Dijital Dönüşüm
Özet
Gıda ürünleri, bozulabilir nitelikte ürünler olduğundan, insan sağlığını tehlikeye atmayacak şekilde gıda vasfını koruması için üretim anından tüketiciye ulaştığı ana kadar kontrol altında olmak durumundadır. İzlenebilirlik sistemleri aracılığı ile yapılan bu kontrol hem ürünlerin ekonomik anlamda kaybını önlemekte hem de israfın önüne geçilmesini sağlamaktadır. Çünkü artan nüfus, her geçen gün gıda talebini artırdığı gibi, arzın da yetersiz kalması tehlikesini ortaya çıkarmaktadır. Bu bağlamda gıda ürünlerinin ürün yaşam döngüsünün yönetilmesi gereklidir. Bu yönetim ise dijital dönüşüm ile mümkündür. Bu derleme çalışmasında gıda sektöründe dijital dönüşüm konusuna yer verilmiş ve dijital dönüşümün nasıl sağlanacağı tartışılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Gıda, gıda sektörü, ürün yaşam döngüsü, izlenebilirlik, dijital dönüşüm
1. Giriş
İnsanlığın ortak mirası olan tarımsal faaliyet, yüzyıllardır hatta binyıllardır bir önceki neslin keşfettiklerini ve uyguladıklarını bir sonraki nesle aktarması yolu ile yapılagelmiştir. Ancak 20.Yüzyıl ile birlikte dünya nüfusunun neredeyse 7 kat artması nedeniyle gıda ve beslenme problemleri ortaya çıkmıştır. Bu da binyıllardır nesilden nesle aktarılan geleneksel tarım yöntemlerinin yetersiz kalmasına ve terkedilmesine neden olmuş, geleneksel tarımın yerini yüksek verimlilik ve hasat elde edebilmek için her türlü kimyasal ilaçların kullanıldığı modern tarım almıştır. Fakat bu da her ne kadar gıda yetersizliği sorunu ortadan kaldırmışsa da bu kez obezite ve kalp rahatsızlıkları gibi kimyasal ilaçların kullanımına bağlı hastalıklarda artışa neden olmuştur. Bu nedenle modern tarımın da alternatifi düşünülmeye başlamış ve 1980’lerden itibaren organik tarım ve organik gıda üretimine geçilmeye başlanmıştır.
T-MAX Hammadde Stoklama Siloları
Günümüzde plastik endüstrisinde hammaddelerin az yer kaplayarak daha güvenilir, ekonomik ve daha uygun şartlarda saklanıp korunması hammadde stoklama silo sistemleri ile sağlanmaktadır. 4 metre veya daha yüksek bir alanınız var ve insan boyunun üstünü verimli olarak kullanamıyorsanız hammadde stoklama siloları ile bu alanı en verimli şekilde kullanarak %80’e yakın alan tasarrufu sağlayabilirsiniz.
Çok çeşitli silo sistemleri olmakla birlikte bu yazıda korozyona karşı dayanıklı, aynı zamanda ekonomik yönden avantajlı mühendislik çözümü olan Sıcak Daldırma Galvaniz (SDG) ve Magnelis® Kaplama Modüler Silo Sistemleri üzerine duracağız.
Kaplama Yöntemleri
Korozyon doğal bir olaydır ve maalesef tamamen ortadan kaldırılamaz ama bazı yöntemlerle kontrol altına alınabilir. Kaplama yöntemlerinde amaç; çeliğin hava ile olan temasını kesip kimyasal reaksiyona girmesini önleyerek alt katmanda bulunan malzemeyi korozyona karşı korumaktadır. Bu şekilde metallerin oksidasyonunu (paslanmayı) engelleyerek kullanım ömrünü uzatıp aşınmaya karşı direnci arttırmaktır.
Polimer Malzemelerin Isıl İletkenlik Özelikleri
1.Giriş
Polimer kompozitler, hafiflik, kolay işlenebilirlik, dayanıklılık ve düşük maliyet gibi özelliklerinden dolayı birçok uygulama alanında kullanılmaktadırlar. Polimer kompozitlerin özellikleri farklı yöntemler kullanılarak daha çok geliştirilip yeni uygulama alanları kazandırılmaktadır [1,2,3]. Elektrik elektronik uygulamalarında kullanılan malzemelerde ısı birikmesi cihazın performansını olumsuz etkilemektedir [1,4,5]. Bu nedenle, malzemelerde biriken ısının hızlı bir şekilde dağıtılması gerekmektedir [2,3]. Bu problemin giderilmesi için yüksek ısıl iletkenlik özelliğine sahip polimer kompozitleri tercih edilmektedir [2,3]. Polimer malzemelerin ısıl iletkenliği genellikle 0,1–0,5 W/mK arasındadır [6,7]. Polimer malzemelerin, ısıl iletkenlik özellikleri karbon, seramik ve metalik dolgu malzemeleri kullanılarak geliştirilmektedir [1,6,7].
Gelişen teknoloji ile birçok alanda ihtiyacımızı karşılayan elektronik malzemeler hayatımızın vazgeçilmez bir parçası haline gelmiştir. Isı iletimi elektronik malzemelerin performansı, ömrü ve güvenilirliği için kritik bir öneme sahiptir [8,9]. Isıl iletken kompozit malzemeleri, hafif, iyi kimyasal direnç, mükemmel yalıtım performansı ve ekonomik üretim özellikleri sayesinde ısı dağılımı uygulamalarında daha önemli hale gelmektedir [10]. Bununla birlikte üç boyutlu çip bellekleri, esnek elektronikler ve ışık yayan diyotlar gibi yeni uygulamaların ortaya çıkmasıyla ısı yayılımı bir problem olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu problemin giderilmesi için yüksek ısıl iletkenliğe sahip kompozit malzemelere olan ihtiyaç giderek artmaktadır [8,9].
Covid-19 pandemi sürecinin kişisel koruyucu ekipman ve ambalaj atık yönetimine etkileri
Özet
Covid-19’a bağlı olarak ekonomik faaliyetlerin azalmasının dünyanın farklı şehirlerindeki hava kalitesini önemli ölçüde iyileştirdiği, sera gazı emisyonunu, su kirliliğini ve gürültüyü azalttığı birçok çalışmada rapor edilmektedir. Bununla birlikte pandemi sürecinin; tıbbi atıkların artması, dezenfektanların, maskelerin ve eldivenlerin insanlar tarafından gelişigüzel kullanımı ve kullanım sonrasında çevreye atılması gibi bazı olumsuz sonuçları da bulunmaktadır. Bu olumsuz durumlar atık yönetiminde önemli zorluklar ortaya çıkarmış ve devlet otoritelerini salgının atık yönetim sistemleri üzerindeki potansiyel etkilerini azaltmaya yönelik yeni uygulamalar arayışına yöneltmiştir. Bu derlemede Covid-19 pandemi sürecinde ortaya çıkan plastik atıkların nedenleri, atık yönetimi uygulamaları ve atıkların çevresel etkileri irdelenmeye çalışılmıştır.
Anahtar kelimeler: Covid-19, pandemi, plastik, ambalaj, atık yönetimi
Pazarlamada ürün yaşam döngüsü kavramları
Giriş
Küresel rekabetin her geçen gün arttığı, arz-talep dengelerinin sürekli olarak yenilendiği günümüzde pazarlara yeni ürün sunmak gerekmektedir. Yenilik kavramı günümüz üretimleri için sürdürülebilir rekabet üstünlüğünün en önemli dinamiği ve ekonomik yapıları için de itici gücü haline gelmiştir. Yeniliği bu kadar önemli noktaya taşıyan nedenler arasında ürünlerin yaşam eğrilerinin doğru planlaması ve geliştirilen stratejilerin çevresel faktörlere bağlı olarak hızlı değişkenlik göstermesidir.
Her sektördeki ürün gamının artması, müşteriye sunulan seçeneklerin çoğalması işletmelere her dönemde gelişime açık olmaları gerekliliğini hatırlatmaktadır. Her geçen yıl taleplerin farklılıkları daha da artmakta, bu taleplere gelecek çözümlerin hızlanması beklenmektedir. Tüketim toplumunun en büyük göstergesi olan hız kavramı, ürünlerin yaşam döngülerinin kısalmasına neden olmaktadır.
Her bir yenilik, bir başka kavramın kapılarını açarken, süregelen birçok üretimi derinden etkilemektedir. Bu hızlı dengede her geçen gün yeni ürünler gelişirken, gelişimini tamamlamış birçok ürününden portföylerinden çıkarılması gerekmektedir. Pazarlama çalışmalarının hızlık kazandığı günümüzde, ürün yaşam eğrisinin dikkatli planlanarak yönetilmesi çok önemlidir.
Gıda Ambalajlamada Nanoteknoloji
Özet
Nanoteknoloji yüzyılın en önemli gelişmelerinden bir tanesidir. Gıda endüstrisinde de nanoteknolojiden yararlanılmakta olup, ambalajların matriksine eklenen nanopartiküller aracılığıyla bariyer, mekanik ve termal özelliklerinin geliştirilmesi sağlanmaktadır. Bununla birlikte polimerlere eklenen aktif nanomateryaller, etilen ve oksijen tutuculuk yanında, antimikrobiyal özellik kazandırma gibi fonksiyonlarıyla gıdaların raf ömrünün artırılması amacıyla da kullanılmaktadır. Fakat tüm bu olumlu yönlerinin yanında, güvenlik ve sağlık konusunda endişeler de bulunmaktadır. Bu nedenle bu derlemede, gıda ambalajlama uygulamalarında kullanılan nanopartiküller ve nanoteknoloji konusunda yaşanan endişeler hakkında bilgi verilmektedir.
1.Giriş
Küreselleşme, sosyal-kültürel değişimler ve mikrobiyal kontaminasyon sonucu bozulmuş gıdaların tüketimi nedeniyle gıda kaynaklı hastalıkların artması; tüketicilerin kimyasal ve mikrobiyolojik açıdan güvenli gıdaya olan taleplerinin artmasına neden olmaktadır [1]. Bu nedenle, gıdanın üretimden son kullanıcıya ulaşıncaya kadar olan süreçte iyi biçimde korunması; uygun ambalaj malzemelerinin kullanılmasını gerektirmektedir [2]. Genel olarak ambalajlama materyalleri; ürün çeşidine ve istenen raf ömrüne bağlı olarak ambalajın mekaniksel, termal ve bariyer özellikleri göz önüne alınarak seçildiğinden, birçok kuruluş ve araştırmacı gıda ambalajlamada nanoteknolojiyi kullanarak ambalaj materyallerinin geçirgenlik özelliklerini değiştirmeyi, gıdaların raf ömrünü arttırmayı ve gıda güvenliğini sağlamayı amaçlamaktadır [3].
Plastik Üretim Yönteminde Gaz Destekli Enjeksiyon Teknolojisi (GIT)
Özet:
Enjeksiyon kalıplama, polimer ürünlerinin işlenmesi için kullanılan en yaygın teknolojilerden biridir. Farklı tiplerdeki reçinelerin işlenmesi için enjeksiyonla kalıplama kullanılmasına rağmen, enjeksiyonla kalıplanmış polimerlerin çoğu termoplastiklerdir. Son yıllarda, termoplastik parça üretiminde; malzemeden kazanç sağlanması, parça kalitesinin iyileştirilmesi, çevrim süresinin azaltılması, tasarımda serbestlik ve malzeme birleşme çizgilerinin azaltılmasına olanak sağlayan akışkan destekli üretim yöntemleri, yenilikçi teknolojiler olarak değerlendirilmektedir. Akışkan destekli üretim teknolojisinin temeli olan Gaz Destekli Enjeksiyon Teknolojisinde (GIT), henüz katılaşmamış olan plastik parçaya basınçlı (Azot) ve/veya C gazı gönderilerek parça içinde kontrollü boşluk oluşması sağlanır. Bu teknoloji ile daha düşük enjeksiyon basınçları, daha düşük malzeme kullanımı, daha az çekme ve çöküntü izleri ve daha yüksek yüzey kalitesinde parça üretimi gerçekleştirilebilmektedir. Dolayısıyla maliyeti yaklaşık %25 azaltmaktadır. Gaz enjeksiyonla imalat parça tasarımı olarak da oldukça fazla esneklikler sağlar. Bununla birlikte gerektirdiği ekipman ve bazı ilave masraflar bu yöntemin dezavantajlarındandır.
Anahtar Kelimeler: Gaz destekli enjeksiyon teknolojisi, Termoplastik
Endüstriyel Uygulamalarda ERP & PLM Entegrasyonu
PLM (Product Life Cycle Management) yani ürün yaşam döngüsü yönetimi ile ERP (Enterprise Resource Planning) kurumsal kaynak planlaması her ne kadar bir arada anılsa da aralarında farklar bulunmaktadır. PLM’siz ERP, ERP’siz PLM düşünülemez. Birbirlerini tamamlayıcı özelliklere sahip olan PLM ve ERP yazılımları ikilisi, beraber entegre bir halde çalıştıkları zaman enformasyonun önemli olduğu kurumlarda şirketlerin haberleşme becerilerini sağlıklı kılmaktadır. Bu sayede firmaların performansları ve verimlilikleri de bir üst düzeye kolaylıkla çıkmaktadır.
1.1 Bu iki yazılımın arasındaki farklar nelerdir?
•ERP maddi varlıklarla alakalıyken, PLM entelektüel sermaye ile alakalıdır.
•ERP’nin odak noktası kontrol ve planlamadır, PLM inovasyonla ilgilenir.
•ERP’de mühim olan müşterinin siparişinin hazırlanmasındaki süreçtir, PLM ürünün yaratılması konusunda destek verir.
•ERP’nin çalışma biçimi kontrollüyken, PLM esnektir.
•ERP talep ve sipariş mantığıyla çalışır, PLM müşterinin ihtiyaçlarını analiz eder.
•ERP’de verilerin birbirleri ile olan ilişkisi daha statiktir. PLM’de ise ağ verileri arasındaki uyum dinamik olarak nitelendirilebilir.
• PLM yazılımı, esnek bir veri yapısına sahiptir. PLM’de görsel bilgi ve gösterge tablolarının gereksinimlerinin yanı sıra, ürünlerin dijital ortamda üretilmesi ve üzerinde değişiklik yapılabilmesi şansı vardır. ERP yazılımında ise tekrar eden işlemlerin, yürütme odaklı, kontrollü ve iyi tanımlanmış iş süreçleriyle bağı sağlanmaktadır.
Gıda Ambalajlarında Sürdürülebilirlik
Özet
Nüfusun artmasıyla, insanların günlük ihtiyaçlarını karşılamak için kullandığı hizmetler çevreye zararlı hale gelmeye başlamıştır. Bu sınırlı kaynakların aşırı kullanımı, gelecek açısından tehlike oluşturmaktadır. Ürünlerin doğru tüketimi ve yaşam tarzlarının değiştirilmesi için tüketicinin bilinçlenmesi önem taşımaktadır. Bu süreçte, ambalaj tasarımı ve paketler hakkında tüketicilerin sürdürülebilir tüketim davranışına yönlendirilmesi önemli rol oynamaktadır. Bu çalışmada, sürdürülebilirlik kavramı ve gıda ambalajlamada kullanımına yönelik uygulamalar derlenmiştir.
1.Giriş
Canlı varlığının sürdürülebilmesi için buna uygun çevrenin ve doğal kaynakların iyi durumda olması gerekmektedir. Sürdürülebilirlik kavramının hayatımıza girmesiyle çevresel sorunlara çözüm bulunması ve yaşamın korunması amaçlanmaktadır. Sürdürülebilirlik ekonomi, tasarım, mimari, mühendislik vb. birçok alanda uygulanabilmektedir ve uygulandığı her alanda çevreyi korumaya yöneliktir (Özsoy, 2020).