Friday, Apr 19th

Last updateMon, 15 Apr 2024 8am

You are here: Home Article Korkunç tezgaha gelmek üzereyiz

Korkunç tezgaha gelmek üzereyiz

 

Ülkede gerçekten iyimserliğin yerinde, ertesi sabah yüz yüze gelinen karanlık gerçekler durmaktadır. Ülkenin karşılaşılabileceği sonuçları akla getirince, hiç değilse şimdiye kadar olanlar iyiydi diye, içinde bulunulan güne katlanarak geleceğimizi bir şekilde tesadüflere bırakıyor.

Mesajlarında; birbirlerinin kanına, sütle karıştırarak içilen menfaat dostluklarının açtığı yarayı da; sığır sidiği ile iyileştirmeye çalışan siyasi entrikaların ortaya koyduğu korkunç tezgahlar. Aman Allah’ım korkunç bir geleceği haykırıyor.  

Bunun arkasında ödenecek çok daha büyük faturalar ile milletin karşılaşacağı endişesi millette hakim oldu. Gelecek güvensiz.

Ülkeyi Amerika zokası ile avlamaya çalışanların standartlarına getirmek için, bu dönüşümün kaça ve neye mal olacağını hesaplamaya çalışacak bir millet ne yazık ki yok artık. 

Hem her seçimde yumurtlayan, sonrasında çok güzel çorbası yapılan bir tavuk haline getirildi millet. 

Sanırım gezegende bizim milletimizden başka bu kadar yumurtası alınıp (oyu), çorbası yapılan tavuk millet kalmamıştır. 

Şimdide susuzluğa da dayanacak bir tavuk popilasyonlu millet üretme gayreti içindeler artık. Allah sillesini bu tavuk millete bununla vuracak görünüyor. 17 Aralıkla başlayan TÜRK MİLLETİNİN “iklimine uymayan entrikaları YUMURTA VERSİNLER diye yutturmaya çalışıyorlar ya..  

Millet iyimserliği fazla ileri götürülmekte, halen oy isteyenlere karşı biraz kötümserliği sandıkta ileri sürse mi acaba? 

Ülkemizde cereyan eden hadiseler çok şaşırtıcı. Ülke olarak ne kadar ihtiyatlı bir iyimserliği gösteriyorsa da millet; daha ne kadar sorusuna cevap bulmakta zorlanıyor.

Gelecek, önceden belirlenmiş değil, olasılık ve rastlantılara bağlı bir şey gibi ortada duruyor. Karanlık gelecekten çok daha umut verici hareketlere ihtiyaç var. Mevcut siyasi oluşumun doğu ve güneydoğu da izlediği politikayı, ileri taşıyarak Türk Milletinin dinamizmini kırmalarından endişe ediyorum.

Irak’ta bırakın Irak’ın bölünmüş halini, tamamını, hatta bölgede ki tüm etnik hareketler ile karşımızda ki Amerika bile olsa, askeri hareketimizin sonuçlarına katlanacak bir güç yok iken artık ülkede asker yok oldu. Burada insanlığın telefinin yanında askerde düşmana gerek kalmadan telef oldu. 

14 - 11 Şubat 1945’te Roosevelt, Churchill ve Stalin’in Yalta Konferansında attıkları temeli okuyamayanları ne yapalım? Türk’ün Türk Birliğinin dağıtılması konusunda ortak kararı okuyamayan körler her şeye müstahaktır. 

Realiteden uzak, medyanın oluşturduğu en çok tekrarlanan yalanları hakikat diye savunan hükümetin oluşturduğu memleketin kaderinin vay haline.

Bu görünmeyen tehlikenin başında, gündemi sulandıranların hesabı görülmelidir. Gençler, kömür gıdalan yoksullar paramiliter olmaktan kurtarılmalıdır. Bugünün bu masum yavruları sonraki gelecekte PARAMİLİTER güç olarak Türk’ün bekasının önüne çıkaracaklar ve sokakta memleketin tahribinde kullanılacaktır. 

Ülkenin geleceği ipotek altına verilmektedir. Bunda bilgisiz, kimliksiz ailelerin memlekette iç çatışmaya yarın katalizör olacak çocuklarını bilerek ön plana itmeleri bir yemek karşılığıdır maalesef.

Gördüğünüz gibi herkes atmosferde ağırlığı kadar bir yer işgal eder ve vardırlar. Ne olur ağırlığınızı memleketin birliğinden yana koyun. 

Bilim adamları; efendi olun milleti uyandırın artık. Daha pek çok yeni gelecek yağmacılara fırsat vermeyin. Bu yeni gelecek yağmacılar artık kibar olmayacaklardır.  

Türkiye yeniden bir büyük güç, daha barış dolu bir dünyanın ortaklarından biri olarak sahneye çıksın. 

Şahin DUMAN / İşlt.Yük.Müh.