Wednesday, May 01st

Last updateTue, 30 Apr 2024 8am

Buradasınız: Home Reklam İnternet Banner Reklam Ürünler

Küresel iş birliği modeli ile akıllı üretim ekosistemine rehberlik ediyor

CC-Link teknolojisinin global temsilcisi CLPA, güçlü ortaklık sistemiyle Sanayi 4.0’a uyumlu akıllı üretime adım atmayı hedefleyen şirketleri destekliyor

Sanayi 4.0 ile uyumlu akıllı üretim; daha verimli ve duyarlı bir üretim ortamı oluşturmak için dijital teknolojilerin, otomasyonun ve veri alışverişinin entegrasyonunu kapsıyor. Bu noktada akıllı üretimi benimseyen fabrikalar için endüstriyel iletişim ağları Sanayi 4.0’ın omurgasını oluşturuyor. Başta Asya kıtası olmak üzere dünya çapında 11 farklı bölgede bulunan faaliyet merkezleriyle otomasyon sistemlerindeki değişime katkıda bulunan CLPA (CC-Link Partner Association), geleceğin oyun kurucuları arasında olmak isteyen firmaların her adımında yanında yer alıyor. Gerek teknolojileri gerekse iş birlikçi modeli ile akıllı üretim yapmak isteyen üreticileri Sanayi 4.0’ın normlarına hazırlıyor.

Dünya genelinde 3 bin 900'ü aşkın ortak, 340'tan fazla üretici dahil olmak üzere geniş bir sektörel topluluğa katılma şansı sunan CLPA (CC-Link Partner Association), üreticilere akıllı üretimin gereklilikleriyle uyumlu, sağlam ve standartlaştırılmış bir iletişim teknolojisi sağlıyor. Yüksek hızlı iletişim, güvenilirlik, açık standartlar, küresel destek, eğitim programları ve topluluk iş birliği gibi akıllı üretime başarılı bir geçiş için gerekli unsurları üyeleri için bir araya getiriyor. 133 üyeyle başladığı yolculuğuna 4 bine yakın şirketle devam eden CLPA, sağladığı üyelik avantajlarıyla hem endüstriyel haberleşme protokollerinin gelişimine hem de üye şirketlerin Sanayi 4.0’a uyumlu ve dünya standartlarında akıllı üretime adım atmasına destek oluyor. 

 

Devamını oku...

SmartFactory’nin yeni genel müdürü E. Çağtay Güleç oldu

MES çözümleriyle Türkiye’de 6000’in üzerinde CNC makinesine aktif bağlantı ile sanayiye hizmet veren SmartFactory’de atama gerçekleştirildi. Yaklaşık 15 yıldır Türkiye sanayisine sunduğu destek kapsamında özellikle yerli makine üretiminde mevcut üreticilerin kapasite artırımı, yeni makine üreticilerinin sektöre kazanımı, global büyük ölçekli makine üreticilerinin Türkiye’de üretime başlama amacı ile yatırımlarını kaydırma gibi başarılarda görev alan E. Çağtay Güleç, SmartFactory’nin yeni genel müdürü oldu. 

Marmara Üniversitesi’nde Teknoloji ve Teknik Eğitim Fakültesi’nde lisans eğitimini alan E. Çağtay Güleç, ardından Bahçeşehir Üniversitesi’nde MBA Programı’nı tamamladı. Türkiye sanayisindeki tecrübesine 2012 yılında Elsim Kollmorgen ile adım atan Güleç,  dünyanın önde gelen fabrika otomasyonu üreticilerinden FANUC ile 2014 yılında başlayan serüveni süresince farklı kademelerde son 7 yılı yöneticilik olmak üzere 10 yıla yakın çalıştı. Burada son olarak Türkiye Divizyon Müdürü ve Avrupa Satış Koordinatörü görevlerini üstlenen Güleç, ileri derecede İngilizce dil bilgisine sahip.

CNC ve PLC kontrollü makineler, SmartFactory ile her an birbirine bağlı

Endüstri 4.0’ın Dünya ve Türkiye’de yaygınlaşmaya başlamasıyla beraber, küçük veya büyük tüm işletmelerin ihtiyacı haline gelen maliyetlerin en aza indirilmesi ve makinelerin en az duruş ile tam verimli çalışması için hayata geçirilen SmartFactory yazılımı, CNC ve PLC kontrollü makinelerden gerçek zamanlı olarak üretim datalarını toplama, görüntüleme ve raporlama işlemini gerçekleştiriyor. Endüstri 4.0'ın en önemli bileşenlerinden olan IOT (Internet of Things)'i kendine ilke edinmiş ve tüm geliştirmelerini bunu baz alarak yapmış olan şirket, birinci önceliğini fabrikaların internet ağına dahil etmek ve interaktif olarak tüm ekipmanlar ile haberleşmek üzerine kurguluyor. Böylelikle yazılım, direkt makinenin kalbi olan kontrol ünitesi ile haberleşirken makinenin kontrol ünitesi dışında herhangi bir ekipman adaptasyonuna ihtiyaç duymuyor. İşletmenin ihtiyacı olan tüm teknolojik gereksinimleri sağlamak üzerine kurgulanan ve gelişmiş raporlama seçenekleri ile saniyeler içerisinde ihtiyaç olan tüm verilere ulaşabilmeyi mümkün kılan yazılım, yüzde 100 Türk mühendisliği ve özgün yapısı ile Endüstri 4.0 geçiş sürecinde müşterilerinin en yakın partneri oluyor. Aynı zamanda şirket önümüzdeki 5 yıl içerisinde 5 ayrı ülkede kendi organizasyonunu kurma hedefiyle birlikte Türkiye’de üretilen tüm makinelerin SmartFactory altyapısı ile dünya sanayisine kazandırılmasını planlıyor.

Sertifikalı-döngüsel PE film ile “çevre dostu ambalaj malzemelerinin yeni nesli”

ExxonMobil ve Bareks, “Sertifikalı-Döngüsel Ürünler” ile esnek ambalajda döngüsel ekonomiye destek taahhüdünü yerine getirmek için yeni bir iş birliğine imza atıyor.

Ambalaj endüstrisinde yenilikçi yapısıyla öne çıkan Bareks, ExxonMobil ile yaptığı iş birliğiyle müşterilerine, ExxonMobil'in ExxtendTM teknolojisini kullanarak “Kimyasal geri dönüşümlü sertifikalı döngüsel polietilen (PE) filmler” sunuyor. Bu kilometre taşı niteliğindeki gelişme, Bareks'in esnek ambalaj endüstrisini daha döngüsel bir ekonomiye yönlendirme misyonuna hizmet ediyor. Sertifikalı-döngüsel PE film ile gıda temasına uygun geri dönüştürülmüş ürünler üretmeyi amaçlayan şirket, aynı zamanda güvenlik ve döngüsellik konularında standartları belirleyen “çevre dostu ambalaj malzemelerinin yeni nesli” ürünlerini müşterileri ile buluşturmayı hedefliyor.

Kimyasal veya ileri geri dönüşüm teknolojileri, gıda temas uygulamaları için sertifikalı-döngüsel PE filmler üretilmesine olanak tanıyor ve kirlenme veya bozulma nedeniyle geri dönüşümün bazı sınırlamalarına çözüm sunuyor. Söz konusu geri dönüşüm teknolojileri basitçe plastikleri eritmek ve şekillendirmek yerine; kimyasal geri dönüşüm, depolimerizasyon, piroliz veya gazlaştırma gibi çeşitli süreçleri kullanarak karmaşık plastikleri orijinal monomerlerine veya diğer değerli kimyasal bileşenlere ayırmak için çaba harcıyor. Bu süreçler, plastik atıkları yeni plastikler, yakıtlar veya diğer değerli kimyasallar üretmek için kullanılabilen yapı taşlarına dönüştürüyor. 

İleri geri dönüşüm aynı zamanda PE filmler de dahil olmak üzere geri dönüştürülebilecek plastik türlerinin yelpazesini genişletmeye de destek oluyor. Müşteriler, atığı önemli ölçüde azaltarak ambalaj ihtiyaçlarına daha sürdürülebilir bir yaklaşım benimsemekle birlikte, ürünlerinin en üst düzeyde güvenliğini ve kalitesini sağlayabiliyor.

Bareks Genel Müdürü Yiğitcan ÇelikoğluBaşarılı iş birliğine dair yorumda bulunan Bareks Genel Müdürü Yiğitcan Çelikoğlu şöyle diyor: “Bareks'te, kolektif eylemin gerçek değişimi tetiklediğine inanıyoruz. ExxonMobil ile iş birliğimiz, esnek ambalaj sektöründe yenilik ve daha döngüsel bir ekonomiye destek konusundaki ortak taahhüdümüzü yansıtıyor. Sertifikalı-döngüsel PE filmi portföyümüze eklemek, daha döngüsel bir geleceğe doğru devam eden yolculuğumuzda önemli bir kilometre taşıdır.”

ExxonMobil'in Avrupa Polietilen Satış Müdürü Thierry Debarneville ise, “Bu önemli projede Bareks ile çalışmaktan dolayı memnuniyet duyuyoruz ve Exxtend teknolojisine ve kütle denkliği metodolojisine dayanan ISCC PLUS sertifikalı-döngüsel PE'mizin gıda sektörünün karşı karşıya olduğu bir zorluğu aşmakta önemli bir rol oynayacağından dolayı heyecanlıyız” açıklamasıyla, söz konusu iş birliğine dair düşüncelerini ortaya koyuyor.

Bareks'in sertifikalı-döngüsel PE filmi, önemli performans avantajları ile birlikte, International Sustainability and Carbon Certification (ISCC) Plus sertifikasına da sahip. Plastik atık işleme için ISCC, kütlesel denklik mekanizmasına dayalı bir hesaplama modeli kullanıyor. Bu yaklaşım; üreticilere, işleme kayıpları hesaba katıldıktan sonra üretim sistemlerindeki plastik atığın toplam kütlesini denetleyebilmelerini ve ardından bu kütleyi sertifikalı-döngüsel, saf kalitedeki polimerler olarak belgelemelerini sağlıyor.

İki WorldStar ödülü, Greiner Packaging için yıla başarılı bir başlangıç

Ödül için 41 ülkeden toplam 435 ambalaj ürünü yarıştı

2024 yılı Greiner Packaging için çifte başarıyla başladı: 9 Ocak'ta, şirketin bu yıl bir değil iki WorldStar ödülü almanın gururunu yaşadığı açıklandı; bunlardan biri yenilikçi K3® r100, diğeri ise yoğurt ambalajının sürdürülebilirlik odaklı yeniden tasarımıydı.

K3® r100: Geri dönüştürülebilirlik için kendiliğinden ayrılma

Karton-plastik bardak, 40 yılı aşkın bir süre önce Greiner Packaging tarafından icat edildi ve o zamandan beri sürekli olarak geliştiriliyor. Şirkete göre, ince plastik kabı, azaltılmış karbon ayak izi ve sezgisel yırtma şeridi gibi özellikleri bu ürünü hem sürdürülebilir hem de görsel açıdan çekici bir ambalaj seçeneği haline getiriyor.

Karton ve plastik ambalaj, atık imha işlemi sırasında insan müdahalesi olmadan birbirinden ayrılıyor. Bu, yüksek bir geri dönüştürülebilirlik oranına (%98'e kadar) ulaşmanın, önceki tüm K3® ambalajlarında olduğu gibi, son tüketici tarafından uygun şekilde ayrılmasına bağlı olmadığı anlamına geliyor: Bu işlem, tamamen bağımsız olarak gerçekleşiyor. Karton-plastik bardak, yenilikçiliği nedeniyle WorldStar’da “Yeşil Ambalaj Yıldızı” ödülünü aldı.

Özelleştirilmiş yoğurt ambalajı: Sürdürülebilirlik avantajlarıyla yeniden tasarım

Olma Pierot'un kremalı, meyveli yoğurtlarının ambalaj tasarımını daha sürdürülebilir hale getirmek için marka, ambalaj uzmanı Greiner Packaging'e başvurdu. Enjeksiyonlu kalıplamadan termoforma geçiş ve kap geometrisinin uyarlanması, kap başına plastik miktarının toplamda %29 oranında azaltılmasına olanak sağladı. Bu, yıllık 48 ton plastik tasarrufu potansiyeline karşılık geliyor. Ayrıca kap geometrisinde yapılan ayarlamalar sayesinde ambalajın istiflenmesi daha kolay hale geldi: 5 bardağın istifleme yüksekliği 74,8 mm azaltıldı, bu da nakliye için gereken kamyon yükünü yılda neredeyse %80 oranında azalttı. Greiner Packaging, 2023'teki yeniden tasarımıyla Çek Obal Roku'da "2023 Yılının Ambalajı" ödülünün sahibi olmuştu.

Greiner Packaging CEO'su Beatrix Praeceptor, “Son yıllarda zaten birçok WorldStar ödülü kazandık. Ancak bir yılda iki ödül almak çok özel bir şey ve müşterilerimizle birlikte tüm lokasyonlarımızda sürdürülebilirlik bakış açısıyla yenilikçi ambalajlar geliştirmek için çok çalıştığımız gerçeğini vurguluyor. Önümüzdeki mali yıla da tam olarak bu misyonla giriyoruz” açıklamalarında bulunuyor.

Yeni uygulama ürün mühendisliği ve servis operasyonlarını birbirine bağlıyor

Siemens ve Salesforce hizmet sunumunu hızlandırmak ve üretim kârlılığını artırmak için güçlerini bir araya getiriyor.

Siemens Digital Industries Software, Salesforce AppExchange'deki yeni Teamcenter® SLM uygulamasını duyurdu. Siemens tarafından Salesforce ile işbirliği içinde geliştirilen uygulama, Siemens Xcelerator endüstri yazılımı portföyündeki Teamcenter Servis Yaşam Döngüsü Yönetimi çözümünü Salesforce Manufacturing Cloud ve Salesforce Service Cloud ‘u bir araya getirerek ürün mühendisliği ve ürün servis operasyonlarını birbirine bağlıyor. Şirkete göre bu yeni uygulama, üreticilerin daha servis merkezli iş modellerini benimsemelerini, müşteri deneyimini iyileştirmelerini ve servis gelirlerini artırmalarını sağlıyor.

Siemens Digital Industries Software Dijital Üretim Kıdemli Başkan Yardımcısı Zvi Feuer, "Siemens ve Salesforce, servis yaşam döngüsü ve müşteri ilişkileri platformlarının bu yenilikçi entegrasyonu aracılığıyla üreticilerin müşterileriyle yepyeni yollarla bağlantı kurmalarını sağlamak için bir araya geliyor. Yeni işbirliğimiz sayesinde, ürün bilgisini tüm müşteri hikayesiyle bir araya getiren kapalı döngü bir entegrasyon yoluyla üreticilerin servise geçmelerine yardımcı oluyoruz. Uygulama, doğru bilgiyi doğru zamanda tek ve merkezi bir konumda sunarak servis operasyonlarında, mühendislik ve servis ekipleri arasında işbirliğini teşvik edebilecek ve müşteri memnuniyetini artırabilecek gelişmiş bir müşteri hizmetleri deneyimi sunuyor" dedi.

Yeni Teamcenter SLM uygulamasının faydaları arasında daha iyi bir ilk seferde düzeltme oranıyla operasyonel verimliliği artırmak, hizmet maliyetini düşürmek ve satış-hizmet çabaları arasındaki uyumu iyileştirmeye yardımcı olmak yer alıyor. Doğru varlık bilgileri, araçlar ve envanterle donatılan servis ekipleri, müşteri hizmetleri deneyimini iyileştirebiliyor ve gelir artışını destekleyebiliyor.

Uygulama ayrıca teknisyenlere ve saha personeline Teamcenter'da yönetilen grafiksel olarak zengin ürün verilerinin yanı sıra müşteri varlık bilgilerine daha fazla görünürlük sağlayarak servis faaliyetlerinin ilk seferde başarıyla tamamlanmasına yardımcı oluyor. Salesforce'un yapay zekâ teknolojisi Einstein'a erişimi sayesinde uygulama, Teamcenter'da yazılan servis planlarından oluşturulan bilgi makalelerini de tarayarak kaynak ve çözümlerin bulunmasına yardımcı olabiliyor. Servis verilerine kolay erişim sayesinde üreticiler, servis etkinlikleri aracılığıyla öğrenilen dersler her bir ürünün dijital ikizinin bir parçası haline geldikçe sürekli ürün iyileştirme sağlayabiliyor.

Salesforce Üretim ve Otomotiv Kıdemli Başkan Yardımcısı ve Genel Müdürü Achyut Jajoo ise, "Üreticilerin verimliliği artırmasına, daha iyi hizmet sunmasına ve yeni gelir akışları açmasına yardımcı olmak için Siemens ile iş birliği yapmaktan heyecan duyuyoruz. Gerçek zamanlı veri ve yapay zekâ ile güçlendirilmiş Salesforce ile Siemens'in Teamcenter hizmet yaşam döngüsü yönetimini bir araya getirerek, sektör genelinde dijital dönüşümün ilerlemesine yardımcı olacak ve üreticileri yeni gelir akışları oluştururken daha iyi hizmet sunmaları için güçlendirecektir” açıklamalarında bulunuyor.