İşletmelerin otomasyon yolculuğu için 6 altın kural
Bugünün dünyasında üretkenliği artırmaya, atıkları azaltmaya, ürün kalitesini iyileştirmeye ve iş gücü eksikliklerini gidermeye yardımcı olan otomasyon, rekabetçi bir modelin de ana unsurunu oluşturuyor. Gerek yeni bir ürün tasarlarken veya yeni bir üretim hattı planlarken gerekse mevcut üretim tesisini geliştirirken otomasyonun sürecin en başından itibaren hesaba katılması gerektiğinin altını çizen FANUC Türkiye Genel Müdürü Teoman Alper Yiğit, kusursuz otomasyon entegrasyonu için altı altın kurala dikkat çekti.
Doğru stratejilerle adım adım otomasyona uyum
Otomasyona uyumun “süreci benimsemek”le başladığını ifade eden Yiğit, “Ürününüzün üretim sürecinin otomasyondan faydalanması gerektiği gerçeği, bugün en temel süreçlerin başında geliyor. Bu da genellikle otomasyonu ürünün tasarımına dahil ederek yapılabilir. Bu anlayış ilerleyen süreçle birlikte daha geniş bir ürün hattına yansıdığında ise sistemlerinizi geleceğe hazırlamış olursunuz” dedi.
Bakım, enerji kullanımı, onarım ve kullanım ömrü faktörleri dikkate alınmalı
Otomasyona uyumun ikinci adımının ise ‘parçaları önceliklendirmek’ olduğunu kaydeden Yiğit, ”Eğer ki otomasyona geçmek isteyen bir işletmeyseniz proje maliyetinin yüzde 20-30’unu gerçek otomasyon süreci başlamadan önce parçaları yerleştirmek veya sabitlemek ve işlemeye hazır hale getirmek için harcamalısınız. Bunun yanında Total Cost of Ownership (TCO) olarak nitelendirilen ‘toplam sahip olma maliyetini göz önünde bulundurmak’ da otomasyon süreçlerinin temel noktalarından biri. Nitekim bazı müşteriler, bir otomasyon çözümünün kullanım ömrü boyunca işletmeye getireceği değere bakmak yerine, bu çözümü tanımlanmış bir geri ödeme süresine sığdırmaya odaklanıyor. Bu noktada toplam sahip olma maliyeti modeli çok daha iyi bir ölçüt” diyerek otomasyondan uzun vadede fayda sağlamanın yolunun, enerji kullanımı, onarım ve kullanım ömrü gibi faktörlerin de dahil edilmesi olduğuna işaret etti.
Yeni bir ürün geliştirirken, otomasyon sürecini olumsuz etkileyebileceğinin farkına varmadan tüketici için en kolay olana öncelik vermenin yanlışlarına dikkat çeken Yiğit, “Otomasyondan tam verim almak için ‘tüketicinin yanında süreci de hatırlamak’ sizi doğru yolda ilerletir. Bu nedenle çok yönlü düşünün” dedi. Yiğit, konuya ilişkin şu örneği verdi: “Örneğin gıda üretimindeki mevcut eğilim, yırtılabilir kapaklı veya gevşek kapaklı ön yüzlü ambalajların perakendecilerin rafları hızlı ve kolay bir şekilde doldurmasını sağlar. Ancak ambalaj tasarımındaki bu basit görünen değişiklik, gevşek kapak veya yırtılabilir kapak yerinde kalmaya elverişli olmadığından, hat sonu paletleme için otomasyondan yararlanılmasını son derece zorlaştırır. Bu nedenle, ambalajda herhangi bir değişiklik yapmadan önce otomasyon kabiliyetinizi nasıl etkileyebileceğini ve bunun üretim verimliliği ve iş gücü talebi üzerindeki etkisini dikkatlice düşünün.”
Otomasyon yolculuğuna başlayan işletmelere yol haritası sunuyor
Otomasyon planlamasının doğru işlemesi için elzem noktalardan birinin de ‘otomasyon tedarikçileriyle görüşmek’ olduğunu belirten Yiğit, “Otomasyon yolculuğuna başlayan işletmeleri destekleyen yaklaşımımız ile şirketlere sürecin içeriği konusunda rehberlik etmeye yönelik uzun yıllara dayanan bir tecrübeye sahibiz. Otomasyona geçmek kadar, bu yolculuk için seçilen partner de işletmeler için başarının önemli bir kıstası. Birçok sektörde olduğu gibi bazı otomasyon tedarikçileri de otomasyona ilk adımlarını atan şirketler için düşük maliyetli ve düşük riskli yollar sunabiliyor. Bu noktada biz de işletmelerin ‘satın almadan önce denemek’ yönündeki taleplerini doğru yönetmek adına öncü bir rol üstleniyor, maliyet noktasında da uygun fiyatlı bir yol haritası çiziyoruz” ifadelerini kullandı.