Friday, Mar 29th

Last updateThu, 28 Mar 2024 9am

Buradasınız: Home Makale Gıdaların ambalajlanmasında aktif paketleme sistemlerinin kullanımı

Gıdaların ambalajlanmasında aktif paketleme sistemlerinin kullanımı

Özet

Gıda sektöründe yeni ambalaj teknolojilerinin geliştirilmesi, pek çok alanda olduğu gibi tüketici taleplerinin yönlendirmesi ve endüstriyel üretim trendlerinin etkisiyle gerçekleşmektedir. Gıda ambalaj sektöründeki yeni gelişmeler ambalajı sadece gıdayı koruma işlevini yerine getiren bir malzeme olmaktan çıkarıp tüketicide merak uyandıran, tüketiciyi bilgilendiren ve cezbeden bir konuma getirmektedir.

Bu amaçlara hizmet eden, yeni teknik ve teknolojileri kapsayan sistemlerden biri de aktif paketleme sistemleridir. Aktif paketleme sistemlerinde, çeşitli aktif bileşenler ara katman olarak ambalaj malzemesine eklenerek ya da ambalaj içine ayrı tablet veya kesecikler halinde konularak ambalaja bazı ek işlevler kazandırılmaktadır. Geleneksel ambalajlama yöntemlerinde kullanılan ambalaj materyali gıdayı sadece dış etkenlerden belli ölçüde koruyan bir bariyer görevi görmekte iken aktif paketleme sisteminde kullanılan aktif bileşenler ile ürün kalitesi sağlanmakta, daha uzun süre korunmakta ve raf ömrü uzatılmaktadır.

Giriş

Gıdalarda depolama sürecinde fiziksel, kimyasal ve mikrobiyolojik olarak bazı değişimler meydana gelmektedir. Bu değişimleri belirli ölçüde önleyerek gıdaların raf ömrünü uzatmak ve daha kaliteli ürünler elde etmek amacıyla ısıl işlemler, soğutma, su aktivitesinin düşürülmesi, kürleme, tuzlama, pH kontrolü, antimikrobiyal madde ilavesi, kontrollü atmosferde depolama ve ambalajlama gibi çeşitli yöntemler kullanılmaktadır (Ayana ve Turhan, 2010). Ambalaj, gıda ürünün taşıma ve depolama sürecinden tüketiciye ulaşıncaya kadar geçen zamanda ürün güvenliğinin sağlanması ve bozulma reaksiyonlarının önlenmesinde en önemli araçtır. Ambalajdan beklenen en önemli özellik içindeki ürünü en sağlıklı şekilde ve kabul edilebilir bir duyusal kalitede raf ömrü süresince muhafaza etmesidir (Doğan, 2009).

Son zamanlarda gıdalara ilişkin muhafaza sorunlarının gündeme gelmesiyle araştırmacılar, sahip olduğumuz gıda maddelerini dış etkilerden koruyan, daha uzun süre muhafazasını sağlayan, yapısında değişikliğe neden olmayan, içindeki gıdanın bozulması durumunda bozuk olduğunu tüketiciye bildirecek gıda ambalajları üzerine çalışmalarını yoğunlaştırmıştır (Doğan, 2009). Tüketici talepleri ve pazar trendlerindeki sürekli değişimlere yanıt vereceği ve bu sorunlara da çözüm getireceği düşünülen aktif paketleme teknolojilerinin uygulamalarına literatürde geniş ölçüde rastlamak mümkündür (Vermeiren et al., 1999).

Aktif paketleme gıdanın kalitesinin korunmasının yanı sıra raf ömrünü uzatmak, güvenilirliğini arttırmak, duyusal özelliklerini geliştirmek için paket koşullarını değiştiren bir paketleme türü olarak tanımlanmaktadır (Mauriello et al., 2005). Aktif paketleme sistemleri gıdadan ortama ya da ortamdan gıdaya oksijen, nem ve aroma maddelerinin geçişini sınırlayarak ve antimikrobiyel aktivite sağlayarak gıdaların raf ömrünü arttırmaktadır (Cha and Chinnan, 2004).

Aktif Paketleme Teknolojisi

Yeni gıda paketleme kavramlarından biri olan aktif paketleme genellikle değişen tüketici talepleri ve endüstride meydana gelen değişikliklerin karşılığı olarak bilinmektedir. Günümüzde aktif paketleme, paket içerisindeki veya ortam koşullarındaki değişikliği algılayarak gıdanın bulunduğu paket koşullarını değiştiren “interaktif, smart” paketleme sistemi olarak tanımlanmaktadır (Brody et al., 2001).

Aktif paketlemenin etki düzeyi, paketleme materyali olarak kullanılan polimerin kendi yapısal özelliklerine ya da spesifik maddelerin polimer içerisine girişine bağlı olarak değişmektedir (Dainelli et al., 2008). Ürün ile dış koşullar arasında inert bir bariyer etkisinin yanı sıra arzu edilen bazı fonksiyonları da vardır. Aktif paketleme teknolojisi, tüketicinin gıda dağıtım sürecinden sonra raflarda ürünün tazeliğinin devam etmesine yönelik talebini karşılamak amacıyla gıda teknolojisi, biyoteknoloji, paketleme ve malzeme bilimindeki gelişmeleri bir araya getiren bir teknolojidir (Scannel et al., 2000). Orta nemli gıdaların güvenilirliğine ilişkin endişelerin artmasıyla birlikte gıda ürünleriyle ilgili kontaminasyonların ortaya çıkmasından dolayı aktif paketleme son zamanlarda önemli ölçüde gelişim göstermektedir (Belalia et al., 2008). Başlıca aktif paketleme sistemleri oksijen tutucular,karbondioksit yayıcı/tutucu sistemler, etilen tutucular, nem tutucular, aroma/koku yayıcı/tutucu sistemler, antimikrobiyal madde içeren film ve kaplamalardır (Cha and Chinnan, 2004).

Oksijen Tutucular

Gıdaların bozulmasında rol oynayan reaksiyonların çoğu ambalaj materyali içerisinde bulunan oksijenden kaynaklanmaktadır. Ambalaj materyali içindeki oksijenin uzaklaştırılması için vakum paketleme, modifiye atmosferde paketleme ve aktif paketleme teknolojileri günümüzde yaygın olarak kullanılmaktadır. Ancak bu teknolojiler arasında oksijen tutucular, daha etkin olmakla birlikte depolama sürecinde ambalaj materyali içerisinde oksijen seviyesini %1’in altına kadar indirmektedir (Byun et al., 2012). Oksijen tutucular gıdaları bakteri gelişimi, renk değişimi, besin değeri kaybı, böcek zararı ve kalite kaybına sebep olan oksidasyon reaksiyonlarından korumaktadır (Mu et al., 2013). Ayrıca modifiye atmosferde paketleme veya vakum paketleme ile birlikte kullanımlarına rastlamak mümkündür (Coma, 2008).

Oksijen tutucular ticari olarak kesecik, film, etiket, kart ve şişe kapağı gibi çeşitli şekillerde kullanılmaktadır ve oksijen tutucuların yapımında demir tozu, askorbik asit, sülfitler, enzimler, oleik, linoleik ve linolenik asitler gibi doymamış yağ asitleri, glikol ve şeker alkolleri, ışığa duyarlı boyalar, pirinç ekstraktı ve mikroorganizmalardan yararlanılmaktadır (Üçüncü, 2007; Anthierens et al., 2011; Suppakul et al., 2003). Oksijen tutucu sistemler genel olarak oksijen tutucu kese cikler, oksijen tutucu filmler ve oksijen tutucu kapaklar olarak sınıflandırılmaktadır (Üçüncü, 2007).

Oksijen tutucu kesecikler, içerisine demir tozu veya enzim yerleştirilerek ambalaj materyalinden bağımsız olarak kullanılmaktadır (Üçüncü, 2007). Ayrıca askorbik asit ve ışığa duyarlı boyalar da aynı amaç için kesecikler halinde ambalaj materyali içerisine yerleştirilmektedir (Balasubramanian et al., 2009). Gıda endüstrisinde oksijen tutucu kesecikler genellikle fırın ürünlerinde, makarna, peynir, kahve, cips ve et ürünlerinin ambalajlarında kullanılmaktadır (Vermeiren et al., 1999; Appendini and Hotchkiss, 2002).

Oksijen tutucu kesecikler bazen yanlışlıkla gıda ile birlikte tüketilmekte ya da poşetin çatlayıp dağılması sonucu içeriği poşet dışına saçılıp gıda ile temas etmektedir (Üçüncü, 2007). Bu nedenle oksijen tutucu bileşenin ambalaj filminin içerisine yerleştirilmesi migrasyonu önlemek ve tüketici güvenliğini sağlamak açısından daha etkili bir yöntemdir (Busolo and Lagaron, 2012). Oksijen tutucu filmler gıda ile temas eden tüm yüzeylerde ambalajlama sonrası ortamda kalan oksijeni absorbe ederek istenmeyen tat gelişimini ve mikrobiyal üremeyi önemli ölçüde engellemektedir (Eştürk ve Ayhan, 2008).

Polimerler ve biyopolyester bazlı nanokompozitler gıda ambalajlanmasında etkin biyobozunur oksijen tutucu materyaller olarak tanımlanmaktadır (Busolo and Lagaron, 2012). Ayrıca jelatin bazlı filmlerin düşük bağıl nem düzeyinde oksijene karşı iyi bariyer özelliği gösterdiği ifade edilmektedir.Yapılan çalışmalarda oksijen tutucu içeren film oluşumunda poliolefin, polietilen, polipropilen, etilen vinil asetat, etilen vinil alkol ve naylon kullanılmıştır (Gibis and Rieblinger, 2011; Mohan, 2009; Byun et al., 2012).

Bira, meyve suyu veya karbonatlı içeceklerde tepe boşluğundaki oksijenin uzaklaştırılarak ürünün tat, koku ve aromasının korunması ve raf ömrünün uzatılması amacıyla oksijen tutucu kapaklar geliştirilmiştir (Bhattacharya et al., 2008).

Bu sistemler tepe boşluğundaki oksijeni etkin bir şekilde uzaklaştırmaktadır ancak diğer oksijen tutucu sitemlere göre maliyeti yüksektir (Calagione, 2006).

Karbondioksit Yayıcı/Tutucu Sistemler

Karbondioksit (CO2) bazı gıdalarda bozulma ve solunum reaksiyonları sonucunda oluşmaktadır. Her ne kadar CO2 modifiye atmosfer paketlemede mikrobiyolojik inhibitör olarak kullanılsa da bazı durumlarda ürünü olumsuz etkilemekte ya da inhibe edici etkiye karşı koyabilmektedir. Bu nedenle, bazı ambalaj sistemlerinde gıdaların bozulmasını ve/veya paket deformasyonunu engellemek için bu CO2’in ambalajdan uzaklaştırılması gerekmektedir (Brody et. al., 2001; Vermeiren et al., 2003). Örneğin, kahve çekirdekleri kavrulduğu zaman şeker ve aminler arasında Strecker bozunma tepkimeleri meydana gelmekte ve fazla miktarda CO2 oluşmaktadır. Kahve kavrulduktan sonra alüminyum folyo esaslı bir ambalaja konulursa, üretilen CO2 gazı ambalajın şişmesine ve hatta patlamasına neden olabilmektedir. Bu gibi durumları engellemek için ambalaja karbondioksit emici tabletler yerleştirilmesi gerekir (Üçüncü, 2007).

CO2’i tutmak için yaygın olarak kullanılan kimyasal, yüksek su aktivitesine sahip olan ve CO2 ile reaksiyonu sonucunda kalsiyum karbonat oluşturan kalsiyum hidroksittir. CO2 tutucu bu maddenin dezavantajı, ambalaj tepe boşluğundaki CO2’i geri dönüşümsüz olarak tutması ve CO2’in tamamen tüketilmesine yol açmasıdır. Bu nedenle zeolit ve aktif karbon gibi fiziksel sorbentlerle geri dönüşümlü absorpsiyon ya da adsorpsiyon alternatif olarak kullanılabilmektedir (Vermeiren et al., 2003).

Etilen tutucular

Etilen taze meyve ve sebzeler üzerine farklı fizyolojik etkileri olan bir bitki hormonudur. Birçok meyve çeşidinin olgunlaşma sürecinde solunumu hızlandırmaktadır. Etilen yoğunluğu taze meyve ve sebzelerde bazı spesifik bozulmalara ve özellikle sebzelerde sararmaya sebep olabilmektedir. Etilenin turunçgil grubu meyvelerin sararmasını sağlaması gibi pozitif etkileri olmasına rağmen genel olarak meyve ve sebzelerde kaliteyi olumsuz yönde etkilediği bildirilmektedir (Ahvenainen, 2000). Bu nedenle, olgunlaşması devam eden meyve yığınlarının nakliye sürecinde tüketim noktasına gelene kadar olgunlaşmanın kontrol edilmesi veya ertelenmesi amacıyla etilen kontrolü yapılmaktadır (Robertson, 2010). Meyve ve sebzelerin raf ömrünü arttırmak, kabul edilebilir görünüş ve duyusal özelliklerini korumak için ambalaj içerisinde etilen miktarının artmasına dikkat edilmelidir (Ahvenainen, 2000). Meyve ve sebze ambalajlarının içerisinden etilenin uzaklaştırılması olgunlaşma ve bozulma süresini yavaşlatarak raf ömrünün uzamasına sağlamaktadır (Brody et al., 2001).

Aktif paketleme sistemleri içerisinde etilen tutucular, genel olarak etilen tutucu kesecikler ve etilen tutucu filmler olarak sınıflandırılmaktadır (Ahvenainen, 2000; Robertson, 2010). Potasyum permanganat içeren etilen tutucu kesecikler etilen tutulumunun yanında üründen arzu edilmeyen aromaların uzaklaşmasını da sağlamaktadır. Ayrıca etileni ambalaj içerisinden uzaklaştırmak için zeolit, kil ve karbon içeren filmler geliştirilmiştir (Robertson, 2010). Ayrıca aktif kömür, bentonit, kizelgur, kristal alüminosilikatların etileni adsorbe edici özelliğe sahip olduğu bildirilmektedir (Brody et al., 2001).

Nem tutucular

Taze ürünler, taze et, balık, kanatlı ya da diğer taze veya minimal işlenmiş hazır gıdalarda, ambalaj materyali su buharı bariyerine sahip değilse üründen normal solunum, mikrobiyolojik aktivite ya da fiziksel aktivite sonucunda buharlaşan su, ambalaj materyalinden geçerek su kayıplarına neden olabilmektedir. Bu gibi taze ürünler için ambalaj materyalinde polietilen film karton ve kutu kaplamaların kullanımı kısa süreli nem bariyer gereksinimini karşılamaktadır ancak ürünün dağıtımı sırasında sıcaklık değişimi meydana gelirse etkili bir ambalajlama sağlamamaktadır. Yoğuşma ya da “terleme” ambalajlanmış taze meyve ve sebzelerde probleme yol açmaktadır. Ambalajın bir kısmı diğer kısımlardan daha soğuk olursa, su buharı soğuk olan kısımlarda sıvı tanecikler olarak yoğuşmaktadır.

Gıda ambalajlanmasında silikatlar (örneğin, silika jel) ve nem kontrol tuzları gibi nem gidericiler uzun süredir kullanılmaktadır. Nem kontrol teknolojilerinin kullanımı solunumla açığa çıkan suyun yoğuşmasını azaltmakta ve gıdaların yüzeyinde film oluşumunu engellemektedir. Böylece yüzeyde küf gelişimi azalmakta ve mikrobiyolojik raf ömrü artmaktadır (Brody et al., 2001).

Et, balık, meyve ve sebzeler gibi su aktivitesi yüksek olan gıdaların ambalajlanmasında, su damlalarını absorbe edebilen materyaller kullanılmaktadır. Bu materyaller, perfore polietilen veya propilenden oluşmuş iki tabaka arasına poliakrilit tuzları, karboksimetil selüloz veya nişasta graft kopolimerleri içeren bir absorban filmden oluşmaktadır (Üçüncü, 2007).

Aroma/Koku Yayıcı/Tutucu Sistemler

Gıdalarda protein/aminoasitlerin parçalanması ya da lipit oksidasyonu ve anaerobik glikoliz gibi reaksiyonlar sonucunda ambalaj içerisinde aldehitler, aminler ve sülfitler gibi uçucu bileşenler toplanabilmektedir. Bu bileşenler gaz bariyeri olan ambalajlar ile hapsedilebilmekte ancak ambalaj açıldığında tüketiciyi rahatsız edecek kokular ortaya çıkabilmektedir (Biji, 2015; Brody et al., 2001). Ambalaj içerisine koku gidericilerin yerleştirilmesinin birincil sebebi budur. İkinci sebep ise, ambalaj materyalinin kendisinden kaynaklanan kokuların etkisinin giderilmesidir. Koku ve aroma giderici olarak ambalajlarda kullanılan teknolojiler; aktif karbon, koku emici pedler, E vitamini ve bütillendirilmiş hidroksi toluen (BHT), aldehit tutucular ve amin gidericilerdir (Brody et al., 2001).

Aktif karbon; etkili ve pahalı olmayan bir adsorbandır. Bununla birlikte, siyah renkli olması, nem çekmesi ve ısıtıldığında ya da kokuyla doygun hale geldiğinde adsorbe ettiği kokunun bir kısmını ya da tamamını bırakması dezavantajlarındandır (Brody et al., 2001).

Koku emici pedler; hava geçirgenliği olan esnek bir levha ile esnek bir substrat levha arasına koku emici granüller konarak bunların birbirine bağlanması sonucu oluşturulmaktadır. Koku emici granül olarak, aktif kil, alüminyum oksit, silika jel, koku emici polimerler ve aktif karbon kullanılabilmektedir. Gıda ambalajlanmasında ayrıca koku tutucu mukavvalar da kullanılmaktadır. Bu mukavvalarda koku giderici ajan lignindir. Lignin, üretimi tamamlanmış olan mukavvalara kaplama olarak uygulanmaktadır (Brody et al., 2001).

E vitamini ve BHT gibi antioksidanlar; atıştırmalıklar, krakerler ve tahıllarda lipit peroksitlerle ya da serbest radikallerle reaksiyona girerek ürünün raf ömrünü arttırmaktadır. Bu gibi antioksidan katkıları ayrıca plastik işleme sanayinde plastik ambalaj materyalinin degradasyonunu önlemek ve istenmeyen koku oluşumunu azaltmak için kullanılmaktadır (Brody et al., 2001).

Aldehit tutucular; ambalajın içinden istenmeyen bileşenlerin uzaklaştırılması için kullanılmaktadır. Uzaklaştırılan ürünler, aldehitler, serbest yağ asitleri, serbest radikaller, ketonlar, hidrojen sülfit ve polifenol yan ürünleridir. Bu ürünler atıştırmalık gıdalar, krakerler ve kurabiyeler, tahıllar, pirinç, toz süt ürünleri, kızartmalık yağlar ve kahve gibi gıdaların tepe boşluklarında bulunabilmektedir (Brody et al., 2001).

Amin gidericiler; balık kaslarında temel bazı bileşiklerin degradasyonu ile açığa çıkan aminlerin tutulmasında kullanılmaktadır. Bu asitlerin polietilen gibi polimerlerle birleştirilmesi ve tabaka halinde ambalaja ekstrüde edilmesinin aminleri uzaklaştırdığı belirlenmiştir. Ayrıca amin gidermek amacıyla, demir tuzları ya da sitrik ve askorbik asit gibi organik asitler içeren filmlerden yapılmış ambalajlar da kullanılmaktadır (Brody et al., 2001).

Antimikrobiyel Madde İçeren Film ve Kaplamalar

Gıda güvenliğini geliştirmek ve gıdaların raf ömrünü arttırmak için son zamanlarda antimikrobiyal özelliğe sahip ambalaj filmleri üzerine çalışmalar yoğunlaşmıştır (Robertson, 2010). Kolay bozulabilen gıda ürünleri, ısıyla sterilize edilmelerine rağmen, ambalajın zarar görmesi veya tekrar ambalajlama esnasında zarar görmüş kısımlarda veya gıda yüzeyinde mikrobiyal kontaminasyana maruz kalabilmektedir. Ambalaj materyali içerisine entegre edilen antimikrobiyal maddeler hedef mikroorganizmanın lag fazını (adaptasyon evresi) uzatarak ve gelişim oranını azaltarak mikrobiyal kontaminasyonun kontrolünü sağlamaktadır (Brody et al., 2001).

Tablo 1. Gıda Ambalaj Materyalinde Kullanılan Antimikrobiyal AjanlarAntimikrobiyal ajan içeren ambalaj materyallerinin ticari olarak kullanımı günümüzde henüz yaygınlaşmamıştır ve gelişmekte olan ambalaj teknolojileri arasında yer almaktadır. Ancak Japonya’da bazı ticari antimikrobiyal filmler yaygın olarak kullanılmaktadır. Antimikrobiyal ambalajlar, ambalaj materyalinin yüzeyinde gıdayla temas edecek şekilde antimikrobiyal ajan içeren ambalajlar ve gıdayla temassız (gıda yüzeyindeki mikrobiyal gelişimi engelleyen) antimikrobiyal ajan içeren ambalajlar olmak üzere iki şekilde sınıflandırılmaktadır (Brody et al., 2001). Tablo 1’de gıda ambalaj materyalinde kullanım potansiyeline sahip bazı antimikrobiyal ajanlar yer almaktadır (Hotchkiss, 1995).

Sorbik asit ve çözünür tuzları, çeşitli gıda ürünlerinde koruyucu olarak geniş ölçüde kullanılmaktadır. Çözünürlüğünün iyi olması, stabilitesi ve üretim kolaylığı nedeniyle potasyum sorbat, gıda sistemlerinde en yaygın kullanılan formdur (Nollet and Toldra, 2006). Nisinin özellikle Listeria monocytogenes patojen türleri üzerine antimikrobiyal etkisi mevcuttur. Aktif paketlemede etkili bir şekilde kullanım potansiyeline sahiptir (Sebti et al., 2002). Baharatlar, antioksidan ve antimikrobiyal özellikleri içeren çok sayıda biyolojik etki gösteren flavanoid ve fenolik asitler gibi fenolik bileşikler bakımından zengin ürünlerdir (Coma, 2008). Enzimler kaliteyi, verimliliği ve/veya gıdanın görünüşünü geliştirmek için prosese yardımcı olan yaygın olarak kullanılan biyolojik katalizörlerdir. (Kothapalli et al., 2007). Enzimler ideal olarak gıdayla temas edecek şekilde ambalaj yüzeyine entegre edilmektedir (Lopez-Rubio et al., 2004).

Sonuç

Gıda üretim teknolojilerine paralel olarak gıda ambalaj teknolojisi de her geçen gün gelişmektedir. Aktif paketleme teknolojisi bu yeni gelişen teknolojilerin başında yer almaktadır. Aktif paketlemede, ambalaj içindeki ortam değiştirilmekte veya ürünü dış etkilerden korumada kullanılan ambalaj malzemesine emici-tutucu veya salıcı-yayıcı sistemlerle yeni özellikler kazandırılmaktadır. Günümüzde yapılan çalışmalarla ön plana çıkan bu sistemlerin gıdaların depolama ve piyasaya arz edilme sürecinde kalitesinin etkin bir şekilde kontrolüne ve bozulmadan daha uzun süre saklanmasına imkân sağlayacağı düşünülmektedir.

Kaynaklar

• Ahvenainen, R. (2000). Novel Food Packaging Techniques; Woodhead: Cambridge, England,; 576 p.

• Anthierens, T., Regaert, P., Verbrugghe, S., Ouchchen,A., Geest, B.G., Noseda, B., Mertens, J., Beladjal, L., Cuyper, D., Dierickx, W., Prez, F., Devlieghere, F. (2011). Use of endospore-forming bacteria as an active oxygen scavenger in plastic packaging materials. Innovative Food Science and Emerging Technologies, 12, 594-599.

• Appendini, P., Hotchkiss, J.H. (2002). Review of antimicrobial food packaging. Innovative Food Science&Emerging Technologies, 3, 113-126.

• Ayana, B., Turhan, K.N. (2010). Gıda ambalajlamasında antimikrabiyel madde içeren yenilebilir filmler/kaplamalar ve uygulamaları. Gıda 35(2), 151-158.

• Balasubramanian, A., Rosenberg, L.E., Yam, K., Chikindas, M.L. (2009). Antimicrobial packaging: Potential vs.reality- A review. Journal of Applied Packaging Research, 3(4), 193-221.

• Belalia, R., Grelier, S., Benaissa, M., Coma, V. (2008). New Bioactive Biomaterials Based on Quaternized Chitosan. Journal of Agricultural and Food Chemistry, 56, 1582-1588.

• Bhattacharya, S.N., Kamal, M.R., Gupta, R.K. (2008). Polymeric nanocomposites: Theory and practice. Carl Hanser Publishers, Cincinnati, Ohio: Hanser Gardner Publications.

• Biji, K.B., Ravishankar, C.N., Mohan, C.O., Srinivasa Gopal, T.K. (2015). Smart packaging systems for food applications: A review. Journal of Food Science and Technology, 52(10): 6125-6135.

• Brody, L. A., Strupinsky, E. R., Kline, L. R. (2001). Active Packaging for Food Applications. CRC Press, LLC. USA.

• Busolo, M.A., Lagaron, J.M. (2012). Oxygen scavenging polyolefin nanocomposite films contaning an iron modified kaolinite of interest in active food packaging applications. Innovative Food Science&Emerging Technologies, 16, 211-217.

• Byun, Y., Bae, H.J.,Whiteside, S. (2012). Active warm-water fish gelatin film containing oxygen scavenging system. Food Hydrocolloids, 27, 250-255.

• Calagione, S. (2006). Extreme Brewing: en enthusiast’s quite to brewing craft beer at home. Gloucester, Mass; Quary Books.

• Cha, D.S., Chinnan, M.S., (2004). Biopolymer-based antimicrobial packaging: A review. Food Science Nutrition, 44, 223-237.

• Coma, V. (2008). Bioactive packaging Technologies for extended shelf life of meat-based products. Meat Science, 78, 90-103.

• Dainelli, D., Gontard, N., Spyropoulos, D., Beuken, E.Z., Tobback, P. (2008). Active and intelligent food packaging : legal aspects and safety concerns. Trends in Food Science&Technology, 19, 103- 112.

• Doğan, C. (2009). Gıdayla temas eden malzemeler:Ambalajlar. Bilim ve Teknik, 56-61.

• Eştürk, O., Ayhan, Z., (2008). Süt ve süt ürünlerinde aktif ambalajlama uygulamaları. 10. Gıda Kongresi, 21-23 Mayıs, Erzurum.

• Gibis, D., Rieblinger, K. (2011). Oxygen scavenging films for food application. Procedia Food Science, 1, 229-234.

• Hotchkiss, Joseph W. (1995) “Influence of New Packaging Technologies on the Microbial Safety of Muscle Foods.” The annual meeting of Institute of Food Technologists, Anaheim, California, June 3–7.

• Kothapalli, A., Morgan, M., Sadler, G. (2007). UV Polymerization-Based Surface Modification Technique fort he Production of Bioactive Packaging. Journal of Applied Polymer Science, Vol. 107, 1647-1654.

• Lopez-Rubio, A., Almenar, E., Hernandez-Munoz, P., Lagaron, J.M., Catala, R., Gavara, R. (2004). Overview of Active Polymer-Based Packaging Technologies for Food Applications. Food Reviews International, Vol. 20, 357-387.

• Mauriello, G., De Luca, E., La Storia, A., Villani, F., Ercolini D. (2005). Antimicrobial activity of a nisin-activated plastic film for food packaging. Letters in Applied Microbiology, 41, 464-469.

• Mohan, C.O., Ravishankar, C.N., Srinivasa Gopal, T.K., Ashok Kumar, K., Lalitha, K.V. (2009). Biogeniz amines formation in seer fish (Scomberomorus commerson) steaks packed with O2 scavenger during chilled storage. Food Research International, 42, 411-416.

• Mu, H., Gao, H., Chen, H., Tao, F., Fang, X., Ge, L. (2013). A nanosised oxygen scavenger: Preparation and antioxidant application to roasted sunflower seeds and walnuts. Food Chemistry, 136, 245- 250.

• Nollet, L.M.L., Toldra, F. (2006). Advanced Technologies for Meat Processing; Taylor&Francis Group, USA, 483 p.

• Robertson, G. L. (2010). Food Packaging and Shelf Life: A Practical Guide. CRC Press, LLC.USA; 383 p.

• Scannell, A.G.M., Hill, C., Ross, R.P., Marx, S., Hartmeier, W., Arent, E.K. (2000). Development of bioactive food packaging materials using immobilised bacteriocins Lacticin 3147 and Nisaplin. Internatioanl Journal of Food Microbiology, 60, 241-249.

• Sebti, I., Ham-Pichavant, F., Coma, V. (2002). Edible Bioactive Fatty Acid-Cellulosic Derivative Composites Used In Food Packaging Applications. Journal of Agricultural and Food Chemistry, 50, 4290-4294.

• Suppakul, P., Multz, J., Sonneveld, K., Bigger, S.W. (2003). Active Packaging Technologies with an Emphasis on Antimicrobial Packaging and its Applications. Journal of Food Science, Vol. 68, Nr. 2.

• Üçüncü, M. (2007). Gıda Ambalajlama Teknolojisi. Meta Basım Matbaacılık, Bornova/İzmir.

• Vermeiren, L., Devlieghere, F., Beest, M, Kruijf, N., Debevere, J. (1999). Developments in the active packaging of foods. Trends in Food Science & Technology, 10, 77-86.

• Vermeiren, L., Heirlings, L., Devlieghere, F., Debevere, J. (2003). Oxygen, ethylene and other scavengers. In: Novel Food Packaging Techniques. (Ed: Raija Ahvenaieren). CRC Press, LLC.USA.

Ceyda SÖBELİ

Müge UYARCAN

Semra KAYAARDI

Manisa Celal Bayar Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü

Reklam Alanı

Reklam Alanı

Reklam Alanı

Reklam Alanı