Friday, Dec 06th

Last updateWed, 04 Dec 2024 6pm

You are here: Home Products

FU CHUN SHIN (FCS) - PLASTİK ENJEKSİYON MAKİNELERİ

Otomotiv pazarı için geri dönüşüm içeriğine sahip yeni bileşikler

KRAIBURG TPE, en az %73’ü geri dönüştürülmüş içerik içeren yeni bir termoplastik elastomer (TPE) ürün serisini piyasaya sürdü.

Otomotiv üreticileri ve daha geniş anlamda otomotiv değer zinciri, önemli işlevleri ve uygulamaları yerine getirmek için, giderek daha hafif ve sürdürülebilir malzemeler arıyor. Bunun çeşitli nedenleri var. İlk olarak hükümetler ve bölgesel otoriteler, net sıfır ekonomilere ve toplumlara geçiş amacıyla, araçlarda geri dönüştürülmüş içeriğin kullanımını zorunlu kılmak için kuralları sıkılaştırıyor ve yasalar çıkarıyor. Örneğin, döngüsel araç tasarımı ve kullanım ömrü sonu araç yönetimi gerekliliklerine ilişkin yeni AB düzenleme önerileri, %6,25'i kapalı döngü tüketici sonrası geri dönüştürülmüş (PCR) kaynaklardan olmak üzere, araç başına ortalama %25 oranında geri dönüştürülmüş malzeme hedefliyor. 

İkinci olarak, hem tüketici hem de ticari çevrelerde son kullanıcılardan gelen talep ve baskı giderek artıyor. Araç kullanan halkın önemli bir kısmı çevre dostu araçlar kullanarak kendi paylarına düşeni yapmak isterken, ticari filo işleten işletmelerin de yerine getirmesi gereken önemli çevresel, sosyal ve kurumsal yönetim (ESG) kriterleri bulunuyor.

Değer zinciri için sürdürülebilirlik artışı

Kraiburg TPE, yeni sürdürülebilir TPE malzemeleri portföyü ile otomotiv değer zincirini bu talepleri karşılama konusunda desteklediğini belirtiyor. Otomotiv sektörüne yönelik piyasaya sürülen en son ürün olan Geri Dönüşüm İçerikli TPE, 2024 yılında mevcut İç Mekan PIR TPE serilerinin yerini alacak. Avrupa, Orta Doğu ve Afrika'daki müşterilere sunulacak.

Otomotiv pazarını ve bu pazarın sürdürülebilir polimer malzeme ihtiyacını hedef alarak geliştirilen yeni ürün, çeşitli geri dönüştürülmüş ham maddelerin bir kombinasyonu olarak tanımlanıyor. 20 ila 95 Shore A sertlik derecesinde en az %73 oranında geri dönüştürülmüş içerik, şirket tarafından garanti ediliyor. İşlenmemiş bileşikle karşılaştırıldığında bunun, karbon ayak izinde %25'lik bir azalmayı temsil ettiği bildiriliyor.

Kraiburg TPE'ye göre, tüm geri dönüştürülmüş ham madde bileşenleri, OEM'lerin ve Tier 1 tedarikçilerinin talep ettiği performanstan ödün vermeden, daha sürdürülebilir kazanımlar sağlamak üzere dikkatle araştırıldı ve geliştirildi.

İlk ticari uygulamalar

Otomotiv için Geri Dönüşüm İçeriği TPE, tüm sertlik derecelerini kapsadığından, bu ürünler çeşitli otomotiv uygulamalarını karşılamak için kullanılabiliyor. Diğer faydalı özellikleri arasında yumuşak dokunuşlu bir yüzey, kontrollü emisyon ve koku seviyeleri yer alıyor; bu da seriyi otomotiv iç mekanları için uygun hale getiriyor. Örneğin satış sonrası parça platformu Tessi Supply’ın, çeşitli otomobil modelleri için kaplama kılıfları ve paspaslar üretmek için bu malzemeyi seçtiği belirtiliyor. Yeni bileşikler; kaymayı önleyici paspaslar, kaputlar, marşpiyel paspasları ve hava kılavuzu elemanları dahil olmak üzere, diğer birçok otomotiv iç ve dış mekanının yanı sıra güç aktarma sistemi uygulamalarında da kullanılabiliyor.

KRAIBURG TPE'nin yeni portföyü, Otomotiv için Geri Dönüşüm İçerikli TPE'ye ek olarak; otomotiv, tüketici, tüketici elektroniği, giyilebilir cihazlar ve endüstri uygulamaları için özel olarak geliştirilmiş bir dizi malzeme çözümünü içeriyor. Yüksek PCR ve PIR içeriğiyle bu ürünlerin birçok küresel standartla uyumlu olduğu belirtilirken, şirket ayrıca isteyen müşterilerine ürün karbon ayak izi değerlerini de sunabiliyor.

Küresel iş birliği modeli ile akıllı üretim ekosistemine rehberlik ediyor

CC-Link teknolojisinin global temsilcisi CLPA, güçlü ortaklık sistemiyle Sanayi 4.0’a uyumlu akıllı üretime adım atmayı hedefleyen şirketleri destekliyor

Sanayi 4.0 ile uyumlu akıllı üretim; daha verimli ve duyarlı bir üretim ortamı oluşturmak için dijital teknolojilerin, otomasyonun ve veri alışverişinin entegrasyonunu kapsıyor. Bu noktada akıllı üretimi benimseyen fabrikalar için endüstriyel iletişim ağları Sanayi 4.0’ın omurgasını oluşturuyor. Başta Asya kıtası olmak üzere dünya çapında 11 farklı bölgede bulunan faaliyet merkezleriyle otomasyon sistemlerindeki değişime katkıda bulunan CLPA (CC-Link Partner Association), geleceğin oyun kurucuları arasında olmak isteyen firmaların her adımında yanında yer alıyor. Gerek teknolojileri gerekse iş birlikçi modeli ile akıllı üretim yapmak isteyen üreticileri Sanayi 4.0’ın normlarına hazırlıyor.

Dünya genelinde 3 bin 900'ü aşkın ortak, 340'tan fazla üretici dahil olmak üzere geniş bir sektörel topluluğa katılma şansı sunan CLPA (CC-Link Partner Association), üreticilere akıllı üretimin gereklilikleriyle uyumlu, sağlam ve standartlaştırılmış bir iletişim teknolojisi sağlıyor. Yüksek hızlı iletişim, güvenilirlik, açık standartlar, küresel destek, eğitim programları ve topluluk iş birliği gibi akıllı üretime başarılı bir geçiş için gerekli unsurları üyeleri için bir araya getiriyor. 133 üyeyle başladığı yolculuğuna 4 bine yakın şirketle devam eden CLPA, sağladığı üyelik avantajlarıyla hem endüstriyel haberleşme protokollerinin gelişimine hem de üye şirketlerin Sanayi 4.0’a uyumlu ve dünya standartlarında akıllı üretime adım atmasına destek oluyor. 

 

SmartFactory’nin yeni genel müdürü E. Çağtay Güleç oldu

MES çözümleriyle Türkiye’de 6000’in üzerinde CNC makinesine aktif bağlantı ile sanayiye hizmet veren SmartFactory’de atama gerçekleştirildi. Yaklaşık 15 yıldır Türkiye sanayisine sunduğu destek kapsamında özellikle yerli makine üretiminde mevcut üreticilerin kapasite artırımı, yeni makine üreticilerinin sektöre kazanımı, global büyük ölçekli makine üreticilerinin Türkiye’de üretime başlama amacı ile yatırımlarını kaydırma gibi başarılarda görev alan E. Çağtay Güleç, SmartFactory’nin yeni genel müdürü oldu. 

Marmara Üniversitesi’nde Teknoloji ve Teknik Eğitim Fakültesi’nde lisans eğitimini alan E. Çağtay Güleç, ardından Bahçeşehir Üniversitesi’nde MBA Programı’nı tamamladı. Türkiye sanayisindeki tecrübesine 2012 yılında Elsim Kollmorgen ile adım atan Güleç,  dünyanın önde gelen fabrika otomasyonu üreticilerinden FANUC ile 2014 yılında başlayan serüveni süresince farklı kademelerde son 7 yılı yöneticilik olmak üzere 10 yıla yakın çalıştı. Burada son olarak Türkiye Divizyon Müdürü ve Avrupa Satış Koordinatörü görevlerini üstlenen Güleç, ileri derecede İngilizce dil bilgisine sahip.

CNC ve PLC kontrollü makineler, SmartFactory ile her an birbirine bağlı

Endüstri 4.0’ın Dünya ve Türkiye’de yaygınlaşmaya başlamasıyla beraber, küçük veya büyük tüm işletmelerin ihtiyacı haline gelen maliyetlerin en aza indirilmesi ve makinelerin en az duruş ile tam verimli çalışması için hayata geçirilen SmartFactory yazılımı, CNC ve PLC kontrollü makinelerden gerçek zamanlı olarak üretim datalarını toplama, görüntüleme ve raporlama işlemini gerçekleştiriyor. Endüstri 4.0'ın en önemli bileşenlerinden olan IOT (Internet of Things)'i kendine ilke edinmiş ve tüm geliştirmelerini bunu baz alarak yapmış olan şirket, birinci önceliğini fabrikaların internet ağına dahil etmek ve interaktif olarak tüm ekipmanlar ile haberleşmek üzerine kurguluyor. Böylelikle yazılım, direkt makinenin kalbi olan kontrol ünitesi ile haberleşirken makinenin kontrol ünitesi dışında herhangi bir ekipman adaptasyonuna ihtiyaç duymuyor. İşletmenin ihtiyacı olan tüm teknolojik gereksinimleri sağlamak üzerine kurgulanan ve gelişmiş raporlama seçenekleri ile saniyeler içerisinde ihtiyaç olan tüm verilere ulaşabilmeyi mümkün kılan yazılım, yüzde 100 Türk mühendisliği ve özgün yapısı ile Endüstri 4.0 geçiş sürecinde müşterilerinin en yakın partneri oluyor. Aynı zamanda şirket önümüzdeki 5 yıl içerisinde 5 ayrı ülkede kendi organizasyonunu kurma hedefiyle birlikte Türkiye’de üretilen tüm makinelerin SmartFactory altyapısı ile dünya sanayisine kazandırılmasını planlıyor.

İki WorldStar ödülü, Greiner Packaging için yıla başarılı bir başlangıç

Ödül için 41 ülkeden toplam 435 ambalaj ürünü yarıştı

2024 yılı Greiner Packaging için çifte başarıyla başladı: 9 Ocak'ta, şirketin bu yıl bir değil iki WorldStar ödülü almanın gururunu yaşadığı açıklandı; bunlardan biri yenilikçi K3® r100, diğeri ise yoğurt ambalajının sürdürülebilirlik odaklı yeniden tasarımıydı.

K3® r100: Geri dönüştürülebilirlik için kendiliğinden ayrılma

Karton-plastik bardak, 40 yılı aşkın bir süre önce Greiner Packaging tarafından icat edildi ve o zamandan beri sürekli olarak geliştiriliyor. Şirkete göre, ince plastik kabı, azaltılmış karbon ayak izi ve sezgisel yırtma şeridi gibi özellikleri bu ürünü hem sürdürülebilir hem de görsel açıdan çekici bir ambalaj seçeneği haline getiriyor.

Karton ve plastik ambalaj, atık imha işlemi sırasında insan müdahalesi olmadan birbirinden ayrılıyor. Bu, yüksek bir geri dönüştürülebilirlik oranına (%98'e kadar) ulaşmanın, önceki tüm K3® ambalajlarında olduğu gibi, son tüketici tarafından uygun şekilde ayrılmasına bağlı olmadığı anlamına geliyor: Bu işlem, tamamen bağımsız olarak gerçekleşiyor. Karton-plastik bardak, yenilikçiliği nedeniyle WorldStar’da “Yeşil Ambalaj Yıldızı” ödülünü aldı.

Özelleştirilmiş yoğurt ambalajı: Sürdürülebilirlik avantajlarıyla yeniden tasarım

Olma Pierot'un kremalı, meyveli yoğurtlarının ambalaj tasarımını daha sürdürülebilir hale getirmek için marka, ambalaj uzmanı Greiner Packaging'e başvurdu. Enjeksiyonlu kalıplamadan termoforma geçiş ve kap geometrisinin uyarlanması, kap başına plastik miktarının toplamda %29 oranında azaltılmasına olanak sağladı. Bu, yıllık 48 ton plastik tasarrufu potansiyeline karşılık geliyor. Ayrıca kap geometrisinde yapılan ayarlamalar sayesinde ambalajın istiflenmesi daha kolay hale geldi: 5 bardağın istifleme yüksekliği 74,8 mm azaltıldı, bu da nakliye için gereken kamyon yükünü yılda neredeyse %80 oranında azalttı. Greiner Packaging, 2023'teki yeniden tasarımıyla Çek Obal Roku'da "2023 Yılının Ambalajı" ödülünün sahibi olmuştu.

Greiner Packaging CEO'su Beatrix Praeceptor, “Son yıllarda zaten birçok WorldStar ödülü kazandık. Ancak bir yılda iki ödül almak çok özel bir şey ve müşterilerimizle birlikte tüm lokasyonlarımızda sürdürülebilirlik bakış açısıyla yenilikçi ambalajlar geliştirmek için çok çalıştığımız gerçeğini vurguluyor. Önümüzdeki mali yıla da tam olarak bu misyonla giriyoruz” açıklamalarında bulunuyor.

Sertifikalı-döngüsel PE film ile “çevre dostu ambalaj malzemelerinin yeni nesli”

ExxonMobil ve Bareks, “Sertifikalı-Döngüsel Ürünler” ile esnek ambalajda döngüsel ekonomiye destek taahhüdünü yerine getirmek için yeni bir iş birliğine imza atıyor.

Ambalaj endüstrisinde yenilikçi yapısıyla öne çıkan Bareks, ExxonMobil ile yaptığı iş birliğiyle müşterilerine, ExxonMobil'in ExxtendTM teknolojisini kullanarak “Kimyasal geri dönüşümlü sertifikalı döngüsel polietilen (PE) filmler” sunuyor. Bu kilometre taşı niteliğindeki gelişme, Bareks'in esnek ambalaj endüstrisini daha döngüsel bir ekonomiye yönlendirme misyonuna hizmet ediyor. Sertifikalı-döngüsel PE film ile gıda temasına uygun geri dönüştürülmüş ürünler üretmeyi amaçlayan şirket, aynı zamanda güvenlik ve döngüsellik konularında standartları belirleyen “çevre dostu ambalaj malzemelerinin yeni nesli” ürünlerini müşterileri ile buluşturmayı hedefliyor.

Kimyasal veya ileri geri dönüşüm teknolojileri, gıda temas uygulamaları için sertifikalı-döngüsel PE filmler üretilmesine olanak tanıyor ve kirlenme veya bozulma nedeniyle geri dönüşümün bazı sınırlamalarına çözüm sunuyor. Söz konusu geri dönüşüm teknolojileri basitçe plastikleri eritmek ve şekillendirmek yerine; kimyasal geri dönüşüm, depolimerizasyon, piroliz veya gazlaştırma gibi çeşitli süreçleri kullanarak karmaşık plastikleri orijinal monomerlerine veya diğer değerli kimyasal bileşenlere ayırmak için çaba harcıyor. Bu süreçler, plastik atıkları yeni plastikler, yakıtlar veya diğer değerli kimyasallar üretmek için kullanılabilen yapı taşlarına dönüştürüyor. 

İleri geri dönüşüm aynı zamanda PE filmler de dahil olmak üzere geri dönüştürülebilecek plastik türlerinin yelpazesini genişletmeye de destek oluyor. Müşteriler, atığı önemli ölçüde azaltarak ambalaj ihtiyaçlarına daha sürdürülebilir bir yaklaşım benimsemekle birlikte, ürünlerinin en üst düzeyde güvenliğini ve kalitesini sağlayabiliyor.

Bareks Genel Müdürü Yiğitcan ÇelikoğluBaşarılı iş birliğine dair yorumda bulunan Bareks Genel Müdürü Yiğitcan Çelikoğlu şöyle diyor: “Bareks'te, kolektif eylemin gerçek değişimi tetiklediğine inanıyoruz. ExxonMobil ile iş birliğimiz, esnek ambalaj sektöründe yenilik ve daha döngüsel bir ekonomiye destek konusundaki ortak taahhüdümüzü yansıtıyor. Sertifikalı-döngüsel PE filmi portföyümüze eklemek, daha döngüsel bir geleceğe doğru devam eden yolculuğumuzda önemli bir kilometre taşıdır.”

ExxonMobil'in Avrupa Polietilen Satış Müdürü Thierry Debarneville ise, “Bu önemli projede Bareks ile çalışmaktan dolayı memnuniyet duyuyoruz ve Exxtend teknolojisine ve kütle denkliği metodolojisine dayanan ISCC PLUS sertifikalı-döngüsel PE'mizin gıda sektörünün karşı karşıya olduğu bir zorluğu aşmakta önemli bir rol oynayacağından dolayı heyecanlıyız” açıklamasıyla, söz konusu iş birliğine dair düşüncelerini ortaya koyuyor.

Bareks'in sertifikalı-döngüsel PE filmi, önemli performans avantajları ile birlikte, International Sustainability and Carbon Certification (ISCC) Plus sertifikasına da sahip. Plastik atık işleme için ISCC, kütlesel denklik mekanizmasına dayalı bir hesaplama modeli kullanıyor. Bu yaklaşım; üreticilere, işleme kayıpları hesaba katıldıktan sonra üretim sistemlerindeki plastik atığın toplam kütlesini denetleyebilmelerini ve ardından bu kütleyi sertifikalı-döngüsel, saf kalitedeki polimerler olarak belgelemelerini sağlıyor.

Yeni uygulama ürün mühendisliği ve servis operasyonlarını birbirine bağlıyor

Siemens ve Salesforce hizmet sunumunu hızlandırmak ve üretim kârlılığını artırmak için güçlerini bir araya getiriyor.

Siemens Digital Industries Software, Salesforce AppExchange'deki yeni Teamcenter® SLM uygulamasını duyurdu. Siemens tarafından Salesforce ile işbirliği içinde geliştirilen uygulama, Siemens Xcelerator endüstri yazılımı portföyündeki Teamcenter Servis Yaşam Döngüsü Yönetimi çözümünü Salesforce Manufacturing Cloud ve Salesforce Service Cloud ‘u bir araya getirerek ürün mühendisliği ve ürün servis operasyonlarını birbirine bağlıyor. Şirkete göre bu yeni uygulama, üreticilerin daha servis merkezli iş modellerini benimsemelerini, müşteri deneyimini iyileştirmelerini ve servis gelirlerini artırmalarını sağlıyor.

Siemens Digital Industries Software Dijital Üretim Kıdemli Başkan Yardımcısı Zvi Feuer, "Siemens ve Salesforce, servis yaşam döngüsü ve müşteri ilişkileri platformlarının bu yenilikçi entegrasyonu aracılığıyla üreticilerin müşterileriyle yepyeni yollarla bağlantı kurmalarını sağlamak için bir araya geliyor. Yeni işbirliğimiz sayesinde, ürün bilgisini tüm müşteri hikayesiyle bir araya getiren kapalı döngü bir entegrasyon yoluyla üreticilerin servise geçmelerine yardımcı oluyoruz. Uygulama, doğru bilgiyi doğru zamanda tek ve merkezi bir konumda sunarak servis operasyonlarında, mühendislik ve servis ekipleri arasında işbirliğini teşvik edebilecek ve müşteri memnuniyetini artırabilecek gelişmiş bir müşteri hizmetleri deneyimi sunuyor" dedi.

Yeni Teamcenter SLM uygulamasının faydaları arasında daha iyi bir ilk seferde düzeltme oranıyla operasyonel verimliliği artırmak, hizmet maliyetini düşürmek ve satış-hizmet çabaları arasındaki uyumu iyileştirmeye yardımcı olmak yer alıyor. Doğru varlık bilgileri, araçlar ve envanterle donatılan servis ekipleri, müşteri hizmetleri deneyimini iyileştirebiliyor ve gelir artışını destekleyebiliyor.

Uygulama ayrıca teknisyenlere ve saha personeline Teamcenter'da yönetilen grafiksel olarak zengin ürün verilerinin yanı sıra müşteri varlık bilgilerine daha fazla görünürlük sağlayarak servis faaliyetlerinin ilk seferde başarıyla tamamlanmasına yardımcı oluyor. Salesforce'un yapay zekâ teknolojisi Einstein'a erişimi sayesinde uygulama, Teamcenter'da yazılan servis planlarından oluşturulan bilgi makalelerini de tarayarak kaynak ve çözümlerin bulunmasına yardımcı olabiliyor. Servis verilerine kolay erişim sayesinde üreticiler, servis etkinlikleri aracılığıyla öğrenilen dersler her bir ürünün dijital ikizinin bir parçası haline geldikçe sürekli ürün iyileştirme sağlayabiliyor.

Salesforce Üretim ve Otomotiv Kıdemli Başkan Yardımcısı ve Genel Müdürü Achyut Jajoo ise, "Üreticilerin verimliliği artırmasına, daha iyi hizmet sunmasına ve yeni gelir akışları açmasına yardımcı olmak için Siemens ile iş birliği yapmaktan heyecan duyuyoruz. Gerçek zamanlı veri ve yapay zekâ ile güçlendirilmiş Salesforce ile Siemens'in Teamcenter hizmet yaşam döngüsü yönetimini bir araya getirerek, sektör genelinde dijital dönüşümün ilerlemesine yardımcı olacak ve üreticileri yeni gelir akışları oluştururken daha iyi hizmet sunmaları için güçlendirecektir” açıklamalarında bulunuyor.

Yapay zekâ destekli süreç umut vaat ediyor

Plastik ayıklama araştırma projesi OMNI, gıda sınıfı polipropilenin mekanik geri dönüşümüne yönelik dünyada bir ilki gerçekleştiriyor

Polipropilen (PP) gıda ambalajlarının döngüselliğini artırmak amacıyla Recycleye, Valorplast ve TotalEnergies tarafından yönetilen ortak araştırma projesi OMNI, bir ilke imza atan sonuçlara yol açtı. Yapay Zekâ (AI) ve bilgisayar görüşüne dayalı yeni teknoloji, verimli bir dekontaminasyon süreciyle birleştiğinde, gıdayla temas eden uygulamalar için polipropilenin mekanik olarak geri dönüştürülmesi zorluğunun üstesinden gelmek için yüksek performanslı, pazarlanabilir bir çözüm sunuyor. 

OMNI, evsel tüketim sonrası atıklardan gıda sınıfı PP'nin belirlenmesi ve ayrıştırılması için yapay zekâ ve makine öğreniminden yararlanmayı amaçlayan yenilikçi bir proje olarak tanımlanıyor. Ayrıca, evsel ambalaj ve kağıdın çevresel etkilerini azaltmayı misyon edinen bir şirket olan Citeo'nun proje çağrısı çerçevesinde Ekim 2020'de başarıyla seçilen 7 proje arasında yer alıyor.

18 aylık bir araştırmanın ardından OMNI projesi, sistem genelinde ambalaj değişiklikleri gerektiren dijital ve fiziksel markalama çözümlerine bir alternatif oluşturdu. Recycleye bir demonstrasyon ünitesinde; Valorplast tarafından sağlanan ve karakterize edilen Fransa genelinde 5 konumdan toplanan atıklara dayalı bir yapay zekâ modeli oluşturdu ve eğitti. Yapay zekâ ve robotik ayıklama, %95'in üzerinde saflığa sahip gıdada kullanılabilir malzemenin %50'sinde başarılı bir toplama oranı elde etti. Bu sınıflandırma faaliyeti, kullanıma hazır mekanik geri dönüşüm teknolojilerine dayanan yarı endüstriyel bir pilot uygulamada daha fazla dekontaminasyon için kullanılan malzeme üretti. TotalEnergies daha sonra üst düzey ambalaj uygulamalarına uygun, kokusuz, temiz rPP üretmek için polimer uzmanlığından yararlandı.

Geliştirilen yeni süreç, yapay zekâ ve bilgisayar görüşüyle ayrıştırılan gıda sınıfı PP atıklarının verimli bir şekilde dekontaminasyonunu gösterdi ve polipropilen ambalajın döngüselliği için yeni fırsatlar yarattı.

TotalEnergies Polimerlerden Sorumlu Kıdemli Başkan Yardımcısı Nathalie Brunelle konu ile ilgili yaptığı açıklamada şu ifadelere yer veriyor: "Bu proje yalnızca en son teknolojinin malzeme döngüselliğini nasıl geliştirebileceğini göstermekle kalmıyor, aynı zamanda müşterilerimize hizmet vermek üzere geri dönüştürülmüş polimerler için daha geniş bir erişilebilir uygulama yelpazesinin önünü açıyor. Ömrünü tamamlamış plastiklerin yönetilmesi zorluğuna somut bir yanıt veriyor ve 1 milyon ton döngüsel polimere ulaşma hedefimizi tam olarak destekliyor.”

Kaynak: TotalEnergies

Alçak Dünya yörüngesindeki uydular için kendinden yağlamalı malzeme

Ensinger Sintimid, uzay endüstrisindeki tribolojik uygulamalar için TECASINT 8591 adlı yeni bir yüksek performanslı plastiği piyasaya sürüyor. PTFE kullanılarak, özel yağlayıcılar ve dolgu maddeleri eklenerek yeni geliştirilen ürünün, uzayda bulunan koşullar altında kendi kendine yağlama özellikleri sergileyeceği belirtiliyor.

Avrupa Uzay Ajansı (ESA) ve sözleşme ortağı Aerospace & Advanced Composites (AAC) ile yapılan işbirliğinin bir parçası olarak şirket, "Kendinden Yağlamalı Polimer Matrisli Kompozitler" (SLPMC2) projesinde yer aldı. Amaç, rulmanın tüm hizmet ömrü boyunca düşük sürtünme katsayısı sergileyen, kendinden yağlayıcı bir malzeme geliştirmekti. Ayrıca Avrupalı ortaklar denizaşırı malzeme tedarikçilerine olan bağımlılığı azaltmak istiyorlardı.

Hava durumu, iletişim ve yer gözlem uyduları alçak Dünya yörüngesinde (LEO) daire çizer. Uydular yörüngelerine ulaşır ulaşmaz sensörler, antenler ve reflektörler açılır. Sistemlerin hizmet ömürleri boyunca uzayda karşılaşılan zorlu koşullar altında uzun vadeli işlevselliklerini korumaları sağlanmalıdır.

Bu sistemlerin açılmasını sağlayan mekanizmalar özel bilyalı veya lineer rulmanlarla donatılmıştır. Sürtünmeyle birlikte ortaya çıkan aşınma ve yıpranma, bu bileşenlerden yüksek özellikler talep etmektedir. Her şeyden önce, en az 20 milyon rulman devri boyunca sabit bir bilyalı rulman torkunu korumak özel bir zorluktur. Ensirger tarafından verilen bilgiye göre araştırma bulguları, TECASINT 8591'in rakip ürün PGM-HT ile karşılaştırıldığında daha düşük bir bilyalı rulman torkuna sahip olduğunu gösterdi. İstenmeyen yapışma-kayma etkileri oluşmadı. Tribolojik özelliklerinin yanı sıra malzeme, ECSS Q70-02 tarafından belirlenen gaz çıkışı limitlerine uygun olarak düşük seviyelerde sonradan büzülme sergiledi.

ESA tarafından onay

Proje aşamasında AAC şirketi yeni malzemenin ilgili tüm özelliklerini inceledi ve endüstri ortaklarıyla birlikte ilk uygulamaları test etti. Kriyojenik sıcaklıklarda ve vakum altında bile malzeme üstün sürtünme özellikleri gösterdi. Sonuçların analizinin ardından TECASINT 8591, mevcut tek kaynaklı malzeme PGM-HT'ye alternatif olarak ESA tarafından onaylandı. Şirket tarafından yapılan açıklamada ayrıca ilk müşterilerin, anten ve reflektörlerin açılmasında kullanılan rulman kafesleri için malzemeyi test etmeye başladığı belirtiliyor. Yeni malzeme, 60 mm kalınlığa kadar plakalar ve 60 mm çapa kadar çubuklar halinde bulunuyor.

Kaynak: Ensinger Group

ALPLA’dan yenilikçi kapak

Pratik, sezgisel ve çocuk dostu: Norveçli valf teknolojisi şirketi SmartSeal tarafından geliştirilen çözüm, sızıntılara ve sıçramalara karşı güvenilir bir koruma sağlıyor. 

ALPLA'nın sızdırmayan içecek kapağı tek bir damlanın bile kaybolmamasını sağlıyor. Yenilikçi çözüm, sıvıyı yalnızca vakumla veya elastik ağızlık üzerindeki mekanik basınçla uyguluyor. Buna karşılık yenilikçi kapak, sıvıyı 2,7 bar şişe basıncına kadar içeriden güvenilir bir şekilde sızdırmaz tutuyor. Güvenli valf kapatma sistemi, Norveçli valf teknolojisi şirketi SmartSeal tarafından geliştirildi ve başlangıçtan itibaren yalnızca ALPLA tarafından üretiliyor.

Fußach tesisindeki tüm aletlerin ve montaj hatlarının tamamen devralınmasıyla ALPLA, şimdi bu yenilikçi çözümün daha da ölçeklendirilmesi için rotayı belirliyor. Ambalaj uzmanı aynı zamanda yeni araçların geliştirilmesini yoğunlaştırıyor, optimizasyon yoluyla eme tüketimini azaltıyor ve daha fazla ürün çözümüne yatırım yapıyor.

Fußach'taki Avusturya fabrikasının başkanı Daniel Gut konu ile ilgili yaptığı açıklamada şu ifadelere yer veriyor: “Şu ana kadar sızıntı olmadan kapatmanın geçmişi umut vericiydi. Şimdi bir sonraki adımı atıyor ve global bir sistem sağlayıcısı olarak gücümüzden yararlanıyoruz. Bunun bize sunduğu muazzam potansiyelden yararlanmak ve üretimimizi hemen üç katına çıkarmak istiyoruz."

Satış Müdürü Patrick Scherbantie ise: “Damlama önleyici kapak standart ürün yelpazesine dâhil olup uluslararası ağ üzerinden dağıtılmaktadır. Müşterilerimiz başka bir yenilikten de yararlanıyor ve şişe veya preform dâhil olmak üzere kapağı tek bir kaynaktan temin edebiliyor. Pazar ve uygulama alanına bağlı olarak, hızlı ve esnek bir şekilde ek kapasiteler de oluşturabiliriz" diye ekliyor.

Damlama yapmayan kapağın, farklı şişe boyun bitişleri için toplam dokuz rengi bulunuyor. Bu belirtilen renklerin dışında müşteriye özel renk seçenekleri de bulunan kapak, gelecekte iki bölümlü bir spor versiyon olarak da sunulacak. Alternatif versiyon, kapak açıldıktan hemen sonra sıvıyı bırakarak, ağızlık üzerinde emme veya basınç gerektirmeyecek, böylece en yoğun fiziki performans sırasında bile içimi kolaylaştıracak.

Kaynak: ALPLA 

Tek kullanımlık enjektör, yenilenebilir ham madde ile sürdürülebilirlik hedeflerini karşılıyor

Cihaz muhafazasının üretiminde Ineos Styrolution'ın biyo bazlı stiren akrilik kopolimeri kullanıldı 

Sağlık sektörüne yönelik İngiltere merkezli yenilikçi bir çözüm sağlayıcı olan Eco-inject, yeni nesil tek kullanımlık otomatik enjektörlerinin muhafazaları için INEOS Styrolution'ın sürdürülebilir NAS® ECO 21 BC70 malzemesini seçtiklerini duyurdu.

Büyüyen sağlık hizmetleri pazarının ihtiyaçlarını karşılamak üzere özel olarak tasarlanan yeni çözüm Eco-inject’e göre, çevresel sürdürülebilirliği maliyet azaltma ile birleştiriyor. Yeni otomatik enjektör borusu, azaltılmış plastik atık ve biyolojik olarak atfedilen polimerlere dayalı bir muhafaza kutusu ile doğal ve düşük maliyetli bir kullanım sunuyor. Ayrıca tek bir cihaz biçiminde 1ml veya 2.25ml önceden doldurulmuş şırıngaların mevcut olduğu bilgisi veriliyor.

Ineos Styrolution ise malzemenin termal stabiliteye sahip, güçlü, sert ve su geçirmez bir plastik reçine gerektiren uygulamalar için uygun olduğunu belirtiyor. ISCC PLUS kapsamında sertifikalandırılmış bir kütle dengesi sürecine dayalı olarak yenilenebilir ham madde kullanılarak üretilen bu sınıf; %93 oranında karbon ayak izi azaltma (CFR) değeri ile şeffaflık, yüksek yüzey kalitesi ve düşük yoğunluk gibi özellikler de sunuyor.

Yirmi yılı aşkın bir kariyere sahip endüstriyel tasarımcı ve Eco-inject'in kurucusu John Palmer-Felgate şunları söylüyor: "Eco-inject'te hem ekonomik hem de çevre dostu çözümlere odaklanıyoruz. Sürdürülebilirlik ve şıklık için çabalarken aynı zamanda ürün maliyetini de düşürüyoruz. INEOS Styrolution'ın sürdürülebilir ECO malzemeleri ile tam da bunu başarabiliriz. Biyo-bazlı plastiklerin kullanılması, otomatik enjektör cihazlarının karbon ayak izini önemli ölçüde azaltarak, giderek daha sıkı hale gelen sağlık hizmetleri sürdürülebilirlik kriterlerini karşılamalarına olanak tanıyacaktır. Bu da tüketicilerin kendi kendini yöneten bu cihazları evlerinde kullanmanın avantajlarından yararlanmaya devam etmelerini sağlayacaktır.”

Sağlık hizmetleri segmentinin sürdürülebilir ECO malzemelerini benimsediğini görmenin heyecan verici olduğunu söyleyen INEOS Styrolution İş Geliştirme Müdürü Bernd Elbert ise; “Bizimle benzer değerleri paylaşan, kullanıcı ihtiyaçlarına yönelik bütünsel bir yaklaşım ve yenilikçi tasarımla yeni alternatifleri keşfetmeye hazır bir şirketle çalışmak özellikle ilham verici” ifadeleri ile açıklıyor.

Kaynak: INEOS Styrolution

Ferrgem Mold: Kalıp üretimine sanatsal dokunuş

Ferrgem Mold, uzun yıllara dayanan bilgi birikimi, deneyimli kadrosu ve ileri teknoloji barındıran makine parkıyla yüksek kalite standartlarında ürettiği kalıplarını müşterilerinin hizmetine sunuyor. 

Ürün yelpazesinde yer alan gıda ambalajı, plastik kapak, mutfak gereçleri ve medikal malzeme kalıplarının tamamını kendi bünyesinde üretme kabiliyetine sahip olan şirket, her geçen gün daha yenilikçi ve daha uzun ömürlü kalıplar üretmek için çalışmalarına hız kesmeden devam ediyor.

20 yılı aşkın süredir kalıp sektörünün tüm aşamalarında kişisel olarak bulunan Ferrgem Mold Kurucusu ve Genel Müdürü Cebrail Demirbağ şirketlerinin yapılanması ve gelişim sürecini şu ifadelere anlatıyor: “2004 yılında ‘Geçmişten Geleceğe’ sloganıyla makine ve kalıp sektöründe faaliyetlerimize başladık. 7 yıl önce kendi şirketimizi kurup kurumsallaşma yolunda ciddi adımlar atarak devam ettirdiğimiz iş sürecine yakın zamanda “Ferrgem Mold” markasını oluşturarak başarıyla devam ediyoruz. Küçük işletmelerden büyük firmalara dek, bu 20 yıllık sürece binlerce proje sığdırabilmiş olmanın gururunu yaşıyoruz. Her daim müşteri memnuniyetini ön planda tutan, verdiği sözü zamanında yerine getiren olası yanlış ve hatalara karşı sorumluluk üstlenen anlayışımızla daima müşterilerimizin lehine bir yönetim anlayışına sahip olduk.” 

Ülkemizin kalıp alanında bir dünya markası olması adına yurt içi üretimi kadar, yurt dışı üretim süreçlerine de ciddi anlamda önem verdiklerini söyleyen Cebrail Demirbağ üretim süreçlerini şu şekilde açıklıyor: “Kalıp üretiminin bütün aşamalarında rol alıyoruz. Universal bakış açısıyla projelendirme ve üretim anlayışıyla yüksek kalitede uzun ömürlü kalıplar üretiyoruz. Ürünlerimizi üretirken müşteriye özel ve hassas üretim metodundan yararlanıyoruz. Bu hem yüksek kaliteli kalıp üretimi olanağı sağladığı gibi hem de kullanım esnasında ve ilerleyen zamanlarda iyileştirme, onarım süreçlerinde esneklik sağlamaktadır. İleri teknoloji barındıran makinelerimizle üretmiş olduğumuz kalıp parçalarımız HASCO ve DME standartlarındadır. Kalıplarımızda sızdırmazlık, kilit fonksiyonu, sorunsuz istiflenme, yüksek sağlamlık, özel üretim özellikleri bulunmaktadır. Sunmuş olduğumuz çözüm önerilerimiz ile müşteri memnuniyetini en üst seviyede tutarak karşılıklı güven ortamı içinde sektörde kalıcı olma yolunda önemli adımlar atıyoruz. Gerek teknolojik alt yapımız, gerek değerli personel kadromuz, gerek ise modern yönetim biçimimizle her geçen gün daha atletik ve güçlü bir şirket halini alıyoruz. Ülkemizin obez büyüklükte şirketlerden ziyade güçlü ve yenilikler yaratan firmalara, markalara ihtiyacı olduğuna inanıyoruz. Ferrgem Mold olarak bunun için çalışıyoruz.”

ALPLA, Danimarka merkezli Paboco’nun büyük ortağı oldu

Paboco, 2024 yılının sonu itibariyle Danimarka’daki ileri teknolojiye sahip yeni üretim tesisinde tamamen geri dönüştürülebilir bir kâğıt şişe üretmeyi planlıyor.

The Paper Bottle Company (Paboco), inovatif selüloz şekillendirme teknolojisinin yardımıyla elyaf bazlı ambalaj çözümleri geliştirip üretiyor. Danimarka'nın Slangerup kentinde yerleşik olan şirket, 2019 yılında ALPLA ve Billerud tarafından ortak bir girişim olarak faaliyete geçti. Şirketin çoğunluk hissedarı, ambalaj ve geri dönüşüm uzmanı ALPLA, Billerud'un tüm hisselerini satın aldı ve Paboco'ya yaptığı yatırımla, FSC sertifikalı elyaflardan üretilen tümüyle geri dönüştürülebilir kâğıt şişenin sanayileşmesi yönündeki çalışmaları hızlandırdı. 

Güvenlik, fiyat uygunluğu ve sürdürülebilir ambalaj çözümlerinin şirket olarak temel kriterleri arasında yer aldığını ifade eden ALPLA CEO’su Philipp Lehner: “Paboco ekibi, birkaç yıl süren yoğun bir geliştirme sürecinin ve ezber bozan inovasyonların sonucunda artık sektörde lider konuma gelecek ürününü piyasaya sürmeye ve kâğıt şişeyi geniş bir müşteri kitlesi için sürdürülebilir bir seçenek haline getirmeye hazır" açıklamalarında bulunuyor. 

Test aşamaları başarılı oldu

Paboco, 2021 yılından bu yana The Absolut Company, Carlsberg Group, The Coca-Cola Company, L'Oréal ve Procter & Gamble gibi “Paboco Pioneer Topluluğu” üyeleri ile birlikte piyasaya ilk defa sürülen ürünleri test ediyor. Test sürecinin başarıyla tamamlanmasının ardından, yeni nesil geri dönüştürülebilir kâğıt şişelerin seri üretimine 2024 yılı sonunda başlanması planlanıyor. 

Ravago Petrokimya, sürdürülebilir ve yenilikçi çözümlerle sektörde öncü bir rol üstleniyor

Şirket, polimer ham madde alanındaki bu yenilikçi yaklaşımıyla kendini sadece endüstri normlarını şekillendiren bir oyuncu değil, aynı zamanda sürdürülebilirliği teşvik eden bir örnek olarak konumlandırıyor.

1998'den bu yana Türkiye plastik sektörünün önde gelen oyuncularından biri olan Ravago, polimer ham madde üretim şirketi Ravago Petrokimya ile yatırımlarına ara vermeden devam ediyor. Şu an itibariyle Ravago Petrokimya, Aliağa (İzmir) ve Taysad (Kocaeli) üretim tesislerinde toplam 250 bin metrekarelik bir alanda faaliyet gösteriyor. Şirket ayrıca 400 bin tonluk üretim kapasitesi ile Türkiye'nin ikinci büyük plastik üreticisi ve plastik ham madde ihracatının lideri konumunda bulunuyor.

2001 yılında Gebze'de Termoplastik Elastomer ve Mühendislik Plastikleri üretimi ile yolculuğuna başlayan şirket, 2019’da İzmir Aliağa tesislerinde Endüstri 4.0 otomasyon sistemi kurulumu ve 100 bin ton üretim kapasitesiyle Türkiye'nin önde gelen teknik kompound üreticileri arasında yer alıyor.

SOCAR Türkiye Ar-Ge yeni ürünler ve uygulamalar geliştirmeye devam ediyor

Şirket, ticarileşen yeni ürünleriyle Türkiye’nin hedefleri ve ihtiyaçlarına uygun çözümler sunuyor.

SOCAR Türkiye Ar-Ge ve İnovasyon şirketinin zengin bilgi birikimi ve deneyimi ile geliştirilen PETİLEN EC 10-19 türü, 2023 yılı itibari ile ticari ölçekte üretime geçerek Alçak Yoğunluklu Polietilen türleri arasındaki yerini aldı. 

Yenilikçi bir yöntem ile üretilen PETİLEN EC 10-19 türü, ekstrüzyon prosesi ile kağıt, karton ve alüminyum kaplama işlemlerini hedefleyen kullanıcılar için geliştirildi. Şirket tarafından verilen bilgiye göre, yeni polietilen türü özel moleküler yapısı sayesinde yüksek hat hızlarında dahi işlenebilirken, farklı malzeme yüzeylerine mükemmel yapışma ve üstün sızdırmazlık özellikleri sunuyor. Bu özelliklerinin yanı sıra, stabil eriyik akış ve sabit neck-in (boyun verme) özellikleri sayesinde son kullanıcıların işleme sırasında malzeme kaybını azaltmayı hedefleyen katkısız bir ürün olarak öne çıkıyor. SOCAR Türkiye Ar-Ge, yüksek performanslı yeni polietilen türünü geliştirerek ambalaj sektörüne yönelik kaliteli ürünler ve uzun vadeli tedarik güvencesi sunuyor. Şirket ayrıca yeni ürünleri ile, sektörde yerel ürün kullanımının artırılması ve ithalatın azaltılması amacıyla hem ürün yerlileştirme çabalarına hem de bu sayede ülke ekonomisine de önemli bir katkı sağlamayı hedefliyor.

Sürdürülebilir gelecek için ambalaj inovasyonu

Ambalaj ve basım sanayine hizmet veren Toyo Matbaa Mürekkepleri sürdürülebilir ve yenilikçi çözümlerini Avrasya Ambalaj İstanbul Fuarı’nda sergileyecek.

Japonya merkezli Toyo Ink Group’a bağlı olan Toyo Matbaa Mürekkepleri, ambalaj sektörünün en kapsamlı fuarlarından biri olan Avrasya Ambalaj İstanbul Fuarı’nda “Sürdürülebilir Gelecek için Ambalaj İnovasyonu” başlığı altında basım ve ambalaj üreticilerinin döngüsel bir ekonomiye geçiş yapmalarına yardımcı olabilecek ürün ve hizmetlerini 5’inci Salon, 513B Numaralı Standında sergileyecek. Yenilikçi çözümleri ve teknik destek hizmeti ile uluslararası alanda gücünü artıran şirket; her türlü baskı malzemelerine uygun, yüksek performanslı mürekkeplerini, kaplama sistemlerini ve yardımcı malzemelerini fuarın yerli ve yabancı ziyaretçileri ile buluşturacak. Özellikle, MOSB’deki fabrikasında üretimini yaptığı sheet-fed ofset mürekkepleri, likit mürekkepler, metal ambalaj sistemleri ve veb ofset mürekkepleri ürün gruplarının yanı sıra gıda, içecek ve endüstriyel uygulamalar için geliştirilen ve Toyo Ink Group bünyesinde yer alan laminasyon tutkalları gibi ambalaj sektörüne yönelik ürün gruplarını da tanıtacak. 

Geri dönüştürülebilirliğe doğru artan eğilimin bir parçası olarak, esnek ambalaj yapılarında alüminyumun yerine geçen oksijen bariyeri kaplamaları ve şeffaf UV-blok kaplamaları için Ar-Ge uzmanları tarafından geliştirilen RV-20010 serisi de fuarda tüm mevcut ürün grupları ile birlikte Toyo Matbaa Mürekkepleri’nin öne çıkan ürünleri arasında yer alacak. Bu seri, sadece paketlenmiş ürüne zarar verebilecek istenmeyen UV ışınlarını engellemekle kalmıyor, aynı zamanda toplam paketin geri dönüştürülebilirliğini artırmaya da yardımcı oluyor. 

Şirket gıda güvenliğine yönelik çözüm önerilerinde ise, LP-9000 Toyo Life Premium Food LO/LM tabaka ofset mürekkep serisini sergileyecek. LP-9000 sistemleri, INGEDE tarafından mürekkepten arındırılabilirlik sertifikasına sahip olmasının yanı sıra, EuPIA yönergeleri ve İyi Üretim Uygulamaları (GMP) standartlarına da uygun olarak tasarlandı ve üretildi. Toyo Matbaa Mürekkepleri ayrıca, metal ambalaj iç kaplamalarına yönelik BPA içermeyen, gıda regülasyonlarına uygun ürün önerilerini de bu fuarda ziyaretçilerine sunacak.

Bak Gravür’den kapasite artırımına yönelik çok önemli bir yatırım

Bakioğlu Holding Ambalaj Grubu Şirketleri’nden biri olan ve baskılı esnek ambalaj sektörü için rotogravür baskı silindiri ve flekso baskı klişesi üretimi gerçekleştiren Bak Gravür ise, kuruluşundan bu yana gerçekleştirdiği çok önemli yatırımlara bir yenisini daha ekledi. 

Şirket, kapasite artırımı ve teknolojiyi yenileme yatırımı ile var olan makine parkuruna ilave olarak; 1 adet CFM, 4 adet CUmax teknolojisine sahip bakır kaplama, 1’er adet krom kaplama, yağ alma, gravür işleme, finishmaster ve lazer finish yağ alma makinelerinin yatırımını gerçekleştirdi.

Bak Gravür, gerçekleştirdiği büyük ölçekli yeni yatırımı ile Türkiye’nin ve Avrupa’nın önde gelen rotogravür baskı silindiri üreticilerinden biri konumuna ulaşmış olmakla birlikte, müşterilerine aylık 5.000, yıllık 60.000 silindire kadar üretim kapasitesi sunuyor. 

Şirket yetkilileri; sürekli gelişen ve yenilenen yatırımlarıyla, esnek ambalaj sektöründe ve ülke ekonomisinde değer yaratmanın gururunu yaşadıklarının altını çiziyor.

Bak Ambalaj, sürdürülebilir ambalaj çözümlerine yenilerini eklemeye devam ediyor

Bakioğlu Holding Ambalaj Grup Şirketleri’nden Bak Ambalaj, sürdürülebilir gelecek için, baskılı esnek ambalaj sektörüne yönelik sürdürülebilir çözümler geliştirmeye devam ediyor.

Türkiye’den ilk paydaşın Bak Ambalaj olduğu, döngüsel ekonomide esnek ambalajın performansını artırmak Şirket yetkilileri; sürekli gelişen ve yenilenen yatırımlarıyla, esnek ambalaj sektöründe ve ülke ekonomisinde değer yaratmanın gururunu yaşadıklarının altını çiziyor. için tüm değer zincirlerini temsil eden Avrupa şirketler ve dernekleri konsorsiyumunun ortak girişimi olan CEFLEX paydaşlığı ile, döngüsel ekonomiye katkı sağlayacak girişimlerde bulunmak için gerek ürün gerek üretim süreçleri boyutunda katkı sağlıyor.

Aynı zamanda, Reborn Ürün Ailesi ile birden fazla sürdürülebilirlik seçeneği geliştirmek üzere Azalt/Dönüştür/Yeniden Kullan yaklaşımı ile müşterilerinin gerçek ihtiyaçlarını sorgulayarak daha sürdürülebilir ambalaj çözümlerini, Türkiye’nin Bakanlık onaylı ilk AR-GE Merkezi olan Bak Ambalaj AR-GE Merkezi çatısı altında geliştiriyor. Reborn Ürün Ailesi içerisinde yer alan “Mono PE, Mono PP, Mono PO, Paper ve PCR” ürün gruplarıyla, müşterilerine farklı kategorilerde geri dönüştürülebilir ambalaj yapıları sunan şirket; kuruluşundan bu yana insan değerini odağına alarak çevreye duyarlı ve sürdürülebilirlik stratejisiyle uyumlu biçimde faaliyetlerine devam ediyor.

Toyo Matbaa Mürekkepleri Avrasya Ambalaj fuarına katılıyor

Toyo Matbaa Mürekkepleri, 11-14 Ekim tarihleri arasında Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilmesi planlanan ve ambalaj sektörünün en kapsamlı fuarlarından biri olan 28. Avrasya Ambalaj İstanbul Fuarı’na katılmaya hazırlanıyor.  

Japonya merkezli Toyo Ink Group’a bağlı olan Toyo Matbaa Mürekkepleri; Avrasya Ambalaj İstanbul Fuarı’nda “Sürdürülebilir Gelecek için Ambalaj İnovasyonu” başlığı altında basım ve ambalaj üreticilerinin döngüsel bir ekonomiye geçiş yapmalarına yardımcı olabilecek ürün ve hizmetlerini 5’inci salon, 513B numaralı standında sergileyecek. Yenilikçi çözümleri ve teknik destek hizmeti ile uluslararası alanda gücünü artıran şirket; her türlü baskı malzemelerine uygun, yüksek performanslı mürekkeplerini, kaplama sistemlerini ve yardımcı malzemelerini fuarın yerli ve yabancı ziyaretçileri ile buluşturacak. Özellikle, MOSB’deki fabrikasında üretimini yaptığı sheet-fed ofset mürekkepleri, likit mürekkepler, metal ambalaj sistemleri ve veb ofset mürekkepleri ürün gruplarının yanı sıra gıda, içecek ve endüstriyel uygulamalar için geliştirilen ve Toyo Ink Group bünyesinde yer alan laminasyon tutkalları gibi ambalaj sektörüne yönelik ürün gruplarını da tanıtacak. 

Geri dönüştürülebilirliğe doğru artan eğilimin bir parçası olarak, esnek ambalaj yapılarında alüminyumun yerine geçen oksijen bariyeri kaplamaları ve şeffaf UV-blok kaplamaları için Ar-Ge uzmanları tarafından geliştirilen RV-20010 serisi de fuarda tüm mevcut ürün grupları ile birlikte Toyo Matbaa Mürekkepleri’nin öne çıkan ürünleri arasında yer alacak. Bu seri, sadece paketlenmiş ürüne zarar verebilecek istenmeyen UV ışınlarını engellemekle kalmıyor, aynı zamanda toplam paketin geri dönüştürülebilirliğini artırmaya da yardımcı oluyor. 

Şirket gıda güvenliğine yönelik çözüm önerilerinde ise, LP-9000 Toyo Life Premium Food LO/LM tabaka ofset mürekkep serisini sergileyecek. LP-9000 sistemleri, INGEDE tarafından mürekkepten arındırılabilirlik sertifikasına sahip olmasının yanı sıra, EuPIA yönergeleri ve İyi Üretim Uygulamaları (GMP) standartlarına da uygun olarak tasarlandı ve üretildi. Toyo Matbaa Mürekkepleri ayrıca, metal ambalaj iç kaplamalarına yönelik BPA içermeyen, gıda regülasyonlarına uygun ürün önerilerini de bu fuarda ziyaretçilerine sunacak.

Toyo Matbaa Mürekkepleri Stratejik Planlama ve Pazar Analizi Ekip Lideri Pınar Demir Altın, “Ambalaj ve basım endüstrisi hem ülkemizde hem de dünyada hızlı büyüyen, gelişen sektörlerin başında geliyor. Bununla birlikte her yıl tüketici davranışları ve beklentileri değişkenlik gösteriyor. Özellikle tüketiciler ve markalar sürdürülebilir ambalajlara, ürünlere her geçen gün daha çok önem veriyor. Bu durum tedarik zincirinin bir parçası olan biz mürekkep üreticilerini de yakından ilgilendiriyor. Toyo Matbaa Mürekkepleri olarak ürün yaşam döngüsünün daha iyi bir noktaya gelmesi adına sürdürülebilirliğe katkı sağlayan ürünler geliştirmek için çalışmalarımızı yürütüyoruz. Bu doğrultuda yenilenebilir kaynakları kullandığımız, gıda regülasyonları ile uyumlu tüm ürün serilerimizi Avrasya Ambalaj Fuarı’nda standımızı ziyaret edenler bulabilecekler” dedi.

Yeni nesil, ambalajda “kişisel deneyim” arıyor

Gelişen teknoloji, değişen damak zevkleri ve tercihleri ile farklılık gösteren ürün içerikleri. Tüm bunlar ve daha fazlası tüketici olarak alım kararlarımızı etkileyen unsurlar. Peki üreticiler bizim karar verme süreçlerimizi belirlemek için neler yapıyorlar, tüketici davranışları nasıl şekilleniyor?

Karma Grup tarafından İstinye Üniversitesi ev sahipliğinde 23-24 Kasım tarihlerinde düzenlenecek olan "Kalite ve Ürün Deneyimi Semineri"nde bu soruların yanıtları ve birçok başlık gıda sektörünün uzmanları tarafından işlenecek. 

Seminerde  "Tüketici Davranışları" üzerine bir sunum yapacak olan İstanbul Nişantaşı Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Uğur Batı, markayı temsil eden ambalajın artık ürünü korumasının yanında satış ve marka itibarı için de daha değerli hale geldiğini ifade etti. Batı, "Günümüzde markaların tüketicilere ulaşmak ve onların dikkatlerini çekmek için kullandığı birçok strateji bulunmaktadır. Bu stratejilerin içinde duyusal pazarlama, özellikle son yıllarda önemli bir yer edinmeye başladı. Duyusal pazarlama, tüketici duyularını etkileyerek satın alma kararları üzerinde olumlu etkiler yaratma amacını taşıyan bir yaklaşımdır" dedi. 

İnsanların yüzde 83'ü görerek öğreniyor 

Duyusal pazarlamanın temel ilkesinin, insanların beş duyusu (görme, işitme, dokunma, koku, tat) ile yaydığı izlenimlerin ve deneyimlerin; kullanıcıların ürünler ve markalar hakkında oluşturduğu algıları belirlemesi olduğunu belirten Batı, "Özellikle ürün görselinin insanların satın alma yolculuğunda önemli bir rol oynadığı biliniyor. Araştırmalara göre, insanlar edindikleri bilginin yüzde 83'ünü görme kanalıyla öğreniyor. Bir ürünün renginden şekline, satış yerinde konumlandırılmasına kadar birçok görsel faktör satışların arttırılmasında önemli rol oynuyor. Ürünlerin ambalajları, renk seçimleri, görsel ve vitrin düzenlemeleri, tüketiciyi etkilemek ve markanın hafızasında yer edinmek için kullanılan önemli araçlardır" diye konuştu. 

Diğer bir etkili duyusal pazarlama yönteminin işitme duyusu olduğunu söyleyen Prof. Dr. Batı Coca Cola örneğine değindi: "Sesler, zorlayıcı duygusal tepkilerini tetikleyebilir ve ürün ya da markanın karakterini vurgulayabilir. Örneğin, Coca Cola'nın açılış sesi gibi sesli sesler, alıcı zihninde kalıcı izler bırakabilir ve markanın tanınabilirliğini arttırabilir."

Yeni nesil ambalaj tercihleri dikkat çekiyor

Ambalaj tasarımının tüketicinin satın alma kararında önemli rol oynadığını dile getiren Batı, özellikle görsel, dokusal, kokusal unsurlarla tüketicilere çeşitli duygusal ve algısal deneyimler sunulabilir. Batı, yeni nesil tüketicilerin de genellikle farklı tercihlere sahip olabildiğini söylerken, bunları şu başlıklarla açıkladı:

1. Estetik ve Görsel Çekicilik: Yeni nesil tüketiciler, ürün ambalajının estetik açıdan çekici olmasını önemserler. Şık, modern ve özgün tasarımlar tercih edilir. Ambalajın renkleri, şekli ve desenleri tüketicilerin görsel zevkini tatmin etmeye yönelik olmalıdır.

2. Çevresel Duyarlılık: Günümüzde çevresel konulara duyarlılık arttığından, yenilikçi ve sürdürülebilir ambalaj tercih edilir. Yenilikçi ambalaj tasarımları ve çevre dostu malzemelerin kullanımı, yeni nesil tüketicilerin tercihlerini etkileyebilir.

3. Hikaye Anlatımı: Ürünlerin ve markaların arkasındaki hikayeler tüketiciler için önemlidir. Ambalaj tasarımı, bu hikayeyi iletebilecek şekilde tasarlanabilir. Markanın kökeni, ürünün üretim süreci veya ürünün hedeflediği deneyim gibi unsurlar, tüketicilerin bağ kurmasına yardımcı olabilir.

4. Pratiklik ve Kullanım Kolaylığı: Yeni nesil tüketiciler, ambalajın pratikliğine ve kullanım kolaylığına da değer verir. Kolay açılabilir, tekrar kapatılabilir veya taşınabilir ambalajlar tercih edilebilir.

5. Kişisel Deneyim: Tüketiciler, ürünü satın alırken kişisel bir deneyim yaşamak isterler. Ambalaj tasarımı, bu deneyimi artırıcı unsurlar içerebilir. Örneğin, ürünü denemeye teşvik eden örnekler veya sürpriz hediyeler içerebilir.

6. Tüketici İncelemeleri ve Sosyal Etkileşim: Yeni nesil tüketiciler, diğer tüketicilerin deneyimlerini önemserler. Ambalajda, ürünün aldığı olumlu yorumları veya sosyal medya etkileşimlerini vurgulayan unsurlar bulunabilir.

7. Dijital Entegrasyon: Akıllı telefonların yaygın kullanımıyla birlikte, ambalaj tasarımları dijital içeriklere yönlendirebilecek QR kodları veya diğer bağlantıları içerebilir. Bu, tüketicileri marka ve ürünle daha fazla etkileşime teşvik edebilir.

8. Marka Bağlılığı: Tüketiciler, ambalaj tasarımının markayı yansıtmasını ve marka bağlılığına katkıda bulunmasını beklerler. Tutkulu bir marka takipçisi olan yeni nesil tüketiciler, markanın değerlerini ve kişiliğini ambalaj tasarımında görmek isterler.

Sağlığa faydalı ürünlerde gerçeği yansıtan ambalajlar ön plana çıkıyor

Beslenme tarzı ve sağlıklı yiyeceklere doğru evrilen günümüz tüketicisinin, sağlıklı gıda ürünlerine olan ilgisi gün geçtikçe artıyor. Yeni neslin sağlıklı beslenme taleplerinin ambalaj tasarımında yenilenmeye yol açtığına değinen Tasarist Yaratıcı Direktörü Musa Çelik, “Yaratıcı ambalaj tasarımıyla özellikle sağlığa zararlı ürünler ‘sağlıklı’ görünebiliyor. Bu sebeple tüketiciyi doğru şekilde etkilemek için ambalajı gerçekçi ve bilgilendirici şekilde tasarlayarak ürünün sağlığa etkisini açıkça yansıtmak gerekiyor” ifadelerinde bulunuyor.

Doğal besinlere yönelik artan talep, ambalaj tasarımı için beklentileri yükseltiyor. Tüketicilerin ihtiyaçlarına dürüstçe karşılık vermek isteyen markalar, besin kategorisindeki ürün ambalajlarını yeniden tanımlıyor. Doğru ifadelerle kaliteli şekilde tasarlanmış ambalajın tüketiciye yardımcı olduğunu söyleyen Musa Çelik, “Tüketiciye en hızlı ambalaj yoluyla ulaşabiliriz. Bu sebeple ambalaj, ürünün sadece lezzetli değil aynı zamanda sağlıklı olduğuna dair doğru bilgilere sahip olmalı. Artık tüketici satın almak istediği ürünü gerçeği yansıtan, sade ve bir o kadar anlaşılır şekilde kurgulanmış ambalajlarda görmek istiyor. Dolayısıyla akıllıca tasarlanmış bir ambalajla ürünün sağlığa olan etkisi kolayca ayırt ediliyor” açıklamasında bulunuyor.

Ambalaj sayesinde tüketici sağlığına uygun olan ürünü kolayca anlıyor

Dünya genelinde yaşanan nüfus artışı ve kirlilik, insanları sağlıksız yaşam tarzına sürüklüyor. İnsanların beslenme konusunda daha fazla duyarlı hale gelmesi, yiyecek ve içecek ürünlerinin ambalaj tasarımında yenilenmeye yol açıyor. Yeni nesil tüketicinin, ürünün besin miktarı ve kalsiyum değerleri gibi temel özelliklerin yer aldığı ambalajlar daha çok dikkatini çekiyor. Yiyecek ve içeceklerin sağladığı tüm besin bilgilerine ambalaj yoluyla kolayca ulaşıldığına değinen Musa Çelik, “Yeni nesil tüketici anlaşılır, orijinal ve bilgilendirici ambalajlara yöneliyor. Sade bir arka planda canlı renklerin, gerçekçi görsellerin, basit logoların ve kısa ürün bilgilerinin yer aldığı ambalajlar daha çok talep görüyor. Böylece tüketici kendisine ve sağlığına uygun olan ürünü kolayca anlıyor” ifadelerini kullanıyor. 

Minimalist ambalaj tasarımı tüketiciye güven veriyor

Ambalaj tasarımı, tüketicinin tek bakışta ürün hakkında bilgilenmesine olanak sağlıyor. Paketin ön yüzünde yer alan görsellerin ve doğru ifadelerin ürünü öne çıkaracağını söyleyen Musa Çelik, “Ürünün görüneceği şekilde şeffaf bir kısma sahip olan ambalaj tüketicide güven duygusu yaratıyor. Aynı zamanda ürünü nem, ısı, koku gibi birçok çevresel faktöre karşı koruma sağlayan açılır-kapanır bir ambalajda muhafaza etmek gerekiyor. Bu özelliklerle beraber ambalaj tasarımında yalnızca görünüme değil stratejik bir hikâyeye odaklanmak önemli. Dürüst ifadelerin, gerçeği yansıtan öğelerin ve ürün bilgilerinin yer aldığı minimalist bir tasarımla tüketicilerin beslenme tarzını büyük oranda etkileyebiliriz” yorumlarında bulunuyor.

Çeliğe alternatif olarak seçilen sürdürülebilir ambalaj çözümü

Aromsa, paslanmaz çelik konteynerleri değiştirerek sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmak için Mondi ile ortaklığa gitti

Ürünleri arasında soslar, sos malzemeleri, özler ve baharatlar bulunan Türk aroma şirketi Aromsa’nın önünde aşılması gereken bir zorluk vardı. Şirket sürdürülebilirlik stratejisine tümüyle bağlıydı, ancak aynı zamanda nakliye için paslanmaz çelik konteynerler kullanmak isteyen yeni bir müşteriyle çalışmaya başladı. Bunun için yaklaşık 250 tane paslanmaz çelik konteynere yatırım yapılması gerekiyordu ve bu da şirkete göre maliyetli bir ambalaj çözümü anlamına geliyordu. Yüksek fiyatın yanı sıra depolama ve bakım, konteynerlerin yıkanması ve sterilize edilmesi gibi lojistik maliyetler de söz konusuydu.

Mondi alternatif bir çözüm geliştirmeye çağrıldı ve şirket de Aromsa’ya üretim hattında denemesi için TankerBox önerdi. Aromsa tesislerinde birkaç ay süren yakın iş birliği ve inovasyon çalışmalarının ardından TankerBox ticari kullanıma hazır hâle getirildi.

Şirkete göre, oluklu mukavvadan üretilen, geleneksel Dökme Yük Konteyneri (IBC) ve metal varilin yerine geliştirilen TankerBox, yenilikçi bir ürün ve daha sürdürülebilir çözüm olarak nitelendiriliyor. Bu ürünün patentli tasarımı 5 parçadan oluşuyor: dış kutu, iç sekizgen kutu, köşegen destek, alt yıldız ve üst kapak parçaları. Bu çözümün üstten veya alttan boşaltma için iki alternatif tasarım seçeneğine sahip akıllı bir boşaltma sistemi sunduğu ve taşınan ürün boşaltıldıktan sonra kalan içeriği en aza indirecek şekilde yapılandırıldığı belirtiliyor.

Aromsa Üretim Müdürü Nil Okyar şunları söylüyor: “Paslanmaz çelik konteyner ile yaptığımız tüm işlemleri TankerBox ile çok daha rahat yapabiliyoruz. Artık metal konteynerlerle ilişkili iade işleminden kurtulduğumuz için nakliye işlemini kolaylaştırmamız mümkün oldu. Ayrıca TankerBox’ı üst üste stoklayabiliyor ve sevk edebiliyoruz, böylece depolama alanı kazanıyor ve sevkiyat kapasitesini iki katına çıkarıyoruz. Bu avantajlar ancak Mondi ile yaptığımız iş birliği sayesinde mümkün oldu.”

Metal varil veya IBC muadilleri ile karşılaştırıldığında, kimyasal olarak temizlenmesi veya boş kargo olarak iade edilmesi gerekmediğinden, yeni ambalaj çözümünün optimize edilmiş tasarımının depolama ve lojistikte verimlilik, buna bağlı olarak da maliyet avantajları sağladığı ifade ediliyor. Kolay kullanımı ve dolum hatlarına entegrasyonunun yanı sıra markayı öne çıkarmak amacıyla üstüne baskı yapılabilmesi diğer avantajları arasında yer alıyor.

Mondi Corrugated Türkiye Ağır İş Ambalajları Satış ve İş Geliştirme Lideri Gözdecan Demir şunları söylüyor: "Müşterilerimizin gereksinimlerini karşılamak için onlarla birlikte çalışmaktan gurur duyuyoruz. Aromsa için tasarladığımız bu çözüm çok iyi bir şekilde işe yaradı çünkü onların ihtiyaçlarını temel alıyordu. Başarıyı sağlayan da işte bu iş birliği düzeyidir.” 

TankerBox kimya, boya, ilaç ve petrol gibi çeşitli sektörlerin yanı sıra konsantre içecekler, endüstriyel sıvı gıda ve katkı maddeleri, alkollü içecekler, süt ve süt ürünleri için gıda sektöründe de güvenle kullanılabiliyor. Mondi, TankerBox ve bağlantı parçalarını sağlarken, ürün geliştirme hizmetleri tüm satış süreci boyunca müşterilerine kapsamlı destek sunuyor. 

Kaynak: Mondi