Toplumsal cinsiyet rollerine karşı nötr markalaşma ve tasarım yükselişte

Z kuşağının satın alma kararında cinsiyetten bağımsız markalar ön plana çıkıyor

Son zamanlarda yapılan pazarlama kampanyaları, ürünlerin kadın-erkek ayrımını gözeterek pazarlandığına dair tartışmaları hareketlendiriyor. 7 milyarı aşkın dünya nüfusunun yaklaşık üçte birini kapsayan Z kuşağı, kadın ve erkek üzerine odaklanan cinsiyet rollerine karşı daha nötr bir konumlandırma benimsiyor. Yapılan araştırmalarda, tüketicilerin satın alma kararı verirken dikkat ettiği özellikler arasında, kabul edilen cinsiyet rollerine yönelik çağrışımlar 30’uncu sıralarda yer alıyor. Tüketicilerle arasındaki bağı kuvvetlendirmek isteyen markaların, kadına pembe, erkeğe mavi gibi geleneksel normlardan ziyade nötr markalaşmaya yönelmeleri gerektiğini vurgulayan Tasarist Yaratıcı Direktörü Musa Çelik, tüketicilerin satın alma kararlarını toplumsal cinsiyet rollerine göre değil, ihtiyaçlarına göre şekillendirdiklerini belirtiyor.

Kadına pembe erkeğe mavi klişesi yıkılıyor

Geçmiş zamanlardan beri pembe rengi kadınlarla, mavi rengi ise erkeklerle özdeşleştirilmişti. Kıyafetlerden yiyeceklere, oyuncaklardan bilgisayar oyunlarına kadar birçok ürün ve hizmet, kadın ve erkeklere özel ayrı ayrı geliştiriliyordu. Günümüzde ise tüketiciler pazarlama kampanyalarının cinsiyetlere yönelik nötr ve kapsayıcı olması hususunda daha hassaslar. Designalytics’in ambalajlar üzerinde gerçekleştirdiği araştırmada, erkeklere sorulan şampuan ya da duş jeli gibi ürünleri satın alırken dikkat ettikleri özelliklerde "Beni erkeksi hissettiriyor” seçeneği 34’üncü sırada yerini alıyor. Gelişen dünyada tüketiciyle arasındaki bağı kuvvetlendirmek isteyen markaların cinsiyetlere karşı nötr markalaşmaya odaklanmalarının büyük önem taşıdığını belirten Musa Çelik, Z kuşağının cinsiyetten bağımsız markalaşma ve tasarımlara çok daha fazla önem verdiğini vurguluyor.

Yaratıcı tasarımla işlevselliğin uyumu ön plana çıkıyor

Cinsiyetten bağımsız bir ambalaj tasarımı oluşturmanın en temel yollarından biri ürünün işlevselliğine odaklanmak olarak görülüyor. Markalar işlevselliğe ağırlık verirken, tasarımda gelenekselleşmiş cinsiyet normlarından yaratıcılıkla uzaklaşarak, tüketicinin duyarlılığına odaklanıyor. Yeni trendlerden birinin cinsiyetten bağımsız ambalajlar olduğunu belirten Musa Çelik, markaların kadın-erkek odaklı pazarlama çalışmalarının ötesine bakmaları gerektiğini vurguluyor. Çelik, ambalaj ve tasarım formlarında renk ve biçimlerle cinsiyetleri vurgulamak yerine marka hikayelerini, deneyimi, yaratıcı tasarımı ve ürünün sağladığı faydaları ön plana çıkarmanın daha kapsayıcı bir yaklaşım olacağını aktarıyor.