Polietilen atık ithalatı yasaklandı
Ticaret Bakanlığı tarafından Resmi Gazete’de 18 Mayıs tarihinde yayımlanan “Çevrenin Korunması Yönünden Kontrol Altında Tutulan Atıkların İthalat Denetimi Tebliği’nde yapılan değişiklik uyarınca, etilen polimer atık ithalatı “ithalatı uygunluk denetimine tabi atıklar” listesinden çıkartılarak, “ithalatı yasak diğer atıklar” listesine dâhil edildi.
Ancak, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce çıkış ülkesinde ihraç amacıyla taşıma belgesi düzenlenmiş veya gümrük mevzuatı uyarınca gümrük idarelerine sunulmuş 3915.10.00.00.00 GTİP’li atıkların ithali, 45 gün süreyle tebliğin eski haline göre sonuçlandırılacak.
Plastik Sanayicileri Derneği (PAGDER) Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Gülsün ve Plastik Sanayicileri Federasyonu (PLASFED) Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Karadeniz polietilen hurdası ithalat yasağının sektöre yansıyacak olumsuz sonuçları ile ilgili değerlendirmelerde bulundular.
GERİ DÖNÜŞÜM SEKTÖRÜ İÇİN ÇANLAR ÇALIYOR!
Plastik Sanayicileri Federasyonu (PLASFED) Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Karadeniz plastik hurda ithalatının yasaklanmasının geri dönüşüm sektörünün sonu anlamına geleceğini belirterek, “Yurtiçinde en yoğun olarak işlenen plastik hurdası olan polietilen hurdasının ithalatının yasaklanması yıllardır kamunun teşvikleri ile yapılan yatırımların atıl hale gelmesine neden olur” dedi.
Ülkemizde gerçekleşen plastik hammadde üretiminin ihtiyacın ancak %15’ini karşılayabildiğinin altını çizen Ömer Karadeniz, “Yakın zamanda plastik fiyatlarında küresel olarak yaşanan dalgalanmanın hammaddede arz güvenliğini sağlamış olan ülkelerin sanayilerini çok daha az etkilediğini yaşayarak tecrübe ettik. Ülkemizde ne yazık ki hammadde üretimimiz istenilen seviyede değil, bu sebeple arz şoklarına daha açık hale geliyoruz. İşte bu noktada plastik sektörü açısından geri dönüşümün önemi bir kere daha ortaya çıkıyor. Zira plastik geri dönüşüm sanayimizin ürettiği ikincil hammadde, fiyatlar üzerinde bir çıpa vazifesi görerek sektörümüzün dış şoklara daha dirençli olmasını sağlamaktadır. Ayrıca işletmelerimiz ikincil hammadde sayesinde maliyetlerini düşürmekte ve ihracat pazarlarında rekabet güçlerini arttırmaktadır” dedi.
Sektörde çarklar duruyor!
Atık ithalatının fiilen yasaklanması ile birlikte plastik geri dönüşüm sektöründe çarkların durma noktasına geldiğini söyleyen Karadeniz, “Tesisler mevcut stokları ile üretimi kısa bir süre daha devam ettirebilse dahi bu işletmelerde çalışan 35.000’in üzerindeki personel işsizlik tehdidi ile karşı karşıya. Kamu otoritelerimizin bu düzenlemeleri yaparken gözden kaçırmış olabilecekleri önemli bir husus, sektörün kapasitesinin Türkiye’de geri dönüşüme uygun olarak toplanan plastik atık miktarını 3’e katlamış olmasıdır. Yani mevcut ithalat yasakları ile sektörün %80-85 bandında olan kapasite kullanım oranı kaçınılmaz olarak %30 bandına gerileyecek ve en nihayetinde birçok tesis ya yurtdışına taşınacak ya da kapısına kilit vuracaktır. Ülkemiz kaynaklarının heba edilmemesi adına düzenlemenin tekrar gözden geçirilmesi gerekmektedir” dedi.
Daha sıkı denetimlerle çözüme ulaşılmalı!
Öte yandan, politika belirlenirken salt ekonomik gerekçelerle hareket edilemeyeceğini de belirten Karadeniz: “Basına yansıyan çevre sorunları hepimizi derinden üzmekte olup bu görüntülerin mutlak suretle önüne geçilmelidir. Lakin burada doğru yöntemin koca bir sektörü ve bu sektör içinde işini layığıyla yaparak ülkemize katma değer katan işletmeleri, yasaları çiğneyen az sayıda kişi ile aynı kefeye koyup toptan bir yasaklamaya gitmek olmadığı da aşikârdır. Doğru yöntem etkin bir denetim sistemi ile yasaların dışına çıkan işletmelerin belirlenmesi ve cezalandırılması, atık ithalatı yapabilmek için belirli makine ve ekipman kriterlerinin belirlenmesi ve tüm sorunların çözümü için paydaşlarla ortak hareket edilmesidir” dedi.
Tüm ürünlerde enflasyona sebep olabilir!
Otomotiv, beyaz eşya, ambalaj, tarım, elektrik-elektronik ve inşaat başta olmak üzere 30’dan fazla sektöre ara girdi sağlayan ve bu yapısı sebebiyle en stratejik sektörlerden olan plastik sanayinin son dönemde artan girdi maliyetlerini fiyatlara yansıtmamak adına büyük çaba sarf ettiğini dile getiren Karadeniz, “Atık ithalat yasaklarına bağlı olarak geri dönüşüm sanayimiz durur ve girdi maliyetlerimiz daha da artarsa sanayicilerimizin fiyat arttırmama yönündeki dirençleri kırılabilir. Hayatımızın her alanında yer aldığı için plastiğin ne kadar kritik bir önemi olduğunu unutabiliyoruz ama elimize aldığımız her ürünün maliyetini düşürmede plastiğin önemli bir payı olduğunu da hatırlamak gerekiyor. Ortalama bir araçta 200 kg plastik kullanılıyor ve bu gerek üretim maliyetinde gerekse yakıt sarfiyatında önemli avantajlar sağlıyor. Bu yönüyle bakıldığında yalnızca plastik geri dönüşüm sanayisini ilgilendiriyormuş gibi görülen bu yasal düzenlemelerin adeta bir domino etkisi ile önce plastik sektörünü ve oradan da plastik sektörünün ara girdi sağladığı tüm sektörleri etkileyeceğini göz önünde bulundurmak gerekiyor” dedi.
HURDA İTHALATINDA YANLIŞTAN GERİ ADIM ATILMALI!
Plastik Sanayicileri Derneği (PAGDER) Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Gülsün: “Hiçbir etki analizi yapılmadan ve sektör temsilcileri ile fikir teatisi gerçekleştirilmeden hayata geçirilen polietilen hurdası ithalat yasağının ülkemiz plastik sektörünü nasıl bir çıkmaza soktuğunun bir an önce farkına varılmalı ve söz konusu yasak kaldırılmalıdır” dedi.
Küresel plastik sektöründe önemli bir paradigma yaşandığını ve geri dönüşüm ekonomisinin plastik sektörü içindeki payının hızla arttığının altını çizen Gülsün: “2050 yılına gelindiğinde küresel plastik üretiminin %60’ının geri dönüşüm kaynaklı olacağı öngörülüyor. Bugüne kadar ülkemiz bu büyük değişimin bir parçası olmak yolunda önemli adımlar attı. Verilen teşviklerin de katkılarıyla sanayicimiz plastik geri dönüşüm alanında önemli bir işleme kapasitesi oluşturdular. Tabi bu işletmelerin girdilerinin önemli bir kısmı ithalat yoluyla karşılanmak zorunda kalıyor zira ülkemizde toplama ve ayrıştırma altyapısı yeterli olmadığı gibi kaynağında ayrıştırma sistemi de kurulmamış durumda. Bu süreçte bazı kişilerin yasalara uymayarak bakaya atıklarını bertarafa göndermek yerine yol kenarlarına döktüğünü de üzülerek izledik. Bu gibi üzücü durumların önüne geçmek adına denetimlerin sıkılaştırılması gerektiğini defaatle dile getirdik. Ne yazık ki kamu otoritelerimiz her defasında yasaklamalarla bu sorunun üzerine gitmeyi tercih etti. Buradan tekrar söylüyoruz bu sorunların önüne yasaklamalarla geçemezsiniz. Devlet temel fonksiyonlarından olan denetim faaliyetlerini etkin şekilde yürütmediği sürece bu tablodan kurtulamayız. Yol kenarına dökülen atıklar ithalat kaynaklı değil yurtiçi kaynaklı olduğunda bunu bir çevre felaketi olarak değerlendirmeyecek miyiz? Dediğimiz gibi ithalatı yasaklamak gibi popülist ve toptancı yaklaşımlar bu sorunu ortadan kaldırmaya yetmeyecektir. Peki bu yasakların etkisi ne olacaktır? Yasaklar neticesinde işini düzgün yapan ülkemiz için katma değer yaratan, ihracat yapan geri dönüşüm tesislerimiz ya kapanacak ya yurtdışına taşınacak, süreç bilhassa niteliksiz işgücü için önemli bir yutak vazifesi gören ve gelecek potansiyeli çok büyük olan bir sektörü daha kaybetmemiz ile sonuçlanacaktır” dedi.
Mühendislik plastiği hurdalarında da aynı hataya düşüldü!
Daha önce mühendislik plastiği hurdalarının da ithalatının yasaklanması gibi bir hataya düşüldüğünü belirten Gülsün: “Tüm dünyada otomotiv, beyaz eşya, elektrik-elektronik gibi yüksek katma değerli alanlarda kullanılması sebebiyle ithalatına sıcak bakılan mühendislik plastiği hurdalarının ithalatı da yasaklanmıştı. Poliamid, polikarbonat gibi ürünlerin hurdaları ülkemizde yeterince çıkmıyor. Bu ürünlerin hurdalarının ithalatının yasaklanmasının etkisini ise ne yazık ki ilgili kamu kurumları tam olarak anlayamamış durumda. Örneğin otomotiv sektörü çevre politikaları çerçevesinde arabaların plastik parçalarında belirli oranlarda geri dönüştürülmüş hammadde kullanılmasını zorunlu tutuyor. Ülkemizin mühendislik plastiği hurdası ithalatını durdurması demek orta vadede otomotiv sektörünün tedarik zincirinden de koparılması anlamına geliyor. O sebeple ülkemiz plastik sanayi üzerinde yıkıcı etkileri olabilecek bu düzenlemeler bir an önce gözden geçirilmeli ve mühendislik plastiği hurdalarının ithalatı da tekrar serbest bırakılmalı” dedi.
Bu yaklaşımla sıfır atık hedefleri hayal olur!
Sözlerine devam eden Selçuk Gülsün: “Ülkemiz daha önce petrokimya endüstrisinde de benzer şekilde hızlı bir gelişim göstermiş sonrasında ise yatırımları durdurarak net ithalatçı konumuna gerilemişti. Eğer bu yasaktan geri adım atılmaz ve bir yaklaşım değişimi gerçekleşmezse geri dönüşüm endüstrisinde de benzer bir kadere razı olacağız. Diğer bir yandan ise geri dönüşüm endüstrisinin tasfiyesi anlamına gelen bu adım sonrasında sıfır atık hedeflerinin nasıl gerçekleştirileceğidir. Zira geri dönüşüm tesisleri kapanırsa ülkemizde toplanan plastik atığı geri dönüştürecek bir sanayimiz kalmayacak ve yurtiçinde çıkardığımız atıklarda katı atık depolamaya yönlendirilecektir. Kapsamlı bir analiz yapılmadan ve gelecek perspektifi ortaya konulmadan hayata geçirilen düzenlemelerin mutlak suretle tekrar gözden geçirilmesi gerekiyor” dedi.
Düzenleme geri çekilmeli, denetim arttırılmalı!
Kamuoyunda artan çevresel kaygıları paylaştıklarını belirten Gülsün: “Şüphesiz ki ülkemizin doğasını korumak en önemli önceliklerimizden lakin bunun yolu etkin denetimden geçiyor. Daha önce ilgili kamu kurumları ile paylaşmış olduğumuz elektrik, su ve işgücü gibi üretim girdilerinin takibi, lisans öncesi altyapı yeterlilik analizi, bakaya atıkların gönderildiği bertaraf tesisinin bilgilerinin kontrolü ve yüksek miktarlı ithalatlarda yerinde tespit gibi denetim tedbirlerinin hayata geçirilmesi durumunda yasalarımızda suç kabul edilen fiilleri işleyenlerin tespiti çok daha kolay gerçekleştirilecek ve çevre sorunları ortadan kaldırılacaktır” dedi.