Tuesday, Apr 16th

Last updateMon, 15 Apr 2024 8am

Buradasınız: Home Makale Kıyamet oksijen çadırında

Kıyamet oksijen çadırında

İnsanı ne siyah ne beyaz ne katolik ne putperest olarak değil, Allah’ın (cc) bir mucizesi olarak görmek İslam dininin temelidir. İlimsiz din kadar dinsiz bir ilimde tahripkardır. Yaşanılan zaman göstermiştir ki, imansız alim ilimsiz dindar insanların geleceklerini uçuruma götüren koşuculara benzer.

Garip ki, 

Din bir takım geri zekâlı, korkuyu esas alan ve insanları gerilere sürükleyen kişiler tarafından öğretilir ve uygulatılırsa onların içinde bulunduğu milletler manevi sefaletlerden kaçamazlar. Hz. Peygamber (sav) evvela ilmi sonra dini öğreniniz diyerek din adamlarına ne güzel ışık tutmuştur. Bugün ülkemizde, Afrika’da, Çin’de kişileri kitleleri Hıristiyan yapmak için çalışan misyoner papazlar uzun bir eğitim tahsil devresinden sonra dini tahsil etmiş her türlü suale intibak edecek durumda insanlardır.  

“Bugün dinin yüksek esaslarını öğretmek için Anadolu’da şarkta kendini harcayacak kaç din adamı çıkar. Gerçi açlık bedene girince ideal zihinden kaçarmış ama din, teknik ve ilim beraberliği olmadan insanlar için mesut devir tahakkuk ettiremeyeceğine bütün dünya inanmaktadır.” (*)

Günümüzün, modern, ihtiyaçları çok, imkanları az olan cemiyetler, gelecek endişesi yaşadıklarından dolayı çocuklarını hayata çok ümitli olarak yetiştiremedikleri için gelecek nesillerin cesaretleri de başarıları da eksik oluyor. 

Günümüzde bulundukları makam ve mevkii kendisine azamet veren, herkese tepeden bakıp, konuşulacak yerde susup susulacak yerde mütemadiyen konuşan, utanmaktan hiç nasibi olmayan yöneticinin arkasında dünyanın süper gücü ve aldatılmış milleti en nadide destekleri de olsa bu idareciler beş para etmez.. Hep şer ile yâd edilirler. 

Ancak ümitliyiz; ümit eden insan ruhu genç insandır, cesaretli insandır, neşeli insandır, hayatı sevmesini ve sevdirmesini bilen insandır. Milletin cevheri olan gençlerinin enerjilerinin eğitimle teşkilatlandırılması kıyamete geri sayımı durduracak tek şifredir. 

Devletin paraya ve bütçeye ya da maliyeye ilişkin somut sistemleri, yanlı ve yanlış yönetim, siyasi garez ve kin ile tahrip edildiğinden sağlıklı görünmüyor.

Hükümetin, TOBB’nin siyasi içerikli faaliyetleri ve baskısı ile sektörlere uyguladığı sübvansiyonlar ve kredilerin oluşturduğu oksijen çadırı sektörlere rehavet sağlıyor. Araştırılıp sebep/sonuç ilişkileri kurulmadan, hükümetin çeşitli sektörlere uyguladığı KDV sübvansiyonları, ucuz işletme kredi sübvansiyonları tabana yayılmış bir uygulama olmaktan uzak olduğu için yatırım dinamiklerinin potansiyelini törpülüyor.

Sübvanse edilecek yatırımlar, sektörler ve işletmeler elbette vardır. Örneğin çekim gücü yüksek olan ağır sanayi farklı bir örgütlenmeyle politik olarak kendini savunmayı başarmıştır. Sübvansiyonları kendine çekmeye devam etmektedir.

Gerek özelleştirme sonucu oluşmuş, gerekse hükümete payandalık sonrası ortaya çıkmış sektörlerdeki çürümeden yararlanarak kâr sağlamış olan özel sektörün faaliyetleri de büyük ölçüde geçici olduğundan devletin sağlam ekonomi oluşturmasının önü kesiliyor. 

Bunlara bakarak, yolsuzluk ve kanunsuzluk dürüst işletmelere pusu kurmuş beklemektedir. Er geç sonunda olgunlaşacak Türk ekonomisinde bu uygulamaların ve uygulayıcıların yeri olmayacaktır.. Bugünün ahlaki ve yasal boşluk ortamında dürüstün ne anlama geldiğini söyleyebilmek zordur.

Maalesef, dürüst ve geçmişi olan firmalarda üretimi sürdürmenin tek yolu, giderek yükselen faiz oranları ile borç almaktan başka bir durum ile özetlenemiyor.

Yanlı ve yanlış alınan kararlar sonucu, firmalar bu haksız rekabet ve maliyet ortamında ayakta kalmaya yetecek kadar mal satarak, borçlarını ödemeden çalışmaya devam ediyor.

Özetle, 

Devlette merkezi beyin büyük ölçüde işleyişsiz kalmıştır. Oksijen çadırı yetersizliği ortaya çıkmaktadır.

(*) Atiye Keskin KUBANLI

Şahin DUMAN / İşlt.Yük.Müh. - e-mail: sahinbey1@mynet.com

Reklam Alanı

Reklam Alanı

Reklam Alanı

Reklam Alanı